İdeal yara örtülerinde kullanılan nanolifler, cildin doğal hücre dışı matris (ECM) yapısına benzeyen bir yapıya sahiptir. Bu benzerlik sayesinde hücre çoğalmasını ve onarım mekanizmalarını geliştirebilmektedirler. En yaygın ve avantajlı nanolif üretim tekniği ise elektroeğirmedir. Bu teknikte, beslenen çözelti veya eriyik haldeki polimer, kritik voltaj değerinden sonra yüzey geriliminin uyguladığı kuvvetleri yenerek, bir toplaca nanolifler halinde ulaşır. Bu süreçte çözelti içerisindeki çözgen buharlaşır.
Poliüretan (PU); biyouyumluluk, biyobozunurluk ve yüksek mekanik dayanımı sayesinde yara örtü materyali olarak kullanılmaktadır. Bu sayede elde edilen nanolif membranlar yüksek biyouyumluluk ve mekanik özelliklere sahiptir. Ayrıca, doğal esansiyel yağların yara/yanık iyileştirme tedavilerinde kullanıldığı ile ilgili literatürde birçok çalışma mevcuttur.
Bu çalışmada ticari olarak üretilen biyo-tabanlı PU ve doğal biyoaktif ajanlar (kantaron yağı, lavanta yağı, zeytinyağı ve kürkümin) kullanılarak biyokompozit yara örtüsü modeli geliştirilmiştir. İlk olarak farklı konsantrasyonlarda PU/DMF çözeltilerinden (% 5 – 10 – 12.5 ve 15) nanolifler elde edilmiş ve optimum PU konsantrasyonu üzerinden yine farklı konsantrasyonlarda (% 1 – 5 – 10 – 15 – 20 ve 25) ayrı ayrı biyoaktif ajan eklemesi yapılmıştır. PU/biyoaktif ajan biyokompozit nanolif membranlar başarıyla üretilmiştir. Elde edilen nanoliflerin morfolojik özellikleri Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ile, çapları ise Fiji yazılımı ile belirlenmiştir. FTIR analizi ile kimyasal yapılarındaki değişiklikler incelenmiş, hidrofilitelerini belirlemek amacıyla temas açısı ölçümleri yapılmıştır.
Eser Adı (dc.title) | Biyoaktif bileşenli yara örtülerinin geliştirilmesi |
Tez Danışmanı (dc.contributor.advisor) | Nesrin HORZUM POLAT |
Yayıncı (dc.publisher) | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü |
Tür (dc.type) | Yüksek Lisans |
Özet (dc.description.abstract) | İdeal yara örtülerinde kullanılan nanolifler, cildin doğal hücre dışı matris (ECM) yapısına benzeyen bir yapıya sahiptir. Bu benzerlik sayesinde hücre çoğalmasını ve onarım mekanizmalarını geliştirebilmektedirler. En yaygın ve avantajlı nanolif üretim tekniği ise elektroeğirmedir. Bu teknikte, beslenen çözelti veya eriyik haldeki polimer, kritik voltaj değerinden sonra yüzey geriliminin uyguladığı kuvvetleri yenerek, bir toplaca nanolifler halinde ulaşır. Bu süreçte çözelti içerisindeki çözgen buharlaşır. Poliüretan (PU); biyouyumluluk, biyobozunurluk ve yüksek mekanik dayanımı sayesinde yara örtü materyali olarak kullanılmaktadır. Bu sayede elde edilen nanolif membranlar yüksek biyouyumluluk ve mekanik özelliklere sahiptir. Ayrıca, doğal esansiyel yağların yara/yanık iyileştirme tedavilerinde kullanıldığı ile ilgili literatürde birçok çalışma mevcuttur. Bu çalışmada ticari olarak üretilen biyo-tabanlı PU ve doğal biyoaktif ajanlar (kantaron yağı, lavanta yağı, zeytinyağı ve kürkümin) kullanılarak biyokompozit yara örtüsü modeli geliştirilmiştir. İlk olarak farklı konsantrasyonlarda PU/DMF çözeltilerinden (% 5 – 10 – 12.5 ve 15) nanolifler elde edilmiş ve optimum PU konsantrasyonu üzerinden yine farklı konsantrasyonlarda (% 1 – 5 – 10 – 15 – 20 ve 25) ayrı ayrı biyoaktif ajan eklemesi yapılmıştır. PU/biyoaktif ajan biyokompozit nanolif membranlar başarıyla üretilmiştir. Elde edilen nanoliflerin morfolojik özellikleri Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ile, çapları ise Fiji yazılımı ile belirlenmiştir. FTIR analizi ile kimyasal yapılarındaki değişiklikler incelenmiş, hidrofilitelerini belirlemek amacıyla temas açısı ölçümleri yapılmıştır. |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 22.02.2018 |
Açık Erişim Tarihi (dc.date.available) | 2018-02-22 |
Yayın Tarihi (dc.date.issued) | 2017 |
Yayın Dili (dc.language.iso) | tr |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | Http://hdl.handle.net/11469/308 |