Hamd Allah (c.c)’a, salât ve selâm Rasûlullah (s.a.v)’a olsun. Bu araştırma tefsir usûlü alanında bir incelemedir. Tefsir ilminin, kendisine hizmet eden diğer ilimlerden müstağni olmadığı mâlumdur. Tefsir usûlü bu ilimlerin en önemlilerindendir. Çünkü Kur’ân’ın doğru tefsir edilebilmesi için kendilerine bu ilimle ulaştığımız ilmi mukaddimeler ve küllî kâideler uyarınca yol almak gerekir. Bu alanda araştırma yapanların vazifelerinden biri de; mütekaddim âlimlerin tefsir usûlü hususundaki gayretlerini ortaya koymaktır. Zira mütekaddim âlimler, sonradan gelecekler için araştırmanın yolunu kolayla ...Daha fazlası
Vakıfla ilgili klasik dönemde yaşanan tartışmalar vakfın bağlayıcılığı üzerinedir; meşruiyeti tartışma konusu yapılmamıştır. Ancak son yüzyıllarda vakfın meşruiyeti de tartışma konusu haline getirilmiştir. Bu tartışmalardan ehlî/zürrî vakıflar olarak bilinen aile vakıfları da etkilenmiştir. Yaşanan süreçte bir kısım ulema aile vakıflarının ilga edilmesini desteklemiş, fetva ve makalelerle aile vakıflarının gayr-i meşru olduğunu iddia etmişlerdir. Bir kısım ulema da aile vakıflarının meşruiyetini savunmuş, bu konudaki iddialara müstakil risalelerde, makalelerinde ya da kitaplarında cevap vermiş ...Daha fazlası
Kendi âlimlerinin de ifade ettikleri üzere Şiî âlimlerin hadis usûlünü Ehl-i sünnet’ten aldığı ve kendi mezheplerine uyarlandığı bilinen bir gerçektir. Ancak mezkûr usûl, Şîa’ya uyarlanırken İmâmet teorisinin merkeze alındığı, hadis terimlerinin tanımından, hadislerin kaynağına, isnad sistemine ve sahih hadiste aranan kriterlere kadar Şiî paradigmanın Şiî hadis usûlüne yansıdığı, ayrıca Ehl-i sünnet hadis usûlünde bulunmayan müvessak, muzmar gibi yeni bazı hadis terimlerinin, cerh ve taʻdîlle ilgili bazı tabirlerin ihdas edildiği görülmektedir. Bu makalenin amacı, Ehl-i sünnet’ten iktibas etti ...Daha fazlası
Halk inanışları pek çok kültürde göze çarpmaktadır. Halk hekimliği de bu inanışlar içinde mühim bir yere sahiptir. Dünyanın neredeyse her bölgesinde, daha çok 20. yüzyıldan sonra ortaya çıkan Yeni Dini Hareketler (YDH) milyonlarca kişiyi etkilemektedir. Japonya’da ortaya çıkıp yayılan YDH’ler de diğerleri gibi üye toplamak için farklı yöntemler kullanmaktadır. Sağaltma, şifacılık, alternatif tıp gibi ifadelerle de anılan halk hekimliği, Japon YDH’lerinin en çok kullandığı üye kazanma yöntemlerindendir. Tokyo’da 1935 yılında kurulan ve Japon YDH’leri içinde 2 milyon civarında üyesiyle oldukça ö ...Daha fazlası
Çalışma, Mâverâünnehir bölgesinde yetişen Hânefî fakihi Burhânülislâm ez-Zernûcî (ö. 593/1196 sonrası) ve onun Taʿlîmü’l-müteʿallim başlığını taşıyan eseri hakkındadır. Kitap, müellifinin fakih olmasının yanında eğitim alanında yazılan ilk eserlerden olması bakımdan önemlidir. Ayrıca kitabın mukaddimesinde ifade edildiği üzere müellif, ilim yoluna girenlerin yaptığı hataları görmüş, onların neden amaçlarına ulaşamadıklarını teşhis etmiş ve bu yolun nasıl tahsil edilmesi gerektiği üzerine eğilmiştir. Bir diğer tabir ile Zernûcî, eğitimin ahlaki boyutuna yönelmiştir. Araştırmanın amacı eğitimci ...Daha fazlası
Ulema ve yönetici ilişkileri tarihin ilk dönemlerinden itibaren önemini koruyan bir alan olagelmiştir. İlim adamları, bir yönüyle ilmiye sınıfına mensup olmaları bakımından devlet sisteminde belirli bir hiyerarşiye sahipken bir taraftan peygamberlerin varisleri olarak dini hüviyete sahiptir. Çift boyutlu kimlikleri, ulema-ümera ilişkilerinde daha hassas bir denge gözetilmesine yol açmış ve devlet başkanlarıyla ilişkilerinin mahiyeti sorgulanarak ayrıntılarıyla çeşitli araştırmalara konu olmuştur. İlim adamları ve devlet başkanlarının karşılıklı maslahata dayanan bir ilişkileri olduğu tezinden ...Daha fazlası
تهدِف هذه الدراسة إلى بيان مفهوم تعمُّد تقديم وتأخير الحيض، وحكم استعمال الأدوية للتأثير على موعد الطهر والحيض، كما وتهدف لبيان الآثار المترتّبة على استخدام هذه الأدوية في مسائل الزواج والطلاق، وبيان أوجه الضرر التي تلحق بالزوج والزوجة نتيجةً لاستخدام هذه الأدوية. وقد استخدم الباحثون في هذه الدراسة المنهج الاستقرائي والاستنباطي، والمنهج المقارن من خلال دراسة الإشكالات، تفسيراً ونقداً واستنباطاً، وإبراز مواطن الوفاق والخلاف بين المذاهب في المسألة الواحدة. وقد جاءت هذه الدراسة في مبحثين، حيث تناولنا الحديث عن مفهوم تعمد تقديم وتأخير الحيض وحكمه، كما تناولنا الحديث عن آثار أدوية تقديم وتأخير الحي ...Daha fazlası
Bu çalışmada Giritli Sırrı Paşa’nın beş tümel anlayışının İslam mantık tarihinde süregelen yaklaşımdan farklılığını ortaya koyduktan sonra onun tanım teorisi ile olan ilişkisini açıklıyoruz. Daha sonra da bu yaklaşımın ne tür sorunlar ortaya çıkarabileceğini belirtiyoruz. Buna göre gelenekte beş tümel kahir ekseriyetle cins, tür, ayrım, özgülük ve genel ilinti olarak incelenirken Giritli Sırrı Paşa cins, tür, ayrım, ayrılan ilinti ve ayrılmayan ilinti olarak olarak sayılır. Tanım teorisi genel olarak beş tümel üzerine kuruludur. Bu yönden bakıldığında bir tanıma ayrılan ilinti ve ayrılmayan ka ...Daha fazlası
Christiaan Snouck Hurgronje On dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başında Hollanda Sömürge Bakanlığı hesabına çalışmış bir şarkiyatçıdır. Hollanda'nın özellikle Doğu Hint Adaları'ndaki sömürgecilik faaliyetlerinin stratejik olarak planlanmasında aktif görevler almıştır. Bu görevlerinde başarılı olabilmek için ise Mekke'ye giderek ihtida kisvesine bürünmüştür. Hurgronje'nin kişisel bağlantılarının merkezinde ise Vehhabiler yer almıştır. Vehhabilerle müşterek ve el altından gizli çalışmaları ise Osmanlı hilafetinin etki sahasını özellikle Doğu Hint Adaları'nda daraltmaya matuf çabaları ...Daha fazlası
يحاول هذا البحث قراءة كتاب الإماء الشواعر لأبي الفرج الأصفهاني قراءة نقدية من خلال دراسة منهج أبي الفرج والمصطلحات التي استخدمها والظروف التي أحاطت بتأليف هذا الكتاب وقيمته التاريخية والأدبية، وماذا أضاف إلى حركة التأليف حول أدب النساء، ثم انتقل البحث إلى التدقيق في شعر هؤلاء الشواعر فنياً، وهل كانت هؤلاء الشواعر التي اختارهن أبو الفرج على سوية واحدة من الإبداع؛ أضف إلى ذلك: هل أسهمت هؤلاء الشواعر في تطور القصيدة العربية في القرنين الثاني والثالث الهجريين أم اقتصر دورهن على نظم الشعر الذي سيُغنَّى في حضرة الأعيان والخلفاء، وهل كان لهذا الشعر قيمة فنية من حيث التصوير والتجويد، وما المواضيع التي ...Daha fazlası
Hasan Zekâî el-Kâdirî, 20. Yüzyılda yaşamış Molla Çelebi Tekkesi şeyhlerinden Mehmed Eşref Efendi’nin halifesidir. Hasan Zekâî el-Kâdirî’nin “Gül Risâlesi” Kâdirî tâcında kullanılan gül sembolünün dînî-tasavvufî anlamını, tarihî arka planını anlatmak üzere kaleme alınmıştır. Kâdirî tâcına işlenen gül motifi, Abdülkâdir-i Geylânî’nin Bağdat’a girişi esnasındaki şeyhlerin kendisine gönderdiği su dolu kâseye kış mevsiminde Hakk’ın kendisine ikramıyla gül koyması hadisesine dayanır. Risâlede, gül motifi, Kâdirî gülünün şeklî esasları, tâcda kullanılan iplik ve sembollerin tasavvufî mânâları açıkla ...Daha fazlası
İ’câzu’l-Kur’ân, Kur’ân ilimleri içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bu ilim dalı Hz. Peygamber’in en büyük mucizesi olan Kur’ân’ın i’câz vecihlerini konu edinmektedir. Daha açık bir ifadeyle Kur’an’ın kendi benzerini getirmek hususunda meydan okuduğu dönemin ediplerini hangi yönleriyle aciz bıraktığını incelemektedir. Söz konusu yönler arasında üzerinde en çok görüş serdedilenlerden biri de sarfe iddiasıdır. İlk olarak Mutezile arasında ortaya çıkan ve tartışılan sarfe, Ehl-i Sünnet âlimleri arasında da ihtilaflı bir meseledir. Bazı âlimler sarfeyi Kur’ân’ın i’câzının bir veçhesi olarak değe ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.