Japon sosyal ve dinî yaşayışının önemli bir yönünü oluşturan
dinî bayramlar, uzun bir geçmişe sahip ve modern dünyada varlığını
devam ettiren Japon kültürünün dikkate değer bir parçasını teşkil
etmektedir. Dinlerdeki “kutsal zaman” kavramının Japon inancına
yansıması niteliğinde olan dinî bayramlar bilinmezse, Japon kültürü ve dinî yaşamını anlamak zorlaşacaktır. Çünkü Japoncada matsuri kavramıyla karşılanan dinî bayramlar, Japon insanının geçmişteki inançlarını, düşünce tarzını, tarımsal faaliyetlerin Japon yaşamındaki değerini, çocukların yetişmesine verilen önemi, üstün güç olarak i ...Daha fazlası
Bu makalede, hicrî dördüncü asırda Halep’te hüküm süren ve Arap edebiyatının hamileri olarak şöhret kazanan Hamdanîler (m. 890-1004) döneminde yaşamış önemli bir dil ve nahiv âlimi olan İbn Hâleveyh’in hayatı, ilmî kişiliği ve eserlerine yer verilmiştir. Bu bağlamda tarih ve tabakat kitapları başta olmak üzere kaynaklarda dağınık halde yer alan İbn Hâleveyh’in dil, nahiv ve Kur’ân ilimleri alanında telif ettiği yazma ve matbu altmışa yakın eseri bir araya getirilmiştir. İbn Hâleveyh’in ilmi ve fazileti yanında dil, nahiv ve kültürel birikimine işaret eden bu eserlerle ilgili kısa bilgiler veri ...Daha fazlası
Kâtip Çelebi’nin bu yazıda ele alacağımız en meşhur eseri, hiç şüphesiz, Mizanü’l-hakk fi ihtiyari’l-ahakk’tır. Kitapta Kâtip Çelebi, Osmanlı toplumunda tartışma konusu olmuş bir dizi ihtilaflı konuyu ele alır ve her biri hakkında tarafların görüşlerini objektif bir gözlemci tavrıyla anlatır. Daha sonra her bir konu hakkında bir orta yol bulmaya çalışır.
Eserin müellifi Ebu’l-Abbâs Ahmed Zerrûk el-Burnusî (ö. 899/1493) Fas’ta doğmuştur (846/1442). Fas, Cezayir, Mısır, Mekke ve Libya’da dönemin ünlü âlimlerinden ilim tahsil etmiştir. Fıkıh, hadis, tefsir, akâid, kelam, tasavvuf ilimlerinde derin bir birikim kazanan Ahmed Zerrûk, elli beş yıllık ömründe bilinen yaklaşık altmış eser vermiştir. Ahmed Zerrûk’un yirmi dört yaşında kaleme aldığı ilk eseri olan Tuhfetü’l-Mürîd’in el yazması nüshası Rabat Milli Kütüphanesi no: 2785’de bulunmaktadır. Bu tercüme Şeyh Ahmed Zerrûk’un torunu Muhammed Tayyib’in tahkikli basımı (Beyrut 2010) esas alınarak ya ...Daha fazlası
Allah hakkında kullandığımız terimler zorunlu olarak gücümüzün ve ifadelerimizin sınırlılığıyla ilişkilidir. Bunun en önemli sebebi sözcüklerimizin dünyaya ve tecrübelerimize ait olmasıyla ilgilidir. Dolayısıyla O’nun hakkında yaptığımız nitelemeler gerçekte O’nun isimleri değil, anlayışımızı yükseltmeyi kamçılayan sözcüklerdir denilebilir. Beşerî düzlemde dahi objesini tam olarak temsil edemeyen sözcükler Aşkın olana transfer edildiğinde/tatbik edildiğinde bu “eksiklik/kusur” tebellür etmektedir. Din dilinin kendine has sorularının ve sorunlarının olması oldukça tabiidir. Hususiyetle konuşula ...Daha fazlası
Varlık-mahiyet ayrımının ilk versiyonları, her ne kadar Eflatun’a ve Aristoteles’e dayandırılsa da söz konusu ayrımın, Fârâbî ve İbn Sînâ’da felsefî bir “mesele” haline geldiği söylenebilir. Zira bu iki filozofun düşüncesinde, vücud-mahiyet ayrımı meselesi, varlığa ilişkin metafizik çalışmalarda çok önemli bir yeri haizdir ve temel iki soruya dayanmaktadır: Bir şey var mıdır ve var olan bu şey, nedir? İlk soru, daha çok dış dünyadaki şeylerin gerçekliği ile ilgili olup, o şeylerin somut bir şekilde ortaya konmasını amaç edinirken; “var olan şey nedir?” şeklinde ifade edilen ikinci soru ise sor ...Daha fazlası
Kur’an-ı Kerim geldiği zamandan günümüze kadar geçen on beş asır boyunca anlaşılmak istenmiştir. Hem inişinin tamamlanması 23 yıl sürmüş hem de inişinin üzerinden günümüze değin bu kadar uzun zaman geçmiştir. Bu sürecin gerek insan zihninde gerekse toplumların kendisinde yarattığı değişim Kur’an’ı anlamadaki yorum farklılıklarının artmasına neden olmuştur. Kur’an’ın ilk muhatapları -ayetlerin gelişine bizzat şahit oldukları için- onu daha iyi anlamaktaydılar. Bu sebeple yorum farklılıkların en az olduğu o zamana gitmek doğru anlama ulaşmak adına bir adım olacaktır. Bu çalışmanın konusu tarihi ...Daha fazlası
Nüzûl ortamından zaman ve zihinsel olarak uzaklaştığımız için Kur’an’ın ne dediğini anlamak zorlaşmıştır. Bulunduğumuz çağın zihin dünyası ve kelimeleriyle geçmişi okumaya çalışmak yanlış anlamalara sebebiyet verebilmektedir. Çünkü kavramlar farklı dönemlerde farklı anlamlar ifade edebilmektedir. Dolayısıyla doğru anlamı yakalama yolunda kavram çalışmaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada cehl kelimesi üzerinden “cehâletle günah işleyen” ifadesini barındıran üç ayete anlam verilmiştir. Kur’an öncesi şiirlerden, sözlüklerden çıkarılan sonuca göre c-h-l kökü, “sefeh, küfür, bağy ve tuğyan” keli ...Daha fazlası
Zamanın geçmesiyle kültür, yaşama biçimi, ilgiler, pek çok şey değişmekte, dönüşmektedir. Kelimeler de bu dinamik yapıdan etkilenmektedir. Söylediklerimizi iyi anlatmak ve söyleneni iyi anlamak için bu değişime kayıtsız kalamayız. Kur’an’ın da söylemi yazıya geçirilmiştir ve onu daha iyi anlamak için onun kelimelerini iyi bilmek gerekmektedir. “C-h-l” kökü üzerinden yapılan bu çalışmayla hem kelimenin dönüşümünü görmek hem de Kur’an nüzulünün dinamik yapısı içerisindeki değişimleri okumak amaçlanmıştır. Bu makalede öncelikle c-h-l kökünün sözlük anlamlarından hareketle farklı formlarının anlam ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.