Filtreler
Filtreler
Bulunan: 33 Adet 0.005 sn
Tam Metin [1]
Yayın Tarihi [1]
Yayın Dili [1]
Epilepsili çocuğa, ailesine ve öğretmenlerine verilen hastalık ve ilaç yönetimi eğitiminin çocuğun bilgi düzeyine, okul başarısına ve yaşam kalitesine etkisi

Uzun, Özge

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGiriş-Amaç: Epilepsi pediatrik nörolojide en sık görülen hem çocuğun hem de ailenin yaşam kalitesini ve çocuğun okul başarısını da etkileyen kronik bir hastalıktır. Epilepsili çocuğun sadece kendisi değil ailesi ve öğretmenlerinin birlikte ele alınmasının olumlu sonuçları olacağı öngörüsüyle planlanan bu çalışmanın amacı epilepsili çocuğa, ailesine ve öğretmenlerine verilen hastalık ve ilaç yönetimi eğitiminin çocuğun bilgi düzeyine, okul başarısına ve yaşam kalitesine olan etkisini incelemektir.Yöntem: Araştırma tek grupta, ön test son test değerlendirmeli, yarı deneysel araştırma türündedir. Araştırmanın örneklemini, Tepecik E . . .ğitim ve Araştırma Hastanesinin probel sisteminden ICD10 epilepsi tanı kodu ile tarama yapıldığında tespit edilen 6 yaş ve üzeri çocuklar kayıtlı olmayan fakat muayeneye ilk kez gelen çocuklar, onların aileleri ve öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırma ön test ve son testi tamamlayan 25 hasta, 25 ebeveyn ve 15 öğretmeni olmak üzere toplam 65 kişi ile yürütülmüştür. Çocukların tamamının sınıf öğretmenine ulaşılamamış sadece 15’iile araştırma tamamlanmıştır.ABSTRACTIntroduction-Purpose: Epilepsy is the most common in pediatric neurology it is a chronic disease that affects both the child's and the family's quality of life and the school's success. The aim of this study, which was planned with the treatment of epilepsy not only herself but also her family and teachers, was planned to investigate the effect of disease and drug management education given to epileptic child, family and teachers on the level of knowledge, school success and quality of life of the child.Methods: The study was in a single group, pre-test, post-test, semi-experimental research type. The sample of the study was consisted of children aged 6 years and older who were diagnosed by the ICD10 epilepsy diagnostic code from the probel system of Tepecik Training and Research Hospital children who are not registered but who come to the examination for the first time are their families and teachers. The study was carried out with a total of 65 people, 25 of which were parents and 15 of them were teachers. The research was completed with only 15 of the children who could not be reached Daha fazlası Daha az

10-14 yaş arası ilköğretim öğrencilerinin benlik algıları ile obez çocuklara yönelik tutumlarının incelenmesi

Çiloğlu, Hülya

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETAmaç: Bu çalışma 10-14 yaş arası ilköğretim öğrencilerinin benlik algıları ile obez çocuklara yönelik tutumlarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı ve ilişkisel tipte bir çalışmadır. Araştırma, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde İzmir ili Çiğli ilçesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı dört ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiştir. Dört ilkokuldan toplam 693 öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Sosyo-demografik Bilgi Formu, Obez Çocuklara Yönelik Tutum Ölçeği (OÇYTÖ) ve Çocuklar İçin Benlik Algısı Profili (ÇİBAP) kullanılmıştır. Araştırmada t . . .anımlayıcı istatistikler için sayı, yüzde, ortalama, medyan, standart sapma, ilişkisel analizler için t-testi, varyans ve korelasyon analizi kullanılmıştır. Etik kurul ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden kurum izinleri alınmıştır.ABSTRACTINVESTIGATION OF SELF-PERCEPTION OF PRIMARY SCHOOL STUDENTS AGED 10-14, AND THEIR ATTITUDES TOWARDS OBESE CHILDREN Master's Thesis/ Department of Public Health Nursing / İZMİR 2019 ABSTRACT Aim: This study was carried out to investigate self-perception of primary school students aged 10-14, and their attitudes towards obese children Method: This descriptive and correlational study was carried out in four elementary schools in Çiğli district of Izmir. The study population comprised students going to the aforementioned schools in the spring term of 2018-2019 academic year. Of these students, 693 constituted the sample of the study. In order to collect the study data, the Sociodemographic Information Questionnaire, Attitude toward Obese Children Scale, and Self-Perception Profile for Children were used to perform the descriptive statistics, numbers, percentages, mean, median, standard deviation, t-test, variance and correlation analysis were used. Before the study was conducted, the approval of the Ethics committee, and the permission of the Provincial Directorate of National Education were obtained Daha fazlası Daha az

Preeklampsinin emzirme özyeterliliği ve postpartum depresyon üzerine etkisi

Özkardeş, Tuğba

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Giriş- Amaç: Bu çalışmanın amacı preeklampsinin emzirme öz-yeterliliği ve postpartum depresyon üzerine etkisini ve etkileyen faktörleri belirlemektir. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırma, Ocak 2018- Mayıs 2019 tarihleri arasında İzmir Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sezaryen ile doğum yapmış örneklem kriterlerine uyan 73 preeklampsili anne ile yapılmıştır. Veriler, Birey Tanıtım Formu, Edinburgh Postpartum Depresyon Ölçeği (EPDÖ) ve Emzirme Öz-Yeterlilik Ölçeği (EÖYÖ) kullanılarak ve iki izlem yapılarak toplanmıştır. Birinci izlem doğum sonrası 24 saatini doldurmuş annele . . .re yüzyüze görüşülerek hasta odasında, ikinci izlem doğumdan sonra ikinci ayda telefon ile görüşülerek yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler (sayı, yüzde, ortalama), Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi, Wilcoxon testi ve korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Doğum sonrası 24. saatte preeklampsili annelerin depresyon riski 16,4 iken, ikinci ayda bu oran 9,6'dur. Çalışmada gebelik sayısı dört ve üzeri, gebeliği plansız, ikinci gün emzirmeye başlayan ve emzirme için desteği olmayan annelerin 24. saat depresyon riski daha yüksek iken emzirmeye ilişkin gebelik sürecinde eğitim alan annelerin ikinci ay depresyon riski daha düşüktür. Gebeliği planlı olan emzirmeye ilişkin bilgi alan ve desteği olan, anne sütü dışında başka gıda vermeyen annelerin hem 24. saat hem de ikinci ay emzirme öz yeterlilikleri daha yüksektir. Annelerin doğum sonrası 24. saat EÖYÖ puan ortalaması ile ikinci ay EÖYÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı, pozitif yönde güçlü bir ilişki vardır. Sonuç: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre preeklampsili annelerin emzirme öz-yeterliliği düşüktür ve gebeliğin planlı olması, emzirmeye ilişkin bilgi alma durumu, destek olabilecek kişiye sahip olması ve anne sütü dışında başka gıda verme durumundan etkilenmektedir. Preeklampsili annelerin postpartum depresyon riski ikinci ayda, 24.saate göre azalmış olmasına rağmen halen risk devam etmektedir. Anahtar Kelimeler: Preeklampsi, gebelik, emzirme öz-yeterliliği, postpartum depresyon, hemşirelik.Summary:Objective: The aim of the study was to determine the effect of preeclampsia on breast feeding self-efficacy and post partum depression. Method: Descriptive and cross-sectional study was conducted between January 2018- May 2019 in Tepecik Research and Training Hospital of Izmir Health Sciences University. 73 mothers that comply with acceptance criteria, gave birth with caesarean surgery and has preeclampsia were accepted in the study. Data were collected with Personal Identity Form, Edinburg Postpartum Depression Scale (EPDS) and Breastfeeding Self Efficacy Scale (BSES) in two monitoring sessions. The first follow-up was conducted in patient room with face-to-face interview together with mothers that completed their 24 hours after the birth. The second follow-up was conducted by telephone conversation in the 2nd month after the birth. Descriptive statistics (number, percentage, average), Mann Whitney U, Kruskal Wallis Test, Wilcoxon Test and Correlation analysis were used in data evaluation. Results: The depression risk of mothers that had preeclampsia was 16,4 in the 24th hour of birth, while it was 9,6 in the second month. In this study it was found that depression risk of mothers in their 24th hour was higher for mothers that gave birth four or more, had unplanned pregnancy, started breastfeeding in the second day and did not have any support for breastfeeding. It was found that second month depression risk was less for mothers that had training in their pregnancy. Self efficacy were found higher for both 24th hour and 2nd month of mothers that had a planned pregnancy, had a support and training about breastfeeding and didn't give anything else but breast milk. In the study, a positive strong relationship was found between BSES score average of 24th hour and 2nd month of mothers after the birth. Conclusion: According to results found in the study, self efficacy of mothers that had preeclampsia was low and it was effected by the planned pregnancy, getting training about breastfeeding, having a supporting person and not giving anything else than breast milk. However, postpartum depression risk of mothers that had preeclampsia were lower in their second month, risk was still in progress. Keywords: Preeclampsia, breastfeeding self efficacy, postpartum depression, pregnancy, nursin Daha fazlası Daha az

İzmir'deki eczacıların emzirme döneminde ilaç kullanımı hakkındaki bilgi, tutum ve davranışları

Durmaz, Helin

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Amaç: Bu çalışmayla İzmir'in merkez ilçelerindeki eczane eczacılarının emzirme döneminde ilaç kullanımı konusundaki bilgi, tutum ve davranışları değerlendirilerek literatüre katkı sağlanması amaçlanmıştır. Yöntem: İzmir merkez ilçelerindeki eczaneler random seçilmiştir. İzmir merkez ilçelerindeki 181 eczane eczacısı ile yapılan bu anket çalışmasında sıklık olarak değerlendirmelerin yanısıra kadın hastalara emzirme döneminde olup olmadığını sormayı etkileyen etmenler ve eczacıların bilgi düzeyini etkileyen etmenler de değerlendirilmiştir. Bunlar ayrıca çok değişkenli lojistik regresyon analizleri ile de değerlendirilmiştir.Summa . . .ry:Objectives: With this study it is intended to contribute to the literature by evaluating knowledge, attitudes and behaviours of the pharmacy pharmacists in the central districts of İzmir. Methods: The pharmacies in the central districts of İzmir are chosen randomly. In this questionnaire study conducted with 181 pharmacy pharmacists in the central districts of İzmir, besides frequency evaluation factors that affect to ask to women if they are breastfeeding and factors that affect the level of knowledge are also evaluated. They are also evaluated with multivariate logistic regression analysi Daha fazlası Daha az

Çocuk yoğun bakım hemşirelerinin ağrı yönetimine ilişkin bilgi ve deneyimlerinin belirlenmesi

Türkmen, Burçin

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGiriş-Amaç: Araştırma çocuk yoğun bakım hemşirelerinin ağrı yönetimine ilişkin bilgi ve deneyimlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.Materyal-Metod: Araştırma, Ekim 2018-Şubat 2019 tarihleri arasında T.C Sağlık Bakanlığı Medeniyet Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Servisinde yürütülmüştür. Araştırmaya 25 hemşire katılmıştır. Araştırma, tanımlayıcı ve karma desen modelinde bir çalışmadır. Araştırmada sosyodemografik form, PNKAS ölçeği ve araştırmacının oluşturduğu nitel sorular ile veri toplanmıştır. Nitel görüşme formu toplam 10 sorudan oluşmaktadır. Hemşireler . . .le, anketleri doldurduktan sonra derinlemesine görüşme yapılmıştır.ABSTRACTPurpose: This research was aimed to specify data, implementations and experiences of pediatric intensive care nurses.Material Method: The study was conducted between October 2018 and February 2019 at the Ministry of Health Medeniyet University Training and Research Hospital Göztepe Training and Research Hospital Pediatric Intensive Care Unit. 25 nurses participated in the study. The research is a descriptive and mixed method model. Sociodemographic form, PNKAS scale and qualitative questions were included in the study. Qualitative research consists of 10 questions. Qualitative research was conducted with in-depth interview method with nurse Daha fazlası Daha az

Öğrenci hemşirelerin pozitif ruh sağlığı ile kişilik özellikleri arasındaki ilişki

Filiztekin, Merve

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖzetÖĞRENCİ HEMŞİRELERİN POZİTİF RUH SAĞLIĞI İLE KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ Giriş-Amaç: Çalışmanın amacı, öğrenci hemşirelerin kişilik özellikleri ile pozitif ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi değerlendirmek ve bunları etkileyen değişkenleri belirlemektir. Materyal-Metod: Tanımlayıcı, ilişki arayıcı ve analitik olarak tasarlanan çalışma verileri, etik kurul onayından sonra, 15 Ocak-15 Haziran 2019 tarihleri arasında, Türkiye'de farklı üniversitelerin hemşirelik lisans programına kayıtlı ve araştırmaya katılma konusunda gönüllü olan 363 öğrenci hemşireden (232'sine Öğrenci Hemşireler Derneği (ÖHDER) bilgi ağı üzerinden e-mai . . .l yolu ile, 131'ine ise elden ulaşılarak) toplanmıştır. Veriler, Kişisel Bilgi Formu, öğrencilerin kişilik özelliklerini değerlendirmek için kullanılan Sosyotropi-Otonomi Ölçeği (SOÖ), ruh sağlığı durumlarını değerlendirmek için kullanılan Pozitif Ruh Sağlığı Ölçeği (PRSÖ) ile toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 programında tanımlayıcı istatistikler, korelasyon analizi, t testi ve varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrenci hemşirelerin 78.9'u kadın ve yaş ortalaması 20.91±1.77'dir.85.0'i sosyo ekonomik durumunu orta düzeyde algılamaktadır. 70.9'u Anadolu Lisesi mezunu ve 78.7'si hemşirelik lisans eğitimini Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde sürdürmektedir. Araştırmaya daha sıklıkla 2.,3. ve 4. sınıf öğrencileri katılmıştır. 92.2'si fiziksel ve 96.4'ü ruhsal bir kronik hastalığı olmadığını belirten öğrenciler, genel sağlık durumlarına 10 üzerinden 7.56±1.78 puan vermiştir. Öğrenci hemşirelerin PRSÖ puan ortalaması ortalamanın altında bulunurken,SOÖ'nin otonomi alt ölçek puan ortalamaları sosyotropi alt ölçeğinden daha yüksek ve ortalamanın üzerinde bulunmuştur.Summary:THE RELATIONS BETWEEN POSITIVE MENTAL HEALTH AND PERSONALITY TRAİTS OF STUDENT NURSES Introduction-Aim: The aim of this study is to examine relations between variables affecting personality traits of student nurses and positive mental health and to determine variables affecting these relations. Materials and Methods: Data of the study, which was designed as a descriptive, relation-seeking and analytic study, were collected from 363 student nurses (232 of whom were reached via e-mail through the information network of the Student Nurses Association (SNA) and 131 of whom were reached by hand) who were enrolled to nursing undergraduate programs of different universities in Turkey and volunteered to participate in the study, after receiving an ethics committee approval between January 15th-June 15th, 2019. The data were collected via Personal Information Form, Sociotrophy-Autonomy Scale (SAS), used for evaluating students' personality characteristics and Positive Mental Health Scale (PMHS), used for evaluating mental health statuses.The obtained data were evaluated with the definitive statics in the SPSS 22.0 program, correlation analysis, t test and variance analysis. Findings: 78.9 of the student nurses who participated in the study were female and their age average was 20.91±1.77. 85.0 of them perceived their socioeconomic status as middle. 70.9 of them were Anatolian High School graduates and 78.7 of them were maintaining their nursing undergraduate studies in School of Health Sciences. In general, 2nd, 3rd and 4th classes participated in the study. While 92.2 of them stated that they had no physical diseases, 96.4 of them expressed that they had no chronic mental illness and their general health status was 7.56±1.78 over 10. While the Positive Mental Health Scale point average of the student nurses was lower than the average, autonomy sub-scale point averages for Sociotropy-Autonomy Scale were higher than sociotropy sub-scale and higher than the average. A statistically significant relation between total of two scales and all sub-scale point averages of the student nurses ( Daha fazlası Daha az

Denetimli serbestliği olan bağımlı hastalara uygulanan psikoeğitimin bireysel başetme ve umut-umutsuzluk düzeylerine etkisi

Ertekin Tipigil, Sevde

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Amaç: Çalışma, bir üniversite hastanesinin AMATEM biriminde yatmakta olan denetimli serbestliği olan bağımlı bireylere uygulanan psikoeğitimin bireysel başetme ve umut-umutsuzluk düzeylerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Gereç-Yöntem: Araştırma, denetimli serbestliği olan ön-test son-test kontrol gruplu deneysel desen de yapılmıştır. Araştırmada veri toplamak için üç ölçme aracı kullanılmıştır: Tanıtıcı Bilgi Formu , Beck Umut-Umutsuzluk Ölçeği, COPE (Başa Çıkma Tutumları Ölçeği). Bağımlı bireylere yedi oturumdan oluşan yarı yapılandırılmış bir psikoeğitim programı uygulanmıştır. Araştırmanın örneklemini, AMATEM serv . . .isinde ayaktan ya da yatarak tedavi olan denetimli serbestliği olan 8 hasta uygulama (deney) grubunu araştırmaya katılmayı kabul eden ancak psikoeğitim oturumlarına devam etmek istemeyen 10 hastada kontrol grubu oluşturmuştur. Analizler, ön-test ve son-test anketleri ile tüm psikoeğitim oturumlarını tamamlayan toplam 18 hasta (8 uygulama (deney) ve 10 kontrol)verileri üzerinden yapılmıştır. Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde, tanımlayıcı istatistiksel analizler, bağımlı gruplarda t-testi ve Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Bulgular:Araştırmaya katılan denetimli serbestliği olan uygulama ve kontrol grubundaki bağımlı bireylerin çoğunluğunun erkek, 18-29 yaş aralığında, büyükşehirde yaşayan evli lise-üniversite mezunu düzenli geliri olan bir işe sahip bireyler olduğu, ortalama 19.2±8.04 yaşlarında daha çok merak ve çevrenin etkisiyle maddeye başladığı ve hemen hemen her gün madde kullandığı ve madde kullanım miktarının zaman içerisinde artış gösterdiği ve madde bağımlılığına yönelik tedavi gördüğü belirlenmiştir. Bireyler, denetimli serbestlik uygulamasını caydırıcı bulduğunu ve bu uygulama kapsamında yürütülen programlardan yarar gördüğünü belirtmiştir. Uygulama ve kontrol grubunun her ikisinde de psikoeğitim öncesi ve sonrası BUUÖ ve BBÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır (p>0.05). Uygulama ve kontrol grubunun ön test-son test motivasyon kaybı ve gelecekle ilgili beklenti alt ölçek puan ortalamaları arasında da istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır (p>0.05). Buna karşın uygulama ve kontrol grubunun ön test-son test gelecekle ilgili duygular alt ölçek puan ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklı olduğu saptanmıştır (p0.05). Sonuç: Denetimli serbsteliği olan madde bağımlısı bireylere verilen psikoeğitim programının bağımlı bireylerin umut-umutsuzluk düzeylerini istatistiksel olarak anlamlı ölçüde değiştirmediği buna karşın bireysel başetme becerilerinin iki boyutunda (dini olarak başa çıkma ve madde kullanımı) anlamlı ölçüde olumlu yönde değişim yarattığı gözlenmiştir.Summary:Aim:This work is aimed to study affects of psychoeducation on individual competing and hoplessness states of patients at İzmir KatipÇelebiÜniversitesi Atatürk training research hospital AMATEM unit who are on probation. Materials and Method:This research is applied with controlled experiment method which contains pre tests and post tests. Three scales used during research. The scales are demonstrating information questionnaire, Beck hopelessness scale and COPE scale. A seven session semi-structured psychoeducation program is applied on addicted individuals. Sample of the research is eight impatient or ambulant patients from AMATEM unit for experiment group, ten patients for control group who were not willing to keep on psychoeducations. Analysis are based on this total of 18 patients consists of 8 patients for experiment group ten patients for control group. At evaluation of this experimental datas descriptive statistics, t-test on addicted groups and Mann Whitney U test is used. Results:It is found that most of the people who got in to this research are male, 18-29 years old, who lives in metropolis, married, high-school or collage graduate, has a regular income. Average starting age to drug is 19.2-8,04, mostly affected by environment, uses drug almost every day, amount of drugs they do increases day by day and they all treated about drug abusement. Individuals states probation is an intimidating implementation and also all states probation is helpfull to people in that situation. There is not any statistically significant difference at pre-post tests of COPE and hope-hopelessnes tests of controlled and experiment group. There is not any statistically significant difference at pre-post tests for motivation loss and future expectations tests of controlled and experiment group. There is not any statistically significant difference at pre-post tests of COPE and hope-hopelessnes tests of controlled and experiment group (p>0.05). Besides that experimental and controlled group has statistically significant difference at future senses after psychoeducation (p0.05) Conclusion: Psychoeducation program that applied to drug addicted individuals who are on probation is not statistically significantly affected hope-hopelessness states of individuals but increased competing skills in both religiously competing and drug addiction cases of individuals Daha fazlası Daha az

Çocuk çölyak hastalarında HLA DQB1 ve IL-17 polimorfizminin saptanması

Eldem, Aslı

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Giriş ve Amaç: Çölyak hastalığı, gluten alımı ve genetik yatkınlık ile ortaya çıkan ve ince bağırsağın hasarına yol açan enteropatidir. Klinik olarak tek tedavi yöntemi gluten diyeti olarak bilinmektedir. Bağırsak mukozasından yapılan biyopsi, lenfosit artışı ve villilerin içine gömülü olan keselerde aşırı çoğalma (kript hiperplazisi) tanı konulmasında önemlidir. Bunun yanı sıra serolojik testler ve HLA tipleme testi de tanı konulmasına destek sağlar. Hastalarda HLA DQ2 ve DQB103:02 genlerinin çok sıklıkla görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca çölyak hastalarının bağırsak mukozası glutene maruz kaldığında immün yanıt sırasında meydan . . .a gelen bazı sitokinler (interlökin, interferon gibi) sınıf II moleküllerin hücre yüzeyindeki ekspresyonunda artış görülmektedir. Çalışmamızda hasta ve sağlıklı kontrol grubunda HLA DQ ve IL-17 polimorfizmleri araştırılmış çölyak hastalığıyla ilişkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır.Summary:Introduction and Purpose: Celiac disease is enteropathy, which is associated with gluten uptake and genetic predisposition and leads to damage to the small intestine. Clinically, the only treatment method is known as gluten diet. Biopsy from the intestinal mucosa is significant in the diagnosis of increase lymphocyte and the proliferation of vesicles embedded in the villi (crypt hyperplasia). In addition, serological tests and HLA typing test support the diagnosis. It is known that HLA DQ2 and DQB 03: 02 genes are very common in patients. In addition, when the intestinal mucosa of celiac patients is exposed to gluten, some cytokines (such as interleukin, interferon) that occur during the immune response increase in cell surface expression of class II molecules. The aim of this study was to investigate the relationship between celiac disease and HLA DQ and IL-17 polymorphisms in patients and healthy controls.Kaynakça içerir Daha fazlası Daha az

Doğum şeklinin ebeveynlik davranışı, yenidoğanı algılama ve maternal bağlanma üzerine etkisi

Çetin Avcı, Seda

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETAmaç: Bu araştırmanın amacı, doğum şeklinin ebeveynlik davranışları, yenidoğanı algılama, maternal bağlanma üzerine etkisini ve etkileyen faktörleri incelemek ve karşılaştırmaktır. Yöntem: Tanımlayıcı ve karşılaştırmalı türdeki bu araştırma, Aralık 2017- Mayıs 2019 tarihleri arasında bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kadın doğum kliniklerinde örneklem kriterlerine uyan 77 anne ile yapılmıştır. Veriler Birey Tanıtım Formu, Doğum Sonrası Ebeveynlik Davranışı Ölçeği (DSEDÖ), Yenidoğanı Algılama Ölçeği (YAÖ) ve Maternal Bağlanma Ölçeği (MBÖ) kullanılarak üç izlemde toplanmıştır. İlk izlem, doğumhane/ameliyathanede gözlem yolu ile . . . ikinci izlem doğumdan 24 saat sonra kadın doğum kliniğinde yüz yüze görüşülerek, üçüncü izlem ise doğumdan bir ay sonra telefonla ulaşılarak yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi, Ki-kare testi ve korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmada vajinal doğum yapan annelerin DSEDÖ toplam puan ortalaması 4,83±1,01 sezaryen doğum yapan annelerin 4,48±1,37'dir. Vajinal doğum grubundaki annelerin 45,8'i, sezaryen doğum yapan annelerin 44,8'i yenidoğanı pozitif algılamaktadır. Vajinal doğum yapan annelerin MBÖ toplam puan ortalaması 96,87±6,13 iken, sezaryen doğum yapan annelerin 95,58±7,64 olarak bulunmuştur. Çalışmaya katılan annelerin doğum şekline göre DSEDÖ, MBÖ puan ortalamaları ve yenidoğanı algılama durumları arasında fark yoktur.ABSTRACTObjectives: The aim of this study is to investigate and compare effect of birth type on parenting behaviors, newborn perception, maternal attachment and the factors affecting it. Methods: This descriptive and comparative study was conducted with 77 mothers who met the sampling criteria in the obstetrics and gynecology clinics of a Training and Research Hospital between December 2017 and May 2019. The data were collected in three follow-up sessions using the Individual Presentation Form, Postpartum Parenting Behavior Scale (PPBS), Neonatal Perception Scale (NPS) and Maternal Attachment Scale (MAS). The first follow-up was performed by observation in the delivery room/operating room, and the second follow-up was carried out by face to face in the obstetriSD clinic 24 hours after the birth and the third follow-up was reached by telephone one month after the birth. Descriptive statistiSD, Mann Whitney U, Kruskal Wallis test, Chi-square test and Correlation analysis were used in evaluation of data. Results: In the study, the mean total score of PPBS of the mothers who had vaginal delivery was 4.83 ± 1.01, mothers who had cesarean birth was 4.48±1.37. In study 45.8 of the mothers in the vaginal birth group and 44.8 of the mothers who had cesarean births perceived the newborn as positive. The mean total MAS of the mothers who had vaginal delivery was 96,87 ± 6,13 and the mothers who had cesarean delivery were found as 95,58±7,64. There was no difference between the mean scores of PPBS, MAS and neonatal perception according to type of birth of the mothers Daha fazlası Daha az

Farklı periodontal hastalıklara sahip bireylerin tükürük ve dişeti oluğu sıvısı çözünebilir ürokinaz plazminojen aktivatör reseptör (supar), galectin-1 ve TNF-α düzeylerinin değerlendirilmesi

Taşdemir, İsmail

Doktora Tezi | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Giriş ve Amaç: Bu klinik çalışmanın amacı periodontal olarak sağlıklı (K), gingivitisli (G) ve kronik periodontitisli (KP) bireylerin tükürük ve diş eti oluğu sıvısındaki (DOS) çözünebilir ürokinaz plazminojen aktivatör reseptörü (SuPAR), Galectin-1 ve tümör nekroz faktör alfa (TNF-α) seviyelerinin tespiti ve bu moleküllerin birbirleriyle ve klinik parametrelerle olan ilişkilerinin incelenmesidir.Summary:Introduction-Aim: The aim of this study is detection of soluble urokınase plasminogen activator (SuPAR), galectin-1 and tumor necrosis factor alpha (TNF-α) levels in saliva and GCF samples of periodontally healthy, gingivitis a . . .nd chronic periodontitis patients and the possible correlation between these values and clinical parameters of periodontal diseases.Kaynakça içerir Daha fazlası Daha az

Aşıya ilişkin tutumlar ölçeğinin Türkçe'ye uyarlanması, geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesi

Özümit, Didem

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Giriş-Amaç: Dünya genelinde bağışıklama başarısının devamlılığı ve daha da arttırılması bağışıklama oranlarının yüksekliği ile sağlanabilmektedir. Buna karşın son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de aşı yaptırmayı reddeden ebeveynlerin oranının artması aşıya ilişkin toplumsal tutumların olumlu yöne evrilmesine yönelik çalışmaları gerektirmektedir. Bu çalışma aşıya ilişkin toplumsal tutumları belirlemek amacıyla geliştirilmiş olan Aşıya İlişkin Tutumlar Ölçeği'ni Türkçe'ye uyarlamak, Türkçe geçerlik ve güvenirliğini yapmak amacıyla planlanmıştır.Summary:Objective: The continuation and further increase of immunization . . .success in the world can be achieved by high immunization rates. However, as all over the world in recent years in Turkey also the rate of increase in social attitudes of parents who refuse vaccines, vaccination requires all efforts to evolve in a positive way. This study was designed to adapt the Turkish version of the Attitudes Towards Vaccine Scale, which was developed to determine the social attitudes towards vaccination, and to make its validity and reliability in Turkish Daha fazlası Daha az

Seviyeleme aşamasında yapılan mikro-osteoperforasyon uygulamasının etkinliğinin değerlendirilmesi

Şahin, Mücahid Faik

Doktora Tezi | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Giriş-Amaç: Ortodontik tedavi uzun süren ve hasta iş birliği gerektiren bir tedavidir. Uzun süren tedavilerde çürük, periodontal problem, kök rezorpsiyonu gelişme riski artmakta ve hasta iş birliğinde sorunlar baş göstermektedir. Bugüne kadar tedavi sürecini kısaltabilecek birçok teknik geliştirilmiştir. Bu çalışmada, seviyeleme aşamasında uygulanan mikro-osteoperforasyon (MOP) yönteminin etkinliğinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.Summary:Introduction-Aim: Orthodontic treatment is a long treatment that requires patient cooperation. The risk of caries occurance, periodontal problems, root resorption development increases and . . . problems arise in patient cooperation with longer treatments. Up to present, several different techniques were developed that may shorten the treatment time. The aim of this study was to evaluate the effectiveness of micro-osteoperforations (MOP) performed in the alignment stage Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms