Filtreler
Beyin Cerrahisi Kliniğinde Yatan Hastaların Düşme Risklerinin ve Alınan Önlemlerin Belirlenmesi

GÜLAY OYUR ÇELİK

Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 1 ) , pp.7 - 11

Amaç: Tanımlayıcı nitelikte olan bu araştırmamız bir üniversite hastanesinin beyin cerrahisi kliniğinde yatan hastaların düşme riskini ve alınan önlemleri belirlenmek amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Araştırmamız verileri etik izin alındıktan sonra 11 Aralık 2014 -30 Ocak 2015 tarihleri arasında kliniğe yatan 102 hastadan, araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 70 dâhil edildi. İlgili literatür taranarak Sosyo-demografik Veri Toplama Formu ve İtaki Düşme Ölçeği veri toplama aracı olarak kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesi SPSS 20.0 for Windows programında, bireylerin sosyo demografik özellikleri sayı yüzde o . . .larak, itaki düşme riski ölçeğinin verileri ise çalışmanın örneklem verileri tam olarak eşit dağılım göstermediği ve varsayımları karşılayamadığı için çapraz tablo (Cross match) analiz yöntemi ile değerlendirildi. Bulgular: Araştırmamıza katılan hastaların % 47,1 'inin kadın, % 52,9' unun erkek, % 31,4' ünün 45-54 yaş ve % 28,6' sının 65 yaş üzerinde, % 77,1' inin evli, % 55,7' sinin ilkokul, mezunu olduğu belirlendi. Hastaların aldığı tıbbi tanılara bakıldığında % 51,4' ünün omurga hastalıkları nedeniyle klinikte yattığı saptandı. İtaki düşme risk ölçeği doldurulan hastaların % 82, 9' unun düşme riskleri puanlarının yüksek olduğu saptandı. Düşme riskine karşı alınan önlemler incelendiğinde ise %91,4' ünün yatak kenarlıklarının kaldırıldığı, %90,0' ının tekerlek kontrollerinin yapıldığı, % 42,9' unun düşme riski konusunda hasta ve hasta yakınlarının eğitim aldığı, %82, 9' unun oda, hasta çevresi ve zeminle ilgili risk kontrolü yapıldığı ve % 28,6' sının yanında refakatçi bulundurulduğu saptandı. Sonuç: Hemşirelerin hasta kabulünden taburculuğa kadar risk tanılama ölçeği kullanarak, hastaları değerlendirmesi, doğru, uygun ve hasta bireye özgü önlemleri alması, hasta ve ailesinin düşme olasılığına karşı alacağı kişisel önlemler hakkında bilgilendirilmesi, uygun yöntemlerle eğitim yapması ve planlaması sağlanmalıdır. Abstract Objective: The aim of this descriptive research is to determine the risks of inpatient falls at the department of neurosurgery clinic in a university hospital and precautions taken against it. Material and Method: The data were collected between the dates of December 11, 2014 and January 30, 2015 after the ethical approval was obtained. The sample included 70 volunteers out of 102 hospitalized patients who agreed to participate in the study. After the literature review, the sociodemographic data collection form and Itaki Fall Risk Scale were used as data collection tools. Data analysis was made by SPSS 20.0 for Windows Program and descriptive statistical tests (number and percentage) were used to evaluate socio demographic characteristics of the individuals. Crosstab analysis for the data of Itaki Fall Risk Scale was made since research sample data do not have an equal distribution and meet the assumptions. Findings: It has been determined that 52.9% of the participants were men, 31.4% were between 45 and 54 years of age, 28.6% were above 65 years, 77.1% were married, 55.7% were primary school graduates, 51.4% were admitted to the clinic due to spinal diseases. Itaki Fall Risk Scale scores of 82.9% were found to be high. Taking into consideration of the precautions against fall risks, it has been designated that bed guards of 91.4% of the patients were removed, wheel control of 90.0% was done, 42.9% of the patients and their families received training on fall risks, risk control related to the room, environment and floor of 82.9% was done, and 28.6% were accompanied by hospital attendants. Conclusion: The neurosurgery patients have a high risk of fall. It should be ensured that nurses examine patients by using risk identification scale from their admission to their discharge, take correct, appropriate, and specific precautions for each patient, inform the patients and their family on personal precautions against fall risks, train them with appropriate methods and do its planning Daha fazlası Daha az

Pacemaker Takılan Hastalarda Depresyon ve Anksiyete Düzeyinin İncelenmesi

GÜLAY OYUR ÇELİK

Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 1 ) , pp.13 - 18

Amaç: Bu araştırma pacemaker takılan hastaların anksiyete ve depresyon düzeylerini belirlemek, yaşadığı zorlukları ortaya koymak ve sağlık personelinin farkındalığını arttırarak bu konu hakkında doğru yaklaşımı uygulamaya koymalarını sağlamak amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı türde tasarlanmış olup, etik izin alındıktan sonra Aralık 2014- Ocak 2015 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin kardiyoloji kliniğinde pacemaker tedavisi gören ve poliklinik takibi yapılan 80 pacemakerlı hastadan araştırmaya katılmaya gönüllü 67 hasta dahil edilmiştir. Araştırma verileri Sosyo-demografik Veri Toplama . . . Formu, hastalıklarına ilişkin bilgilerin yer aldığı soru formu ve Hastane Anksiyete Depresyon Ölçeği (HAD) kullanılarak toplanmıştır. Veriler sayı yüzde, ortalama analizleri ve Anksiyete Depresyon Ölçeğine ilişkin analizlerde T testi ve varyans analizi kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan bireylerin %55,2’si erkektir. Hastaların yaş ortalaması 60,25±5,25’tir. Hastaların %40,3’ü ilkokul mevzunu ve %76,1’inin ekonomik durumunun orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Hastaların %41,8’inde hali hazırda depresyonun mevcut olduğu, bu hastaların %28,5’inin antidepresan ilaç kullandığı saptanmıştır. Araştırma kapsamındaki hastaların %10,4’ünün psikolog desteği aldığı belirlenmiştir. Hastaların %32,8’i anksiyete alt boyutundan eşik üstü, %73,1’i depresyon alt boyutundan eşik üstü puan aldıkları saptanmıştır. Araştırma verilerine göre kadınların HAD-A ölçek puanının erkeklere göre yüksek olduğu, eğitim düzeyi azaldıkça depresyon düzeyinin arttığı ( Daha fazlası Daha az

COVID-19 Kesin ve Olası Tanılı Erişkin Hastalarda Acil Servis Yaklaşım Stratejileri

YASEMİN TOKEM | GÜLAY OYUR ÇELİK

Makale | 2020 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi5 ( 2 ) , pp.203 - 209

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19, bulaştırıcılığı yüksek, spesifik bir tedavisi olmayan bir virüstür. Henüz COVID-19 enfeksiyonu tanısı konmamış veya enfeksiyon şüphesi olan hastaların acil durumları nedeniyle günün 24 saati hizmet sunan acil servis başvurularında; hem diğer hastaları hem de sağlık çalışanlarını korumaya yönelik özel tedbirlerin alınması gereklidir. Bu anlamda hastalarla ilk temas yeri olan acil servis hizmetlerinin niteliği önem taşımaktadır. COVID-19 etkenine ilişkin hala birçok bilinmeyenin olduğu günümüzde, koruyucu önlemlerin alınması için tasarlanmış ve Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış, sağlık ça . . .lışanlarına kılavuzluk eden ve tüm ülkede aynı şekilde hareket etmeyi sağlayan kılavuzlar sürece önemli şekilde yol göstermektedir. Acil servise başvuran hastaların öncelikle COVID-19 açısından ekarte edilmesi çok önemlidir. COVID-19 negatif veya pozitif olan hastalara yönelik farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yazı; hastanelerin acil servis birimine başvuran tüm hastaların COVID-19 açısından ön değerlendirmesinin yapılmasında ve COVID-19 pozitif çıkmış farklı hasta gruplarına yaklaşımda dikkate alınacak girişimleri içermektedir. Anahtar Kelimeler: COVID-19, acil servis, acil tedavi, kardiyopulmoner resusitasyon COVID-19, which affects the whole World, is a highly infectious virus that has no specific treatment. In emergency applications, which are available 24 hours a day due to the emergency of patients who have not yet been diagnosed with COVID-19 infection or who are suspected of infection; special measures must be taken to protect both other patients and health professionals. Therefore, the quality of emergency services which is the first place of contact with patients, is important. At the present time, where there are still many unknowns related to the COVID-19 factor, the guidelines which was designed for taking precautions and was prepared by the Ministry of Health guiding all health professionals and resulting to act invariably throughout the country, lead the process greatly . It is particularly important to exclude patients in terms of COVID-19 when they are applying to the emergency department. There are different approaches to patients with COVID-19 negative or positive. The present paper includes the interventions to consider for performing pre-evaluation of all patients admitted to the emergency department of hospitals related to COVID-19 and for approaching to different patient groups that have been diagnosed positive for COVID-19 Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms