Filtreler
Filtreler
Bulunan: 10 Adet 0.001 sn
Ameliyat Sonrası Bulantı ve Kusmayı Önlemede Kullanılan Farmakolojik Olmayan Yöntemlerin Kanıt Düzeyleri

Makale | 2019 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi4 ( 3 ) , pp.97 - 104

Amaç: Bu makalede; bulantı-kusmayı önlemek/ azaltmak için kullanılan alternatif yöntemlerin kanıt düzeylerine ve öneri derecelerine göre bir literatür incelemesiyle sunulması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: COCHRANE, PUBMED, Science Direct, Akademik Google veri tabanlarından, 2000 ve sonrası yayınlar incelenmiştir. Bulgular: Bulantı-kusma, klinikte ameliyat sonrası dönemde en sık karşılaşılan sorunlardan biridir. Bulantı-kusmanın olması; hastanın konforu, ameliyat sonrası komplikasyonlar, erken taburculuk, hasta memnuniyeti, yara iyileşmesi ve maliyeti olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle hastanın bulantı-kusmasının olmamasını/ azalma . . .sını sağlamak önemlidir. Sonuç: Bulantı kusmayı önlemek için pek çok farmakolojik olmayan yöntem kullanılmaktadır. Aromaterapik ajanlar, akupunktur noktalarına uygulama yapılması, gevşeme uygulamaları bu amaçla kullanılabilmektedir. Bu yöntemlerin kullanılması hastalar için bir avantajdır. Objective: The aim of this study was to provide a literature review of the alternative methods used to prevent / reduce nausea and vomiting according to the level of evidence and degree of recommendation. Materials and Methods: Articles published in 2000 and later were reviewed using the Cochrane, PUBMED, Science Direct, and Google Scholar databases. Findings: Nausea and vomiting were the most common problems in the postoperative period. Nausea and vomiting have negative effects on patient comfort, postoperative complications, early discharge process, patient satisfaction, wound healing, and cost effectiveness. It is therefore important to ensure that the patient does not have nausea and vomiting. Conclusion: Many non-pharmacological methods are used to prevent nausea and vomiting. Aromatherapy agents, applications to acupuncture points, relaxation and other techniques can be used for this purpose. The use of these methods is an advantage for patients Daha fazlası Daha az

Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan bebeklerin annelerinin sağlık okuryazarlık düzeylerinin evde bebek bakımı bilgisine etkisi

Ertan, Dicle

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Amaç: Bu çalışmanın amacı yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan bebeklerin annelerinin sağlık okuryazarlık düzeylerinin evde bebek bakım bilgisine etkisinin incelenmesidir. Yöntem: Tanımlayıcı ve analitik tipteki bu araştırma İstanbul Koç Üniversitesi Hastanesi ve İzmir Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde bebeği yatmakta olan 129 anne ile yürütülmüştür. Veriler Aralık 2018-2019 Haziran tarihleri arasında, Yenidoğan Evde Bakım Bilgisi Anketi (YEBBA) ve En Yeni Hayati İşaret Testi (NVST) kullanılarak toplanmıştır. Veriler SPSS 25.0 programında analiz edilmiştir. Bulgular: Annelerin YEBBA puan ortalama . . .sı 17,79±4,66'dır (Medyan 19, min-max: 3-28). Lise, üniversite mezunu ve çalışan annelerden ( p0,000) ek doz ateş düşürücü vermeyi ve uygun meyve suyu miktarı vermeyi bilen annelerin (p0,017) YEBBA puan ortalamaları daha yüksektir. Annelerin 65,1'i 0-1 düzeyinde (sınırlı), 16,3'ünün olası sınırlı (2-3 arası puan) ve 18,6'sı yeterli (4-6 arası puan) düzeyde sağlık okuryazarlığına sahiptir. Bölge Eğitim Hastanesi'nde yatan bebeklerin annelerinin daha çok sınırlı sağlık okuryazarlığına sahip olduğu, özel hastanede yatan bebeklerin annelerin yeterli sağlık okuryazarlık düzeyine sahip olduğu belirlenmiştir (p0,000). Sağlık okuryazarlık durumuna göre annelerin YEBBA puan ortalamalarının değiştiği, sınırlı sağlık okuryazarlığına sahip annelerin YEBBA puan ortalamalarının, yeterli okuryazar grupta olan annelerin YEBBA puan ortalamalarından daha düşük olduğu belirlenmiştir (p0,000). Sonuç: Araştırma bulguları annelerin evde bebek bakım bilgilerinin orta düzeyde, sağlık okuryazarlık düzeylerinin orta düzeyde olduğunu göstermiştir. Sağlık okuryazarlığı arttıkça YEBBA puanlarının arttığı belirlenmiştir. Aile hekimliği tarafından yürütülen gebelik izlemleri sürecinde bebek bakım bilgisine yönelik eğitimlerin süre ve içerik olarak genişletilmesi, gebe ve annelere yönelik sunulacak eğitimlerde annenin eğitim durumunun göz önüne alınması ve sağlık okuryazarlık düzeylerinin belirlenerek, bu doğrultuda eğitim içeriklerinin oluşturulması ve yürütülmesi önerilebilir.Summary:Objectives: The aim of this study is to investigate the effect of health literacy levels of mothers of infants hospitalized in neonatal intensive care unit at home baby care knowledge. Methods: This descriptive and analytical study was carried out with 129 mothers who were hospitalized in the neonatal intensive care units of Istanbul Koc University Hospital and Izmir Cigli Regional Training Hospital. Data were collected between December 2018-2019 June using the Neonatal Home Care Information Form (YEBBA) and Newest Vital Sign Test (NVST). The data were analyzed in SPSS 25.0 program. Results: The mean YEBBA score of the mothers was 17.79 ± 4.66 (Median 19, min-max: 3-28). High school, university graduates and working mothers (p0.000), the additional dose of antipyretics and mothers who know to give the appropriate amount of fruit juice (p 0.017) have higher YEBBA average score. 65.1 of mothers had 0-1 level (limited), 16.3 had possible limited (2-3 points) and 18.6 had sufficient (4-6 points) health literacy. It was determined that the mothers of the infants hospitalized in the Regional Training Hospital had more limited health literacy, while the mothers of the infants in the private hospital had adequate health literacy level (p 0.000). According to the health literacy status, it was determined that the average of YEBBA scores of the mothers changed and the average of YEBBA scores of the mothers with limited health literacy was lower than the average of the mothers in the adequate literacy group (p 0,000). Conclusions: The findings of the research showed that mothers' knowledge of home baby care was moderate and health literacy levels were moderate. As health literacy increased, YEBBA scores had increased. In the course of pregnancy follow-ups carried out by the family physician, it may be suggested to extend the trainings for infant care information in terms of duration and content, taking into account the educational status of the mother in the trainings to be offered for pregnant and mothers, determining the health literacy levels and creating and conducting educational contents in this direction Daha fazlası Daha az

Paternal depresyonun erken bebeklik döneminde baba-bebek bağlanmasına etkisi

Işık, Sabiha

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Giriş- Amaç: Bu çalışmanın amacı paternal depresyonun erken bebeklik döneminde bababebek bağlanmasına etkisini belirlemektir. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırma, Aralık 2018-Ağustos 2019 tarihleri arasında eşi İzmir Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde doğum yapmış örneklem kriterlerine uyan 124 baba ile yürütülmüştür. Veriler, Birey Tanıtım Formu, Edinburgh Postpartum Depresyon Ölçeği (EPDÖ) ve Baba-Bebek Bağlanma Ölçeği kullanılarak ve iki izlem yapılarak toplanmıştır. Birinci izlem doğum sonrası birinci gün babalarla yüzyüze görüşülerek, ikinci izlem doğumdan sonra ikinci . . .ayda telefon ile görüşülerek yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, Mann Whitney U ve korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Babaların doğum sonrası birinci günde EPDÖ puan ortalaması 5,25±4,58, ikinci ayda 4,58±4,20 olup, aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Doğum sonrası birinci günde depresyon riski 16,9 iken, bu oran ikinci ayda 14,5'tir. Babaların doğum sonrası ikinci aydaki Baba-Bebek Bağlanma Ölçeği toplam puan ortalaması 78,57±8,52, Sabır ve Hoşgörü alt ölçeği puan ortalaması 34,46±6,75, Etkileşimde Zevk alt ölçeği puan ortalaması 26,45±3,92 ve Sevgi ve Gurur alt ölçeği puan ortalaması 17,65±1,90 olarak belirlenmiştir. Doğum sonrası birinci günde ve ikinci ayda depresyon riski yüksek olan babaların doğum sonrası ikinci aydaki Baba-Bebek Bağlanma Ölçeği toplam puan ortalaması ve Sabır ve Hoşgörü alt ölçek puan ortalaması depresyon riski olmayan babalara göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde düşüktür. Sonuç: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre babalardaki depresyon riski erken bebeklik döneminde baba-bebek bağlanmasını olumsuz etkilemektedir. Paternal postpartum depresyon riski doğum sonrası birinci güne göre ikinci ayda azalmış olmasına rağmen halen devam etmektedir.Summary:Introduction-Aim: This study aims to determine the effect of paternal depression of fatherinfant bonding in early babyhood. Method: This descriptive and cross-sectional study was conducted with 124 fathers meeting the sample criteria whose spouse gave birth in the Tepecik Training and Research Hospital, University of Health Sciences, İzmir between the dates of December 2018 and August 2019. Data were collected by using Individual Identification Form, Edinburgh Postpartum Depression Scale (EPDS) and Father-Infant Bonding Scale and by realizing to follow-up. While the first follow-up was performed through face-to-face interviews with fathers on the postpartum first day, the second follow-up was carried out via telephone in the postpartum second month. Descriptive statistics, Mann Whitney U and correlation analysis were used to evaluate the data. Results: The mean EPDS scores of the fathers regarding the postpartum first day was 5,25±4,58 and 4,58±4,20 for the postpartum second month, thus, the difference between them is statistically significant. While the risk of depression on the postpartum first day was 16,9, it was 14,5 for the postpartum second month. Several scores of the fathers in the postpartum second month were found as follows: The mean of of Father-Infant Bonding Scale total score, 78,57±8,52 the mean score of Patience and Tolerance subscale, 34,46±6,75 the mean score of Pleasure in Interaction subscale, 26,45±3,92 and the mean score of Affection and Pride subscale 17,65±1,90. The mean total score of Father-Infant Bonding Scale and the mean scores of Patience and Tolerance subscale of the fathers with high risk of depression on the postpartum first day and postpartum second months were statistically significantly lower compared to fathers without risk of depression. Conclusion: Based on the results of the research, it is possible to say that the risk of depression in fathers adversely affects father-infant bonding during early babyhood. Although the risk of paternal postpartum depression has decreased in the postpartum second months compared to the postpartum first day, the risk continues Daha fazlası Daha az

Antikoagülan ilaç kullanan bireylerde ilaca uyumu etkileyen faktörler

GİZEM ARSLAN

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGiriş: Antikoagülan ilaçlar, tedavi boyunca yakından takip edilmesi gereken terapötik aralığı oldukça dar olan ilaçlardır. Bu ilaçları kullanan bireylerin ilacın etkisi ve kullanımı hakkında gerekli olan bilgiye hakim olması ve ilacı kullanırken izlemi hayati önem taşımaktadır.Amaç: Araştırmanın amacı antikoagülan ilaç kullanan genç yetişkin(18-65 yaş) ve yaşlı (65 yaş üzeri) hastalarda ilaç uyumunu etkileyen faktörlerin incelenmesidir.ABSTRACTIntroduction: Anticoagulant drugs are drugs that are quite narrow in their therapeutic range, which should be closely monitored throughout the treatment. It is vital that individuals who u . . .se these drugs have a knowledge of the effect and use of the drug and that the use of the drug is essential. Inadequate and inaccurate administration of drugs with life-threatening side effects, such as anticoagulant drugs, can lead to permanent or vital consequences beyond the benefit of the individual. In addition to monitoring the responses to the drug in patients who are taking anticoagulant medication, informing the patient and his family is one of the important responsibilities of the nurse within the scope of the counseling and training roles. Aim: The aim of this study was to investigate the factors affecting drug compliance in young adult (18-65 years) and elderly (over 65 years) patients using anticoagulant drugs Daha fazlası Daha az

İnflamatuar bağırsak hastalıklarında beslenme alışkanlıklarının yaşam kalitesine etkisi

Mete, Aslıhan

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:İNFLAMATUAR BAĞIRSAK HASTALIKLARINDA BESLENME ALIŞKANLIKLARININ YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ Giriş-Amaç: İnflamatuar bağırsak hastalığı atak ve remisyon süreçlerinden oluşan ve bireyin yaşamını derinden etkileyen kronik bir hastalık olmakla birlikte, insidansı giderek artmaktadır. Hastalığın remisyonunun sağlamasında ise ilk başvurulan yol medikal tedavi olmakla birlikte beslenme alışkanlıkları ve uygulanan diyet sistemi de hastalığın prognozunun kontrolünde etkili olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı bireye özgü ve semptomlar üzerine belirlenen beslenme alışkanlıklarının yaşam kalitesi üzerine etkisini incelemektir. Materyal-metod: . . .Bu araştırma yarı deneysel (tek gruplu ön test-son test), prospektif, illişkisel tipte araştırma olup İKÇÜ Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü'nde takipli olan 30 İBH tanılı birey seçilip örneklem oluşturulmuştur. Örneklem grubunun sosyodemografik özellikleri, hazırlanan anketle öğrenilmiştir. Ardından beslenme alışkanlıkları testi ve yaşam kalitesi ölçekleri pre-test (0. Ay) olarak uygulanmıştır. Bu testlerden sonra katılımcılara beslenme alışkanlıkları eğitimi verilip aynı anketler post-test (3. Ay) uygulanmıştır. Sonuç: Bireye ve semptomlara özgü uygulanan beslenme alışkanlığı eğitiminin İBH tanılı hastaların yaşam kalitesini anlamlı olarak arttırdığı bulunmuştur.Summary:THE EFFECT OF NUTRITIONAL HABITS ON THE QUALITY OF LIFE IN INFLAMMATORY BOWEL DISEASES Introduction-Aim: Inflammatory bowel disease is a chronic disease, which consists of exacerbation and remission processes and deeply affects the life of the individual, but its incidence is gradually increasing. Although medical treatment is the first way to achieve remission Nutritional habits and diet system may also be effective in controlling the prognosis of the disease. The aim of this study was to investigate the effects of nutritional habits specific to the individual and symptoms on quality of life. Materials and Methods: This study was a quasi-experimental (single-group pre-test-post-test), prospective, relational type of study. The sociodemographic characteristics of the sample group were learned by a questionnaire. Nutritional habits test and quality of life scales were applied as pre-test (0 months). After these tests, the participants were given nutritional habits training and the same questionnaires were administered post-test (3rd month). Conclusion: Nutritional habits training specific to the individual and symptoms was found to significantly improve the quality of life of patients with IBD Daha fazlası Daha az

Tip 2 diyabetes mellitus tanılı 18-64 yaş arası yetişkinlerde beslenme okuryazarlığı ve öz etkililiğin diyabet ve öz bakım aktivitelerine etkisi

Ündey, Ezgi

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:TİP 2 DİYABETES MELLİTUS TANILI 18-64 YAŞ ARASI YETİŞKİNLERDE BESLENME OKURYAZARLIĞI VE ÖZ ETKİLİLİĞİN DİYABET ÖZ BAKIM AKTİVİTELERİNE ETKİSİ Giriş ve Amaç: Tanımlayıcı ve analitik tipteki bu araştırmanın amacı bir aile sağlığı merkezine kayıtlı 18-64 yaş arası Tip II Diyabetes Mellitus tanılı yetişkinlerin beslenme okuryazarlığı ve öz etkililiğin diyabet öz bakım aktivitelerine etkisinin incelenmesidir. Gereç-Yöntem: Araştırma İzmir iline bağlı merkez Karabağlar ilçesi 13 No'lu Bahçelievler Aile Sağlığı Merkezinde 200 Tip 2 Diyabetli Birey ile yürütülmüştür. Veri toplamada sosyodemografik ve sağlık özelliklerini içeren Bilgi F . . .ormu, Beslenme Okuryazarlığı Ölçeği, Diyabet Öz Bakım Ölçeği (DÖBÖ) ve Diyabet Öz Etkililik Ölçeği (DÖÖ) kullanılmıştır. Veriler Aralık 2018-Mayıs 2019 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler SPSS 25.0 programında analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılanların 65'i kadın (n:130), yaş ortalaması 52,9±9,34'dür. Bireylerin beslenme okuryazarlığı 74,5'inde yeterli, 24,9'unda sınırda, 2'sinde yetersizdir. Lise ve üniversite mezunlarında beslenme okuryazarlığı yeterli, ilkokul/ ortaokul mezunlarında sınırlıdır (x221,44 p0.000). Diyabete ilişkin eğitim almayanların Genel Beslenme Bilgisi düzeyleri yetersiz/sınırlıdır (X210,11 p0,006). DÖBÖ ölçek puan ortalamaları 88,03±14,77, DÖÖ toplam ölçek puan ortalamaları 69,87±16,60'dır. DÖÖ ile DÖBÖ toplam ölçek puanları arasında pozitif yönde, güçlü, ileri (r0,73 Daha fazlası Daha az

Hemşirelikte klinik öğretimde etik sorunlar ölçeği geliştirme

Kırşan, Merve

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGiriş-Amaç: Hemşirelikte klinik öğretim, hemşirelik öğrencilerinin bireysel öğrenme ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, öğrencinin klinik ortamda mesleki becerilerinin geliştirildiği bir eğitim sürecidir. Hemşirelikte klinik öğretim sürecinde, öğrenciler farklı başlıklarda sorunlar ile karşı karşıya gelmektedirler. Sıklıkla karşılaşılan bu sorunlardan biri de etik sorunlardır. Bu bağlamda araştırma, hemşirelik öğrencilerinin klinik öğretimde deneyimledikleri etik sorunları belirleyebilmek için bir ölçek geliştirmek, geliştirilen ölçeğin geçerlilik ve güvenirliliğini saptamak amacıyla metodolojik tipte planlanmış ve uygulanmış . . .tır.ABSTRACTIndtroduction-Aim: Clinical teaching in nursing is an educational process in which students’ professional skills are developed in the clinical setting, taking into account the individual learning needs of nursing students. In the clinical teaching process in nursing, students face problems in different topics. One of the most common problems is ethical problems. In this context, the research was planned and applied in a methodological type to determine the validity and reliability of the scale developed in order to determine the ethical problems experienced by nursing students in clinicalteaching Daha fazlası Daha az

Tekrarlayan gebelik kayıplarında depresyon, umutsuzluk ve çift uyumu

Aksoy, Duygu

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGiriş- Amaç: Bu çalışmanın amacı, tekrarlayan gebelik kaybı (TGK) tanısı ile izlenen kadınların depresyon, umutsuzluk ve çift uyumunu ve etkileyen faktörleri belirlemektir.Yöntem: Tanımlayıcı ve korelasyonel araştırma tipine uygun olarak yapılan bu çalışma, Nisan 2018- Nisan 2019 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi kadın doğum servislerinde tekrarlayan gebelik kaybı (TGK) tanısı ile izlenen kadınlar ile yürütülmüştür. Bu hastanede iki ve üzeri gebelik kaybı, tekrarlayan gebelik kaybı olarak kabul edilmektedir. Çalışmanın örneklemini araştırmaya katılmayı kabul eden 66 TGK . . .olan kadın oluşturmuştur. TGK ile takip edilen kadınlara Birey Tanıtım Formu, Beck Umutsuzluk Ölçeği (BUÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Dyadik Çift Uyum Ölçeği (DÇUÖ) uygulanmıştır.Aim: The aim of the study was to determine depression, hopelessness and dyadic adjustment level of women diagnosed with recurrent pregnancy loss and affecting factors. Materials and Methods: The descriptive and correlational study was conducted between April 2018 and April 2019 in obstetrics and gynaecology department of Izmir Tepecik Research and Training Hospital of Health Sciences University. Research sample was consisted of 66 recurrent pregnancy loss (RPL) who had accepted to participate in the study. Data was collected with the “Interview Form”, “Beck Hopelessness Scale (BHS)”, Beck Depression Inventory (BDI)” and “Dyadic Adjustment Scale (DAS)” Daha fazlası Daha az

Sedasyon Uygulama Ölçeği: Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması

ESRA AKIN

Makale | 2019 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi4 ( 3 ) , pp.91 - 95

Amaç: Bu çalışma, “Sedasyon Uygulama Ölçeği”nin Türkçe Geçerlilik ve Güvenirliğinin incelenmesi amacıyla yapıldı. Gereç ve Yöntem: Bu metodolojik araştırmanın çalışma grubunu, iki farklı hastanenin yoğun bakım ünitelerinde görev yapan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 105 hemşire oluşturdu. Veri toplama aracı olarak hemşire tanıtım formu ve hemşirelerin mekanik ventilasyon desteğinde olan hastaların sedasyon yönetimine ilişkin tutum ve davranışlarını değerlendirmesini sağlayan Sedasyon Uygulama Ölçeği kullanıldı. Verilerin analizinde; Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı, korelasyon analizleri, örneklem büyüklüğü için Kaiser-Meyer-O . . .lkin, faktör analizi yapılabilmesi için uygunluğu Bartletts Test of Sphericity ve faktör analizi kullanıldı. Bulgular: Veri yapısının faktör analiziyle açıklanabilirliği %69.2 olarak bulundu. Kişilerin cevaplara verdiği tutarlılık her madde için %40’ın üzerinde olduğu için Bartlett’s Test of Sphericity analizi sonucunda Tip I hata düzeyinde α=.05 önem derecesinde, Daha fazlası Daha az

Çölyak hastalarının depresyon düzeyleri ile yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin incelenmesi

Avcı Kirpitici, Esra Şule

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Giriş-Amaç: Çölyak Hastalığı, gluten tarafından tetiklenen, ince bağırsak mukozasında gelişen hasar ile karakterize otoimmün bir hastalıktır. Ömür boyu glutensiz diyet dışında günümüzde başka bir tedavisi bulunmamaktadır. Bireylerin kendi tedavilerini üstlenmek zorunda olmalarının getirdiği bazı yükler mevcuttur. Dünya ve Türkiye'de yapılan çalışmalarda hastaların daha çok beslenme şekillerinin yaşam kalitelerine etkisi incelenmiştir. Bu çalışmada ise çölyaklı bireylerin depresyon düzeylerinin yaşam kalitelerine etkisi incelenmiştir. Materyal-Metod: Bu amaçla toplam 33 çölyak tanılı birey ile çalışılmıştır.Summary:İntroduction- . . .Aim: Celiac Disease is an autoimmune disease caused by gluten-induced damage to the small intestinal mucosa. There is currently no other treatment other than a lifetime gluten-free diet. There are some burdens of individuals having to undertake their own treatment. There are more nutritional impact on the quality of life of patients who have been examined in studies in the world and in Turkey. The effect of depression levels of celiacs on quality of life was investigated in this study. Materials-Methods: For this purpose, a total of 33 individuals with celiac diagnosis were studied Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms