Filtreler
Fazla kilolu, obez ve obez olmayan gebelerde doğum sonu depresyon ve emzirme davranışları

Ertop, Feyza

Yüksek Lisans | 2017 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETBu araştırma fazla kilolu, obez ve obez olmayan annelerin gebelik ve doğum sonu dönemde depresyon ve emzirme davranışlarını incelemek amacıyla tanımlayıcı ve analitik araştırma tipine uygun olarak yürütülmüştür. Araştırma, Ekim 2016-Ocak 2017 tarihleri arasında Afyon’da bir devlet hastanesine rutin prenatal izlem için gelen ve örneklem kriterlerine uyan 119 obez olmayan, 110 fazla kilolu ve obez gebe ile üç izlemde tamamlanmıştır. Birinci izlem >37. gebelik haftasında poliklinikte, ikinci izlem doğum sonu ikinci günde serviste, üçüncü izlem ise doğum sonu 4-6. haftalar arasında kadın doğum polikliniğinde gerçekleştirilmiştir. Ve . . .riler, Birey Tanıtım Formu, Edinburgh Pospartum Depresyon Ölçeği (EPDÖ) ve LATCH Emzirme Tanılama Ölçeği kullanılarak araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre fazla kilolu ve obez annelerin obez olmayan annelere göre gebeliği isteme durumlarının daha düşük, sezaryen ile doğum oranlarının ve anne sütü dışında başka besin verme durumlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Fazla kilolu ve obez annelerin,obez olmayan annelere göre doğum öncesidönem, doğum sonu ikinci gün ve doğum sonu 4-6. haftadaki EPDÖ puan ortalamaları daha yüksek,doğum sonu ikinci gün ve doğum sonu 4-6. Haftadaki LATCH puan ortalamaları daha düşüktür. Ayrıca tüm annelerin EPDÖ puan ortalamaları ile LATCH puan ortalamaları arasında negatif ilişki vardır. Sonuç olarak, fazla kilolu ve obez annelerin emzirme başarılarının daha düşük ve depresyon riskinin obez olmayan annelere göre daha yüksek olduğu bulunmuştur.ABSTRACTThis study was carried out as a descriptive and comparative study in order to examine depression and breastfeeding behaviors of overweight, obese and non-obese mothers during pregnancy and postpartum period. It was completed in three follow-ups with 119 non-obese and 110 overweight and obese pregnant women who came to a state hospital in Afyon city between October 2016-January 2017 for routine prenatal follow-ups and fulfilled the sample inclusion criteria. First follow-up was carried out in outpatient clinic at >37th gestational weeks, second follow up was performed in the patient service at postpartum second day and third follow-up was performed between postpartum 4-6th weeks in gynecology outpatient clinic. Data were collected by the researcher with face-to-face interview method using Individual Description Form, Edinburgh Postpartum Depression Scale (EPDS) and LATCH Breastfeeding Assessment Tool. Based on the results obtained from the study, it was determined that demanding status of overweight and obese mothers’ for pregnancy was lower than the non-obese mothers and their delivery rates by caesarean section and their status of giving any nutrient other than breast milk were found to be higher. Mean EPDS scores of overweight and obese mothers at antenatal period, postpartum second day and postpartum 4-6th weeks were higher than the non-obese mothers, and their mean LATCH scores at postpartum second day and postpartum 4-6th weeks were lower. In addition, a negative correlation was found between mean EPDS scores and mean LATCH scores of all mothers. In conclusion, it was found that breastfeeding success of overweight and obese mothers was lower and their depression risk was higher compared to the non-obese mothers Daha fazlası Daha az

Gebelikte kinolonlara maruziyeti takiben gebelik sonuçları: Sistematik derleme ve meta-analiz

Acar, Selin

Yüksek Lisans | 2017 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETSistematik derleme ve meta-analizimizin amacı bugüne kadar insanlarda yapılmış çalışmaları değerlendirerek, gebelikte kinolonlara maruziyetin çeşitli advers gebelik sonuçları ile ilişkili olup olmadığını araştırmaktır. Yapılan literatür taraması sonucunda meta-analize dahil edilmesi uygun bulunan 8 kohort ve 2 vaka-kontrol çalışması çeşitli advers gebelik sonuçları açısından RevMan 5.3'da analiz edildi.Summary:The objective of our systematic review and meta-analysis was to determine whether the exposure to quinolones is associated with an increased risk of various adverse pregnancy outcomes. After literature searching, 8 cohort . . .and 2 case-control studies found appropriate for meta-analysis, were analysed in RevMan 5.3 in terms of adverse pregnancy outcomes.Kaynakça içerir Daha fazlası Daha az

Gebelik sürecinde paternal anti-HLA antikorların araştırılması

Gürbüz, Burcu Çerçi

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Gebelik, organ nakillerinde redlere sebep olan duyarlılaşma olaylarından biridir. Fetal hücreler tarafından ifade edilen paternal antijenlerin maternal immün sistem tarafından tanınması ile anti-HLA antikorları üretilir. Bu çalışmada İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Polikliniğine başvuran gebelerde, trimesterlara göre anti-paternal anti-HLA antikor profillerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bunun için 41 gebenin 1-13, 14-26 ve 27-42 haftalar arasında toplanmış olan serumlarındaki anti-HLA antikorları tarama ve tanımlaması, Luminex’e dayalı panel reaktif antikor yöntemi ile yapılmıştır. Gebelerin anti-HLA antiko . . .r üretme yüzdelerine bakıldığında, %54’ünün panel reaktif antikor tarama sonucu pozitif olarak değerlendirilmiştir. Sınıf I ve/veya Sınıf II. PRA tarama testi ile yapılan analizin sonucunda, I ve II. Trimesterda PRA pozitiflik oranı değişmezken (n=18), III. Trimesterda bu oran artmıştır (n=22). Trimesterlara göre SI, SII ve hem SI hem de SII pozitiflikleri incelenmiş ve ilk iki trimesterda herhangi bir değişiklik görülmemesine rağmen (%33 SI, %28 SII, %39 SI ve SII), III. trimesterda sadece SII ve hem SI hem de SII ‘si pozitif olanların sayısı ise artmıştır (sırasıyla %36 ve %41). Gebelik sayılarına göre anti-HLA antikoru üretim oranlarına bakıldığında, ilk gebeliği olan kişilerin %42’sinin, ikinci gebeliği olanların %50’sinin, üç ve daha fazla gebeliği olanların ise %67’sinin anti-HLA antikoru ürettiği tespit edilmiştir. Her üç grupta da, III. trimesterda sınıf II anti HLA antikor üretiminin arttığı belirlenmiştir. PRA Tarama sonucu pozitif olan hastaların antikor profilleri tanımlandığında ise en sık tspit edilen antikorlar, sınıf I HLA antijenlerine karşı anti HLA-A2 (n=5/14) ve HLA-B7 (n=2/14), Sınıf II HLA antijenlerinde ise en fazla DR7 ve DQ2 antikoru tanımlanmıştır (n=5/17). Sonuç olarak anti-HLA antikor üretiminin 27. Haftadan sonra ve gebelik sayısının artması ile arttığı belirlenmiştir Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms