Filtreler
Evaluation of Disability and Hopelessness in Multiple Sclerosis Patients

Makale | 2021 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.7 - 11

Objective: Multiple sclerosis (MS) is a chronic and irreversible neurological disease. MS patients often experience hopelessness, especially for reasons such as impaired body image caused by disability, inadequate social support, prolonged treatments, activity limitations, and dependence on someone else’s care. This study was conducted to evaluate the disability and hopelessness of individuals diagnosed with MS and to determine the relationship between socio-demographic variables. Material and Method: This cross sectional study was conducted with 96 MS patients. The data were collected between September 1 and December 30, 2019 using . . . a Patient Information Form that included socio demographic characteristics, the Brief Disability Questionnaire (BDQ), and the Beck Hopelessness Scale (BHS). Kolmogorov-Smirnov, Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis, ANOVA, and independent samples t-test were used in the evaluation of the data; corrected Bonferroni test was used to determine the differences between the groups. Results: The mean score of BDQ was 9.64±6.67, and BHS was 9.32±2.23. Moreover, a negative correlation was detected between the scores of BDQ and BHS (r=-0.28; Daha fazlası Daha az

Erkeklerin Aile Planlaması Yöntemlerine Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi

İLKNUR YEŞİLÇINAR

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 7 ) , pp.577 - 583

Amaç: Bu çalışmada erkeklerin aile planlaması yöntemlerine yönelik tutumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipteki bu çalışma, Ankara’da bir eğitim araştırma hastanesine başvuran 187 katılımcı ile yapılmıştır. Araştırma verileri “Tanıtım Formu” ve “Aile Planlaması Tutum Ölçeği” kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde Mann- Whitney U ve Kruskal Wallis testleri kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p

Yoğun Bakım Ünitelerinde Ağrı Kontrolünde Hemşirenin Rolü

İLKNUR YEŞİLÇINAR

Makale | 2018 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 3 ) , pp.31 - 38

Yoğun bakım ünitelerinde anksiyete ve ağrıya özellikle mekanik ventilatör desteği alan hastalarda sıkça rastlanmaktadır. Hastaların ventilatör ile uyumsuzluklarını, anksiyetelerini, ağrılarını ve yoğun bakım anılarını hatırlamalarını azaltmak, endotrakeal tüp, vasküler kateter gibi araçları çıkarmalarını önlemek, hasta bakım hizmetlerinin yeterliliğini arttırmak, hasta bakım hizmeti verenleri hastanın ajite hareketlerinden korumak amacıyla yoğun bakım ünitelerinde sedasyon ve analjezi uygulanmaktadır. Yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların deneyimledikleri ağrının yönetiminde çeşitli analjezikler uygulanmaktadır. Analjeziklerin kul . . .lanılamadığı ya da etkilerinin yetersiz kaldığı durumlarda ya da farmakolojik ilaç gereksinimini azaltmak için hemşireler tarafından ağrı yönetiminde farmakolojik olmayan uygulamalar kullanılmaktadır. Bu yazıda hemşirelik yönü ile yoğun bakım hastalarında ağrının önemi, ağrıya neden olan faktörler, ağrı belirti ve bulguları, değerlendirmesi ve tedavisine yer verilmiştir Anxiety and agitation in intensive care units are very common especially among patients receiving mechanical ventilation. To reduce patients’ incompatibilities with ventilation, to reduce their anxiety, to help them remember negative intensive care unitrelated memories as little as possible, to prevent them from removing the endotracheal tube, vascular catheter to promote the adequacy of patient care services and to protect patient care providers from agitated patients, sedation and analgesia are performed in intensive care units. Various analgesics are administered in the management of the pain experienced by patients in intensive care units. Nurses resort to nonpharmacological practices to manage patients’ pain, in case analgesics are not available or their effectiveness is inadequate, or they want to limit patients’ pharmacological drug requirements. In this article is to bring together the nursing knowledge and the importance of pain in intensive care patients, pain-related factors, signs and symptoms of pain, assessment, management and treatment are given in nursing Daha fazlası Daha az

Yoğun Bakım Biriminde Tedavi Alan COVID-19 Hastasının Hemşirelik Bakımı: Olgu Sunumu

İLKNUR YEŞİLÇINAR

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 1 ) , pp.447 - 456

Yoğun bakım ünitelerinde COVID-19 ile enfekte olan kritik hastaların yönetim sürecinde hemşirelik bakımının çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Hemşireler tarafından güvenli ve kaliteli hasta bakımının uygulanması ve sürdürülmesi amacıyla, hastalara ait verilerin doğru, eksiksiz ve sistematik bir şekilde toplanması ve analiz edilmesi çok önemlidir. Yoğun bakımlarda hasta tedavi aşamalarının başından sonuna kadar rol oynayan hemşireler, pandemi sürecinde de bilimsel temellere dayanan model ve kuramlar ışığında, hemşirelik sürecini kullanarak hastalara etkin ve bütüncül bir bakım vermektedir. Bu olgu çalışmasında COVID-19 testi pozitif . . . olan bir yoğun bakım hastasının verileri Gordon’un fonksiyonel sağlık örüntüleri modeline göre toplanarak, Kuzey Amerikan Hemşirelik Tanıları Birliği’ne göre hemşirelik tanıları belirlenmiş ve bu doğrultuda hemşirelik bakımının sonuçları değerlendirilmiştir. Nursing care has a very important place in the management process of critically ill patients infected with COVID-19 in the intensive care units. It is very important to collect and analyze patient data accurately, completely and systematically in order to implement and maintain safe and quality patient care by the nurses. Nurses, who play a role from the beginning to the end of the patient treatment stages in the intensive care units, provide effective and holistic care to the patients by using the nursing process in the light of scientific models and theories during the pandemic process. In this case study, the data of an intensive care patient with a positive COVID-19 test result were collected according to Gordon's functional health patterns model, nursing diagnoses were determined according to the North American Nursing Diagnosis Association, and the results of nursing care were evaluated accordingly Daha fazlası Daha az

Hemşirelik Süreci Eğitimin Hemşirelik Tanılarını Algılama Üzerine Etkisi

İLKNUR YEŞİLÇINAR

Makale | 2021 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 2 ) , pp.15 - 19

Amaç: Bu çalışma, hemşirelik tanılarının hemşireler tarafından nasıl algılandığını belirlemek ve hemşirelik süreci ve hemşirelik tanılarına ilişkin verilen eğitimin hemşirelik tanılarını algılama üzerine etkisini incelenmek amacıyla planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma, tek gruplu ön test- son test tasarımlı, yarı deneysel bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Araştırma, Türkiye’nin batısında yer alan bir ilçe devlet hastanesinde Haziran- Ekim 2016 tarihleri arasında görev yapmakta olan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 56 hemşire ile yürütülmüştür. Hemşirelere, hemşirelik süreci ve hemşirelik tanılarına ilişkin eğitim verilmişt . . .ir. Veriler, Kişisel Bilgi Formu ve Hemşirelik Tanılarını Algılama Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Araştırma kapsamına alınan hemşirelerin yaş ortalamasının 39 ± 6,39 yıl olduğu, %96,4'ünün kadın, %94,6’sının evli, %51,8'inin ön lisans mezunu olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan hemşirelerden %83,9’unun klinikte çalıştığı, %82,1'inin klinik hemşiresi olarak görev yaptığı tespit edilmiştir. Araştırmaya katılan hemşirelerin eğitim öncesi ve eğitim sonrası ölçek ve alt boyutları puan ortalamaları incelendiğinde; Hemşirelik Tanılarını Algılama Ölçeği genel puan ortalamasının eğitim öncesi 2,44±0,45 iken, eğitim sonrası puan ortalamasının 1,79±0,46 olduğu, verilen eğitimin öncesi ve sonrası bilgi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu belirlenmiştir (p< 0,001). Analiz sonuçlarına göre hemşirelerin eğitim sonrası ölçek alt boyut puanlarının, eğitim öncesi puanlarına göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p>0,001). Sonuç: Araştırma sonucunda hemşirelik süreci ve hemşirelik tanıları hakkında verilen eğitimin hemşirelerin hemşirelik tanılarını algılamalarını olumlu yönde arttırdığı saptanmıştır. Objective: This study aimed to determine nurses’ perceptions regarding nursing diagnosis and to analyse the effects of training given about nursing diagnosis and nursing process on the perceptions of nursing diagnosis. Material and Methods: The study was designed as a quasi-experimental study, with a single group pretest-posttest design. The research was carried out with 56 nurses working in a state hospital located in a city in the west of Turkey from June to October, 2016. The nurses were trained on the nursing process and nursing diagnoses. The data were collected via Personal Information Form and Perceptions of Nursing Diagnosis Survey. Results: It was determined that the average age of the nurses participating in the study was 39 ± 6.39, 96.4% of them were females, 94.6 % of them were married, and 51.8% of them were graduates of associate degree program. It was detected that among the nurses participating in the study, 83.9% of them worked in a clinic and 82.1% of them worked as a clinic nurse. When the participant nurses’ mean scores for Perceptions of Nursing Diagnosis Survey and sub-dimensions before and after the training were examined, the overall mean scores for Perceptions of Nursing Diagnosis Survey were 2.44±0.45 before the training and 1.79±0.46 after the training and it was found that there were highly statistically significant differences between them (p>0.001). According to the analysis results, it was revealed that nurses’ scores for sub-dimensions after the training were statistically and significantly higher than their scores before the training (p>0.001). Conclusion: As a result of the study, it was found that the training given to the nurses about nursing process and nursing diagnosis increased nurses’ perceptions positively regarding nursing diagnosis. Daha fazlası Daha az

Kronik Hastalığa Sahip Yaşlı Bireylerde Mobil Sağlık Uygulamalarının Kullanımı

İLKNUR YEŞİLÇINAR

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 2 ) , pp.391 - 395

Dünya çapında ortalama yaşam süresinin artmasıyla birlikte yaşlı bireylerin sayısında artış gözlenmektedir. Yaşlanma ile birlikte kronik hastalıkların morbidite ve mortalite oranları da artmaktadır. Yaşlı bireylerde diyabet, kanser, hipertansiyon ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi kronik hastalıkların yaygın olması holistik ve sürekli bakım yöntemlerinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Günümüzdeki teknolojik gelişmelere paralel olarak, kronik hastalığa sahip yaşlı bireylerde hastalık yönetiminin sağlanabilmesi amacıyla mobil sağlık uygulamalarının kullanımı öne çıkmaktadır. Mobil sağlık uygulamaları kapsamında, mobil ile . . .tişim teknolojisi kullanılarak uzaktan hastalık yönetimi sağlanabilmektedir. Ayrıca bu uygulamalar ile veri toplanabilmekte, klinik karar destek sistemleri oluşturulabilmektedir. Mobil sağlık uygulamaları, sıklıkla semptom yönetimi, komplikasyonların önlenmesi, ilaç bilgisinin arttırılması, ilaç uyumunun sağlanması, günlük yaşam aktivitelerinin artırılması ve sağlık ekibi ile iletişim kurma amacıyla kullanılmaktadır. Zaman ve maliyet etkin bu yenilikçi yaklaşımlar, görme, işitme ve algılama kayıpları yaşayan yaşlı bireyler gözetilmeden oluşturulduğunda dezavantaj oluşturabilmektedir. Bu kapsamda hemşirelerden kronik hastalığa sahip yaşlı bireylerin yaşa bağlı değişimleri de göz önünde bulundurularak etkin ve sürdürülebilir mobil sağlık uygulamaları geliştirmeleri beklenmektedir. Bu alanda yapılan çalışmaların sınırlı olması nedeniyle kronik hastalığa sahip yaşlı bireylerde mobil sağlık uygulamalarına ilişkin yapılan çalışmaların arttırılması önerilmektedir. With the increase in life expectancy worldwide, there is an increase in the number of elderly individuals. The morbidity and mortality rates of chronic diseases increase with aging. The prevalence of chronic diseases such as diabetes, cancer, hypertension and chronic obstructive pulmonary disease in elderly individuals requires the application of holistic and continuous care methods. In parallel with current technological developments, the use of mobile health applications comes to the forefront in order to provide disease management in geriatric individuals with chronic diseases. In addition, data can be collected with these applications and clinical decision support systems can be established. Mobile health applications are frequently used for symptom management, prevention of complications, increasing drug information, ensuring drug compliance, increasing daily living activities and communicating with the healthcare team. When these time and cost-effective innovative approaches are developed without taking into account the needs of elderly indivuduals with vision, hearing and perception impairments, they may be at a disadvantage. In this context, nurses are expected to develop effective and sustainable mobile health applications, taking into account the age-related changes of elderly individuals with chronic diseases. Due to the limited number of studies in this field, it is recommended to increase the number of studies on mobile health applications in elderly individuals with chronic diseases Daha fazlası Daha az

Hemşirelikte Psikomotor Becerilerin Öğretiminde Senaryo Temelli Öğrenme: Bir Deneyim Paylaşımı/Scenario Based Teaching in Nursing Psychomotor Skills Education: Sharing of an Experience

ESRA AKIN | AYŞE AKBIYIK | DERYA UZELLİ YILMAZ | BURCU CEYLAN | YASEMİN TOKEM

Makale | 2018 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 3 ) , pp.11 - 16

Amaç: Psikomotor beceri eğitiminin etkin yapılandırılması, hemşirelikte profesyonel kimlik gelişimi ve klinik öğretimde hasta güvenliğinin sağlanabilmesi açısından önemlidir. Bunu sağlamak için hemşirelik eğitiminde öğrencilerin interaktif öğrenme yöntemleri ile öğrenme sürecine katılmasını sağlayacak eğitim programları önem taşımaktadır. Gereç ve Yöntem: İnteraktif öğrenme yöntemlerinden biri olan senaryo temelli öğrenme, öğrencinin kendini senaryodaki role koyarak karşılaştıkları sorunları çözebilecek hedef ve davranışları gösterebilmesi temeline dayanan bir öğrenme yaklaşımıdır. Bu bağlamda, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık . . . Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümü Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı olarak psikomotor beceri öğretimi, demonstrasyon yöntemi ve video destekli öğretim yönteminin yanı sıra yenilikçi bir yaklaşım olan senaryo temelli öğretim ile gerçekleştirilmiştir. Hemşirelik Esasları dersini alan öğrencilerin (n=184) becerilerini değerlendirmede standardizasyonu sağlamak amacı ile objektif yapılandırılmış klinik sınav (OSCE) uygulanmıştır. Bulgular: Öğrencilerin (n=184) OSCE sınav ortalaması 76.13±11.74 puan olarak bulunmuştur. Sınav sonuçlarının daha önceki yıllar ile karşılaştırıldığında puan ortalaması olarak olumlu yönde değiştiği belirlenmiştir. Senaryo temelli beceri eğitiminin tamamlanmasının ardından öğrencilerden bu öğretim yöntemine ilişkin geribildirimler alınmış ve bu geribildirimler doğrultusunda 6 tema belirlenmiştir. Sonuç: Psikomotor becerinin öğretiminde kullanılan senaryo temelli öğrenmenin hemşirelik eğitimine katkıları olumlu yönde olmuştur. Senaryo temelli öğrenmeye ilişkin öğrencilerin geribildirimleri, senaryo temelli öğrenmenin hasta ile iletişimi başlatma, hastayı bütüncül olarak değerlendirme, klinik öncesi özgüveni arttırma, bilgide kalıcılık sağlama ve karar verme becerisini arttırdığına yönelik ipuçları içermektedir. Objective: Effective structuring of psychomotor skills training is important in terms of professional identity development in nursing and patient safety in clinical teaching. In order to achieve this, nursing education programs which will provide students participate in the learning process via interactive learning methods within the nursing education, are important. Material and Method: Scenario-based learning, which is one of the active learning methods, is a learning approach based on the ability of the student to demonstrate the goals and behaviours that can solve the problems they meet by putting themselves in the scenario role. Therefore, Department of Fundamentals of Nursing of the Department of Nursing in School of Health Sciences at İzmir Kâtip Çelebi University has performed psychomotor skills training with demonstration method and video assisted learning method as well as scenario based learning which is an innovative approach. For skill evaluation of the students who attended the course entitled Fundamentals of Nursing (n = 184), objectively structured clinical examination (OSCE) was performed with the aim of providing standardization. Findings: The mean OSCE score of the students (n = 184) was found to be 76.13±11.74. It was determined that the mean score changed positively when the test results were compared with the previous years’. After completion of the scenario-based skills training, feedback about this teaching method was received from the students and 6 themes were determined in response to these feedbacks. Conclusion: The contribution of scenario-based learning used in teaching psychomotor training to nursing education was positive . The feedback of students on scenario-based learning included tips for scenario-based learners as initiating the communication with the patient, assessing the patient holistically, increasing pre-clinical self-confidence, providing information retention and improving decision-making skills Daha fazlası Daha az

Kanser Hastalarındaki Bakım Gereksinimlerinin Karşılanmasında Hemşirelik Uygulamalarının Etkinliğinin İncelenmesi

YASEMİN TOKEM

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 2 ) , pp.215 - 221

Amaç: Araştırma; kanser hastalarındaki bakım gereksinimlerinin karşılanmasında hemşirelik uygulamalarının etkinliğini incelemek amacıyla planlanmış bir çalışmadır. Gereç ve Yöntem: Araştırma örneklemine dört aylık sürede dahiliye, gastroenteroloji ve tıbbi onkoloji-palyatif bakım kliniklerinde yatan 320 hasta ve bu kliniklerde çalışan 31 hemşire alınmıştır. Araştırmadaki veriler araştırmacı tarafından ilgili literatür doğrultusunda hazırlanan ‘’Hasta, Hemşire Tanılama Formu’’ ve ‘’Bakım Gereksinimleri Anketi (Hasta Formu ve Hemşire Formu)’’ kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 60,24±9,95 yıl ve %66,6’sı da . . .erkektir. Hastaların %86,3’ünün hastalığını uzun süre tedavi gerektiren bir hastalık olarak algıladıkları belirlenmiştir. Hastaların hastalığa bağlı yaşadıkları beslenme sorunları, ağrı, nefes darlığı, bulantı-kusma, barsak şikayetleri, idrar yolu şikâyeti, ağız içi problemler ve uykusuzluk şikayetinin giderilmesinde hemşirelik uygulamalarının yardımcı olduğu; şikayetlerin giderilmesinde farmakolojik yöntemlerin daha etkili olduğu saptanmıştır. Hastaların yaşadıkları yorgunluk şikayetinin giderilmesinde ilaç dışı hemşirelik uygulamalarının daha etkili olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin yaş ortalaması 30,23±5,14’dür. Hemşirelere sorulan sorularda; verdikleri hemşirelik bakımına güvendikleri, verilen bakımın hastaların hastalığa bağlı yaşadığı yan etkileri azalttığı ve hastaların ilaç tedavisi almalarını kolaylaştırdığı belirlenmiştir. Sonuç: Araştırmadan elde edilen veriler sonucunda hastaların birçok semptomunun farmakolojik uygulamalar ile azaldığı, ancak yorgunluk semptomunun non-farmakolojik girişimlerle hafifletildiği saptanmıştır. Objective: The research is a study to investigate the effectiveness of nursing practices in meeting the care needs of cancer patients. Material and Method: Three hundred and twenty patients hospitalized in internal medicine clinics and 31 nurses working in these clinics were included in the study sample. The data in the study were collected using the "Patient, Nurse Diagnosis Form" and the "Nursing Needs Questionnaire (Patient Form and Nurse Form)" prepared by the researcher in accordance with the relevant literature. Results: The average age of the patients was 60,24±9,95 years. It was found that %86,3 of the patients perceived their disease to require long-term treatment. Nursing practices are helpful in eliminating nutritional problems, pain, shortness of breath, nausea-vomiting, bowel complaints, urinary tract complaints, oral problems and insomnia experienced by patients due to the disease; pharmacological methods were found to be more effective in eliminating symptoms. The average age of the nurses was 30,23±5,14. In the questions asked to the nurses; It has been determined that they trust the nursing care they provide, that the care provided reduces the side effects of the disease and makes it easier for the patients to take medication. Conclusion: As a result of the data obtained from the study, it was found that many symptoms of the patients were reduced by pharmacological applications, but the symptom of fatigue was relieved by non-pharmacological interventions Daha fazlası Daha az

Hemşirelikte Psikomotor Beceri Eğitiminde Video Destekli Öğretim ve OSCE Uygulaması: Bir Deneyim Paylaşımı = Video-Based Teaching and OSCE Implementation in Nursing Psychomotor Skills Education: Sharing of an Experience

ESRA AKIN | DERYA UZELLİ YILMAZ | YASEMİN TOKEM

Makale | 2016 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 1 ) , pp.35 - 37

Hemşirelik eğitiminde psikomotor beceri eğitiminin iyi yapılandırılması oldukça önemlidir. Bu bağlamda, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümünde psikomotor beceri eğitiminin klasik yöntemlerin yanı sıra yenilikçi bir yaklaşım olan video destekli öğretim ile gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Beceri eğitimini gerçekleştiren Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı öğretim elemanları tüm becerilere ait video çekimleri yapmıştır. Her bir beceriye ait teorik anlatımların hemen ardından videolar öğrencilere ulaştırılmış ve kendilerine bir ders materyali olarak verilmiştir. Böylece, öğrencilerin . . . beceriyi laboratuvar ortamından önce tüm işlem adımları doğrultusunda görmeleri sağlanmıştır. Beceri eğitiminin verilişi kadar değerlendirilmesinin de oldukça önemli olduğundan yola çıkılarak ve değerlendirmede öğrenciler arasında standardizasyonu, objektifliği sağlamak amacı ile Objektif Yapılandırılmış Klinik Sınav uygulanmıştır. Psikomotor becerinin hem öğretimde hem de değerlendirilmesinde kullanılan bu yöntemlerin hemşirelik eğitimine katkıları olumlu yönde olmuştur. Better structuring of psychomotor skills training in nursing education is of great importance. Therefore, innovative approach of video-assisted instruction in addition to conventional methods in psychomotor skills training was decided to be applied in the Department of Nursing of Health Sciences Faculty of Izmir Kâtip Celebi University. The members of the Department of Fundamentals of Nursing who perform skills training made video recordings related to all skills. After theoretical explanations of each skill, related videos were immediately presented to the students and used as course material. Thus, all steps in the process were able to be observed by the students before their application in the laboratory. Considering that evaluation of skills is as important as training, it was decided to implement the Objective Structured Clinical Examination in order to achieve standardization and objectivity in the evaluation of the students. These methods, used both in teaching and evaluation of psychomotor skills, have made a positive contribution to nursing education Daha fazlası Daha az

Kemoterapiye Bağlı Bulantı ve Kusmada Akupresür Kullanımı

ESRA AKIN | DERYA UZELLİ YILMAZ | YASEMİN TOKEM

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 2 ) , pp.359 - 364

Kanser, tüm dünyada görülme sıklığı giderek artan önemli bir sağlık sorunudur. Kanser tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri olan kemoterapi, ciddi semptomlara yol açabilmekte ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Bulantı ve kusma sık yaşanan ve en rahatsız edici semptomlardan biridir. Son yıllarda farmakolojik tedaviler ile tamamen ortadan kaldırılamayan semptomların yönetiminde integratif tıp yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır. Akupresür, literatürde uyku kalitesini artırmada, doğum ve kansere bağlı ağrıyı hafifletmede, yorgunluğu, depresyonu ve anksiyeteyi azaltmada ve bulantı-kusmayı gidermede kullanılan integra . . .tif yöntemlerden biridir. Bu derlemede kanser hastalarında kemoterapiye bağlı gelişen bulantı ve kusma semptomlarının yönetiminde kullanılan integratif yöntemlerden akupresür tartışılmıştır ve hemşirelerin bu konuda bilgilendirilmesi amaçlanmıştır. Akupresürün bulantı-kusma üzerinde etkisi tam olarak açıklanamamış olsa da, akupresür noktalarının uyarılması sonucunda nörohormonların ve nörotransmitterlerin salınımını artırarak ve kan dolaşımının regulasyonunu sağlayarak bulantı-kusmayı azalttığı düşünülmektedir. Literatürde kemoterapiye bağlı gelişen bulantı ve kusmanın yönetiminde akupresürün etkinliğini araştıran birçok çalışma yer almaktadır. Hemşireler, hastaların gereksinimlerini değerlendirirken integratif yöntemleri kullanıp kullanmadıklarını sorgulamalı, hasta ve yakınlarını bu yöntemlerin yararları ve riskleri konusunda bilgilendirmelidir. Akupresür kolaylıkla uygulanabilir bir yöntem olmasına karşın, yapılan araştırmalar birçok hemşirenin bu konuda bilgili olmadığını ve bu nedenle akupresürün kliniklerde sık uygulanmadığını göstermektedir. Cancer is an important health problem with an increasing prevalence all over the world. Chemotherapy is one of the most commonly used methods in cancer treatment, that can cause serious symptoms and have a negative impact on quality of life. Nausea and vomiting are the most common and disturbing symptoms. Recently, symptoms that cannot be completely eliminated by pharmacological treatments have been managed using integrative medicine methods. Acupressure is one of the integrative methods that used to increase sleep quality, relieve pain due to birth and cancer, reduce fatigue, depression and anxiety, and relieve nausea and vomiting. In this review, acupressure, one of the integrative methods used in the management of chemotherapy-induced nausea and vomiting symptoms in cancer patients, is discussed and it is aimed to inform nurses about acupressure application. Although the effect of acupressure on nausea and vomiting has not been fully explained, it is thought to reduce nausea and vomiting by increasing the release of neurohormones and neurotransmitters as a result of stimulation of acupressure points and by providing regulation of blood circulation. There are many studies in the literature investigating the effectiveness of acupressure in the management of chemotherapy-induced nausea and vomiting. Nurses should question whether they use integrative methods when evaluating the needs of patients, and should inform patients and their relatives about the benefits and risks of these methods. Although acupressure is an easily applicable method, studies show that many nurses are not knowledgeable about this subject and therefore acupressure is not used frequently in clinics Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms