Filtreler
Filtreler
Bulunan: 69 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Tür [1]
Yayın Tarihi [1]
Dergi Sayısı [4]
Yayın Dili [2]
Huzurevinde Yaşayan Bireylerin Psikososyal ve Fiziksel İşlevlerinin Değerlendirilmesi

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.113 - 120

Amaç: Bu araştırmanın amacı bir huzurevinde kalan yaşlıların psikososyal ve fiziksel işlevselliklerini ve işlevselliği etkileyen etmenleri belirlemekti. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tanımlayıcı tipteki bu çalışma, Eylül 2019-Haziran 2020 tarihleri arasında Ege Bölgesinde hizmet vermekte olan bir huzurevinde 236 yaşlı birey ile yapıldı. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan “Sosyodemografik Bilgi Formu” ile “Yaşlı Bireyler için Çok Boyutlu Gözlem Ölçeği (YBÇBGÖ)” kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, bağımsız örneklerde t testi, Pearson korelasyon testleri, doğrusal regresyon analizi . . .kullanıldı. Bulgular: Çalışmadaki katılımcıların yarıdan fazlası kadın (%55,1) ve yaş ortalaması 76,99±6,66 (65-100 yaş) olarak belirlendi. Katılımcıların %38,1’i ilkokul mezunu, yarısından fazlasının medeni durumu (%66,5) boşanmış ve yaklaşık yarısının (%51,3) geliri giderinden azdı. Katılımcıların gelir düzeyi ile YBÇBG Ölçeği depresif duygu durum alt boyutu, medeni durum ile YBÇBG Ölçeği huzursuzluk alt boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptandı ( Daha fazlası Daha az

An Application for Automated Diagnosis of Facial Dermatological Diseases

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.91 - 99

ABSTRACT Objective: Dermatological diseases are public health problems. Several factors including subjective diagnosis, lack of enough dermatologists, inability to go to a dermatologist due to old age, psychological problems or pandemic like coronavirus enforce to use automated techniques in dermatology. In the literature, there are many techniques on automated lesion classification to provide accurate, objective, reliable and reproducible results for the diagnosis of several dermatological diseases. However, although the techniques are promising, they become useless without a user interface for many patients or users who don’t hav . . .e any prior knowledge on how to choose or set appropriate parameters and how to run source codes. Therefore, the objective of this work is to develop an application with an efficient user interface for patients and dermatologists. Material and Method: The application has been developed with Matlab (R2019) using digital photographs provided from public databases. Results: An application with an efficient and friendly user interface has been designed and implemented for patients with dermatological diseases. Conclusion: The application can present results of (i) lesion segmentation, (ii) image classification, and (iii) analysis according to time periods. It provides to view data easily and parametrization of the network. It can also be useful for dermatologists to analyze lesions or make decisions about diseases. Also, the application can be used for educational purpose since it provides information and tests on dermatological diseases. Therefore, it can be useful for both patients and researchers working in this area. ÖZ Amaç: Dermatolojik hastalıklar halk sağlığı problemleridir. Teşhisin öznel olması, yeterli dermatolog bulunmaması, yaşlılık, psikolojik sorunlar veya koronavirüs salgını gibi nedenlerle dermatoloğa gidememek gibi çeşitli faktörler dermatolojide otomatik tekniklerin kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Literatürde, çeşitli dermatolojik hastalıkların teşhisinde doğru, objektif, güvenilir ve tekrarlanabilir sonuçlar sağlamak için otomatik lezyon sınıflandırması üzerine birçok teknik vardır. Fakat bu teknikler, ümit verici olmasına rağmen, uygun parametrelerin nasıl seçileceği veya nasıl ayarlanacağı ve kaynak kodlarının nasıl çalıştırılacağı konusunda önceden bilgisi olmayan birçok hasta veya kullanıcı için, bir ara yüz olmadan faydasız hale gelmektedirler. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı, hastalar ve dermatologlar için etkili bir kullanıcı ara yüzüne sahip bir uygulama geliştirmektir. Gereç ve Yöntem: Uygulama genel veri tabanlarından sağlanan dijital fotoğraflar kullanılarak Matlab (R2019) ile geliştirilmiştir. Bulgular: Dermatolojik hastalıkları olan hastalar için etkili ve kullanıcı dostu ara yüze sahip bir uygulama tasarlanmış ve geliştirilmiştir. Sonuç: Uygulama, (i) lezyon bölütleme, (ii) görüntü sınıflandırması ve (iii) zaman periyotlarına göre analiz sonuçlarını sunmaktadır. Verilerin kolayca görüntülenmesini ve ağın parametrelendirilmesini sağlamaktadır. Dermatologlar tarafından lezyon analizinde veya karar verme aşamasında da kullanılabilir. Ayrıca uygulama, dermatolojik hastalıklar hakkında bilgi ve testler sağladığı için eğitim amaçlı da kullanılabilmektedir. Dolayısıyla bu hem hastalar hem de bu alanda çalışan araştırmacılar için faydalı olacaktır Daha fazlası Daha az

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliğinin Tarihsel Süreçteki Gelişimi

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.65 - 70

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliğinin mesleki olarak gelişmesi geçmişten günümüze çocuğa verilen değerin değişmesiyle bugünkü halini almıştır. Tarih öncesi dönemde çocuk bakımı ve hastalıklarının tedavisi din ve büyünün etkisi altında kalmıştır. İlk çağ uygarlıklarında çocuğa verilen değer cinsiyete göre değişiklik göstermiştir. Orta çağda salgınlar, savaşlar ve yoksulluk nedeniyle kötü yaşam koşulları çocuk sağlığını ve bakımını olumsuz etkilemiştir. Rönesans döneminde hümanizmin etkisiyle insana ve çocuğa verilen değerde olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Matbaanın icadıyla pediatri alanında ilk kitaplar yazılmış, çocuk ölümler . . .inin azaltılmasına yönelik maddeler ilk defa yasalara eklenmiştir. Çocuk hastanelerinin kurulması, çocuğa bakım veren kişilerin eğitimli olması ihtiyacı çocuk sağlığı ve hastalıkları hemşireliğinin gelişmesine olanak sağlamıştır. Türkiye’de hemşirelik mesleği profesyonel olarak ilk kez Dr. Besim Ömer Paşa’nın açtığı ‘gönüllü hemşirelik’ kursları ile başlamıştır. Çocukların yetişkinlerden farklı ihtiyaçlarının olduğunun anlaşılması, çocuklara özel hastanelerin kurulması ve çocuklara çocuk hemşirelerinin bakım vermesi ile bugünkü modern ‘Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği’ oluşmuştur. Pediatric Nursing has developed in parallel with the change in the value given to the child from the past to the present. Magic and religion played a large part in child care and treatment of diseases in prehistoric society. In early age civilizations, the value given to children varied according to gender. In the middle ages, poor living conditions such as epidemics, wars and poverty affected negatively child health and care. With the prominence of humanism in the Renaissance, positive developments in the value given to human beings. The establishment of children’s hospitals and the need for child care providers to be educated has enabled the development of pediatric nursing. Nursing profession in Turkey for the first time as a professional started with ‘voluntary nursing’ courses opened by Dr. Besim Ömer Pasha. With the understanding that children have different needs than adults, the opening of children’s hospitals, today’s modern ‘Pediatric Nursing’ has been formed Daha fazlası Daha az

Emzirme ve Anne Sütünün Tarihsel Süreçteki Yeri

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.71 - 76

Emzirme ve anne sütünün tarihsel süreçteki yerine baktığımızda, tarih öncesi dönemden günümüze kadar anne sütü, bebek ve çocuk beslemesinde vazgeçilmez bir besin kaynağı olmuştur. Tarih boyunca, mesela Mezopotamya ve Antik Yunan’da emzirme kutsanmış, mitolojide de emzirmeye ve anne sütüne çok sayıda atıf yapıldığı görülmüştür. Orta Çağ Döneminde ise, anne sütünün, emziren kadının fiziksel ve psikolojik özelliklerini bebeğe iletebileceğine inanılmış bu yüzden emzirmenin annelerin görevi olduğu savunulmuş ve sütanne kullanımına karşı çıkılmıştır. Rönesans Döneminde, çocuk sağlığı ile ilgili yazılar, annenin bebeğini emzirmesini savunm . . .uştur. Takip eden yüzyıllarda sanayileşme ile birlikte anneler çalışmak zorunda kalmıştır. Bu toplumsal dönüşümle birlikte ilk kez formül mama kullanılmaya başlanmıştır ve 20.yüzyılda anne sütünün içeriği ve faydası kanıtlanmış ancak formül mamalar bebek beslenmesinde ilk tercih olarak kullanılmaya devam etmiştir. Bu yüzyılın sonunda, bebek ölümlerinde artışla birlikte Nekrotizan Enterokolit gibi birçok hastalık salgınları meydana gelmiştir. Günümüzde ise, bebek ve çocuk sağlığı açısından anne sütüyle beslenmenin önemi tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmekte ve uluslararası kuruluşlar tarafından da desteklenmektedir. Sonuç olarak; geçmişten günümüze tüm medeniyetlerde ve çağlarda, emzirme ve anne sütünün önemi kabul edilmiştir. Ancak bazı dönemlerde anne sütüne ve emzirmeye gereken önem verilmemiştir. Bu sebepten dolayı, derleme türündeki çalışmanın amacı, tarihsel süreçte emzirme ve anne sütünün yerini ve önemini açıklamaktır. When we look at the place of breastfeeding and breast milk in the historical process, breast milk has been the most significant nutritional element of infant and child feeding since prehistoric times to the present day. Throughout history, for example, in Mesopotamia and Ancient Greece, breastfeeding was blessed, and many references were made to breastfeeding and breast milk in mythology. In the medieval period, breast milk was believed to transmit the physical and psychological characteristics of nursing women to babies. Breastfeeding was stated to be the responsibility of mothers, and wet nursing was strongly opposed. During the Renaissance, writings on children’s health supported that breastfeeding should be performed by mothers themselves. In the following centuries, industrialization forced women to participate in labor force. With this social transformation, formula was introduced for the first time and, although the benefits of breast milk were proven in the 20th century, it still had been the first choice for feeding babies. At the end of this century, in addition to rising baby mortality rates, many epidemics such as Necrotizing Enterocolitis broke out. Today, the importance of breastfeeding for babies’ health is globally accepted and supported by international institutions. As a result, the importance of breastfeeding and breast milk has been recognized in all civilizations and ages from past to present. However, in some periods, breast milk and breastfeeding were not given the importance they deserve. For this reason, this review study aims to explain the place and importance of breastfeeding and breast milk in the historical process Daha fazlası Daha az

Çocuk Bakımında Önemli Bir Konu: Güvenli Uyku ve Uyku Eğitimi

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 6 ) , pp.157 - 161

Uyku insan hayatının en temel fizyolojik ihtiyaçlarından biridir. Yeni doğmuş bir bebeğin 18 saate kadar uyuma ihtiyacı varken yaş büyüdükçe toplam uyku süresi ve sayısı giderek azalmaktadır. Yaşamımızın üçte biri uykuda geçmesine rağmen literatürde çocukların yaklaşık %30’unun uykuya başlama ve/veya sürdürme gibi sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Çocuklara güvenli uyku alanları oluşturmak ve uyku davranışları sağlamak için hemşirelere ve ebeveynlere büyük roller düşmektedir. Uykunun fizyolojisini bilmek, uyku güvenliği ve hijyeninin sağlanması, uyku rutinlerinin oluşturulması hemşirelerin yardımı ile ailelere öğretilebilir. İyi . . .bir uyku düzenine sahip çocukların bilişsel, sosyal, psikolojik ve akademik başarılarının yüksek olduğu literatür tarafından da ifade edilmektedir. Düzenli uyuyan ve uyanan çocukların ailelerinin daha az tükenmişlik, öfke ve depresyon yaşadığı bununla birlikte aile konforunun yükseldiği bilinmektedir. Bu yüzden doğru uyku alışkanlıkları kazandırma v Sleeping is one of the most fundamental physiological needs in human life. While a newborn baby needs up to 18 hours of sleep, the total duration and number of sleeps gradually decreases with the decreasing age. Although we spent one-third of our lives sleeping, in literature, it was determined that approximately 30% of children experience problems such as starting and/or maintaining sleep. Nurses and parents play a major role in creating safe sleeping areas and set a sleep behavior for children. With the help of nurses, families can understand the basic principles of sleep, learn how to provide sleep hygiene and how to establish sleep routines. It is also stated in the literature that children who have a good sleep pattern have high cognitive, social, psychological, and academic success. It is reported that families of children who sleep and wake up in a regular manner experience less burnout, anger, and depression while it also increases the comfort of the family. Therefore, pediatric nurses have a great responsibility in providing the right sleep habits and informing familie Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemi Sürecinde Dünyada Hemşirelik Eğitimi

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.55 - 63

Bu derlemede, COVID-19 pandemisi sırasında farklı ülkelerdeki hemşirelik okullarında, ülkelerindeki mevcut koşullar, yasal düzenlemeler ve mesleki kurumların önerileri doğrultusunda yapılan uygulamaları açıklamak ve örnekleri ile sunmak amaçlanmıştır. COVID-19 pandemisinin ortaya çıkışı, hemşirelik okullarındaki eğitim şeklinde hızlı değişiklikler yapılmasını, yenilikçiliği, esnekliği ve hızlı hareket etmeyi gerektirmiştir. Hemşirelik eğitiminde yüz yüze yürütülen teorik dersler hızla çevrim içi ortamlara taşınmıştır. Dünyanın birçok bölgesinde virüsün doğası ve hakkındaki belirsizlik, kişisel koruyucu ekipman temini, sağlık sigorta . . .sı, eğitimci denetimi gibi nedenler göz önüne alınarak öğrencilerin klinik uygulamaları iptal edilmiştir. Bu nedenle klinik uygulama ile öğrencinin kazanabileceği bilgi, beceri ve tutumların geliştirilmesi tüm dünyada hemşirelik eğitiminde en çok zorluk yaşanan alan olmuştur. Çevrim içi eğitime geçiş, okulların öğrenci katılımını teşvik edecek stratejiler geliştirmelerini, sınav prosedürlerinde ve not verme uygulamalarında değişiklikler yapmalarını gerektirmiştir. Aynı zamanda eğitimciler öğrencilere alternatif klinik deneyimler sunmak ve öğrenci performansının nasıl değerlendirileceğini yeniden tanımlamak zorunda kalmışlardır. Hemşirelik okulu yöneticileri ve eğitimcileri pandemi süresince hemşirelik eğitiminin devamlılığını sağlamak ve kalitesini sürdürmek için okullarda altyapının düzenlenmesi, hemşirelik öğrencileri için klinik alan gereksinimlerinin planlanması, akreditasyon standartlarının sürdürülebilirliğinin sağlanması gibi pek çok unsuru göz önünde bulundurmuştur. Salgınlarla mücadelede yetkin sağlık profesyonelleri yetiştirebilmek için eğitimde gerekli düzenlemeler acil olarak yapılmalıdır. The aim of this review is to explain and present examples of the practices in nursing schools around the world during the COVID-19 pandemic, considering the conditions, legal regulations, and recommendations of professional associations in different countries. The emergence of the COVID-19 pandemic has required rapid changes in the form of education in nursing schools as well as innovation, flexibility, and rapid action. Theoretical courses conducted face-to-face in nursing education have been rapidly transferred to online platforms. In many parts of the world, the clinical learning has been canceled, considering the uncertainty of the virus, the supply of the personal protective equipment, health insurance, and educator supervision. For this reason, developing the knowledge, skills, and attitudes that students gain through clinical learning has been the most difficult issue in nursing education all over the world. The transition to online education has required schools to develop strategies to encourage student participation, and to make changes in exam procedures and grading. Meanwhile, educators had to offer students alternative clinical experiences and redefine how to evaluate student performance. To ensure the continuity of nursing education and to maintain its quality during the pandemic, nursing school deans and nurse educators have taken into account many factors such as organizing the infrastructure in schools, planning clinical learning requirements for nursing students, and ensuring the sustainability of accreditation standards. Necessary regulations in education should be made urgently in order to train competent health professionals in combating epidemics Daha fazlası Daha az

Evaluation of Disability and Hopelessness in Multiple Sclerosis Patients

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.7 - 11

Objective: Multiple sclerosis (MS) is a chronic and irreversible neurological disease. MS patients often experience hopelessness, especially for reasons such as impaired body image caused by disability, inadequate social support, prolonged treatments, activity limitations, and dependence on someone else’s care. This study was conducted to evaluate the disability and hopelessness of individuals diagnosed with MS and to determine the relationship between socio-demographic variables. Material and Method: This cross sectional study was conducted with 96 MS patients. The data were collected between September 1 and December 30, 2019 using . . . a Patient Information Form that included socio demographic characteristics, the Brief Disability Questionnaire (BDQ), and the Beck Hopelessness Scale (BHS). Kolmogorov-Smirnov, Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis, ANOVA, and independent samples t-test were used in the evaluation of the data; corrected Bonferroni test was used to determine the differences between the groups. Results: The mean score of BDQ was 9.64±6.67, and BHS was 9.32±2.23. Moreover, a negative correlation was detected between the scores of BDQ and BHS (r=-0.28; Daha fazlası Daha az

Çocuk Sağlığı Bağlamında Savaş, Göç ve Pediatri Hemşireliği

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 2 ) , pp.121 - 126

Savaş ve beraberinde gelişen göçe maruz kalan çocukların sağlıkları fiziksel, psikolojik ve sosyal açılardan risk altındadır. Mülteci çocuklar; malnütrisyona maruz kalmış, gelişimsel destekten yoksun, bulaşıcı ve ruhsal hastalıklar açısından risk altında, her türlü istismar ve ihmale açık, eğitim hakları ellerinden alınmış, çalışmaya ve suç işlemeye itilmiş durumdadırlar. Pediyatri hemşireleri, çocuk sağlığını tehdit eden sorunların saptanması, çözümünde multidisipliner ve ilgili multisektöriyel iş birliği halinde çalışan en üst düzeyde sağlık bakımı veren, alanında uzmanlaşmış kişilerdir. Savaş ve beraberinde göçe maruz kalmış çocu . . .kların sağlıkları ile ilgili gerçekleştirilecek çalışmalarda pediyatri hemşirelerine anahtar roller düşmektedir. Bu çalışma ile savaş ve göçe maruz kalmış çocukların sağlıklarının sürdürülmesinde pediyatri hemşirelerinin rollerinin önemi dikkatlere sunulmaktadır. The health of children exposed to war and ensuing migration, is physically, psychologically, and socially at risk. Refugee children have been exposed to malnutrition, they lack developmental support, they are at risk for infectious and mental diseases, they are open to all kinds of abuse and neglect, their education rights are taken from them, and they are forced to work and crime. As experts in their field, pediatric nurses provide the highest level of health care, and work in a multidisciplinary fashion and in collaboration with different sectors to the detect and solve the problems that threaten the health of children. Pediatric nurses have key roles in the studies on the health of children who have been exposed to war and migration. This study discusses the important role the pediatric nurses play in maintaining the health of children exposed to war and migration Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemi Sürecinde Neonatal Sağlık ve Anne Sütü ile Beslenme

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 6 ) , pp.153 - 156

Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVID-19 olarak adlandırılan yeni koronavirüs, kısa bir sürede tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Hızla yayılan bulaşıcı bir hastalık olup temas ve solunum damlacıkları ile bulaşmaktadır. COVID-19 açısından pek çok riskli grup vardır. Gebeler ve yenidoğanlar bu gruplar içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. COVID-19 tanılı annelerin antenatal, intrapartum ve postpartum süreçleri de anne-bebek sağlığı açısından bireylerde endişe yaratabilmektedir. COVID-19’un transplasental olarak anneden bebeğe geçip geçmediğine dair mevcut kaynaklar az olmakla birlikte, emzirme sırasında ve gerekli önlemler alınmadığ . . .ında solunum damlacıkları ile geçebileceği düşünülmektedir. Ayrıca bu süreçte yenidoğanın beslenmesi ve emzirme süreci de tartışılır bir konu haline gelmiştir. Pek çok sağlık kuruluşunun önerileri incelendiğinde bu süreçte anne sütü ile beslenme önerilmektedir. Pandemi sürecinde anne bebek sağlığının sıkça ele alınması, hemşireler tarafından verilecek eğitim ve danışmanlıklar ile enfekte annelere doğum süreçlerinde rehberlik edilmesi, gerekli noktalarda danışmanlık ve destek sağlanması, nitelikli bakımlar ile yenidoğan sağlığının korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi pandeminin anne-bebek sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin en aza indirilmesine ve olası komplikasyonların önlenmesine yardımcı olacaktır. Bu derlemenin amacı, COVID-19 pandemi sürecinde anne-bebek sağlığı, yenidoğan beslenmesi ve emzirme süreçlerine dair bilgilerin sunulmasıdır. The new coronavirus, named COVID-19 by the World Health Organization, has taken the whole world under its influence in a short time. It is a rapidly spreading infectious disease and is transmitted by contact and respiratory droplets. There are many risky groups regarding COVID-19. Pregnant women and newborns have an important place among these groups. Antenatal, intrapartum, and postpartum processes of mothers diagnosed with COVID-19 may also cause anxiety in individuals in terms of mother-infant health. Although there are few resources available on whether COVID-19 is transmitted from mother to baby transplacentally, it is thought that it can be transmitted via respiratory droplets during breastfeeding and when the necessary precautions are not taken. In addition, the feeding and breastfeeding process of the newborn has become a debated issue in this process. When the recommendations from many health institutions are examined, breastfeeding is recommended in this process. Addressing the maternal and infant health frequently during the pandemic process, guiding infected mothers in their birth processes via training and counseling by nurses, providing consultancy and support where necessary, protecting, maintaining, and improving newborn health via quality care will help minimizing the negative effects of the pandemic on maternal and infant health and preventing possible complications. The purpose of the present review is to present information on newborn health, newborn nutrition, and breastfeeding processes during the COVID-19 pandemic proces Daha fazlası Daha az

Kanser Dispne Ölçeği’ nin Türk Kanser Hastalarında Geçerlik ve Güvenirliğinin İncelenmesi

YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.155 - 162

Amaç: Bu çalışmanın amacı “Kanser Dispne Ölçeği”nin Türk kanser hastaları için Türkçe geçerlilik ve güvenirliğinin yapılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Metodolojik olarak planlanan araştırmanın evrenini bir üniversite hastanesinde akciğer kanseri tanısı nedeniyle tedavi gören veya akciğer metastazına bağlı dispne semptomu yaşayan tüm kanser hastaları oluşturdu. Belirtilen evren içinden araştırmaya katılmayı kabul eden, araştırmaya dahil olma kriterlerine uyan 120 hasta birey araştırma örneklemini oluşturdu. Araştırma verileri gerekli izinler alındıktan sonra toplandı. Verilerin toplanmasında; hasta tanıtım soru formu, Kanser Dispne Ölçeği . . ., Vizüel Analog Skala ve Medical Research Council Scale kullanıldı. Güvenirlik analizlerinde; test-tekrar test, Cronbach Alfa ve madde toplam korelasyon testleri kullanıldı. Geçerlik analizlerinde; dil ve kapsam geçerliği, faktör analizi ve benzer ölçek geçerliliği uygulandı. Bulgular: Ölçeğin kapsam geçerliği için Kendall Uyuşum Katsayısı hesaplandı (Kendall’s W = 0,157, p= 0,101). Faktör analizinde ölçek maddelerinin üç faktör altında toplandığı belirlendi. Bu üç faktör toplam varyansın %91,013’ünü açıkladı. Ölçeğin test-tekrar test güvenirlik katsayısı 0,965 olarak hesaplandı. Madde korelasyon değerlerinin 0,689 ile 0,864 arasında belirlendi. Ölçeğin tümü için elde edilen Cronbach alfa katsayısının 0,722 olduğu bulundu. Sonuç: Kanser Dispne Ölçeği Türk toplumu için geçerli ve güvenilir bir ölçektir. Objective: The aim of the present study is to evaluate the Turkish validity and reliability of the “Cancer Dyspnea Scale” for Turkish cancer patients. Material and Method: All the cancer patients who were treated in a university hospital due to being diagnosed with lung cancer or were having dyspnea symptoms due to lung metastasis composed the universe of the study which was planned methodologically. The research sample consisted of 120 patients from the specified universe who accepted to participate in the study and met the inclusion criteria. Research data were collected after obtaining the necessary permissions. Patient identification questionnaire, Cancer Dyspnea Scale, Visual Analogue Scale, and Medical Research Council Scale were used in the data collection. Test-retest, Cronbach Alpha and item total correlation analysis were used for reliability analyses. Language and content validity, factor analysis, and Convergent validity were performed for validity analyses. Results: Kendall’s coefficient of concordance was calculated for the content validity of the scale (Kendall’s W = 0.157, p= 0.101). The items were grouped in three factors in the factor analysis. These three factors structure explained 91.013% of the total variance. Test-retest reliability coefficient of the scale was calculated as 0.965. Item correlation values were determined between 0.689 and 0.864. The Cronbach’s alpha coefficient was found as 0.722 for the total scale. Conclusion: Cancer Dyspnea Scale is a valid and reliable scale for Turkish population Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemi Sürecinde Uzaktan Hemşirelik Eğitimi: Ulusal Deneyim

YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.33 - 36

COVİD-19’un Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir pandemi olarak tanımlanmasını takiben üniversitelerde yüz yüze olan eğitime ara verilmiş ve uzaktan eğitim sürecine geçilmiştir. 2020-2021 eğitim öğretim yılı güz dönemi uzaktan eğitim şeklinde, üniversitelerin olanakları ölçüsünde çevrimiçi/senkron, asenkron ya da hibrit şekilde yürütülmüştür. Bu süreçte hemşirelik lisans eğitim programımız “Hibrit Eğitim Modeli”ni kullanmıştır. Uzaktan eğitim sürecimizde müfredatta yer alan derslerde herhangi bir sınırlandırma, azaltma, başka bir döneme erteleme yapılmadan tamamı aksatılmadan yürütülmüştür. Derslerin teorik bölümleri çevrimiçi/senkron . . . veya asenkron olarak işlenmiştir. Laboratuvar uygulamaları ve klinik/saha uygulamaları ise COVİD-19 salgınında alınması gereken önlemler alındıktan sonra yüz yüze yürütülmüştür. Face-to-face education was suspended, and distance education was initiated in universities following the identification of COVID-19 as a pandemic by the World Health Organization. The 2020-2021 academic year fall semester was conducted as distance education in the forms of online/synchronous, asynchronous or hybrid depending on the facilities of universities. In this process, our nursing undergraduate education program used the "Hybrid Education Model". In our distance education process, all the courses in the curriculum were conducted without any limitations, reductions, or postponements to another term. The theoretical parts of the courses were performed as online/synchronous or asynchronous. Laboratory applications and clinical/field practices were carried out face-to-face after taking necessary precautions for the COVID-19 pandemic Daha fazlası Daha az

2020 Uluslararası Ebelik ve Hemşirelik Yılı: COVİD-19’un Gölgesinde Ebelik Mesleği

YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.49 - 53

Ebelik ve hemşirelik meslekleri toplumlarda bakımın ilk ve tek noktası olduklarından dolayı Dünya Sağlık Örgütü 2020 yılını Uluslararası Ebe ve Hemşire yılı olarak belirlemiştir. Ebeler, gebelik, doğum ve postpartum gibi kritik dönemlerde, kadın ve yenidoğanların sağlığının korunmasında merkezde yer almaktadır. Ebeler ayrıca kadınlar için doğum kontrol yöntemlerine ve diğer üreme sağlığı hizmetlerine erişiminin sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, tüm anne ölümlerinin, ölü doğumların ve yeni doğan ölümlerinin %83’ünün ebelik bakım programları ile önlenebileceğini tahmin etmektedir. Bununla birlikte, COVID- . . .19’u yönetme savaşında, anneye ve yenidoğana yönelik sağlık hizmetleri bazı ülkelerde daha az öncelikli hale gelmiştir. Pandemi sürecinde cinsiyet ayrımcılığı, aile içi şiddet, insan hakları ihlallerinde bir artış olduğu görülmektedir. Bu derlemenin amacı, yaşanılan pandemi sürecinde ebelik mesleğinde yaşanan değişiklikler ile birlikte ebelik bakım kalitesinin sürdürülmesi için yapılması gerekenler üzerine öneriler sunmaktır. As midwifery and nursing professions are the first and only point of care for the populations, the World Health Organization has determined the year 2020 as the International Year of Midwives and Nurses. During critical periods such as pregnancy, delivery and postpartum, midwives are in the center to protect the health of women and newborns. Midwifes also play an important role in providing access to contraception and other reproductive health services for women. The World Health Organization estimates that 83% of all maternal deaths, stillbirths and newborn deaths can be prevented by midwifery care programs. However, in the battle of COVID-19 management, maternal and neonatal healthcare have become less of a priority in some countries. It is observed that there is an increase in gender discrimination, domestic violence, and violations of human rights during the pandemic process. The purpose of this review is to provide suggestions on what is needed to ensure the maintenance of midwifery care quality along with the changes in the midwifery profession during the pandemic proces Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms