Filtreler
Evaluation of organic waste materials as bio-polymeric admixtures in cement based composite mortars Organik atık malzemelerin biyo-polimerik katkı olarak çimento bağlayıcılı kompozit harçlarda değerlendirilmesi

Kalkan, Şevket Onur

Doktora Tezi | 2022 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ABSTRACTIn this study, the effect of a new generation bio-polymeric admixture on the physical and mechanical properties of cement mortars is examined in detail. The bio-polymeric admixture is prepared by grinding egg shells, apricot kernel shells, hazelnut kernel shells, walnut kernel shells, and olive seeds in micronized sizes. The evaluation of the bio-polymeric admixtures, which are produced as wastes, among high production materials such as concrete and mortar derivative products, provides an opportunity for better disposal and management of these wastes.ÖZETBu çalışmada, yeni nesil biyopolimerik katkının çimento harçlarının fiz . . .iksel ve mekanik özelliklerine etkisi detaylı olarak incelenmiştir. Biyopolimerik katkı, yumurta kabukları, kayısı çekirdekleri, fındık çekirdekleri, ceviz kabukları ve zeytin çekirdeklerinin mikronize boyutlarda öğütülmesiyle hazırlanmıştır. Atık olarak üretilen biyopolimerik katkıların beton ve harç türevi ürünler gibi üretimi yüksek malzemeler arasında değerlendirilmesi, bu atıkların daha iyi bertarafı ve yönetimi için fırsat sunmaktadır Daha fazlası Daha az

Experimental investigation of local scouring around bridge piers under clear-water conditions Köprü ayakları etrafında oluşan yerel oyulmaların temiz su oyulması durumunda deneysel olarak araştırılması

Kılınç, Bedriye Bilge

Yüksek Lisans | 2019 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

Özet:Bu tez çalışmasında, dairesel en kesitli farklı çaptaki köprü ayakları etrafında oluşan yerel oyulmaların temiz su oyulması durumunda deneysel olarak araştırılması gerçekleştirilmiştir. Deneyler, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Laboratuvarı'nda, 15 m uzunluğunda 120 cm genişliğinde dikdörtgen şeklinde yatay bir kanalda uniform taban malzemesi serilerek, farklı çapta şeffaf pleksiglastan yapılma dairesel en kesitli köprü ayakları kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Deney başlangıcından bitimine kadar kaydedilen videolardaki kum seviyeleri açılarına göre not edilmi . . .ş ve oyulmanın zamanla değişim grafikleri oluşturulmuştur. Deneyler sonucunda elde edilen veriler literatürde denge oyulma derinliği ve oyulmanın zamanla değişimini veren mevcut olan bağıntılarla karşılaştırılmıştır. Denge durumundaki maksimum yerel oyulma ve köprü ayağı etrafındaki oyulmayı veren denklemler önerilmiştir.Summary:In this thesis, experimental investigation of local scouring around bridge piers under clear-water conditions was investigated. The experiments were carried out in a rectangular horizontal channel with a length of 15 m and a width of 120 cm, which was constructed in the fluid mechanics and hydraulics laboratory of civil engineering department of İzmir Kâtip Çelebi University. Uniformly distributed sand with a median diameter of 1.04 mm was used as the base material. Levels, slopes and scouring depths of sand were recorded from the beginning to the end of the experiments by using a video camera and they were noted precisely in order to achieve the time variation of scouring depths and to plot related graphs. The data obtained as a result of the experiments were compared with the existing relations in the literature that are used to compute the equilibrium scour depth and the change of scour over time. A set of new equations are proposed that give maximum local scouring in equilibrium and scouring around the bridge pier Daha fazlası Daha az

Experimental investigation of Newtonian and non-Newtonian fluid flows in rough pipes and modeling using computational fluid dynamics Newtonyen ve Newtonyen olmayan akışkanın pürüzlü borudaki akışının deneysel olarak incelenmesi ve hesaplamalı akışkanlar dinamiği kullanılarak modellenmesi

Müftüoğlu, Tevfik Denizhan

Doktora Tezi | 2021 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETBoru akışlarındaki basınç kayıpların tahmini, mühendislik uygulamalarında büyük önem taşımaktadır. Akışkanların verimli bir şekilde taşınımı için pompalama gereksinimlerinin belirlenmesi ve doğru pompa sistemlerinin seçimi basınç kaybının hassas bir şekilde tahminine dayalıdır. Bu çalışmada, Newtonyen ve Newtonyen olmayan akışkanların pürüzlü galvanizli borulardaki akışları üç farklı akışkanla (su ve bunun yanında farklı kontranstrasyon ve viskoz karakteristiğine sahip iki polimerik solüsyon), çeşitli debiler ve akışkan sıcaklık koşulları için, farklı çaplara sahip galvanizli borularda deneysel ve sayısal olarak incelenmiştir. B . . .u inceleme için, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Akış Düzeneği'nde kapsamlı deneysel çalışmalar gerçekleştirilmiştir.ABSTRACTEstimation of pressure losses for pipe flows has great importance in engineering applications. Determining pumping requirements and proper selection of pump systems for efficient transportation of fluids are dependent on accurately estimated pressure losses. In this study, the flow behaviors of Newtonian and non-Newtonian fluid flows in galvanized rough pipes are investigated experimentally and numerically with three different fluids (water and two polymeric solutions with different concentrations and viscous characteristics) for various flow rates, pipe diameters, and fluid temperature conditions. For this purpose, a comprehensive experimental study is performed in the Civil Engineering Flow Loop of İzmir Kâtip Çelebi University Daha fazlası Daha az

Comparison of turbulence models for single and multiphase flows Tek ve çok fazlı akışlar için türbülans modellerinin karşılaştırılması

İlker, Pelin

Yüksek Lisans | 2020 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETHidrolik mühendisliğinde, çoğu akış rejimi türbülanslıdır. Bu nedenle, türbülans mekanizmasını anlamak ve analiz etmek büyük önem taşımaktadır. Türbülans analizinde en sık kullanılan yöntemlerden biri modellemedir. Bu noktada, doğru türbülans modelini seçmek önemli bir husustur. Bu çalışma, çeşitli türbülans modellerinin performansını incelemeyi ve basınçlı boru sistemlerinde tek fazlı sıvı akışı ve sediment taşınımının türbülans mekanizmasını anlamayı amaçlamaktadır. Bu amaçla, literatürde en çok kullanılan yedi türbülans modeli karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.SUMMARYIn hydraulic engineering, the majority of the flow regim . . .es are turbulent. Therefore, understanding and analyzing the turbulence mechanism are of great importance. One of the most commonly used methods in the analysis of turbulence is modeling. Herein, choosing the correct turbulence model is an essential consideration. This study aims to examine the performance of various turbulence models and to understand the turbulence mechanism of the single-phase liquid flow and sediment transport in pressurized pipe systems Daha fazlası Daha az

Akarsu kavşaklarında akım derinliklerinin deneysel olarak araştırılması Experimental investigation of flow depths at confluences

Canıbek, Cihan

Yüksek Lisans | 2021 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETİki veya daha fazla akarsuyun birleşerek kavşak noktası oluşturmaları, açık kanal hidroliği alanında sık karşılaşılan bir durumdur. Kavşaklar, hidrolik açıdan önemli kontrol noktalarıdır. Kavşak içinde memba ve mansap derinliklerinin bilinmesi yüzey profilinin belirlenebilmesi açısından önem arz etmektedir. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Hidrolik Laboratuvarı'nda gerçekleştirilmiş olan bu çalışmada, mansap derinliği ve yan kollardan gelen debiler değiştirilerek farklı koşullar oluşturulmuş ve kavşak içi ve yakınındaki akım derinlikleri ölçülmüştür. Birbirine simetrik 90° açıyla birleşen yan kolların ve ana kanalın genişliği sır . . .asıyla 1 m ve 2 m'dir. Kavşak noktasında yan kollar ile ana kanalın taban kotları eşit olacak şekilde düzenlenmiştir. Çalışmada, ana kanalda ve yan kollarda Froude sayıları 1'den küçük olup tüm deneyler nehir rejiminde olmuştur. Reynolds sayısı 2000'den büyük olduğundan tüm deneyler türbülanslı akım koşulunda gerçekleşmiştir. Yan kol ve ana kanal debileri arasındaki oran ile akımın nehir rejiminde olmasına bağlı olarak akım derinlikleri incelenmiştir. Bu çalışma kapsamında yapılmış olan deneylerde ana kanalda taban eğimi 0 ve akım derinliği kritik akım derinliğinden büyük (h>hc) olup çalışmalar nehir rejiminde yapıldığından ana kanalda H2 profili gözlenmiştir. Yan kollarda ise ve taban eğimi 0,002, kanal taban eğimi kritik eğimden küçük (S0h0>hc) olup M1 profili gözlenmiştir. Momentum denklemi, birleşimde seçilen noktalarda uygulandığında bu noktalarda ölçülmüş olan deneysel değerlerle, momentum denkleminin uygulanmasıyla elde edilen veriler arasında uyumluluk olduğu tespit edilmiştir. Birleşimlerin membasında akım derinliklerinin eşit olduğu varsayımı doğrulanmıştır.ABSTRACTIn the open channels it is common that the flows of two or more channels merge into a single downstream channel forming a confluence. In terms of hydraulics, confluences are important control points. In addition to this, it is very important to know upstream and downstream flow depth in a confluence in terms of determining water surface profile. In this study which is conducted in İzmir Katip Çelebi University Hydraulics Laboratory, with different downstream flow depths and tributary channel flow rates the flow depths are measured in the vicinity of confluence. Width of tributary channels and main channel are 1 m and 2 m respectively and the angle between the tributary channels is 90°. Bed elevation of main channel and tributary channels are equal, i.e. they are concordant. The Froude numbers are less then 1, so the flow regime is subcritical at all experiments. The Reynolds number is more than 2000 which means the flow is turbulent. Depending on discharge ratios between tributary channels and main channel the flow depths are investigated. In main channel bed slope is 0, flow depth is greater than critical flow depth (h>hc) and flow regime is subcritical so H2 profile was observed in the main channel. In tributary channels bed slope is 0,002, bed slope is less than critical slope (S0h0>hc) so M1 profile was observed in lateral channels. Flow depth in the confluence observed higher than downstream flow depth on each experiment set. When momentum equation applied in selected points in the confluence, experimental values and values obtained from momentum equation shows well conformality. Assumption of flow depth equality on upstream of confluences was confirmed Daha fazlası Daha az

Derin kazılarda kullanılan farklı mühendislik özelliklerindeki dayanma yapılarının modellenmesi ve maliyet analizleri

Mehmet Turan Küçükbayrak

Yüksek Lisans | 2020 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGünümüzde, giderek gelişen şehirleşme ve azalan inşaat alanlarının bir neticesi olarak derin kazılara sıklıkla başvurulmaktadır. Birçok alanda olduğı gibi geoteknik mühendisliği alanında da teknoloji ve uygulama yöntemleri her geçen gün gelişmektedir. Yapılan araştırmalar sonucu günümüzde en çok tercih edilen derin kazı destekleme yapılarının diyafram duvar, fore kazık ve çelik palplanş perdeler olduğu belirlenmiştir. Bu tez çalışmasında, artık çağımızın kaçınılmaz gereği olan derin kazılar ele alınmış ve derin kazı destekleme elemanlarının tasarım kriterleri irdelenmiştir.SUMMARYNowadays, deep excavations are frequently used as . . . a result of increasing urbanization and decreasing construction areas. As in many areas, technology and application methods in the field of geotechnical engineering is developing day by day. As a result of researches, it is determined that the most preferred deep excavation retaining structures today are diaphragm walls, bored piles and steel sheet piles. In this thesis, deep excavations, which are inevitable necessities of our age, have been discussed and the design and selection criteria of these elements are discussed Daha fazlası Daha az

Lif katkılı betonarme kirişlerin deneysel ve sayısal incelenmesi Experimental and numerical investigation of fiber reinforced concrete beams

Akan, Çetin

Yüksek Lisans | 2022 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETBu çalışmada, kanca uçlu çelik ve polipropilen liflerin çift donatılı betonarme kirişlerin eğilme davranışı üzerindeki etkileri deneysel ve sayısal tekniklerle incelenmiştir. Bu amaçla laboratuvar koşullarında iki gruptan oluşan toplam sekiz adet büyük ölçekli kiriş numunesi imal edilmiştir. Daha sonra doğrusal artan yük altında üç nokta eğilme testleri yapılmıştır. Gruplardaki kirişler 0.86 ve 1.30 olmak üzere iki farklı çekme donatı oranına sahip olacak şekilde tasarlanmıştır. Seçilen oranlar, eğilme veya kesme kritik kiriş davranışına yol açmıştır. Sekiz numuneden üçü kontrol numunesi olarak üretilmiş ve herhangi bir lif katk . . .ısı içermemiştir. Kirişlerin geri kalanı hacimce 0, 0.5 ve 1.0 çelik veya polipropilen (PP) life sahiptir. Deneysel sonuçlar, görece yüksek oranda boyuna donatı oranına sahip numunelerde (B1 serisinde olduğu gibi), 0.5 oranında çelik veya PP lif kullanımının eğilme kapasitesine herhangi bir katkıda bulunmadığını ancak bunun yerine, kesme kapasitesini artırarak mevcut eğilme kapasitesinin tümüyle kullanılmasına imkan verdiği göstermiştir. Bununla birlikte, çelik lif oranı 1.0' a yükseltildiğinde, her iki kiriş grubunda da eğilme kapasitesi 10 artmıştır. Deneysel çalışmadan sonra kirişler Değiştirilmiş Basınç Alanları Teorisi (İng. Modified Compression Field Theory, MCFT) temelli doğrusal olmayan sonlu elemanlar yazılımı VecTor2 kullanılarak nümerik olarak modellenmiştir. Akma öncesi eğilme rijitliği ve akma ile yük taşıma kapasitelerinin etriye ve çelik liflere sahip kiriş deneyleriyle uyumlu sonuçlar verdiği tespit edilmiştir.ABSTRACTIn this study, the effects of hooked end steel and polypropylene fibers on the behavior of doubly reinforced concrete beams subjected to flexure was studied using experimental and numeric techniques. For this purpose, a total of eight large scale beam specimens consisting of two groups were manufactured in the laboratory conditions. Afterwards, three-point bending tests were carried out under monotonically increasing load. The beams in the groups were designed to have two different tensile reinforcement ratios as 0.86 and 1.30. Selected ratios led to either flexural or shear critical beam sections. Three out of eight were produced to be control specimens and did not have any fiber additive. Rest of the beams had 0, 0.5 and 1.0 steel or polypropylene (PP) fibers by volume. Experimental results revealed that existence of 0.5 either type of fiber in densely reinforced specimens (B1 series) contributed on shear strength and allowed flexural capacities to be fully used instead of an enhancement in the capacity. However, when the steel fiber ratio increased to 1.0, flexural capacity was improved by 10 for both type of beams. After the experimental study, the beams numerically modelled using Modified Compression Field Theory (MCFT) based nonlinear finite element method using VecTor2 software. Flexural stiffness before yielding a nd yield strength with load carrying capacities were found out to be consistent with that of experiments specifically for the beams having stirrup and steel fibers Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms