Amaç: Son dönem böbrek hastalarının en kesin tedavi yöntemi böbrek nakli olarak bilinmektedir. Bu hastalarda kan transfüzyonu, nakil geçmişi ve gebelik öyküsüyle meydana gelen anti-insan lökosit antijeni (HLA) antikorları oluşabilmektedir. Anti- HLA antikorları vericiye özgü (DSA) ise antikor aracılı rejeksiyona (AAR) sebep olmaktadır. Kompleman proteinleri AAR gelişiminde ve organ kaybının ortaya çıkmasında önemlidir. Son yıllarda, miRNA olarak adlandırılan kısa RNA dizilerinin hücrelerde gen ifadesinin (ekspresyonunun) düzenlenmesine katkı sağladığı saptanmıştır. Böbrek naklinde bazı miRNA’ların rejeksiyon veya naklinden sonra hastalık nüksü gibi patolojik süreçlerde yer aldığı bulunmuştur. Önerdiğimiz tez projesinde çaprazlama (cross match-XM) testi yaparak bu süreçte bazı miRNA’ların let-7c-5p, miR-21, miR-28-3p, miR-29b-3p, miR-125a-5p, miR-142-5p, miR-145, miR-155, miR-217, miR-520e, miR-885 ve bu miRNA’ların ilişkili olduğu genlerin (C1q ve TGF-β, TNF-α, Kaspaz 3) mRNA ifade düzeyleri belirlenerek in vitro AAR’deki rolü araştırıldı. Yöntem: Bu çalışma kapsamında insan proksimal tübüler epitel hücreleri (HK-2) ile bu hücrelere özgü DSA(+) ve kontrol olarak antikor içermeyen DSA(-) serum örnekleri kullanıldı. Komplemana Bağlı Sitotoksik XM (CDC-XM) koşulları sağlanarak, HK- 2 hücreleri ve serum örnekleri ile in vitro AAR modeli oluşturuldu. Belirlenen süre sonunda örneklerden RNA ve miRNA izolasyonu gerçekleştirildi. cDNA (komplementer DNA) sentezi gerçekleştirildikten sonra gerçek zamanlı PCR (qRT- PCR) yöntemi ile belirlenen genlerin ekspresyon düzeyleri araştırıldı. vi Bulgular: Tez çalışması sonucunda in vitro AAR modelinde DSA(-)’e göre DSA(+) ‘de TGF-β, TNF-α, C1qA, C1qC, Kaspaz 3 genlerinin ve let-7c-5p, miR-28-3p, miR- 125a-5p, miR-142-5p, miR-155, miR-520e miRNA’ların ekspresyon düzeylerinde anlamlı derecede artış görüldü. C1qB, miR-21, miR-29b-3p, miR-145, miR-217, miR-885 anlamlı azalış görüldü. Ayrıca DSA(+) CDC C(-) örneklerinin DSA (-) CDC C(-)’e göre kat değişimleri incelendiğinde miR-21, miR-28-3p , miR-29b-3p, miR-145, miR-217, miR-520e ve TGF-β, C1qA, C1qB, C1qC ve Kaspaz 3 genlerinde istatistiksel olarak anlamlı kat artışı görülmüştür. Sonuçlar: Tez çalışmasından elde ettiğimiz sonuçlar bazı miRNA’ların (let-7c-5p, miR- 28-3p, miR-125a-5p, miR-142-5p, miR-155, miR-520e) ekspresyonlarındaki artışın TGF-β, TNF-α, C1qA, C1qC, Kaspaz 3 genlerinin ekspresyonlarının artışı ile parelellik gösterirken, C1qB gen ekspresyonu ile zıt etki gösterdiği yönündedir. miR- 21, miR-29b-3p, miR-145, miR-217, miR-885 ekspresyonları ise in vitro AAR’de literatürle uyumlu olarak anlamlı azalma göstermektedir. AAR da moleküler mekanizmanın daha iyi anlaşılması için miRNA’lar ve ilişkili olabilecekleri mRNA paneli genişletilerek in vivo AAR için bir biyobelirteç oluşturabilir. Bu sayede nakil sonrasında rejeksiyon riskli olan hastalarda bu miRNA’ların ve hedef genlerinin ekspresyon düzeylerinin takibi yeni tedavilere de katkı sağlayacaktır.
Eser Adı (dc.title) | HK-2 HÜCRE HATTINDA ANTİ-HLA ANTİKORLARININ MİRNA EKSPRESYONU ÜZERİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI |
Eser Sahibi (dc.contributor.author) | ASLI ELDEM |
Tez Danışmanı (dc.contributor.advisor) | TÜLAY KILIÇASLAN AYNA |
Yayıncı (dc.publisher) | Sağlık Bilimleri Enstitüsü |
Tür (dc.type) | Doktora Tezi |
Özet (dc.description.abstract) | Amaç: Son dönem böbrek hastalarının en kesin tedavi yöntemi böbrek nakli olarak bilinmektedir. Bu hastalarda kan transfüzyonu, nakil geçmişi ve gebelik öyküsüyle meydana gelen anti-insan lökosit antijeni (HLA) antikorları oluşabilmektedir. Anti- HLA antikorları vericiye özgü (DSA) ise antikor aracılı rejeksiyona (AAR) sebep olmaktadır. Kompleman proteinleri AAR gelişiminde ve organ kaybının ortaya çıkmasında önemlidir. Son yıllarda, miRNA olarak adlandırılan kısa RNA dizilerinin hücrelerde gen ifadesinin (ekspresyonunun) düzenlenmesine katkı sağladığı saptanmıştır. Böbrek naklinde bazı miRNA’ların rejeksiyon veya naklinden sonra hastalık nüksü gibi patolojik süreçlerde yer aldığı bulunmuştur. Önerdiğimiz tez projesinde çaprazlama (cross match-XM) testi yaparak bu süreçte bazı miRNA’ların let-7c-5p, miR-21, miR-28-3p, miR-29b-3p, miR-125a-5p, miR-142-5p, miR-145, miR-155, miR-217, miR-520e, miR-885 ve bu miRNA’ların ilişkili olduğu genlerin (C1q ve TGF-β, TNF-α, Kaspaz 3) mRNA ifade düzeyleri belirlenerek in vitro AAR’deki rolü araştırıldı. Yöntem: Bu çalışma kapsamında insan proksimal tübüler epitel hücreleri (HK-2) ile bu hücrelere özgü DSA(+) ve kontrol olarak antikor içermeyen DSA(-) serum örnekleri kullanıldı. Komplemana Bağlı Sitotoksik XM (CDC-XM) koşulları sağlanarak, HK- 2 hücreleri ve serum örnekleri ile in vitro AAR modeli oluşturuldu. Belirlenen süre sonunda örneklerden RNA ve miRNA izolasyonu gerçekleştirildi. cDNA (komplementer DNA) sentezi gerçekleştirildikten sonra gerçek zamanlı PCR (qRT- PCR) yöntemi ile belirlenen genlerin ekspresyon düzeyleri araştırıldı. vi Bulgular: Tez çalışması sonucunda in vitro AAR modelinde DSA(-)’e göre DSA(+) ‘de TGF-β, TNF-α, C1qA, C1qC, Kaspaz 3 genlerinin ve let-7c-5p, miR-28-3p, miR- 125a-5p, miR-142-5p, miR-155, miR-520e miRNA’ların ekspresyon düzeylerinde anlamlı derecede artış görüldü. C1qB, miR-21, miR-29b-3p, miR-145, miR-217, miR-885 anlamlı azalış görüldü. Ayrıca DSA(+) CDC C(-) örneklerinin DSA (-) CDC C(-)’e göre kat değişimleri incelendiğinde miR-21, miR-28-3p , miR-29b-3p, miR-145, miR-217, miR-520e ve TGF-β, C1qA, C1qB, C1qC ve Kaspaz 3 genlerinde istatistiksel olarak anlamlı kat artışı görülmüştür. Sonuçlar: Tez çalışmasından elde ettiğimiz sonuçlar bazı miRNA’ların (let-7c-5p, miR- 28-3p, miR-125a-5p, miR-142-5p, miR-155, miR-520e) ekspresyonlarındaki artışın TGF-β, TNF-α, C1qA, C1qC, Kaspaz 3 genlerinin ekspresyonlarının artışı ile parelellik gösterirken, C1qB gen ekspresyonu ile zıt etki gösterdiği yönündedir. miR- 21, miR-29b-3p, miR-145, miR-217, miR-885 ekspresyonları ise in vitro AAR’de literatürle uyumlu olarak anlamlı azalma göstermektedir. AAR da moleküler mekanizmanın daha iyi anlaşılması için miRNA’lar ve ilişkili olabilecekleri mRNA paneli genişletilerek in vivo AAR için bir biyobelirteç oluşturabilir. Bu sayede nakil sonrasında rejeksiyon riskli olan hastalarda bu miRNA’ların ve hedef genlerinin ekspresyon düzeylerinin takibi yeni tedavilere de katkı sağlayacaktır. |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 2024-03-26 |
Açık Erişim Tarihi (dc.date.available) | 2024-03-26 |
Yayın Tarihi (dc.date.issued) | 2023 |
Yayın Dili (dc.language.iso) | tr |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Böbrek nakli |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Kompleman |
Konu Başlıkları (dc.subject) | miRNA |
Konu Başlıkları (dc.subject) | mRNA |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Antikor aracılı rejeksiyon |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | https://hdl.handle.net/11469/4044 |