Filtreler
Filtreler
Bulunan: 11 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Tür [2]
Yayın Tarihi [6]
Dergi Sayısı [4]
Yayın Dili [2]
Afetlerde Geriatrik Yaklaşım

YASEMİN TOKEM

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp. 653 - 659

Türkiye çeşitli doğal afetler bakımından riskli bir coğrafyada bulunmakla birlikte, en sık yaşanan afetlerin başında deprem, sel, yangın, fırtına, kuraklık gelmektedir. Ülkemiz dünyadaki en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmakta olduğundan, depremler ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Afet durumlarından en çok etkilenen kesim yaşlıların da içerisinde bulunduğu savunmasız gruplardır. Yaşlı nüfusu dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün artmaktadır. Nüfusun yaşlanması afet durumlarında geriatrik yaklaşımın ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Bu derlemenin amacı; afet durumlarında yaşlıları etkileyen . . .durumları ortaya koymak, afet öncesinde ve sonrasında yaşlılara sunulacak hizmetlerin planlama ve uygulama aşamalarında hemşirenin sorumluluklarına dikkat çekmektir. Daha fazlası Daha az

Kanser Dispne Ölçeği’ nin Türk Kanser Hastalarında Geçerlik ve Güvenirliğinin İncelenmesi

YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.155 - 162

Amaç: Bu çalışmanın amacı “Kanser Dispne Ölçeği”nin Türk kanser hastaları için Türkçe geçerlilik ve güvenirliğinin yapılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Metodolojik olarak planlanan araştırmanın evrenini bir üniversite hastanesinde akciğer kanseri tanısı nedeniyle tedavi gören veya akciğer metastazına bağlı dispne semptomu yaşayan tüm kanser hastaları oluşturdu. Belirtilen evren içinden araştırmaya katılmayı kabul eden, araştırmaya dahil olma kriterlerine uyan 120 hasta birey araştırma örneklemini oluşturdu. Araştırma verileri gerekli izinler alındıktan sonra toplandı. Verilerin toplanmasında; hasta tanıtım soru formu, Kanser Dispne Ölçeği . . ., Vizüel Analog Skala ve Medical Research Council Scale kullanıldı. Güvenirlik analizlerinde; test-tekrar test, Cronbach Alfa ve madde toplam korelasyon testleri kullanıldı. Geçerlik analizlerinde; dil ve kapsam geçerliği, faktör analizi ve benzer ölçek geçerliliği uygulandı. Bulgular: Ölçeğin kapsam geçerliği için Kendall Uyuşum Katsayısı hesaplandı (Kendall’s W = 0,157, p= 0,101). Faktör analizinde ölçek maddelerinin üç faktör altında toplandığı belirlendi. Bu üç faktör toplam varyansın %91,013’ünü açıkladı. Ölçeğin test-tekrar test güvenirlik katsayısı 0,965 olarak hesaplandı. Madde korelasyon değerlerinin 0,689 ile 0,864 arasında belirlendi. Ölçeğin tümü için elde edilen Cronbach alfa katsayısının 0,722 olduğu bulundu. Sonuç: Kanser Dispne Ölçeği Türk toplumu için geçerli ve güvenilir bir ölçektir. Objective: The aim of the present study is to evaluate the Turkish validity and reliability of the “Cancer Dyspnea Scale” for Turkish cancer patients. Material and Method: All the cancer patients who were treated in a university hospital due to being diagnosed with lung cancer or were having dyspnea symptoms due to lung metastasis composed the universe of the study which was planned methodologically. The research sample consisted of 120 patients from the specified universe who accepted to participate in the study and met the inclusion criteria. Research data were collected after obtaining the necessary permissions. Patient identification questionnaire, Cancer Dyspnea Scale, Visual Analogue Scale, and Medical Research Council Scale were used in the data collection. Test-retest, Cronbach Alpha and item total correlation analysis were used for reliability analyses. Language and content validity, factor analysis, and Convergent validity were performed for validity analyses. Results: Kendall’s coefficient of concordance was calculated for the content validity of the scale (Kendall’s W = 0.157, p= 0.101). The items were grouped in three factors in the factor analysis. These three factors structure explained 91.013% of the total variance. Test-retest reliability coefficient of the scale was calculated as 0.965. Item correlation values were determined between 0.689 and 0.864. The Cronbach’s alpha coefficient was found as 0.722 for the total scale. Conclusion: Cancer Dyspnea Scale is a valid and reliable scale for Turkish population Daha fazlası Daha az

Onuncu Yılında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde Hemşirelik

YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.5 - 11

Hemşirelik Bölümü; İzmir’in dördüncü devlet üniversitesi olarak 2010 yılında kurulan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin 01.03.2011 tarihinde kurulan ilk bölümüdür. Beş öğretim üyesi ve iki öğretim görevlisinden oluşan kuruluş kadrosuyla, 2011-2012 eğitim öğretim yılında ilk öğrencilerini almıştır. Çiğli Belediyesi Eski Belediye Binasının altıncı katındaki amfide 103 öğrenci ile eğitim öğretime başlayan bölüm; bugün 38 öğretim elemanına, öğrenimine aktif devam eden 787 öğrenciye, 2015 yılından bu yana verdiği 913 mezun hemşireye, sınıf mevcuduna uygun kapasiteli birçok sınıfa, sosyal, kültürel ve sportif olanaklara sahip büyük bir k . . .ampüse ulaşmıştır. Bulunduğu şehir ve bölgenin yanı sıra ulusal çapta yüksek giriş puanları ile tercih edilen bir programdır. Genç ve dinamik bir akademik kadroya sahip olan bölüm; on yıl içinde edindiği deneyim, sahip olduğu bilgi birikimi ile stratejik hedeflerine ulaşma yolunda kararlılıkla ve disiplinle çalışmaya devam etmektedir. The Nursing Department was established on 01.03.2011 as the first department of Izmir Katip Çelebi University, which was established in 2010 as the fourth state university of Izmir. The Nursing Department admitted its first students in the 2011-2012 academic year with its founding staff consisting of five assistant professors and two lecturers. The department started education with 103 students in the lecture hall on the sixth floor of Çiğli Municipality Old Town Hall. Today, it has reached 38 faculty members, 787 students actively continuing education, 913 graduate nurses it has given since 2015, numerous classrooms suitable for class size, and a large campus with social, cultural, and sports facilities. In addition to the advantage of the city and region it is located in, it is a preferred program with high entrance scores at the national level. The department has a young and dynamic academic staff. This department continues to work with determination and discipline to achieve its strategic goals with the experience and knowledge it has acquired over ten years Daha fazlası Daha az

Hemşirelikte Psikomotor Becerilerin Öğretiminde Senaryo Temelli Öğrenme: Bir Deneyim Paylaşımı/Scenario Based Teaching in Nursing Psychomotor Skills Education: Sharing of an Experience

ESRA AKIN | AYŞE AKBIYIK | DERYA UZELLİ YILMAZ | BURCU CEYLAN | YASEMİN TOKEM

Makale | 2018 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 3 ) , pp.11 - 16

Amaç: Psikomotor beceri eğitiminin etkin yapılandırılması, hemşirelikte profesyonel kimlik gelişimi ve klinik öğretimde hasta güvenliğinin sağlanabilmesi açısından önemlidir. Bunu sağlamak için hemşirelik eğitiminde öğrencilerin interaktif öğrenme yöntemleri ile öğrenme sürecine katılmasını sağlayacak eğitim programları önem taşımaktadır. Gereç ve Yöntem: İnteraktif öğrenme yöntemlerinden biri olan senaryo temelli öğrenme, öğrencinin kendini senaryodaki role koyarak karşılaştıkları sorunları çözebilecek hedef ve davranışları gösterebilmesi temeline dayanan bir öğrenme yaklaşımıdır. Bu bağlamda, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık . . . Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümü Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı olarak psikomotor beceri öğretimi, demonstrasyon yöntemi ve video destekli öğretim yönteminin yanı sıra yenilikçi bir yaklaşım olan senaryo temelli öğretim ile gerçekleştirilmiştir. Hemşirelik Esasları dersini alan öğrencilerin (n=184) becerilerini değerlendirmede standardizasyonu sağlamak amacı ile objektif yapılandırılmış klinik sınav (OSCE) uygulanmıştır. Bulgular: Öğrencilerin (n=184) OSCE sınav ortalaması 76.13±11.74 puan olarak bulunmuştur. Sınav sonuçlarının daha önceki yıllar ile karşılaştırıldığında puan ortalaması olarak olumlu yönde değiştiği belirlenmiştir. Senaryo temelli beceri eğitiminin tamamlanmasının ardından öğrencilerden bu öğretim yöntemine ilişkin geribildirimler alınmış ve bu geribildirimler doğrultusunda 6 tema belirlenmiştir. Sonuç: Psikomotor becerinin öğretiminde kullanılan senaryo temelli öğrenmenin hemşirelik eğitimine katkıları olumlu yönde olmuştur. Senaryo temelli öğrenmeye ilişkin öğrencilerin geribildirimleri, senaryo temelli öğrenmenin hasta ile iletişimi başlatma, hastayı bütüncül olarak değerlendirme, klinik öncesi özgüveni arttırma, bilgide kalıcılık sağlama ve karar verme becerisini arttırdığına yönelik ipuçları içermektedir. Objective: Effective structuring of psychomotor skills training is important in terms of professional identity development in nursing and patient safety in clinical teaching. In order to achieve this, nursing education programs which will provide students participate in the learning process via interactive learning methods within the nursing education, are important. Material and Method: Scenario-based learning, which is one of the active learning methods, is a learning approach based on the ability of the student to demonstrate the goals and behaviours that can solve the problems they meet by putting themselves in the scenario role. Therefore, Department of Fundamentals of Nursing of the Department of Nursing in School of Health Sciences at İzmir Kâtip Çelebi University has performed psychomotor skills training with demonstration method and video assisted learning method as well as scenario based learning which is an innovative approach. For skill evaluation of the students who attended the course entitled Fundamentals of Nursing (n = 184), objectively structured clinical examination (OSCE) was performed with the aim of providing standardization. Findings: The mean OSCE score of the students (n = 184) was found to be 76.13±11.74. It was determined that the mean score changed positively when the test results were compared with the previous years’. After completion of the scenario-based skills training, feedback about this teaching method was received from the students and 6 themes were determined in response to these feedbacks. Conclusion: The contribution of scenario-based learning used in teaching psychomotor training to nursing education was positive . The feedback of students on scenario-based learning included tips for scenario-based learners as initiating the communication with the patient, assessing the patient holistically, increasing pre-clinical self-confidence, providing information retention and improving decision-making skills Daha fazlası Daha az

Kanser Hastalarındaki Bakım Gereksinimlerinin Karşılanmasında Hemşirelik Uygulamalarının Etkinliğinin İncelenmesi

YASEMİN TOKEM

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 2 ) , pp.215 - 221

Amaç: Araştırma; kanser hastalarındaki bakım gereksinimlerinin karşılanmasında hemşirelik uygulamalarının etkinliğini incelemek amacıyla planlanmış bir çalışmadır. Gereç ve Yöntem: Araştırma örneklemine dört aylık sürede dahiliye, gastroenteroloji ve tıbbi onkoloji-palyatif bakım kliniklerinde yatan 320 hasta ve bu kliniklerde çalışan 31 hemşire alınmıştır. Araştırmadaki veriler araştırmacı tarafından ilgili literatür doğrultusunda hazırlanan ‘’Hasta, Hemşire Tanılama Formu’’ ve ‘’Bakım Gereksinimleri Anketi (Hasta Formu ve Hemşire Formu)’’ kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 60,24±9,95 yıl ve %66,6’sı da . . .erkektir. Hastaların %86,3’ünün hastalığını uzun süre tedavi gerektiren bir hastalık olarak algıladıkları belirlenmiştir. Hastaların hastalığa bağlı yaşadıkları beslenme sorunları, ağrı, nefes darlığı, bulantı-kusma, barsak şikayetleri, idrar yolu şikâyeti, ağız içi problemler ve uykusuzluk şikayetinin giderilmesinde hemşirelik uygulamalarının yardımcı olduğu; şikayetlerin giderilmesinde farmakolojik yöntemlerin daha etkili olduğu saptanmıştır. Hastaların yaşadıkları yorgunluk şikayetinin giderilmesinde ilaç dışı hemşirelik uygulamalarının daha etkili olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin yaş ortalaması 30,23±5,14’dür. Hemşirelere sorulan sorularda; verdikleri hemşirelik bakımına güvendikleri, verilen bakımın hastaların hastalığa bağlı yaşadığı yan etkileri azalttığı ve hastaların ilaç tedavisi almalarını kolaylaştırdığı belirlenmiştir. Sonuç: Araştırmadan elde edilen veriler sonucunda hastaların birçok semptomunun farmakolojik uygulamalar ile azaldığı, ancak yorgunluk semptomunun non-farmakolojik girişimlerle hafifletildiği saptanmıştır. Objective: The research is a study to investigate the effectiveness of nursing practices in meeting the care needs of cancer patients. Material and Method: Three hundred and twenty patients hospitalized in internal medicine clinics and 31 nurses working in these clinics were included in the study sample. The data in the study were collected using the "Patient, Nurse Diagnosis Form" and the "Nursing Needs Questionnaire (Patient Form and Nurse Form)" prepared by the researcher in accordance with the relevant literature. Results: The average age of the patients was 60,24±9,95 years. It was found that %86,3 of the patients perceived their disease to require long-term treatment. Nursing practices are helpful in eliminating nutritional problems, pain, shortness of breath, nausea-vomiting, bowel complaints, urinary tract complaints, oral problems and insomnia experienced by patients due to the disease; pharmacological methods were found to be more effective in eliminating symptoms. The average age of the nurses was 30,23±5,14. In the questions asked to the nurses; It has been determined that they trust the nursing care they provide, that the care provided reduces the side effects of the disease and makes it easier for the patients to take medication. Conclusion: As a result of the data obtained from the study, it was found that many symptoms of the patients were reduced by pharmacological applications, but the symptom of fatigue was relieved by non-pharmacological interventions Daha fazlası Daha az

Comparison of Student Satisfaction According to Three Different Education Models in Nursing Education

FEYZA DERELİ | HATİCE YILDIRIM SARI | YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.61 - 66

Objective: The objective of the study is to determine student satisfaction in classical, integrated and problem-based learning education model used in nursing education. Material and Methods: The descriptive-comparative research design study consisted of 621 students from the third and fourth grades (senior-nursing students) in nursing schools with different education models. The data were collected by face to face interview method using the Socio-Demographic Attributes Form and Student Satisfaction Scale. Student Satisfaction Scale consists of the sub-dimensions of instructors, school administration, agreeing with decisions, scient . . .ific-social-technical facilities, quality of education. Scale average scores are graded from 1 to 5, and the increase of score averages signifies the increase of satisfaction. Results: Student Satisfaction Scale scores were 2.95±0.6 in the classical education model, 3.33±0.6 in the problem based learning model and 2.95±0.6 in the integrated education model. Problem-based learning model has the highest score in terms of student satisfaction and statistically differs from other models ( Daha fazlası Daha az

Hemşirelikte Psikomotor Beceri Eğitiminde Video Destekli Öğretim ve OSCE Uygulaması: Bir Deneyim Paylaşımı = Video-Based Teaching and OSCE Implementation in Nursing Psychomotor Skills Education: Sharing of an Experience

ESRA AKIN | DERYA UZELLİ YILMAZ | YASEMİN TOKEM

Makale | 2016 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 1 ) , pp.35 - 37

Hemşirelik eğitiminde psikomotor beceri eğitiminin iyi yapılandırılması oldukça önemlidir. Bu bağlamda, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümünde psikomotor beceri eğitiminin klasik yöntemlerin yanı sıra yenilikçi bir yaklaşım olan video destekli öğretim ile gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Beceri eğitimini gerçekleştiren Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı öğretim elemanları tüm becerilere ait video çekimleri yapmıştır. Her bir beceriye ait teorik anlatımların hemen ardından videolar öğrencilere ulaştırılmış ve kendilerine bir ders materyali olarak verilmiştir. Böylece, öğrencilerin . . . beceriyi laboratuvar ortamından önce tüm işlem adımları doğrultusunda görmeleri sağlanmıştır. Beceri eğitiminin verilişi kadar değerlendirilmesinin de oldukça önemli olduğundan yola çıkılarak ve değerlendirmede öğrenciler arasında standardizasyonu, objektifliği sağlamak amacı ile Objektif Yapılandırılmış Klinik Sınav uygulanmıştır. Psikomotor becerinin hem öğretimde hem de değerlendirilmesinde kullanılan bu yöntemlerin hemşirelik eğitimine katkıları olumlu yönde olmuştur. Better structuring of psychomotor skills training in nursing education is of great importance. Therefore, innovative approach of video-assisted instruction in addition to conventional methods in psychomotor skills training was decided to be applied in the Department of Nursing of Health Sciences Faculty of Izmir Kâtip Celebi University. The members of the Department of Fundamentals of Nursing who perform skills training made video recordings related to all skills. After theoretical explanations of each skill, related videos were immediately presented to the students and used as course material. Thus, all steps in the process were able to be observed by the students before their application in the laboratory. Considering that evaluation of skills is as important as training, it was decided to implement the Objective Structured Clinical Examination in order to achieve standardization and objectivity in the evaluation of the students. These methods, used both in teaching and evaluation of psychomotor skills, have made a positive contribution to nursing education Daha fazlası Daha az

COVID-19 Kesin ve Olası Tanılı Erişkin Hastalarda Acil Servis Yaklaşım Stratejileri

YASEMİN TOKEM | GÜLAY OYUR ÇELİK

Makale | 2020 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi5 ( 2 ) , pp.203 - 209

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19, bulaştırıcılığı yüksek, spesifik bir tedavisi olmayan bir virüstür. Henüz COVID-19 enfeksiyonu tanısı konmamış veya enfeksiyon şüphesi olan hastaların acil durumları nedeniyle günün 24 saati hizmet sunan acil servis başvurularında; hem diğer hastaları hem de sağlık çalışanlarını korumaya yönelik özel tedbirlerin alınması gereklidir. Bu anlamda hastalarla ilk temas yeri olan acil servis hizmetlerinin niteliği önem taşımaktadır. COVID-19 etkenine ilişkin hala birçok bilinmeyenin olduğu günümüzde, koruyucu önlemlerin alınması için tasarlanmış ve Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış, sağlık ça . . .lışanlarına kılavuzluk eden ve tüm ülkede aynı şekilde hareket etmeyi sağlayan kılavuzlar sürece önemli şekilde yol göstermektedir. Acil servise başvuran hastaların öncelikle COVID-19 açısından ekarte edilmesi çok önemlidir. COVID-19 negatif veya pozitif olan hastalara yönelik farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yazı; hastanelerin acil servis birimine başvuran tüm hastaların COVID-19 açısından ön değerlendirmesinin yapılmasında ve COVID-19 pozitif çıkmış farklı hasta gruplarına yaklaşımda dikkate alınacak girişimleri içermektedir. Anahtar Kelimeler: COVID-19, acil servis, acil tedavi, kardiyopulmoner resusitasyon COVID-19, which affects the whole World, is a highly infectious virus that has no specific treatment. In emergency applications, which are available 24 hours a day due to the emergency of patients who have not yet been diagnosed with COVID-19 infection or who are suspected of infection; special measures must be taken to protect both other patients and health professionals. Therefore, the quality of emergency services which is the first place of contact with patients, is important. At the present time, where there are still many unknowns related to the COVID-19 factor, the guidelines which was designed for taking precautions and was prepared by the Ministry of Health guiding all health professionals and resulting to act invariably throughout the country, lead the process greatly . It is particularly important to exclude patients in terms of COVID-19 when they are applying to the emergency department. There are different approaches to patients with COVID-19 negative or positive. The present paper includes the interventions to consider for performing pre-evaluation of all patients admitted to the emergency department of hospitals related to COVID-19 and for approaching to different patient groups that have been diagnosed positive for COVID-19 Daha fazlası Daha az

Attitudes Toward Evidence-Based Nursing: The Situation of Pre- and Post-Graduation

NURAY EGELİOĞLU CETİŞLİ | YASEMİN TOKEM | EKİN DİLA TOPALOĞLU ÖREN | GÜLŞEN IŞIK | SEDA ÇETİN AVCI

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.149 - 154

Amaç: Bu çalışmanın amacı kanıta dayalı hemşireliğe yönelik mezuniyet öncesinde ve sonrasında katılımcıların tutumlarını, etkileyen faktörleri belirlemek ve karşılaştırmaktır.Gereç ve Yöntem: Çalışmanın birinci aşamasında veriler, dördüncü sınıfta öğrenim gören (n=171) öğrencilere Birey Tanıtım Formu ve Öğrencilerin Kanıta Dayalı Hemşirelik Konusundaki Bilgi, Tutum ve Davranışları Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Araştırmanın ikinci aşaması mezunlar (n=103) ile yürütülmüştür. İkinci aşamada veriler Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutum Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Katılımcıların mezuniyet öncesi ve sonrası kanıta d . . .ayalı hemşirelik konusundaki tutumları arasında pozitif yönde zayıf bir ilişki bulunmuştur. (r=0,236; p=0,016). Ayrıca mezuniyet öncesinde katılımcıların kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumu olumlu oldukça, kanıta dayalı hemşireliğin klinik uygulamada sağladığı yararlar konusundaki duyguları da olumlu olmaktadır (r=0,214; p=0,030). Hemşirelik bakımını planlarken kanıta dayalı uygulamalardan yararlanmak, mesleki dergileri okumak ve bilimsel toplantılara katılmak hem mezuniyet öncesi hem de mezuniyet sonrası bireyin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumunu etkileyen faktörler arasındadır.Sonuç: Öğrencilerin lisans eğitimi boyunca öğrencilerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik bilgileri, tutum ve davranışları ne kadar geliştirilir ise, çalışma hayatlarında kanıta dayalı hemşireliği uygulama eğilimi o kadar artacaktır. Objective: The aim of this study is to determine and compare participants’ attitudes and influencing factors towards evidence-based nursing before and after graduation.Material and Method: The data in the first stage of the study were collected by using Individual Identification Form and Knowledge, Attitude and Behaviors of Nursing Students Towards Evidence-Based Nursing Scale to the senior (n = 171) students. The second stage of the research was carried out with graduates (n = 103). In the second stage, data were collected by using Attitude Towards Evidence-Based Nursing Scale.Results: A weak positive correlation was found between the attitudes of the participants before and after graduation towards evidence-based nursing (r = 0.236; p = 0.016). In addition, before graduation, the more positive the attitude of the participants towards evidence-based nursing is, the more positive they feel about the benefits of evidence-based nursing in clinical practice. (r=0.214; p=0.030). Utilizing evidence-based practices when planning nursing care, reading professional journals, and attending scientific meetings are among factors that affect the attitudes of individual towards evidence-based nursing both before and after graduation.Conclusion: The more students’ knowledge, attitudes, and behaviors towards evidence-based nursing are increased during their undergraduate education, the more they will tend to apply evidence-based nursing in their working area Daha fazlası Daha az

Hemşirelik Öğrencilerinin Hemşirelik Tarihi Eğitimine İlişkin Görüşleri Hakkında Bir Fenomenolojik Pilot Çalışma

ESRA AKIN | DUYGU YILDIRIM | YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.97 - 103

Amaç: Bu araştırmanın amacı, ülkemizde hemşirelik okullarında hemşirelik tarihi dersinin ulusal standardizasyonunu sağlamaya yardımcı olabilecek ulusal bir çalışmanın ön çalışmasını yapabilmektir. Bu bağlamda da araştırmada hemşirelik bölümü birinci sınıf öğrencilerinin hemşirelik tarihi eğitimine ilişkin görüşleri incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Araştırma nitel araştırmalardan fenomenolojik araştırma yöntemi kullanılmış olup, odak grup görüşmesi yapılmıştır. Araştırma evrenini, bir üniversitenin hemşirelik bölümü birinci sınıfında öğrenim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi ise araştırmaya katılmayı kabul eden öğ . . .rencilerden amaçlı örnekleme yöntemlerinden olan benzeşik (homojen) örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiş 7 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmanın gerçekleştirilmesi için gerekli izinler alınmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında “Öğrenci Tanıtım Formu” ve “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin 4’ü kız, 3’ü erkektir ve yaş ortalaması 19,42±1,65 yıl’dır. Araştırma verilerinin içerik analizi sonucunda mevcut hemşirelik tarihi öğretimine ilişkin “Mesleki Kimlik Gelişimine Katkı”, “Eğitim-Öğretim Süresi”, “Eğitimin İçeriği”, “Eğitim-Öğretim Yöntemi” olmak üzere 4 tema belirlenmiştir. Bu temalarla bağlantılı olarak da 9 tane alt tema belirlenmiştir. Sonuç: Bu çalışma sonuçlarının hemşirelik eğitiminde hemşirelik tarihi eğitiminin ulusal boyutta başka çalışma sonuçlarının şekillendirilmesinde bir dayanak olacağı inancındayız. Abstract Objective: The aim of this research is to be able to carry out a pilot study of a national study which can help to ensure national standardization of nursing history course in nursing schools in our country.In this context, the opinions of the first year students of the nursing department about the education of nursing history were examined in the research. Material and Method: The research was carried out by qualitative research using phenomenological research method, focus group research design. The research population consisted of students who were studying in the first year of the nursing department of a university.The sample of the study consisted of students who were determined using the homogeneous sampling method from the students who agreed to participate in the research. Permission has been obtained for the realization of the study. “Student Description Form” and “Semi-structured Interview Form” were used to collect research data. Results: Among the students included in the scope of the research, 4 are female, 3 are male and 19.42±1.65 year age average. As a result of the content analysis of the research data, 4 themes were defined as “Contribution to Professional Identity Development”, “Duration of Education”, “Content of the Education”, “Teaching Method” of current nursing history course. Nine sub-themes have been identified in connection with these themes. Conclusion: The results of this study suggest that nursing education education in nursing education will be a basis for shaping other study results at national level Daha fazlası Daha az

Factors Affecting the Knowledge Level and Attitudes of Nurses about Pain Management

YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 2 ) , pp.93 - 97

Amaç: Tanımlayıcı tipte planlanan bu çalışmanın amacı; ağrı yönetimi konusunda hemşirelerin davranışları ve bilgi düzeylerini etkileyen faktörlerin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın popülasyonu bir devlet hastanesinin dahili, cerrahi servisleri ve yoğun bakımlarında çalışan hemşirelerdir. Çalışmaya toplam 79 hemşire dahil edilmiştir. Veriler güncel literatürde bulunan “Hemşire Tanımlayıcı Bilgi Formu”, “Hemşirelerin Ağrı Üzerine Bilgi ve Tutum Anketi”, “Ağrıya Karşı Müdahale Uygulama Formu” formlarından elde edilen standart bir anket ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin %48.1’i 31-40 yaş arasındayd . . .ı, %41.8’i ön lisans mezunuydu ve %34.2’sinin 16 yıl ve üzeri mesleki deneyimi vardı. Katılımcıların %59.5’i klinik hemşiresi olarak çalışıyordu ve %67.1’i daha önce ağrı yönetimi hakkında bir eğitim veya kursa katılmamıştı. Doğru yanıt puan ortalaması 4.73± 2.09 idi. Bilgi seviyesi ile yaş, eğitim seviyesi, çalışılan birim ve mesleki deneyim arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0.05). Ağrıya karşı en sık yapılan uygulama “nöbet sonrası diğer hemşireleri bilgilendirmek (%86.6)” ve “ağrılı bölgeyi saptamak (%73.1)” olarak belirlenirken, hemşirelerin %48.1’i ağrıyı azaltmak için hiç epidural-intratekal kaviteye epidural kateter ile ilaç uygulamadığını ifade etti. Sonuç: Hemşirelerin ağrı yönetimi hakkındaki bilgi seviyelerinin yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bilgi seviyesinin yaş, eğitim seviyesi, mesleki deneyim ve ağrı yönetimi açısından alınan önceki eğitimler ile ilişkili olmadığı görülmüştür. Objective: The aim of this descriptive study was to determine the factors affecting the knowledge levels and attitudes of the nurses about the pain management. Material and Methods: Study population was nurses which work in medical, surgical and intensive care units of a public hospital. A total of 79 nurses were included in the study. Data were collected with a standardized questionnaire extracted from the current literature called “Nurses’ Demographics Form”, “Nurses’ Knowledge and Attitudes Survey Regarding Pain”, and “Applying Interventions Against Pain Form”. Results: 48.1% of the nurses who participated to the study were between 31-40 years old, 41.8% of them had associate’s degree, 34.2% of them had +16 years of occupational experience. 59.5% of the nurses were working as clinic nurses and 67.1% of them had not attended any course/training on pain management. There was no statistically significant association between knowledge level and age, educational degree, working department, and occupational experience (p>0.05). The most common interventions used against to pain were determined as “to inform other nurses after duty (88.6%)” and “to locate the pain (73.1%)”. 48.1% of the nurses were stated that they had never administered pharmacological agents to the epidural-intrathecal cavity with an epidural catheter to reduce pain. Conclusions: It was concluded that the knowledge level of the nurses on pain management was inadequate. It was seen that the knowledge level was not related to age, education level, working experience, and previous education status on pain management. Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms