Hakyemez Çatiner, Deniz
Yüksek Lisans | 2022 | Graduate School of Natural and Applied Sciences
ÖZETHer geçen gün artan hava kirliliği ile önem kazanan karbondioksit emisyonunun azaltılmasına yönelik çalışmalar her alanda devam etmektedir. Elektrik üretimi, taşımacılık gibi hava kirliliğinin büyük kısmını oluşturan alanlarda gaz türbini kullanımı yaygındır. Gelişime açık bu motorlar ile verimi arttırmak ve yakıt tasarrufu sağlamak amacıyla çalışılan yöntemlerden biri olan reküperatör tasarımı bu tezin konusudur. Yer ve hava olmak üzere iki farklı mikro gas türbin motoru için borulu ısı değiştirici basınç kaybı ve sıcaklık artışı dikkate alınarak modellenmiştir. Hava tipi motorlarda alan kısıdı olmasından dolayı, yer tipi motor . . . için daha karmaşık bir tasarım ele alınmıştır. Yaprak ve dağıtım boruları olmak üzere iki ana bölüme sahip olan reküperatörün 2B ve 3B HAD analizleri yapılmış. Tasarım ANSYS DOE programı kullanılarak optimize edilerek, yer ve hava tipi mikro türbinler için en verimli model elde etmek amaçlanmıştır. Bunlara ek olarak, HAD analiz sonuçlarına göre bileşen performans haritalarından faydalanarak termodinamik çevrim analizi yapılmıştır. Eşleşme yöntemi kullanılan bu çalışmaların sonucunda motor için sıfır fayda sağlayacak eşik etkinlik değeri hesaplanmıştır. Böylece ısı değiştiricinin sahip olduğu etkinliğin eşik değerine oranı ayırt edici bir parametre olmuştur. Sonuç olarak yapılan analizler karşılaştırılmış, en verimli modellerin yakıt kütlesel debileri ile itki kuvvetleri reküperatörsüz motorla kıyaslandığında yer ve hava tipi motorların özgül yakıt tüketiminde 2.54 ve 4.82 oranında iyileşmeler gözlenmiştir.ABSTRACTEfforts to reduce carbon dioxide emissions, which come into prominence with the increasing air pollution day by day, continue in every field. In areas such as electricity generation and transportation, which constitute the majority of air pollution, the use of gas turbines is common. The subject of this thesis, recuperator design is one of the methods studied to increase efficiency and save fuel with these engines that are open to improvement. The shell and tube heat exchanger for two different micro gas turbine engines, land and aero, has been modeled by considering pressure loss and temperature rise. Due to area limitations in aero engines, a more complex design has been considered for the land engine. The recuperator with two main sections leaf and manifold analyzed in 2D and 3D. By optimizing the design using the ANSYS DOE program, it is aimed to obtain the most efficient model for land and aero type microturbines. In addition to these, thermodynamic cycle analysis has been performed by using component performance maps according to CFD analysis. As a result of these studies using the matching method, the threshold effectiveness that will provide zero benefits for the engine has been calculated. Thus, the ratio of the efficiency of the heat exchanger to the threshold value became a distinctive parameter. To sum up, improvements have been observed as 2.54 and 4.82 less TSFC of land and aero engines when the fuel mass flow rates and thrust forces of the most efficient models have been compared with the engine without a recuperator Daha fazlası Daha az
Özen Eroğlu
Yüksek Lisans | 2022 | Fen Bilimleri Enstitüsü
Biyokompozit üretiminde tercih edilen lignoselülozik maddeler genellikle bitkisel kökenli lif kaynaklarından elde edilmektedir. Bu amaçla değerlendirilen mevcut lif kaynaklarının sınırlı olmaları sebebiyle hızlı yetişen yeni bitkisel lif kaynaklarının arayışı ve önemi artmıştır. Bu tez çalışması kapsamında biyokompozit üretiminde alternatif lignoselülozik kaynak olarak Sorghum halepense (Kanyaş) liflerinin kullanılma potansiyelinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca lif örnekleri dört farklı ayda toplanarak bu toplanma zamanı farklılıklarının bitkinin kimyasal içeriğine olan etkisi araştırılmıştır. Hazırlanan yaprak ve gövde liflerin . . .in ekstraksiyonu, delignifikasyonu, 𝛼-selüloz ve kül tayini işlemleri sonrası kimyasal bileşenleri tespit edilmiştir. Tespit edilen bileşenlerin varlığı FTIR analizinden elde edilen spektrumlarla desteklenmiştir. Sorghum halepense bitkisinin yaprak ve gövde lif unları, kompozit malzemenin ağırlıkça %10, %20 ve %30'unu oluşturacak şekilde yüksek hızlı termokinetik karıştırıcı (gelimat) vasıtasıyla GD-PP (Geri Dönüşüm Polipropilen) matris ile karıştırılmıştır. Elde edilen edilen lif-polimer hamurundan sıcak pres kalıplama yöntemi kullanılarak ASTM standartlarına uygun kompozit levhalar üretilmiştir. Levhalardan elde edilen test örneklerinin termal özelliklerini belirlemek amacıyla TGA ve DSC analizleri, mekanik ve fiziksel özelliklerini belirlemek amacıyla çekme ve eğilme testleri ve son olarak morfolojik özelliklerini belirlemek amacıyla SEM analizleri gerçekleştirilmiştir. Örneklerin TGA analizleri incelendiğinde lif ilavesinin termal kararlılığı arttırdığı fakat kontrol grubuna göre kompozitlerin termal kararlığında düşüşlerin yaşandığı tespit edilmiştir. Ayrıca %50'lik kütle kayıplarının 280-460 °C arasında gerçekleştiği görülmüştür. DSC analizleri sonucunda ilave edilen lif oranı arttıkça erime sıcaklıklarının belirgin bir değişim göstermediği fakat kompozitlerin erime entalpilerinde (ΔHm) düşüşlerin olduğu saptanmıştır. Sorghum halepense yaprak ve gövde lifi ilaveli GD-PP kompozitlerin mekanik özelliklerinde ilave edilen lif oranı arttıkça kontrol grubuna göre düşüşlerin olduğu saptanmıştır. Mekanik test sonuçlarına göre yaprak ve gövde kompozitleri arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark saptanmazken en iyi çekme ve eğilme direnci değerleri %10 gövde lifi ilaveli kompozitlerde tespit edilmiştir. Son olarak kompozitlerin morfolojik yapısı incelendiğinde Sorghum halepense yaprak ve gövde liflerinin GD-PP polimer matris ile homojen bir şekilde karıştığı tespit edilmiştir Daha fazlası Daha az
Altuntaş, Muhammed Eser
Doktora Tezi | 2022 | Sosyal Bilimler Enstitüsü
ÖZETBu çalışma Fatih Sultan Mehmed’in hocası ve Osmanlı Devleti’nin dördüncü şeyhülislâmı olan Molla Gürânî’nin Gâyetü’l-Emânî fî Tefsîri’l-Kelâmi’r-Rabbânî adlı tefsirinin belâgat uygulamaları açısından incelenmesidir. Belâgat bir sözü yerine ve muhatabın durumuna uygun olan en doğru ifadeyle aktarmaktır. Kur’ân-ı Kerîm dil özellikleri yönüyle kendine has belâgat üslûbuna ve üstün bir ifade gücüne sahiptir. Molla Gürânî Kur’ân’daki lafızların ve terkiplerin yapısal ve anlamsal özelliklerini sarf ve nahiv yönüyle ele alır. Belâgat kavramlarından istifade ederek ayetlerdeki mana vurgusunu ortaya koyar. Ayetlerde tercih edilen ifade b . . .içimlerindeki mananın bilişsel ve duyuşsal boyutunun muhataba yansıması üzerinde durur. Terkiplerdeki söz dizimi farklılıklarının delalet ettiği anlam genişliğine değinir.ABSTRACTThis study analyses the rhetorical methods of the book of Ghāyah al-Amānī which is written by Molla Gurānī who was the fourth sheikh al-islām and master of the Ottoman Sultan Mehmet II the Conqueror. Rhetoric can be described as an art of eloquence to choose the appropriate expression for the situation and to the collocutor. The Quran has such a unique grammatical structure that has a charactheristic eloquence and superior expressiveness. Molla Gurānī analyses the syntatic and semantic features of wording and phrases in the Quran by as-sarf and an-nahw. He explains the semantic focus of the verses using the rhetorical concepts. He emphasizes the chosen form of expressions and the cognitive and affective reflections of it to the collocutor. He points out the syntactic differences of it which results in the extension of meaning Daha fazlası Daha az
Adem Çalar
Doktora Tezi | 2022 | Sosyal Bilimler Enstitüsü
xvii, 440 sayfa 29 cm. 1 CD
Aktürk, Hatice
Doktora Tezi | 2022 | Graduate School of Social Sciences
ÖZETDestinasyonlar artan rekabet koşulları içinde üstünlüğü sağlamak için markalaşma yoluna gitmektedirler. Bu süreçte en sık ihtiyaç duyulan şey, markalaşma sürecine giren destinasyonun ön plana çıkartacağı yerel, kültürel ve turistik değerlerdir. Türkiye'de geleneksel özellikler taşıyan ve yerel ve kültürel birtakım değerleri yaşatmak ve tanıtmak için farklı temalarda birçok festival düzenlenmektedir. Bu festivaller içinde önemli bir yere sahip olan yerel yiyecek festivalleri, destinasyona ekonomik katkı sağlamaktadır. Yerel yiyecek festivalleri, ürünlerin hasat edilmesi, pişirilmesi ve hazırlanması sürecini kapsayarak turistlerin . . . ilgisini çekmekte ve destinasyon markalaşmasına katkı sağladığı düşünülmektedir. Araştırma kapsamında Denizli ili ilçelerinde yer alan yerel yiyecek festivallerinin destinasyon markalaşmasındaki rolünün incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla ilk olarak araştırmanın özgünlüğünü ortaya koymak için turizm literatüründe yer alan yiyecek festivalleri ile ilgili çalışmaların alanları bibliometrik analiz tekniği kullanılarak belirlenmeye çalışılmıştır. Daha sonra Türkiye'nin tarihi, kültürel ve turistik değerlere sahip önemli destinasyonları arasında yer alan Denizli ili ve ilçelerinde uzun yıllardan beri düzenlenmekte olan yerel yiyecek festivallerinin organizatörleri ve yerel paydaşlarla derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. İçerik analizi ile festival organizatörlerinin ve yerel paydaşların, ilçelerinde düzenledikleri yiyecek festivallerinin durumu, özellikleri ve destinasyon markalaşmasındaki rolü ile ilgili veriler elde edilmiştir. Bu analizler sonucunda Denizli ili ilçelerinde uzun yıllardan beri devam etmekte olan 5 yerel yiyecek festivalinin destinasyon markalaşmasındaki rolüne ilişkin bulgular ortaya konmuştur. Araştırmada elde edilen sonuçlardan biri olarak ulusal alanda yiyecek festivalleri veya destinasyon markalaşmasında yiyecek festivalleri başlıklı çalışmanın olmamasıdır. Nitel araştırma ile elde edilen bulgular sonucunda ise Denizli ili ilçelerinde düzenlenen yerel yemek festivallerinin destinasyon markalaşmasında rolü olmadığı saptanmıştır. Çalışmada bu bulgulara ilişkin değerlendirmeler yapılmış ve öneriler sunulmuştur.ABSTRACTIt prefers branding to gain superiority in the increasingly competitive conditions of destinations. What is most frequently needed in this process is the local, cultural and touristic values that the destination entering the branding process will bring to the fore. In Turkey, many festivals with different themes are organized in order to keep alive and promote some traditional, local and cultural values. Local food festivals, which have an important place among these festivals, provide an economic contribution to the destination. Local food festivals are thought to attract tourists and contribute to destination branding by covering the process of harvesting, cooking and preparing the local products. The scope of the research is to examine the role of local food festivals in the districts of Denizli in destination branding. For this purpose, firstly, the fields of studies on food festivals in the tourism literature were tried to be determined by using the bibliometric analysis technique in order to reveal the originality of the research. Afterwards, in-depth interviews were held with local food festivals, organizers and local stakeholders in Denizli province districts, which are among the important destinations with historical, cultural and touristic values in Turkey. With the content analysis, data were obtained about the status, characteristics and role of the destination branding of the food festivals organized by the festival organizers and local stakeholders in their districts. As a result of these analyzes, the findings regarding the role of the 5 local food festivals that have been going on for many years in the districts of Denizli province in the destination branding have been revealed. One of the results obtained in the research is that there is no study titled food festivals or food festivals in the national area in destination branding. As a result of the findings obtained as a result of the qualitative research, it was determined that the local food festivals held in the districts of Denizli province do not have a role in destination branding. In the study, evaluations were made regarding these findings, and suggestions were presented Daha fazlası Daha az
Çulha, Burak
Yüksek Lisans | 2022 | Sosyal Bilimler Enstitüsü
ÖZETEl-Mebsût, Şemsü’l Eimme İmam es-Serahsî’nin, zorlu hapis şartları altında, kitap ve defterlerinden mahrum olmasına rağmen öğrencilerine yazdırdığı 30 ciltten oluşan muhteşem bir eserdir. Fıkhın bütün konuları genel hatlarıyla ele alınmış olup Hanefî mezhebinin görüşleri yanı sıra bazı konularda diğer mezhep alimlerinin görüşlerine de yer verilmiştir. İşte diğer mezhep imamlarından İmam Şâfiî’ye atfedilen görüşlerin tespit ve tahkiki, tezimizin konusunu oluşturmaktadır. İmam Şâfiî’ye nispet edilen görüşleri incelememizin sebepleri arasında hem görüşlerin doğruluğunu tespit etmek hem de bazı görüşlerin İmam Şâfiî’ye ait olmadığı . . .tezi bulunmaktadır. Tezimiz, el-Mebsût’un ibadetler bölümünün temizlik ve namaz konusu özelinde hazırlanmıştır. Tezimiz iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde temizlik konusu ele alınmış olup bu bölümde İmam Şâfiî’ye nispet edilen 41 görüş tespit edilmiştir. Bu görüşlerin tahkiki sonucunda 37’sinin doğru nakledildiği ve 4’ünün de hatalı nakledildiği anlaşılmıştır. İkinci bölümde ise namaz konusu ele alınmıştır. Namaz bölümünde İmam Şâfiî’ye nispet edilen 84 görüş tespit edilmiştir. Bu görüşlerin tahkiki sonucunda 71’inin doğru nakledildiği ve 13’ünün de hatalı nakledildiği anlaşılmıştır. Tezimizde, el-Mebsût’tan naklettiğimiz Şâfiî görüşleri, Hanefî görüşleri ile birlikte mukayeseli olarak sunulmuştur. Sonuç olarak tespitini ve tahkikini yaptığımız İmam Şâfiî’ye nispet edilen 125 görüşün hepsi, Şâfiî kaynakları aracılığı ile konunun altında ayrı bir başlık ile açıklanmıştır.ABSTRACTKitab al-Mabsut is a magnificent work consisting of 30 volumes that Abu Bakr al-Sarakhsi had his students dictated under harsh prison conditions, despite being deprived of his books and notebooks. All the issues of fiqh are discussed in general terms, and the views of the Hanafi sect as well as the views of other sectarian scholars on some issues are included. The subject of our thesis is the determination and analysis of the opinions attributed to Imam Sahafi’s, one of the imams of other sects.Among the reasons for examining the views attributed to Imam Shafi is both to determine the accuracy of the views and the thesis that some views do not belong to Imam Shafi. Our thesis has been prepared on the subject of cleaning and prayer in the worship section of al-Mabsut. Our thesis consists of two parts. In the first chapter, the subject of cleanliness is discussed and in this chapter, 41 views attributed to Imam Shafi have been identified. As a result of the investigation of these views, it was understood that 37 of them were transmitted correctly and 4 of them were transmitted incorrectly. In the second part, the subject of prayer is discussed. In the prayer section, 84 views ascribed to Imam Shafi have been identified. As a result of the investigation of these views, it was understood that 71 of them were transmitted correctly and 14 of them were transmitted incorrectly. In our thesis, the Shafi views that we conveyed from al-Mabsut are presented in comparison with the Hanafi views. As a result, all of the 125 views attributed to Imam Shafi, which we have identified and analyzed, are explained under a separate heading under the subject through Shafi sources Daha fazlası Daha az
Kurnaz, Hüseyin Emin
Yüksek Lisans | 2022 | Sosyal Bilimler Enstitüsü
ÖZETPazarlama karması içerisindeki önemini her geçen gün güçlendiren reklamlar,bütünleşik olarak birçok mecrada kullanılmaya devam ederken satış ve tanıtım faaliyetleri başta olmak üzere çeşitli stratejileri beslemektedir. Sosyal medya ise gelişimi ve yoğun bir şekilde kullanılmasıyla birlikte her alanda olduğu gibi reklamcılık alanında da cazip hale gelmiş, reklam verenlerin ilgi odağı olmuştur. Sosyal medyanın mobil teknolojilerden aldığı güç sayesinde reklam yayıncılığında hedefleme, teknik, alan ve amaç gibi birçok faklı seçenekler ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak sosyal medyanın herkese açık yapısı reklam üretme sürecini hızlan . . .dırmış ve tüm şirketleri kolaylıkla reklam verebilir pozisyona getirmiştir. Tüketiciler açısından değerlendirildiğinde reklam yoğunluğunun ve çeşitliliğinin arttığı bu durumlar sebebi ile tüketicilerin reklamlara karşı olan tutum ve davranışları da merak konusu haline gelmiştir. Nitekim Reklamlar şirketlerin kar marjlarını ve bilinirliklerini artırmak için her ne kadar önemli bir rol oynasalar da bu reklamların etkililiğini tüketiciler gözündeki değerini anlayarak belirleyebilmekteyiz. Bu durum reklam verenlere kar ya da zarar olarak dönmektedir.ABSTRACTAdvertising, which strengthens its importance in the marketing mix with each passing day, continues to be used in an integrated manner in many channels, while feeding various strategies, especially sales and promotion activities. Social media, on the other hand, has become attractive in the field of advertising, as it is in every field, with its development and intensive use, and has become the focus of attention of advertisers. Thanks to the power of social media from mobile technologies, in advertising broadcasting Many different options have emerged such as targeting, technique, area and purpose. In addition, the open nature of social media has accelerated the process of advertising and brought all companies to a position where they can advertise easily. When evaluated in terms of consumers, the attitudes and behaviors of consumers towards advertisements have also become a matter of curiosity due to these situations where the density and diversity of advertisements increase. As a matter of fact, although advertisements play an important role in increasing the profit margins and awareness of companies, we can determine the effectiveness of these advertisements by understanding their value in the eyes of consumers. This situation returns to advertisers as profit or loss Daha fazlası Daha az
Alışkan, Ruken
Yüksek Lisans | 2022 | Sosyal Bilimler Enstitüsü
ÖZETVeri gazeteciliği son zamanlarda gazetecilik alanında sıkça duyulan konuların başında gelmektedir. Bilişim ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler gazetecilik pratiklerini etkilemiş, yeni araçlar habercilikte verilerle daha yoğun çalışılmasını kolaylaştırmıştır. Bu durum iletişim alanında veri gazeteciliği üzerine yapılan çalışmaların da artmasına yol açmıştır. Literatür incelendiğinde çoğunlukla veri gazeteciliğinin yeni bir tür veya geleneksel gazeteciliğin devamı olduğu yönündeki tartışmalar ile veri gazeteciliğinin tanımına, tarihçesine ve teknik araç ve süreçlerin bilgisine dair çalışmalar bulunduğu görülmektedir. B . . .u çalışmada veri gazeteciliğinin haberin nesnel olabileceği yönündeki iddiası, haberde nesnellik tartışmaları ile birlikte ve eleştirel bir perspektiften ele alınacaktır. Veri gazeteciliğini eleştirel bir yaklaşımla ele alan çalışmaların yabancı ve yerli literatürde sınırlı olması nedeniyle, çalışmanın konuyla ilgili literatür boşluğunu doldurmaya katkı sağlaması amaçlanmaktadır.ABSTRACTRecent developments in communication and information technologies have affected journalism practices, and the tools developed to work with big data and algorithms have started to offer convenience in terms of use, and this has led to the development of data journalism practices. This situation has led to an increasein studies on data journalism in the field of communication. In the literature, it is seen that studies on data journalism are mostly shaped around the debates that datajournalism is a new genre or the continuation of traditional journalism, and thetopics that include the definition, history and knowledge of technical tools and processes of data journalism. In this study, the claim of data journalism that the news can be objective will be discussed together with the discussion of objectivity in the news and from a critical perspective. Due to the limited number of critical studies on the objectivity of data journalism in domestic and foreign literature, it is aimed to contribute to filling the gap in theliterature Daha fazlası Daha az
Çakan, Onur
Yüksek Lisans | 2022 | Sosyal Bilimler Enstitüsü
ÖZETBu tez çalışması, Kant’ın, Kant-öncesi geleneksel metafiziğe karşı aklın meşru bilgi üretimindeki sınırlarını çizen kendi eleştirel metafiziğini nasıl temellendirdiğini ve eleştirel bir “özne anlayışının” inşası için geleneksel özne anlayışında bir devrim gerçekleştirme yolunda hangi yeni epistemolojik koşulları öne sürdüğünü irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Kant felsefesinde özne kavramının daha önceki geleneksel özne anlayışlarından epistemolojik bakımdan nasıl ayrıldığı ve Kant’ın geleneksel metafiziği eleştirmesinde kendi geliştirdiği yeni özne anlayışının ne denli kilit bir rol oynadığı ele alınacaktır. Kan . . .t’ın yeni bir metafizik inşa etmek amacıyla geliştirdiği sistem, felsefeyi bilimler ve deneyim dünyası ile uyumlu bir zemine oturtmayı amaçlamakta ve bu amaca ulaşmanın bir yöntemi olarak, teorik aklın geleneksel metafizikteki spekülatif kullanımını sınırlandırmayı benimsemektedir. Bu bağlamda, bu çalışma, Kant’ın geleneksel metafizikle mücadele ederken yeni bir metafizik inşa etme çabasının ancak ve ancak özne anlayışında ortaya çıkan Kantçı bir devrim olarak yorumlandığında sağlıklı olarak anlaşılabileceğini ve bu devrimle birlikte inşa edilen yeni özne anlayışının öznellik ile nesnellik arasındaki geleneksel Kartezyen karşıtlığı da dönüştürmek yoluyla Kant’ın öne sürdüğü eleştirel metafiziği olanaklı kıldığını öne sürmektedir: Dolayısıyla, tez, Kant felsefesindeki teorik aklın doğasını incelemekte ve öznenin, dış dünyaya dair nesnel yargılarda nasıl bulunduğu sorusunu merkeze alırken, saf aklın bu yeni öznenin devrimci inşası sürecinde temellenecek biçimde tesis edilme ve işleme biçiminin ayrıntılı bir betimlemesini sunmaktadır.ABSTRACTThis study aims to examine in detail how Kant grounds his own critical metaphysics against the pre-Kantian traditional metaphysics by drawing the limits in the production of legitimate knowledge and what epistemological conditions he proposes for the construction of a critical conception of subject. In the context of this aim, it will be discussed how the concept of subject in Kant's philosophy differs epistemologically from previous conceptions of subject and what kind of a crucial role this new conception in Kant’s critique of traditional metaphysics plays. The system that Kant developed in order to construct a new metaphysics aims to put philosophy on a new ground that is compatible with science as well as the empirical world of experience. As a method to achieve this, Kantian philosophy employs the methodology of limiting the illegimate speculative use of theoretical reason in traditional metaphysics. In this context, this study will show that Kant's effort to construct a new metaphysics while struggling with traditional metaphysics can be clearly understood only if it is interpreted as a Kantian revolution in the conception of subjectivity. It will be argued that this new conception of subject and subjectivity enables Kant's critical metaphysics to transform the traditional Cartesian opposition between subjectivity and objectivity. Consequently, this thesis examines the nature of theoretical reason in Kant's philosophy and presents a detailed description of the way how pure reason is constituted as well as the way it functions within its own limits such that its constitution and function are grounded in the revolutionary construction process of the Kantian subject while focusing ovn the question of how the Kantian subject makes objective judgments about the external world Daha fazlası Daha az
Khan, Benish
Yüksek Lisans | 2022 | Fen Bilimleri Enstitüsü
ÖZETİnşaat sektöründe taşıyıcı olmayan dolgu duvar uygulamalarında kagir blok elemanların kullanımı yaygın bir uygulamadır. Bu blok elemanlarının üretiminde farklı menşeli agregalar kullanılarak çimento bağlayıcı ile üretilirler. Blok üretiminde kullanılan agreganın türü, blok elemanının fiziksel ve mekanik özelliklerini doğrudan etkiler ve farklı teknik özellikler göstermesini sağlar. Ancak blok elemanının aynı tip agrega kullanılarak farklı geometrik tasarımlarda üretilmesi blok elemanın teknik özelliklerinde değişikliğe neden olur. Bu bağlamda, blok elemanın taşıyıcı olmayan bir duvar sisteminde duvar dolgu elemanı olarak kullanı . . .lması, duvarın özellikle yoğunluk ve mekanik mukavemet özelliklerinde değişikliklere neden olmaktadır. Farklı tasarım parametrelerine sahip blok elemanların kullanılmasıyla inşa edilen bir duvarda nasıl bir değişim olgusunun meydana geldiği, yapı malzemelerinin istikrarlı kullanımı bağlamında yapılması gereken detaylı bilimsel inceleme hususları arasındadır. Ayrıca kâgir duvarda kullanılan örgü harcının kullanımının değişken olması, blok elemanın tasarımı ve yoğunluk değerlerindeki değişim, örgü işlevi tamamlanmış nihai kâgir duvarın özelliklerini belirleyen ana faktörlerden biridir. Kâgir blok elemanı ve örgü harç tasarım değişkenliğinin duvar özelliklerine etkisi farklı yöntemlerle analiz edilebilir. Kâgir blok elemanı ve örgü harcı kullanılarak hazırlanan bir duvar test modelinin teknik değerleri laboratuvar ortamında fiziksel ve mekanik analiz yöntemi ile incelenebilir. Bununla birlikte, sayısal analiz yöntemi kullanılarak da duvar analiz modelinin incelenmesi, nihai bir duvar tasarımının fiziksel ve mekanik davranışı, farklı geometrik tasarımlara sahip blok elemanların alternatif yatay ve dikey konumda farklı kalınlıklarda uygulanan örgü harcı kullanımını ve farklı yoğunluk değerleri simüle edilerek ayrıntılı olarak incelenebilir. Bu tez çalışmasında, farklı yoğunluk değerlerine sahip kagir blok elemanları ve örgü harcı kullanılarak SAP-2000 programında oluşturulan, standart yüzey alanlı tasarlanmış ve taşıyıcı olmayan bir duvar modeli, modelde kullanılan kagir blok elemanlarının geometrisinde alternatif değişken parametreler uygulanarak analiz edilmiştir. Kâgir bloklar ve harç için eşdeğer kabul edilebilecek birer elastisite modülü değeri belirlenmiştir. Teknik bulgular, farklı deprem yükleme koşulları altında elde edilmiş ve tasarlanan modeller karşılaştırmalı olarak simülasyon yöntemi kullanılarak incelenmiştir.ABSTRACTUse of masonry block elements is a common practice in non-bearing infill wall applications in the construction industry. In the production of these block elements, they are produced with cement binder by using aggregate of different origins. The type of aggregate used in block production directly affects the physical and mechanical properties of the block element and allows it to display different technical properties. However, manufacturing the block element in different geometric designs using the same type of aggregate causes change in the technical properties of the block element. In this context, the use of the block element as a wall filling element in a non-load-bearing wall system causes changes in the properties of the wall, especially in density and mechanical strength. What kind of change phenomenon occurs in a wall built with the use of block elements with different design parameters, a very detailed examination and scientific examination are among the necessary issues in the context of stable use of building materials. In addition, the fact that use of the mortar used in the masonry is variable, as well as the design of the block element and the change in density values, is one of the main factor that determine the properties of the final infill wall. The effect of block element and masonry mortar design variability on the properties of the wall can be analyzed by different methods. The technical values of a wall test model prepared using block elements and masonry mortar can be examined by physical and mechanical analysis method in the laboratory environment. However, the examination of the wall analysis model using numerical analysis method, the physical and mechanical behavior of a final wall design can be examined in detail by simulating the use of masonry mortar applied in alternative horizontal and vertical thicknesses of block elements with different geometric designs and different density values. In this thesis, a non-bearing wall model with a standard surface area, which was created in the SAP-2000 program using masonry block elements with different density values and masonry mortar, was analyzed by applying alternative variable parameters in the geometry of the masonry block elements used in the model. An equivalent modulus of elasticity was determined for masonry blocks and mortar. The technical findings were obtained under different earthquake loading conditions and the designed models were examined comparatively using simulation method. For the simulation analysis, light aggregate masonry block element design with 6 different configurations was considered, one of which has a two-row hollow cavty geometry. In the other models, the configurations of specially designed masonry blocks with three rows of hollow cavties, solid form and multi-row hollow cavties are examined in different nominal sizes, respectively Daha fazlası Daha az
Mohammad Haroon Ehsan
Yüksek Lisans | 2022 | Fen Bilimleri Enstitüsü
ÖZETÇelik yapıların tasarımında malzeme, geometri gibi temel özelliklerinin yanında kiriş ile kolon birleşim davranışının da dikkate alınması gereklidir. Yapı modellerinin pratik şekilde kurulabilmesi açısından kiriş ile kolon birleşimleri genellikle ideal mafsallı veya tam rijit olmak üzere iki şekilde uygulanmaktadır. İdeal mafsallı birleşimlerin dönme serbestlik derecesi açısından sınırlandırılmamış olup moment aktarmadığı, tam rijit birleşimlerin ise dönme serbestlik derecesi engellenmiş olup tüm momenti aktardığı farz edilir. Hâlbuki pratikte hem bir miktar dönme yapan hem de bir miktar moment aktaran üçüncü bir birleşim tipi b . . .ulunmaktadır. Bu tip birleşimler yarı-rijit birleşim olarak adlandırılmaktadır. Çelik kiriş ile kolon birleşimleri davranışlarının tanımlanabilmesi için moment dönme ilişkilerinin incelenmesi gereklidir. Bu çalışmada çelik yapılarda kullanılan kiriş ile kolon birleşimlerinin davranışlarının incelenmesi ve yarı-rijit davranışın önemi araştırılmıştır.ABSTRACTIn the design of steel structures, it is necessary to take into account the behavior of beam to column connections, as well as basic features such as material and geometry. In order to establish practical building models, beam to column connections are generally applied in two ways, ideally pinned or fully rigid. Ideally pinned connections are assumed to be unconstrained in terms of rotational degrees of freedom and do not transmit moment, while fully rigid connections are assumed to have restricted degrees of freedom and transfer all moments. However, in practice, there is a third type of connection that allows some rotation and transmits some moment. These types of connections are called semi-rigid connections. In order to define the behavior of steel beam to column connections, it is necessary to examine the moment-rotation relationships. In this study, the behavior of beam to column connections used in steel structures and the importance of semi-rigid behavior are investigated. In the study, steel beam to column connections were modeled using the finite element method, and the calculation results were examined by considering the connections in the literature Daha fazlası Daha az
Arslan, Eylem
Yüksek Lisans | 2022 | Fen Bilimleri Enstitüsü
ÖZETZeminlerin yapılardan aktarılan yükleri güvenli bir şekilde taşıyabilmesi için yeterli kayma dayanımına sahip olmaları gerekmektedir. Arazi koşulları ve zemin özelliklerine göre, yükleme anında suyun drene olabildiği ve yükün zemin daneleri tarafından karşılandığı durumlarda yüke karşı koyan kayma dayanımını oluşturan parametreler drenajlı iken suyun zemin içerisinden drene olamayacağı kadar hızlı yükleme yapılması halinde ise drenajsız olmakta ve bu değer projelerde alt limit olarak alınmaktadır. Bu nedenle, kayma dayanımının belirlenmesinde zemin türü ve yükleme koşulları dikkate alınmalıdır. Zeminlerde kayma dayanımını etkile . . .yen bir diğer konu ise sıcaklıktır. Mevsimsel sıcaklık farkları ile donma-çözülme (FT) etkilerine maruz kalan zeminde yapısal bütünlük bozulmakta ve dayanım düşmektedir.ABSTRACTSoils must have sufficient shear strength in order to safely carry the loads transferred from the structures. According to the in-situ conditions and soil properties, in cases where water can drain at the time of loading and the load is carried by the soil particles, the parameters constituting the shear strength are drained if the loading is done so fast that the water can not drain through the soil, it becomes undrained and this value is taken as the lower limit in the projects.Therefore, the soil type and loading conditions should be taken into account in determining the shear strength of load-bearing soils. Another issue that affects the shear strength is the temperature. The structural integrity and strength of the soil exposed to seasonal temperature differences and freeze-thaw (FT) deteriorate Daha fazlası Daha az
- Arama alanına arayacağınız kelime veya kelimeleri girin.
- Arama sonucunda gelen listeyi daraltmak için kelime sayısını artırınız. Arama motoru birden fazla kelime varsa ikisininde geçtiği kayıtları getirir.
- Aramalarda büyük-küçük harf ayrımı yoktur. (Dizinler Türkçedir. Türkçe dışındaki kelime aramalarında I karakterinin küçüğünün i olmayacağını aklınızda bulundurunuz.)
- Kelime içinde geçen bazı harflerden emin değilseniz, o karakterin esnek olduğunu belitmek için ?(tek harf), *(çok harf) kullanınız.
- Aramalarda kelime kökü esas alınır. Örnek; kitap kelimesi arandığında kitap, kitaplar, kitaplık, kitabın, kitapçı vb sonuçlar da listelenir.
- Eğer aramanın bire bir eşlenmesi isteniyorsa çift tırnak içide arayınız.
- Aralık aramaları harf ve sayı karışık ise { } karakterleri içinde, Örnek;{başlangıç ... bitiş} eğer aradığınız aralık sayılardan ibaret ise köşeli parantez kullanınız, Örnek;[1926 ... 2015]
- Arama sonuçlarından bazı kelimeleri içeren kayıtları elemek istiyorsanız o kelimenin başına - karakterini yazınız, o kelime geçen kayıtlar listeden elenir.