Filtreler
Sıddık Korkmaz, İmam Mâtürîdî ve Mezhep Eleştirileri

MUHAMMET ÇİFTCİ

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.675 - 678

İslam düşünce tarihinin en önemli simalarından biri olan İmam Mâtürîdî’nin başta şahsı olmak üzere, yetiştiği ilmî çevre, hocaları ve öğrencileri, mensup olduğu “gelenek” ve de İslam dünyasında pek çok Müslümanın mensubu olduğu bir mezhep olarak Mâtürîdîlik hakkında bilgilerimiz yakın geçmişe kadar oldukça sınırlıydı diyebiliriz. Fakat son yıllarda yapılan çalışmalarla birlikte bu eksiklik giderilmeye başlanmıştır. Sıddık Korkmaz’ın “İmam Mâtürîdî ve Mezhep Eleştirileri” isimli eseri de bu gaye ile kaleme alınmıştır. Bu çalışma da “İmam Mâtürîdî ve Mezhep Eleştirileri” adlı kitabın tanıtımı için yazılmıştır. . . . Daha fazlası Daha az

Hamdi Tayfur, Vahyin Tarihsel Mahiyeti

MUHAMMET ÇİFTCİ

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.685 - 694

Allah'ın fiziksel aleme müdahelesi olarak tanımlanabilecek vahiy olgusu asırlardır merak edilegelmiştir. Buna bağlı olarak İslam dünyasında ortaya çıkan ekoller, nasıl bir Kurân ve Peygamber tasavvuruna sahip olduklarını, vahyin mahiyetinin ne olabileceğine yönelik çeşitli açıklamalarda bulunarak ifade etmişlerdir. Bu çalışmada, Kur'ân'ın nazil olmaya başladığı zamandan 21. yy'a kadar vahyin mahiyetine yönelik yapılmış tüm açıklamaların tarihsel olduğunu iddia eden ve bu yönüyle de farklı bir perspektif sunan Hamdi Tayfur’un Vahyin Tarihsel Mahiyeti adlı eseri incelenecek ve kitap özelinde çeşitli eleştirilerde bulunulacaktır. Giriş . . . hariç sekiz müstakil bölümden oluşan söz konusu eser, vahyin dili olan Arapça’nın, vahyi açıklarken kullandığı kelime ve kavramları tahlil eden ilk bölümle başlar. İkinci bölümde Kur'ân’ın kendisini (vahyi) nasıl açıkladığı ve bu açıklalamaları yaparken hangi kavramlar kullandığı hususunda çeşitli analizler yapılır. Sonraki bölümlerde Hz. Peygamber’in ve Sünnî geleneğin vahiy algıları değirlendirildikten sonra Fazlur Rahman, Abdülkerim Suruş, M. Müctehid Şebusteri ve William Montgomery Watt’ın gelenekten farklı olarak vahyin mahiyetini dair açıklamalarına yer verilir. Kur'ân’ın ve Hz. Peygamber’in vahiy tanımları da dahil vahyin mahiyetine yüklenen tüm bu anlamların tarihsel olduğunun iddia edilir Daha fazlası Daha az

Fahreddin er-Râzî’ye Göre, Tanrı’da Vücud ve Mahiyetin Aynılığı ve Ayrılığı Meselesi

Muhammet Çiftci

Makale | 2022 | Bilimname ( 47 ) , pp.451 - 483

Varlık-mahiyet ayrımının ilk versiyonları, her ne kadar Eflatun’a ve Aristoteles’e dayandırılsa da söz konusu ayrımın, Fârâbî ve İbn Sînâ’da felsefî bir “mesele” haline geldiği söylenebilir. Zira bu iki filozofun düşüncesinde, vücud-mahiyet ayrımı meselesi, varlığa ilişkin metafizik çalışmalarda çok önemli bir yeri haizdir ve temel iki soruya dayanmaktadır: Bir şey var mıdır ve var olan bu şey, nedir? İlk soru, daha çok dış dünyadaki şeylerin gerçekliği ile ilgili olup, o şeylerin somut bir şekilde ortaya konmasını amaç edinirken; “var olan şey nedir?” şeklinde ifade edilen ikinci soru ise sorgulanan şeyin ne olduğuyla ilgilenmekted . . .ir. Dolayısıyla ikinci soru, mahiyete ilişkin bir sorudur. Varlık- mahiyet meselesini, Mutezile kelamında da farklı ıstılahlar üzerinden görmek mümkündür. İbn Sînâ ise bu problemi sistemleştirerek daha belirgin hale getirmiştir. Vücud-mahiyet meselesi, hususiyetle İbn Sîna sonrası yaşayan kelamcıların bîgane kalamayıp, etraflıca tartıştıkları konuların başında gelmektedir Daha fazlası Daha az

Teşbihsiz Tenzih Mümkün Müdür?: Salt Tenzihî Dilin İmkânı ve Tenkidi

Muhammet Çiftci

Makale | 2021 | Bilimname ( 45 ) , pp.121 - 153

Allah hakkında kullandığımız terimler zorunlu olarak gücümüzün ve ifadelerimizin sınırlılığıyla ilişkilidir. Bunun en önemli sebebi sözcüklerimizin dünyaya ve tecrübelerimize ait olmasıyla ilgilidir. Dolayısıyla O’nun hakkında yaptığımız nitelemeler gerçekte O’nun isimleri değil, anlayışımızı yükseltmeyi kamçılayan sözcüklerdir denilebilir. Beşerî düzlemde dahi objesini tam olarak temsil edemeyen sözcükler Aşkın olana transfer edildiğinde/tatbik edildiğinde bu “eksiklik/kusur” tebellür etmektedir. Din dilinin kendine has sorularının ve sorunlarının olması oldukça tabiidir. Hususiyetle konuşulanın Aşkın, konuşanın ve sözün sınırlı ol . . .duğu gerçeği dikkate alındığında Tanrı hakkında konuşmanın çeşitli çıkmazları/sorunları/zorlukları muhtevi olduğunu söylemek işten bile değildir. Hal böyle olunca düşünce geleneğinde O’nun hakkında konuşmaya dair tenzih, teşbih, temsil, tenzih-teşbih cemi gibi pek çok yaklaşımlar/teklifler geliştirilmiş ve özellikle de felsefe, Kelam ve tasavvuf alanlarında kaleme alınmış eserlerde bu konular etraflıca tartışılmıştır. Makalemizde ise biz, din dili veya teolojik dil diye isimlendirilen mevzu hakkında ortaya konulmuş önerilerden biri olan ve başta Felsefe ve Kelam geleneğinin benimsediği tenzihi dilin ne olduğuna kısaca değindikten sonra, tenzihî dile yöneltilen tenkitleri ele almaya çalışacağız. Bu çalışmanın asıl meselesi ise teşbihten bütünüyle ayrı bir tenzihi dilin mümkün olup olmadığı hakkında birkaç soru ortaya atmak ve bu sorulara cevap bulmaya çalışmaktır Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms