Filtreler
Development of microstructural and mechanical properties of aluminum alloys by equal channel angular pressing (ECAP) process Eş kanal açılı presleme (EKAP) yöntemiyle aluminyum alaşımlarının mikroyapı ve mekanik özelliklerinin geliştirilmesi

Yeşil, Mehmet Mahsun

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ABSTRACTSevere Plastic Deformation (SPD), applying extreme force to alterate and refine the structures of materials permanently, have a huge potential to improve the mechanical and structural properties of materials superiously. ECAP is a kind of SPD techniques to produce submicron or nano sized grains in the material structure by applying stress to the sample passing through two angular intersected channels have the same diameters. ECAP has recently been becoming one of the most favourable candidate method in the production of nanostructured materials.One of the main objectives of this study and relating experiment is trying to und . . .erstand how the properties of the material enhance under applied progressive and severe pressure. This process is directly related to the internal structure and texture of the material. A more strengthened material structure with superior properties is always desired to achieve. The material strengthening mechanism has been explained by dislocation theory which is based on the restricting the movement of dislocations through the crystalline lattice.ÖZETYoğun bir şekilde kuvvet uygulanarak malzemelerin yapısını kalıcı halde değiştirip iyileştiren Aşırı Plastik Deformasyon (APD) yöntemi, malzemelerin mekanik ve yapısal özelliklerini mükemmel derecede geliştirmesi açısından güçlü bir potansiyele sahiptir. APD yöntemlerinden biri olan Eş Kanallı Açısal Presleme (EKAP) tekniği de aynı çaplara sahip açısal olarak kesişen iki kanaldan stres uygulanarak numunenin geçirilmesi sonucu malzeme yapısında mikronaltı veya nano ölçekte taneciklerin oluşumunu sağlar. EKAP, son zamanlarda nano yapılı malzemelerin üretiminde favori aday yöntemlerden biri haline gelmiştir.Bu araştırmanın ve ilgili deneyin ana hedeflerinden biri, malzemenin özelliklerinin uygulanan progresif ve şiddetli basınç altında nasıl gelişim gösterdiğini anlamaya çalışmaktır. Bu süreç doğrudan malzemenin iç yapısı ve dokusu ile ilgilidir. Üstün özelliklere sahip daha sağlam bir malzeme yapısının elde edilmesi her zaman amaçlanmıştır. Malzeme mukavemeti, dislokasyonların kristal kafes boyunca hareketini kısıtlamaya dayanan teori ile açıklanır Daha fazlası Daha az

Surface modification of micronized quartz powders and investigation of additives as filling material in polymer matrix composite materials Mikronize kuvars tozlarının yüzey modifikasyonunun yapılması ve polimer matrisli kompozit malzemelerde dolgu malzemesi olarak incelenmesi

Akyüz, Orhan

Doktora Tezi | 2020 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

SUMMARYThe interfacing compatibility of the matrix material with the filler material in composite materials is one of the most important factors affecting the performance of the composite. A wide variety of chemical methods are applied to increase the interfacial compatibility of the matrix material with the filler material. The most important of all is the surface modification technique, in which surface-active agents are used to reinforce the matrix-filler bond and where a chemical process is applied to the surface of the filler material.This technique is based on the chemical treatment of the filler material with surface active a . . .gents to increase the compatibility of the matrix-filler materials by forming chemical bond(s) between the matrix material and the filler as well as a physical strength in their interactions. In this study, micronized quartz (MQ) powders, in order to be used as filling material, were first modified with four different surface modification agents. Then, micronized quartz, commercially available as silanized quartz (SQ) and surface modified micronized quartz powders were mixed with Polypropylene (PP) being used as matrix material by high-speed thermokinetic mixer in order to produce composite materials.ÖZETKompozit malzemelerin performansına etki eden en önemli etkenlerden birisi, dolgu ve matris malzemelerinin arayüzey uyumudur. Her iki malzemenin arayüzey uyumunu artırmak için çeşitli kimyasal yöntemler uygulanmaktadır. Bunların en başında matris-dolgu malzemesi bağını/etkileşimini güçlendirmek için yüzey aktif ajanların kullanıldığı ve dolgu malzemesinin yüzeyine kimyasal bir işlemin uygulandığı yüzey modifikasyon tekniğidir. Bu tekniğin temeli, yüzey aktif ajanlarla kimyasal işleme tabi tutulan dolgu malzemesi ile matris malzemesi arasında fiziksel bir bağ kuvvetinin yanında kimyasal bağ oluşturularak matris-dolgu malzemesi uyumunun artırılmasına dayanmaktadır. Bu çalışmada ilk olarak dolgu malzemesi olarak kullanılan mikronize kuvars (MQ) tozları, 4 farklı yüzey modifikasyon ajanı ile muamele edilerek yüzey modifikasyon işlemi yapılmıştır. Daha sonra mikronize kuvars, ticari olarak temin edilen silanize kuvars (SQ) ve yüzey modifikasyonu yapılmış mikronize kuvars tozları ve matris malzemesi (Polipropilen, PP) birlikte yüksek hızlı termokinetik karıştırıcı ile karıştırılarak kompozit malzeme üretimleri gerçekleştirilmiştir Daha fazlası Daha az

Hybrid surface modification for fiber reinforced EPDM composites Elyaf takviyeli EPDM kompozitler için hibrit yüzey modifikasyonu

Bakiler, Gökçe

Doktora Tezi | 2021 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETEPDM, iyi ozon ve hava dayanımı, idare eder sıcaklık dayanımı, su ve antifriz gibi polar sıvılara olan dayanımı ve hidrokarbonlara olan zayıf dayanımı ile iyi bilinen geleneksel bir kauçuk tipidir. Bu çalışmada kullanılan elyaf tipleri karbon, basalt, PA2 cam, PP4 cam ve aramiddir. Karbon elyaf yüksek çekme mukavemeti, yüksek elastik modülüs, yüksek kırılganlık, düşük sürünme eğilimi, kimyasal inert davranış, düşük ısı genleşmesi ve iyi elektriksel iletkenlik özellikleri ile bilinmektedir. Bazalt elyaf çok yüksek sıcaklığa dayanabilir ve yangın engelleme elementi olarak davranabilir. İyi termal dayanıma, kuvvete, yüksek sürtünme . . . katsayısına ve düşük yırtılma hızına sahiptir. Deniz suyu ve UV radyasyon dayanımı yüksektir. Cam elyaflar düşük uzamada yüksek çekme mukavemetine ve düşük yoğunluğa sahiptirler. Aramid elyaflar sıcaklık dayanımı olan güçlü sentetik elyaf grubundalardır. Elyaflar daha yüksek mekanik, termal dayanım, sıvı dayanımı ve yalıtkanlık özellikleri elde etmek için EPDM kauçuk ile karıştırılırlar. Böylece elyaf takviyeli EPDM kompozitler oluşur. Elyaf- kauçuk karışımları için 2-5-10 PHR elyaf oranları kullanılmıştır. Pişim özellikleri, mekanik özellikler, sıcak hava ve antifiriz yaşlanma özellikleri incelenmiştir.ABSTRACTEPDM is a conventional rubber type, very well known with its good ozone and weather resistance, fair temperature resistance, successful resistance to polar liquids like water and coolant and poor resistance to hydrocarbons. Fibers that are used in the study are carbon, basalt, PA2 glass, PP4 glass and aramid. Carbon fiber is very well known with high tenacity, high modulus of elasticity, high brittleness, low creeping tendency, chemically inert behaviour, low heat expansion and good electrical conductivity. Basalt fiber is capable to withstand very high temperature and can act as fire blocking element. It has good thermal resistance, strength, high friction coefficient and low wear rate. It has superior electrical insulating properties. It has high performance of sea water resistance and UV radiation resistance. Glass fibers have a high tenacity at a low elongation combined with low density. Aramid fibers are a class of heat-resistant and strong synthetic fibers. Fibers are blended with EPDM rubber to have improved characteristics of the components separately in a composite structure like higher mechanical properties, thermal resistance, fluid resistance and insulating properties. Hence fiber filled EPDM composites are held. Firstly 2, 5, 10 PHR fiber ratios are used to be blended inside EPDM rubber mixture Daha fazlası Daha az

Electrochemically modified carbon fibers as an active mass additive in enhanced flooded lead acid battery Elektrokimyasal olarak modifiye edilmiş karbon fiberlerin güçlendirilmiş sulu kurşun asit akülerde aktif malzeme katkısı olarak kullanılması

Turhan, Alper

Doktora Tezi | 2020 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETKurşun asit akü elektrotlar, kurşun oksidin sülfürik acid ile karıştırılmasıyla elde edilir. İlaveten, bazı karbon türevleri ve bazı polimer fiberler, aktif malzeme etkinliğini arttırmak ve plakaların mukavemetinin arttırılması için pastaya eklenir. Onlarca yıldır, birçok araştırmacı tarafından akülerin şarj olma kabiliyetini arttırmak için çeşitli karbon türevleri aktif katkı malzemesi olarak çalışılmıştır. Karbon bakımından zengin yüzeyler aktif malzemede iletken bir köprü oluştururken aynı zamanda yüzeyin elektrokimyasal etkinliğini de arttırır. Bu nedenle, aktif malzeme içine karbon ilavesi, kurşun asit akülerin kullanım ömr . . .ünü arttırır. Ancak, karbon ilavesi hidrojen çıkışı potansiyelini düşürmesi ve su kaybını arttırması nedeniyle bakım gerektirmeyen aküler için bazı dezavantajlara sahiptir. Su kaybındaki artış asitliğin artmasına neden olur. Bu nedenle, aktif malzemenin korozyon hızı artar ve akü ömrü kısalır. Bazı çalışmalar, elektrokimyasal olarak aktif karbonun, aktif malzeme içine ilave edilen metalik çinko ve kalayın karbon ile kullanılmasının hidrojen gaz çıkışını azaltarak kurşun asit akülerin ömrünü arttırdığını göstermiştir.SUMMARYThe lead acid battery electrodes are produced by mixing lead oxide with Sulphuric Acid to yield a paste. Additionally, some carbon derivatives and some polymeric fibers are added into the mass, known as the active mass, to increase the efficiency and to improve the strength of the plates, respectively. For decades, various types of carbon derivatives have been studied by many researchers as an active additive material to improve the charge acceptance figures of the batteries. Carbon rich surface that constructs a conductive bridge in the active mass, also increases the electrochemical activity of the surface. Thus, carbon adding for active materials increases the cycle life of the lead acid batteries. However, adding carbon have some important disadvantages for maintenance free batteries as a result of the decrease in hydrogen over potential and the increase in water loss. The increment in water loss causes the increase in the acidity. Therefore, the corrosion rate of the active material increases, and battery life is shortened. Some studies showed that using electrochemically activated carbon together with individual metallic zinc and tin in the active material increased the hydrogen evolution and collaboration of carbon with Zn and Sn increased the cycle life of the lead-acid batteries Daha fazlası Daha az

Effect of natural fiber wastes on polyolefin and thermoplastic based materialsDoğal elyaf atıkların poliolefin ve termoplastik malzemeler üzerindeki etkisi

Yaşar, Fadıl Anzer

Yüksek Lisans | 2019 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

Özet:Küresel çevre sorunları, biyo-temelli malzemelere olan ilginin artmasına neden olmuştur. Yenilenebilir hammaddelere odaklanmak, biyolojik olarak parçalanabilir veya makul bir maliyette geri dönüştürülebilir malzemelerle uğraşmayı sağlayabilir.Çevre dostu malzemelere olan talebin artması ve geleneksel liflerin maliyetini azaltma isteği sonucunda, birçok doğal lif kompoziti geliştirilmiştir.Keten, kenevir, muz,pamuk, hindistan cevizi, sisal ve jüt gibi doğal lifler bilim ve teknoloji ile uğraşan kişilerin tüketim malları, düşük maliyetli konutlar ve diğer sivil yapılardaki uygulamalar için ilgi odağı olmaktadır.Bu çalışmanın amac . . .ı, doğal elyaf atıklarını ve termoplastik proses atıklarını değerlendirmektir.Summary:Global environmental issues have led to a renewed interest in bio-based materials, with the focus on renewable raw materials which can be biodegradable or recyclable at reasonable costs. As a result of the increasing demand for environmentally friendly materials and the desire to reduce the cost of traditional fibers, many natural fiber composites have been developed. Natural fibers like flax, hemp, banana, cotton, coir, sisal, and jute have attracted the attention of scientists and technologists for applications in consumer goods, low-cost housing, and other civil structures. The objective of this study is to evaluate natural fiber waste and thermoplastic process waste Daha fazlası Daha az

Production and characterization of 316L and 316L/SİC hollow fiber membranes sintered in various atmospheres Farklı atmosferlerde sinterlenmiş 316L ve 316L/SİC içi boş fiber membranların üretimi ve karakterizasyonu

Şahin, Ezgi

Yüksek Lisans | 2021 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETPaslanmaz çelik içi boş fiber membranlar, çevre, kimya ve atık arıtma endüstrilerinde gaz ve sıvı ayrıştırmaları veya partikül filtresi olarak kullanılır. Seramik içi boş fiberlerin yük kapasitesi ve kırılganlığı bu uygulamalar için bir sorundur. Son 5 yılda özellikle paslanmaz çelik membranlarla ilgili çalışmalar artmış ve 300 MPa ve üzeri eğilme mukavemetine, iyi gaz geçirgenliğine ve filtrasyon performansına sahip malzemeler üretilmiştir. Bu tezin amacı, farklı toz boyutlarında, kompozit içeren farklı kompozisyonlarda ve farklı sinterleme atmosferlerinde (argon ve azot/hidrojen) içi boş fiber membranlar üretmek ve üstün özell . . .iklere sahip içi boş fiber membranların morfolojik ve mekanik özelliklerini detaylı olarak incelemektir.ABSTRACTStainless steel hollow fiber membranes are used as supports or particle filters for gas and liquid seperations, wastewater purification materials in environmental, chemical and waste treatment industries. The load capacity and brittleness of ceramic hollow fibers is a problem for these applications. Therefore, studies on especially stainless steel membranes increase over the past 5 years, and materials having bending strength of 300 MPa and above, good gas permeability and filtration performance have been produced as a result of these studies. The aim of the thesis is to produce hollow fiber membranes in different powder sizes, different compositions including composites and different sintering atmospheres (argon and nitrogen/hydrogen), and to examine in detail the morphological and mechanical properties of hollow fiber membranes with superior properties Daha fazlası Daha az

Glucose biosensor applications based on graphene foam/α-Fe2O3 nanocomposite Grafen köpük/α-Fe2O3 nanokompozit tabanlı glukoz biyosensör uygulamaları

Hano, Harun

Yüksek Lisans | 2020 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ABSTRACTThree-dimensional graphene foam (GF) is used as a practical substance due to its high electrical conductivity and high surface area in many advanced applications. Moreover, hematite (α-Fe2O3) nanowires play a significant role in sensitivity and selectivity of biosensors by increasing the surface area of nanocomposite structures. Therefore, a hierarchical GF/α-Fe2O3 nanocomposite structure was developed in this thesis with superior properties for the construction of an enzymatic glucose biosensor.Characterizations of the obtained structure were carried out by using Raman Spectroscopy, X-Ray Diffraction (XRD), X-Ray Photoelect . . .ron Spectroscopy (XPS) and Scanning Electron Microscopy (SEM). As a result, graphene was synthesized on nickel foam, and single-layer graphene foam (I2D/IG2.96) was obtained after etching nickel substrate. Thereafter, hematite nanowires with a length of approximately 430 nm were successfully fabricated on graphene foam using hydrothermal method. Thesurface of the fabricated hierarchical nanocomposite structure was coated by chitosan (CS) and glucose oxidase enzyme (GOx) in order to be used as a working electrode of a biosensor. Electrochemical properties of the developed nanocomposite electrode were determined by Cyclic Voltammetry (CV), Chronoamperometry, and Electrochemical Impedance Spectroscopy (EIS). The results showed a sensitivity of 9.61 μAmM-1cm-2 and a wide linear detection against glucose concentrations in the range of 1-5 mM (R20.96451). Besides, the developed glucose biosensor provided a limit of detection (LOD) of 2.39 μM. Selectivity, reproducibility, response time, and storage stability of the sensor were found to be satisfactory. In conclusion, the ITO/GF/α-Fe2O3/CS/GOx sensor can be an alternative for glucose determination in the future.ÖZETÜç boyutlu grafen köpük (GF), sahip olduğu yüksek elektriksel iletkenlik ve geniş yüzey alanı nedeniyle birçok gelişmiş uygulamalarda kullanılmaktadır. Ayrıca, hematit (α-Fe2O3) nanotelleri, nanokompozit yapıların yüzey alanını artırarak biyosensörlerin duyarlılığında ve seçiciliğinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada ise, enzimatik glukoz biyosensörü yapısında üstün özellikler gösteren hiyerarşik GF/α-Fe2O3 nanokompozit yapısı geliştirilmiştir. Elde edilen yapının karakterizasyonu, Raman Spektroskopisi, X-Işını Kırınımı (XRD), X-Işını Fotoelektron Spektroskopi (XPS) ve Taramalı Elektron Mikroskopisi (SEM) kullanılarak tamamlanmıştır. Bu çalışma sonucunda, nikel köpük üzerinde (I2D/IG2.96) grafen sentezi tamamlanarak transfer işlemi sonrası nikelin ortamdan uzaklaştırılması ile tek katmanlı grafen köpük elde edilmiştir. Daha sonra, hidrotermal yöntemle grafen köpük üzerinde yaklaşık 430 nm uzunluğa sahip hematit nanotelleribaşarılı bir şekilde üretilmiştir. Üretilen hiyerarşik nanokompozit yapının yüzeyi, bir biyosensörün çalışma elektrodu olarak kullanılması için kitosan (CS) ve glikoz oksidaz enzimi (GOx) ile kaplanmıştır. Son olarak geliştirilen çalışma elektrodunun elektrokimyasal karakterizasyonu, Dönüşümlü Voltametri (CV), Kronoamperometri ve Elektrokimyasal Empedans Spektroskopisi (EIS) ile belirlenmiştir. Elde edilen biyosensör, 0-0.6 V potansiyel aralığında, 9.61 μAmM-1cm-2 değerinde bir duyarlılık ve 1-5 mM (R20.96451) aralığında bulunan glukoz derişimlerine karşı geniş bir doğrusal tayin aralığı göstermiştir. Ayrıca geliştirilen glukoz biyosensörü, 2.39 μM değerinde bir tespit limiti (LOD) göstermiştir. Sensörün seçiciliği, tekrarlanabilirliği, tekrar oluşturulabilirliği, cevap süresi ve depolama kararlılığının tatmin edici olduğu görülmüştür. Sonuçlar, ITO/GF/α-Fe2O3/CS/GOx sensörünün gelecekte glukoz tayininde kullanılabilecek bir çalışma elektrodu olabileceğinigöstermiştir Daha fazlası Daha az

Investigation of the adhesive-bonded aluminum-polyamide hybrid joints Yapıştırıcı ile birleştirilmiş alüminyum-poliamid hibrit bağlantıların incelenmesi

Batıkan Kandemir, Miray

Yüksek Lisans | 2022 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ABSTRACTToday, environmentally friendly, high-strength and lightweight engineering materials are becoming increasingly important for the automotive and aviation industries. For this purpose, it is critical to combine different materials correctly and to create a reliable hybrid structure. Adhesives have a huge market share among the joining methods due to their low-stress concentration, high formulation possibility, good fatigue resistance, and sealing advantages. However, surface properties and surface treatments play an active role in determining joint performance. In this thesis, the effect of roughness, plasma treatment, and adh . . .esive type on adhesive-bonded aluminum and polyamide samples were investigated. In this context, three different grit size ratios (120, 500, 1200), three different plasma methods (only aluminum, only polyamide, both surfaces), and three different adhesives (cyanoacrylate, epoxy, MS polymer) were used.ÖZETGünümüzde çevreci, yüksek mukavemetli ve hafif mühendislik malzemeleri otomotiv ve havacılık sektörü için giderek önem kazanmaktadır. Bu amaçla farklı malzemelerin doğru şekilde biraraya getirilmesi ve güvenilir bir hibrit yapı oluşturulması kritiktir. Yapıştırıcılar düşük gerilim konsantrasyonu, yüksek formülasyon imkanı, iyi yorulma direnci ve sızdırmazlık avantajları nedeniyle birleştirme yöntemleri arasında oldukça büyük pazar payına sahiptirler. Ancak yüzey özellikleri ve yüzey işlemleri bağlantı performansını belirlemede etkin rol üstlenmektedir. Bu tezde, yapıştırıcı ile bağlanmış alüminyum ve poliamid numunelerinde pürüzlülük, plazma işlemi ve yapıştırıcı tipinin etkisi araştırılmıştır. Bu bağlamda, üç farklı kum boyutu oranı (120, 500, 1200), üç farklı plazma işlemi (sadece alüminyum, sadece poliamid, her iki yüzey) ve üç farklı yapıştrıcı (siyanoakrilat, epoksi, MS polimer) kullanılmıştır Daha fazlası Daha az

Biyodizel atıklarından biyo-kökenli poliüretan köpük üretimi The Production of bio-based polyurethane foams from biodiesl residues

Nihan Özveren

Yüksek Lisans | 2015 | Fen Bilimleri Enstitüsü

Poliüretan çeşitli polioller ve diizosiyanatların reaksiyonu ile mekanik, termal, kimyasal özellikleri kontrol edilebilen önemli polimerlerdendir. Yalıtım köpükleri, mobilya uygulamaları, otomotiv, kaplama ve biyomedikal gibi geniş uygulama alanına sahiptirler. Bu çalışmada ticari ve biyo-kökenli poliüretan köpükler üretilip özellikleri incelenmiştir. Ticari (polieter) poliol, ham gliserol, metanolü uzaklaştırılmış ham gliserol ve saf gliserol poliol olarak kullanılmıştır. Tüm polioller polimerik difenilmetan diizosiyanat (PMDI) ile reaksiyona sokularak yalıtım köpükleri üretilmiştir. Ham gliserol biyodizel üretiminin yan ürünlerind . . .en biridir ve saflaştırılması Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler için yüksek maliyetlidir. Biyodizel üretiminde metanol tekrar kullanıldığı için ham gliserolden metanol uzaklaştırılarak metanolü uzaklaştırılmış ham gliserol elde edilir. Poliüretan köpüklerin termal özellikleri Termogravimetrik Analiz (TGA) ve ısı iletkenlik testi, yapıları Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektrum (FTIR), yüzey yapısındaki değişiklikler Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ile incelenmiştir. Mekanik özellikleri basma testi ile tespit edilmiştir. Bu çalışma, çeşitli poliollerin kullanımı ile poliüretan köpüğü üretiminin kritik yönlerini tanımlamaktadır. Ayrıca ham gliserol ve metanolü uzaklaştırılmış ham gliserol gibi sanayi atık ürünlerine yeni kullanım alanları sunmaktadır Daha fazlası Daha az

Investigations of mechanical and flammability properties of hdpe reinforced flame retardant additives including antimony trioxide Antimon trioksit içeren alev geciktirici katkılı yüksek yoğunluklu polietilen’in mekanik ve alevgeciktiricilik özelliklerinin incelenmesi

Engin, Berk

Yüksek Lisans | 2020 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

ÖZETGünümüzde, Yüksek Yoğunluklu Polietilen (HDPE)’nin, kimyasal direnç, kolay üretim tekniği, termal ve elektriksel yalıtımı, yüksek mukavemet/yoğunluk oranı gibi özelliklere sahip olmasından olayı yaygın bir kullanım alanı mevcuttur. Ancak HDPE, içerdiği karbon ve hidrojenden dolayı son derece yanıcıdır, HDPE'nin yangına karşı dayanıklılığını geliştirmek için uygulanabilecek bazı Alev Geciktirici takviye işlemlerivardır. Bu çalışmada Antimon Trioksit (Sb2O3) içeren iki farklı tipte ticari AlevGeciktirici masterbatch belli oranlarda HDPE matrise takviye edilmiştir. Bu şekilde HDPE matris örneği kablo kaplama sistemlerinde kullanıla . . .cak alev geciktirici özellik kazanacaktır. Bu çalışma, plastik boru üreticisi olan bir firmanın ihtiyaçlarını karşılama üzerine yapılmıştır. Bu çalışmanın deneysel basamağında, laboratuvar ekipmanları ile nispeten az miktarda hammadde üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu sayede maliyet ve enerji tasarruf edilmiştir. Ayrıca bu çalışma fabrikanın alev geciktirici boru üretiminde yol gösterici bir formülasyon sağlayacaktır. Üretim aşamasında ilk olarak bileşimlerin hazırlanması işlemi çift vidalı ekstrüder ile gerçekleştirildi ve daha sonra bileşenlerin sıcak bir şekilde karıştırıldığı macun, mevcut basınç ve sıcaklıkta plakalar elde etmek üzere preslendi. Malzeme karakterizasyonun gerçekleştirilmesi için üretim işleminin sonunda, her plakadan örnekler alınmıştır. Numunelerin içerdiği fonksiyonel grupların taranması için FourierTranform Kızılötesi Radyasyon (FTIR) spektroskopisi uygulandı.ABSTRACTIn this day and age, High density polyethylene (HDPE) has an extensive usage area in terms of lightweight, chemical resistance, easy production, thermally and electrically insulating, high strength-to-density ratio. However HDPE is extremely flammable because of its chemical structure, which consists of carbon and hydrogen. There is some flame retardant reinforcement process which may be applied to improve theflammability property of HDPE. In this study two different types of a commercial flame retardant masterbatch which consist of Antimony trioxide (Sb2O3) was loaded into the HDPE matrix in this way the HDPE matrix specimen will be gain flame retardant property to be used in cable covering systems. This study will be performed in order to be a beneficial source for industrial organizations, plastic pipe producers in particular. During the experimental phase of the current study, production was carried out with a relatively small amount of raw materials and laboratory equipment.Therefore the followed efficient energy-cost method during the production part of the study was expected to serve as a guideline for the production process of the factory. In the production phase, compounding process was performed in the first place by the twin-screw extruder, and then paste, which is a hot mixture of ingredients, was pressed to obtain plates at available pressure and temperature. Specimens were taken from eachplate at the end of the production process to perform characterization. Later on, specimens were characterized by using the following methods Fourier transform infrared radiation (FTIR) spectroscopy was implemented to detect functional groups and characterizing. Scanning electron microscopy- Energy Dispersive X-Ray Spectroscopy (SEM-EDS) were used to investigate elemental analysis and morphology. Density and Melt flow index (MFI) measurements were carried out to define the viscosity of plastic samples. Moreover, the UL-94 vertical test was carried out to observe the flammability properties of samples Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms