Filtreler
Filtreler
Bulunan: 19 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Veritabanı [3]
Yayın Dili [1]
Editör/Editörler [1]
Cyrus Adler’in Amerikan Yahudiliğine Etkisi

Makale | 2020 | Mîzânü'l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 10 ) , pp.85 - 95

Cyrus Adler (ö. 1940), Amerikan Yahudiliğinde yaklaşık elli yıl süren, eşine az rastlanır bir yere sahiptir. Amerikan Yahudilerinin en önemli yayın organı olan “The Jewish Publication Society (JPS)”in kurucularından olan Adler, aynı zamanda, “The American Jewish Historical Society” adlı organizasyonda da yer almış ve yirmi yılı aşkın süre bu kurumun başkanlığını yapmıştır. 1906 yılında “The American Jewish Committee” adlı organizasyonun kurulmasında önemli bir role sahip olan Adler, 1929 yılından ölümüne (1940) kadar bu kurumun başkanı olarak görev yapmıştır. Adler, bir Yahudi eğitim kurumu olan “Dropsie College”da 32 yıl boyunca ba . . .şkan (rektör) olduğu dönemde, bu eğitim kurumunu, Yahudilik eğitimi konusunda Amerika’nın önemli yüksek öğretim kurumları arasına sokmuştur. Muhafazakâr Yahudilerin ana eğitim kurumu olan “The Jewish Theological Seminary”de 25 yıl başkanlık (rektör) yaparken, aynı zamanda “Dropsie College”daki görevini de sürdürmüş, başkanlığını da yaptığı Muhafazakâr Yahudilerin sinagoglar birliği olan “The United Synagogue”un kurulmasında önemli rol üstlenmiştir. Adler, Amerikan Yahudilerinin düzenli olarak yayımladıkları yıllık kitap olan; “The American Jewish Year Book” ve (o yıllarda) Yahudi çalışmaları ile ilgili tek İngilizce dergi olan; “The Jewish Quarterly Review”in yıllarca tek başına editörlüğünü yapmıştır. Kısacası Adler, çok yönlü bir kişilik olarak, Amerikan Yahudi hayatının birçok sahasında önemli etkiler bırakmıştır. Çalışmamızda Adler’in bu etkileri üzerinde durulacaktır Daha fazlası Daha az

İbn Rüşd’ün Şerh Külliyâtı: Bir Mukaddime Denemesi

HARİS MACIC

Makale | 2018 | Mîzânü’l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 6 ) , pp.11 - 42

İslâm düşüncesi tarihinde Meşşâî geleneğini oluşturan filozoflar arasında İbn Rüşd birçok açıdan ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Kendisinden önce gelen el-Fârâbî ve İbn Sînâ gibi, bu geleneğin en büyük temsilcileriyle kıyaslandığında İbn Rüşd, insanın tabiî etkinliklerinden biri olarak felsefede Aristotelesçi “felsefe yapma” tarzını daha vurgulu bir biçimde sahiplenmektedir. Buna ilaveten, onun felsefî kitabetinin de büyük bir kısmının Aristoteles’in eserleri üzerine yazmış olduğu şerhlerden oluştuğu düşünülürse, İbn Rüşd’ün gerçek anlamda bir filozof olarak görülüp görülemeyeceği sorusu gündeme gelmektedir. Çağdaş araştırmacılar İbn . . . Rüşd’ün entelektüel mirasını okurken bazen onun şârih kimliğini öne çıkararak, bazen de göz ardı ederek anlamaya çalışmaktadır. Bu makalede İbn Rüşd’ün “şârih” ve “filozof” kimlikleri yan yana getirilerek nasıl bir düşünce adamı olduğu üstünde durulduktan sonra, yeni bir perspektif eşliğinde onun Aristoteles şerhlerinin bazı temel özelliklerine dikkat çekilmiştir. Böylece, İbn Rüşd’ü anlamaya çalışan çağdaş bir okuyucunun maruz kaldığı, İbn Rüşd’ün düşüncesindeki felsefe-şerh “gerilimi” giderilmiş ve ona ait Aristotelesçi şerh külliyâtının nasıl bir yaklaşımla ele alınması gerektiği açığa çıkarılmıştır. As a member of the Peripatetic tradition within the Islamic thought, Averroes appears as a distinctive figure in many respects. When compared to al-Fārābī and Avicenna, undoubtedly two of the most prominent representatives of the tradition, Averroes evidently places greater emphasis on the Aristotelian style of “philosophizing,” in line with his view of philosophy as one of the innate human activities. Additionally, if we consider that Averroes’ philosophical writings almost completely consist of his Aristotelian commentaries, then, ipso facto, we are confronted with the dilemma of whether or not he can be labelled as a philosopher, in the true sense of the word. In the attempt to understand Averroan intellectual heritage today, most of the contemporary scholars tend to either overstress or completely ignore Averroes’ “commentatorial” character. In this study, I will try to offer a new perspective to the reader of Averroes’ commentary corpus by juxtaposing, and consequently reconciling his dual identity, that of philosopher and commentator. Furthermore, by acquainting the reader with the structure and peculiarities of Averroes’ commentary work, I will put forth a revised approach to it Daha fazlası Daha az

Gizli Yara: Ahlaki Yaralanma

MERVE ALTINLI MACIC

Makale | 2022 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.519 - 554

Ahlaki yaralanma (AY) belki insanlık tarihinin başlangıcından bu yana tecrübe edilen ancak bilimsel tarih bakımından çok yakın bir zamanda ortaya çıkan ve üzerinde yürütülen araştırmaların sayısının sınırlı olduğu ve ağırlıkla Batı kaynaklı çalışılan bir olgudur. Potansiyel ahlaki yaralayıcı olaylara, eylemlere ve tecrübelere (PAYO) maruz kalma sonucunda suçluluk, utanç, ihanet gibi semptomlarla ortaya çıkan davranışsal, duygusal, psikolojik, sosyal, ahlaki, varoluşsal, manevi ve dinî boyutları olan bir yapısı vardır. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ile ortak ve ayrıştıkları noktaları bulunmakla birlikte ondan farklı olan AY’n . . .ın henüz yerleşik bir tanısı yoktur. AY’nın yaygın olarak tecrübe edilebildiği alanlar ilk olarak tespit edildiği askerî kurumlardır. Askerî personelin yanı sıra doktorlar ve hemşireler gibi sağlık çalışanları, tıp öğrencileri, hâkimler, savcılar ve avukatlar gibi adli personel, itfaiye çalışanları gibi acil müdahale görevlileri, polisler, mülteciler, sığınmacılar, gazeteciler ve haberciler arasında da AY söz konusu olabilmektedir. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden literatür taraması ile AY olgusu hakkında derinlemesine bilgi verilmesi amaçlanmakta ve bundan sonra konu üzerine yürütülecek araştırmalar için birtakım önerilerde bulunulmaktadır Daha fazlası Daha az

XIX. ve XX. Yüzyıl Hollanda Şarkiyatçılığının Gizemli Leiden Şövalyesi Christiaan Snouck Hurgronje ve “İhtida”nın Araçsallığı Üzerine Notlar

MERVE ALTINLI MACIC

Makale | 2021 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.253 - 284

Christiaan Snouck Hurgronje On dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başında Hollanda Sömürge Bakanlığı hesabına çalışmış bir şarkiyatçıdır. Hollanda'nın özellikle Doğu Hint Adaları'ndaki sömürgecilik faaliyetlerinin stratejik olarak planlanmasında aktif görevler almıştır. Bu görevlerinde başarılı olabilmek için ise Mekke'ye giderek ihtida kisvesine bürünmüştür. Hurgronje'nin kişisel bağlantılarının merkezinde ise Vehhabiler yer almıştır. Vehhabilerle müşterek ve el altından gizli çalışmaları ise Osmanlı hilafetinin etki sahasını özellikle Doğu Hint Adaları'nda daraltmaya matuf çabalarıyla ve II. Abdülhamid karşıtlığı ile ört . . .üşmektedir. Nöldeke ve Goldziher gibi diğer şarkiyatçılarla mektuplaşmaları ise ihtidasını bir araç olarak kullandığı tezini bugün artık inkâr edilemez bir biçimde ortaya koymuştur. Çalışmada Literatür inceleme tekniği kullanılmıştır Daha fazlası Daha az

Japon Yeni Dini Hareketlerinde Halk Hekimliği: Sekai Kyusei Kyo Örneği

HALİL İBRAHİM ŞENAVCU

Makale | 2021 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.195 - 219

Halk inanışları pek çok kültürde göze çarpmaktadır. Halk hekimliği de bu inanışlar içinde mühim bir yere sahiptir. Dünyanın neredeyse her bölgesinde, daha çok 20. yüzyıldan sonra ortaya çıkan Yeni Dini Hareketler (YDH) milyonlarca kişiyi etkilemektedir. Japonya’da ortaya çıkıp yayılan YDH’ler de diğerleri gibi üye toplamak için farklı yöntemler kullanmaktadır. Sağaltma, şifacılık, alternatif tıp gibi ifadelerle de anılan halk hekimliği, Japon YDH’lerinin en çok kullandığı üye kazanma yöntemlerindendir. Tokyo’da 1935 yılında kurulan ve Japon YDH’leri içinde 2 milyon civarında üyesiyle oldukça önemli bir konuma sahip olan Sekai Kyusei . . . Kyo’nun, hoşgörülü, senkretik öğretileri ve jorei (elle enerji aktarımı), shiatsu (parmak baskısıyla masaj) ve organik tarımla bedensel ve ruhsal şifa sağlama gibi halk hekimliği uygulamalarıyla büyük kalabalıkları etkilediği görülmektedir. Çalışmamızın amacı, dünyanın pek çok bölgesine yayılmış olan hareketin, insanlara sunduğu kurtuluş reçeteleri örneğinden ve halk hekimliği uygulamalarının insanlar üzerindeki etkisinden yola çıkarak YDH’lerin ve Japon YDH’lerinin başarı sırlarını anlamaya çalışmaktır Daha fazlası Daha az

Giritli Sırrı Paşa’nın Beş Tümel Görüşü Üzerine Bir Eleştiri

HALİL İBRAHİM ŞENAVCU

Makale | 2021 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.477 - 484

Bu çalışmada Giritli Sırrı Paşa’nın beş tümel anlayışının İslam mantık tarihinde süregelen yaklaşımdan farklılığını ortaya koyduktan sonra onun tanım teorisi ile olan ilişkisini açıklıyoruz. Daha sonra da bu yaklaşımın ne tür sorunlar ortaya çıkarabileceğini belirtiyoruz. Buna göre gelenekte beş tümel kahir ekseriyetle cins, tür, ayrım, özgülük ve genel ilinti olarak incelenirken Giritli Sırrı Paşa cins, tür, ayrım, ayrılan ilinti ve ayrılmayan ilinti olarak olarak sayılır. Tanım teorisi genel olarak beş tümel üzerine kuruludur. Bu yönden bakıldığında bir tanıma ayrılan ilinti ve ayrılmayan katıldığında bazı sorunların doğması muhte . . .mel görünmektedir. Bu çalışmamızda söz konusu sorunlara işaret ettik. Çözümün ise gelenekteki beş tümel anlayışına bağlı kalmak olduğunu ileri sürdük Daha fazlası Daha az

Dini Transhümanizmin Bir Örneği Olarak "Terasem Trans-Dini"

MUHAMMET YEŞİLYURYT

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.555 - 574

Terasem, transhümanizmin insanı dönüştürme ideallerine etik, hukuki ve dini bağlamında yaklaşan hem tekno-fütürist hem de dini transhümanist bir harekettir. İnsan olmayı dünyevi tecrübeler ve anılardan ibaret gören Terasem, ölümsüzlüğün bu deneyim ve bilgilerin kaydedilmesi ve beyinle benzer bir şekilde işlenebilmesi ile mümkün olacağını iddia etmektedir. Ruhu yok sayarak bir insana ait yaşanmışlıkların ve dünyevi tecrübelerin dijital bir kopyasının makineler veya biyo-mekanik varlıklara yüklenmesinin insanı yaşatmaya devam edeceği ve onu ölümsüzleştirdiği düşüncesi başlı başına bir tartışma konusudur. Bununla birlikte Terasem, mevc . . .ut dinleri kendi amaç ve ideallerinin gerçekleştirilebilmesini sağlayacak bilimsel çalışmaların önünde önemli bir engel olarak görmektedir. Bu bağlamda dini bir hareket olarak Terasem Trans-din Hareketi kurulmuştur. Söz konusu grup, transhümanizm ile ulaşılacak trans-human’ın yani aşkın insanın aşkın dini olarak sunulmaktadır. Bu çalışmada, tüm dinler ile uzlaşmacı ve kapsayıcı bir aşkın din olarak sunulan Terasem Trans-dini Dinler Tarihi perspektifinden ele alınmış ve değerlendirilmiştir Daha fazlası Daha az

John Merriman, Rönesans'tan Bugüne Modern Avrupa Tarihi

MUHAMMET YEŞİLYURYT

Kitap Bölümü | 2021 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.667 - 671

Yale Üniversitesi Tarih bölümünde profesör olan John Merriman’ın 1368 sayfalık eseri, Avrupa’nın modern tarihini ele almak amacıyla kapsamlı bir şekilde kaleme alınmıştır. Günümüz dünyasını anlama gayretlerinin en önemli kısımlarından biri olan yakın tarihi anlama noktasında oldukça geniş bilgiler sunan eser, yedi ana başlığa taksim edilmiş otuz ayrı alt bölümden oluşmaktadır. Eserin anlatımı tasvir edici tarzdadır. Kitap, tekil siyasi olayları aktaran klasik bir kronolojik tarih anlayışına sahip olmanın ötesinde; her dönemin kültürel, sanatsal, yerel özelliklerini de kendisine özgü bir çerçeve içinde sunmayı başararak okuyucuyu anl . . .amlı bir bütüne ulaştırmaktadır. Bu yayında, oldukça geniş ölçekte kaleme alınmış bu çalışmayı olabildiğince kısa bir şekilde tanıtmaya çalışacağız Daha fazlası Daha az

Siyaset/Toplum Felsefesi/Ahlakı Açısından Kâtip Çelebi’de Ulema ve Ümeranın Yeri

HASAN OCAK

Makale | 2015 | Mîzânü’l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 1 ) , pp.83 - 100

İslam düşüncesinin önemli konularından biri de hiç şüphesiz ahlaktır. Bunun içindir ki, İslam düşünürleri gerek teorik gerekse pratik alanda bu konuda büyük çabalar harcamışlardır. İslam ahlakçıları bu yönüyle bakıldığında devletten aileye oradan da bireyin kendisine varana kadar toplumun hemen her kesimini ve kurumunu ahlak felsefesinin konusu yapmıştır. Bu açıdan bakıldığında İslam ahlak felsefesi siyasetle, aileyle, psikolojiyle, tasavvufla, eğitimle ve hatta itikatla iç içe olmuştur. Bu meselenin üzerine tüm hatlarıyla eğilen ve kendince var olan eksikliklere çözüm getirmeye çalışan düşünülerimizden biri de Kâtip Çeleb . . .i’dir. Bu çalışmada onun ümera ve ulema kavramları çerçevesinde siyaset ve eğitim felsefesine bakışı ortaya konmaya çalışılacaktır. Ana tema ise bu iki kurumda meydana gelen ahlaki bozulmalar ve çözüm yolları olacaktır Daha fazlası Daha az

Osmanlı İmparatorluğunda Ordu, İhtilal ve Din

HAKKI KARAŞAHİN

Makale | 2019 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 9 ) , pp.51 - 70

Bu araştırma, Türk tarihinde ordu, ihtilal ve din etkileşimini din sosyolojisi ve yapı-kültür ilişkisi bağlamında konu edinmektedir. Askerî ihtilallerin yapısal ve kültürel sürekliliği problemi analiz edilmektedir. Araştırma, askerî darbeleri güdüleyen dinî, toplumsal ve kültürel yapıların değişimini veya süreklik kazanan kalıpları anlamayı ve açıklamayı amaç edinmektedir. Bu amaç doğrultusunda araştırma, Osmanlı toplumunda gerçekleşen askeri darbelerin nispeten standartlaşmış, süreklilik kazanmış kültürel yapılaşmaları, değişimleri ve farklılaşmaları betimlemeye ve zaman zaman da bunların nedenlerini açıklama denemesi olara . . .k nitelenebilir. Araştırma, Türkiye’deki ordu, ihtilal ve din ilişkilerinde bir takım yapısal süreklilikler, değişim ve dönüşümler olduğu temel varsayımından hareket etmektedir. This research focuses on the interaction of army, revolution and religion in Ottoman history in the context of sociology of religion and the relationship between structure and culture. The structural and cultural continuity problem of military revolutions are analyzed. The research aims to understand and explain the change or continuance of the religious, social and cultural structures which motivated military coups. For this purpose, the research can be described as an attempt to describe the relatively standardized, sustained cultural structures, changes and differentiations of the military coups in Ottoman society, and as an effort to explain the reasons of these coups from time to time to explain their reasons. The research is based on the basic assumption that there are some structural continuities, changes and transformations in the military, revolution and religious relations in the Ottoman Empire Daha fazlası Daha az

2015 Uluslararası Din Psikolojisi Derneği ( IAPR ) Kongresi

ZUHAL AĞILKAYA ŞAHİN

Diğer | 2015 | Mîzânü’l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 1 ) , pp.115 - 124

2015 Uluslararası Din Psikolojisi Derneği (IAPR) Kongresi

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms