Filtreler
Filtreler
Bulunan: 74 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Veritabanı [1]
Tür [1]
Yayın Tarihi [1]
Dergi Sayısı [4]
Yayın Dili [2]
Huzurevinde Yaşayan Bireylerin Psikososyal ve Fiziksel İşlevlerinin Değerlendirilmesi

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.113 - 120

Amaç: Bu araştırmanın amacı bir huzurevinde kalan yaşlıların psikososyal ve fiziksel işlevselliklerini ve işlevselliği etkileyen etmenleri belirlemekti. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tanımlayıcı tipteki bu çalışma, Eylül 2019-Haziran 2020 tarihleri arasında Ege Bölgesinde hizmet vermekte olan bir huzurevinde 236 yaşlı birey ile yapıldı. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan “Sosyodemografik Bilgi Formu” ile “Yaşlı Bireyler için Çok Boyutlu Gözlem Ölçeği (YBÇBGÖ)” kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, bağımsız örneklerde t testi, Pearson korelasyon testleri, doğrusal regresyon analizi . . .kullanıldı. Bulgular: Çalışmadaki katılımcıların yarıdan fazlası kadın (%55,1) ve yaş ortalaması 76,99±6,66 (65-100 yaş) olarak belirlendi. Katılımcıların %38,1’i ilkokul mezunu, yarısından fazlasının medeni durumu (%66,5) boşanmış ve yaklaşık yarısının (%51,3) geliri giderinden azdı. Katılımcıların gelir düzeyi ile YBÇBG Ölçeği depresif duygu durum alt boyutu, medeni durum ile YBÇBG Ölçeği huzursuzluk alt boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptandı ( Daha fazlası Daha az

An Application for Automated Diagnosis of Facial Dermatological Diseases

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.91 - 99

ABSTRACT Objective: Dermatological diseases are public health problems. Several factors including subjective diagnosis, lack of enough dermatologists, inability to go to a dermatologist due to old age, psychological problems or pandemic like coronavirus enforce to use automated techniques in dermatology. In the literature, there are many techniques on automated lesion classification to provide accurate, objective, reliable and reproducible results for the diagnosis of several dermatological diseases. However, although the techniques are promising, they become useless without a user interface for many patients or users who don’t hav . . .e any prior knowledge on how to choose or set appropriate parameters and how to run source codes. Therefore, the objective of this work is to develop an application with an efficient user interface for patients and dermatologists. Material and Method: The application has been developed with Matlab (R2019) using digital photographs provided from public databases. Results: An application with an efficient and friendly user interface has been designed and implemented for patients with dermatological diseases. Conclusion: The application can present results of (i) lesion segmentation, (ii) image classification, and (iii) analysis according to time periods. It provides to view data easily and parametrization of the network. It can also be useful for dermatologists to analyze lesions or make decisions about diseases. Also, the application can be used for educational purpose since it provides information and tests on dermatological diseases. Therefore, it can be useful for both patients and researchers working in this area. ÖZ Amaç: Dermatolojik hastalıklar halk sağlığı problemleridir. Teşhisin öznel olması, yeterli dermatolog bulunmaması, yaşlılık, psikolojik sorunlar veya koronavirüs salgını gibi nedenlerle dermatoloğa gidememek gibi çeşitli faktörler dermatolojide otomatik tekniklerin kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Literatürde, çeşitli dermatolojik hastalıkların teşhisinde doğru, objektif, güvenilir ve tekrarlanabilir sonuçlar sağlamak için otomatik lezyon sınıflandırması üzerine birçok teknik vardır. Fakat bu teknikler, ümit verici olmasına rağmen, uygun parametrelerin nasıl seçileceği veya nasıl ayarlanacağı ve kaynak kodlarının nasıl çalıştırılacağı konusunda önceden bilgisi olmayan birçok hasta veya kullanıcı için, bir ara yüz olmadan faydasız hale gelmektedirler. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı, hastalar ve dermatologlar için etkili bir kullanıcı ara yüzüne sahip bir uygulama geliştirmektir. Gereç ve Yöntem: Uygulama genel veri tabanlarından sağlanan dijital fotoğraflar kullanılarak Matlab (R2019) ile geliştirilmiştir. Bulgular: Dermatolojik hastalıkları olan hastalar için etkili ve kullanıcı dostu ara yüze sahip bir uygulama tasarlanmış ve geliştirilmiştir. Sonuç: Uygulama, (i) lezyon bölütleme, (ii) görüntü sınıflandırması ve (iii) zaman periyotlarına göre analiz sonuçlarını sunmaktadır. Verilerin kolayca görüntülenmesini ve ağın parametrelendirilmesini sağlamaktadır. Dermatologlar tarafından lezyon analizinde veya karar verme aşamasında da kullanılabilir. Ayrıca uygulama, dermatolojik hastalıklar hakkında bilgi ve testler sağladığı için eğitim amaçlı da kullanılabilmektedir. Dolayısıyla bu hem hastalar hem de bu alanda çalışan araştırmacılar için faydalı olacaktır Daha fazlası Daha az

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliğinin Tarihsel Süreçteki Gelişimi

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.65 - 70

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliğinin mesleki olarak gelişmesi geçmişten günümüze çocuğa verilen değerin değişmesiyle bugünkü halini almıştır. Tarih öncesi dönemde çocuk bakımı ve hastalıklarının tedavisi din ve büyünün etkisi altında kalmıştır. İlk çağ uygarlıklarında çocuğa verilen değer cinsiyete göre değişiklik göstermiştir. Orta çağda salgınlar, savaşlar ve yoksulluk nedeniyle kötü yaşam koşulları çocuk sağlığını ve bakımını olumsuz etkilemiştir. Rönesans döneminde hümanizmin etkisiyle insana ve çocuğa verilen değerde olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Matbaanın icadıyla pediatri alanında ilk kitaplar yazılmış, çocuk ölümler . . .inin azaltılmasına yönelik maddeler ilk defa yasalara eklenmiştir. Çocuk hastanelerinin kurulması, çocuğa bakım veren kişilerin eğitimli olması ihtiyacı çocuk sağlığı ve hastalıkları hemşireliğinin gelişmesine olanak sağlamıştır. Türkiye’de hemşirelik mesleği profesyonel olarak ilk kez Dr. Besim Ömer Paşa’nın açtığı ‘gönüllü hemşirelik’ kursları ile başlamıştır. Çocukların yetişkinlerden farklı ihtiyaçlarının olduğunun anlaşılması, çocuklara özel hastanelerin kurulması ve çocuklara çocuk hemşirelerinin bakım vermesi ile bugünkü modern ‘Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği’ oluşmuştur. Pediatric Nursing has developed in parallel with the change in the value given to the child from the past to the present. Magic and religion played a large part in child care and treatment of diseases in prehistoric society. In early age civilizations, the value given to children varied according to gender. In the middle ages, poor living conditions such as epidemics, wars and poverty affected negatively child health and care. With the prominence of humanism in the Renaissance, positive developments in the value given to human beings. The establishment of children’s hospitals and the need for child care providers to be educated has enabled the development of pediatric nursing. Nursing profession in Turkey for the first time as a professional started with ‘voluntary nursing’ courses opened by Dr. Besim Ömer Pasha. With the understanding that children have different needs than adults, the opening of children’s hospitals, today’s modern ‘Pediatric Nursing’ has been formed Daha fazlası Daha az

Emzirme ve Anne Sütünün Tarihsel Süreçteki Yeri

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.71 - 76

Emzirme ve anne sütünün tarihsel süreçteki yerine baktığımızda, tarih öncesi dönemden günümüze kadar anne sütü, bebek ve çocuk beslemesinde vazgeçilmez bir besin kaynağı olmuştur. Tarih boyunca, mesela Mezopotamya ve Antik Yunan’da emzirme kutsanmış, mitolojide de emzirmeye ve anne sütüne çok sayıda atıf yapıldığı görülmüştür. Orta Çağ Döneminde ise, anne sütünün, emziren kadının fiziksel ve psikolojik özelliklerini bebeğe iletebileceğine inanılmış bu yüzden emzirmenin annelerin görevi olduğu savunulmuş ve sütanne kullanımına karşı çıkılmıştır. Rönesans Döneminde, çocuk sağlığı ile ilgili yazılar, annenin bebeğini emzirmesini savunm . . .uştur. Takip eden yüzyıllarda sanayileşme ile birlikte anneler çalışmak zorunda kalmıştır. Bu toplumsal dönüşümle birlikte ilk kez formül mama kullanılmaya başlanmıştır ve 20.yüzyılda anne sütünün içeriği ve faydası kanıtlanmış ancak formül mamalar bebek beslenmesinde ilk tercih olarak kullanılmaya devam etmiştir. Bu yüzyılın sonunda, bebek ölümlerinde artışla birlikte Nekrotizan Enterokolit gibi birçok hastalık salgınları meydana gelmiştir. Günümüzde ise, bebek ve çocuk sağlığı açısından anne sütüyle beslenmenin önemi tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmekte ve uluslararası kuruluşlar tarafından da desteklenmektedir. Sonuç olarak; geçmişten günümüze tüm medeniyetlerde ve çağlarda, emzirme ve anne sütünün önemi kabul edilmiştir. Ancak bazı dönemlerde anne sütüne ve emzirmeye gereken önem verilmemiştir. Bu sebepten dolayı, derleme türündeki çalışmanın amacı, tarihsel süreçte emzirme ve anne sütünün yerini ve önemini açıklamaktır. When we look at the place of breastfeeding and breast milk in the historical process, breast milk has been the most significant nutritional element of infant and child feeding since prehistoric times to the present day. Throughout history, for example, in Mesopotamia and Ancient Greece, breastfeeding was blessed, and many references were made to breastfeeding and breast milk in mythology. In the medieval period, breast milk was believed to transmit the physical and psychological characteristics of nursing women to babies. Breastfeeding was stated to be the responsibility of mothers, and wet nursing was strongly opposed. During the Renaissance, writings on children’s health supported that breastfeeding should be performed by mothers themselves. In the following centuries, industrialization forced women to participate in labor force. With this social transformation, formula was introduced for the first time and, although the benefits of breast milk were proven in the 20th century, it still had been the first choice for feeding babies. At the end of this century, in addition to rising baby mortality rates, many epidemics such as Necrotizing Enterocolitis broke out. Today, the importance of breastfeeding for babies’ health is globally accepted and supported by international institutions. As a result, the importance of breastfeeding and breast milk has been recognized in all civilizations and ages from past to present. However, in some periods, breast milk and breastfeeding were not given the importance they deserve. For this reason, this review study aims to explain the place and importance of breastfeeding and breast milk in the historical process Daha fazlası Daha az

Çocuk Bakımında Önemli Bir Konu: Güvenli Uyku ve Uyku Eğitimi

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 6 ) , pp.157 - 161

Uyku insan hayatının en temel fizyolojik ihtiyaçlarından biridir. Yeni doğmuş bir bebeğin 18 saate kadar uyuma ihtiyacı varken yaş büyüdükçe toplam uyku süresi ve sayısı giderek azalmaktadır. Yaşamımızın üçte biri uykuda geçmesine rağmen literatürde çocukların yaklaşık %30’unun uykuya başlama ve/veya sürdürme gibi sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Çocuklara güvenli uyku alanları oluşturmak ve uyku davranışları sağlamak için hemşirelere ve ebeveynlere büyük roller düşmektedir. Uykunun fizyolojisini bilmek, uyku güvenliği ve hijyeninin sağlanması, uyku rutinlerinin oluşturulması hemşirelerin yardımı ile ailelere öğretilebilir. İyi . . .bir uyku düzenine sahip çocukların bilişsel, sosyal, psikolojik ve akademik başarılarının yüksek olduğu literatür tarafından da ifade edilmektedir. Düzenli uyuyan ve uyanan çocukların ailelerinin daha az tükenmişlik, öfke ve depresyon yaşadığı bununla birlikte aile konforunun yükseldiği bilinmektedir. Bu yüzden doğru uyku alışkanlıkları kazandırma v Sleeping is one of the most fundamental physiological needs in human life. While a newborn baby needs up to 18 hours of sleep, the total duration and number of sleeps gradually decreases with the decreasing age. Although we spent one-third of our lives sleeping, in literature, it was determined that approximately 30% of children experience problems such as starting and/or maintaining sleep. Nurses and parents play a major role in creating safe sleeping areas and set a sleep behavior for children. With the help of nurses, families can understand the basic principles of sleep, learn how to provide sleep hygiene and how to establish sleep routines. It is also stated in the literature that children who have a good sleep pattern have high cognitive, social, psychological, and academic success. It is reported that families of children who sleep and wake up in a regular manner experience less burnout, anger, and depression while it also increases the comfort of the family. Therefore, pediatric nurses have a great responsibility in providing the right sleep habits and informing familie Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemisinde Transfüzyona Bağımlı Talasemili Çocukların Kan Transfüzyon Süreci ve Hemşirelik Yönetimi

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 2 ) , pp.127 - 130

Amaç: COVID-19 salgını 2019’un sonlarında Çin’in Wuhan kentinde başlamış olup küresel olarak yayılmaya devam etmektedir. COVID-19’un ortaya çıkmasından bu yana kan bağışı sayısı ciddi oranda hem ülkemizde hem de dünya genelinde azalmıştır. Düzenli kan transfüzyonu tedavisi gerektirenler için de kan bağışlarının azalması ciddi bir endişe kaynağı oluşturmaktadır. Bazı ülkelerde transfüzyona bağımlı talasemili çocukların neredeyse yarısına yetersiz kan transfüzyonu uygulandığı belirtilmektedir. Ülkemizdeki sokağa çıkma yasakları, şehirlerarası ulaşım engelleri nedeni ile çocuklar ve ebeveynleri kan transfüzyonu için rutin bakım aldıkla . . .rı kliniklere gitmekte zorluk yaşamaktadır. Ayrıca bu kısıtlamalar, gönüllü kan bağışlarının sayısını büyük ölçüde azaltarak, kan bankalarının stoklarında ciddi oranda azalmaya neden olmuştur. Talasemili çocukların kan transfüzyonu sürecinde; sosyal mesafe kurallarına dikkat edilmiş, maske takılması sağlanmış, hasta randevuları sınırlandırılmış, refakatçi sınırlaması yapılmıştır. Hemşireler, hastalarda tek kullanımlık malzemeler kullanmış ve hemşireler koruyucu ekipman kullanmıştır. COVID-19’un ortaya çıkmasıyla transfüzyona bağımlı talasemili çocuklar, kan rezervlerinin azalmasına bağlı olarak tedavi ve bakım sürecinde güçlük yaşayabilmektedir. Buna bağlı olarak gelecekte, COVID-19 pandemisi gibi bir kriz sırasında halk sağlığı hazırlık stratejisinde, özellikle talasemiye yatkın ülkelerde transfüzyon bağımlı hastalar konusuna öncelik verilmelidir Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemi Sürecinde Dünyada Hemşirelik Eğitimi

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.55 - 63

Bu derlemede, COVID-19 pandemisi sırasında farklı ülkelerdeki hemşirelik okullarında, ülkelerindeki mevcut koşullar, yasal düzenlemeler ve mesleki kurumların önerileri doğrultusunda yapılan uygulamaları açıklamak ve örnekleri ile sunmak amaçlanmıştır. COVID-19 pandemisinin ortaya çıkışı, hemşirelik okullarındaki eğitim şeklinde hızlı değişiklikler yapılmasını, yenilikçiliği, esnekliği ve hızlı hareket etmeyi gerektirmiştir. Hemşirelik eğitiminde yüz yüze yürütülen teorik dersler hızla çevrim içi ortamlara taşınmıştır. Dünyanın birçok bölgesinde virüsün doğası ve hakkındaki belirsizlik, kişisel koruyucu ekipman temini, sağlık sigorta . . .sı, eğitimci denetimi gibi nedenler göz önüne alınarak öğrencilerin klinik uygulamaları iptal edilmiştir. Bu nedenle klinik uygulama ile öğrencinin kazanabileceği bilgi, beceri ve tutumların geliştirilmesi tüm dünyada hemşirelik eğitiminde en çok zorluk yaşanan alan olmuştur. Çevrim içi eğitime geçiş, okulların öğrenci katılımını teşvik edecek stratejiler geliştirmelerini, sınav prosedürlerinde ve not verme uygulamalarında değişiklikler yapmalarını gerektirmiştir. Aynı zamanda eğitimciler öğrencilere alternatif klinik deneyimler sunmak ve öğrenci performansının nasıl değerlendirileceğini yeniden tanımlamak zorunda kalmışlardır. Hemşirelik okulu yöneticileri ve eğitimcileri pandemi süresince hemşirelik eğitiminin devamlılığını sağlamak ve kalitesini sürdürmek için okullarda altyapının düzenlenmesi, hemşirelik öğrencileri için klinik alan gereksinimlerinin planlanması, akreditasyon standartlarının sürdürülebilirliğinin sağlanması gibi pek çok unsuru göz önünde bulundurmuştur. Salgınlarla mücadelede yetkin sağlık profesyonelleri yetiştirebilmek için eğitimde gerekli düzenlemeler acil olarak yapılmalıdır. The aim of this review is to explain and present examples of the practices in nursing schools around the world during the COVID-19 pandemic, considering the conditions, legal regulations, and recommendations of professional associations in different countries. The emergence of the COVID-19 pandemic has required rapid changes in the form of education in nursing schools as well as innovation, flexibility, and rapid action. Theoretical courses conducted face-to-face in nursing education have been rapidly transferred to online platforms. In many parts of the world, the clinical learning has been canceled, considering the uncertainty of the virus, the supply of the personal protective equipment, health insurance, and educator supervision. For this reason, developing the knowledge, skills, and attitudes that students gain through clinical learning has been the most difficult issue in nursing education all over the world. The transition to online education has required schools to develop strategies to encourage student participation, and to make changes in exam procedures and grading. Meanwhile, educators had to offer students alternative clinical experiences and redefine how to evaluate student performance. To ensure the continuity of nursing education and to maintain its quality during the pandemic, nursing school deans and nurse educators have taken into account many factors such as organizing the infrastructure in schools, planning clinical learning requirements for nursing students, and ensuring the sustainability of accreditation standards. Necessary regulations in education should be made urgently in order to train competent health professionals in combating epidemics Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemi Sürecinde Uzaktan Hemşirelik Eğitimi: Ulusal Deneyim

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.33 - 36

COVİD-19’un Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir pandemi olarak tanımlanmasını takiben üniversitelerde yüz yüze olan eğitime ara verilmiş ve uzaktan eğitim sürecine geçilmiştir. 2020-2021 eğitim öğretim yılı güz dönemi uzaktan eğitim şeklinde, üniversitelerin olanakları ölçüsünde çevrimiçi/senkron, asenkron ya da hibrit şekilde yürütülmüştür. Bu süreçte hemşirelik lisans eğitim programımız “Hibrit Eğitim Modeli”ni kullanmıştır. Uzaktan eğitim sürecimizde müfredatta yer alan derslerde herhangi bir sınırlandırma, azaltma, başka bir döneme erteleme yapılmadan tamamı aksatılmadan yürütülmüştür. Derslerin teorik bölümleri çevrimiçi/senkron . . . veya asenkron olarak işlenmiştir. Laboratuvar uygulamaları ve klinik/saha uygulamaları ise COVİD-19 salgınında alınması gereken önlemler alındıktan sonra yüz yüze yürütülmüştür. Face-to-face education was suspended, and distance education was initiated in universities following the identification of COVID-19 as a pandemic by the World Health Organization. The 2020-2021 academic year fall semester was conducted as distance education in the forms of online/synchronous, asynchronous or hybrid depending on the facilities of universities. In this process, our nursing undergraduate education program used the "Hybrid Education Model". In our distance education process, all the courses in the curriculum were conducted without any limitations, reductions, or postponements to another term. The theoretical parts of the courses were performed as online/synchronous or asynchronous. Laboratory applications and clinical/field practices were carried out face-to-face after taking necessary precautions for the COVID-19 pandemic Daha fazlası Daha az

Pandemi Sürecinde, 18-65 Yaş Arasındaki Bireylerin Yaş, Cinsiyet ve Eğitim Değişkenlerinin Yaşam Kalitesi ve Fiziksel Aktivite Düzeyi ile İlişkisi

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.51 - 60

Amaç: Bu çalışmanın amacı 18-65 yaş arası bireylerin pandemi sürecinde yaş, cinsiyet ve eğitim değişkenleri ile yaşam kalitesi ve fiziksel aktivite düzeyi arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Araştırma ilişkisel tarama desenli bir çalışmadır. Araştırmanın örneklemi 18-65 yaş arası, okuma yazma bilen ve internet üzerinden ankete ulaşabilen 350 katılımcıdan oluşturulmuştur. Veriler, Mayıs-Haziran 2020 tarihinde toplanmıştır. Katılımcıların, fiziksel aktivite düzeyleri Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi-Kısa Formu ile, yaşam kaliteleri ise Yaşam Kalitesi Kısa Formu ile ölçülmüştür. Katılımcıların demografik verileri i . . .se kişisel bilgi formu ile toplanmıştır. Bulgular: Yapılan analiz sonucunda yaş değişkenine göre yaşam kalitesi kısa formun alt parametrelerinden fiziksel fonksiyon, enerji-canlılık ve ruhsal sağlıkta istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir ( Daha fazlası Daha az

Hemşirelik Öğrencilerine Verilen İntravenöz Kateter Beceri Eğitiminde Hibrit Simülasyonun Etkisi: Pilot Çalışma

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 6 ) , pp.133 - 141

Amaç: Bu çalışmanın amacı; senaryo temelli hibrit simülasyon eğitiminin hemşirelik öğrencilerinde intravenöz kateter uygulama beceri ve tutumlarına etkisini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, senaryo temelli hibrit simülasyon uygulamasını içeren yarı deneysel bir çalışmadır. 121 ikinci sınıf hemşirelik öğrencisi ile yürütülmüştür. Araştırmanın veri toplama araçları “Periferal intravenöz Kateter Uygulama Beceri Kontrol Listesi” ve “Öğrenci Öz-etkililik ve Memnuniyet Anketi'nden oluşmaktadır. Bulgular: Senaryo temelli hibrit simülasyon grubunda memnuniyet puanı (22,93±2,63), geleneksel gruba göre (21,81±2,46) yüksek bulunmuşt . . .ur (z=-2.943, p=0.003). Gruplar arasında klinik öncesi öz-etkililik, klinik sonrası öz-etkililik, performans puanları ve klinik sonrası memnuniyet puanları arasında istatistiksel olarak fark yoktur (p>0. 05). Deney grubunda klinik uygulama sonrası öz-etkililiğin daha yüksek bir düzeyde (deney p=0.0001, z= -4.946; kontrol p=0.0001, z= -3.771) arttığı görülmüştür. Sonuç: Senaryo temelli hibrit simülasyon uygulaması öğrencilerin memnuniyet ve özetkililik tutumlarını artırmaktadır. Bu konuda klinik performans ve hasta etkileşiminin de değerlendirildiği deneysel çalışmaların yapılması önerilmektedir. Objective: The purpose of this study was to determine the effectiveness of scenariobased hybrid simulation training on the skills and attitudes of intravenous catheter insertion in nursing students. Material and Method: This is a quasi-experimental study involving scenario-based hybrid simulation. The study conducted with 121 third semester nursing students. The data was collected with Peripheral Intravenous Catheter Practice Skill Checklist and Student Self-efficacy and Satisfaction Survey. Results: In the hybrid simulation group; satisfaction score (22,93±2,63) was higher than the traditional group (21,81±2,46) (z=-2,943, p=0.003). There was no statistically significant difference between pre-clinical self-efficacy, post-clinical self-efficacy, performance scores and post-clinical satisfaction scores among the groups (p>0.05). In the intravenous hybrid simulation group, post-clinical self-efficacy increased at a higher level (intervention p=0.0001, z=-4.946; control p=0.0001, z=-3.771). Conclusion: The scenario-based hybrid simulation increases the students’ satisfaction and self-efficacy attitudes. For researcher, experimental randomized controlled studies on clinical performance and patient interaction are recommended. Daha fazlası Daha az

Sağlıklı Erişkinlerde Gövde Kas Enduransı ve Statik/Dinamik Denge Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 3 ) , pp.45 - 50

Amaç: Bu çalışmanın amacı sağlıklı erişkinlerde gövde kas enduransı ile statik/dinamik denge arasındaki ilişkiyi incelemekti. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 51 birey (kadın=29; erkek=22) dahil edildi. Katılımcıların demografik bilgileri kaydedildi. Bireylerin gövde fleksör, ekstansör ve lateral kas endurans testleri McGill gövde kas endurans testi rehberine uygun olarak yapıldı. Bireylerin statik dengesi tek ayak üzerinde durma testi ile, dinamik dengesi ise Y denge testi ile değerlendirildi. Bulgular: Hiyerarşik regresyon analiz sonuçlarına göre, daha fazla gövde fleksör kas enduransının anterior (model 2, p . . . Daha fazlası Daha az

Kanser Sonrası Yaşam: Sağ Kalanların Gereksinimleri

DENİZ ŞANLI | GÜLÇİN UYANIK | ELİF ÜNSAL AVDAL

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 1 ) , pp.99 - 104

Günümüzde sağlık ve teknoloji alanındaki gelişmeler, kanserli bireylerin yaşam süresinin uzamasına, sağ kalım oranında artışa ve kanserin kronik bir hastalık olarak kabul edilmesine yol açmıştır. Kanser tedavisi sonrası sağ kalan bireyler hastalığın nüks etmesi, yorgunluk, ağrı, cinsel işlev bozukluğu, infertilite, kardiyak problemler, cilt problemleri, beden imajında bozulma, sekonder kanserler gibi fiziksel problemler yaşamaktadır. Ayrıca bireyler, bu fiziksel problemlerin yanı sıra anksiyete, depresyon, iş yaşamında problemler gibi psikolojik ve sosyal sorunlar da yaşamaktadır. Bu süreçte hemşireler kanserden sağ kalanları izleme . . .li, gereksinimlerini belirlemeli, bireysel hemşirelik bakımlarını uygulamalı, ihtiyaçları doğrultusunda eğitim programları oluşturmalı, sosyal alanlarda etkileşimi güçlendirmeli, psikolojik problemlere yönelik baş etme yöntemlerini kullanabilmesi sağlanmalıdır. Bu derlemede kanserden sağ kalanların gereksinimleri saptanmış ve bunlara yönelik hemşirelik bakım girişimleri tartışılmıştır. Today, developments in the field of health and technology have led to an increase in the life expectancy of individuals with cancer, an increase in the survival rate from cancer, and the acceptance of cancer as a chronic disease. Individuals who survive cancer treatment experience physical problems such as relapse of the disease, fatigue, pain, sexual dysfunction, infertility, cardiac problems, skin problems, body image deterioration, and secondary cancers. In addition, individuals also experience psychological and social problems such as anxiety, depression, problems in business life, and decrease in quality of life due to physical problems. In this process, nurses should monitor cancer survivors, determine their needs, apply individual nursing care, create training programs in line with their needs, strengthen interaction in social areas, and ensure that they can use coping methods for psychological problems. In this review, the needs of cancer survivors were identified and nursing care interventions were discussed Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms