Filtreler
Filtreler
Bulunan: 216 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Tez Danışmanı [1]
Yayın Dili [2]
Üniversite Öğrencilerinin Uzaktan ve Örgün Eğitime İlişkin Görüşleri: Bir Odak Grup Çalışması

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.461 - 470

Amaç: Bu çalışmanın amacı, 2020-2021 eğitim-öğretim yılını uzaktan eğitim ile tamamlayıp, 2021-2022 eğitim-öğretim yılını ise örgün öğretim ile devam eden öğrencilerin, bu iki eğitim modeli üzerine bakış açılarını, deneyimlerini, düşüncelerini ve algılarını araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden odak grup görüşme yöntemi kullanılmıştır. 2020-2021 yılında uzaktan eğitim, 2021-2022 yılında ise örgün eğitim ile devam eden Yalova Üniversitesi Çınarcık Meslek Yüksekokulunda Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölümünde öğrenim gören dört kız, dört erkek öğrenci ile araştırmanın amacına uygun açık uçlusoru . . .lar sorulmuştur. Bulgular: Analiz sonucunda elde edilen bulgulara göre, öğrencilerin neredeyse tamamı online eğitimde zorlayıcı süreçlerle maruz kalmıştır. Bu süreçlerde en fazla karşılaştıkları zorluklar; teknik aksaklıklar, alt yapı yetersizlikleri ve eğitici-öğrenci etkileşimin yetersiz olması şeklinde sıralanabilir. Aynı zamanda uzaktan eğitim sürecinde toplumsal cinsiyetle ilişkilendirilebilecek kız çocuklarının ev ortamında derslere adapte olamamaları ve ev işleriyle meşgul olmaları uzaktan eğitim sürecinin verimli geçmediği yönünde ortaya konmuştur. Sonuç: Uzaktan eğitim modelinin verimli olmadığı, yüz yüze eğitimde derslerin daha verimli geçtiği, öğrencilerin çoğunluğunun alt yapı sorunları ve sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı derse katılamadığı, ders sürelerinin sınırlı olmasından kaynaklı verim alamamaları, ders içerisinde etkileşimin sınırlı olması nedeni ile dersleri anlamakta zorluklar yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Daha fazlası Daha az

Emzirme ve Anne Sütünün Tarihsel Süreçteki Yeri

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.71 - 76

Emzirme ve anne sütünün tarihsel süreçteki yerine baktığımızda, tarih öncesi dönemden günümüze kadar anne sütü, bebek ve çocuk beslemesinde vazgeçilmez bir besin kaynağı olmuştur. Tarih boyunca, mesela Mezopotamya ve Antik Yunan’da emzirme kutsanmış, mitolojide de emzirmeye ve anne sütüne çok sayıda atıf yapıldığı görülmüştür. Orta Çağ Döneminde ise, anne sütünün, emziren kadının fiziksel ve psikolojik özelliklerini bebeğe iletebileceğine inanılmış bu yüzden emzirmenin annelerin görevi olduğu savunulmuş ve sütanne kullanımına karşı çıkılmıştır. Rönesans Döneminde, çocuk sağlığı ile ilgili yazılar, annenin bebeğini emzirmesini savunm . . .uştur. Takip eden yüzyıllarda sanayileşme ile birlikte anneler çalışmak zorunda kalmıştır. Bu toplumsal dönüşümle birlikte ilk kez formül mama kullanılmaya başlanmıştır ve 20.yüzyılda anne sütünün içeriği ve faydası kanıtlanmış ancak formül mamalar bebek beslenmesinde ilk tercih olarak kullanılmaya devam etmiştir. Bu yüzyılın sonunda, bebek ölümlerinde artışla birlikte Nekrotizan Enterokolit gibi birçok hastalık salgınları meydana gelmiştir. Günümüzde ise, bebek ve çocuk sağlığı açısından anne sütüyle beslenmenin önemi tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmekte ve uluslararası kuruluşlar tarafından da desteklenmektedir. Sonuç olarak; geçmişten günümüze tüm medeniyetlerde ve çağlarda, emzirme ve anne sütünün önemi kabul edilmiştir. Ancak bazı dönemlerde anne sütüne ve emzirmeye gereken önem verilmemiştir. Bu sebepten dolayı, derleme türündeki çalışmanın amacı, tarihsel süreçte emzirme ve anne sütünün yerini ve önemini açıklamaktır. When we look at the place of breastfeeding and breast milk in the historical process, breast milk has been the most significant nutritional element of infant and child feeding since prehistoric times to the present day. Throughout history, for example, in Mesopotamia and Ancient Greece, breastfeeding was blessed, and many references were made to breastfeeding and breast milk in mythology. In the medieval period, breast milk was believed to transmit the physical and psychological characteristics of nursing women to babies. Breastfeeding was stated to be the responsibility of mothers, and wet nursing was strongly opposed. During the Renaissance, writings on children’s health supported that breastfeeding should be performed by mothers themselves. In the following centuries, industrialization forced women to participate in labor force. With this social transformation, formula was introduced for the first time and, although the benefits of breast milk were proven in the 20th century, it still had been the first choice for feeding babies. At the end of this century, in addition to rising baby mortality rates, many epidemics such as Necrotizing Enterocolitis broke out. Today, the importance of breastfeeding for babies’ health is globally accepted and supported by international institutions. As a result, the importance of breastfeeding and breast milk has been recognized in all civilizations and ages from past to present. However, in some periods, breast milk and breastfeeding were not given the importance they deserve. For this reason, this review study aims to explain the place and importance of breastfeeding and breast milk in the historical process Daha fazlası Daha az

Evaluation of Psychological Symptom Differences Between Disabled and Non-Disabled Individuals

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.343 - 353

Objective: The aim of this study was to evaluate the differences in psychological symptoms between disabled and non-disabled individuals. Material and Method: This paper conducts a multi-facet analysis (depression, anxiety, negative self, hostility and somatization) on disabled people for the first time. This study included 24493 people (non-disabled=23391, disabled=1102) from 9 demographic regions in Turkey and participants in the study were 18 years or older. Socio-demographic information form and Brief Symptom Inventory (BSI) were used as data collection tools. The participants' scores from the BSI were evaluated according to t . . .heir disability status for each of the subdimensions of depression, anxiety, negative self, hostility and somatization. Results: When the mean BSI scores of the participants were compared, it was seen that the lowest mean scores in all sub-dimensions belong to non-disabled individuals. When the groups of people with disabilities were compared according to psychological symptoms, there were no differences for the 4 symptoms, whereas the scores of individuals with chronic disease were significantly higher in the somatization sub-dimension than the others. It was observed that hearing impaired individuals had the lowest mean score in anxiety, somatization and hostility sub-dimensions among the groups of disabled individuals. Conclusion: Increasing awareness of disabled people in society and supporting them with psychotherapy methods that will improve the resistance mechanisms and increase adaptation to disability will contribute to social welfare. Daha fazlası Daha az

İntegral Hemşirelik Teorisi ve Yenidoğan Yoğun Bakımlarda Uygulanan Non-Farmakolojik Yöntemlere Teorinin Entegre Edilmesi

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 8 ) , pp.221 - 207

Ağrı, gerçek veya potansiyel doku hasarı ile ilişkili bireyin biyopsikososyal ve ruhsal sağlığını etkileyen hoş olmayan somatik veya visseral his olarak tanımlanmaktadır. Ağrıyı azaltmak veya yok etmek hemşirelik bakımın en önemli bakım unsurlarından biridir. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde ağrılı birçok işleme maruz kalan bebekler için ağrının yönetimi oldukça önemlidir. Yenidoğan araştırmalarındaki ilerlemeler, kendini ifade edemeyen yenidoğanların ağrı yaşadığını ve ağrıyı kontrol etmenin tüm yenidoğanlara kısa ve uzun vadeli faydaları olduğunu göstermektedir. Yenidoğanlarda ağrının yönetiminde sadece farmakolojik yöntemlere b . . .aşvurulmamaktadır. Yapılan araştırmalar nonfarmakolojik yöntemlerin ağrıyı azaltmada en etkin yöntemler olduğunu belirtmektedir. Başta Amerikan Pediatri Akademisi ve Türk Neonatoloji Derneği olmak üzere birçok kuruluş yenidoğanlarda uygulanan küçük invaziv rutin işlemlerden (topuk kanı alma, kan şekeri bakma vb) kaynaklanan ağrıyı azaltmak amacı ile nonfarmakolojik yöntemlerin kullanılmasını önermektedir. Nonfarmakolojik uygulamalar ile ağrının yönetilmesinde, multidisipliner ekip içerisinde yer alan hemşirelere önemli rol ve görevler düşmektedir. Günümüzde yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde hemşirelik uygulamaları için kuramlardan faydalanma oranı oldukça azdır. Modellerin rutin hemşirelik bakımlarına entegre edilmesi, verilere daha sistematik ve standardize yollardan ulaşılmasında ve bakıma yönelik bilgi birikiminin artmasında önemli bir yere sahiptir. Bu derlemede, Dossey’in İntegral Hemşirelik Teorisi ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde uygulanan nonfarmakolojik yöntemlere teorinin entegre edilmesi ele alınmıştı Daha fazlası Daha az

Türkiye’de Doğum Sonu Dönemde Spritüel Bakım ve Uygulamalar a Yönelik Yapılan Çalışmaların İncelenmesi: Sistematik Derleme

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.515 - 526

Amaç: Bu çalışmanın amacı; Türkiye’de doğum sonu dönemde spiritüel bakım ve uygulamalara yönelik yapılan araştırmaların incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Sistematik derleme niteliğindeki bu çalışmada veriler, “PubMed, Cochrane, EBSCOhost, Web of Science, ULAKBİM, Clinical Key, Science Direct, Google Scholar, DergiPark” veri tabanlarında, 2011-2021 yılları arasında, Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanan, Türkiye’de yapılan, kesitsel, kalitatif, deneysel ve yarı deneysel araştırmaların geriye dönük taraması yapılarak elde edilmiştir. Tarama sonucunda, belirlenen kriterleri karşılayan 33 araştırma çalışmaya dâhil edilmiştir. Bulgular: A . . .raştırmalarda Türkiye’de doğum sonrası spiritüel bakım ve uygulamaların yaygın bir şekilde uygulandığı, doğum sonu bakımda önemli yeri olan bu spiritüel uygulamaların, oldukça çeşitli olduğu ve bu bakım ve uygulamaların en çok; al basmasını (9 çalışma) ve bebeğin sarılık olmasını önlemek için (20 çalışma), nazardan korunmak için (13 çalışma) uygulandığı, bebeğin beslenmesine (8 çalışma), göbeğine (7 çalışma) ve doğum sonu 40. güne yönelik yapılan bakım ve uygulamalar (19 çalışma) olduğu saptanmıştır. Sonuç: Türkiye’de doğum sonrası spiritüel bakım ve uygulamalar bölgesel olarak farklılıklar göstermekle birlikte genel olarak yaygın bir şekilde uygulandığı, doğum sonu bakımda gerçekleştirilen spiritüel uygulamaların oldukça çeşitli olduğu, konu ile ilgili literatürde kaliteli ve önemli verilerin ortaya konulduğu sonucuna ulaşılmıştır Daha fazlası Daha az

Gebelik: Lenfoma mı, Bebek mi? Bir Olgu Sunumu

Sunum | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp.873 - 877

Mediastinal Büyük B Hücreli Lenfoma hastalığı genellikle, 30-35 yaş arası genç kadınlarda görülmektedir. Hastalık semptomları arasında öksürük, göğüs ağrısı, dispne, venöz obstruksiyon bulunur. Vena Kava Superior Sendromu olguların %30’unda görülür ve disfaji, ses kısıklığı, frenik sinir paralizisine neden olabilir. Non-Hodgkin Lenfoma gebe olgularda optimal hastalık yönetimi ve bakım, anne ve fetüs sağlığı açısından önemlidir. Gebelikleri sırasında lenfoma tanısına bağlı kemoterapi alan hastalarda, kadın doğum, hematoloji, pediatri, psikiyatri alanlarında çalışan hekim ve hemşirelerin yer aldığı multidispliner bir ekip çalışması il . . .e başarılı sonuçlar alınabilir. Olgu, gebeliğinin 34. haftasında lenfoma ön tanısı ile tetkik ve tedavi için yatırıldı. Bebek Kadın Doğum Anabilim Dalı tarafından değerlendirildi. Gebelik süreçleri Hematoloji Bilim Dalı ve Kadın Doğum Anabilim Dalı ve iş birliği ile yönetildi. Bu olgu sunumu, gebelik sırasında lenfoma tanısı almış gebe bir olgunun hemşirelik bakımının önemine dikkat çekmek ve daha etkin bir hemşirelik bakımına ilişkin farkındalık oluşturmak amacı ile hazırlandı. Daha fazlası Daha az

Afetlerde Çevre Sağlığı

FEYZA DERELİ

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp.711 - 716

İklim değişikliği, artan nüfus ve bozulan ekolojik denge, dünya genelinde afet sayılarının artmasına ve çevre sağlığının bozulmasına neden olmaktadır. Afetler, dün ve bugün olduğu gibi yarın da olacaktır. Afet yönetimde etkili bir çevre sağlığı için afetin öncesinde riskler belirlenmeli, hazır olunmalı, afet sırası ve sonrasında çevre sağlığı hizmetleri eksiksiz ve koordineli uygulanmalıdır. Afet sonrası oluşabilecek sağlıklı su ve besin temini, hijyen şartları, atıkların toplanması, bulaşıcı hastalıkların kontrolü, toplanma alanları, barınma gibi çevre sağlığı sorunları afetlerin zararını daha da artırmaktadır. Afet kaynaklı çevre . . .sağlığı sorunlarının çözümünde; toplum katılımlı, yerel ve ulusal yönetim koordineli bir yaklaşımla, halk sağlığı bakış açısıyla ve çevre sağlığı profesyonelleri rehberliğinde çalışmalar yapılmalıdır. Daha fazlası Daha az

Bireylerin COVID-19’a Yönelik Yaşadığı Korku ile E-Sağlık Okuryazarlığı Arasındaki ilişkinin İncelenmesi

FEYZA DERELİ

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.449 - 459

Amaç: Bu çalışmanın amacı, bireylerin COVID-19’a yönelik yaşadığı korku ile E-Sağlık okuryazarlığı arasındaki ilişkinin incelenmesidir Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı ve ilişki arayıcı desende nicel bir çalışmadır. Araştırma, 17.02.2021-17.07.2021 tarihleri arasında Google form aracılığıyla çevrimiçi olarak yürütülmüştür. Araştırmaya dahil edilme kriterlerini sağlayan 415 birey örneklem sayısını oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak Kişisel Tanıtım Formu, Koronavirüs (COVID-19) Korkusu Ölçeği, E-Sağlık Okuryazarlık Ölçeği kullanılmıştır. Veriler SPSS 23 programı ile analiz edilmiştir. Verilerin normal dağılıma uygunluğu . . . Kolmogorov-Smirnov ile belirlenmiştir. Analiz sonuçları nicel veriler için ortalama±standart sapma ve ortanca (minimum-maksimum) şeklinde, kategorik veriler için frekans (yüzde) olarak sunulmuştur. Anlamlılık düzeyi Daha fazlası Daha az

Investigating the Relationship of Age, Gender, and Lateralization with Elbow Joint Proprioception

Kevser SEVİK KAÇMAZ

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.281 - 284

Objective: Decreased or impaired proprioceptive sense may cause abnormal loading, increased risk of injury, and risk to personal safety. The aim of this study is to examine the relationship between elbow joint proprioception with age, gender, and dominance. Material and Method: One hundred and twenty nine asymptomatic individuals aged 18-65 years were included in the study. Elbow joint proprioception measurement was performed with joint position sense error measurement. Results: The mean age of the individuals was 30.80±13.29 years. 79 of them were female and 50 of them were male. 9 individuals were left-dominant, and 120 individual . . .s were right-dominant. According to the data, age was associated with joint position sense error measurement (JPSE) in 70º, gender, and dominant side was associated with JPSE in 110º ( Daha fazlası Daha az

Hemşirelik Öğrencilerinin Uzaktan Eğitime Yönelik Görüşleri, Algılanan Stres ve Tükenmişlik Düzeylerinin İncelenmesi

Kevser SEVİK KAÇMAZ

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.317 - 325

Amaç: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinin uzaktan eğitime yönelik görüşlerinin, algılanan stres ve tükenmişlik düzeylerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı-kesitsel nitelikte bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini bir devlet üniversitesinin hemşirelik bölümü 1., 2., 3., ve 4. sınıflarında öğrenim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırma, 01.05.2021-01.06.2021 tarihleri arasında araştırmayı kabul eden 137 öğrenci ile herhangi bir örnekleme yöntemine gidilmeden yürütülmüştür. Veriler tanıtıcı özellikler formu, Uzaktan Eğitime Yönelik Görüşler Ölçeği (UEYGÖ), Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ-14) ve Tük . . .enmişlik Ölçeği Kısa Versiyonu (TÖ-KV) ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde student t testi, tek yönlü varyans analizi, Pearson korelasyon analizi, Bonferroni post-hoc testi, basit doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 21,13±2,10 yıl, %61,3’ü kadın, %37,2’si birinci sınıftır. Araştırmada, UEYGÖ puan ortalaması 44,85±7,14; ASÖ puan ortalaması 44,56±12,15; TÖ-KV puan ortalaması ise 43,51±13,90 olarak bulunmuştur. UEYGÖ ile ASÖ arasında negatif düşük düzeyde ilişki (r=-,194, p=0,023); ASÖ ile TÖ-KV arasında pozitif orta düzeyde ilişki (r=0,569, p=0,000) saptanmıştır. Tükenmişlik, algılanan stres üzerinde meydana gelen değişikliğin %32.4’ünü açıklamaktadır (R2=0.324). Sonuç: Hemşirelik öğrencilerinin uzaktan eğitime yönelik görüşlerinin orta düzeyde olumlu, algılanan streslerinin ve tükenmişliklerinin yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur. Uzaktan eğitim sürecine ilişkin eksiklik ve yetersizlikler, öğrenci-öğretim elemanı etkileşimi, fiziki alt yapı sorunları, teknik destek alamama gibi öğrencilerde uzaktan eğitim ile ilgili stres oluşturabilecek dışsal engelleyici faktörlerin kurumlar tarafından iyileştirilmesi önerilmektedir Daha fazlası Daha az

Depremlerden Sonra Sık Görülen Ortopedik Yaralanmalar ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon İhtiyaçları

MÜGE KIRMIZI | HİLAL UZUNLAR | SEVTAP GÜNAY UÇURUM

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 8 ) , pp.607 - 612

Depremler geçmişte milyonlarca insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmuştur. Depremlerden sonra tedavi gerektiren çoğu yaralanma ortopedik kaynaklıdır. En sık meydana gelen ortopedik yaralanmalar, çoğunlukla ezilme ve kesiklerden oluşan yumuşak doku yaralanmaları ve kırıklardır. Deprem sonrasında fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmetinin erken dönemde sağlanması, depremzedelerin fonksiyonel düzeyinin iyileştirilmesi ve sağlık sistemi üzerinde uzun dönemde oluşacak yükün azaltılmasında önemlidir. Fizyoterapistler, kırık rehabilitasyonu, amputasyon rehabilitasyonu, spinal kord yaralanmasında rehabilitasyon, bası yaralarının önlenmes . . .i, tromboembolizmin önlenmesi, uzun süreli immobilizasyonun olumsuz etkilerinin önlenmesi, pozisyonlama teknikleri, ameliyat öncesinde, sırasında ve sonrasında danışmanlık gibi birçok aşamada etkin rol alır. Depremzedelerin rehabilitasyonunda hangi protokollerin en etkili olduğuna ilişkin fikir birliği olmamakla birlikte önerilen birçok yaklaşım bulunmaktadır. Rehabilitasyon sürecinin desteklenmesi, bilgi paylaşımının kolaylaştırılması ve daha uzak merkezlerdeki depremzedelere ulaşmak için tele-rehabilitasyon uygulamaları da önerilmektedir. Ayrıca fizyoterapistlere ve fizyoterapist adaylarına travma ve afet yönetimine ilişkin eğitim verilmesi de deprem sonrası sürecin yönetilmesinde yararlı olabilir Daha fazlası Daha az

Akciğer Kanseri Tanılı Olan Hastaya Fonksiyonel Sağlık Örüntülerine Göre Verilen Hemşirelik Bakımı: Olgu Sunumu

MÜGE KIRMIZI | HİLAL UZUNLAR | SEVTAP GÜNAY UÇURUM

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp.867 - 872

Akciğer kanseri başlangıçta asemptomatik olması ve ileri evrelerde tanı konulması nedeni ile kanser türleri arasında mortalite oranı yüksektir. Tanı anında hastaların büyük bir çoğunluğunda kanser metastaz yapmış durumdadır. Olguda 59 yaşında akciğer kanseri kadın hasta; bulantı, kusma ve ishal sebebi ile yeteri kadar beslenememiş, destek tedavi amacı ile dâhiliye servisine yatırılmıştır. Covid-19 sürecinde oluşabilecek komplikasyonun fazla olması nedeniyle hastanın en kısa sürede öz bakım ve öz yeterliliğini arttırmak, ihtiyaç duyduğu desteği ve oluşabilecek komplikasyonları önlemek amacı ile 1982’de Gordon tarafından geliştirilmiş . . . “Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri (FSÖ)” modeli kullanılarak değerlendirilmiş hemşirelik bakım planı ve girişimleri planlanmıştır. Model hastayı bir bütün olarak değerlendirmemizi, bulguları doğru, eksiksiz ve objektif şekilde toplanmasını sağlamıştır. Hastanın kendisine olan inancının arttığı, semptomları daha iyi yönetebildiği gözlendi ancak kanser tedavisi için kullanılan ilaçların yan etkilerinin devam etmesi sebebiyle şikâyetlerinde tam bir düzelme sağlanamamıştır Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms