Kötülük olgusu ve beraberinde kötülük problemi felsefe tarihi içerisinde tartışması yürütülen önemli konulardan bir tanesi olmuştur. Bu tartışmalardan hareketle kötülüğün doğası tarihsel süreç içerisinde kazandığı anlamlar incelenmeye çalışılmış, kavram üzerine analizler yapılmıştır. Bununla beraber problemin ilkçağdan günümüze değin felsefe tarihi içerisindeki argüman ve tartışmalarına yer verilmiştir. Kötülük probleminin derinliğine inilebilmesi için problem özelinde yürütülen yaklaşımlar incelenirken kötülük türleri de incelenmiştir. Kötülük olgusunun özel ve kamusal alandaki yansımaları İkinci Dünya Savaşı sonrasında Nazi rejimi ve Hitler politikası üzerinden değerlendirilmiştir. Dönemin en önemli tanığı ve siyaset düşünürü Arendt’in bu sorun üzerine yaptığı çözümlemeler incelenmiştir. Arendt’in geliştirdiği felsefi sistemi içerisinde kötülüğün yıkıcı gücü olarak değerlendirdiği totalitarizm kavramı ve beraberinde totaliter rejimlere yer verilmiştir. Totalitarizme zemin hazırlayan unsurlar tarihsel bir dizgi içerisinde değerlendirilmiştir. Totaliter rejim çözümlemeleri ile “radikal kötülük”, Eichmann davası üzerinden yaptığı çözümlemeler neticesinde ise “kötülüğün sıradanlığı” çözümlemeleri değerlendirilmiştir. Kötülük problemi, yaşadığı dönemin sorumluluğunu üzerinde hisseden Arendt’in inşa ettiği yeni değerlendirmeler ve farklı çözümlemeler ışığında incelenmiştir. Kötülük probleminin yıkıcılığı zamanla derinleşmiştir. Derinleşen problem insanların bir araya gelerek oluşturdukları kamusal alan ve kendi özel yaşamını var ettikleri özel alanı etkilemiştir. Bu sebep ile problemin totalitarizm ile birlikte gelişen iv yıkıcı politik yansımaları kamusal ve özel alan bağlamında değerlendirilmiştir. Arendt problemi geleneksel bakış açılarından uzaklaştırarak siyasetin, siyaset felsefesinin gündemine getirmiştir. Bu değişim ekseninde Arendt perspektifi üzerinden gelişen kötülük problemi geçmiş çalışmaların yetersizliği değerlendirilerek incelenmiştir. Arendt, kendisinden önce geliştirilen değerlendirmelerden ve çağdaşlarının çözümlemelerinden farklı olarak kötülüğü geleneksel bakış açılarının dışında değerlendirmiş, özgün yorum ve tartışmaları ile de ileriye taşımıştır. Geliştirildiği günden günümüze değin her kitleye ulaşan ve hala incelemelere tabi tutulan bu değerlendirme Arendt incelemelerinin ne kadar önemli ve insanlık tarihi açısından ne kadar çarpıcı bir konuma sahip olduğu bir kez daha göstermiştir.
Eser Adı (dc.title) | HANNAH ARENDT’İN FELSEFESİNDE KÖTÜLÜĞÜNKAMUSALVE ÖZEL ALANA YANSIMASI |
Eser Sahibi (dc.contributor.author) | DİLAN AKPOLAT |
Tez Danışmanı (dc.contributor.advisor) | YILDIZ KARAGÖZ YEKE |
Yayıncı (dc.publisher) | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü |
Tür (dc.type) | Yüksek Lisans |
Özet (dc.description.abstract) | Kötülük olgusu ve beraberinde kötülük problemi felsefe tarihi içerisinde tartışması yürütülen önemli konulardan bir tanesi olmuştur. Bu tartışmalardan hareketle kötülüğün doğası tarihsel süreç içerisinde kazandığı anlamlar incelenmeye çalışılmış, kavram üzerine analizler yapılmıştır. Bununla beraber problemin ilkçağdan günümüze değin felsefe tarihi içerisindeki argüman ve tartışmalarına yer verilmiştir. Kötülük probleminin derinliğine inilebilmesi için problem özelinde yürütülen yaklaşımlar incelenirken kötülük türleri de incelenmiştir. Kötülük olgusunun özel ve kamusal alandaki yansımaları İkinci Dünya Savaşı sonrasında Nazi rejimi ve Hitler politikası üzerinden değerlendirilmiştir. Dönemin en önemli tanığı ve siyaset düşünürü Arendt’in bu sorun üzerine yaptığı çözümlemeler incelenmiştir. Arendt’in geliştirdiği felsefi sistemi içerisinde kötülüğün yıkıcı gücü olarak değerlendirdiği totalitarizm kavramı ve beraberinde totaliter rejimlere yer verilmiştir. Totalitarizme zemin hazırlayan unsurlar tarihsel bir dizgi içerisinde değerlendirilmiştir. Totaliter rejim çözümlemeleri ile “radikal kötülük”, Eichmann davası üzerinden yaptığı çözümlemeler neticesinde ise “kötülüğün sıradanlığı” çözümlemeleri değerlendirilmiştir. Kötülük problemi, yaşadığı dönemin sorumluluğunu üzerinde hisseden Arendt’in inşa ettiği yeni değerlendirmeler ve farklı çözümlemeler ışığında incelenmiştir. Kötülük probleminin yıkıcılığı zamanla derinleşmiştir. Derinleşen problem insanların bir araya gelerek oluşturdukları kamusal alan ve kendi özel yaşamını var ettikleri özel alanı etkilemiştir. Bu sebep ile problemin totalitarizm ile birlikte gelişen iv yıkıcı politik yansımaları kamusal ve özel alan bağlamında değerlendirilmiştir. Arendt problemi geleneksel bakış açılarından uzaklaştırarak siyasetin, siyaset felsefesinin gündemine getirmiştir. Bu değişim ekseninde Arendt perspektifi üzerinden gelişen kötülük problemi geçmiş çalışmaların yetersizliği değerlendirilerek incelenmiştir. Arendt, kendisinden önce geliştirilen değerlendirmelerden ve çağdaşlarının çözümlemelerinden farklı olarak kötülüğü geleneksel bakış açılarının dışında değerlendirmiş, özgün yorum ve tartışmaları ile de ileriye taşımıştır. Geliştirildiği günden günümüze değin her kitleye ulaşan ve hala incelemelere tabi tutulan bu değerlendirme Arendt incelemelerinin ne kadar önemli ve insanlık tarihi açısından ne kadar çarpıcı bir konuma sahip olduğu bir kez daha göstermiştir. |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 2023-03-02 |
Açık Erişim Tarihi (dc.date.available) | 2023-03-02 |
Yayın Tarihi (dc.date.issued) | 2022 |
Yayın Dili (dc.language.iso) | tr |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Kamusal Alan |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Kötülük |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Radikal Kötülük |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | https://hdl.handle.net/11469/3393 |