Filtreler
Filtreler
Bulunan: 128 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Yayın Tarihi [1]
Dergi Sayısı [4]
Yayın Dili [3]
Revan Seferi'ne Götürülen Padişah Kıyafetleri

Özer KÜPELİ

Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi2 ( 2 ) , pp.33 - 74

Osmanlı padişahlarının kıyafetleri hakkında bilinenler oldukça azdır. Bunlar da Topkapı Sarayı Müzesi Giyim-Kuşam Koleksiyonunda bulunan padişah ve diğer hanedan mensuplarından bakiye kıyafetlere dayanılarak yapılan tespitlerden ibarettir. Bu tespitler ağırlıklı olarak başta kaftanlar olmak üzere padişah kıyafetlerinin kumaş ve desen özellikleri hakkındadır. Ancak padişahların iç ve dış giyimleri için çok sayıda ve çeşitli türlerde kıyafetlerinin olduğu muhakkaktır. Nitekim IV. Murad'ın Revan Seferi'ne götürülen kıyafetlerini içeren bir liste bu durumu doğrulamaktadır. Bu makalede söz konusu listeye dayanılarak IV. Murad'ın kıyafetl . . .eri ile bu kıyafetlerin kumaşları, kürkleri, renkleri gibi detaylarından bahsedilecektir Daha fazlası Daha az

Pediatrik yanık hastalarında uyku kalitesini etkileyen faktörler

Ardahan, Esra

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Giriş: Yüksek ısı, kimyasal maddeler, ışınlar ve elektrik sebebiyle oluşan yumuşak doku yaralanmalarına yanık adı verilmektedir. Uyku, merkezi sinir sistemi içinde anatomik ve nörokimyasal alanların etkileşimiyle düzenlenen karmaşık bir davranıştır. Yanık sonrasında hastalar; uyku kalitesinde düşme ve uykunun bölünmesine sebep olan birçok stresöre maruz kalmaktadırlar. Amaç: : Bu çalışma pediatrik yanık hastalarında görülen ağrı, kaşıntı ve uyku düzeni üzerine etkisi olan diğer etmenlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışma bir üniversite hastanesinin Yanık Kliniği’nde yanık sonrası 2-7. günler arasında, ya . . .tmakta olan 2-6 yaş aralığında 96 çocuk ve anneleri ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada araştırmacılar tarafından oluşturulmuş olan Demografik Veri Toplama Formu, Uyku Özelliklerini ve Sorunlarını Belirleme Anketi, Kaşıntı Skalası, Flacc Ağrı Skalası kullanılmıştır. Veriler anneler ile yüzyüze görüşülerek anket yöntemi ile toplanmıştır. Sorular; uyku sorunlarına ilişkin sorular çocuğun yanıktan önceki durumu ve yanık nedeniyle hastanedeki durumu karşılaştıracak şekilde sorulmuştur. Bulgular: Çalışmaya katılan çocukların %53.1’i erkek ve yaş ortalamaları 3.36±1.39, yatış günü ortalamaları 4.22±1.57 gündür. Yanıkların %10.4’ü elde görülmüştür, %79.2’si (n:76) ikinci derece yanık ve çocukların yanık yüzdesi %8.12±5.61 bulunmuştur. Çalışmaya katılan çocukların ağrı puan ortalaması 5.10±2.21 puan, kaşıntı puan ortalaması ise 4.83±2.54 olarak saptanmıştır. Yanık öncesi ve sonrası dönemler arasında; çocukların gece uyuduğu saat, sabah uyandıkları saat, gece toplam uyku süreleri, günlük toplam uyku süreleri, gece uyku bölünmesi ve bölünme sayısı, uykuya dalmakta sorun yaşama ve uykuya dalma süresi, sabahları yorgun uyanma, çocukları uyandırmakta zorlanma, annelerin çocuklarını uyandırma süresi açısından istatisksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Yanık öncesi ve sonrası dönemler arasında; oturarak TV-video izlerken uyuklama, sabah sessizce otururken uyuklama, öğle uzanırken-yatarken uyuklama, öğle yemeği sonrası yalnız otururken uyuklama açısından istatiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Yanık öncesi ve sonrası dönemler arasında; gece uyumakta zorlanma, gece uyandıktan sonra kendi başına tekrar uyumakta zorlanma, gece uyanınca 70 rahatlatıcı kullanma, gece boyunca birşeyler içme isteği, yalnız uyuma korkusu, karanlıkta uyuma korkusu, yeterince uyumadığı için gün içinde huzursuz ve sinirli olma, uyumadan önce kitap okuma ve ninni dinlemeyi isteme, uykuda huzursuzluk yaşama ve uykudan çığlık atarak, ağlayarak, kâbus görerek uyanma açısından istatiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Yanık derecesi yüksek olan çocukların sabah uyanmalarının daha uzun sürdüğü görülmüştür. Çocukların ağrı puan ortalamaları ile uyku kalite parametreleri arasında ilişki bulunmamıştır. Çocukların kaşıntı puan ortalamaları ile gece uyuma saati arasında zayıf ilişki bulunmuştur. Sonuç ve Öneriler: Uykunun önemi hakkında bilgi sahibi olarak, bakım vermekte olduğumuz çocukların uyku durumlarına dikkat edilmeli ve kliniklerde uyku kalitesini arttırmaya yönelik destekleyici çevre düzenlemeleri yapılmalıdır Daha fazlası Daha az

Çocuk-ergen alay edilme ölçeği’nin Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesi

Çankırı, Banu

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Dünyada hemen hemen bütün okullarda görülen problemlerin başında yer alan şiddet ve saldırganlık içeren davranışlardan biri olarak kabul edilen alaya alma durumu ile ilgili Türkiye’de herhangi bir ölçek kullanılmadığı için, Çocuk-Ergen Alay Edilme Ölçeği’nin (Child- Adolescent Teasing Scale - CATS) Türk dilinde geçerlik ve güvenirliğini yapmak amacıyla yürütülen bu araştırma metodolojik tiptedir. Çalışma kapsamında toplam 400 ilköğretim 5-6-7-8. Sınıf öğrencileri ile çalışılmıştır. Araştırmada 32 maddelik CATS ve 23 maddelik Öğrenci Tanıtım Formu kullanılmıştır. Ölçeğin değerlendirilmesinde kapsam geçerliği, yapı geçerliği, iç tuta . . .rlık, zamana karşı değişmezlik yöntemleri kullanılmıştır. Araştırma verileri ortalama 3 ayda toplanmıştır. Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin % 52,5’i kız, % 47,5’i erkektir. Yaş ortalamaları X=12,54±1,11 (min-max=11,00-15,00) olarak belirlenmiştir. Ölçeğin Kapsam Geçerlik İndeksi=0,87, Çocuk-ergenlerde alay edilme sıklığı madde puan ortalamaları ve korelasyon katsayılarının 0.34 ile 0.70 arasında değiştiği, çocuk-ergenlerde alay edilme davranışının ne kadar rahatsız ettiğine yönelik yöneltilen soruların madde puan ortalamaları ve korelasyon katsayılarının 0.38 ile 0.64 arasında değiştiği, Cronbach alfa katsayısı ise 0,925 olarak bulunduğu saptanmıştır. Dört haftalık test-tekrar test korelasyonu yüksektir (r=0,877). Doğrulayıcı ve açımlayıcı faktör analizleri ölçeğin 4 faktörlü yapıda olduğunu göstermiştir. Dört faktör tarafından açıklanan toplam varyans % 55,51’dir. Buna göre Faktör 1: toplam varyansın % 38,4’ünü, Faktör 2: % 4,95’ini, Faktör 3: % 5,78’ini, Faktör 4: % 6,36’sını açıklamaktadır. Ölçeğin her bir alt boyut ile toplam ölçek puanı arasındaki ilişki ilişkide güvenirlik katsayıları 0,569 ile 0,936 arasında değişmektedir. Toplam ölçek puanı 1,53±0,54 olup, alt ölçeklerin madde puan ortalamaları sırasıyla Faktör 1 İçin 1,56±0,60; Faktör 2 İçin 1,68±0,86; Faktör 3 İçin 1,37±0,61; Faktör 4 İçin 1,57±0,62 bulunmuştur. Ölçeğin Türkçe’ye uyarlamasında yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucu 9 madde (5,12, 13, 15, 20, 22, 25, 26,27) ölçekten çıkarılmış, ölçek toplam 23 maddeli olarak uyarlanmıştır. Sonuç olarak, CATS Türkçe formu 4 faktörlü, 23 maddeden oluşmuştur. Türkçe-CATS çocuk-ergenlerde alay edilme durumunu saptamak için kullanılabilecek Türk dilinde geçerli ve güvenilir bir araçtır. Eğitim öğretim süreci içerisinde okullarda uygulanması ve alaya alınan öğrencilerin saptanmasına yönelik çalışmalarda kullanılması önerilir Daha fazlası Daha az

Osmanlı Kaynaklarında Floransa’yı Aramak: Duka, Duka-i Françe ve Duka Gemileri İfadeleri Üzerine Bazı Bilgiler

MİKAİL ACIPINAR

Makale | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi2 ( 1 ) , pp.37 - 49

II. Mehmed dönemiyle birlikte siyasi, askerî ve ticari alanlar başta olmak üzere, birçok alanda bir değişim ve gelişim sürecine giren Osmanlı İmparatorluğu, aynı zamanda Avrupa siyasetinin bir uzantısı olarak İtalya’daki gelişmeleri de yakından takip etmekteydi. İtalya Yarımadası’nın önde gelen şehir devletleri durumundaki Venedik ve Ceneviz’in ardından, Floransa Cumhuriyeti de 15. yüzyıldan itibaren Levant ticaretindeki yerini Fatih’in himâyesiyle almaya başlamıştır. Bu çalışmada, Floransa’nın Osmanlı kronikleri ve belgelerinde zaman içinde ifade ediliş şekillerinin açıklanması amaçlanmaktadır. Bilhassa 16. yüzyılın son çeyreğinden . . . itibaren arşiv belgeleri ve Selânikî gibi Osmanlı kroniklerinde karşılaşılan ve bir kısım araştırmacılar tarafından tam olarak anlaşılamayan Flordin, Duka, Duka Gemileri ve Ligorna ifadelerinin nelere ve hangi oluşumlara işaret ettiği izah edilecektir Daha fazlası Daha az

Enerji ekonomi politiğinde yenilenebilir enerjinin değişen rolü ve Türkiye açısından önemi

Yılmazer, Ömer

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

Yaşayan ve üreten her canlı varlığını devam ettirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar. Platon’a göre devletler de canlı birer organizma, makro insandır ve devamlılıkları/yaşamlarını sürdürebilmek için enerji kaynağına ulaşmak zorundadırlar. Bu enerjiyi 20. ve 21.yüzyılın başlarında ağırlıklı olarak konvansiyonel enerji kaynaklarından karşılayan devletler, dünyada enerji ekonomi politiğin içerisinde yenilenebilir enerjinin değişen rolüne politikaları bağlamında yeni bakış açıları geliştirmişlerdir. Özellikle konvansiyonel enerji kaynaklarının arzlarında yaşanan sorunlar ve konvansiyonel enerji kaynaklarının neden olduğu çevre sorunlar . . .ı, dünyanın enerji ihtiyacının yeni bir çözümle karşılanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, çalışmanın amacı dünyadaki yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler ve üretilen politikaları inceleyerek Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında yaptığı çalışmalar, ürettiği politikaları ve bu politikaların bölgesel güç olma çalışmalarına etkisini ele almaktır. Hükümetlerin oluşturacakları rasyonel enerji politikaları neticesinde 21. Yüzyılın enerji çözümünün, yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynakları olacağı öngörülmektedir. Bu nedenle birçok devlet gelecek 30 yıllık planlarını bu enerji yapılanması üzerine kurmuşlardır ve bu planlarını geliştirmeye devam edecekleri öngörülmektedir Daha fazlası Daha az

Streptozotosin ile indüklenen diyabetik sıçan modelinde beyin sapı ve serebellum bölgelerinin apoptotik genler açısından incelenmesi ve nörodejenerasyonla ilişkilendirilmesi

Azak, Burcu

Yüksek Lisans | 2016 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Diyabet insulin salımında bir eksiklik ya da insulinin dokularda etkili kullanılmaması ile karakterize endokrin bir hastalıktır. Diyabet hipoinsülinemi sebebiyle PI3K/Akt sinyalizasyonunda ve nöronal sağ kalım yolaklarında bozulmalara sebep olur. Nörodejenerasyonun en önemli sebeplerinden biri spesifik beyin bölgelerinde meydana gelen kontrolsüz hücre ölümleridir. Çalışmamızın amacı serebellum ve beyin sapında nöronal apoptozis süreçlerinin altında yatan mekanizmalarda yer alan XIAP ve Smac/DIABLO gibi moleküllerin insulin sinyalizasyonu ile arasındaki etkileşimi incelemektir.Summary:Diabetes is an endocrine disorder resulting . . .from inadequate insulin release or ineffective use of insuline in tissues. Diabetes can cause perturbations in PI3K/Akt signalling and neuronal survival cascades as a result of hipoinsulinemia. One of the most important cause of the neurodegeneration is the unrestrained cell death in spesific brain regions. It ıs the aım of the study to investigate if there is an interaction between insulin signalling and XIAP,Smac/DIABLO molecules in mechanisms that underlying the neuronal apoptosis process in cerebellum and brain stem Daha fazlası Daha az

Türkiye’deki havayolu şirketlerinin uyguladıkları rekabet stratejileri ve yolcuların satın alma davranışları üzerine etkisi

Ekicikol, Damla

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Teknolojinin her geçen gün daha da geliştiği şu günlerde her alanda olduğu gibi ulaşım alanında özellikle de havayolu ulaşımında birçok yenilikler meydana gelmektedir. Bu durum da havayolu ulaşımının tercih edilmesinde oldukça etkili olmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı Türkiye’ deki havayolu şirketlerinin rekabet stratejilerinin neler olduğunun saptanmasıdır. Bu amaç doğrultusunda literatür taraması ve anket uygulama gibi çalışmalar yapılmıştır. Çalışmanın ilk iki bölümünde strateji, rekabet ve rekabet stratejisi gibi kavramlardan bahsedilmekle birlikte Türkiye’ de faaliyet gösteren yedi havayolu firması geçmişten günümüze ele a . . .lınmış ve incelenmiştir. Son bölümde ise havayolu şirketlerinin rekabet stratejilerinin ve sundukları hizmetlerin, yolcuların satın alma davranışları üzerine etkilerinin neler olduğunun belirlenebilmesi amacıyla bir anket çalışması yapılmıştır. Toplam doksan iki sorudan oluşan anket 402 kişiye uygulanmış ve elde edilen sonuçlara bulgular ve sonuç bölümünde yer verilmiştir Daha fazlası Daha az

Farklı dental materyallerinin dental volumetrik tomografide neden olduğu artefaktların aproksimal çürük teşhisine etkisinin değerlendirilmesi

Atıcı, Meral Yırcalı

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

İn vitro olarak tasarlanan bu çalışmanın amacı, farklı dental materyallerin oluşturduğu artefaktların çürük tespitindeki etkilerinin değerlendirilmesidir. Ayrıca farklı cihazların farklı çekim modları ile elde edilen görüntülerin bu sürece etkisi de araştırılmıştır. Çürük lezyonlarının erken d nemde teşhis edilmesi, takip edilmesi ve doğru tedavi planlarının yapılabilmesi için güvenilir yöntemlerin kullanılması nem taşımaktadır. Posterior dişlerdeki aproksimal çürüklerin teşhisi için kullanılan yöntemler arasında klinik muayene, konvansiyonel periapikal radyografi, konvansiyonel bite-wing radyografi, dijital görüntüleme sistemleri . . .ve çeşitli la er fluorescence sistemleri bulunmaktadır. Rutin olarak çürük tespitinde, klinik muayene ile birlikte konvansiyonel ve dijital radyografiler kullanılsada, son yıllarda artan dental tomografi kullanımı, çürük teşhisinde tomografinin de yer alabileceğini göstermektedir. Literatürde, çeşitli diğer y ntemlerle dental volumetrik tomografinin çürük tespitinde karşılaştırmaları yapılmıştır. Ayrıca dental tomografi raporlarında, hastaların tekrar radyasyon almaması için çürüklerin de belirtilmesi gerekliliği düşünülmektedir. Fakat hastaların çoğunda restorasyonlar bulunmaktadır. Bu restorasyonlar, dental volumetrik tomografi görüntülerinde artefaktlara yol açabilir. Bu da teşhiste zorluklara veya yanlış yorumlara sebep olabilir. Literatürde bu konu ile ilgili a sayıda çalışma vardır. Araştırma kapsamında 4 farklı ti dental materyal, iki dental tomografi cihazı iki farklı çekim modunda değerlendirilmiştir. Çalışmaya çeşitli nedenlerle çekilmiş, çürüksü veya başlangıç aşamasında aproksimal çürüğü bulunan 164 adet daimi molar ve remolar diş dahil edilmiştir. 4 dişten her birine amalgam, kompozit, zirkonyum destekli porselen ve metal destekli porselen ile restorasyon yapılmıştır. Geriye kalan 160 diş, 4’er dişten oluşan 40 gruba ayrılmıştır. Sırasıyla restorasyonlu dişler birer birer her bir gruptaki dişler arasına yerleştirilmiştir. Her grup iki dental tomografi cihazı ve cihazların iki farklı modu ile taranmıştır. Daha sonra bütün örneklerden tekrar restorasyonlu diş yerine restorasyonsu bir molar diş konularak tekrar iki dental tomografi cihazı ve farklı iki mod ile görüntüleri alınmıştır. Elde edilen görüntüler altın standart olarak kabul edilmiştir. Elde edilen bulgular istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Sonuçta oluşturduğu artefakt ile restorasyona yakın yüzeylerde çürük teşhisini en fa la etkileyen materyal amalgam olmuştur. Diğer materyallerden metal destekli porselen ve zirkonyum destekli porselen ise teşhisi etkilemiş ancak amalgam kadar olumsu etki oluşturmamıştır. om o it ise en a etkilemiştir. Cihazlar ve çekim modları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. DVT çürük teşhisinde primer method olarak kullanılmamalıdır. Başka dental sebeplerle alınmış DVT görüntülerinde restorasyona u ak yüzeylerde DVT çürük tespitinde kullanılabilir Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms