Filtreler
Filtreler
Bulunan: 45 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Tür [2]
Dergi Sayısı [6]
Yayın Dili [3]
Medical Biology and Genetics Laboratory Book

TÜLAY KILIÇASLAN AYNA | MUSTAFA SOYÖZ | MELEK PEHLİVAN

Kitap | 2020 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

80 Pages : İllustrations ; 26 cm.

Uluslararası Kâtip Çelebi Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, 26-28 Mart 2015, İzmir

TÜLAY KILIÇASLAN AYNA | MUSTAFA SOYÖZ | MELEK PEHLİVAN

Kitap | 2017 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi

Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli çalkantılar yaşadığı XVII. yüzyılın ilk yarısı aynı zamanda Kâtip Çelebi’nin çok yönlü eserlerini ortaya koyacağı bir döneme de işaret etmektedir. Aynı dönem Avrupalılar için, Rönesans ve Reform hareketleriyle modern bir bakış açısı ve anlayışla yeniden doğuşlarını simgeleyen, anakaraları dışında bulunan dünyaya yönelik politikalarını değiştirdikleri bir dönemin başlangıcını ifade ederken; Osmanlı Devleti açısından sonuçsuz savaşlar, iç karışıklıklar, taht mücadeleleri, dinî gruplar arasındaki çekişmeler, hülasa, devlet düzenini sarsacak nitelikteki gelişmelerin her geçen gün derinleştiği bir . . .süreç olarak tezahür ediyordu. Devletin yeniden intizama ve eski kudretine kavuşturulması çabaları Osmanlı ileri gelenlerinin kafalarını yorarken, Kâtip Çelebi de kaleme aldığı bazı eserlerinde bunlarla ilgili fikirlerine yer vererek ilgililere ışık tutmaya çalışmıştır. 1609 yılının Şubat ayında İstanbul’da dünyaya gelen Mustafa, namıdiğer Hacı Halife veya Kâtip Çelebi, babasının devlet kademelerindeki farklı vazifeleri sayesinde birçok çağdaşına nazaran oldukça ayrıcalıklı bir ortamda yetişme şansına sahip oldu. Henüz beş yaşındayken aldığı ilk dinî eğitimini, Osmanlı mali yapısı içerisinde farklı şekillerde devam ettirmesiyle sonuçlandırdı. Anadolu Muhasebeciliği Kalemi’ne çırak olarak girmesiyle çeşitli hesap usullerinin yanı sıra siyâkat ve erkam gibi yazı türlerini öğrendi. Kısa süre sonra katıldığı Abaza İsyanı’nın bastırılmasında ve Bağdat Seferleri’nde kayda değer tecrübeler edindi. Bu ilk seferlerin ardından daha başka sefer ve muhasaralarda da yer alan Kâtip Çelebi, son olarak 1635 yılında katıldığı Revan Seferi’nin ardından ömrünün geri kalan kısmını ilmi çalışmalara vakfetti. Henüz genç yaşta parasının kayda değer kısmını kitaplara ayırarak daha fazla ilgi duyduğu tarih, tabakat ve vefeyât türü eserlerin büyük bir bölümünü okudu. Devrinin önde gelen âlimlerinden dersler almaya devam ettiği gibi bir süre sonra kendisi de ders vermeye başladı. Hayatının son günlerine doğru çeşitli konularda eserler telif etmiş, ancak kısa ömrü 1657 yılında son bulmuştu. Sadece çağı değil sonraki devirler için de saygı ve övgüyle anılan bir isim olan Kâtip Çelebi’nin 48 yıllık hayatına sığdırdığı eserleri yalnızca yaşadığı coğrafyayı değil Batı ülkelerini de etkilemiştir. Günümüzde birçok eseri yabancı dillere çevrilmiş olan bu büyük ilim adamı ve çalışmaları hakkında yapılan araştırmalar hâlâ süregitmektedir. Ağırlıklı olarak tarih ve coğrafya alanlarında eserler vücuda getirmekle birlikte farklı konularda da çalışmalar ortaya koymuştur. Devrinin çok okuyup yazan entelektüelleri arasında gösterilen Kâtip Çelebi’nin tarih, coğrafya, astronomi, fıkıh, matematik ve tıp ilimlerine ilgi duyduğu, şahsi kütüphanesinde binlerce kitap bulunduğu rivayet edilir. Okumakla aynı ölçüde, bilgiyi kitaba dökme noktasında da hünerlerini gösteren Çelebi’nin yirmiden fazla eseri bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları; Keşfü’z-Zunûn an Esâmi’l-Kütübi ve’l-Fünûn, Süllemü’l-Vüsûl ilâ Tabakâti’l-Fuhûl, Fezleketü Akvâli’l-Ahyâr fî İlmi’t-Tarih ve’l-Ahbar, Takvimü’t- Tevârih, Müntehâb-ı Bahriyye-i Pirî Reîs bin el-Hâc Mehmed Reîs hemşîrezâde-i Kemal Reîs, Cihânnümâ, Düstûrü’l- ‘Amel li-ıslâhi’l-Halel, Tuhfetü’l-Kibâr fî Esfâri’l-Bihâr, Mîzânü’l- Hakk fî İhtiyari’l-Ehakk, Tuhfetü’l-Ahyâr fi’-Hikem ve’l-Emsâl ve’l-Eş‘âr ile Levâmiu’nNûr fî Zulümât-ı Atlas Minor, Mülûk-i Küffâr Tarihi ile Tarih-i Kostantiniyye ile Kayâsıra (Revnaku’s-Saltana) gibi tercüme eserlerdir. Elinizdeki kitap İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi ile Kâtip Çelebi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 26-28 Mart 2015 tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen Uluslararası Kâtip Çelebi Araştırmaları Sempozyumu’na sunulan bildiri metinlerinden oluşmaktadır. Osmanlı bilim ve fikir dünyasının en seçkin simalarından biri olarak, adının ölümsüzleştirilmesi amacıyla 2010 yılında İzmir’de kurulan bir üniversiteye verilmesi, çatısı altında bulunan bilim insanlarına ayrı bir sorumluluk yüklemiştir. Bu münasebetle, bünyesinde barındırdığı Kâtip Çelebi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin öncülüğünde Kâtip Çelebi ile ilgili araştırma ve çalışmalara yeni bir yön vermek ve başlangıç olarak konunun uzmanlarını bir araya getirecek bir toplantı organize etmek üzere yola çıkılarak 26- 28 Mart 2015 tarihleri arasında düzenlenen sempozyum, başarıyla gerçekleştirilmiştir. Böylece akademik mahiyette ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen toplantıda altı ülkeden onlarca bilim insanı bir araya gelmiştir. Tematik konular çerçevesinde üç gün süren sempozyum boyunca her biri Kâtip Çelebi’nin farklı çalışma alanlarını ve yönlerini derinlemesine irdeleyen ve alana yeni bakış açıları getiren kıymetli bildiriler sunulmuştur. Bu yayının amacı; Kâtip Çelebi’nin eserleri ve düşünce dünyası üzerine farklı disiplinlerden bir araya gelen bilim insanlarının ortaya koyduğu çalışmaların sadece akademik camianın değil, ayrıca konuya ilgi duyanların da faydalanabileceği bir başvuru kitabı olarak bilim dünyasına kazandırılmasıdır. Bu bakımdan program çerçevesinde Kâtip Çelebi’nin Düşünce Dünyası, Çelebiler Çağı, Cihannümâ, Sosyal ve Ekonomik Hayat, Kâtip Çelebi ve Eserleri, Denizcilik Tarihi ve Kartografya ve Osmanlı ve Avrupa Coğrafyası gibi tematik konulara göre sunulan bildiriler, kitapta üç bölüm halinde düzenlenmiştir. İlk bölüm temel olarak sadece Kâtip Çelebi’nin değil döneminin siyaset, coğrafya ve din algısını inceleyen yazılardan oluşmaktadır. Bu anlamda Kâtip Çelebi’nin metafizik ve bilgi üretimi arasında kurduğu ilişki, dönemin önemli siyasî ve dinî gruplarından olan Kadızadelilere bakışı ve 17. yüzyıl Osmanlı siyasî düşüncesinin erken modern döneme ilişkin tartışmalarla olan bağlantısı özel olarak irdelenmiştir. Kâtip Çelebi’nin eserlerinin incelenmesine dayanan ikinci bölümde, bunların o dönemde algılanış şekilleri ve eserlerinde faydalandığı Avrupa kaynakları tartışılmıştır. Ayrıca bu bölümde Kâtip Çelebi’ye atfedilen eserlerin ona aidiyeti üzerine mevcut tarih yazımına yeni yaklaşımlar getirilmesi gerektiği ortaya konmuştur. Üçüncü bölüm ise Kâtip Çelebi’nin eserlerindeki Osmanlı ve günümüz Avrupa sınırları üzerine ürettiği bilgileri ele almaktadır. Bu kısım, Kâtip Çelebi’nin coğrafyacılığı ve Türk coğrafya tarihindeki yerinin yanısıra Avrupa, Balkanlar, Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz’in bir 17. yüzyıl Osmanlı entelektüeli tarafından nasıl algılandığı konusu üzerine yoğunlaşmıştır Daha fazlası Daha az

Hemşirelik Doktora Öğrencilerinin Bilimsel Araştırmaya Yönelik Kaygı Düzeylerinin İncelenmesi

TÜLAY KILIÇASLAN AYNA | MUSTAFA SOYÖZ | MELEK PEHLİVAN

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.33 - 38

Amaç: Bu çalışmanın amacı, hemşirelik doktora öğrencilerinin bilimsel araştırma yapmaya yönelik kaygı düzeylerinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı nitelikte bir araştırmadır. Araştırmaya doktora programına kayıtlı toplam 59 öğrenci katılmıştır. Veriler Ağustos-Ekim 2014 tarihleri arasında toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak Büyüköztürk (1997) tarafından geliştirilen 12 maddelik "Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeği" kullanılmıştır. Veriler tanımlayıcı istatistik, t-testi ve Mann-Whitney U testi kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin %96,6’sı kadın, %45,8’i 30-34 yaş grubunda, . . .% 66,1’i akademisyen olarak görev yapmakta ve %55,9’u yeterlik öncesindedir. Öğrencilerin toplam kaygı puanı ortalaması 24,83±5,14 olarak bulunmuştur. Çalışmaya katılan öğrenciler, %66,1’i mecbur kalmadıkça araştırma yapmak istemem ifadesine hiç katılmadıklarını, %35,6’sı ise araştırma yapmam gerektiğinde içimin sıkıldığını hissederim ifadesine tamamen katıldıklarını ifade etmişlerdir. Öğrencilerin araştırma kaygı puanları ile medeni durum, eğitim ve meslek durumları arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p >0,05). Sonuç: Öğrencilerin kaygı düzeyinin ortalamanın altında olduğu söylenebilir. Sonuç olarak, hemşirelik lisansüstü programlarının müfredatında bilimsel araştırma yöntemleri dersinin standart bir ölçüt olarak zorunlu olması halinde genç akademisyenlerin bilimsel araştırmaya yönelik kaygı düzeylerinin istendik düzeye ulaşılabileceği düşünülmektedir. Objective: The aim of this study is to examine the anxiety levels of nursing doctoral students towards scientific research. Materials and Methods: The research is a descriptive research. A total of 59 students enrolled in the doctorate program participated in the study. Data were collected between August and October 2014. The 12-item "Research Anxiety Scale" developed by Büyüköztürk (1997) was used as the data collection tool. Data were analyzed using descriptive statistics, t-test and Mann-Whitney U test. Results: 96.6% of the students participating in the study are women, 45.8% are in the 30-34 age group, 66.1% are academicians and 55.9% are before qualification. The students' mean total anxiety score was found to be 24.83 ± 5.14. 66.1% of the students participating in the study stated that they did not agree with the statement that I do not want to do research unless they have to, and 35.6% of them completely agree with the statement that I feel bored when I need to do research, as well. There was no significant difference between the research anxiety scores of the students and their marital status, education and occupation status (p> 0.05). Conclusion: It can be said that the anxiety level of the students is below the average. As a result, it is thought that if the scientific research methods course is compulsory as a standard criterion in the curriculum of nursing graduate programs, the anxiety levels of young academicians towards scientific research may reach the desired level Daha fazlası Daha az

Cerrahi Kliniğinde Yatan Hastaların Sağlık Okuryazarlığı Düzeylerinin Sağlık Algısı ve Ameliyat Korkusuna Etkisi

BEYCAN HOCAOĞLU | AYLA HOCAOĞLU UZUNKAYA

Makale | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 7 ) , pp.61 - 67

Amaç: Araştırma cerrahi kliniğinde yatan, safra kesesi ameliyatı yapılacak hastalarda sağlık okuryazarlığının sağlık algısı ve ameliyat korkusuna etkisini incelemek amacıyla yapıldı. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel türdeki bu araştırmaya Türkiye'nin batı bölgesindeki bir devlet hastanesinin cerrahi kliniğinde planlı safra kesesi ameliyatı yapılacak 130 hasta dahil edildi. Verilerin toplanmasında hastalara yönelik kişisel bilgi formu, Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği, Sağlık Algısı Ölçeği ve Cerrahi Korku Ölçeği kullanıldı. Araştırma öncesinde etik kurul izni alındı. Veriler tanımlayıcı istatistikler (sayı-yüzde, ortalama±standar . . .t sapma) ve Spearman korelasyon analizi ile değerlendirildi. Bulgular: Araştırma kapsamında alınan hastaların yaş ortalaması 50,03±11,42 yıldır. Araştırmaya katılan hastaların ölçeklerden aldıkları puan ortalamaları Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği için 100,82±15,62, Sağlık Algısı Ölçeği için 49,50±7,97 ve Cerrahi Korku Ölçeği için 36,76±20,31 olarak saptandı. Araştırmaya katılan hastaların sağlık okuryazarlığı düzeyleri yüksek, sağlık algısı ve cerrahi korku düzeyleri orta düzey bulundu. Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği ile Cerrahi Korku Ölçeği puanları arasında negatif yönlü zayıf ilişki saptandı (rs=- 0,226, p=0,010). Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği toplam puanı ile Sağlık Algısı Ölçeği toplam puanı arasında bir ilişki saptanmadı (p>0,05). Sonuç: Araştırma sonucunda ameliyat olacak hastaların sağlık okuryazarlığı düzeyinin yüksek, cerrahi korku ve sağlık algısı düzeylerinin orta derecede olduğu ve sağlık okuryazarlığının cerrahi korkuyu azalttığı saptandı. Hastaların sağlık algısı düzeylerini arttırmaya ve cerrahi korkuyu azaltmaya yönelik eğitim programlarının yararlı olacağı düşünülmektedir Daha fazlası Daha az

Spinal Kord Yaralanmalı Hastalarda Pulmoner Rehabilitasyon Yaklaşımları

BEYCAN HOCAOĞLU | AYLA HOCAOĞLU UZUNKAYA

Makale | 2020 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 5 ) , pp.299 - 305

Spinal kord yaralanması sonrası, pulmoner komplikasyonlar, akut dönemde morbidite ve mortalitenin ana sebebidir. Bu dönemde hastaların yarıdan fazlasında atelektazi, pnömoni ve solunum yetmezliği gibi yaşamı tehdit eden solunumla ilişkili sorunlar gelişmektedir. Solunum fonksiyon bozukluğunun derecesi, nörolojik hasarın kapsamı ve seviyesine bağlı olup, yüksek servikal ve torasik lezyonu olan bireylerin daha yüksek risk taşıdığı bilinmektedir. Hastalar solunum semptomları açısından kapsamlı olarak değerlendirilmelidir. Hastalarda sekresyonları azaltmak ve dışarıya atılımını sağlamak, ventilasyonu artırmak için yaygın olarak kullanıl . . .an teknikler, postüral drenaj, perküsyon, vibrasyon, diyafragmatik solunum, segmental solunum, öksürük teknikleri ve aspirasyon gibi yaklaşımları içermektedir. Uygulanan pulmoner rehabilitasyon yaklaşımları ile hastaların mekanik ventilasyondan kurtarılması, sekresyonların atılması, solunum kaslarının kuvvetlendrilmesi, öksürüğün geliştirilmesi ve ventilasyonun artırılmasıyla birlikte günlük yaşama katılımlarında artışla birlikte yaşam kalitelerinin geliştiği görülmektedir. Pulmonary complications after spinal cord injury are the main cause of morbidity and mortality in the acute period. In this period, more than half of patients develop life threatening respiratory problems such as atelectasis, pneumonia and respiratory failure. The degree of respiratory dysfunction depends on the extent and level of neurological damage, and individuals with high cervical and thoracic lesions are known to have a higher risk. Patients should be comprehensively evaluated for respiratory symptoms. Commonly used techniques to reduce secretions and increase ventilation include postural drainage, percussion, vibration, diaphragmatic breathing, segmental breathing, cough techniques, and aspiration. With the pulmonary rehabilitation approaches applied, it is observed that quality of life improves with the increase in their participation in daily life with the recovery of patients from mechanical ventilation, removal of secretions, strengthening of respiratory muscles, development of cough capacity and increasing ventilation. Daha fazlası Daha az

Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları Sempozyumu (ASYU-2014), 09-10 Ekim 2014 – İzmir : bildiriler kitabı

BEYCAN HOCAOĞLU | AYLA HOCAOĞLU UZUNKAYA

Kitap | 2014 | Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları (ASYU) Sempozyumu , pp.299 - 305

Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları (ASYU) Sempozyumu, 9-10 Ekim 2014 tarihleri arasında İzmir'in yeni kurulan devlet üniversitesi olan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) desteğiyle İzmir'de düzenlenmiştir. Sempozyum, disiplinler arası bir konu olan akıllı sistemler alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmeyi ve aralarında etkin bir iletişim platformu oluşturmayı hedeflemektedir. Sempozyumda Yapay Sinir Ağları, Bulanık Mantık, Karma Akıllı Sistemler, Bilgi Tabanlı Sistemler, Evrimsel Hesaplama, Uzman Sistemler, Evrimsel Algoritmalar, Makine Öğrenmesi, Örüntü Ta . . .nıma, Akıllı Elektronik Sistemler gibi yöntemler ve bu yöntemlerin liste ile sınırlı olmamak üzere aşağıdaki örnek alanlardaki uygulamaları konu alınmıştır Daha fazlası Daha az

Üniversite Öğrencilerinde İleri Glikasyon Son Ürünleri Alım Düzeyinin Belirlenmesi

BEYCAN HOCAOĞLU | AYLA HOCAOĞLU UZUNKAYA

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.75 - 79

ÖZ Amaç: Çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin ileri glikasyon son ürünleri alım seviyelerinin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışma 2018 yılı Mayıs-Temmuz ayları arasında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde okuyan, 200 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında öğrencilere yüz yüze görüşme yöntemi ile antropometrik ölçümleri, besin tüketim sıklıkları ve beslenme alışkanlıklarına yönelik anket uygulanmıştır. Ayrıca öğrencilerin 3 günlük besin tüketim kayıtları alınmıştır. Öğrencilerin günlük besin tüketim kayıtlarına göre aldıkları günlük ileri glikasyon son ürünleri miktarları saptanmıştır. Verile . . .r bilgisayar ortamında tanımlayıcı istatistikler kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin ileri glikasyon son ürünleri alım ortalaması 8900,75±302,33 kU/gün ’dür. Erkeklerin günlük ileri glikasyon son ürünleri alım düzeyleri 10570,92±794,57 kU ve kadınların 8534,12±318,97 kU olduğu, erkeklerin ileri glikasyon son ürünleri alım düzeylerinin anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur ( Daha fazlası Daha az

Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları 2017 (ASYU-2017) Konferansı - Bildiri Özetleri Kitabı

BEYCAN HOCAOĞLU | AYLA HOCAOĞLU UZUNKAYA

Kitap | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları (ASYU) Konferansı, disiplinler arası bir konu olan akıllı sistemler alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmeyi ve aralarında etkin bir iletişim platformu oluşturmayı hedeflemektedir. Konferans dili Türkçe olup güncel konulardaki özel oturum ve eğitim semineri önerileri de kabul edilecektir. Konferansa gönderilen tüm bildirilerin değerlendirilmesinde en az iki hakem tarafından körleme değerlendirme yöntemi kullanılacaktır. Konferansta kabul edilen bildiriler Bildiri Özetleri Kitabı'nda özet olarak yayımlanacak ve konferansta sözlü veya poster olarak sunulan tüm çalışmalar ise ay . . .nı isimli ulusal dergide tam metin olarak yayımlanacaktır Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms