Filtreler
Filtreler
Bulunan: 168 Adet 0.001 sn
Araştırmacılar
Kamu diplomamsisi bağlamında Türk dış politikasında diaspora diplomasisi

Çakır, Durmuş Çağlar

Yüksek Lisans | 2018 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETBilginin kolay ve hızlı dolaşımı küresel siyasette kamu diplomasisi kavramının popülerliğini artırmıştır. Diplomaside yeni bir uygulama alanı olarak rol üstlenen kamu diplomasisinde “kalplerin ve akılların fethedilme” düşüncesi dış politikanın öncelikleri arasında yer almaya başlamıştır. Küresel ve bölgesel düzeyde dış politikanın geliştirilmesi noktasında yumuşak gücün bir aracı olarak kullanılan kamu diplomasisinin, politika yapım sürecine etki eden faktör haline dönüştüğü görülmüştür.Bu tez çalışmasında, kurumlarla beraber Türk dış politikasında bir araç olarak kullanılan kamu diplomasisinin politikalara olan etkisi incelenme . . .ye çalışılmıştır. Kamuoyunun bu süreçte sahip olduğu konum, yeni kamu diplomasisi anlayışı içerisinde diaspora olarak adlandırılan toplulukların giderek önem kazanmasına neden olmuştur. Türkiye’nin sahip olduğu tarihsel ve kültürel mirası, yürütülecek olan kamu diplomasisi stratejilerinde sahip olduğu önemli kaynaklar arasındadır. Sahip olunan tarihsel ve kültürel kaynakların hedef kamuoylarına aktarılmasıyla oluşabilecek iletişim ve diyalog ortamında Türk diasporası, dış politika gündeminde yer almaya başlamıştır.ABSTRACTThe easy and rapid circulation of information has increased the popularity of the concept of public diplomacy in global politics. In public diplomacy as a new field of diplomacy practice, the idea of “the conquest of hearts and minds” has begun to take place among the priorities of foreign policy. Public diplomacy which is used as a tool of soft power at the betterment of foreign policy at the global and regional level has turned into a power that influences the policy making process.In this thesis study, the effect of public diplomacy, which is used as a tool in Turkish foreign policy together with established institutions, was tried to be examined. The position that the public has in this process has led to the increasing importance of communities called diaspora within the new public diplomacy approach. Turkey’s historical and cultural ties are important sources for the public diplomacy strategy to be followed. Turkish diaspora has begun to take place in the foreign policy agenda in the communication and dialogue environment that is formed by transferring the historical and cultural resources to the target public. At first, the concept of diaspora that emerged as a different practice area in the new public diplomacy approach has been defined in this study. After that, it has been tried to be explained internal and external reasons of Turkey’s politics on Turkish diaspora. Internal and external factors that shape Turkey’s policy have been examined through theoretical analysis of diaspora and public diplomacy Daha fazlası Daha az

Çizgi filmlerde değerler eğitimi, değerler eğitimi açısından Rafadan Tayfa çizgi filminin incelenmesi

Sabriye Sümeyra Karaca

Yüksek Lisans | 2019 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETBu çalışmamızda “Değer” kavramına değinerek, bazı değerleri ele almayaçalışacak, değerlerin önemini ortaya koymaya gayret edeceğiz. Değerleri elealdıktan sonra ise, çizgi filmlerin ortaya çıkışı hakkında bilgi vererek, TRT Çocukkanalında yayınlanan Rafadan Tayfa Çizgi Filmi ele alınacak, bu çizgi filmin ilkkırk bölümü ile Ramazan Ayına özel on bölümü, ayrıca “Rafadan Tayfa:Türkiye’dir Burası” müzikali içerisinde, belirlediğimiz değerler araştırılacaktır.Böylece çocukların en çok izlediği programlar olan çizgi filmlerde, değerler ileilgili örnek olabilecek anlatımlar ortaya konulacaktır.Çalışmamızın giriş bölümünde, değerlerin ön . . .emine ve değer kazanımınınçocuklukta başladığına değinilmektedir. Çocukların en kolay ulaşabildiği iletişimaracı olan televizyonun, televizyonda yayınlanan programların çocuklar üzerindekietkisi hakkında kısaca bilgi verilmiştir.ABSTRACTIn this research we explain first of all what “values” are, explain some ofthe various types of them and lay great stress upon ethical values. Afterwards theorigins of animated cartoons in general is illustrated, before especially theanimation “Rafadan Tayfa”, which is sent in the channel TRT Kids, is elaborated.We focused on the analyse of the ethical values within the first fourty episodes aswell as the special ten episodes for the month of Ramadan and also the musical“Rafadan Tayfa: This is Turkey”. In this way we will point out the ethical valuescontained in animated cartoons, that are the most seen TV program by kids.In the first part of our research we point out the importance of ethicalvalues and the development of them in childhood. Television is a medium ofcommunication, that kids can reach the easiest way. This is the reason why wefocused on the effects of TV-programs on kids Daha fazlası Daha az

TÜRKİYE’DE KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ENDEKSİNDE YER ALMANIN FİRMALARIN FİNANSAL PERFORMANSLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ

GAYE KOPURLU

Doktora Tezi | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından yayınlanan “Ortak Geleceğimiz” başlıklı raporda “bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamalarından ödün vermeden karşılama süreci" olarak tanımlanan sürdürülebilirlik kavramı ile kamuoyunun çevre kirliliği, kaynak tüketimi, atık maddeler, ürün kalitesi ve güvenliği, çalışanların hakları ve konumu, toplumsal sorumluluk gibi konulara duyarlılığı artmıştır. Bu farkındalık artışına bağlı olarak yürürlüğe konan yeni yönetmelikler ve yasalar ile yatırımcı baskısı işletmelere sorumluluk yüklemiş ve kurumsal sürdürebilirlik kavramını ön plan . . .a çıkarmıştır. Yatırımcılardan gelen daha fazla saydamlık ve hesap verebilirlik talepleri ile şirketlerin bu verileri yayınlamasını teşvik etmek ve yatırımcıların analizlerini kolaylaştırmak amacıyla sürdürülebilirlik endeksleri oluşturulmuştur. Bu çalışmanın temel amacı sürdürülebilirlik endeksinde yer almanın, şirketlerin finansal performansı üzerindeki etkilerini analiz etmektir. Bu çalışmada, sürdürebilirlik endeksinde yer almanın şirket performansına etkisi, Borsa İstanbul’da işlem gören 367 şirketin 2008 - 2020 yılları arasındaki finansal verileri ile ölçülmüştür. Bu ölçüm ile bu endekslerde yer almanın işletmelerin finansal performansına etki eden iyi bir araç olup olmadıkları GMM (Genelleştirilmiş Momentler Metodu) yöntemi ile test edilmiştir. Ayrıca, her bir işletme Borsa İstanbul tarafından iv yapılan sınıflandırmaya göre faaliyet gösterdiği sektör içerisinde ayrıca tekrar analiz edilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre bu tezin temel araştırma sorusu olan sürdürülebilirlik endeksinde yer almak hem “varlık getiri oranı” hem de “özkaynak getiri oranı” değişkenleri için istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Sektörler için gerçekleştirilen regresyon analizleri neticesinde yalnızca “imalat” ve “mali kuruluşlar” sektörlerinde istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara ulaşılmıştır Daha fazlası Daha az

SAÎD ABDÜLFETTÂH ÂŞÛR HAYATI VE ESERLERİ

FATMA FARID SHAWKY KAMEL MOHMED

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Prof. Dr. Saîd Abdülfettâh Âşûr (1922-2009) tarih ilmine mühim katkılar sağlamış Mısırlı bir âlimdir. Araştırmalarının büyük bir kısmını Haçlı Seferleri ve Memlûk Devleti tarihi üzerine hasretmiş ve bu konularda çok sayıda eser kaleme almıştır. Mısır’da yazma eserler ihtiva eden kütüphanelerden azami ölçüde istifade etmiş, kaleme aldığı yazılarında çok sayıda yazmaya referansta bulunmuştur. Birinci elden kaynaklar üzerinde çalışıyor olması tespitlerinin güvenilirliğini arttırmıştır. Haçlı Seferleri ve Memlûk Devleti tarihini el yazması kütüphanelerde yaptığı araştırmalar neticesinde aydınlatmış ve daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. . . . Ana dili Arapça’nın yanı sıra İngilizce ve Fransızca yazılmış kaynakları orijinallerinden okuyarak, araştırmalarını çift yönlü kaynak okumalarıyla desteklemiştir. Bu çalışma, Prof. Dr. Saîd Abdülfettâh Âşûr’un hayatı ve eserlerinin ele alınacağı kapsamlı ilk çalışma olma özelliğini taşımaktadır. Âşûr’un eserlerinin tespiti ile başladığımız çalışmamızda, tespit edilen kaynakların temini yapılmış, ardından tasnif ve inceleme safhasına geçilmiştir. Bunun için Mısır’da bulunan kütüphanelerde araştırma yapılarak, eserleri temin edilmiştir. Ayrıca Âşûr’un hayatı ile ilgili aile üyeleriyle görüşülmüş, akademiye kazarndırdığı öğrencileri ve arkadaşları ile mülakatlar yapılmıştır. Tezin amacı, Prof. Dr. Saîd Abdülfettâh Âşûr’un hayatı, eserleri ve düşüncelerini tanıtarak, kendisinin özelde Memlûk tarihi genelde ise Ortaçağ Tarihi alanına yaptığı katkıları ortaya koymaktır Daha fazlası Daha az

KARL MARX’IN MODERN HUKUK ELEŞTİRİSİ VE ÖZGÜRLÜK KAVRAMI

BURÇİN YILDIZ

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Bu çalışmanın konusunu, Karl Marx’ın “özgürlük” kavramı bağlamında modern hukuka ilişkin eleştirileri ve bu eleştirilerden normatif anlamda Marksist bir hukuk teorisinin çıkarsanıp çıkarsanamayacağı sorusu oluşturmaktadır. Marx’ın modern hukukun dayandığı negatif özgürlük anlayışına ilişkin eleştirileri göz önünde bulundurulacak olursa; onun düşüncesinde eleştirel anlamda bir hukuk teorisinin bulunduğunu söylemek yerinde bir saptamadır. Ancak Marx’ın düşüncesinde, salt eleştirel olmayı aşarak, aynı zamanda normatif de olan bir hukuk teorisinin olup olmadığı sorusunun yanıtı ilk sorunun yanıtı kadar açık değildir; çünkü Marx, örneğin . . . Hegel’de örneğini bulduğumuz gibi sistematik bir normatif hukuk teorisi geliştirmemiştir. Bu çalışmanın amacı, normatif anlamda Marksist bir hukuktan bahsetmenin mümkün olmakla birlikte bu hukuk teorisinin açık biçimde formülleştirilmemiş olduğunu, örtük olarak Marx’ın genel felsefesi içerisinde yer aldığını göstermektir. Bu çalışma, Marksist hukuk teorisinde, hukukun, burjuva toplumunda olduğu biçimiyle kurumsal bir yapı olmaktan çıkıp, komünist topluma geçişle, toplumsal ilişkilerin normatif bir ifadesine nasıl dönüşeceğini ortaya koymaya çalışacaktır. Bu bağlamda, Marx’ın pozitif hukuk ile doğal hukuku kapsayıp aşan hukuk teorisinin, onun, tarihsel materyalist bir perspektifle modern toplumun üretim ilişkileri üzerinde gerçekleştirdiği ekonomi-politik çözümlemelerinden hareketle serimlenmesi hedeflenecektir Daha fazlası Daha az

YÜKSELEN GÜÇ ÇİN KARŞISINDA ABD VE AB POLİTİKALARI: REALİZM VE LİBERALİZM ÇERÇEVESİNDE KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ

İLAYDA ALEV

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uluslararası sistemde yaşanan olaylar devletlerin dış politikalarını şekillendiren ana unsurlardan biridir. İki büyük dünya savaşının ardından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) liderliğindeki iki blok arasında yaşanan Soğuk Savaş devletlerarası güç mücadelelerini değiştirmiştir. Bu durum diğer devletlerin dış politika yapım süreçlerini de etkilemiştir. Soğuk Savaş’ın son bulmasıyla iki kutuplu dünya düzeninden ABD’nin hegemon olduğu tek kutuplu bir düzene geçiş yaşanmıştır. Böylece ABD, liderliğini korumaya yönelik güç biriktirici realist politikalar geliştirmiştir. Ancak özellikle 20 . . .00’li yıllardan itibaren farklı ülkelerin de sistemde güç kazandığı çok kutuplu bir yapıya dönüşümden bahsetmek mümkündür. Özellikle küreselleşmenin etkisiyle devletlerarası sınırlar bulanıklaşmış ve karşılıklı ilişkilerde de değişimler yaşanmıştır. Değişen sisteme bağlı olarak devletlerarası güç mücadeleleri de değişmiş, Avrupa Birliği (AB) çatısı altında Avrupa ülkeleri gibi farklı aktörler sistemde aktif rol oynamaya başlamıştır. ABD’ye kıyasla AB, dış politikalarında liberal argümanları daha fazla benimsemiştir. Ekonomide karşılıklı bağımlık esasını benimseyen AB, kurduğu iş birlikçi ilişkiler ile sistemde daimi barışı ve çok taraflılığı hedeflemektedir. Uluslararası sistemdeki iki büyük aktörün yükselen güç Çin’e yönelik uyguladığı politikaları da farklılık göstermektedir. ABD, süreç içerisinde Çin’i tehdit olarak algılayarak realizm temelli politikalar geliştirerek Amerikan hegemonyasına zarar vermesini önlemek istemiştir. AB ise iv ekonomik ilişkileri ön planda tutmuş ve Çin’i zaman zaman stratejik ortak olarak görse de iki aktör arasında problemli konular zaman içerisinde artmıştır. Bu bağlamda bu tezde her iki aktörün Çin ile olan ilişkileri temelinde ABD ve AB politikalarının realist ve liberal perspektiften analiz edilmesi amaçlanmaktadır Daha fazlası Daha az

İBN HİŞÂM’A GÖRE CÜMLE İ’RÂBI

Canan KAÇAR

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Arapça dil çalışmaları İslamın ilk yıllarında başlayıp günümüze kadar uzanan oldukça köklü bir tarihe sahiptir. İlk zamanlarda Kur’ân-ı Kerim’i hatalardan korumak maksadıyla başlamıştır. Sonrasında İslamiyetin geniş bir coğrafyaya yayılmasıyla birlikte toplumsal ihtiyaçlar ve dili bozulmaktan koruma gibi sebepler bu alanda çalışma yapılmasının gerekliliği hakkında dilcileri güdülemiştir. İslam coğrafyasında önemli şehir merkezlerinden olan Basra, Kûfe, Bağdat, Endülüs ve Mısır’da dil okulları oluşmuştur. Kurulan ilim halkalarında dönemin tüm zorlu koşullarına rağmen çok sayıda âlim yetişmiş ve bu alanda temel taşı denilecek birçok e . . .sere ve ilmi tartışmalara imza atmışlardır. İbn Hişâm, Mısır dil ekolünün önemli temsilcilerinden biridir. İbn Hişâm günümüze ulaşan veya ulaşmayan birçok konuda eser kaleme almış olup bunların önemli bir kısmını nahiv konusu oluşturmaktadır. O önceki yazılan eserleri incelemiş bazı konuları tartışarak bunları kendi çalışmalarında dile getirmiştir. İbn Hişâm kendisine kadar bir disiplin içinde bahsedilmeyen cümle konusunu ilk defa geniş bir çerçevede ve sistematik olarak ele almıştır. İbn Hişâm eserlerinde ve özellikle çalışmamıza önemli ölçüde katkı sağlayan Muğni'l-lebîb ‘an kutubi'l-e'ârîb adlı eserinde ayet, hadis, şiir ve diğer örneklerden deliller getirerek meseleleri aydınlığa kavuşturmuştur. Ayrıca tartışmalı konuları izah ettikten sonra bazı görüşlere reddiyelerde bulunarak, bazılarını da onaylayarak kendi fikirlerine yer vermiş ve deliller getirerek ispatlama gayretinde olmuştur Daha fazlası Daha az

NETFLİX YAPIMLARINDA TRANSHÜMANİZM VE GELECEK TASARIMI

Seda KANBUROĞLU

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Netflix yapımlarında öne çıkan Transhümanizm ve Posthümanizm kavramları alışılagelmiş dünyanın sonunu anlatmaktadır. İnsanlığın kabuğundan sıyrılma evresinin temsili olan bu iki kavram yeni gelişen teknolojilerle birlikte çok daha yakın bir zamanda gerçekleşeceği izlenimi vermektedir. Transhümanizm bir ara formdur posthümanizm ise bir varış noktasıdır. Bu açıdan bakıldığında yıllardır süre gelen teknoloji korkusunun artık çok daha ileri bir noktaya varacağı anlamına da gelmektedir. İnsanlık gelişen teknolojiler karşısında kendini bir yandan çaresiz hissetmekte bir yandan da teknolojinin cazibesine karşı koyamamaktadır. Aslında tekno . . .loji sıradan insanların kullanımıyla gelişen veya ilerleyen bir olgu değildir. İktidar erklerinin ve bilim insanlarının istekleri doğrultusunda ilerlemektedir ve bizim kullanımımız bu duruma çok küçük bir etkide bulunur. Tezin çalışma alanı küresel bir yeni medya aracı olan Netflix’te yayınlanan içeriklerden örneklem olarak seçilenleri iredeleyerek bu yeni dünya düzenine bizleri nasıl hazırladığı konusuna değinmektir. Burada verilen içeriklerin mizahi, korku unsurları nasıl birlikte verilmekte ve insanlar neye hazırlanmakta konuları üzerinde durulmuştur. Daha fazlası Daha az

ÇEVRE MUHASEBESİ KAPSAMINDA KARBON AYAK İZİ ÖLÇÜMÜ: İZMİR İLİ OTOBÜS TAŞIMACILIĞINDA KARBON SALINIMININ HESAPLANMASI

TUĞÇE KILIÇ

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Sanayi devrimi ile birlikte üretimin hızlı artışı doğal kaynaklarında hızla tükenmesine yol açmıştır. Bu tüketim sonucu doğal çevreye verilen zararda aynı oranda artmıştır. Daha fazla üretim ve tüketim düzeyindeki artış çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Doğal çevrenin ve kaynakların korunması farkındalığının artması küresel ısınma sorunu ve çevre kirliliğinin insana vermiş olduğu zarar ile meydana gelmektedir. İşte tam bu noktada “sürdürülebilirlik” kavramının önemi ortaya çıkar. Sürdürülebilirlik kavramı en genel tanımı ile “gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini elinden almadan bugünün ihtiyaçlarının kar . . .şılanmasıdır”. Günümüzde çevre ile ilgili konuların muhasebe sistemi içine alınması sonucu oluşan “Çevre Muhasebesi” kavramının önemi giderek artmaktadır. Çevre muhasebesi ve sürdürülebilirlik kavramı işletmelerin muhasebe ile finans alanlarında en çok araştırılan konu haline gelmiştir. Çevre sorunları ile mücadele kapsamında sürdürülebilir kalkınma amaçlarına hizmet eden Karbon Muhasebesi kavramı bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. İklim değişikliğinin en önemli sebeplerinden biri olan, atmosfere salınan, enerji ihtiyacının karşılanması sonucu ortaya çıkan CO₂ gazı, tüm işletmeler tarafından kayıt altına alınmalı, izlenmeli ve raporlanmalıdır. iv Yerel yönetimlerin Karbon Salınımını ölçerek Karbon Ayak İzini oluşturmaları tüm işletmelere öncülük ederek, örnek oluşturması ve teşvik etmesi oldukça önemli bir gelişmedir. Bu çalışmada, İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü karbon salınım verileri dikkate alınarak, karbon ayak izi ölçümü yapılmıştır. Belediyenin karbon salınımını nasıl muhasebeleştirilebileceği örnek kayıtlar ile gösterilmiştir. Karbon salınımı nasıl azaltılabilir ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin salınımı azaltma politikaları açıklanmıştır Daha fazlası Daha az

KİTABU’L-MÜSÂYERE ÇERÇEVESİNDE İBN-İ HÜMÂM’IN İTİKADİ VE SİYASİ GÖRÜŞLERİ

MUHAMMET TÜTÜNCÜ

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tezimizde IX/XV asırda Mısır’da yaşamış olan Kemâleddîn İbnü’l-Hümâm’ın itikadî ve siyasî görüşlerini Kitabu’l-Müsâyere adlı eseri çerçevesinde ele almaya çalıştık. O dönemde Mısır, Memlükler yönetimi altındadır. İçerde ve dışarda siyasî gerginlikler yaşanmaktadır. Doğuda Moğol, batıda Haçlı seferleri sonucu birçok alim güvenli bir bölge olarak gördükleri Mısır’a gelip yerleşmişlerdir. Bu da ilim ve kültürün oldukça canlı olmasına yol açmıştır. İbnü’l-Hümâm böyle bir ortamda doğmuş, büyümüş ve ilmi faaliyetler içerisinde bulunmuştur. İbnü’l-Hümâm, daha çok fakih olarak ve Hanefi mezhebi açısından önemli olan el-Hidâye üzerine yazmış . . . olduğu Fethu’l-kadir isimli eseriyle ilim dünyasında tanınmıştır. O, fakih olmasının yanında aynı zamanda bir mütekellimdir. Tezimizde inceleyeceğimiz el-Müsâyere, Gazzâlî ‘nin kelam alanında ele aldığı “er-Risâletü’l-kudsiyye” üzerine çeşitli ilavelerde bulunularak yazılmış olan şerh türünden bir eserdir. İbnü’l-Hümâm’ın eserde kelam konularına yaklaşımı onun bu alana hâkimiyetini göstermektedir. O, İslam inanç esaslarını akli ve nakli delillerle ispat yoluna gitmiş, okuyucuyu fazla detaya boğmadan gerekli bilgileri vererek, konuları müteahhirun dönemi kelam sistemine uygun bir şekilde kaleme almıştır. İbnü’l-Hümâm Mâtürîdî-Hanefi geleneğe bağlı olsa da itikadî ve siyasî açıdan farklı görüşler ileri sürebilmiştir. el-Müsâyere, Gazzali’nin eserine şerh olduğundan dolayı İbnü’l-Hümâm, zaman zaman ona itirazlarda bulunmuş veya ondan farklı düşüncelerini ortaya koymaya çalışmıştır. Daha fazlası Daha az

ESKİ MEZOPOTAMYA’DA TANRI ANLAYIŞI

Sümeyye KIŞLIKAYA

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Eski Mezopotamya’da yaşamış Sümer, Akad, Asur ve Babil medeniyetlerinin ardından insanlığa miras kalan çeşitli kültürel ve dini unsurların varlığı bilinmektedir. İnsanlık tarihi için büyük önem arz eden bu mirasın diğer toplumlara ve özellikle bölge halklarına etki ettiği görülmektedir. Dinin teşekkülüne dair birçok teori ortaya atılmıştır. Bu sürecin, nasıl ortaya çıktığı, ilk insanların ne tür tanrı anlayışına sahip olduğu bilim dünyasında halen netlik kazanmamıştır. Mezopotamya coğrafyasında Sümer halkının bölgeye yerleşmesinden önce yaşamın olduğu ve burada dini öğelere rastlandığı kaydedilmiştir. Dolayısıyla dinin teşekkül süre . . .cinin, Sümerlerden daha öncesine dayandığı bilinmektedir. Çalışmada Eski Mezopotamya’da tarihsel süreç verildikten sonra, toplumların tanrı anlayışı ve dini yapısı ele alınmış, Eski Mezopotamyalıların tanrı anlayışının mahiyeti mitolojik veriler üzerinden anlatılmıştır Daha fazlası Daha az

İLAHİ KAYNAKLI DİNLERİN BEKÂRLIĞA BAKIŞI

KÜBRA ERKEN

Yüksek Lisans | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

“İlahi Kaynaklı Dinlerin Bekârlığa Bakışı” adlı bu çalışma giriş ile beraber toplam dört bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında tezin, konusu ve amacı, önemi, kapsam ve sınırlarından bahsedilmiştir. Yapmış olduğumuz bu çalışmanın ilk bölümünde ilahi kaynaklı olmayan dinlerin konumuza yaklaşımına kısaca değindik. Diğer üç bölümde ise Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet ağırlıklı olmak üzere, kutsal metinler ışığında bu dinlerin bekârlık kurumuna yaklaşımlarını ele aldık. Bekârlık ilahi kaynaklı dinlerin ekseriyetinde hoş karşılanmayan bir durumdur. Bunun nedeni ise kadın ve erkeğin Tanrı tarafından Âdem ve Havva prototiplerinde, bir . . .birlerine uyumlu ve birbirlerini tamamlamak üzere yaratılmış olmalarıdır. Yaratan her üç dinde de insanın bir eş ile birlikte yaratıldığını ve neslin devamının da bu iki cinsin birlikteliği ile sağlanacağını belirtmiştir. Yaratanın bu emirleri ise tezimizde belirtmiş olduğumuz dinlerin kutsal kitaplarıyla da desteklenmiştir. Bekârlık düşüncesi ise bahsetmiş olduğumuz yaratılış amacıyla ters düşmektedir. Değinmiş olduğumuz dinlerin içlerinden bir kısmının bekârlık kurumuna istisnai olarak izin verdiği yerler vardır. Dünyevi meşguliyetlerle uğraşan insanların evlilik kurumunu da bu meşguliyetlerden görüp ibadet etme durumundan kendini uzaklaştıracağı düşüncesiyle bekârlığı tercih etmesi bunlardan birisidir. Yahudilikte özellikle Tora çalışması yapan insanların bu çalışma süresince kendilerini meşgul eder düşüncesiyle evlilikten uzak durması; sûfi düşüncede kalbinde yalnızca ilahi aşkı barındırıp dünyevi hazlardan uzaklaşma düşüncesi bahsetmiş olduğumuz sebeplerden bazılarıdır. Sonuç olarak bekârlık düşüncesi ilahi dinlerin neredeyse tamamında insanın yaratılış gayesine ters düştüğü için kabul edilmemiştir. Bunun yerine evlilik teşvik edilmiştir. Kadın ve erkek arasında meşru bir ilişkinin gerçekleşebilmesi ve neslin devamının sağlanması için evlilik üç ilahi dinde de kutsal kabul edilen bir kurum haline gelmiştir. Dinlerin kutsal kitaplarında da bu düşünceye dayanak oluşturan ayetler yer almıştır Daha fazlası Daha az


6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.


Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.