Filtreler
İmam Mâtürîdî’nin İzdüşümü

HATİCE MERVE ÇALIŞKAN BAŞER

Derleme | 2019 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 9 ) , pp.319 - 323

Eser, editörlüğünü Prof. Dr. Sıddık KORKMAZ’ın yaptığı, alanında uzman olan dokuz yazarın tebliğ olarak sundukları yazılarının, akademik olarak düzenlenerek makale biçimine getirilmesiyle oluşmuştur. Kitaba, İslam dininin aşırılıktan uzak, orta yolu tavsiye eden “vasat ümmet” ve faydalı, adaletli olan “hayırlı ümmet” olduğu takdim edilerek başlanmaktadır. Bu amaçla özgür düşünmeyi ve akletmeyi esas alan, mezhep aşırılıklarını eleştiren, İslami ilimlerin pek çok sahasında eser vermiş olan Mâtürîdî’nin fikirleri ve ilim düşüncesi çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Kitabın hazırlanmasındaki esas amaç, İslami ilimlerde kabul görmüş İmam . . . Mansur el-Mâtürîdî’nin görüş ve eserlerinin halka kazandırılmasıdır. Öte yandan Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat mezhebinin çoğunluğun benimsediği, yorumlamaya müsait yapısını ve kurucusu sayılabilecek Mâtürîdî’nin düşünce dünyasını tanıma ve anlama isteği de bu kitabın yazılması için bir sebep teşkil etmiştir. Eser, yazarlar hakkında kısa bilginin verilmesinden sonra, takdim, ön söz ve üç ana bölümden oluşmaktadır. Her bölümün altında da üç ayrı makale bulunmaktadır Daha fazlası Daha az

C-H-L Kökü Bağlamında Üç Âyetin İncelenmesi: 6/En’am 54, 16/Nahl 119 ve 4/Nisâ 17

HATİCE MERVE ÇALIŞKAN BAŞER

Makale | 2021 | Mîzânü’l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 12 ) , pp.255 - 272

Nüzûl ortamından zaman ve zihinsel olarak uzaklaştığımız için Kur’an’ın ne dediğini anlamak zorlaşmıştır. Bulunduğumuz çağın zihin dünyası ve kelimeleriyle geçmişi okumaya çalışmak yanlış anlamalara sebebiyet verebilmektedir. Çünkü kavramlar farklı dönemlerde farklı anlamlar ifade edebilmektedir. Dolayısıyla doğru anlamı yakalama yolunda kavram çalışmaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada cehl kelimesi üzerinden “cehâletle günah işleyen” ifadesini barındıran üç ayete anlam verilmiştir. Kur’an öncesi şiirlerden, sözlüklerden çıkarılan sonuca göre c-h-l kökü, “sefeh, küfür, bağy ve tuğyan” kelimeleriyle eş, “tecrübe, hilm, sekinet ve . . . müsamaha” kelimeleriyle zıt anlamlıdır. Kelimenin anlamları düşünüldüğünde “doğal eğilimlerin terbiye edilmemesi, eğitilmemesi durumunda ortaya çıkan davranış” manasına gelebileceği sonucuna varılmıştır. Bu bağıntılardan ve tefsir verilerinden hareketle özellikle meallerdeki “bilmeyerek günah işleyen” şeklinde çevirinin doğru olmayacağı ve bu anlamın “bilerek işlenen günahın tövbesinin kabul olmayacağı” gibi hatalı sonuca götürebileceği ve “kişinin yanlış davranıştan sonra tövbe ederse affedileceğini” söyleyen ayetlerle çelişkili görüneceği tespit edilmiştir. Bu ayetlerdeki cehâletin “şehvete, nefsin arzularına” uymak anlamında kullanıldığı sonucuna varılmıştır. It has become difficult to understand what the Quran says, as we have moved away from the nuzûl environment in time and mentally. Trying to read the past with the mental world and words of our age can cause misunderstandings. Because concepts can mean different meanings in different periods. Therefore, concept studies are important to catch the right meaning. In this study, three verses containing the expression “who committed sins by ignorance” are given meaning through the word jehl. According to the result extracted from pre-Quranic poems and dictionaries, the root c-h-l is synonymous with the words “sefeh, kufur, bagy and tugyan”, and the words “experience, hilm, sekinet and tolerance” have the opposite meaning. Considering the meanings of the word, it has been concluded that it can mean “behavior that occurs when natural tendencies are not trained or taught”. Especially in the translations, the translation as “unknowingly sinning” leads to the conclusion that “repentance of a sin committed deliberately is unacceptable”. It has been observed that this situation creates a contradiction with the verses that say “if a person repents after wrong behavior, she will be forgiven”. It has been concluded that the ignorance in these verses is used to mean obeying “lust, the desires of the human soul” Daha fazlası Daha az

Kur’an’da Vurgulanan Konuların Tarihi Bağlam ile İlişkisi -Miladi 615 Yılı Örnekliğinde Bir İnceleme

HATİCE MERVE ÇALIŞKAN BAŞER

Makale | 2022 | International Social Mentality and Researcher Thinkers Journal8 ( 65 ) , pp.2018 - 2025

Kur’an-ı Kerim geldiği zamandan günümüze kadar geçen on beş asır boyunca anlaşılmak istenmiştir. Hem inişinin tamamlanması 23 yıl sürmüş hem de inişinin üzerinden günümüze değin bu kadar uzun zaman geçmiştir. Bu sürecin gerek insan zihninde gerekse toplumların kendisinde yarattığı değişim Kur’an’ı anlamadaki yorum farklılıklarının artmasına neden olmuştur. Kur’an’ın ilk muhatapları -ayetlerin gelişine bizzat şahit oldukları için- onu daha iyi anlamaktaydılar. Bu sebeple yorum farklılıkların en az olduğu o zamana gitmek doğru anlama ulaşmak adına bir adım olacaktır. Bu çalışmanın konusu tarihi bağlamın sure içerikleri ile ilişkisinin . . . incelenmesidir. Dolayısıyla Kur’an’ın gelmeye başladığı zamandaki bazı olayların yani tarihi bağlamın o dönemdeki ayetlerle ilişkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Böylelikle Kur’an’ın gelmeye başladığı zamandaki anlam alanı bir bakıma ortaya çıkarılmış olunacaktır. Bunu yaparken konuyu sınırlamak adına inananlara karşı fiziksel ve psikolojik şiddetin arttığı zaman başlayan Miladi 615 yılında inmiş olabilecek sureleri inceledik. İniş sırası ve o dönemin olaylarını aktaran rivayet bilgileri vasıtasıyla o yılda inmiş olabilecek altı sure tespit ettik. İşte bu surelerin içeriği ile o dönemde yaşanan olayların ilişkisini ortaya çıkarmak da çalışmanın diğer amacıdır. Miladi 615 yılındaki olayların sure içeriklerine nasıl yansıdığını içeren bir çalışma yapılmamıştır. Ayrıca tarihin bir parçası olan ve zihin dünyasının anlam üzerinde zorunlu bir etkisi olan insan Kur’an’ın muhatabıdır ve Kur’an’ı daha iyi anlamak için insanın zihnini şekillendiren tarihi süreci incelemek elzemdir. Bu da çalışmanın önemini ortaya koymaktadır. Çalışmanın hazırlanmasında nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme yöntemi kullanılarak tarihsel olaylar ortaya konmuştur. Daha sonra bu verilerin betimsel analizi yapılarak Miladi 615 yılının muhtemel sureleri tespit edilmiş ve bu surelerin içerikleri tarihi bağlamın perspektifinde değerlendirilmiştir. Bunun neticesinde şirki ticaret, prestij gibi çıkarlar için bir vasıta gören Kureyşliler’e bu ahlaki bozukluğu düzeltecek aracısız tevhid inancı ile olması gereken ahlak özelliklerinin hatırlatıldığını ve bunu yaparken doğadan örnekler verilerek onların sahip olduğu bilgilerden hareket edildiğini görmekteyiz. Ayrıca psikolojik ve fiziksel şiddete karşı anlatılan kıyamet sahneleri inanmayanlar için tehdit iken inananlara müjde olarak sunulmuştur. The Qur'an has been wanted to be understood throughout the fifteen centuries that have passed from the time it came to the present day. It took 23 years to complete its descent, and it has been so long since its descent until today. The change that this process has created both in the human mind and in the societies itself has led to an increase in the differences in interpretation in understanding the Qur'an. The first interlocutor of the Qur'an -as they personally witnessed the coming of the verses- understood it better. For this reason, it will be a step to reach the right meaning to go to that time when the differences in interpretation are the least. The subject of this study is to examine the relationship between the historical context and the contents of the surahs. Therefore, it is aimed to reveal the relationship of some events, that is, the historical context, when the Qur'an began to come, with the verses of that period. In this way, the meaning area of the Qur'an when it started to come will be revealed in a way. While doing this, we examined the suras that may have been revealed in 615 Gregorian, which started when physical and psychological violence against believers increased in order to limit the subject. We have identified six suras that may have been descended in that year by means of the descending order and the narration information conveying the events of that period. The other aim of the study is to reveal the relationship between the content of these suras and the events that took place at that time. No study has been conducted on how the events in 615 Gregorian reflected the contents of the surahs. In addition, the human being, who is a part of history and has a necessary effect on the meaning of the world of mind, is the addressee of the Qur'an, and it is essential to examine the historical process that shapes the mind of man in order to better understand the Qur'an. This reveals the importance of the study. In the preparation of the study, historical events were revealed by using the document analysis method, one of the qualitative research methods. Then, by making a descriptive analysis of these data, the possible suras of the year 615 were determined and the contents of these suras were evaluated in the perspective of the historical context. As a result of this, we see that the Qurayshis, who see the circus as a means for interests such as trade and prestige, are reminded of the moral characteristics that should be with the belief of unmediated tawhid that will correct this moral defect, and while doing this, we see that the knowledge they have by giving examples from nature. In addition, while the apocalyptic scenes told against psychological and physical violence are a threat to non-believers, they are presented as good news for believers Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms