Filtreler
Filtreler
Bulunan: 23 Adet 0.002 sn
Tam Metin [1]
Yayın Tarihi [2]
Dergi Sayısı [2]
Yayın Dili [1]
Seemhn ve Viyana-2015 Toplantısı Üzerine Gözlemler

İrfan KOKDAŞ

Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi2 ( 2 ) , pp.229 - 230

2006 yılında Bulgar ve Yunan merkez bankalarının öncülüğünde kurulan Güneydoğu Avrupa Para Tarihi Platformu (South-Eastern European Monetary History Network-SEEMHN), bugün diğer Balkan ülkeleri merkez bankalarının da katılımıyla özellikle 19. ve 20. yüzyıl ekonomi tarihiyle ilgili önemli çalıştaylara ve veri üretim süreçlerine destek vermektedir. 1-2 Ekim 2015 tarihinde, Viyana’da, Avusturya Merkez Bankası’nın ve Viyana Üniversitesi’nin desteğiyle gerçekleştirilen bu konferans-çalıştay, SEEMHN’nin kapsamında gerçekleştirilen 10. organizasyon olmuştur. Organizasyonun ilk bölümü, esas itibariyle merkez bankalarının bilançolarının ve p . . .arasal stratejilerinin uzun dönemli seyrine odaklanmış olup İngiltere, Belçika, Fransa, İsveç, Avusturya ve geniş anlamda İskandinavya sahalarındaki para politikalarını incelemiştir. 19. ve 20. yüzyıldaki gelişmelere odaklanan sunumlarda, Avrupa bankaları faiz politikalarının dönüşümleri, devletlerin iç-dış borçlanma mekanizmalarının gelişimi ile altın ve gümüş standardında meydana gelen dalgalanmaların uzun dönemli seyirleri ele alınmıştır Daha fazlası Daha az

Meltem Toksöz, Nomads, Migrants and Cotton in the Eastern Mediterranean: the making of the Adana-Mersin Region 1850-1908, BRILL, Leiden & Boston, 2010, 224 shf. ISBN. 978 90 04 18576 0.

İrfan KOKDAŞ

Makale | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 1 ) , pp.199 - 203

Meltem Toksöz’ün bu çalışması, özellikle 1830’lu yıllardan itibaren büyük bir sosyo-ekonomik dönüşüm geçiren Çukurova bölgesi üzerine yoğunlaşmaktadır ve Adana-Tarsus-Ceyhan-Mersin ekseninde, bölgenin tarımsal üretiminin gelişimini ve uluslararası ticarete eklemlenme sürecini çok katmanlı olarak ele almaktadır. Bu noktada “çok katmanlılık” Toksöz’ün çalışmasında özel bir önem arz etmektedir. Toksöz, Osmanlı tarih yazımında, 19. yüzyıl Osmanlı ekonomisinin tanımlanması için kullanılan “bağımlılık” ve “dünya ekonomisine yabancı tüccarlar aracılığıyla eklenme” gibi temel kavramların yeniden ele alınmasını önermektedir.1 Çalışmad . . .a tek bir faktörden ziyade karmaşık etkileşim dinamiklerinin, özellikle de yerel güç odaklarının (tüccarlar, konargöçerler, göçmenler, köylüler, yabancı sermayedarlar) merkez-çevre ilişkilerinin, Tanzimat reformlarının, toplumsal tabakaların ekonomik-siyasi davranışlarının ve nihayet Avrupa ve Amerika merkezli ticari ilişkilerin bir Osmanlı bölgesinde tarımsal üretimi ve politik yapıları nasıl şekillendirdiği başarılı biçimde tasvir edilmektedir. Böylesine bir tasvir, aslında sadece Çukurova ekseninden bölgesel ekonominin yerel faktörler ve imparatorluk dinamikleriyle şekillendirilmesini değil; aynı zamanda Tanzimat reformlarının Osmanlı taşrasında konargöçerlere, tüccarlara, göçmenlere ve yabancı yatırımcılara çok geniş bir manevra alanı yaratıp bu bölgesel ekonomiyi hukuki ve politik olarak desteklemesini de içermektedir. Bu yüzden Toksöz’ün çalışması, bize 19. yüzyıl Osmanlı dünyasının değerlendirilmesinde kullanılan “merkez-taşra, yerel-imparatorluk, Tanzimat öncesi-sonrası, toprak reformu öncesi-sonrası” gibi ayrımların ötesinde değişkenler sunmaktadır. Eserin birçok yerinde vurgulandığı üzere Toksöz, tarihsel kopuşlardan ziyade devamlılıklar üzerinde durmaktadır ve tam da bu yüzden klişeleşmiş ayrımlar yerine uzun dönemli değişkenlerle 19. yüzyıl sonu Çukurova’sının incelenmesi özellikle erken modern dönemden yapıların nasıl dönüştüğünü görmek açısından çok önemlidir Daha fazlası Daha az

Yer şekillerinin Kırsal Yerleşim Dokusu Üzerindeki Etkilerine Bir Örnek Olarak Tire İlçesi Köyleri

BEYCAN HOCAOĞLU

Makale | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 1 ) , pp.115 - 124

Beşeri özellikler; yeryüzünün iklim, yer şekilleri, hidrografya ve bitki örtüsü gibi fiziki unsurları ile karşılıklı ilişkiler içinde olup, birbirlerini etkilemekte ve şekillendirmektedirler. Her ne kadar günümüzde gelişen teknoloji, insan faaliyetleri üzerinde doğanın belirleyiciliğini kısmen azaltsa da Tire gibi doğal kaynaklan zengin ve tarımsal üretimin yoğun olduğu yerlerde doğal koşullar, birçok yönden etkisini sürdürmektedir. Tire ilçesinin kuzeyi ve güneyi arasında doğal çevre özellikleri açısından büyük farklar vardır. Bu farklılıklar, doğu- batı doğrultusundaki köyler arasında da görülmektedir. Nitekim ilçenin kuzey . . . kesimini oluşturan Küçük Menderes Havzası’nın ova tabanı, ilçe sınırları içinde batıdan doğuya doğru fiziki coğrafya itibariyle pek fazla değişikliğe uğramazken, köyler arasında ise önemli farklılıkların (demografik, ekonomik ve kültürel vd) olduğu görülmektedir. Bu çalışmamda özellikle Tire ilçesinin batısı ve doğusunda yer alan köyler arasında arazi gözlemleri ile saptanan farklılıklar üzerinde durularak bu farklılıkları yaratan sebepler değerlendirilecektir Daha fazlası Daha az

Maria Pia Pedani, Doğu’nun Kapısı Venedik, İtalyancadan Çev. Gökçen Karaca Şahin, Küre Yayınları, İstanbul 2012, 336 sayfa (Metin+23 Resim+Zeyil ile birlikte), ISBN: 978-605-5383-52-7

ZARİFE DEVECİ ALBAYRAK

Kitap Bölümü | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi2 ( 2 ) , pp.231 - 234

Maria Pia Pedani’nin bu çalışması, Venezia Porta d’Oriente başlığıyla 2011 yılında yayımlanan eserin Türkçeye tercümesidir. Venedik Ca’ Foscari Üniversitesi Doğu Dilleri Bölümü’nde öğretim üyesi olan Pedani, Osmanlı-Venedik ilişkileri, denizcilik tarihi, diplomatik tarih ve Hristiyan-Müslüman sınır bölgeleri üzerine yaptığı çalışmalarla tarih alanına değerli katkılarda bulunmuştur. Özellikle uzun yıllar Venedik Devlet Arşivi’nde görev yapması, bu çalışmasında Venedik Devlet Arşivi’nin yayınlanmamış değerli kaynaklarını görmemizi sağlaması açısından önem arz etmektedir. Bu sayede Müslüman doğu devletleri ile Osmanlı Devleti ve Venedi . . .k Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler her iki tarafın arşivlerinden takip edilebilmektedir Daha fazlası Daha az

Kent ve Devlet Arasında: 18. Yüzyıl Selanik Kırsalında Güç ve Sermaye Dinamikleri

İrfan KOKDAŞ

Makale | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 2 ) , pp.1 - 22

Akdeniz’deki liman kentleri anlatılarını eleştiren bu çalışma, ekonomik dönüşüm, siyasal hiyerarşi, erken modern Osmanlı taşra yönetimi açısından Selanik’te değişen toplumun unsurlarını incelemektedir. On sekizinci yüzyıl taşra toplumunda meydana gelen değişimler çok farklı dinamiklerin etkileşimi sonucu ortaya çıkmıştı. Bu dinamikler, reayanın hareketliliği, kırsalda ortaya çıkan siyasi güçler, büyük toprak sahipliliğinin artışı ve paramiliter kuvvetlerin gücünün artışı idi. Selanik ve çevresindeki kentlerin etrafındaki kırsal alanda belirginleşen güç ve mülkiyet ilişkilerine yeni bir bakış sunan bu çalışma, bu anlamda erken modern . . . dönemdeki kır-kent ilişkilerinin yeniden yorumlanmasını amaç edinmektedir. Bunun yanında, şehir tarihçiliğini domine eden hinterland, kırsaldaki kent hâkimiyeti ve portfolyo kapitalistler gibi kavramların yeniden sorgulanmasını önermektedir. Bu çalışma, kentteki Avrupalı tüccarların ya da komprador burjuvanın stratejilerinden ziyade, toprak sahipleri, köylüler ve Osmanlı merkezi arasındaki ortaya çıkan yeni ilişki ağlarının Selanik’teki erken modern ekonomik büyümeyi ve siyasi yapıları belirlediğini iddia etmektedir Daha fazlası Daha az

Tarih: Kadim Dönemden 20. Yüzyıla Bir Bilimin Kimlik Arayışı

YAHYA KEMAL TAŞTAN

Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi2 ( 2 ) , pp.95 - 121

Modernite, kadim epistemolojik geleneği ve tarih anlayışını yıkarak yerine akıl ve ilerleme kavramıyla inşa ettiği yeni bir bilim anlayışı getirdi. İnsanlığın akıl sayesinde iyiye ve mutluluğa ulaşacağına inanan bu yeni söylemin iki büyük dünya savaşı sırasında yol açtığı tahripkâr sonuçlar, modernitenin büyük anlatılarına karşı bir güvensizliğin doğmasına ve 19. yüzyılda modernleşme, ulus-devlet anlayışı ile gelişen tarihyazımının sorgulanmasına neden oldu. 20. yüzyılın ortalarında yapısalcılık, postyapısalcılık ve nihayet postmodernizmin modernitenin anlatılarına ve bilim anlayışına karşı beslemiş olduğu derin kuşku yerini bilhass . . .a iki kutuplu dünyanın çöküşü ve küreselleşmenin gelişmesiyle birlikte yeni “dil oyunları”na terk etti. Modern dönemde bilimsel hiyerarşide kendine bir yer edinmeye çalışan tarihin bu yeni dönemde nasıl konumlandığı henüz yeterince belirgin değildir. Tarihin sonunun ilan edildiği dönemde ahir zaman tarihçiliğinin nasıl tanımlanacağı, tarihin içeriği ve yönelimlerini nelerin belirleyeceği henüz muammadır. Üstelik Türkiye gibi, doğa bilimlerinde ve hususen beşerî bilimlerdeki tartışmalara büyük ölçüde kayıtsız kalmış toplumlarda tarihçinin kendini konumlandıracağı alan ve tarihin alacağı yeni çehre henüz netlik kazanmamıştır. Birbirini tamamlayan iki makaleden oluşan bu çalışmanın birincisi, kadim ve modern epistemolojiler ışığında bir tarih okumasını ihtiva etmektedir Daha fazlası Daha az

Kösem Sultan’a Ait Bir Muhallefât Kaydı

Özer KÜPELİ

Makale | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 2 ) , pp.131 - 142

Osmanlı tarihinin en güçlü kadınlarından biri olan Kösem Sultan'ın hayatının ilk yıllarıyla ilgili kaynaklarda pek fazla bilgi bulunmadığından dolayı nerede ve ne zaman doğduğu tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte öldüğünde altmış iki yaşında olduğu bilgisinden hareketle, 1589'da bir Rum papazının kızı olarak dünyaya geldiği ve Bosna taraflarından İstanbul'a getirildiği yönündeki rivayet yaygın kabul görmüştür1. Saraya geldikten sonra Mahpeyker adını alan ve güzelliği ile I. Ahmed'in dikkatini çeken Kösem, sultanın hasekisi olmuş, hatta Venedik arşivlerindeki bir belgeye göre padişahla nikâhlanmıştır2. . . . Daha fazlası Daha az

Özer KÜPELİ, Osmanlı-Safevi Münasebetleri, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2014. ISBN:978-605-5200-43-5, 336 shf.

İREM ÇANLI

Kitap Bölümü | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 1 ) , pp.204 - 207

Osmanlı Devleti’nin mücadeleye giriştiği devletlerden bir tanesi de 1501- 1736 yılları arasında İran’da hüküm sürmüş olan Safevi hanedanlığıdır. Başlangıçta bir tarikat temsilcisi olan Safeviler 1501’de Şah İsmail’in Tebriz’de kendi devletlerini kurmasıyla kuvvetli siyasi bir birlik haline gelmişlerdir.

Osmanlı Kaynaklarında Floransa’yı Aramak: Duka, Duka-i Françe ve Duka Gemileri İfadeleri Üzerine Bazı Bilgiler

MİKAİL ACIPINAR

Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi2 ( 1 ) , pp.37 - 49

II. Mehmed dönemiyle birlikte siyasi, askerî ve ticari alanlar başta olmak üzere, birçok alanda bir değişim ve gelişim sürecine giren Osmanlı İmparatorluğu, aynı zamanda Avrupa siyasetinin bir uzantısı olarak İtalya’daki gelişmeleri de yakından takip etmekteydi. İtalya Yarımadası’nın önde gelen şehir devletleri durumundaki Venedik ve Ceneviz’in ardından, Floransa Cumhuriyeti de 15. yüzyıldan itibaren Levant ticaretindeki yerini Fatih’in himâyesiyle almaya başlamıştır. Bu çalışmada, Floransa’nın Osmanlı kronikleri ve belgelerinde zaman içinde ifade ediliş şekillerinin açıklanması amaçlanmaktadır. Bilhassa 16. yüzyılın son çeyreğinden . . . itibaren arşiv belgeleri ve Selânikî gibi Osmanlı kroniklerinde karşılaşılan ve bir kısım araştırmacılar tarafından tam olarak anlaşılamayan Flordin, Duka, Duka Gemileri ve Ligorna ifadelerinin nelere ve hangi oluşumlara işaret ettiği izah edilecektir Daha fazlası Daha az

Özlem Kumrular, Kösem Sultan: İktidar, Hırs, Entrika

HÜSEYİN ÇALIŞ

Kitap Bölümü | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 2 ) , pp.165 - 168

Popüler tarihimizde önemli bir yer edinen Kösem Sultan’ın Hayatı birçok romana ve tiyatro oyununa konu olmuştur. Bu bağlamda Türkiye’de popüler tarihçiliğin öncülerinden olan Ahmet Refik Altınay ve Reşat Ekrem Koçu’nun tarihi romanları başta gelir. Son zamanlarda bir televizyon dizisine konu olan Kösem Sultan’ın hayatı üzerine dizinin etkisiyle olsa gerek peşi sıra romanlar yayınlanmaktadır. Akademik anlamda baktığımızda ise Kösem Sultan üzerine bu denli yoğun neşriyat bulunmamaktadır. Bu alanda son olarak yayınlanan dikkat çekici akademik incelemelerden bir tanesi de Özlem Kumrular tarafından hazırlanan Kösem Sultan: İktidar, Hırs, . . . Entrika adlı kitaptır Daha fazlası Daha az

Yahya Araz, 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıl Başlarına: Osmanlı Toplumunda Çocuk Olmak, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2013, 196 shf. ISBN 978-605-105-118-5

MAHMUT TAT

Kitap Bölümü | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 2 ) , pp.159 - 161

Yahya Araz bu çalışmasında, Osmanlı çocuk tarihini, hukuk, toplum, terbiye-eğitim, çocuk emeği bağlamında ele almıştır. Konu başlıklarından da görüleceği üzere eser, “saf” bir çocuk tarihinden ziyade, Osmanlı'nın sosyo-ekonomik yapısını “çocuk tarihi“ üzerinden yansıtmaktadır. Çocuklar toplumun ayrılmaz bir parçası olduğundan, çocuklar aracılığıyla ilk olarak Osmanlı ailesi hakkında bilgi sahibi olmaktayız. Sistemin mekaniği içinde aile de toplumsal yaşantıyı sunar. Çocuk-aile-toplum, bu şekilde zincirleme bir kurgu ile Osmanlı'nın “sıradan” insanlarının “sıradan” tarihlerine dair bilgileri kitapta bulmaktayız. . . . Daha fazlası Daha az

Gök Türk Tarihi Coğrafyası

ANIL YILMAZ

Makale | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 1 ) , pp.27 - 65

Gök Türk çalışmalarında az değinilen konulardan biri, Türk kültürünü besleyen kaynakların alt yapısıdır. Bozkır sınırlarının tarım uygarlıkları ile kesiştiği yerler, iki tarafın da kültüründe bazı sentezlenmelere yol açmaktadır ki, bu konu sadece arkeolojik verilerden değil, savaş malzemeleri ve taktikleri, bürokrasi dili, kılıkkıyafet vs. konulardan da takip edilebilir. Makale iki ana coğrafya üzerine yoğunlaşmıştır: İlki, Türklerin orijinal malzemelerini meydana getirdiği güney Sibirya ve Moğolistan bölgesi. Bu coğrafyanın yaşam şekli ve inançları, göçerlerin üretmiş oldukları sanat eserlerini doğrudan etkilemiştir. Burada . . . tarım topluluklarının etkisi minimum seviyededir. İkinci coğrafya ise, Gök Türklerin yerleşik (tarım) kültürlerle gerek siyasi gerek kültürel ilişkiler kurduğu sınır boyları. Burada iki büyük kültür bulunur ki ilki Ordos üzerinden Çin, diğeri Tengri dağları üzerinden İran. Bölgelerarası ilişkiler detaylandırıldığında, göçerlerle yerleşiklerin birlikteliği, hayallerimizde canlanan barbar – medeni ikileminin çok çok ötesinde olduğu anlaşılır. Soğdlar Gök Türklerin hamiliğini daima Sasanilere tercih etmişlerdir. Tang ve Gök Türk idarecilerinin akıllı olanları da (Tai Tsung ve Bilge Kağan gibi), savaş ve yağma politikalarından ziyade, sürdürülebilir ticari ve kültürel ilişkileri temellendirmeye çalışmışlardır. Tespit edilen bölgelerin iyi analiz edilmesi gerekiyor ancak üçünün birden (izole olarak adlandırdığımız Altay dağları çevresi; geçiş bölgeleri olarak ifade ettiğimiz Tengri dağları ile Ordos) aynı makale de incelenmesinin, çalışmanın boyutlarını ve anlaşılabilirliğini aşacağını düşündük. Bu yüzden makalemizi ikiye ayırdık: Elinizdeki çalışma, Moğolistan ve Tengri dağlarının, bir sonraki çalışmamız ise Ordos bölgesinin tarihi-coğrafyası üzerine olacaktır Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms