Ulusal sınırların hangi koşullar altında ve kimler tarafından aşılacağının
kararı ulus-devletlerin yetki alanındadır. Küreselleşme, ulaşım ve iletişim
teknolojilerinin gelişmesiyle bir taraftan bu egemenlik alanı sorgulanırken;
devletler tarafından sınırlarını aşan yabancılar ulusun güvenliği, kimliği ve
ekonomisi için birer tehdit unsuru olarak değerlendirilebilmektedirler. Bununla
birlikte, uluslararası hareketlilik artık rollerin sadece devletler tarafından
tanımladığı bir alan değildir. Uluslararası hukuk çerçevesinde belirlenen
uluslararası örgütler ve hükümet-dışı örgütler tarafından da etkilenen bir
alandır. Devlet eg . . .emenliğinin bu konuda uluslararası sistem vasıtasıyla
sınırlandırılması göçmen hakları ihlallerinin veya devletlerin keyfi
uygulamalarını önlenmesi bakımından avantajlar sağlamaktadır. Fakat iç
çatışmalar, terörizm ve iklim değişikliği gibi yeni tehditler insanların büyük
kitleler halinde göç etmelerine neden olabilmektedir
Daha fazlası
Daha az
Bu çalışma, Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi ve Türkiye’nin su yönetimi
politikası ile olan ilişkisine odaklanmaktadır. Tezin amacı, Su Çerçeve Direktifinin
Türkiye’nin su yönetimi politikasının farklı boyutları üzerindeki etkilerini anlamak
ve analiz etmektir. Bu tez, Türkiye’nin su yönetimi politikasındaki hukuki söylemler,
organizasyonlar ve politika ağlarının değişim açısından daha esnek olduğunu
savunurken, Su Çerçeve Direktifinin uygulanması için gerekli değişikliklerin önemli
bir bölümünü oluşturan kurumsal düzenlemelerin değiştirilmesi gerekliliği üzerinde
durmaktadır. Ayrıca Su Çerçeve Direktifi ve amaçları doğrul . . .tusunda Türkiye’nin
uyum süreci üzerinde durulmuştur. Bugüne kadar yapılmış tüm çalışmaların üzerinde
durularak Türkiye’nin su konusunda yapması gerekenler ve giderilmesi gereken
sorunların politika analizi yapılmıştır
Daha fazlası
Daha az
İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıntılarla dolu sonuçları özellikle Avrupa ülkelerinde derinden hissedilmiş, Avrupa Birliği gibi uluslararası bir örgütün kurulmasıyla bu etkilerin ortak bir çatı altında çözüme ulaşması beklenmiştir. Ekonomik bir bütünleşme kapsamında, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulmasıyla atılan adımların beraberinde siyasal ve sosyal bütünleşmeyi de getireceği ön görülmüştür. Uluslarüstü bir örgüt olarak tanımlayabileceğimiz Avrupa Birliği, Avrupa ülkelerinin ortak kimlik kapsamında da bütünleşmesi yönünde politikalar geliştirmektedir. Çalışmada, Avrupa kimliğinin ulus devlet öncesinde, ulus devlet oluşumu ve sonr . . .asında Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurulmasıyla evrildiğini göreceğiz. Kavram olarak kimliğin tanımıyla ve özellikleriyle başlanacak olup, özcülük ve sosyal inşacılık teorileri ile teorik çerçeve şekillendirilmeye çalışılacaktır. Avrupa kimliğini farklı tanımlamalarla açıklamaya çalışırken, ortak kimlik oluşumunun temelinin ulus devletlerin ortaya çıkmasından günümüz AB politikalarına dek değişimi aktarılmaya çalışılacaktır. Birinci bölümü Avrupa Birliği kimlik politikalarına ayırırken, ikinci bölümde ise ortak Avrupa kimliği oluşturma çabalarının bir kez daha değerlendirileceği 2015 sonrası AB içerisinde kargaşaya sebep olan Suriye mülteci krizinin etkilerine yer verilecektir. Bu çerçevede, AB’nin dışsallaştırma politikası kapsamında çözüm arayışına değinilecek ve Suriye mülteci krizinin Avrupa ortak kimliğinde yarattığı etkiler değerlendirilecektir. Tarihsel olarak yeni bir kavram olmayan Avrupa kimliği farklı disiplinlerce değerlendirilmiş, iv Avrupa Birliği’nin bütünleşme yolunda söylemsel olarak daha geri planda tutulmuş, fakat; sosyal bütünleşme yolundaki en önemli kavram olarak karşımıza çıkmıştır. Tümevarım yönteminin kullanıldığı çalışmada Avrupa ortak kimliğinin Suriye mülteci krizi çerçevesinde aldığı ya da alacağı şekil irdelenmeye çalışılacaktır
Daha fazlası
Daha az
Uluslararası ilişkilerde önemli bir aktör olan Avrupa Birliği(AB)’nin yapısı ve uluslararası alanda oynadığı rol üzerine birçok tartışma yürütülmüştür. Bu tartışmalardan birisi de AB’nin nasıl bir güç olduğuna dairdir. AB’nin gücünün niteliği üzerine yapılan bu tartışmalarda Ian Manners tarafından ortaya atılan “normatif güç Avrupa” kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda AB’nin normatif gücü temelinde üretmiş olduğu politikalar da uluslararası politikada önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. AB’nin normatif güç temelinde hayata geçirdiği en önemli ve güncel dış politikalarından biri 2000’li yıllarda Birliğin doğu ve . . .güney komşularına yönelik olarak geliştirdiği Avrupa Komşuluk Politikasıdır. Bu politika bir taraftan Birliğin komşuları ile ilişkilerini yeniden şekillendirirken diğer taraftan da dış ilişkilerinde normatif gücünü yansıtabileceği bir alan oluşturmuştur. Bu bağlamda, özellikle 2010 yılında başlayan ve sonrasında uluslararası literatürde yerini alan “Arap Baharı” süreci Avrupa Komşuluk Politikası ve AB’nin normatif gücü açısından büyük bir sınav olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda tez çalışması, AB’nin Komşuluk Politikası çerçevesinde Arap Baharına yaklaşımını ve bu süreçteki tutumunu inceleyerek normatif güç tartışmaları temelinde değerlendirme amacı taşımaktadır. Çalışmada üç bölümden oluşup ilk bölümde uluslararası ilişkilerde güç kavramı ve AB bağlamında normatif güç kavramı incelenmiş, ikinci bölümde Birliğin normatif gücünü yansıtmayı hedeflediği
iv
bir politika olarak ağırlıklı olarak Arap Baharı sürecinden etkilenen ülkeleri kapsayan Avrupa Komşuluk Politikasının güney boyutu ele alınmıştır. Son bölümde ise AB’nin Arap Baharı sürecine yaklaşımı ve bu bağlamda Birliğin normatif gücüne ilişkin tartışmalar değerlendirilmiştir
Daha fazlası
Daha az
Göç Avrupa’nın ve dünyanın en önemli gündem maddelerinden birini teşkil etmektedir. İç karışıklıklardan ve savaştan kaçan göçmenlerin mülteci krizini oluşturduğu söylenmektedir. Fakat bu durum Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan insan hakları savunuculuğu ile Birlik ülkelerinin çıkarlarını uzlaştıramadığı için kriz ortamına dönüşmüştür. Göç yönetiminde başarısız olunması sonucu küçücük bedenler kıyıya vurmakta, sığınmacı çocuklara çelme takılarak Avrupa’nın insani değerlerden uzak tepkisi görülmekte ve Kale Avrupası’nın etrafına dikenli teller örülmektedir. Güvenlik odaklı ve ulusal çıkarlar kapsamında oluşturulmuş dar bir stratej . . .inin göçmen olgusunda işlevsel bir hale dönüşmesini beklemek yaşanan göçmen trajedisini iyi analiz etmemek anlamına gelmektedir
Daha fazlası
Daha az
...
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.