Filtreler
Filtreler
Bulunan: 140 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Yayın Tarihi [1]
Yayın Dili [2]
Determining the relation between the count number and X-ray energy levels in pyroelectric materials Piroelektrik malzemelerde döngü sayısı ile X ışını enerji seviyesi arasındaki ilişkinin belirlenmesi

Egeli, Saadet Sena

Yüksek Lisans | 2021 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETTıbbi görüntüleme, herhangi bir invaziv işlem olmaksızın vücudun içinin görüntülerini oluşturmaktır. X-ışınlarının keşfi, tıbbi görüntülemenin temelini oluşturur. Zamanla yeni görüntüleme yöntemleri de geliştirilmiştir. Manyetik rezonans görüntüleme, pozitron emisyon tomografisi bu yöntemlerin örnekleri olabilir. Bununla birlikte, x-ışınları bir temel uygulama olarak kalmıştır. Her görüntüleme yöntemi gibi, x-ışınları da dezavantajlara sahiptir ve geliştirmeye ihtiyaç duyar. Üreteç temelli sorunların üstesinden gelme amacıyla yeni x-ışını üretim metotları geliştirilmeye çalışıldı. X-ışını üretimi için piroelektrik kristal kullan . . .ımı, yeni x-ışını oluşturma yöntemlerine bir örnektir. Piroelektrik kristaller, termal döngü ile bir elektrik alanı oluşturabilir. Bu elektrik alanı, bir hedef malzeme ile x-ışınları elde etmek için kullanılır. Piroelektrik ile X-ışını üretimi, geleneksel yönteme göre birçok avantaja sahiptir. Piroelektrik kristallerle yapılan çalışmalar, x-ışını verimini etkileyen tüm faktörler için hala net değildir. Üretim sürecini iyi anlayarak, piroelektrik x-ışını jeneratörleri tıbbi görüntülemenin bir parçası olabilir. Özellikle dental radyografi cihazları küçük cihaz tasarımlarından yararlanabilir. Bu çalışmada, minyatür boyutlu, hafif ve düşük maliyetli bir dental radyografi cihazı geliştirmek için piroelektrik x-ışını oluşturmada kristalin döngü sayısının etkisi eğri uydurma yöntemleri ile araştırılmıştır.ABSTRACTMedical imaging is creating images of the interior body without any invasive operation. The discovery of x-rays establishes the foundation of medical imaging. Over time, new imaging modalities developed. Magnetic resonance imaging, positron emission tomography can be examples of these modalities. However, x-rays remained a cornerstone application. Like every imaging modality, x-rays also have disadvantageous features and need developments. New methods tried to generate x-rays to overcome generator-based issues. Pyroelectric crystal usage for x-ray generation is an example of novel x-ray generation methods. Pyroelectric crystals can create an electric field by thermally cycling. This electric field is used to obtain x-ray beams with a target material. X-ray generation with pyroelectricity has many advantages over the traditional method. Studies with pyroelectric crystals are still not clear for all the factors which affect x-ray yield. By understanding the generation process well, pyroelectric x-ray generators can be a part of medical imaging. Dental radiography devices especially can take advantage of small device designs. In this study, effect of count number of the crystal for pyroelectric x-ray generation was investigated with curve fitting methods to develop a miniature size, lightweight and low-cost dental radiography device Daha fazlası Daha az

Electronic controlled vertical ıntegration directional coupler design with artificial neural networks for dual band application Dual band uygulaması için yapay sinir ağları ile elektronik kontrollü dikey entegrasyon yönlü bağlayıcı tasarımı

Danacı, Hacer

Yüksek Lisans | 2021 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETBu tezde, iki farklı varaktör diyot tabanlı, elektronik olarak kontrol edilebilen, DC öngerilim kontrol devrelerine sahip düzlemsel yönlü kuplörler sunulmuştur. Varaktör diyotların ters öngerilim gerilimlerinin büyüklük değerleri, mobil uygulama ile Bluetooth kablosuz iletişim üzerinden tek bir mikrodenetleyici üzerinden kontrol edilmiştir. Önerilen akıllı yönlü kuplörün çalışma frekansına ayarlanması için herhangi bir bağlantı oranı, DC kutuplamalı ağda uygulanacak doğru voltajın belirlenmesi için deneysel veriler makine öğrenme algoritmasında eğitilerek geniş çapta ayarlanabilir. Önerilen kuplörün çalışma frekans bandı, radyo . . .frekansı tanımlamadan (RFID) mobil ağ uygulamalarına kadar geniş/yerel alan IoT (nesnelerin internet) frekans bantlarını kapsayan 500 MHz'den 1 GHz'e kadar ve 2 GHz'den 3 GHz'e kadar uzanmaktadır. Önerilen yönlü kuplör prototipi, düşük kayıplı Rogers RO4003C substratı üzerinde üretilmiştir. 32 dB'den fazla yüksek izolasyon seviyesi ve 10 dB'den yüksek düşük geri dönüş kaybı, tüm çalışma frekans bandında deneysel olarak ölçülmüştür. Önerilen yönlü kuplörün sayısal ve deneysel sonuçları büyük ölçüde uyumludur. Kompakt yönlü kuplör, akıllı IoT uygulamaları için kullanılmak üzere yüksek teknik potansiyele sahiptir Daha fazlası Daha az

Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm teknolojileri ile desteklenen akıllı fabrika yönetim ve bilişim sisteminin geliştirilmesi

Gürkan, Çağlar

Yüksek Lisans | 2021 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETEndüstri terimi günümüze kadar birçok defa değişim yaşamış bir araştırma ve geliştirme alanıdır. Bu bağlamda sanayide kullanılan yöntemler ve üretim süreçleri günümüzde de gelişim göstermektedir. Bugüne kadar Dünya’da dört tane büyük endüstri devrimi yaşanmıştır. Bunlardan sonuncusu ve içerisinde bulunduğumuz dönem olan Endüstri 4.0 ile birlikte fabrikalar dijitalleşme yönelimi göstermişlerdir. Bununla birlikte endüstriyel otomasyon sistemleri de önem kazanmıştır. Fabrikalarda bulunan cihazların kendileri arasında iletişim kurabilmesi, bilgilerin aktarabilmesi ve verilerin işlenmesi değer kazanmıştır. Tüm bunlar göz önünde bulun . . .durulduğunda, 4. sanayi devrimi ile birlikte fabrikalar üretim süreçlerinde yenilemeye gitmiştir. Bu bağlamda Endüstri 4.0 teknolojik dönüşümü ile birlikte akıllı fabrikaların kurulması da eş zamanlı olarak gerçekleşmiştir. Akıllı fabrikalar birçok farklı teknolojiyi içerisinde barındırmaktadır. Bu teknolojiler nesnelerin interneti (IoT), radyo frekans tanımlama (RFID), siber-fiziksel sistemler, otonom robotlar, artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR), simülasyon, sistem entegrasyonu, büyük veri, yapay zeka, bulut bilişim, mobil ve web hizmetleridir.ABSTRACTThe term industry is an area of research and development that has changed many times to this day. In this context, the methods and manufacturing processes used in industry are also developing today. So far, there have been four major industrial revolutions in the world. Along with Industry 4.0, the last of these and the period in which we are in, factories have shown a digitization orientation. However, industrial automation systems have also gained importance. The ability of devices located in factories to communicate, information transmission, and data processing have been appreciated. Considering all of this, 4. with the industrial revolution, manufacturing processes in the factories have been gone to renew. In this context, along with the technological transformation of Industry 4.0, the establishment of smart factories took place simultaneously. Smart factories consist of many different technologies. These technologies the Internet of Things (IoT), radio frequency identification (RFID), cyber-physical systems, autonomous robots, augmented reality (AR) and virtual reality (VR), simulation, system integration, big data, artificial intelligence, cloud computing, mobile, and web services Daha fazlası Daha az

Enhancing aluminum’s anti-corrosive and electrical properties by graphene coating and comparing with conventional coating methods Alüminyumun elektriksel özelliklerinin ve korozyon dayanımının grafen kaplama ile artırılması ve geleneksel kaplama yöntemleri ile kıyaslanması

Elvan, Onur

Yüksek Lisans | 2021 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ABSTRACTAfter 2010, when graphene is discovered, there have been respectable attractions to the graphene by humankind because of its great electrical, mechanical, thermal, anti-corrosive capabilities. With its extraordinary properties which are superior to all available options, scientist tried to achieve its potential and make it an industry level option. Aluminum is the second most widely used material as a busbar in the electrical energy distribution industry after copper. Unlike copper, it needs coating to prevent corrosion. Alternating current tends to intensify at the surfaces of conductors, therefore preventing the surface of . . . conductors from corrosion is crucial. At the present time, there are several coating options for aluminum busbars including tin, nickel, silver, epoxy and polymer-based materials. Only silver tends to increase the busbars initial conductivity but it is only preferred when it is truly necessary, because of its cost. In this study, it is aimed to reduce the resistance of aluminum material and protect it from corrosive environment by coating a single layer graphene over it. With this method, initial conductivity of aluminum busbar can be amplified and anti-corrosive property can be improved. Improved corrosion resistance means preserving aluminum busbar’s electrical properties over long times.ÖZETGrafen, 2010 yılında keşfedilmesinin ardından, üstün elektriksel, mekanik, termal ve paslanma önleyici özellikleri sayesinde insanlık tarafından büyük bir ilgi gördü. Mevcut tüm seçeneklerden daha üstün olan sıradışı özellikleri sayesinde, bilimadamları grafenin potansiyeline ulaşabilmek ve onu endüstri seviyesinde kullanılabilir bir seçenek haline getirebilmek için çalıştılar.Alüminyum, elektrik enerjisi dağıtım sektöründe bakırdan sonra en çok kullanılan busbar malzemesidir. Bakırın aksine alüminyum, korozyon dayanımı için kaplanmaya ihtiyaç duyar. Alternatif akım, iletim esnasında, iletken malzemenin yüzeylerinde yoğunlaşır bu nedenle, iletken yüzeylerinde oluşacak korozyonun engellenmesi çok mühimdir. Günümüzde, alüminyum busbar için kalay, nikel, gümüş, epoksi ve polimer bazlı kaplamalar gibi bir çok kaplama seçeneği bulunmaktadır. Sadece gümüş kaplama, alüminyum busbarın başlangıç iletkenlik değerini artırabilirken, maliyeti dolayısıyla sadece gerçekten ihtiyaç duyulduğunda uygulanması tercih edilmektedir.Bu çalışmada, alüminyum malzemenin elektriksel direncini düşürmek ve onu aşındırıcı ortamlardan korumak için tek tabaka grafen kaplanması amaçlanmıştır. Bu yöntem ile, alüminyum busbarın başlangıç iletkenliği yükseltilebilir ve korozyona karşı dayanımı geliştirilebilir. Geliştirilmiş korozyon dayanımı, alüminyum busbarın elektriksel özelliklerinin uzun süre boyunca korunmasını sağlamak anlamına gelmektedir Daha fazlası Daha az

Enhancing the anticancer activity of photodynamic therapy with dual photosensitizers ıncorporated nanoparticle design Dual fotosensitizan içeren nanoparçacık tasarımı ile fotodinamik terapinin antikanser etkinliğinin geliştirilmesi

Bakay, Emel

Yüksek Lisans | 2021 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETFotodinamik Terapi (PDT), kanser ve enfeksiyon gibi dünyanın mücadele ettiği önemli hastalıkların tedavisine yönelik bir tür ışık tedavisidir. Işığa duyarlı ve toksik olmayan ajanların hastalıklı dokuya uygulanmasından sonra hafif uygulamalar hastalıklı hücrelerin ölümünü sağlar. Bu nedenle, PDT tedavi edici ve iyileştirici bir yöntemdir. Farklı kanser türlerinin tedavisinde PDT kullanımı oldukça yaygındır. Yan etkilerinin minimal olması ve mekanizmasının doğal seyri sonucunda hastalığın direnç geliştirmesi mümkün olmadığı için birçok kanser araştırmasına konu olmuştur. Günümüzde nanopartikül teknolojisi, PDT'nin antikanser akti . . .vitesini inceleyen birçok çalışmada kullanılmaktadır. Teşhis ve tedavi amacıyla farklı tasarımlarda farklı tipte nanopartiküller kullanılmaktadır. PDT'nin etkinliğini birçok yönden arttırır. Işığa duyarlı ajanların hastalıklı dokuya başarılı bir şekilde aktarılması ve sadece hedef hücrelerde birikmesi veya ışık uygulanmadan önce aktivasyonlarının engellenmesi gibi birçok avantaj sağlar. Bu çalışmada, ikili nanopartikül ve lazer sistem tasarımı oluşturularak PC3 prostat kanserinde PDT'nin etkinliği artırılmıştır.ABSTRACTPhotodynamic Therapy (PDT) is a kind of light therapy for the treatment of important diseases that the world is fighting, such as cancer and infection. After the application of light-sensitive and non-toxic agents to the diseased tissue, light applications provide the death of the diseased cells. Thus, PDT is a therapeutic and curative method. The use of PDT for the treatment of different types of cancer is quite common. It has been the subject of many cancer types of research because it has minimal side effects and it is not possible for the disease to develop resistance as a result of the natural progression of its mechanism. Today, nanoparticle technology is used in many studies examining the anticancer activity of PDT. Different types of nanoparticles are used with different designs for diagnosis and treatment purposes. It increases the effectiveness of PDT in many ways. It provides many advantages such as the successful transfer of photosensitive agents to the diseased tissue and accumulation only in the target cells or preventing their activation before light application. In this study, the effectiveness of PDT was increased on PC3 prostate cancer by the creation of a dual nanoparticle and laser system design Daha fazlası Daha az

Cumhuriyetin ilk yıllarında kuduzla mücadele (1923-1938)

Ağralı, Kardelen

Yüksek Lisans | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETOsmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar pek çok salgın ve bulaşıcı hastalık toplum sağlığını etkilemekteydi. Bunlar Verem, Sıtma, Trahom, Frengi ve Kuduz hastalığı şeklinde sıralanmaktadır. Her ne kadar salgın hastalıklar toplumun nüfusunu etkilese de kuduz gibi bulaşıcı hastalıklarda toplum sağlığını etkileyebilmekteydi. Kuduz, Osmanlı Devleti’nin sorunları arasında yer almış ve hastalığın önlenmesi adına uğraştığı konu haline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin uyguladığı çeşitli politikalar, hastalığın toplumdaki etkisini azaltsa da, tamamen ortadan kaldırmamıştır. Louis Pasteur’un kuduz aşısını keşfetmesiyle . . . beraber, bu hastalıkla mücadele yöntemi daha etkili bir hale gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilk yıllarda da kuduz hastalığı, toplum nüfusunun demografik yapısını etkilemekteydi. Sıhhi ve Muaveneti İçtimaiye Vekâletinin kurulmasının ardından sağlık bakanlarının uğraştıkları salgın ve bulaşıcı hastalıkların başında kuduz hastalığı da yer almaktaydı. Toplum sağlığını korumak adına uyguladıkları politikalar, bu konu etrafında şekillenmekteydi.ABSTRACTFrom the Ottoman Empire to the establishment of Turkish Rebuplic, many epidemics and infectious diseases affected public health. These can be listed as Tuberculosis, Malaria, Trachoma, Syphilis and Rabies. Although epidemic disease affected the population of society, infectious disease such as rabies still affected the public health in general. Rabies was one of the issues during the Ottoman Empire and became the problem that to deal with for the prevention of the disease. Even though the various policies implemented by the Ottoman Empire help to reduce the impact of the disease on society, they did not eliminate it. After the discoveriy of rabies vaccine by Louis Pasteur, this method of fighting became more effective. In the first years of the establishment of the Republic of Turkey, rabies was affecting the demographic structure of the population in significant ways. After the establishment of the Ministry of Sanitary and Auxiliary, health ministers of the time started to work on the rabies problem which was one of the epidemics and contagious, disease that the health ministers dealth with. The policies that health ministers implemented to protect public health shape around this issue Daha fazlası Daha az

Diyaliz hastalarının umut/umutsuzluk düzeyi ile algılanan sosyal destek ve hizmet memnuniyetleri arasındaki ilişki

Aksoy, Tülay

Yüksek Lisans | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETBu araştırma diyaliz hastalarının umut/umutsuzluk düzeyleri ile algıladıkları sosyal destek ve hizmet memnuniyetleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini İzmir ilinde diyaliz tedavisi alan hastalar oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında 360 kişi ile yüz yüze görüşülerek anket yapılmıştır. Araştırma sonucunda diyaliz hastalarının umutsuzluk düzeyinin orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Diyaliz hastalarının en fazla sosyal desteği aileleri tarafından gördükleri ve hizmet memnuniyet düzeylerinin iyi seviyede olduğu tespit edilmiştir. Hastala . . .rın umutsuzluk düzeyi ile algıladıkları sosyal destek düzeyi arasında zayıf ve anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Hastaların umutsuzluk düzeyi ile hizmet memnuniyet düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir. Hastaların Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği aile alt boyutu ile Hizmet Memnuniyet Ölçeği merkez dışı faktörler alt boyutu arasında pozitif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır.ABSTRACTThe study aims to determine the relationship between the level of hope/hopelessness of dialysis patients and their perceived social support and service satisfaction level. The study was carried out by a quantitative research approach. The population consists of patients who received dialysis treatment in the province of Izmir. Within the scope of the research, face to face questionnaire was conducted to 360 people. According to the findings, it was found that the hopelessness level of dialysis patients was at a moderate level. It has been determined that dialysis patients receive the most social support from their families and their level of service satisfaction was at a good level. A weak and significant relationship was found between the patients' hopelessness level and their level of perceived social support. It was found that there was no significant relationship between the hopelessness level of the patients and their level of service satisfaction. A positive significant relationship was found between the family sub-dimension of the Patients' Multidimensional Perceived Social Support Scale and the off-center factors sub-dimension of the Service Satisfaction Scale Daha fazlası Daha az

Gelişmekte olan ülkelerde dış borçların ekonomik büyüme üzerine etkisi: Panel analizi

Gümüş, Tuğçe

Yüksek Lisans | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETGelişmekte olan ülkelerin esas sorunlarından bir tanesini yetersiz sermaye ve iç tasarruf oranı oluşturmaktadır. Sürdürülebilir ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek için başvurulan kaynaklardan biri ise dış borçlardır. Alınan dış borçlar kullanım alanlarına göre ekonomik büyümeye katkı sağlarken verimsiz kullanımında ülkeyi daha borçlu bir hale getirmektedir. Küreselleşmenin de doğal sonuçlarından biri olarak günümüzde ülke içi olası krizlerin küresel kriz statüsüne gelme olasılığının artmış olması gelişmekte olan ülkelerin dış borç alma gereksinimini daha çok artırmaktadır. Yapılan çalışmada, 2010-2017 yıllarını kapsayan yıllık ve . . .riler kullanılarak, gelişmekte olan sekiz ülkenin (Türkiye, Arjantin, Meksika, Hindistan, Endonezya, Brezilya, Rusya ve Filipinler) ekonomik büyümelerinde etkisi olan faktörler araştırılmaktadır. Öncelikli olarak dış borçlar olmak üzere çalışmada, sabit sermaye yatırımları, ticaret açıklığı, reel efektif döviz kuru, tasarruflar, dış ticaret haddi ve bütçe açığı değişkenleri kullanılmıştır. Bu çalışma ile ekonomik büyümeye etki eden faktörler dinamik panel veri yöntemi ve Arellano-Bond (1991)’un GMM tahmincisi kullanılarak belirlenmeye çalışılmış ve elde edilen sonuçlar kapsamında yorumlamalar ortaya konulmuştur.ABSTRACTOne of the main problems of developing countries is insufficient stock and domestic savings rate. External debt is one of the resources used to achieve sustainable economic growth. While the borrowed foreign debts contribute to economic growth according to their usage areas, their unproductive usage can make the country more indebted. As one of the natural consequences of globalization, the increasing probability of possible domestic crises to reach the status of global crisis has increased the foreign borrowing requirement of developing countries. In this study, the factors affecting economic growth for eight developing countries (Turkey, Argentina, Mexico, India, Indonesia, Brazil, Russia and the Philippines) tried to be determined by using annual data covering the period 2010-2017. The variables of fixed capital investments, trade deficit, real effective exchange rate, savings, terms of trade and budget deficit were used in the study, primarily foreign debt. With this study, the factors affecting the economic growth were tried to be determined using the dynamic panel data method and the GMM estimator of Arellano-Bond (1991) and interpretations were presented within the scope of the obtained results Daha fazlası Daha az

21.yüzyıl beceri çerçevelerinin sentezi ve güncellenmiş bir beceri çerçevesi

Burak Gül

Yüksek Lisans | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETÇalışmanın amacı, 21. yüzyıl becerileri kapsamında literatürde var olan çerçevelerin analiz edilerek güncel bir beceri çerçevesi sunmaktır. Çalışmada “21. yüzyıl becerilerine ilişkin çerçeveler sentezlendiğinde yeni ve güncel bir beceri çerçevesi nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap aranmakta, literatür taraması sonucunda sekiz farklı çerçeve detaylı olarak incelenmekte, aralarındaki farklar ve benzerlikler ele alınmakta ve sonuç olarak tüm çerçeveler analiz edilerek yeni bir beceri çerçevesi önerisi sunulmaktadır. Çalışmanın verileri, nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi kullanılarak elde edilmiş, elde edilen veriler m . . .eta analiz yoluyla incelenmiştir. Araştırma kapsamında amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bu doğrultuda araştırma evrenine uygun özellikler taşıyan beceri çerçevelerine ilişkin yayınlara Web of Science ve Google Scholar veritabanında “21st century skills framework”, “future skills and competencies”, “21. yüzyıl beceri çerçeveleri”, “21. Century skills framework” anahtar kelimeleri ile aranarak elde edilmiştir. Çalışmanın sonucunda sunulan güncel beceri çerçevesinin istihdam politikalarına ve alan yazına katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.ABSTRACTThe aim of the study is to present an updated skills framework by analyzing existing frameworks in the literature within the scope of 21st century skills. In the study, eight different frameworks are examined in detail. As a result of the literature review, the differences and similarities between them are discussed, and as a result, a new updated skill framework proposal is presented by analyzing all the frameworks. By that way, the research problem “How should a new and updated skills framework look like when frameworks for 21st century skills are synthesized?”. The data of the study were obtained by using document analysis, one of the qualitative research methods, and the obtained data were analyzed through meta-analysis. Purposive sampling method was used within the scope of the research. In this direction, publications on skill frameworks with features suitable for the research in the Web of Science and Google Scholar databases are obtained by the keywords “21st century skills framework”, “future skills and competencies”, “21. yüzyıl beceri çerçeveleri”, “21. century skills framework”. It is thought that the current skills framework presented at the end of the study can contribute to employment policies and the literature Daha fazlası Daha az

İç denetim perspektifinden kurumsal kültür denetimi: çelik sektöründe bir uygulama

Çağan, Elif

Doktora Tezi | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETİç denetim, bir kurumun faaliyetlerine değer katma ve kurumun hedeflerine ulaşmasına yardımcı olma amacı güden ve kurumun iç kontrol, yönetişim ve risk yönetimi etkinliğini sistemli ve disiplinli bir yaklaşımla değerlendiren bağımsız ve tarafsız bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. Modern iç denetim paradigması, uygunluk denetiminden ibaret olan ve mali konularla sınırlı kalan klasik iç denetim anlayışının aksine, proaktif bir yaklaşım sergileyerek kurumun amaçlarına ulaşmasını engelleyebilecek tüm unsurların denetim kapsamına alınmasını öngörmektedir.Geçtiğimiz yüzyılın sonlarından itibaren dünya çapında yaşanan şirket yols . . .uzlukları ve skandallar geleneksel iç denetim faaliyetlerinin etkinliğinin sorgulanmasına yol açmıştır. Kurumlarda istenmeyen davranışların kök nedenleri araştırıldığında, birçok vakada sorunun temel nedeninin sağlıksız bir kurumsal kültüre dayandığı görülmektedir. Kurumsal kültürün organizasyonlar için önemi birçok çalışmada ortaya konmakla birlikte, kurum yöneticilerinin kültür yönetimindeki etkinliklerinin araştırılması yeni bir fenomen olarak ortaya çıkmaktadır.ABSTRACTInternal audit is an independent and objective assurance and consulting activity that aims to add value to an organization’s operations and help the organization achieve its goals by evaluating the effectiveness of organization’s internal control, governance and risk management activities with a systematic and disciplined approach. Contrary to the classical understanding of internal audit, which is usually limited to financial issues and compliance auditing, modern paradigm in internal audit adopts a proactive approach and requires that all the elements that may prevent the organization to achieve its goals are included in the scope of the audit.Corporate corruption scandals all around the world since the later twentieth century have led to questions about the effectiveness of traditional internal audit activities. The root causes of undesirable behavior in organizations in many cases point to an unhealthy corporate culture. Although the importance of corporate culture has been revealed in many studies, researching the effectiveness of the top management in corporate culture management is a new phenomenon Daha fazlası Daha az

AB’ye üyelik sürecinde Sırp dış politikasında AB-Rusya rekabetinin etkileri

Karataş, Elif

Yüksek Lisans | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETSırbistan Cumhuriyeti, uluslararası dinamiklerin yeniden şekillendirilmesinde küçük devletlerin giderek artan rolünü, önemini ve savunmacı konumunu tartışmak için dikkat çeken bir örnek teşkil etmektedir. Parlamentodaki ilk demokratik seçimlerden günümüze değin Sırbistan’ın değişken ve geçici dış politika stratejilerine ve önceliklerine sahip olduğu görülmektedir. Risk algısındaki farklılıklar, iç politik dinamiklerdeki değişiklikler, uluslararası ilişkilerdeki belirsizlikler ve eylemlerinin ve kararlarının arkasındaki güdüler Sırbistan’da çeşitli ve karmaşık dış politika stratejilerinin takip edilmesine yol açmaktadır. Bu çalış . . .manın temelini oluşturan araştırma sorusu şu şekildedir: Küçük devlet statüsünde olan ve Avrupa Birliği (AB) ve Rusya gibi dış güçlerin etkisi altındaki Sırbistan’ın belli ve net bir dış politika stratejisi var mıdır?ABSTRACTThe Republic of Serbia represents a remarkable case for discussing the increasingly prominent role, importance and defensive position of small states in reshaping international dynamics. From the first democratic election in the parliament to this day, Serbia seems to have flexible and temporary foreign policy strategies and priorities. Differences in perception of risk, changing conditions in domestic political dynamics, uncertainties in international relations and motives behind its actions and decisions lead to pursuing several and complicated foreign policy strategies in Serbia.The basic research question of this study is: Does the Republic of Serbia, which is a small state and under the influence of foreign powers such as EU and Russia, have a certain and clear foreign policy strategy Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms