Filtreler
Fizyoterapi ve Rehabilitasyonun Mesleki Gelişim Tarihçesi

Makale | 2016 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 3 ) , pp.1 - 6

Fizyoterapistlerin, mesleğin tarihçesini ve ilk günlerden beri toplum sağlığına olan katkılarını bilmeleri, mesleğin bundan sonraki hedeflerini belirlemeleri açısından oldukça önemlidir. Fizyoterapinin mesleki tarihçesi oldukça eskilere dayanmasına rağmen, modern anlamdaki tarihçe 19. yüzyılda İngiltere ve Amerika’da başlamıştır. Bu yüzyılın başında gelişen polimyelit epidemisi ve 1. Dünya Savaşı, modern fizyoterapi mesleğinin başlamasını sağlayan önemli nedenler olmuş ve mesleğin gelişimi ortopedistlerin yardımı ile gerçekleşmiştir. 19. yüzyılın sonlarına doğru teknolojinin gelişimi ve küresel ölçekteki etkileri sonucu, fizyoterapi . . . alanındaki gelişmeler hızlanmıştır. Klinik uygulamalarda ortaya çıkan gelişimi, meslekte özelleşme, kanıta dayalı bilimsel çalışmalar ve akademik yapılanmalar takip etmiştir. Günümüzde fizyoterapistler, 112 üye ülke ve 360.000’den fazla üyesi olan Dünya Fizyoterapi Konfederasyonu (WCPT) çatısı altında toplanmıştır. WCPT bünyesinde, fizyoterapide farklı özelleşme alanlarını gösteren 12 dünya derneği bulunmaktadır. Bugün fizyoterapistlerin, bir çok ülkedeki eğitim seviyesi, bilimsel yeterlilikleri, mesleki yetki ve sorumlulukları oldukça yüksektir ve yükselmeye devam etmektedir. Knowing the professional history of the physical therapists and their contributions to the public health from the very begining of this history is very important in establishing their professional targets. Modern physical therapy has begun in the 19th century in USA and UK, although based on the professional history of physical therapy is quite old. Polio outbreak and First World War at the early part of the 19th century have been the most important reasons for initiating the professional physiotherapy and the development of the physical therapy has been established with the help of orthopedic surgeons. Towards the end of the 19th century, develeopment of the physical therapy profession has got rapid advances due to explosion of technology and events that had an effect on a global scale. Development in clinical practice has been followed by professional specialization in physical therapy, evidence-based scientific researches and academic degrees. Currently, physical therapists are gathered under the roof of World Confederation Physical Therapy (WCPT) which has 112 member countries and more than 360,000 members all over the world. WCPT involves 12 world associations representing various specialitization fields in physical therapy. Nowadays, education in many countries and professional scientific qualifications, powers and responsibilities of the physical therapists are very high and continuing to rise Daha fazlası Daha az

Online Fizyoterapi Danışmanlığı’nın Fizyoterapist ve Danışan Gözüyle Uygulanabilirliği

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 7 ( 2 ) , pp.277 - 288

Amaç: Bu çalışma; sağlık hizmetlerinin farklı alanlarında e-hizmet uygulamalarının artmasıyla gündeme gelen online fizyoterapi danışmanlığının; fizyoterapist ve danışan gözüyle uygulanabilirliğini araştırmak ve fizyoterapist ve danışanların ileriki dönemlerde gerçekleşmesi muhtemel olan bu konuyla ilgili görüş ve algılarını ortaya çıkarmak amacıyla planlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışma 266 fizyoterapist ve 234 danışan birey olmak üzere toplamda 500 katılımcı ile gerçekleştirildi. Bireylerin online fizyoterapi danışmanlığı hakkındaki görüşlerini almak için fizyoterapistlere 13 soru, danışan bireylere 11 soru online sorgulama formu arac . . .ılığıyla yöneltildi. Araştırmanın sonuçları yüzdelerle ifade edildi ve kategorik değişkenler karşılaştırıldı. Bulgular: Fizyoterapistlerin online fizyoterapi danışmanlığının en fazla fayda sağlayacağına inandıkları alanlar; Ev Egzersiz Programı Takibi (%92,6) ve Aile Eğitimi (%81,2) olduğu görülürken en az fayda sağlayacağına inandıkları alanlar ise sırasıyla; Onkolojik Rehabilitasyon (%27,8), El Rehabilitasyonu (%28,2) ve Nörolojik Rehabilitasyon (%28,6) olmuştur. Fizyoterapistlerin en yüksek oranda katıldıkları görüş ise; online fizyoterapi danışmanlığının koruyucu sağlık uygulamalarında ev programının etkin uygulanması takibinde kullanılabileceğidir (%88,0). Danışanların en yüksek oranda katıldıkları görüş ise online fizyoterapi danışmanlığının yüz yüze randevuya erişim güçlüğü çekilen zamanlarda erişim kolaylığı sağlamasıdır (%94,0). Ayrıca danışanlar kendilerine yöneltilen soruların her birine %80’in üzerinde katılıyorum cevabı vermişlerdir ve bu cevabı veren katılımcıların büyük çoğunluğunun (%62’nin üzerinde) “iyi” internet kullanım becerisine sahip olduğu görülmüştür ( Daha fazlası Daha az

Post-Earthquake Spinal Cord Injury: Role of Physiotherapy and Rehabilitation

TURHAN KAHRAMAN

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp.629 - 634

This review examines the crucial role of physiotherapy and rehabilitation in the management of post-earthquake spinal cord injuries (SCI). After an earthquake, patients with SCI require specialized and intensive rehabilitation programs to promote recovery, prevent complications, and enhance their quality of life. This article reviews the pathophysiology of post-earthquake SCI, the various clinical and functional assessments used to evaluate severity, and the different treatment options available including pharmacotherapy, surgical interventions, and rehabilitation. This review discusses the challenges and barriers faced by patients . . .and healthcare providers, the expected outcomes and prognosis for patients, and the key findings and recommendations for future research and practice. The review emphasizes the importance of an individualized physiotherapy and rehabilitation approach to the management of post-earthquake SCI Daha fazlası Daha az

COVID-19 Hastalarında Erken Dönem Mobilizasyon Uygulamaları

MÜGE KIRMIZI | DAMLA KARABAY | SEVTAP GÜNAY UÇURUM | DERYA ÖZER KAYA

Makale | 2020 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi5 ( 2 ) , pp.83 - 86

Koronavirus Hastalığı (COVID-19), ilerleyen aşamalarında solunum yetmezliğine yol açabilen solunum sistemi etkileri dışında hastaların kas iskelet sistemi dâhil birçok sistemine de zarar veren oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavi sürecinde fizyoterapistler, solunum fizyoterapisine ek olarak kas iskelet sisteminin desteklenmesi ve hastaların erken dönem mobilizasyonun sağlanmasında da önemli rol oynarlar. Özellikle solunum fizyoterapisinin önerilmediği kritik dönemde, terapatik pozisyonlamanın ve mobilizasyonun önemi çok daha büyüktür. İmmobilizasyonun yol açtığı fiziksel uygunluk düzeylerindeki kaybı azaltma ve gec . . .iktirmedeki rolü kanıtlanmış olan mobilizasyon uygulamaları, hastanın klinik durumuna uygun olarak gerçekleştirilmelidir. Mobilizasyon, öksürme ve sekresyonların ekspektorasyonuna neden olabileceği için aerosol üretici bir prosedür olarak düşünülmeli ve enfeksiyon kontrol prosedürlerine ve önlemlerine sıkı sıkıya bağlı kalınarak uygulanmalıdır. Coronavirus disease (COVID-19) is a highly contagious disease which damages many systems of patients, including the musculoskeletal system, in addition to its effects on the respiratory system that can lead to respiratory failure in its later stages. In the treatment process of this disease, physiotherapists play an important role in supporting the musculoskeletal system and providing early mobilization of patients in addition to respiratory physiotherapy. Mobilization and therapeutic positioning are much more important, especially in the critical period when respiratory physiotherapy is not recommended. Mobilization practices that have a proven role in reducing and delaying the loss of physical fitness caused by immobilization should be carried out according to the clinical condition of the patient. Because mobilization can cause coughing and expectoration of secretions, it should be considered as an aerosol-generating procedure, and strict adherence should be applied to infection control procedures and precautions. Daha fazlası Daha az

Manuel Terapi Yöntemi Olarak Manipülasyonun Tarihi Gelişiminde Fizyoterapistlerin Rolü

MÜGE KIRMIZI | DAMLA KARABAY | SEVTAP GÜNAY UÇURUM | DERYA ÖZER KAYA

Makale | 2020 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi5 ( 1 ) , pp.31 - 34

Manipülasyon, eski çağlara dayanan ve çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan bir manuel terapi yöntemidir. Manipülasyon, kökenini omurilik bozuklukları da dahil olmak üzere çeşitli kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanıldığı dünyanın birçok yerindeki paralel gelişmelerden almıştır. Hipokrat (460-385 BCE), eklemlerle ilgili kitaplarında, skolyoz tedavisi için gravite kullanarak spinal manipülatif teknikleri tanımlayan ilk doktor olmuştur. Galen ve Avicenna, eserlerinde Hipokrat’ın bu çalışmalarına yer vermiştir. Manipülasyon mevcut sağlık hizmetlerinde önemli bir rol oynamaktadır. Manuel terapinin sağlı . . .k hizmetlerinde gelecekteki rolü önemli bir araştırma alanıdır. Manipülasyon 19. yüzyılın ikinci yarısında osteopati ve kayropraktik olmak üzere iki önde gelen alternatif sağlık bakım sisteminin temelini oluşturmuştur. Bu dönemde spinal manipülasyonun uygulanması çeşitli meslekler arasında problem yaratmıştır. Bu manuel terapi yönteminin gelişmesinde, çeşitli meslek gruplarındaki öncü kişilerin katkısı büyüktür. Fizyoterapistler o zamandan beri alana güçlü katkılar sağlamış, böylece mesleğin yasal olarak düzenlenmiş uygulama alanı içinde manuel terapiye sahip olma iddiasını sağlamlaştırmıştır. Manual therapy has been an approach in the management of patients with various disorders dating back to ancient times and continues to play a significant role in current health care. Manipulation takes its origin from parallel developments in many parts of the world where it is used to treat a variety of musculoskeletal disorders, including spinal cord disorders. Hippocrates (460-385 BCE) was the first physician to describe spinal manipulative techniques using gravity to treat scoliosis. In the works of Galen and Avicenna, they mentioned about this work of Hippocrates. The future role of manual therapy in health care is an important area of research. Manipulation in the second half of the 19th century, osteopathy and chiropractic were the basis of the alternative health care system. In this period, the application of spinal manipulation caused problems among various professions. In the development of this manual therapy method, pioneers in various occupational groups have a great contribution. Physical therapists have since then provided strong contributions to the field, thereby solidifying the profession’s claim to have manipulative therapy within in its legally regulated scope of practice Daha fazlası Daha az

Üst Servikal Omurga: Anatomi, Patofizyoloji ve Klinik Tablo

MÜGE KIRMIZI | DAMLA KARABAY | SEVTAP GÜNAY UÇURUM | DERYA ÖZER KAYA

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 2 ) , pp.117 - 120

Kranioservikal bileşke “foramen magnum (oksiput), C1 (atlas), C2 (axis) ve araya giren tendonlar ve bağları çevreleyen oksipital kemik dahil olmak üzere kafatasının tabanı ile ‘’servikal omurganın birleşimi” olarak tanımlanır. Oksipital kondiller ve kompleks bağ sistemi arasındaki özel eklemler, bu üç yapıyı tek bir fonksiyonel birime bağlar. Bu sistem, kafa tabanından C2'ye uzanan nörovasküler yapıları içerir. C1 ve C2 disfonksiyonu, doğrudan medulla spinalisin mekanik irritasyonu yoluyla ve dolaylı olarak vasküler yapıları etkileyerek nörolojik hasar oluşturabilir. Ayrıca Dentate ligaman aracılığı ile medulla spinalise benzersiz b . . .ir şekilde bağlanmalarından dolayı üst servikal omurga disfonksiyonları, medulla spinalise doğrudan bası yaparak deforme edebilir. Mekanik irritasyon, damarlarda staz ile beraber venöz tıkanmaya neden olur. Bu durum, üst servikal kordun belirli bölgelerinde anoksiye neden olabilir. Sonuç olarak üst servikal omurga disfonksyonları vücutta nörolojik ve kas iskelet sistemi problemlerinin gelişmesine neden olur. The craniocervical junction is defined as "the fusion of the base of the skull with the cervical spine, including the foramen magnum (occiput), C1 (atlas), C2 (axis), and the occipital bone surrounding the intervening tendons and ligaments". This includes neurovascular structures extending from the skull base to C2. C1 and C2 dysfunction may cause neurological damage directly through mechanical irritation of the spinal cord and indirectly by affecting vascular structures. Because of their unique attachment to the spinal cord via dentate ligaments, upper cervical spine dysfunctions can directly compress and deform the spinal cord. Mechanical irritation may cause venous occlusion together with stasis in the veins. This condition can cause anoxia in certain areas of the upper cervical cord. As a result, upper cervical spine dysfunctions lead to the development of neurological and musculoskeletal system problems in the bod Daha fazlası Daha az

Lateral Epikondilit Rehabilitasyonunda Kullanılan Güncel Fizyoterapi Yaklaşımlarının Ağrı ve Fonksiyon Üzerine Etkinliği

SEVTAP GÜNAY UÇURUM

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 2 ) , pp.373 - 381

Tenisçi dirseği olarak da bilinen lateral epikondilit, el bileği ekstansör tendonlarının humerusun lateral epikondiline yapışma yerinde gelişir ve lokalize inflamasyon ile ilişkili azalmış kas gücü ve sınırlanmış eklem hareket açıklığı ile karakterizedir. Lateral epikondilit önemli derecede ağrı ve fonksiyon kaybına yol açmaktadır. Kol gücüyle çalışan bireylerin yaklaşık %10’u lateral dirsek ağrısı deneyimlemektedir ve %2,4’ü doğrulanmış lateral epikondilit teşhisine sahiptir. Bu nedenle, bu hastalık aynı zamanda önemli bir halk sağlığı problemi olarak kabul edilmektedir. Lateral epikondilitin bulgularının net ve teşhisinin kolay ol . . .masına rağmen, tüm klinisyenler tarafından kabul edilen ve uygulanan kesin bir rehabilitasyon yöntemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, lateral epikondilit rehabilitasyonu sürecinde özellikle ağrı ve fonksiyon üzerine etkinliği yüksek olan güncel fizyoterapi yaklaşımlarının belirlenmesi önemli bir gerekliliktir. Bu doğrultuda, bu derleme; lateral epikondilit rehabilitasyonunda kullanılan güncel fizyoterapi yaklaşımlarının ağrı ve fonksiyon üzerine olan etkinliğini incelemeyi ve mevcut literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Lateral epicondylitis, also known as the tennis elbow, develops at the attachment of the wrist extensor tendons to the lateral epicondyle of the humerus and is characterized by reduced muscle strength and limited range of motion associated with localized inflammation. Lateral epicondylitis leads significant pain and loss of function. Approximately 10% of the individuals working with arm strength experience lateral elbow pain and 2.4% of them had confirmed diagnosis of lateral epicondylitis. Thus, this disease is also recognized as an important public health problem. Although the signs of lateral epicondylitis are clear and its diagnosis is easy, there is no definitive rehabilitation method that is accepted and is applied by all clinicians. Therefore, it is an important necessity to identify current physiotherapy approaches especially with high effectiveness on pain and function in the rehabilitation process of lateral epicondylitis. Hence, the present review aims to examine the effectiveness of current physiotherapy approaches used in the rehabilitation of lateral epicondylitis on pain and function and to contribute to the available literature Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms