Filtreler
Filtreler
Bulunan: 21 Adet 0.002 sn
Tam Metin [1]
Veritabanı [2]
Tür [1]
Yayın Tarihi [1]
Yayın Dili [2]
Editör/Editörler [1]
İbn Rüşd’ün Şerh Külliyâtı: Bir Mukaddime Denemesi

HARİS MACIC

Makale | 2018 | Mîzânü’l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 6 ) , pp.11 - 42

İslâm düşüncesi tarihinde Meşşâî geleneğini oluşturan filozoflar arasında İbn Rüşd birçok açıdan ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Kendisinden önce gelen el-Fârâbî ve İbn Sînâ gibi, bu geleneğin en büyük temsilcileriyle kıyaslandığında İbn Rüşd, insanın tabiî etkinliklerinden biri olarak felsefede Aristotelesçi “felsefe yapma” tarzını daha vurgulu bir biçimde sahiplenmektedir. Buna ilaveten, onun felsefî kitabetinin de büyük bir kısmının Aristoteles’in eserleri üzerine yazmış olduğu şerhlerden oluştuğu düşünülürse, İbn Rüşd’ün gerçek anlamda bir filozof olarak görülüp görülemeyeceği sorusu gündeme gelmektedir. Çağdaş araştırmacılar İbn . . . Rüşd’ün entelektüel mirasını okurken bazen onun şârih kimliğini öne çıkararak, bazen de göz ardı ederek anlamaya çalışmaktadır. Bu makalede İbn Rüşd’ün “şârih” ve “filozof” kimlikleri yan yana getirilerek nasıl bir düşünce adamı olduğu üstünde durulduktan sonra, yeni bir perspektif eşliğinde onun Aristoteles şerhlerinin bazı temel özelliklerine dikkat çekilmiştir. Böylece, İbn Rüşd’ü anlamaya çalışan çağdaş bir okuyucunun maruz kaldığı, İbn Rüşd’ün düşüncesindeki felsefe-şerh “gerilimi” giderilmiş ve ona ait Aristotelesçi şerh külliyâtının nasıl bir yaklaşımla ele alınması gerektiği açığa çıkarılmıştır. As a member of the Peripatetic tradition within the Islamic thought, Averroes appears as a distinctive figure in many respects. When compared to al-Fārābī and Avicenna, undoubtedly two of the most prominent representatives of the tradition, Averroes evidently places greater emphasis on the Aristotelian style of “philosophizing,” in line with his view of philosophy as one of the innate human activities. Additionally, if we consider that Averroes’ philosophical writings almost completely consist of his Aristotelian commentaries, then, ipso facto, we are confronted with the dilemma of whether or not he can be labelled as a philosopher, in the true sense of the word. In the attempt to understand Averroan intellectual heritage today, most of the contemporary scholars tend to either overstress or completely ignore Averroes’ “commentatorial” character. In this study, I will try to offer a new perspective to the reader of Averroes’ commentary corpus by juxtaposing, and consequently reconciling his dual identity, that of philosopher and commentator. Furthermore, by acquainting the reader with the structure and peculiarities of Averroes’ commentary work, I will put forth a revised approach to it Daha fazlası Daha az

مُحاوَلةٌ لِنَقْدِ الصُّورةِ الفَنِّيَّةِ في الأدبِ

Suliman ALOMIRAT

Makale | 2018 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 7 ) , pp.111 - 130

Bu araştırma; retorik imgeyi, teknik bir şekilde analiz etmek için, en ideal gördüğü bakış açısını sunmayı amaçlamakta ve bir taraftan imge yaratma sürecini, diğer taraftan da bu imgenin alıcı üzerindeki etkisini ele almaktadır. Araştırma, retorik imge çalışmasının problematiği etrafında şekillenen bir girişle başlamakta, “İmgenin Edebî Söylemdeki Etkisi” başlıklı ilk konu ve “Dış Dünyanın Taklidi ile Duygu ve İçsel Vicdan Dünyasının Taklidi Arasında Hayalî İmge” başlıklı ikinci konuyla devam etmektedir. Çalışma, sonuç kısmı ve önerilerle de bitirilmektedir. The research aims to present a view in the way we see it as clear for . . . the analysis of the rhetorical figure, a technical analysis dealing with the process of the impression created on one hand, and the effect of this figure on the hearer on the other hand. The research began with an introduction on the problematic of studying the rhetorical figure, and then the first topic: The impact of the figure in the literary discourse, and the second topic: The deceptive figure between the simulation of the outside world, and simulation of the world of feeling and inner conscience, and then the conclusion of the research and the recommendation Daha fazlası Daha az

Yoğun Bakım Ünitelerinde Ağrı Kontrolünde Hemşirenin Rolü

Suliman ALOMIRAT

Makale | 2018 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 3 ) , pp.31 - 38

Yoğun bakım ünitelerinde anksiyete ve ağrıya özellikle mekanik ventilatör desteği alan hastalarda sıkça rastlanmaktadır. Hastaların ventilatör ile uyumsuzluklarını, anksiyetelerini, ağrılarını ve yoğun bakım anılarını hatırlamalarını azaltmak, endotrakeal tüp, vasküler kateter gibi araçları çıkarmalarını önlemek, hasta bakım hizmetlerinin yeterliliğini arttırmak, hasta bakım hizmeti verenleri hastanın ajite hareketlerinden korumak amacıyla yoğun bakım ünitelerinde sedasyon ve analjezi uygulanmaktadır. Yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların deneyimledikleri ağrının yönetiminde çeşitli analjezikler uygulanmaktadır. Analjeziklerin kul . . .lanılamadığı ya da etkilerinin yetersiz kaldığı durumlarda ya da farmakolojik ilaç gereksinimini azaltmak için hemşireler tarafından ağrı yönetiminde farmakolojik olmayan uygulamalar kullanılmaktadır. Bu yazıda hemşirelik yönü ile yoğun bakım hastalarında ağrının önemi, ağrıya neden olan faktörler, ağrı belirti ve bulguları, değerlendirmesi ve tedavisine yer verilmiştir Anxiety and agitation in intensive care units are very common especially among patients receiving mechanical ventilation. To reduce patients’ incompatibilities with ventilation, to reduce their anxiety, to help them remember negative intensive care unitrelated memories as little as possible, to prevent them from removing the endotracheal tube, vascular catheter to promote the adequacy of patient care services and to protect patient care providers from agitated patients, sedation and analgesia are performed in intensive care units. Various analgesics are administered in the management of the pain experienced by patients in intensive care units. Nurses resort to nonpharmacological practices to manage patients’ pain, in case analgesics are not available or their effectiveness is inadequate, or they want to limit patients’ pharmacological drug requirements. In this article is to bring together the nursing knowledge and the importance of pain in intensive care patients, pain-related factors, signs and symptoms of pain, assessment, management and treatment are given in nursing Daha fazlası Daha az

2012-2017 Yıllarında Türkiye’de Yapılan Hadis Tezleri Bibliyografyası ve Değerlendirilmesi

RECEP EMİN GÜL

Makale | 2018 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 6 ) , pp.93 - 123

Herhangi bir konuda araştırma ve inceleme yapmadan önce oalanda yapılmış diğer çalışmaları bilmenin faydası büyüktür. Buhem konu seçiminde hem de seçilen konunun mümkün olduğu kadar eksiksiz incelenebilmesinde önemli bir yere sahiptir. Tespit edilecek bilimsel çalışmaların başında ise akademik olmaları hasebiyle tezler gelmektedir. Bu tespit işi her alan için olduğu gibi hadis alanı için de söz konusudur. Hadis sahasında 2012 yılından sonra yapılan tezlerin bir arada verildiği ve değerlendirildiği bir çalışmanın eksikliği bu makalenin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Bu araştırma hadis alanının son altı yılında yapılan lisansüstü t . . .ezleri her yönüyle incelemekte ve okuyucuya genel bir durum tespiti sunmaktadır. Çalışmada öncelikle tezler yıllara, üniversitelere ve konularına göre değerlendirilmiştir. Buna göre son yıllarda hem tez sayısında hem de hadis problemleri ile ilgili çalışmaların sayısında artış olduğu tespit edilmiştir. Biyografik tezlerin ise hemen her yıl diğer konulara oranla daha fazla çalışıldığı görülmektedir. Makalede, tezler doktora ve yüksek lisans başlıkları altında kronolojik olarak sıralanmıştır. It is a great benefit to know other work done in that field before you conduct research and analysis on any subject. This has an important place both in the selection of the subject and in the examination of the chosen subject as thoroughly as possible. At the beginning of the studies to be determined are dissertations because they are academic. This retaining is also the case for the hadith field as it is for every field. The lack of a research where dissertations made after 2012 in the field of Hadith are given together and evaluated has been instrumental in the emergence of this article. This research examines every aspect of graduate dissertations in the last six years of the field of Hadith and presents a general status determination to the reader. Primarily, in this study, dissertations were evaluated according to years, universities and subjects. Accordingly, it has been determined in recent years that both the number of theses and the number of studies related to hadith problems increase. Biographical dissertations are worked more frequently than in other subjects every year. In this study, theses are listed chronologically under doctoral and master’s titles Daha fazlası Daha az

Hastanede Öğrencilere Verilen Oryantasyon Eğitiminin Etkinliğinin Değerlendirilmesi

RECEP EMİN GÜL

Makale | 2018 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 1 ) , pp.9 - 14

Amaç: Araştırma, hastanede öğrencilere verilen oryantasyon eğitiminin öğrencilerin uyum süreci üzerine etkisini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini, İstanbul Anadolu yakasında hizmet veren kadın hastalıkları doğum ve çocuk hastanesine staj için gelen 217 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmanın verileri, araştırmacılar tarafından hazırlanan katılımcıların tanıtıcı özellikleri ve hastane hizmet sürecine yönelik soruları içeren 23 soruluk ö n-test ve son-test anket formu ile elde edilmiştir. Öğrencilere oryantasyon eğitimi öncesinde ön-test ve eğitim sonrası son-test ygulanmıştır. Veriler . . .SPSS programında yüzdelik hesaplama, t-test ve varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Öğrencilerin ön-test puanları incelendiğinde; en yüksek puanın %80 ile iletişim konularında alındığı, en düşük puanın %64.9 ile enfeksiyon konularında alındığı saptanmıştır. Son-testte ise öğrencilerin en yüksek puanı (% 88.5) ile yine iletişim konularında aldığı, en düşük puanı ise hasta güvenliği konularında (%74.9) aldığı saptanmıştır. Öğrencilerin ön-test puan ortalamasının 68.33±15.61, sontest puan ortalamasının 81.69±14.88 olduğu ve aradaki farkın anlamlı olduğu ( Daha fazlası Daha az

Oryantalist Bakış Açısının Sinemaya Yansıması: The Physcian (2013) Örneği

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi6 ( 1 ) , pp.759 - 778

Doğu bilimi ya da şarkiyatçılık olarak da bilinen oryantalizm, her ne kadar Doğu kültürlerini ve dillerini tanımak için kurulmuş akademik bir disiplin olsa da içerisinde iktidar ilişkilerini de barındırmaktadır. Edward Said’in betimlediği üzere oryantalizm, Batı dünyasının Doğu dünyası üzerinde hegemonya kurabilmesini kolaylaştıran ve ön yargılardan beslenen bir düşünce sistemidir. Batı’nın kurgulamış olduğu Doğu imajı olarak da görülen oryantalizm, çok eski dönemlerden beri kendisini birçok alanda göstermektedir. Edebiyattan müziğe, resimden mimariye kadar birçok farklı alanda varlık gösteren oryantalist bakış açısının izlerine sin . . .emada da rastlanılmaktadır. Sinema, sanat formu olmasının yanı sıra bir kitle iletişim aracıdır ve toplumsal bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla sinema ve toplumsal yaşam arasında kuvvetli bir bağ bulunmaktadır. Hem görsel hem de işitsel unsurların etkili şekilde kullanılabildiği sinema aracılığıyla oryantalist bakış açısı, toplumsal düzlemde yeniden üretilebilmektedir. Oryantalist bakış açısının sinemada birçok örneği bulunmaktadır. The Physician (2013) filmi, bu örneklerin bir tanesidir. The Physician, 2013 yılında Philipp Stölzl tarafından yönetilmiş, dram/tarih türünde bir filmdir. Film, Rob Cole isimli karakterin, İbn-i Sina’dan tıp eğitimi almak için Londra’dan İsfahan’a yaptığı yolculuğu ve sonrasında gelişen olayları anlatmaktadır. Film genelinde oryantalist öğelere sıkça rastlanılmaktadır, bu bağlamda yapılmış olan çalışmanın amacı, The Physician (2013) filminde yer alan oryantalist öğeleri, içerik analizi yöntemiyle ortaya çıkartmaktır Daha fazlası Daha az

Siyasal Meşruiyetin Sağlanmasında Medyanın Rolü Üzerine Bir Değerlendirme

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi ( 30 ) , pp.115 - 128

Toplumsal bir varlık olan insan, tarihin her döneminde belirli formlarda toplumsal yaşam biçimleri geliştirmiştir. Geliştirilen toplumsal yaşantılar, zamansal ve mekânsal farklılıklar göstermiş olsa da, bu toplumsal yaşantılarda gözlemlenen bazı ortak noktalar bulunmaktadır. İktidarın mevcudiyeti ve iktidar ilişkileri, bu ortaklıklardan yalnızca ikisidir. İnsan ilişkilerinin sistemli bir yapıya büründüğü her toplumsal yaşayış biçiminde, iktidar yapılanmasının varlığı gözlemlenmektedir. Esasen toplumsal yaşamdan ziyade insan ilişkilerinin varlık gösterdiği her yerde, mikro düzeyde de olsa bir iktidarın varlığından söz edilebilmektedi . . .r. Bu çalışmada, literatürde yer alan farklı yaklaşımlar doğrultusunda iktidarın ne olduğu tartışılarak bir toplumsal iktidar türü olan siyasal iktidarın meşruiyet arayışında medya ile ilişkisi literatürden elde edilen bilgiler ışığında değerlendirilecektir Daha fazlası Daha az

Özel Bir Grup Hastanesinde Çalışan Hemşirelerin İşe Bağlı Gerginlik Düzeylerinin ve Stresle Başa Çıkma Tarzlarının Belirlenmesi

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 1 ) , pp.1 - 7

Amaç: Araştırma özel sağlık sektöründe çalışan hemşirelerde işe bağlı gerginlik düzeyini ve stresle başa çıkma tarzlarını belirlemek amacıyla kesitsel tanımlayıcı tipte yapıldı. Gereç ve Yöntem: Araştırmaya, özel bir sağlık grubunun İstanbul Hastaneleri’nde yatan hasta katı, yoğun bakım ünitesi, günübirlik hasta alanları, poliklinik, acil servis, ameliyathane ve merkezi sterilizasyon ünitelerinde çalışan 18 yaş üstü ve 2 aylık deneme süresini doldurmuş 319 hemşire dâhil edildi. Veriler, “Genel Bilgi Formu”, “İşe Bağlı Gerginlik Ölçeği” ve “Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği” kullanılarak toplandı. Çalışmada elde edilen bulgular değe . . .rlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS 21.0 İstatistik paket programı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya katılan hemşirelerin işe bağlı gerginlik düzeyleri orta düzey olarak bulundu. Mesleki deneyimi 0-1 yıl arasında olan hemşirelerin işe bağlı gerginlik puanı 32.89 iken deneyimi 37 ay-5 yıl arasında olanların 37.02’ye yükseldiği tespit edildi. 5 yıl ve üzerinde deneyimi olanlarda ise işe bağlı gerginlik puanının giderek azaldığı görüldü. İşe bağlı gerginlik puanının en yüksek ekip liderlerinde, en düşük ise sorumlu hemşirelerde olduğu görüldü. Hemşirelerin stresle baş etme tarzı olarak en fazla kendine güvenli yaklaşım, sosyal desteğe başvurma ve iyimser yaklaşımı kullandığı tespit edildi. Sonuç: Bu çalışmada hemşirelerin orta düzeyde gerginlik yaşadığı bulundu. Stresle baş etme yöntemlerinden kendine güvenli yaklaşım, sosyal desteğe başvurma ve iyimser yaklaşım puanı yüksek olanların işe bağlı gerginliğin azaldığı, çaresiz yaklaşım ve boyun eğici yaklaşım puanı yüksek olanların işe bağlı gerginlik puanlarının yüksek olduğu tespit edildi. Hemşirelerin işe bağlı gerginlik düzeylerinin kontrolü ve stresle baş etmede doğru yöntemlerin seçimi için bu konularla ile ilgili eğitim programları düzenlenmesi önerildi. Objective: This descriptive cross-sectional study was performed to determine the workrelated stress levels and styles of coping with stress of the nurses working in private health sector. Materials and Method: This study was carried out on 319 nurses over the works in an inpatient floor, intensive care unit, outpatient clinics, emergency department, operating theatre and central sterilization unit, who were aged 18 years and older and who had passed 2-month trial period. Data were collected by using questionnaires; “General Information Form”, “Scale of Work-Related Stress” and “Stress Coping Styles Scale”. Statistical package programme for social sciences (SPSS) version 21.0 was used for statistical analysis for the evaluation of findings obtained from the study. Findings: Work-related stress levels of the nurses was found to beat moderate level. Work-related tension score was found as 32.89 amongst the nurses who have 0-1 years of professional experience and the score raised to 37.02 amongst who have between 37 months-5 years of experience It was obtained that work-related tension score of the nurses who have 5 years of experience and over, has decreased gradually. It was determined that work-related stress score was the highest amongst the team leaders and the lowest in the charge nurses. It was found that nurses used mostly the self-reliant approach social support, and optimistic approach as a way of coping with stress. Conclusion: This study revealed that nurses had tension at moderate level. It was determined that workrelated tension score was higher amongst the nurses whose scores of helpless approach and submissive approach were high while work-related tension score was lower of whom the scores of self-reliant approach, social support, and optimistic approach were high. It was recommended to conduct education sessions for the selection of stress-coping method, managing work related stress Daha fazlası Daha az

Çocuk Hastaların Ağrısını Değerlendirmede Kanıta Dayalı Uygulama Önerilerine Uyumun Arttırılması İçin Kullanılan Stratejiler

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 1 ) , pp.23 - 31

Amaç: Bu derlemenin amacı, hemşirelerin, çocuk hastaların ağrısını değerlendirmede kanıta dayalı önerileri kullanmalarını sağlamak için uygulanan stratejilerin etkinliğini değerlendirmek üzere yayınlanan çalışmaların sonuçlarını incelemektir. Gereç ve Yöntem: İlgili çalışmalara “Cochrane Library, OVID, EBSCO, PubMed, Elsevier Science Direct” veri tabanlarında tarama yapılarak ulaşılmıştır. Bulgular: Tarama sonucunda yedi çalışma incelemeye alınmıştır. Kanıta dayalı uygulama rehberinin kullanımı ve yararları hakkında sağlık profesyonellerine grup eğitimi verilmesi en yaygın kullanılan profesyonel stratejidir. Organizasyonel yapıda de . . .ğişim, kalite iyileştirme ve/veya performans ölçüm sistemlerinde değişim en çok kullanılan örgütsel stratejiler arasında yer almaktadır. Çocuk hastaların ağrılarının değerlendirilmesinde, uygulanan stratejilerden sonra; ağrı değerlendirme oranı %13 ile %30 arasında, tekrar değerlendirme oranı ortalama %4.25 ile %30 arasında artmıştır. Sonuç: Çocuk hastaların ağrı değerlendirmesinde kanıta dayalı uygulama önerilerinin uygulama alanına aktarılması için farklı stratejiler kullanılmaktadır. Profesyonel ve örgütsel girişimlerin bir arada kullanıldığı stratejiler uyumu olumlu yönde artırmaktadır. Objective: The aim of this review is to analyze the results of studies published to assess the effectiveness of strategies applied to ensure that nurses use evidence-based recommendations to assess the pain in pediatric patients. Material and Methods: The related studies were accessed by screening the databases of “Cochrane Library, OVID, EBSCO, PubMed and Elsevier Science Direct”. Findings: As a result of the screening, seven studies were reviewed. Providing group training for health professionals on the use and benefits of the evidence-based practice guidelines is the most widely used professional strategy. Alterations in the organizational structure, in quality improvement and / or performance measurement systems are among the most used organizational strategies. After the implementation of the strategies, in the assessment of pediatric patients’ pain, the pain assessment rate increased between 13% and 30%, and the re-assessment rate increased between 4.25% and 30% on average. Conclusion: In the assessment of pediatric patients’ pain, different strategies are used to put evidence-based practice recommendations into practice. Strategies in which professional and organizational interventions are used together contribute to compliance positively. Daha fazlası Daha az

Modern Hukukta ve Hanefî Mezhebinde Öldürme Türlerinin Maddî ve Manevî Unsurlar Açısından Mukayesesi

AYDIN, Ahmet

Makale | 2018 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 7 ) , pp.13 - 42

Bu makalenin amacı, modern hukuk ve Hanefî mezhebinde yer alan öldürme türlerini maddî ve manevî unsurlar açısından mukayese ederek aralarındaki farklılıkları ortaya koymaktır. Maddî ve manevî unsurun etkisi, özellikle failin cezaî mesuliyetinin tespiti noktasında görülmektedir. Bu araştırmada, cezaî sorumluluğun tespitinde, modern hukukta manevî unsurun belirleyici olduğu, Hanefî mezhebinde ise daha ziyade maddî unsurun etkili olduğu tezi savunulmaktadır. The aim of this article is to show the differences between the types of homicide in Hanafi and contemporary criminal law in terms of material and mental elements. The effect of ma . . .terial and mental elements especially can be seen on the criminal responsibility. In this research, we support the thesis that the most important factor in determining criminal responsibility is the mental element in contemporary penal system and the material element in Hanefite law Daha fazlası Daha az

İlköğretim Öğrencilerinde Skolyoz Tarama Sonuçları

MEDİNE YILMAZ | FEYZA DERELİ | GAMZE KUNDAKÇI

Makale | 2018 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 3 ) , pp.1 - 6

Amaç: Bu çalışmanın amacı üç ilköğretim okulunda eğitim gören 10-14 yaş arasındaki okul çocuklarında skolyoz prevalansını incelemek, skolyoz farkındalığını arttırmak ve politika yapıcılar için veri kaynağı sağlamaktır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipte planlanan bu çalışmaya tarama yapılmasına ailesi izin veren, taramaya katılmaya gönüllü olan öğrenciler dâhil edilmiştir (n: 963). Veri toplamada Skolyoz Tarama Formu kullanılmış olup, Adam’s Öne Eğilme Testi (Adam’s Forward Bending Test) ve vertebra palpasyonu yapılmıştır. Veri analizinde SPSS 22.0 (Statistical Package for Social Sciences) paket programı kullanılmıştır. Bulgular . . .: Skolyoz şüphesi olan öğrencilerin (n: 73) %8.2’si hekim tanısı almıştır. Skolyoz prevalansı kızlar için 0.099, erkekler için 0.052’dir. Öğrencilerin %55.5’i okulda yazı yazarken sıraya eğilmek zorunda kaldığını, %58,1’i okul çantasının ağırlığından dolayı rahatsız olduğunu belirtmiştir. Ayrıca %13.6’sı yatakta sırt ağrısı çektiğini, %25.8’i sırada otururken kendini rahatsız hissettiğini ifade etmiştir. Düzenli olarak spor yapanların oranı %58.4’dür. Sonuç: Araştırma sonuçları tarama yolu ile skolyozun erken tanılanabileceğini göstermiştir. Okul sağlığı alanında yürütülecek programlarda hemşirelerin omurga deformitelerini önlemek üzere öğretmenlerle işbirliği içerisinde, postür eğitimi, ağırlık taşıma yöntemleri, egzersizin önemi konularında eğitim programları düzenlemesi ve bunların okul idaresi ve rehber öğretmenlerle birlikte düzenli aralıklarla tekrarlanması önerilmektedir Objective: The purpose of this study is to investigate the prevalence of scoliosis in 10- to 14-year-old children attending three primary schools, to raise awareness of scoliosis, and to provide a data source for policy makers. Material and Methods: Volunteer students whose parents gave permission for screening were recruited to this cross-sectional study (n: 963). For data collection, the Scoliosis Screening Form was used. In addition, Adam’s Forward Bending Test was administered and vertebra palpation was performed. The SPSS 22.0 (Statistical Package for Social Sciences) was used for the data analysis. Findings: Of the students suspected to have scoliosis (n: 73), 8.2% were diagnosed with scoliosis by the physician. The prevalence of scoliosis was 0.099 in girls and 0.052 in boys. Of the students, 55.5% stated that they had to lean on the desk while writing at school, 58.1% said they were uncomfortable due to the heavy weight of the school bag. Also 13.6% stated that they had back pain in bed, 25.8% said they felt uncomfortable in the sitting position. Ratio of students exercising regularly was 58.4%. Conclusion: The results of the study demonstrated that scoliosis could be diagnosed early through screening. It is recommended that to prevent spinal deformities, school health programs should include training programs organized by nurses on the importance of achieving the correct upright posture, weight bearing methods and exercise, and that nurses should repeat these training programs in cooperation with school administration and school counselors Daha fazlası Daha az

Eğitiminin Başında ve olan Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Öğrencilerinin Beklenti ve Memnuniyet SonundaDüzeylerinin Karşılaştırılması

TURHAN KAHRAMAN | DEVRİM CAN SARAÇ | DERYA ÖZER KAYA

Makale | 2018 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 1 ) , pp.15 - 22

Amaç: İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’nde öğrenim gören öğrencilerin memnuniyet düzeylerini ve beklentilerini saptamak, memnuniyet ve beklenti düzeylerinin cinsiyete ve sınıfa göre farklarını incelemekti. Gereç ve Yöntem: Retrospektif ve tanımlayıcı tipte olan bu araştırmada 2016–2017 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’nde birinci ve dördüncü sınıfta eğitim gören öğrencilerin verileri kullanıldı. Öğrencilerin beklenti ve memnuniyet düzeyleri İzmir Kâtip Çelebi Üniversit . . .esi Öğrenci Memnuniyet Anketi kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmada toplam 130 öğrencinin (91 kadın ve 39 erkek) verisi incelendi. Altmış iki öğrenci 1. sınıfta ve 68 öğrenci de 4. sınıfta eğitim görmekteydi. Tüm katılımcıların bütün alanlardaki memnuniyet düzeylerinin beklenti düzeylerine göre anlamlı olarak daha düşük olduğu bulundu (p.05). Dördüncü sınıf öğrencilerinin akademik danışmanlık ve rehberlik hizmetleri hakkındaki memnuniyet düzeylerinin ve bu hizmetler hakkındaki beklentilerinin karşılanmasının 1. sınıf öğrencilerine göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulundu (sırasıyla p=.023 ve p=.002). Diğer değişkenler açısından sınıflar arasında anlamlı bir fark bulunmadı (p>.05). Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, öğrencilerin beklenti düzeylerinin memnuniyet düzeylerinden anlamlı olarak daha yüksek olduğunu gösterdi. Cinsiyet ile öğrencinin içerisinde olduğu öğrenim sürecinin öğrencilerin akademik hizmetler ve akademik ortamla ilgili beklenti ve memnuniyet düzeyleri üzerinde etkili faktörler olabileceği görüldü. Objective: To determine the levels of satisfaction and expectations, and to examine the differences in them according to gender and year in the students in Department of Physiotherapy and Rehabilitation, Faculty of Health Sciences, İzmir Kâtip Çelebi University. Material and Method: This retrospective and descriptive study investigated the data of the students in the first and fourth year in Department of Physiotherapy and Rehabilitation, Faculty of Health Sciences, İzmir Kâtip Çelebi University during the spring semester of the 2016-2017 academic year. Expectations and satisfaction levels of the students were evaluated using İzmir Kâtip Çelebi University Student Satisfaction Questionnaire. Findings: The data of 130 students (91 female and 39 male) were investigated in the study. Sixty-two and 68 students were in the first and fourth year, respectively. All participants’ satisfaction levels in all domains were significantly lower than expectation levels (p.05). Satisfaction levels of fourth year students about academic counseling and guidance services and their expectations about them were significantly higher than those of the first year students (p=.023 and p=.002, respectively). There were no significant differences between the groups in terms of other variables (p>.05). Conclusion: The results of this study showed that the expectation levels of the students were significantly higher than their satisfaction levels. It was seen that gender and the student’s learning period could be effective factors on the expectation and satisfaction levels of the students regarding the academic services and academic environment Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms