Filtreler
ÇÖLYAK HASTALIĞINDA THEMIS VE RUNX 3 GENLERİNİN EKSPRESYONLARININ İNCELENMESİ

MUSTAFA KURTULUŞ

Doktora Tezi | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Giriş-Amaç: Çölyak Hastalığı; en çok buğday, arpa ve çavdar ile az miktarda yulafta bulunan gluten ve ilişkili proteinlerin vücuda alınmasıyla; genetik olarak eğilimli kişilerde ortaya çıkan, immün kökenli bir enteropatidir. HLA-DQ2 ve/veya HLA-DQ8, barsak mukozasında bulunan immün sistemin özel CD4+ yardımcı T hücrelerine; glutenin, gliadin gibi alt birimlerinden birini sunarak Çölyak hastalığına hassasiyeti arttırmak için gereklidir. Fakat, hastalık gelişimi için bu işlem, tek başına yeterli değildir. Bu çalışmanın amacı, kromozom 6q22.33 bölgesinde bulunan THEMIS (Thymocyte-Expressed Molecule Involved in Selection = Seçimle İlgil . . .i Timosit Ekspresyon Molekülü) ve kromozom 1p36.11 bölgesinde bulunan RUNX3 (Runt-related transcription factor family =RUNT ilişkili transkripsiyon faktörleri ailesi) genlerinin, Çölyak Hastalığı teşhisi konmuş çocukların ince barsak biopsi materyali ve periferik kanındaki ekspresyonlarını incelemektir. Materyal-Metod: Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Doku Tipleme laboratuvarında; hem yeni tanı almış hastaların hem de kontrol grubunun periferik kanından ve ince barsak doku biyopsilerinden total RNA izolasyonları gerçekleştirildi. İzole edilen ve nanodropta ölçümü yapılan RNA’ların, cDNA sentez kiti ile cDNA’ya çevrilerek; SYBRGreen Real-Time PCR yöntemi ile gen ifade analizleri yapılmıştır. Sonuç: Bu çalışmamızda, THEMIS ve RUNX 3 genlerinin dokudaki ekspresyonlarının periferik kandan daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Ayrıca hastalarımızda gerek Tip I Diabetes Mellitus’a yakalanma olasılığı (%16.6) gerekse HLA dağılımları dünya literatürüne göre yüksektir. Ancak çocukluk çağlarında ince barsak biyopsisi yapma zorunluluğu ve Covid-19 pandemisi bu çalışmamızda vaka sayılarını sınırlandırıcı faktörler olmuştur. Buna karşılık, ÇH’da bulunan HLA DQ2,5 ile DQ8 doku tiplerine sahip hastalarda; RUNX 3 ekspresyonları farklı bulunmuştur. Aynı şekilde dokuda THEMIS yükselmektedir ve THEMIS’in dokularda düşük bulunması durumunda, kişilerde başka bir otoimmün hastalık araştırılmalıdır Daha fazlası Daha az

Alloimmünizasyonla oluşan anti-HLA antikorlarının mikrolenfositotoksisite yöntemi ile belirlenmesi

MUSTAFA KURTULUŞ

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Bu çalışmada anti-HLA antikoru oluşum sebeplerinden kan transfüzyonu, gebelik ve transplantasyon öyküsüne sahip olan KBY hastalarından alınan serum örneklerinin fizyolojik şartlara yakın ortamda antikor antijen etkileşimi gözlemlenebilen mikrolenfositotoksisite yöntemi ile panel reaktif antikor taraması yapıldı. Bunun için laboratuvarımıza rutin anti-HLA antikoru taraması için başvuran KBY hastalarının arasından Luminex PRA tarama sonuçlarındaki HLA sınıf I ve HLA sınıf II pozitifliğine göre hastalar seçildi. Ardından 21 seruma sınıf I tanımlama, 8 seruma sınıf II tanımlama, 13 seruma hem sınıf I hem sınıf II Luminex PRA tanımlama t . . .esti yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre 5 farklı temada terasaki plakları düzeninde serumlar laboratuvarımıza başvuran doku tipi bilinen verici adaylarından elde edilen lenfositler serumların üzerine eklenerek mikrolenfositotoksisite yöntemi ile testlendi. Sentetik boncukların üzerine HLA fragmentlerinin yerleştirilmesi ile antikor tanımlaması yapılan Luminex PRA yönteminin fizyolojik şartlarda gerçek hücre üzerindeki HLA antijenleri ile antikor birleşmesi sağlayan mikrolenfositotoksisite yöntemi ile her zaman aynı antikorları saptamadığı görüldü Daha fazlası Daha az

Böbrek nakli olan hastalarda nakil sonrasında oluşan anti-HLA antikorlarının saptanması

Koçyiğit, Aslı Özkızılcık

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Bu çalışmada İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kadavra ve canlı donörden böbrek nakli olan hastaların nakil sonrasında haftalara göre toplanan serum örneklerinde hastanın grefte karşı immünolojik cevabının anti-HLA antikor mevcudiyetine bakarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bunun için 31 hastanın böbrek nakillerinden sonra bir yıl boyunca 1. gün, 1. hafta, 2. hafta, 4. hafta, 12. hafta, 24. hafta ve 52. haftalarda toplanmış olan serumlarında anti-HLA antikor tarama ve tanımlama testleri flow sitometri yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Bu yöntemle değerlendirilemeyen hastalar ise Luminex yöntemiyle doğrulanmıştır. Bu . . .hastaların %12,9’u sadece sınıf I, %6,45’i ise sadece II PRA pozitif bulunmuştur. Hastaların hiçbirisi PRA sınıf I ve II pozitif bulunmamıştır. Hastaların %87,1’i PRA sınıf I negatif bulunurken, %93,5’i PRA sınıf II negatif bulunmuştur. Donör yaşı ile hastaların kreatin değerleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur ( Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms