Filtreler
Filtreler
Bulunan: 77 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Yayın Tarihi [1]
Yayın Dili [2]
EOG kontrollü çok yönlü tekerlekli sandalye

Afandi, Jamala

Yüksek Lisans | 2019 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETBu tezde, EOG sinyalleri kullanılarak hareket yeteneği kısıtlı engelli bireyler için gerçek zamanlı çalışmalara uygulanması kolay bir tekerlekli sandalye kontrol algoritması geliştirilmiştir.Bu çalışmada, yaşları 20-26 arasında değişen 26 bireyden EOG sinyalleri alınmıştır. EOG sinyalleri olarak yatay EOG, sağ göz düşey EOG ve sol göz düşey EOG sinyalleri kayıt edilmiştir. Daha sonra her bir EOG kanalı 150 ms’lik medyan süzgecine tabi tutulmuştur. Böylece istemsiz yapılan göz kırpmaları ve çeşitli diğer gürültüler sinyalden arındırılabilmiştir. Geliştirilen algoritmaların girişine, her deneğin kendi EOG sinyallerinin maksimum ve . . . minimum değerlerinin orta değerinin yarısı eşik değer olacak şekilde uygulanmıştır.ABSTRACTIn this thesis, a wheelchair control algorithm that is easy to apply to real-time studies has been developed for restricted individuals with disabilities by using EOG signals.In this study, EOG signals were acquired from 26 individuals with the age between 20 and 26 years. EOG signals of horizontal EOG, vertical EOG of the right eye, and vertical EOG of the left eye were recorded. Medial filter with 150-ms duration was applied to all EOG channels. Hence, involuntary blinkings and various other noises were filtered from the signal. The mid-value of the maximum and minimum values of each subject's EOG signals are determined as the threshold value that was applied to the input of provided algorithms Daha fazlası Daha az

Fuzzy logic based color selection system design in interior architecture İç mimaride bulanık mantık tabanlı renk seçimi sistem tasarımı

İregöl, Ayşe

Yüksek Lisans | 2019 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

Özet:Günümüzde mimari ve iç mimarideki tasarım olguları sezgisel alandan bilim ve sanatsal alana doğru geçmiştir. Beceri ve rastgelelikten ziyade derinlemesine incelemeler yapılan ve formülize edilebilen bir olgu haline dönüşmüştür. Bununla birlikte mimarlık-renk ilişkisi de ayaklarını daha sağlam şekilde yere basmaya başlamıştır. Fonksiyon, biçim ve tasarım olarak başarılı kabul edilebilecek bir mimari ürün iyi bir renk etüdüne sahip değilse beğenilmeyerek niteliksiz olarak nitelendirilebilmektedir. Mimari biçimlerin renklendirilmeleri tesadüflere bırakılmadan, insanın bu yöndeki ruhsal ihtiyaçlarına cevap veren renkler kullanılara . . .k düzenlenmelidir. Bu tezdeki araştırma 269 mühendislik fakültesi lisans öğrencisiyle anket çalışması yapılarak gerçekleştirilmiştir. Verileri toplamak amacıyla demografik anket ve renk-duygu anketi kullanılmıştır.Summary:Today, design phenomena in architecture and interior architecture have moved from an intuitive field to the science and artistic field. It has become a phenomenon that can be formulated and analyzed in depth rather than skill and randomness. However, the relationship between architecture and color has begun to stand on the ground more firmly. If an architectural product that can be accepted as successful as function, form, and design does not have a good color study, it can be regarded as unqualified by not being appreciated. The coloration of architectural forms should be arranged by using colors that respond to the spiritual needs of people in this direction without being left to chance. The research in this study has been conducted with 269 undergraduate students of engineering faculties. Demographic and color-emotion questionnaires have been used to collect data Daha fazlası Daha az

Kimyasal modifikasyon işleminin müzik aletlerinin ses tınısı üzerine etkisi

Aydoğmuş, Ayberk

Yüksek Lisans | 2019 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETBu tez çalışmasında müzik aletlerinde yaygın olarak kullanılan ladin (Picea orientalis), akçaağaç (Acer pseudoplatanus) ve maun (Khaya ivorensis) odunlarından hazırlanan büyük boyutlu örnekler propiyonik anhdirit kullanılarak kimyasal modifikasyon işlemini gerçekleştirilmiştir. Kimyasal Modifikasyon işlemi gerçekleştirilen örneklerde meydana gelen ağırlık kazancı (WPG()) değeleri, şişme katsayıları (S()) ve şişmeye karşı etkinlik değerleri (ASE()) tespit edilmiştir. Kimyasal modifikasyon sonrası eğilme direnci ve statik eğilmede elastikiyet modülü değerleri tespit edilmiştir. Ayrıca modifikasyon sonrası akustik özelliklerde meyd . . .ana gelen değişimlerde araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre kimyasal modifikasyon sonrası küçük boyutlu örneklerde, minimum 4,15 maksimum 29,39 oranında ağırlık kazancı (WPG) değeri tespit edilmiştir. Büyük boyutlu örneklerdeki WPG () ise ladin, akçaağaç ve maun örnekleri için sırasıyla 11,26, 11,9 ve 6,7 olarak tespit edilmiştir. Boyutsal sabitlik testi sonuçlarına göre modifikasyon sonrası minimum 26,53 maksimum 82 oranında şişmeye karşı etkinlik (ASE()) değeri tespit edilmiştir. Her üç odun türü içinde WPG değeri arttıkça boyutsal sabitlikte artış olduğu belirlenmiştir.ABSTRACTIn this thesis A large samples of wood prepared from spruce (Picea orientalis), maple (Acer pseudoplatanus) and mahogany (Khaya ivorensis) woods, commonly used in musical instruments, are modified with propionic anhydride were subjected to chemical modification using propionic anhydride. The weight gain values (WPG ()) , swelling coefficients (S ()) and anti-swelling efficentits values (ASE ()) were determined in the samples that chemically modified. After chemical modification, bending resistance and elastic modulus values were determined. In addition, changes in acoustic properties after modification were investigated. According to the results obtained after chemical modification in small-sized samples, minimum 4.15 maximum 29.39 weight gain (WPG) value was determined. The values of WPG () in large samples were found to be 11.26, 11.9 and 6.7, respectively. According to the results of dimensional stability test, minimum 26.53 and maximum 82 swelling efficacy (ASE ()) values were determined after modification .In all three wood species, it was determined that as WPG value increased, dimensional stability increased Daha fazlası Daha az

Kitosan-sodyum aljinat biyopolimerik nanopartiküllerinin hazırlanması ve nar kabuklarından ekstrakte edilen antioksidanların enkapsülasyonu Preparation of chitosan-sodium alginate biopolymeric nanoparticles and encapsulation of antioxidants extracted from pomegranate peels

Kazoluk, Aylin

Yüksek Lisans | 2019 | Fen Bilimleri Enstitüsü

Özet:Son yıllarda, başta sanayi alanında olmak üzere tıp, kimya, gıda ve diğer alanlarda da üretimde artış gözlenmiştir. Üretim artışı yan ürünler ve atık oluşumunu beraberinde getirmektedir. Gıda alanında meyve ve sebze kabukları uzun yıllar atık olarak kullanılmıştır. Ancak düzgün bir şekilde işlendikten sonra, kullanılabilir forma getirilen kabuklar gıda takviyesi olarak değerlendirilebilir. Nar (Punica granatum), antioksidan özelliğinden dolayı popülerliği artan meyvelerden olup, ayrıca bu meyvenin kabukları da narın yaklaşık 40'ını oluşturmaktadır. Yüksek antioksidan içeriğine sahip olan bu meyve vücutta zararlı serbest radikal . . .lerin oluşumunu azaltarak, kanser başta olmak üzere birçok hastalığın olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olmaktadır. Ultrasonik Destekli Ekstraksiyon yöntemi ile doğaya zarar vermeden, su ve etanol çözgenleri ile nar kabuklarından antioksidan ekstresi elde edilebilir. Elde edilen antioksidan maddelerinin, ışık, ısı, pH ve benzeri etkenlerden korunabilmesi için Enkapsülasyon Teknolojisi'nden yararlanılabilir.Summary:In recent years, there has been an increase in production in some fields, such as medicine, chemistry, food and others, especially in industry. The increase in production also brings about by-products and wastes. In the field of food, fruit and vegetable shells have been used as waste for many years. However, after properly processed, the shells formed into usable form can be considered as food supplements. Pomegranate (Punica granatum) is one of the fruits whose popularity has increased due to its antioxidant properties, and also, the peels of this fruit constitute about 40 of the pomegranate. Not only this fruit has high antioxidant content, but also, by reducing the formation of harmful free radicals in the body, it helps to eliminate the negative effects of many diseases, especially cancer. Antioxidant extract can be obtained from pomegranate peels prepared in water and ethanol solvents with the help of Ultrasonic Assisted Extraction method without damaging the nature. Encapsulation Technology can be used to protect the antioxidants obtained from light, heat, pH and similar factors Daha fazlası Daha az

Aerodynamic design of a novel low pressure compression system for variable-speed micro turbofan Değişken hızlı micro turbofan için yenilikçi düşük basınçlı kompresör sisteminin aerodinamik tasarımı

İlhan, Menal

Yüksek Lisans | 2019 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

Özet:İnsansız Hava Araçları (İHA) genellikle pervane tahrikli ve düşük hızlı uygulamalara yöneliktir. Mikro turbojet motorları ise çok daha yüksek yakıt tüketimine bağlı olarak daha kısa menzillere sahiptir. Fiyat ve karmaşıklık sorunları nedeniyle, turbofanlar yerine turbojetlerin kullanımı kısıtlanmaktadır. Bununla başa çıkabilmek için, temel bir mikro turbojet, ek (booster) kompresörü ve düşük basınçlı türbin bileşenleri olmadan tek milli turbofana dönüştürülebilir. Bu normalde eşleştirme sorunlarına neden olur çünkü fan hızını bağımsız olarak ayarlamak için iki mil gerekir. Daha basit bir çözüm olarak, fanın optimum hızını ayarl . . .amak için sürekli değişken bir aktarma sistemi kullanılmaktadır. Takviye kompresörünün sağladığı olumlu işlevinin eksikliği fan kökünde toplanmış bir birleşik Düşük Basınç Kompresörü sistemi tasarımı ile giderilir. Bu konsept yazarların bilgisi dahilinde açık literatürde ilk kez uygulanmaktadır.Summary:Unmanned Aerial Vehicles (UAVs) are commonly propeller-driven and intended towards low-speed applications. Micro turbojet engines, on the other hand, has shorter ranges due to much higher rates of fuel consumption. The use of turbofans instead of turbojets are restricted due to price and complexity issues. To cope with this, a basic micro turbojet may be converted into a single spool turbofan without additional components of a booster and low pressure turbine. This is normally cause matching problems since two spools are required to adjust fan speed independently. A simpler solution may be to use a continuously variable transmission (CVT) gearbox that may be used to adjust optimal speed for the fan. Moreover, the positive functionality of the missing booster may be lumped into the fan root to form a unified low pressure compression system (unified-LPC), to the author's best knowledge, for the first time in the open literature Daha fazlası Daha az

Rehabilitation system design to strength muscle activity on lower arm extremity using real time EMG data Gerçek zamanlı EMG verilerini kullanarak alt kol kas aktivitesini güçlendiren rehabilitasyon sistem tasarımı

Bayraktar, Mutlu

Yüksek Lisans | 2019 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ABSTRACTMedical rehabilitation methods aim to restore limb functions lost as result of illness,accident or injury. Nowadays, rehabilitation processes have been supported byelectromyography (EMG) data in harmony with the developing technology. EMG isa method of measuring electrical signals taken from nerve and muscles by usingsurface, intramuscular and/or needle electrodes. In this thesis, the lower arm musclerehabilitation system was designed to strengthen the lower arm muscle activity viaobtaining real time EMG data from its muscle surface. It is aimed to increased handfunctions by repeating the opening and closing movement of the . . .hand with amodified available rehabilitation system. Therefore, the EMG signal required forcontrol of rehabilitation system was obtained from lower arm muscle by usingsurface electrode. In order to design for a personal rehabilitation system, individualthreshold was determined from EMG signal in the experimental set where a handwas opened and closed. The threshold value of one was determined from thirtydifferent experiments with EMG records and the rehabilitation system performancewas tested with another six different experiments.ÖZETTıbbi rehabilitasyon metotları, hastalık, kaza veya yaralanma sonucunda kaybedilenuzuv fonksiyonlarının yeniden kazandırılmasını hedeflemektedir. Günümüzdegelişen teknolojiye uyumlu olarak rehabilitasyon süreçleri elektromiyografi (EMG)verileri ile de desteklenmeye başlamıştır. EMG sinir ve kaslardan yüzey, kas içive/veya iğneli elektrotlarla alınan elektriksel işaretleri ölçme yöntemidir. Bu tezde altkol kas yüzeyinden elde edilen gerçek zamanlı EMG verileri ile alt kol kasırehabilitasyon sistemi tasarımlanmıştır. Mevcut değiştirilmiş bir rehabilitasyonsistemi ile elin açma ve kapama hareketleri tekrarlanarak el fonksiyonlarınınarttırılması amaçlanmaktadır. Bu nedenle, rehabilitasyon sisteminin kontrolü içingerekli olan EMG sinyali alt kol kası üzerinden yüzey elektrotu ile alınmıştır. Kişiselbir rehabilitasyon sistemi tasarlamak için, bir elin açılıp kapatıldığı deney setindeEMG sinyalinden bireysel eşik seviyesi belirlenmiştir. EMG kayıtları 30 farklıdeneyle yapılarak eşik değerleri hesaplanmış ve 6 farklı deney de sistemin testi içinyapılmıştır Daha fazlası Daha az

Sandal ağacı katkılı polipropilen kompozitlerin üretimi ve karakterizasyonu

Sorgun, Ali

Yüksek Lisans | 2019 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETOdun tozu katkılı termoplastik kompozitler bina cephe kaplamaları, yer döşemeleri, pencere ve kapı pervazları, çit, oturma bankı, peyzaj ürünleri ve otomotiv iç aksam parçaları gibi yapısal olmayan birçok uygulama alanına sahiptir. Bu tür ürünler ağaç ürünlerine alternatif olarak üretilmektedir. Odun tozu katkılı termoplastik kompozitler, ağacın dayanımına ve plastiklerin çevre koşullarına karşı dayanıklılığına sahiptirler. Bu tür kompozitler neme maruz olan uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, mevcut ticari odun tozlarına alternatif olarak yeni dolgu veya takviye malzemelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu projede, . . .öncelikle, sandal ağacından elde edilen partiküllerin partikül boyutları tespit edilecek ve kristalografik yapıları, ısıl dayanımları, yüzey fonksiyonel grupları, ve morfolojik özellikleri incelenecektir. Daha sonra elde edilen partiküller kullanılarak, sandal ağacı dolgulu polipropilen kompozitler üretilecektir. Kompozit üretiminde, polipropilen içerisine katılan dolgu miktarı değiştirilecektir. Üretilen kompozitlerin mekanik özellikleri (çekme dayanımı ve modülü, eğilme dayanımı ve modülü) üniversal test cihazı ile, ısıl özellikleri termogravimetrik analiz ve diferansiyel taramalı kalorimetre cihazları ile(TGA ve DSC), viskoelastik özellikleri dinamik mekanik analizi (DMA) ile ve morfolojik özellikleri taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile incelenmiştir.ABSTRACTWood flour filled thermoplastic composites have used many non-structural applications such as side- coating, floor coverings, window and door trim, fence, sitting bench, landscaping products and automotive interior parts. Such products are produced as an alternative to wood products. Wood flour filled thermoplastic composites have the strength of wood and the resistance to environmental conditions of plastics. Such composites are widely used in wet applications. However, new fillers or reinforcing materials are needed as an alternative to existing commercial wood powders. In this project, firstly, the particle sizes of the particles obtained from sandalwood will be determined and the crystallographic structures, thermal properties, surface functional groups, and morphological characteristics examined. Subsequently, sandalwood filled polypropylene composites were produced by using the particles. In composite production, the amount of filler added to the polypropylene was changed. The mechanical properties (tensile strength and modulus, flexural strength and modulus), thermal,viscoelastic and morphological properties of the composites were evaluated by universal test machine, Thermogravimetric analysis and differential scanning calorimetry (with TGA and DSC), dynamic mechanical analysis (DMA) and scanning electron microscopy (SEM) instruments, respectively Daha fazlası Daha az

Sevişler baraj gölü (Manisa-Soma)'nün limnoekolojisi ve trofik durumu üzerine araştırmalar

Demir, Ali

Yüksek Lisans | 2019 | Fen Bilimleri Enstitüsü

Özet:Bu çalışmada, Sevişler Baraj Gölü'nün limnolojik özelliklerinin (su parametreleri ve fitoplankton kompozisyonu) ve trofik durumunun araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, Ağustos 2015 ve Nisan 2016 arasında, gölde belirlenen 3 istasyondan mevsimlik periyotlarla su örnekleri alınmıştır. Baraj Gölü'nde belirlemiş olduğumuz 3 istasyondan, örnekleme periyodu süresince 15'i Chlorophyta, 5'ü Bacillariophyta, 4'ü Miozoa, 3'ü Cyanobacteria, 2'si Charophyta, 1'i Cryptophyta, 1'i Euglenozoa ve 1'i Cryptophyta bölümlerine ait olmak üzere, toplam 31 takson tespit edilmiştir. Sevişler Baraj Gölü'nde derinlik 18-44 m ışık geçirgenliği 0,60- . . .1,80 m fotik bölge 1,62-4,86 m yüzey suyunda sıcaklık 13,3-25,5 °C pH 8,29-10,10 çözünmüş oksijen 7,15-16,28 mg/L tuzluluk 0,14-0,21, elektrik iletkenliği 300,7-410,5 μS25ºC, toplam çözünmüş madde 195,5-282,9 mg/L sertlik 9,14-14,90 dºH, kalsiyum ve magnezyum iyonları sırasıyla 38,10-71,40 mg/L (Ca) ve 14,10-28,00 mg/L (Mg) değerleri arasında değişim göstermiştir. Klorofil a, amonyum azotu, nitrit azotu, nitrat azotu, toplam fosfor ve toplam azot fotik bölge suyundaki minimum ve maksimum değerleri 4,44-206,02 μg/L, 0,032-0,100 mg/L, 0,009-0,0034 mg/L, 0,020-0,140 mg/L, 0,007-0,195 mg/L ve 0,56-3,30 mg/L olarak saptanmıştır. Ortalama TDİ değerleri ise 53,0-75,0 arasında bulunmuştur. Tespit edilen su kalitesi parametreleri ve biyolojik bulgular Sevişler Baraj Gölü'nün ötrofik veya hiperötrofik olduğu tespit edilmiştir.Summary:The aims of this study are to investigate limnological characteristics (water parameter and phytoplankton composition) and trophic status of Sevişler Dam Lake. With this aim, water samples were taken from 3 stations in the dam lake by sesonaly intervals, between August 2015 and April 2016. During the sampling period, a total of 31 taxa belonging to Chlorophyta (15 taxa), Bacillariophyta (5 taxa), Miozoa (4 taxa), Cyanobacteria (3 taxa), Charophyta (2 taxa), Cryptophyta (1 taxa) and Euglenozoa (1 taxon) and have been identified from 3 station assigned in the Dam Lake. The depth, transparency, photic zone depth, surface water temperature, pH, dissolved oxygen concentration, salinity, conductivity of Sevişler Dam Lake ranged from 18 to 44 m, 0,60 to 1,80 m, 1.62 to 4.86 m, 13.3 to 25.5 °C, 8.29 to 10.00, 7.15 to 16.28 mg/L, 0.14 to 0.21 , 300.7 to 410.5 μS25ºC, respectively, during the research period. Analysis of the photic zone water samples presented hardness and concentration of Ca and Mg ions values of 9.14 to 14.90 dºH, 38.10 to 71.40 mg/L (Ca) and 14.10 to 28.00 mg/L (Mg), respectively. Minimum and maximum values of photic zone water Chlorophyll a, amonium, nitrite, nitrate, total phosphorus and total nitrogen ranged from 4.44 to 206,02 μg/L, 0.032 to 0.100 mg/L, 0.009 to 0.0034 mg/L, 0.020 to 0.140 mg/L, 0.007 to 0.195 mg/L and 0.56 to 3.30 mg/L, respectively. Additionally, average of TSI values ranged from 53.0 to 75.0. These water quality parameters and biological results showed that trophic state of Sevişler Dam Lake was classified as eutrophic or hypereutrophic Daha fazlası Daha az

Simulations of a novel low pressure compression system for variable-speed micro turbofan Değişken hızlı mikro turbofan için özgün bir düşük basınç kompresör sisteminin simulasyonları

Gürbüz, Muhammet Tayyip

Yüksek Lisans | 2019 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ABSTRACTUnmanned Aerial Vehicles (UAVs) are commonly propeller-driven and intended towards low-speed applications. The challenges on the field demand cost-efficient, high-speed and longer range applications of micro-scaled jet engines which can be applied both ‘loiter’ and ‘fly-fast’ modes. The micro-turbojet applications on the field have shorter ranges because of higher rates of fuel consumption. On the other hand, turbofan engines instead of turbojets are limited due to the price and complexity problems in micro-scales. In order to cope with this problem and meet the demand on the field, an existing basic turbojet engine was conv . . .erted into a single spool turbofan without using additional components of booster and low pressure turbine. Normally, this situation emerges matching problems since two spools are required to adjust the fan speed independently. A simple solution was to use a Continuously Variable Transmission (CVT) gearbox to adjust optimal speed for the fan. As a result, missing of the positive functionality of the booster would lump into the fan root to form a unified low pressure compression system (unified-LPC), to the author’s best knowledge, it is the first time in the open literature.ÖZETİnsansız Hava Araçları (İHA) genellikle pervaneli ve düşük hızlı uygulamalara yöneliktir. Sahadaki zorluklar, hem “keşif” hem de “hızlı uçuş” modlarına uygulanabilen, mikro-ölçekli jet motorlarının düşük maliyetli, yüksek hızlı ve daha uzun menzilli uygulamalarını gerekli kılmaktadır. Bu alana yönelik mikro-turbojet uygulamaları yüksek yakıt tüketim oranları nedeniyle çok kısa menzillere sahiptir. Öte yandan, turbojetler yerine düşünülebilecek turbofan motorları, mikro ölçeklerde fiyat ve yapı karmaşıklığı sorunları ile kısıtlanmıştır. Bu sorunla başa çıkmak ve sahadaki talepleri karşılamak adına var olan bir mikro-turbojet motoru, takviye (booster) kompresörü ve düşük basınçlı türbin ilave bileşenleri kullanılmadan tek-milli bir turbofana dönüştürülmektedir. Normalde bu durum, fan hızını bağımsız olarak ayarlamak için ikili mil sistemi gerektirdiğinden eşleşme sorunları ortaya çıkarır. Basit bir çözüm olarak fanın optimum hızını ayarlamak için Sürekli Değişken Aktarma Sistemi kullanılmaktadır. Sonuç olarak, takviye kompresörünün olumlu işlevinin eksikliği fan kökünde toplanmış bir birleşik Düşük Basınç Kompresörü sistemi tasarımını oluşturur. Bu konsept yazarların bilgisi dahilinde açık literatürde ilk kez uygulanmaktadır Daha fazlası Daha az

Carbon based heating elements and their practical applications Karbon bazlı ısıtma elemanları ve pratik uygulamaları

Yavaş, Ahmet

Yüksek Lisans | 2019 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ABSTRACTCarbonaceous materials have attracted a tremendous amount of attention during the last decades due to their outstanding properties for a variety of applications. Among them, carbon fibers are state of the art materials with excellent physical, mechanical, electrical, thermal and chemical properties. Especially the thermal and electrical properties of carbon fibers combined with other prominent characteristics enable them to be employed as an effective heating element. Regarding to this motivation, in this study, it is mainly aimed to fabricate carbon fiber based heating elements and to evaluate them as fabric based heating e . . .lements with heat retention. With this regard, initially, alumina powders (Al2O3) with varying concentrations (0 wt, 1 wt, 5 wt, and 10 wt) were added in to epoxy based resins. A continuous coating equipment was designed and utilized to deposit Al2O3/epoxy composite films on carbon fibers. Alumina with its superior thermal properties most particularly heat retention abiliy was chosen to increase heating performance of the heating element. After that, structural, morphological and thermal properties of coated carbon fiber samples were characterized by X-ray diffraction (XRD), scanning electron microscope (SEM), and thermal gravimetric analysis (TGA), respectively. Electrical and heating properties of the coated carbon fiber samples were also investigated and this investigation was performed using a multimeter and an experimental setup consisting of a thermal camera and a 60-V DC power supply, respectively. Additionally, thermal aging characteristics of the heating element were tested to estimate the service life-time. Heating fabrics designed and developed by means of this research were applied as plain heaters in a midibus of Anadolu Isuzu Automotive Industry and Trade Inc. (TURKEY) in the scope of the project (1010 STZ 2016). The performances of the fabrics, as a part of the Santez Project, were evaulated in the PhD thesis supervised by Assoc. Prof. Dr. Vollan Kırmacı who is the manager of the project. Finally, two different carbon fiber based heating fabrics for comparison, with and without Al2O3/epoxy film, were prepared to act as plain heaters under 12V potential. The results pointed out that carbon fiber based heating fabric modified by Al2O3/epoxy film exhibited improved heating performance thanks to the synergistic effects between carbon fiber and alumina structure.ÖZETSon birkaç on yıl içinde karbon içerikli malzemeler sahip oldukları üstün özellikleri sayesinde çeşitli uygulamalar için çok büyük bir miktarda ilgi görmüştür. Onların arasında, muhteşem fiziksel, mekanik, elektriksel, termal ve kimyasal özellikleriyle karbon fiberler teknoloji harikası malzemelerdir. Özellikle termal ve elektriksel özelliklerinin diğer seçkin karakteristikleriyle birleşmesi karbon fiberlerin etkili bir ısıtma elemanı olarak kullanılmasını mümkün kılmaktadır. Bu motivasyonla bağlantılı olarak bu çalışmada ana olarak karbon fiber bazlı ısıtma elemanlarının üretilmesi ve onların kumaş bazlı ısıtma elemanı olarak değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda ilk olarak değişen konsantrasyonlarda (0, 1, 5, and 10) alumina tozları (Al2O3) epoksi bazlı reçineye eklenmiştir. Özel bir sürekli kaplama ekipmanı tasarlanmış ve karbon fiberlerin üzerine Al2O3/epoksi kompozit filmleri depozit etmede kullanılmıştır. Üstün termal özellikleri ve bilhassa ısı tutma kabiliyetinden dolayı alümina ısıtma elemanının ısıtma performansını artırmak için seçilmiştir. Daha sonra kaplanmış karbon fiber örneklerinin yapısal, morfolojik ve termal özellikleri sırasıyla X ışını difraksiyonu (XRD), taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve termal gravimetrik analiz (TGA) yöntemleriyle karakterize edilmiştir. Ayrıca kaplanmış karbon fiber örneklerinin elektriksel ve ısıtma özellikleri araştırılmış ve bu araştırma sırasıyla bir multimetre ve bir termal kamera ile 60V doğru akım güç kaynağı içeren bir deneysel düzenek kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ek olarak, ısıtma elemanının termal yaşlanma karakteristikleri servis kullanım ömrünü tahmin etmek için test edilmiştir. Bu araştırma vasıtasıyla tasarlanan ve geliştirilen ısıtma kumaşları proje (1010 STZ 2016) kapsamında Anadolu Isuzu Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin bir midibüsünde düzlemsel ısıtıcılar olarak uygulanmıştır. Projenin bir bölümü olarak kumaşların performansları, proje yöneticisi Doç. Dr. Volkan Kırmacı danışmanlığındaki doktora tezinde değerlendirilmiştir. Son olarak, karşılaştırma amacıyla Al2O3/epoksi film içeren ve içermeyen iki farklı karbon fiber bazlı ısıtma kumaşı, 12V potansiyel altında yüzey ısıtıcısı olarak kullanılması için hazırlanmıştır. Sonuçlar, Al2O3/epoksi filmi ile modifiye edilmiş karbon fiber bazlı ısıtma kumaşının, karbon fiber ile alümina yapısının sinerjistik etkileri sayesinde gelişmiş ısıtma performansı sergilediğini göstermiştir Daha fazlası Daha az

Özel hastanelerde iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin güvenlik kültürüne etkileri The effects of occupational health and safety trainings ontosafety culture in privatehospitals

Çağlar, Zülal Zeynep

Yüksek Lisans | 2019 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZET6331 Sayılı İSGK, özellikle işyerlerinde çalışanların, sağlıklarını korumak ve iş kazalarını ve meslek hastalıklarını en alt düzeye indirmek gayesiyle çıkarılmıştır. Bilindiği üzere, yapılan işin niteliğine bağlı olarak, işyerleri üç tehlike sınıfına ayrılmıştır. Hastaneler bu sınıflamada, tehlikederecesi en yüksek olan grupta yer almaktadır.Olası tehlikelerin doğurduğu, olumsuz sonuçların rakamsal analizi yapıldığında, 2’lik bir kısmın, “Önlenemez”, 98’lik kısmın ise, “Önlenebilir” olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda, buoranın pozitif anlamda değiştirilebilmesi amacıyla, çeşitlikoruma ve önleme faaliyetlerini içeren İSG çalışmalar . . .ı, tüm dünyada ve ülkemizde önem kazanmış bir alanı oluşturmaktadır.ABSTRACTLAW 6331,namely, Occupational Health and Safety hasbeen legislated for thepurpose to reduce or avoidable levels of the job accidents and the occupational diseases and particularly, toprovide work environment ‘’free from work related diseases and the accidents.’’The enterprices are classifiedas threedifferent riskgroups,regarding tothe activities related healthand safety hazards are concerned. TheHOSPITALS are in the group of the ‘’MOST DANGEREOUS’’ or in the ‘’most risky organization’ Daha fazlası Daha az

Investigation of the cooling system efficiency in aluminum low pressure die casting Alüminyum alçak basınçlı dökümde kullanılan soğutma sisteminin veriminin araştırılması

Yavuz, Hakan

Yüksek Lisans | 2019 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ABSTRACTIn this thesis, the flow rate of air coolers used in low pressure casting method is examined. Low pressure die casting (LPDC) method is used for many types of products. Light alloy wheels, motor housings and pistons are examples of these products. Air-cooling is used to provide directional solidification to avoid casting defects on the casting part. In this study, the flow rate of air-cooling is calculated by using computational fluid dynamics (CFD) methods. After the numerical calculations were confirmed by experimental methods, the affect of the variables on the cooling system flow rate was measured with different numerica . . .l experiments by changing the number of cooling inlets, number of cooling outlets and cooling pressure. Results showed that the pressure is the most effective variable on flow rate, Inlet and outlet counts are effective on flow rate. To reduce cycle time of casting and provide energy efficiency inlet and outlet counts must be optimized to have maximum flow rate. The effects of optimized cooling on the microstructure and material properties of the castings were investigated numerically. According to the results, it was observed that optimized cooling designs had better microstructure and material properties.ÖZETBu çalışmada, düşük basınçlı döküm yönteminde (ABDY) kullanılan hava soğutucularının, akış hızları incelendi. Alçak basınçlı döküm yöntemi birçok ürün tipi için kullanılır. Hafif alaşım jantlar, motor gövdeleri ve pistonlar bu ürünlere örnektir. Hava soğutma, döküm parçasındaki döküm hatalarını önlemek için, yönlü katılaşma sağlamak amacıyla kullanılır. Bu çalışmada, hava soğutmalarının akış hızı, hesaplamalı akışkanlar dinamiği (HAD) yöntemleri kullanılarak hesaplanmıştır. Sayısal hesaplamalar deneysel yöntemlerle doğrulandıktan sonra, soğutma girişlerinin sayısı, soğutma çıkışlarının sayısı ve soğutma basıncı değiştirilerek, bu değişkenlerin, soğutma sisteminin debisi üzerindeki etkileri farklı sayısal deneylerle ölçülmüştür. Sonuçlar, basıncın debi üzerinde en etkili değişken olduğunu, Giriş ve çıkış sayımlarının debi üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Döküm çevrim süresini azaltmak ve enerji verimliliği sağlamak için giriş ve çıkış sayıları maksimum akış hızına sahip olacak şekilde optimize edilmelidir. Optimize edilmiş soğutmaların, döküm parçaların mikroyapı ve malzeme özelliklerine etkisi numerik olarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre optimize edilmiş soğutma tasarımlarının daha iyi mikroyapı ve malzeme özelliklerine sahip olduğu gözlemlendi Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms