“İlahi Kaynaklı Dinlerin Bekârlığa Bakışı” adlı bu çalışma giriş ile beraber toplam dört bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında tezin, konusu ve amacı, önemi, kapsam ve sınırlarından bahsedilmiştir. Yapmış olduğumuz bu çalışmanın ilk bölümünde ilahi kaynaklı olmayan dinlerin konumuza yaklaşımına kısaca değindik. Diğer üç bölümde ise Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet ağırlıklı olmak üzere, kutsal metinler ışığında bu dinlerin bekârlık kurumuna yaklaşımlarını ele aldık. Bekârlık ilahi kaynaklı dinlerin ekseriyetinde hoş karşılanmayan bir durumdur. Bunun nedeni ise kadın ve erkeğin Tanrı tarafından Âdem ve Havva prototiplerinde, birbirlerine uyumlu ve birbirlerini tamamlamak üzere yaratılmış olmalarıdır. Yaratan her üç dinde de insanın bir eş ile birlikte yaratıldığını ve neslin devamının da bu iki cinsin birlikteliği ile sağlanacağını belirtmiştir. Yaratanın bu emirleri ise tezimizde belirtmiş olduğumuz dinlerin kutsal kitaplarıyla da desteklenmiştir. Bekârlık düşüncesi ise bahsetmiş olduğumuz yaratılış amacıyla ters düşmektedir. Değinmiş olduğumuz dinlerin içlerinden bir kısmının bekârlık kurumuna istisnai olarak izin verdiği yerler vardır. Dünyevi meşguliyetlerle uğraşan insanların evlilik kurumunu da bu meşguliyetlerden görüp ibadet etme durumundan kendini uzaklaştıracağı düşüncesiyle bekârlığı tercih etmesi bunlardan birisidir. Yahudilikte özellikle Tora çalışması yapan insanların bu çalışma süresince kendilerini meşgul eder düşüncesiyle evlilikten uzak durması; sûfi düşüncede kalbinde yalnızca ilahi aşkı barındırıp dünyevi hazlardan uzaklaşma düşüncesi bahsetmiş olduğumuz sebeplerden bazılarıdır. Sonuç olarak bekârlık düşüncesi ilahi dinlerin neredeyse tamamında insanın yaratılış gayesine ters düştüğü için kabul edilmemiştir. Bunun yerine evlilik teşvik edilmiştir. Kadın ve erkek arasında meşru bir ilişkinin gerçekleşebilmesi ve neslin devamının sağlanması için evlilik üç ilahi dinde de kutsal kabul edilen bir kurum haline gelmiştir. Dinlerin kutsal kitaplarında da bu düşünceye dayanak oluşturan ayetler yer almıştır.
Eser Adı (dc.title) | İLAHİ KAYNAKLI DİNLERİN BEKÂRLIĞA BAKIŞI |
Eser Sahibi (dc.contributor.author) | KÜBRA ERKEN |
Tez Danışmanı (dc.contributor.advisor) | ELDAR HASANOĞLU |
Yayıncı (dc.publisher) | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü |
Tür (dc.type) | Yüksek Lisans |
Özet (dc.description.abstract) | “İlahi Kaynaklı Dinlerin Bekârlığa Bakışı” adlı bu çalışma giriş ile beraber toplam dört bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında tezin, konusu ve amacı, önemi, kapsam ve sınırlarından bahsedilmiştir. Yapmış olduğumuz bu çalışmanın ilk bölümünde ilahi kaynaklı olmayan dinlerin konumuza yaklaşımına kısaca değindik. Diğer üç bölümde ise Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet ağırlıklı olmak üzere, kutsal metinler ışığında bu dinlerin bekârlık kurumuna yaklaşımlarını ele aldık. Bekârlık ilahi kaynaklı dinlerin ekseriyetinde hoş karşılanmayan bir durumdur. Bunun nedeni ise kadın ve erkeğin Tanrı tarafından Âdem ve Havva prototiplerinde, birbirlerine uyumlu ve birbirlerini tamamlamak üzere yaratılmış olmalarıdır. Yaratan her üç dinde de insanın bir eş ile birlikte yaratıldığını ve neslin devamının da bu iki cinsin birlikteliği ile sağlanacağını belirtmiştir. Yaratanın bu emirleri ise tezimizde belirtmiş olduğumuz dinlerin kutsal kitaplarıyla da desteklenmiştir. Bekârlık düşüncesi ise bahsetmiş olduğumuz yaratılış amacıyla ters düşmektedir. Değinmiş olduğumuz dinlerin içlerinden bir kısmının bekârlık kurumuna istisnai olarak izin verdiği yerler vardır. Dünyevi meşguliyetlerle uğraşan insanların evlilik kurumunu da bu meşguliyetlerden görüp ibadet etme durumundan kendini uzaklaştıracağı düşüncesiyle bekârlığı tercih etmesi bunlardan birisidir. Yahudilikte özellikle Tora çalışması yapan insanların bu çalışma süresince kendilerini meşgul eder düşüncesiyle evlilikten uzak durması; sûfi düşüncede kalbinde yalnızca ilahi aşkı barındırıp dünyevi hazlardan uzaklaşma düşüncesi bahsetmiş olduğumuz sebeplerden bazılarıdır. Sonuç olarak bekârlık düşüncesi ilahi dinlerin neredeyse tamamında insanın yaratılış gayesine ters düştüğü için kabul edilmemiştir. Bunun yerine evlilik teşvik edilmiştir. Kadın ve erkek arasında meşru bir ilişkinin gerçekleşebilmesi ve neslin devamının sağlanması için evlilik üç ilahi dinde de kutsal kabul edilen bir kurum haline gelmiştir. Dinlerin kutsal kitaplarında da bu düşünceye dayanak oluşturan ayetler yer almıştır. |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 2023-03-06 |
Açık Erişim Tarihi (dc.date.available) | 2023-03-06 |
Yayın Tarihi (dc.date.issued) | 2022 |
Yayın Dili (dc.language.iso) | tr |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Hıristiyanlık |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Bekârlık |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Yahudilik |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | https://hdl.handle.net/11469/3405 |