HATİCE MERVE ÇALIŞKAN BAŞER
Makale | 2021 | Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 12 ) , pp.255 - 272
Nüzûl ortamından zaman ve zihinsel olarak uzaklaştığımız için Kur’an’ın ne dediğini anlamak zorlaşmıştır. Bulunduğumuz çağın zihin dünyası ve kelimeleriyle geçmişi okumaya çalışmak yanlış anlamalara sebebiyet verebilmektedir. Çünkü kavramlar farklı dönemlerde farklı anlamlar ifade edebilmektedir. Dolayısıyla doğru anlamı yakalama yolunda kavram çalışmaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada cehl kelimesi üzerinden “cehâletle günah işleyen” ifadesini barındıran üç ayete anlam verilmiştir. Kur’an öncesi şiirlerden, sözlüklerden çıkarılan sonuca göre c-h-l kökü, “sefeh, küfür, bağy ve tuğyan” kelimeleriyle eş, “tecrübe, hilm, sekinet ve . . . müsamaha” kelimeleriyle zıt anlamlıdır. Kelimenin anlamları düşünüldüğünde “doğal eğilimlerin terbiye edilmemesi, eğitilmemesi durumunda ortaya çıkan davranış” manasına gelebileceği sonucuna varılmıştır. Bu bağıntılardan ve tefsir verilerinden hareketle özellikle meallerdeki “bilmeyerek günah işleyen” şeklinde çevirinin doğru olmayacağı ve bu anlamın “bilerek işlenen günahın tövbesinin kabul olmayacağı” gibi hatalı sonuca götürebileceği ve “kişinin yanlış davranıştan sonra tövbe ederse affedileceğini” söyleyen ayetlerle çelişkili görüneceği tespit edilmiştir. Bu ayetlerdeki cehâletin “şehvete, nefsin arzularına” uymak anlamında kullanıldığı sonucuna varılmıştır. It has become difficult to understand what the Quran says, as we have moved away from the nuzûl environment in time and mentally. Trying to read the past with the mental world and words of our age can cause misunderstandings. Because concepts can mean different meanings in different periods. Therefore, concept studies are important to catch the right meaning. In this study, three verses containing the expression “who committed sins by ignorance” are given meaning through the word jehl. According to the result extracted from pre-Quranic poems and dictionaries, the root c-h-l is synonymous with the words “sefeh, kufur, bagy and tugyan”, and the words “experience, hilm, sekinet and tolerance” have the opposite meaning. Considering the meanings of the word, it has been concluded that it can mean “behavior that occurs when natural tendencies are not trained or taught”. Especially in the translations, the translation as “unknowingly sinning” leads to the conclusion that “repentance of a sin committed deliberately is unacceptable”. It has been observed that this situation creates a contradiction with the verses that say “if a person repents after wrong behavior, she will be forgiven”. It has been concluded that the ignorance in these verses is used to mean obeying “lust, the desires of the human soul” Daha fazlası Daha az
Rami ALKHALAF ALABDULLA
Makale | 2016 | İKÇÜ İslami İlimler Fakültesi
Hedefi Müslüman çocuk olan kültürel projelerin tamamının, kültür ve medeniyetimizi oluşturan, geleceğimizi teminat altına alan sağlam İslâmî değerler üzerine kurulu olması gerekmektedir. Çünkü çocuklar, günümüz ve geleceğimizdir. Bu nedenle çocukların eğitimi ve İslami değerlerimiz ışığında hayata hazırlanmaları kaçınılmazdır. Onlara sunulan edebiyat, özellikle de tercüme edebi eserler bu hazırlığın bir parçasıdır. İslami eğilimlerimizle bağdaşmayan kavram ve değerler ithal etmememiz için bu edebiyatın seçiminde ve çevirisinde bazı standart ölçüler koymalıyız. Bu makale, müslüman çocuğa sunulan –araştırmaya konu olan- edebi e . . .serlerdeki uygun İslami değerleri belirlemeyi ve bu edebiyatın içeriğindeki değerlerin sağlanabilirliğini ortaya koymayı hedeflemektedir. Ayrıca bu makale, yabancı dillerden Arapçaya yapılan çocuk edebiyatı çevirilerinde gerekli olan standartlardan bir kısmını ortaya koymayı da hedeflemektedir. Araştırmamızda olguyu tespit etme, gerçek hayatta onun hakkında bilgi toplama, analiz etme ve yorumlama üzerine dayalı betimleyici metot izlenmiştir. Çocuk edebiyatı çevirilerindeki İslâmî değerler manzumesine ulaşılması araştırmanın en önemli sonuçlarındandır. Bu edebiyata ilgi, ilk olarak ilmi değerlerde sonra ise sosyal değerlerde kendini göstermiş, ancak estetik değerleri ihmal etmiştir. Tercüme etmek istediğimiz edebiyata uygun bazı standartların yanı sıra mütercimin de takip etmesi gereken standartları ortaya koymak araştırmamızın diğer sonuçlarındandır Daha fazlası Daha az
Alkhlif Alsalh, Sajed
Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 3 ) , pp.125 - 151
Bu araştırmada sözlü iletişimin iki yönü (dinleme ve konuşma) açısından Türk öğrencilerin Arap dili öğrenimindeki sorunlarını ele alınmaktadır. Bu çalışmada yapılacak anket ve saha çalışmalarına İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi hazırlık sınıfı öğrencileri örnek olarak seçilmiştir. Bu inceleme boyunca hazırlık sınıfındaki öğrencilerin başka kişilerle yaptıkları sözlü iletişimin iki yönü açısından (dinleme ve konuşma) karşılaştıkları zorluklar, Arap dili öğrencilerinin şikâyetleri de göz önüne alınarak, açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Böylece araştırmada bir taraftan öğrencilerin önündeki bu zorlu . . .klar ortadan kaldırılmaya çalışılırken, diğer taraftan da Arap dili hocalarının, başka dilleri konuşanların yaşadığı zorlukların farkına varmalarına yardımcı olmaya çalışılmıştır. Yine bu araştırmada hazırlık sınıfı öğrencilerinin sözlü iletişim öğreniminde karşılaştıkları zorluklar ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Buradan hareketle, Türkiye’deki diğer üniversiteleri kapsayacak şekilde aynı zorlukları genellemek de mümkün olabilir. Daha sonra sözlü iletişim becerileri öğreniminde öğrencilerin karşılaştıkları bütün zorluk seviyeleri belirlenmeye çalışılmıştır. Son olarak da sözlü iletişim becerilerinin öğrenim zorluklarının çözümü için bazı öneriler sunulmuştur Daha fazlası Daha az
EMİNE PALTA
Gözden Geçirme | 2016 | Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 3 ) , pp.159 - 161
Hakkı KARAŞAHIN Bir Batı Anadolu Kasabasında Dini Hayat -Gördes Örneği- Ankara: Birleşik Yayınevi, 2007; 341 s.
EMİNE PALTA
Gözden Geçirme | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi. ( 3 ) , pp.155 - 158
Mircea ELIADE Mitlerin Özellikleri Fransızca aslından çev. Sema RIFAT, İstanbul: Alfa Yayınları, 2016; 269 s.
HATİCE MERVE ÇALIŞKAN BAŞER
Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 2 ) , pp.145 - 148
KAYNAKÇA : Adnan DEMİRCAN Cahiliye Arapları Beyan Yayınları, İstanbul 2015, I. Baskı, 144 s.
YILDIRIM, TAHSİN
Makale | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 5 ) , pp.11 - 42
Bu makalemizde ilk olarak, İslam mezheplerinin siyasete ve siyasi konulara ait anlayışları ana hatlarıyla ortaya konuldu. Daha sonra İslâm dininin büyük çoğunluğunu teşkil eden Ehl-i Sünnet Mezhebi’nin ana ekollerinden biri olan Eş’arîlik mezhebinin kurucusu Ebü’l-Hasan el- Eş’arî’nin yaşadığı dönemdeki sosyo-politik durum ve fikrî gelişmeler, Eş’arî’nin siyasete karşı tutumu ve siyasetle ilgili görüşleri gibi konular ele alındı. Bu konu incelenmeden önce İslam dininin ana kaynakları olan Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in sünnetinde siyaset, siyaseti çağrıştıran kavram ve görüşler ile Hz. Peygamber sonrası dönemde Müslümanl . . .arın tarihinde siyasetin gelişim süreci üzerinde duruldu. In this study, we have initially given an outline of the understandings related to the politics and political issues of the Islamic sects. Afterwards, issues such as socio-political conditions and intellectual developments in the time of Abu Hasan al Ash’ari, the founder of Ash’ari sect, which is one of the main schools of Ahl al Sunnah sect and constitutes the great majority of the Islamic Religion; and his attitude and views towards politics have been discussed. Before discussing this topic, we have dwelled on the politics, concepts and views that evoke politics in the Quran and the Sunnah of the Prophet which are the main sources of Islamic Religion and on the development process of politics in the history of Muslims following the period of the Prophet Daha fazlası Daha az
EYÜP AKŞİT
Makale | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 5 ) , pp.65 - 85
Arap dilinde ism-i fâil, fiilden türemiş isimlerden birisidir ve sıkça kullanılır. İsm-i fâil, hem ismin hem de fiilin özelliklerini içinde barındırması nedeniyle Arapça söz diziminde farklı şekillerde karşımıza çıkar. İsm-i fâil, fiil ile benzerliği sebebiyle bir fiil gibi işlev görürken aynı zamanda isim olması nedeniyle de isim tamlamasında tamlanan olarak yer alabilir. Arap dilinde isim tamlamaları hakikî ve lafzî olmak üzere iki türlüdür. İsim tamlamaları sözdiziminde önemli görevler üstlenen yapılardır. Bu yapılar eğer doğru bir şekilde kavranmazsa Arapça sözdiziminin anlaşılması ve Türkçeye çevrilmesi mümkün değildir. . . . Konunun önemine rağmen Türkçe yazılan Arapça gramer kitaplarında konunun yeterince ve ayrıntılı olarak ele alınmadığı görülmektedir. Bu konudaki bilgi boşluğunu doldurmayı hedefleyen çalışmamızda, genel hatlarıyla Arapça isim tamlamasının iki türüne yer verildi. Sonrasında ise ism-i fâilin tamlanan olarak yer aldığı lafzî isim tamlaması ele alındı ve Türkçe çevirisi konusunda bir öneri sunulmaya çalışıldı. In the Arabic language, nomina agent is one of the nouns de- rived from the verb and is often used. The nomina agent contains the characteristic features of both the name and the verb, so it comes out in different forms in the Arabic word syntax. The nomina agent acts as a verb because of similarity with the verb as well as it takes part as a first term in idafa (the noun phrases) because of being name. In Arabic there are two types of noun phrases: Pure (and it is called real or semantic) and the impure (and it is called literal or metaphorical). Noun phrases are structures that take on important tasks in the syntax. Unless these structures are understood correctly, it is not possible to understand the Arabic syntax and translate it into Turkish. Despite the importance of the subject, it seems that it has not been discussed adequately and in detail in Arabic grammar books written in Turkish. We included two types of Arabic noun phrases designation in general terms in our work which aims to fill the information gap in this subject. Afterwards, the literal noun phrases that the nomina agent was included as a first term were discussed and a recommendation was made about its Turkish translation Daha fazlası Daha az
MEHMET DEMİR
Gözden Geçirme | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 5 ) , pp.121 - 124
Günümüz okuyucusuna İslam düşüncesinin temel unsurlarını tanıtmayı amaçlayan ve kendisinin Yitirilmiş Hikmeti Ararken kitabının bir devamı niteliğinde olan Felsefi Gök Kubbemiz, yazarın çeşitli zamanlarda kaleme alınmış beş adet makalesinden oluşmaktadır. Aynı zamanda İlhan Kutluer’in uzun süren akademik serüveninin bir özeti olma hüviyetini de haiz elimizdeki kitap, İz Yayıncılık tarafından 1000. kitap olarak 2017 yılında yayımlanmıştır.
Yusuf Bilal KARA
Gözden Geçirme | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 4 ) , pp.157 - 160
Kaynakça var.
ELİF OKUR
Makale | 2020 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 10 ) , pp.97 - 121
Kur’ân-ı Kerîm’i doğru anlamak onun kullandığı kelimeleri doğru anlamaktan geçer. Bu kelimelerin iyi anlaşılabilmesi için Kur’ân-ı Kerîm’in nüzûl döneminin bilinmesi gerekir. Bunun için o dönemde yaşamış Arapların hayatını, düşünme tarzlarını, eşyaya bakış açılarını, olayları anlama biçimlerini bilmek gerekir. Böyle bir bilgiyi de onların kelamındaki dilsel müfredâtı araştırmakla elde edebiliriz. Kur’ân’da düşünme anlamında pek çok kavram kullanılmıştır. Bunun gibi düşünme eylemini gerçekleştiren vasıtalar da çeşitlidir. Bu çalışmada Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan düşünme vasıtaları olarak kalp, fuâd, lübb lafızları incelenecekti . . .r. Bu lafızların Arap dilindeki kullanımı ve İslâm’ın onlara hangi manâyı yüklediği, klasik Arapça sözlükler temel alınarak, yer yer şiirler ve âyetler verilerek aralarındaki nüanslar anlaşılmaya çalışılacaktır. To understand the Holy Quran correctly, it is necessary to understand the words it uses correctly. To understand these words well, it is necessary to know the period when the Quran came. In this context, it is necessary to know the life of Arabs who lived in that period, their way of thinking, their point of view, and how they understood the events. We can do this by researching the words used by the Arabs. Many concepts are used in the Qur’an in terms of thinking. There are also varieties of tools for thinking like this. In this study, as the means of thinking used in the Qur’an, the words of “qalb”, “fuad” and “lubb” will be examined. Use of these words in Arabic and the meaning that Islam gives it will be understood with the help of classical Arabic dictionaries, poems and verses Daha fazlası Daha az
HÜSEYİN ERSÖNMEZ
Makale | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 4 ) , pp.35 - 61
Arap nahviyle alakalı çalışmalar erken dönemlerden itibaren başlamıştır. Arapların diğer milletlerle irtibata geçmesi farklı milletlerden insanların İslâm’a girmesine vesile olmuştur. Bu durum ise Arap olmayan Müslümanların, Ku’rân dili olan Arapçayı öğrenmeye meyletmelerine zemin hazırlamıştır. Bu çalışmamızda Mısır’daki gramer faaliyetleri ve burada yetişen dilciler üzerinde durulmuştur. Mısır Dil Ekolü, Basra ve Kûfe ekolü gibi orijinal görüşler ortaya koyamamış, bu iki ekol arasından tercihlerde bulunmuş eklektik bir yapıya sahiptir. Mısır Dil Ekolü Gramer faaliyetlerinin öğretilmesi üzerinde durmuş, bu vesileyle Mısırlı . . . dilcilerin ortaya koymuş oldukları eserler, medreselerde uzun yıllar okutulmuştur. İbnu’l-Hâcib, İbn Hişâm, es-Suyûtî gibi dil âlimleri tarafından temsil edilen Mısır Dil Ekolü, Arap gramerinin gelişim sürecinde, gramer faaliyetlerine çokça katkı sunmuştur. Work related to the Arabic nahv began from early times. The communication of Arabs to other nations has been instrumental in allowing people from different nations to enter Islam. This situation has laid the foundation for non-Arab Muslims to tend to learn Arabic the Qur’an language. In our work, it is focused on grammatical activities in Egypt and the linguists that grow there. The Egyptian Language School has an eclectic structure, which does not reveal original views, such as the Basra and Kufa Schools, but has a preference among these two schools. The Egyptian Language School emphasized the teaching of grammatical activities, so that the works of the Egyptian Language School lecturers were taught for many years in the Madrasas. The Egyptian Language School, represented by language scholars such as Ibnu’l- Hâcib, Ibn Hisam, as-Suyuti, contributed a lot to grammar activities in the development of Arabic grammar Daha fazlası Daha az