Filtreler
Filtreler
Bulunan: 226 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Yayın Dili [1]
Epilepsili çocuğa, ailesine ve öğretmenlerine verilen hastalık ve ilaç yönetimi eğitiminin çocuğun bilgi düzeyine, okul başarısına ve yaşam kalitesine etkisi

Uzun, Özge

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGiriş-Amaç: Epilepsi pediatrik nörolojide en sık görülen hem çocuğun hem de ailenin yaşam kalitesini ve çocuğun okul başarısını da etkileyen kronik bir hastalıktır. Epilepsili çocuğun sadece kendisi değil ailesi ve öğretmenlerinin birlikte ele alınmasının olumlu sonuçları olacağı öngörüsüyle planlanan bu çalışmanın amacı epilepsili çocuğa, ailesine ve öğretmenlerine verilen hastalık ve ilaç yönetimi eğitiminin çocuğun bilgi düzeyine, okul başarısına ve yaşam kalitesine olan etkisini incelemektir.Yöntem: Araştırma tek grupta, ön test son test değerlendirmeli, yarı deneysel araştırma türündedir. Araştırmanın örneklemini, Tepecik E . . .ğitim ve Araştırma Hastanesinin probel sisteminden ICD10 epilepsi tanı kodu ile tarama yapıldığında tespit edilen 6 yaş ve üzeri çocuklar kayıtlı olmayan fakat muayeneye ilk kez gelen çocuklar, onların aileleri ve öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırma ön test ve son testi tamamlayan 25 hasta, 25 ebeveyn ve 15 öğretmeni olmak üzere toplam 65 kişi ile yürütülmüştür. Çocukların tamamının sınıf öğretmenine ulaşılamamış sadece 15’iile araştırma tamamlanmıştır.ABSTRACTIntroduction-Purpose: Epilepsy is the most common in pediatric neurology it is a chronic disease that affects both the child's and the family's quality of life and the school's success. The aim of this study, which was planned with the treatment of epilepsy not only herself but also her family and teachers, was planned to investigate the effect of disease and drug management education given to epileptic child, family and teachers on the level of knowledge, school success and quality of life of the child.Methods: The study was in a single group, pre-test, post-test, semi-experimental research type. The sample of the study was consisted of children aged 6 years and older who were diagnosed by the ICD10 epilepsy diagnostic code from the probel system of Tepecik Training and Research Hospital children who are not registered but who come to the examination for the first time are their families and teachers. The study was carried out with a total of 65 people, 25 of which were parents and 15 of them were teachers. The research was completed with only 15 of the children who could not be reached Daha fazlası Daha az

Farklı pit ve fissür örtücü materyallerinin kenar uyumu, aşınma ve mikrosızıntı özelliklerinin değerlendirilmesi

Hatırlı, Hüseyin

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Bu çalışmanın amacı iki farklı yöntemle uygulanan fissür örtücülerin, termal döngülü çiğneme ve fırçalama simülasyonu ile yaşlandırma sonrası kenar uyumu, aşınma, mikrosızıntı ve penetrasyon derinliği açısından değerlendirilmesidir. Yüz yetmiş insan mandibular molar dişi, iki ana prepasyon grubuna ve sekiz alt materyal grubuna ayrıldı ve bir grup ise kontrol grubu olarak kullanıldı (n=10). Fissür örtücüler üretici önerileri doğrultusunda uygulandı. Kenar uyumu analizi ve aşınmanın üç boyutlu değerlendirilmesi amacıyla örneklerden başlangıç kayıtları alındı. Örnekler döngüsel bir şekilde iki yıllık termal döngülü çiğneme ve fırçalam . . .a simülasyonlarına maruz bırakıldı. Yaşlandırma sonrası kayıtları alınan örneklerin kenar uyumu ve aşınma özellikleri bilgisayar ortamında değerlendirildi. Ayrıca örnekler FDI kriterlerine göre kenar uyumu, aşınma, kırıklar ve retansiyon açısında görsel olarak incelenip skorlandı. Boya penetrasyonuna maruz bırakılan örneklerden kesitler alınarak stereomikroskop ile mikrosızıntı ve penetrasyon derinlikleri değerlendirildi. Çalışmalar sonucunda elde edilen parametrik veriler ANCOVA, Tek Yönlü-ANOVA ve Tukey testi, non-parametrik veriler ise Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney U testleri ile istatistiksel olarak değerlendirildi ( Daha fazlası Daha az

Bilateral maksiller sinüs hacminin çevre anatomik yapılar, gömülü dişler ve diş eksikliği ile ilişkisinin konik ışınlı bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilmesi

Hatırlı, Hüseyin

Doktora Tezi | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Bu çalışmanın amacı; nazal septum deviasyonu, konka bülloza, sinüs içerisinde veya sinüse komşu gömülü dişler ve maksiller posterior bölgede diş eksikliği varlığında maksiller sinüs hacimlerindeki değişimlerin konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüleri kullanılarak incelenmesidir. Çalışma grubu, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Çene Radyolojisi arşivinin retrospektif olarak incelenmesi sonucu elde edilen, 156‟sı kadın, 96‟sı erkek toplam 252 hastanın konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntülerinden oluşmaktadır. Konik ışınlı bilgisayarlı tomografi görüntüleri üç boyutlu modelleme programı . . .na aktarılarak, sağ ve sol maksiller sinüslerin hacimleri ölçüldü. Ayrıca nazal septum deviasyonu, konka bülloza, gömük ve eksik posterior maksiller dişler belirlendi. Unilateral septum deviasyonu, konka bülloza, premolar diş eksikliği, molar diş eksikliği ve gömük diş olan her bir hasta grubunda bilateral maksiller sinüs hacimleri karşılaştırılarak maksiller sinüs hacim değişiklikleri incelendi. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre; erkeklerin maksiller sinüs hacminin kadınlardan daha büyük olduğu ve sinüs hacminin yaş ile birlikte azaldığı belirlendi. Nazal septum deviasyonu tarafındaki maksiller sinüs hacminin karşı taraftan daha küçük olduğu, konka büllozanın maksiller sinüs hacmi üzerine belirgin bir etkisinin olmadığı görüldü. Gömük diş olan tarafta sinüs hacminin azaldığı, diş eksikliğinin erken yaşlarda sinüs hacmi üzerinde negatif etki gösterdiği ve ileri yaşlarda pozitif etki gösterdiği belirlendi. Sonuç olarak; septum deviasyonu, gömülü dişler ve diş eksikliği maksiller sinüs hacmini etkilemektedir. Konik ışınlı bilgisayarlı tomografik inceleme maksiller sinüs hacim ölçümlerinde ve nazal kavite varyasyonlarının tespitinde pratik ve etkili bir yöntemdir Daha fazlası Daha az

Farklı irrigasyon aktivasyon teknikleri ile endodontik postoperatif ağrı arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi

Hatırlı, Hüseyin

Doktora Tezi | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Çalışmada geleneksel irrigasyonun dezavantajlarını elimine etmek amacıyla geliştirilen irrigasyon aktivasyon sistemlerinin postoperatif ağrı üzerinde etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada Geleneksel İrrigasyon (Gİ), Manuel Dinamik İrrigasyon (MDİ), Pasif Ultrasonik İrrigasyon (PUI), EndoVac (EV), ve Photon-İnitiated Photoacoustic Streaming (PIPS) teknikleri kök kanallarında final irrigasyonu olarak uygulanmıştır. Çalışmanın her bir grubunda 20 mandibular premolar diş kullanılmıştır. Dişler kanal tedavisi endikasyonu olan (derin çürük,protetik v.s.) vital pulpalı vakalardır. Kanallar rutin olarak genişletildikten sonra 5 f . . .arklı teknikle final irrigasyonu yapılmıştır. Dişlerin tek seansta kanal tedavileri tamamlanmış ve 6-24-48 saat sonra spontan ve perküsyon ağrı analizleri alınmıştır. Spontan ağrı için Borg skalası, perküsyon ağrısı için VAS (Visual Analog Scale) kullanılmıştır. Mann Whitney-U ve Kruskal-Wallis ile istatistiksel analizler yapılmıştır. Çalışmaya göre 6 saat sonraki PIPS grubunun spontan ağrı oranı, EV grubunun ağrı oranından daha fazla olduğu görülmüştür. 6 ile 48 saat sonraki perküsyon ağrısı değerlendirmelerinde PİPS grubu Gİ, PUİ ve EV gruplarından; MDİ grubu ise Gİ ve EV gruplarından daha fazla oranda ağrı görülmüştür. 24. saatte PİPS ve MDİ gruplarından oluşan perküsyon ağrı oranı Gİ ve EV gruplarından istatistiksel olarak daha fazla görülmüştür. Sonuç olarak irrigasyonu PİPS ve MDİ ile aktive etmek, EV ve PUI ile aktive etmekten ya da hiç aktive etmemekten daha çok perküsyon ağrısı yapmaktadır Daha fazlası Daha az

KONJENİTAL KALP HASTALIĞI OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN GELİŞİMSEL ÖZELLİKLERİ VE EBEVEYN TUTUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

YUSEIN HASAN VELI

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Amaç: Araştırmanın amacı Konjenital Kalp Hastalığı olan ve olmayan 0-6 yaş grubu çocukların gelişimsel özellikleri ve ebeveyn tutumlarının karşılaştırılmasıdır. Yöntem: Araştırma olgu-kontrol türünde tasarlanmıştır. Araştırmanın İzmir Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Polikliniği ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı özel kreş ve anaokullarında yürütülmüştür. Olgu (0-72 ay arasında tam düzeltme operasyonu geçirmiş, ameliyat üzerinden en az bir yıl geçmiş olan) ve kontrol gruplarında (kreş ve anaokullarında öğrenim gören herhangi bir kronik hastalığı olmayan) y . . .er alan çocukların verileri Sosyodemografik Soru Formu, Ebeveyn Tutum Ölçeği ve Denver Gelişim Testi kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Çalışmanın istatistiksel analizleri SPSS 25.0 programında yapılmıştır. Bulgular: Denver - II testi sonucu kalp hastalığı olan çocukların 6’sında (%18,8) normal, 8’inde (%25) anormal olarak bulunmuştur. Kalp hastalığı olmayan çocukların 11’inin (%34,4) Denver – II gelişim testi normal bulunmuş ve yalnızca 1’ inin (%3,1) anormal olduğu görülmüştür. Gruplar arasında belirlenmiş olan bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,033). Kalp hastalığı olan ve olmayan çocukların ebeveynlerinin izin verici tutum alt ölçeği puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır ( Daha fazlası Daha az

Karaciğer sirozu olan hastalarda günlük yaşam aktivitelerinin bakım veren yükü üzerine etkisi

FİKRİYE TURABA ERSEL

Yüksek Lisans | 2017 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETBu araştırma karaciğer sirozlu hastalarda günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirme düzeylerinin bakım veren yükü üzerine etkilerini belirlemek amacıyla bir üniversite hastanesinde 1 Kasım 2016 – 1 Şubat 2017 tarihleri arasında yapıldı. Örneklemi ardışık başvuran 57‟si yatan 63‟ü poliklinik hastası olmak üzere toplam 120 hasta ve 120 bakım veren oluşturdu. Araştırma verileri Hasta Bilgi Formu, Barthel Günlük Yaşam Aktiviteleri İndeksi, Bakım Veren Hasta Yakını Bilgi Formu, Zarit Bakım Veren Yükü Ölçeği Formu kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile toplandı. Verilerin analizinde ortalama ve yüzde, Student t-testi, Mann Whitney . . . U Testi, Kruskal Wallis Testi ve One-way ANOVA testi ve pearson korelasyon analizi kullanıldı. Hastaların yaş ortalaması 63,05±10,16 olup, 51,7‟si erkek, 80‟i evlidir. Hastaların orta düzeyde bağımlı olduğu (Barthel indeksi puan ortalaması 86,20±18,98) ve yaş, çalışma durumu, edinilmiş hastalığı olma, siroz aşaması ve komplikasyonların görülme durumunun günlük yaşam aktivitelerini etkilediği bulunmuştur. Bakım verenlerin yaş ortalaması 51,32±12,43 olup, 73,3‟ü kadın, 81,7‟si evli ve bakım yüklerinin hafif düzeyde (Zarit bakım yükü puan ortalaması 21,31±15,18) olduğu saptanmıştır. Bakım verenin cinsiyet, sağlık sorunu olma durumu ve bakıma ilişkin yaşanan sorunların bakım veren yükünü etkilediği görülmüştür. Günlük yaşam aktiviteleri ile bakım veren yükü arasında anlamlı bir ilişki olduğu, hastaların günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılık düzeyi arttıkça bakım verenin yükünün arttığı saptanmıştır.ABSTRACTThe aim of this study is to investigate effects of daily living activities on caregiver burden in patients with liver cirrhosis. The study is driven between 1 November 2016 – 1 February 2017 in an university hospital. The sample consist of 120 patients, 57 of them from the patient ward and 67 form the outpatient policlinics were included to the study. Data collected with face to face interviews using a demographic data form for patients and caregivers, Barthel Daily Living Activities Index and Zarit Caregiver Burden Scale. Data expressed as mean and percent, also for further statitiscal analysis, Student‟s t test, Mann Withney U-test, Kruskal Wallis test, One-way ANOVA and Pearson Analysis of Corelation were performed. Mean of the patients age was found as 63,05±10,16, 51,7 of them were men and 80 were married. Patients dependency were found as moderate ( Barthel Index Mean 86,20±18,98) and age, working status, having a chronic illness, grade of cirrhosis, and presence of complications were determined as factors effecting Daily living activities. Mean age of the caregivers found 51,32±12,43. Caregiver burden level determined according to the Zarit Burden Scale as mild (21,31±15,18 points), 73,3 of the caregivers were female and 81,7 were found to be as married. Gender, having a health problem and problems originated from care were found factors effecting burden of the caregivers. It was found that there was a significant relationship between activities of daily living and caregiver burden and that the burden of caregivers increasing parallelly with the level of dependence of the patients daily living activities Daha fazlası Daha az

TERMİNAL DÖNEM HASTALARA BAKIM VEREN HEMŞİRELERİN YAŞAM SONU BAKIMA YÖNELİK TUTUM VE DAVRANIŞLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN İNCELENMESİ

NEVVAL DEMİR

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Giriş-Amaç: Yaşam sonu hastası olarak kabul edilen terminal dönem hastalarının bakımında, hastaların duygusal ve fiziksel gereksinimlerini karşılayabilmek için sağlık çalışanlarının gerekli bilgi, beceri ve anlayışa sahip olmaları gereklidir. Tanımlayıcı ve ilişkisel olarak planlanan çalışmanın amacı ise yaşam sonu bakımın verildiği birimlerde çalışan hemşirelerin yaşam sonu bakıma yönelik tutum ve davranışlarını etkileyen faktörlerin incelenmesidir. Gereç-Yöntem: Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışmada İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi anesteziyoloji ve reanimasyon yoğun bakım birimi, dahiliye . . .yoğun bakım birimi, palyatif bakım kliniği, Hatay Ek Bina palyatif bakım servisi, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi anesteziyoloji ve reanimasyon yoğun bakım birimi ile Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Ve 3. basamak anesteziyoloji yoğun bakım, anestezi palyatif servis ve palyatif servis birimlerinde çalışan hemşireler (n:159) araştırmanın evrenini oluştururken, dahil olma kriterlerini karşılayan ve çalışmaya katılmaya gönüllü olan hemşireler (n:146) çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Veri toplamak amaçlı hemşirelerin sosyo-demografik bilgilerinin toplandığı “Kişisel Bilgi Formu”, ‘‘Yoğun Bakım Hemşirelerinin Yaşam Sonu Bakıma Yönelik Tutum ve Davranışları Ölçeği’’ kullanılmıştır. Bulgular: Hemşirelerin Yaşam Sonu Bakıma Yönelik Tutum ve Davranışlar Ölçeği toplam ölçek puan ortalaması 50,89±8,13, tutum alt boyut puan ortalaması 33,17±4,87, davranışları alt boyutunun ortalaması 17,72±4,95 olarak bulunmuştur. Hemşirelerin yaş, mesleki deneyim süresi ve yoğun bakım ya da palyatif bakım deneyim süreleri ile YSBYTDÖ ölçek puan ortalamaları arasında anlamlı bir ilişki olduğu (p0,05); mesleki deneyim süresi arttıkça toplam ölçek puan ortalamasının arttığı; 7yıl ve üzeri mesleki deneyim için toplam ölçek puan ortalamasının 54,36±7,93 olduğu, Yoğun bakım/ Palyatif bakım deneyim süresinin artmasıyla toplam ölçek puan ortalamasının arttığı; 5 yıl ve üzeri deneyim için toplam ölçek puan ortalamasının 54,20±7,55 olduğu bulunmuştur. Sonuç: Yaşam sonu dönemde bulunan hastalara bakım veren hemşirelerin yaşam sonu bakıma yönelik tutum ve davranışlarını yaş, mesleki deneyim süresi ve yoğun bakım ya da palyatif bakım birimlerinde çalışmış olma durumlarının etkilediği, cinsiyet, eğitim durumu, palyatif bakım hakkında eğitim alma durumu, eğitim alınan yer, palyatif bakımla ilgili bir kursa katılma durumu, palyatif bakım sertifikası olma durumu, yoğun bakımla ilgili bir kursa katılma durumu, yoğun bakım sertifikası olma durumu, çalışılan kurumda ölümle karşılaşma sıklığı değişkenlerinin yaşam sonu bakım tutum ve davranışları üzerinde etkisinin olmadığı bulunmuştur Daha fazlası Daha az

HEMŞİRELERİN TAM EMZİRMEYE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

İREM GÜNBAY

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Amaç: Bu çalışma hemşirelerin tam emzirmeye yönelik görüşlerinin incelenmesi amacıyla yürütülmüştür. Yöntem: Nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik yaklaşımla yürütülen çalışma, Nisan 2021- Ocak 2022 tarihleri arasında, İzmir’de bir eğitim araştırma hastanesinin doğum sonu kliniklerinde ve gebe okulunda çalışan 15 hemşire ile yürütülmüştür. Veriler Birey Tanıtım Formu ve Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler araştırmacılar tarafından tümevarım yaklaşımı ve içerik analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Hemşireler, 25-49 yaş aralığında olup, yaş ortalamaları 34,6 yıldır. Hemş . . .irelerin çoğunluğu (9 kişi) evli olup, üç hemşirenin iki yıl süreyle emzirmeyi sürdürdüğü, yedi hemşirenin ise altı ay tam emzirmeyi sağladığı belirlenmiştir. Nitel verilerin içerik analizi sonucunda tam emzirmeye yönelik bilinenler, hemşirelerin bireysel emzirme deneyimleri, tam emzirmenin etkileri, tam emzirmeyi etkileyen faktörler ve öneriler olmak üzere beş ana tema ve bu temalara ait alt temalar oluşturulmuştur. Hemşirelerin çoğunluğu tam emzirmenin tanımını Dünya Sağlık Örgütü tanımına uygun olarak yapmıştır. Hemşireler tam emzirmenin anne ve bebek sağlığı açısından yararlı olduğunu, tam emzirmeye yönelik görüşlerinin kendi emzirme deneyimlerinden etkilendiğini ifade etmiştir. Hemşireler genç anne yaşının, yüksek gelir düzeyinin, yetersiz süt algısının, primiparitenin, sezaryen doğum şeklinin, doğum öncesi eğitim almamanın, istenmeyen gebeliklerin, anne ve yenidoğan sağlığındaki olumsuzlukların ve olumsuz doğum deneyimlerinin kadınların tam emzirme süreçlerini olumsuz etkilediğini düşünmektedirler. Sonuç: Hemşirelerin kendi emzirme deneyimlerinin olumlu geçmesi mesleki yaşamlarında annelere verdikleri emzirme eğitiminin içeriğini etkileyebilmektedir. Bu nedenle konuya ilişkin bilgilerinin belli aralıklarla güncellenmesi sağlanmalıdır. Hemşireler gebeleri tam emzirmeye engel olan faktörler açısından gebelik ve gebelik öncesi dönemde vermiş oldukları danışmanlıklar sırasında değerlendirmeli ve erken dönemde gerekli önlemleri almalıdırlar Daha fazlası Daha az

HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNDE KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON FARKINDALIĞININ İNCELENMESİ

SELDA TURHAN

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Giriş-Amaç: Kardiyopulmoner Resüsitasyon (KPR), solunum ve dolaşımın aniden durması sırasında solunumun, kalbin ve beyin fonksiyonlarının yeniden kazanılması için yapılan acil müdahalelerdir. KPR’ nin yeterli bilgi ve donanıma sahip kişiler tarafından hemen başlatılıp efektif olarak yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu anlamda hemşirelik öğrencilerinin lisans eğitim sürecinde KPR konusunun önemini kavramaları, yeterli bilgiye sahip olmaları ve mezuniyet sonrası çalışma hayatına hazır bulunmaları oldukça önemlidir. Bu araştırmanın amacı hemşirelik öğrencilerinde KPR farkındalığının incelenmesidir. Materyal-Metod: Bu araştırma tanı . . .mlayıcı nitelikte olup, Ege Bölgesinde bir Üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Marmara Bölgesinde bir Üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesinde 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Bahar döneminde öğrenim gören Hemşirelik bölümü öğrencileri ile yapılmıştır. Araştırmada 330 öğrenci çalışmaya gönüllü olarak katılmıştır. Araştırmada verileri; Öğrenci Tanıtım Formu ve KPR Farkındalık Anketi kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 23.0 paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde, demografik özellikleri tanımlamak için sayı yüzde dağılımı ve tanımlayıcı istatistikler, t-testi, tek yönlü varyans analizi, Mann Whitney U ve Kruskal Wallis testleri kullanılmıştır. Araştırmanın etik açıdan uygunluğu için etik kurul onayı, yürütülmesi için kurum izni ve katılımcılardan sözel katılım onayı alınmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin %74,8’i kadın, yaş ortalaması 21.87±1.38’ dir. Öğrencilerin KPR Farkındalık toplam ortalama puanı 25.40±7.38’dir. KPR farkındalık puanları ile üniversite, yaş, sınıf, mezun olunan lise, çalışma durumu, kursa katılma değişkenlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar saptanmıştır ( Daha fazlası Daha az

Kalp yetersizliği hastalarının öz bakım becerilerini gerçekleştirme düzeylerinin bakım veren yükü üzerine etkisinin incelenmesi

YURDAGÜL TEKİN

Yüksek Lisans | 2018 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETKalp yetersizliği hastalarına bakım verenler birçok sorunla karşılaşmakta ve bu durum bakım verenlerin yaşamını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle bu çalışma kalp yetersizliği hastalarının öz bakım becerilerini gerçekleştirme düzeylerinin bakım veren yükü üzerine etkisini incelemek amacıyla yapıldı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesinde Kardiyoloji Kliniğinde yatışı yapılan veya Polikliniğe kontrol amaçlı başvuran ve New York Heart Association (NYHA) kalp yetersizliği sınıflamasına göre 2, 3 veya 4. evrede olan 150 kalp yetersizliği hastası ve onların bakım verenleri araştırmaya dahil edildi.Araşt . . .ırmaya başlamadan önce İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan ve İzmir İli Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinden yazılı izinler alındı.Araştırma verilerinin toplanmasında Hasta Bilgi Formu, Bakım Veren Bilgi Formu, Avrupa Kalp Yetersizliği Öz-Bakım Davranışı Ölçeği ve Zarit Bakım Verme Yükü Ölçeği kullanıldı. Verilerin analizi bilgisayar ortamında istatistik paket programı kullanılarak gerçekleştirildi. Ölçek puanlarının hesaplanmasında aritmetik ortalama ve standart sapma, ölçek puanlarının karşılaştırılmasında korelasyon analizi, verilerin parametrik veya parametrik olmadığını belirlemek için verilerde Kolmogorov Smirnov Testi uygulandı.ABSTRACTCaregivers of heart failure patients have many problems and this negatively affects caregivers' lives. For this reason, this study was conducted to examine the effect of the levels of self-care skills of heart failure patients on caregiver burden. In izmir Katip Çelebi University Atatürk Educational and Research Hospital, 150 heart failure patients who were admitted to the Cardiology Clinic or who applied for polyclinic control purposes and were in the 2nd, 3rd or 4th stage according to the New York Heart Association (NYHA) heart failure classification were included in the study.Prior to the start of the research, a written permission was obtained from the Non-Interventional Clinical Research Ethics Board of İzmir Kâtip Çelebi University and the General Secretariat of the Union of Public Hospitals of the Southern Region of İzmir Daha fazlası Daha az

Ortaokul öğrencilerinde internet bağımlılık düzeylerinin sağlık üzerine etkilerinin incelenmesi

Kaplan, Nazife

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Bu araştırmada ortaokul öğrencilerinde internet bağımlılık düzeylerinin sağlık üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda ailenin de bu konuda görüşleri alınarak internet bağımlık düzeyleri ve internet bağımlılık düzeylerine sosyo-demografik özelliklerin etkisi de incelenmek amacıyla yapılmış, nicel türde tanımlayıcı ve ilişkisel bir araştırmadır.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms