Filtreler
Filtreler
Bulunan: 18 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Yayın Tarihi [1]
Yayın Dili [2]
Slow food and food tourism: Foça earth market case study

Meriç, Hamit Gökay

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Destinations are most attractive for the tourists with their unique cultural elements and food is a substantial amount of the unique local identity. Therefore, food tourism has always been a very important aspect of the destination and tourists have always been eager to try unique tastes of the culinary culture in the destination they are visiting. In this thesis study, the concepts of food tourism and food tourists are explained in detail and their importance in the context of destinations is mentioned with concrete reasons. On the other hand, the industrial revolution, which took place recently, created today's highly inte . . .grated and typical global markets. This rapid change also forced people around the world to have a typical life style with common interests, hobbies and tastes. This standardization and singularity affected nations’ culinary culture and created monotype, relatively tasteless and “fast” food. As a result, the culinary cultures of different places started to dissolve. This was a reflection of the globalized and similarized world and it made an impact on the food cultures of communities, even exposing them to the danger of perishing. This problem necessitated a comprehensive movement to protect the unique food cultures of nations, as they are a significant part of the destinations’ identities. Slow Food movement was born in the 1980’s as an answer to this progress and became a major influence for countries. Starting in Italy, Slow Food is a highly recognized, almost brand-like, organization and movement around the world today. It has strict regulations and the main aim of this organization is to protect the cultural food heritage besides ensuring a healthy agricultural production. The basic principles of this movement, such as good, clean and fair food, and the brief history of the organization are explained thoroughly in this thesis study. viii Being an active Slow Food point and carrying out the regulations and principles of Slow Food create a certain attraction for destinations. The main reason behind this is that Slow Food is a worldwide-recognized organization and it creates an attraction point for green tourists, food tourists and ordinary tourists with its support to sustainable local production besides offering cultural experiences, providing ethical tourism mobility and protecting the local identity. This study also discusses the effects of Slow Food on the destination’s food culture and food production as well as the touristic attraction it creates in the context of food tourism. For this purpose, Earth Markets, which are solid applications of Slow Food, are investigated in this thesis and through the case study of Foça Earth Market. Foça is a seaside town in Turkey near Izmir and it is a major touristic destination. Therefore, the Earth Market in Foça is a perfect example for investigating the effects of Slow Food principles on a destination. The thesis' objective is to show how the application of Earth Markets create an attraction and at the same time protects both the local producers and the local values of the destination in order to obtain a balanced result for the touristic activities, sustainability and economic benefits. The research about Foça Earth Market was conducted face-to-face in the market area as structured interviews, semi-structured interviews and on-site observations. The collected data were then evaluated by the help of qualitative research techniques and the results were explained thoroughly. According to the research results, Slow Food’s regulations are followed in Foça Earth Market and therefore, it helps to protect the local identity and products. Also, since Slow Food is a well known brand it adds to the image of the destination and it is observed that it has an important role for destination attractiveness in the context of food tourism. It is found in the research results that the Slow Food applications contribute to touristic development of destinations but at the same time provide a sustainable production and protect the local economy creating a balance for the stakeholders and the destination Daha fazlası Daha az

Dağılma sürecindeki Yugoslavya’da kimlik çatışmalarının sosyal inşacılık kuramı çerçevesinde incelenmesi

Kobak, Özge

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

Kimlik inşa sürecindeki her aşama vazgeçilmezdir. Yugoslavya’nın dağılma süreci de buna istisna olmamıştır. Yugoslavya’nın dağılma sürecindeki kimlik çatışmaları kimlik inşa sürecinde atlanan en ufak bir ayrıntının bile ne kadar önemli olabileceğini göstermiştir. Çalışma ile, gelecekte yaşanabilecek benzer çatışma süreçlerinde uygulanacak politikalarda, geçmişte yapılan hataların fark edilerek tekrarlanmaması amacı güdülmüştür. Kimlik kavramının ne kadar güçlü ve etkili bir kavram olduğu açıkça ortaya konmuş ve Yugoslavya’nın hassas dengesinde Yugoslav kimliğinin başarısızlığının sebeplerine değinilmiştir. Çalışmada, literatür taram . . .a ve edinilen bilgilerin yorumlanması yöntemi ile Sosyal İnşacılık teorisinin Uluslararası İlişkiler’i nasıl okuduğu ve kimliğe verdiği önem anlatılmış, eski Yugoslavya Cumhuriyetleri’ni etkisi altına alan kimlik çatışmaları tarihsel süreç içerisinde işlenmiş ve bu kimlik çatışmaları Sosyal İnşacılık teorisi kapsamında incelenerek örneklenmiştir. Daha sonra Yugoslavya’nın dağılma aşamasına kadar olan çatışmaların geçmişi araştırılmış ve dağılma aşamasında da aynı karakteristik özellikleri gösterip göstermediği incelenmiştir. iv Sosyal İnşacılık teorisi modern hayatın modern sorunlarıyla ilgilenir ve onlara çözümler sunar. Temel düşüncesi kimliklerin çıkarları, çıkarların da politikaları belirlediğidir. Yugoslavya’daki ulusların kurulması ve dağılması sırasında kimliklerin geçirdiği değişimler oldukça önemlidir. Bu çalışmada Sosyal İnşacı teorinin konuyla ilgili argümanları ile gerçekleşenler arasında karşılaştırma yapılmıştır. Gerçekleşen argümanlar örneklerle açıklanmıştır. Yugoslav kimliğinin başarısızlığı konusunda varılan temel sonuç, kimliğin kültürel altyapı ile beslenmemiş olmasıdır. Benzer şekilde yerel kimliklerin güçlü kalmasının başlıca sebebi tarihsel ve kültürel geçmişin köklü olması, düşmanlıklarla veya dostluklarla beslenmesidir. Gelecekte aynı acıların yaşanmaması için yerel kimlikler yok edilmeden çatı kimliğin önemi arttırılmalıdır Daha fazlası Daha az

Konaklama işletmelerinde mobbingin personel devir hızına etkisi : İzmir örneği

Güler, Gülçin Artun

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Personellerin çalışma hayatlarında karşılarına çıkan en önemli sorunlardan biri olan mobbing; vasıfları üstün personelleri bile bir süre sonra olumsuz yönde etkilemekte ve sonuçları hem işletmeler hem de personeller açısından yıkıcı olabilmektedir. Mobbingin ağır sonuçlarından biri olan işten ayrılmalar tüm işletmelerde olduğu gibi konaklama işletmelerinde de personel devir hızını etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı konaklama işletmelerinde mobbingin personel devir hızına etkisini ortaya koymaktır. Bu bağlamda İzmir kent merkezindeki 5 yıldızlı oteller seçilmiştir. Çalışma Ocak 2016 gibi yaz sezonunun bittiği ve fuar sezonunun başla . . .dığı dönemde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, bu dönemde; A, B, C, D, E, F otelde çalışan toplam 318 otel çalışanı oluşturmaktadır. Çalışanlardan anket yöntemi ile toplanan veriler, SPSS programı ile değerlendirilmiştir. Bu araştırmadan elde edilen veriler sonucunda; literatürün aksine konaklama işletmelerinde mobbingin personel devir hızını arttıran bir faktör olmadığı görülmüştür Daha fazlası Daha az

Beş yıldızlı otel işletmelerinde markalaşmanın tüketici satın alma davranışı üzerine etkileri: İzmir örneği

Şener, Ebru

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

Günümüzde tüm sektörlerde olduğu gibi turizm sektöründe de büyük bir rekabet söz konusudur. Turizmin lokomotifi durumunda olan otel işletmeleri de rekabet üstünlüğü sağlayabilmek için markalaşmaya yönelmektedir. Markalaşma faaliyetleri sırasında otel işletmeleri; imaj, güven, müşteri memnuniyeti ve kalite gibi konulara yönelmekte ve bu sayede markalaşmanın sağladığı avantajlardan yaralanabilmektedir. Bu çalışmanın amacı markalaşan beş yıldızlı otel işletmelerinin, tüketicilerin satın alma davranışı üzerinde ki etkilerini ortaya koymaktır. Bu bağlamda İzmir kent merkezinde yer alan 5 adet beş yıldızlı otel (Swiss Otel – Grand Efes, M . . .övenpick Hotel, Renaissance İzmir, Wyndham Grand İzmir ve Hilton İzmir) seçilmiştir ve araştırmanın örneklemini aynı otellerde konaklayan toplam 368 otel müşterisi oluşturmaktadır. Müşterilerden anket yöntemi ile toplanan veriler, SPSS 22.0 programı ile değerlendirilmiştir. Bu araştırmadan elde edilen veriler sonucunda markalaşmanın tüketicilerin satın alma davranışı üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu görülmüştür Daha fazlası Daha az

Finansal Serbestleşme sonrası dönem savunma harcamalarının ekonomik analizi

Gözler, Nadirhan

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uluslararası arenada ülkelerin ekonomik ve siyasal alandaki gücünü belirleyen unsurlardan birisi olan savunma sanayinde, dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak değişime, yeniliğe ve modernizasyona sürekli olarak ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla birlikte yaşanan askeri ve siyasal krizler, bölgesel çatışmalar, ülkelerin stratejik emelleri nedeniyle silahlanmaya gitmeleri, özellikle Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde artan uluslararası silah ticareti ülkelerin savunma harcamalarını arttırmıştır. Literatürde savunma harcamaları ile ilgili yapılan ilk çalışma Benoit (1973) ‘in çalışmasıdır. Benoit 1973 ve sonrasında 1978 yıllarında yapmış . . . olduğu çalışma ile savunma harcamaları ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Bu çalışmanın sonrasında artan savunma harcamaları ve uluslararası silah ticareti birçok bilim adamı ve araştırmacıyı meraklandırmıştır. Birçok bilim adamı bu nedenle savunma harcamalarının ekonomi üzerindeki etkilerini farklı ekonomik değişkenler kullanarak incelemişlerdir. Finansal serbestleşme sonrası dönem ise özellikle yüksek maliyet gerektiren savunma harcamalarını finanse etmede gelişmekte olan ülkeler için oldukça önemlidir. Çünkü bu dönemde özellikle gelişmekte olan ülkelerin elde ettikleri kaynakların harcama kalemleri üzerinde dağılımı oldukça önemlidir. Bu çalışmada öncelikle olarak savunma ve savunma harcamalarının tanımı, belirleyici etmenleri, düzeyi ve etkinliği, ekonomi üzerine etkileri, savunma harcamaları ekonomik büyüme üzerine yönelik teorik yaklaşımlar ele alınacaktır. Çalışmanın ikinci bölümünde savunma harcamalarının dünyada ve ülkemizde genel seyri, ülkemizde savunma harcamalarının planlanması ve bütçelenmesine değinilecektir. Çalışmanın devamında finansal serbestleşme sonrası dönemde ülke ekonomilerinde meydana gelen değişim savunma harcamaları yönüyle incelenecektir. Çalışmanın son bölümünde ise ele alınan ülkelerle ilgili elde edilen savunma harcamaları, ekonomik büyüme, kamu borçları, nüfus ve modernizasyon değişkenlerine ait veriler kullanılarak dinamik panel veri analizi yapılacaktır Daha fazlası Daha az

Avrupa Birliği’nin komşuluk politikası ve normatif güç tartışmaları: Arap baharı örneği

Siypak, İsa

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uluslararası ilişkilerde önemli bir aktör olan Avrupa Birliği(AB)’nin yapısı ve uluslararası alanda oynadığı rol üzerine birçok tartışma yürütülmüştür. Bu tartışmalardan birisi de AB’nin nasıl bir güç olduğuna dairdir. AB’nin gücünün niteliği üzerine yapılan bu tartışmalarda Ian Manners tarafından ortaya atılan “normatif güç Avrupa” kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda AB’nin normatif gücü temelinde üretmiş olduğu politikalar da uluslararası politikada önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. AB’nin normatif güç temelinde hayata geçirdiği en önemli ve güncel dış politikalarından biri 2000’li yıllarda Birliğin doğu ve . . .güney komşularına yönelik olarak geliştirdiği Avrupa Komşuluk Politikasıdır. Bu politika bir taraftan Birliğin komşuları ile ilişkilerini yeniden şekillendirirken diğer taraftan da dış ilişkilerinde normatif gücünü yansıtabileceği bir alan oluşturmuştur. Bu bağlamda, özellikle 2010 yılında başlayan ve sonrasında uluslararası literatürde yerini alan “Arap Baharı” süreci Avrupa Komşuluk Politikası ve AB’nin normatif gücü açısından büyük bir sınav olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda tez çalışması, AB’nin Komşuluk Politikası çerçevesinde Arap Baharına yaklaşımını ve bu süreçteki tutumunu inceleyerek normatif güç tartışmaları temelinde değerlendirme amacı taşımaktadır. Çalışmada üç bölümden oluşup ilk bölümde uluslararası ilişkilerde güç kavramı ve AB bağlamında normatif güç kavramı incelenmiş, ikinci bölümde Birliğin normatif gücünü yansıtmayı hedeflediği iv bir politika olarak ağırlıklı olarak Arap Baharı sürecinden etkilenen ülkeleri kapsayan Avrupa Komşuluk Politikasının güney boyutu ele alınmıştır. Son bölümde ise AB’nin Arap Baharı sürecine yaklaşımı ve bu bağlamda Birliğin normatif gücüne ilişkin tartışmalar değerlendirilmiştir Daha fazlası Daha az

Psikolojik güçlendirmenin örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisi : İzmir il merkezindeki beş yıldızlı konaklama işletmelerinde bir araştırma

Çavuşoğlu, Fatih

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Turizm sektöründe hizmeti üreten ve sunan başlıca öğenin insan olduğu bilinmektedir. Emek-yoğun olması ve hizmetin üretildiği anda tüketilmesi gibi özelliklere sahip olan konaklama işletmeleri için insan faktörü çok büyük önem arz etmektedir. Konaklama işletmelerinin; müşteri tatminini sağlayabilmesi, hedeflerini gerçekleştirebilmesi, bulunduğu pazarda rekabet avantajı yakalayabilmesi, varlığını sürdürebilmesi için “önce insan” anlayışıyla hareket etmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda konaklama işletmelerinin; personelini eğiterek, yönetim ve kararlara katılımını teşvik ederek, yetki ve sorumluluk vererek, ortak hedeflere yönelterek, . . .açık bir iletişim ortamı oluşturarak kısacası personelini güçlendirerek birer örgüt vatandaşı haline gelmesini sağlaması gerekmektedir. Kendisini psikolojik olarak güçlendirilmiş hisseden personel, örgütsel vatandaşlık sergilemeye daha istekli olacaktır. Bu araştırmanın temel amacı, psikolojik güçlendirmenin örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisini tespit etmektir. Araştırmanın alan yazın kısmının ilk bölümünde personel güçlendirme ve psikolojik güçlendirme kavramları, ikinci bölümünde ise örgütsel vatandaşlık davranışı kavramı ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır. Araştırmada psikolojik güçlendirme; anlamlılık, yeterlilik, özerklik ve etki alt boyutları ile ele alınırken örgütsel III vatandaşlık davranışı özgecilik, vicdanlılık, nezaket, centilmenlik ve sivil erdem alt boyutları ile ele alınmıştır. Araştırmanın üçüncü bölümünde araştırma kapsamında alan yazında geçerlilik ve güvenilirlikleri sağlanmış ölçeklerden ve demografik sorulardan oluşan anketlerin analizi ve değerlendirmeleri yer almaktadır. Araştırmanın uygulama alanını, İzmir il merkezinde yer alan beş yıldızlı konaklama işletmelerinde görev yapan çalışanlar oluşturmaktadır. Araştırma için gerekli olan veriler, altı adet beş yıldızlı konaklama işletmesi personelinden anket aracılığıyla toplanmıştır. Katılımcılardan elde edilen toplam 434 anket SPSS istatistiksel yazılımı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın analizi sonucunda elde edilen bilgiler doğrultusunda, psikolojik güçlendirme ile örgütsel vatandaşlık davranışı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır Daha fazlası Daha az

Enerji ekonomi politiğinde yenilenebilir enerjinin değişen rolü ve Türkiye açısından önemi

Yılmazer, Ömer

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

Yaşayan ve üreten her canlı varlığını devam ettirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar. Platon’a göre devletler de canlı birer organizma, makro insandır ve devamlılıkları/yaşamlarını sürdürebilmek için enerji kaynağına ulaşmak zorundadırlar. Bu enerjiyi 20. ve 21.yüzyılın başlarında ağırlıklı olarak konvansiyonel enerji kaynaklarından karşılayan devletler, dünyada enerji ekonomi politiğin içerisinde yenilenebilir enerjinin değişen rolüne politikaları bağlamında yeni bakış açıları geliştirmişlerdir. Özellikle konvansiyonel enerji kaynaklarının arzlarında yaşanan sorunlar ve konvansiyonel enerji kaynaklarının neden olduğu çevre sorunlar . . .ı, dünyanın enerji ihtiyacının yeni bir çözümle karşılanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, çalışmanın amacı dünyadaki yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler ve üretilen politikaları inceleyerek Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında yaptığı çalışmalar, ürettiği politikaları ve bu politikaların bölgesel güç olma çalışmalarına etkisini ele almaktır. Hükümetlerin oluşturacakları rasyonel enerji politikaları neticesinde 21. Yüzyılın enerji çözümünün, yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynakları olacağı öngörülmektedir. Bu nedenle birçok devlet gelecek 30 yıllık planlarını bu enerji yapılanması üzerine kurmuşlardır ve bu planlarını geliştirmeye devam edecekleri öngörülmektedir Daha fazlası Daha az

Türkiye’deki havayolu şirketlerinin uyguladıkları rekabet stratejileri ve yolcuların satın alma davranışları üzerine etkisi

Ekicikol, Damla

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Teknolojinin her geçen gün daha da geliştiği şu günlerde her alanda olduğu gibi ulaşım alanında özellikle de havayolu ulaşımında birçok yenilikler meydana gelmektedir. Bu durum da havayolu ulaşımının tercih edilmesinde oldukça etkili olmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı Türkiye’ deki havayolu şirketlerinin rekabet stratejilerinin neler olduğunun saptanmasıdır. Bu amaç doğrultusunda literatür taraması ve anket uygulama gibi çalışmalar yapılmıştır. Çalışmanın ilk iki bölümünde strateji, rekabet ve rekabet stratejisi gibi kavramlardan bahsedilmekle birlikte Türkiye’ de faaliyet gösteren yedi havayolu firması geçmişten günümüze ele a . . .lınmış ve incelenmiştir. Son bölümde ise havayolu şirketlerinin rekabet stratejilerinin ve sundukları hizmetlerin, yolcuların satın alma davranışları üzerine etkilerinin neler olduğunun belirlenebilmesi amacıyla bir anket çalışması yapılmıştır. Toplam doksan iki sorudan oluşan anket 402 kişiye uygulanmış ve elde edilen sonuçlara bulgular ve sonuç bölümünde yer verilmiştir Daha fazlası Daha az

Sosyal medyanın KOBİ’lerin tutundurulmasındaki rolü: EGE ihracatçılar Birliği’ne kayıtlı firmalar üzerine bir çalışma

Boyacı, Gizem

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Küreselleşme, internet kullanımının artması, değişen tüketici tercihleri ve artan rekabet gibi birçok sebepten dolayı, pazarlama faaliyetleri giderek daha önemli hale gelmektedir. Özellikle teknolojide meydana gelen gelişmeler ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, işletmelerin pazarlama faaliyetleri de değişmiştir. Bu bağlamda, geleneksel medya araçlarının yanında, sosyal ağlardan da yararlanmaya başlayan işletmeler, potansiyel müşterileriyle daha rahat iletişim kurabilmekte; daha etkileşimli bir pazarlama iletişimi oluşturabilmektedir. Sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen pazarlama faaliyetleri, özellikle KOBİ’ler iç . . .in ayrı bir öneme sahiptir. KOBİ’ler, finansal yapı itibariyle, büyük işletmelere kıyasla daha zayıftır. Bu çalışma da, önemli iş olanakları yaratan ve ülke üretimini arttıran KOBİ’lerin, sosyal medyadan ne ölçüde yararlandıklarını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Tezde, örneklem olarak Ege İhracatçılar Birliği’ne kayıtlı işletmeler seçilmiş; oluşturulan anket formu bu işletmelere uygulanmıştır. İşletmenin çalıştırdığı kişi sayısının; yöneticinin yaşının, cinsiyetin, eğitim durumunun; işletmenin tutundurma araçları bağlamında yenilikçi teknolojileri kullanma düzeyinin ve boyutunun ve işletmenin bulunduğu sektörün; Facebook adaptasyonu ile ilişkisi analiz edilmiştir. Araştırma bulguları, işletmelerin yenilikçi teknolojileri kullanma düzeyleriyle Facebook adaptasyonları arasında doğrudan bir ilişki olduğunu göstermiştir Daha fazlası Daha az

Maurice Merleau-Ponty fenomenolojisi ve resimde izlenimcilik

Şahankaya, Nur

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Bu çalışma, 20. yüzyılın önemli filozoflarından biri olan Maurice Merleau-Ponty ile 19. yüzyıla damgasını vuran İzlenimcilik(Empresyonizm) ve onun son kozu olan Paul Cézanne’ın birbirleriyle olan ilişkilerini açığa vurmayı amaçlamaktadır. René Descartes ile başlayan Immanuel Kant’a ve hatta Edmund Husserl’e değin uzanan dikotominin yarattığı çıkmazın sonucu, 20. yüzyılda Avrupa’da felsefe dünyasında büyük bir krize dönüşmüştür. Filozof, mutlak idealist görüşün içine hapsolmuş, felsefi açıdan yaşadığı dünyanın bilgisine erişememişti. Bu durumu kendi içinde aşan birtakım görüşler, felsefeyi idealist sistemden koparırken onun yerini al . . .abilecek yeni bir sistem kuramamışlardı. Böylece felsefe, yöntemsizlik sorunuyla baş başa kalmıştı. Dolayısıyla dünya hakkında felsefi bir bilgi elde etmeye çalışan bir felsefenin doğması gerekiyordu. Bunu gerçekleştiren isim ise Edmund Husserl’dir; Husserl, öz ve olgu ayrımıyla Descartesçı dikotomiyi tam anlamıyla aşamamıştır. Ancak bu dikotominin devam ettiğini gören, onun tamamen aşılması gerektiğini ve ancak felsefenin bu şekilde değer kazanacağını açıklayan isim Maurice Merleau-Ponty (1908-1961)’dir. Merleau-Ponty, Sokrates gibi deneyim dünyamızı otantik bir merakla yeniden sorgulamaya açmıştır. Bu sorgulama arzusu da felsefesine kurmak istediği yol gösterip onun yönünü belirlemiştir. Dolayısıyla sistemini kurarken Descartesçı dikotominin 20. yüzyıla değin yarattığı açmazları görmüş ve onu çözümlemeyle rekonstrüksiyona uğratarak işe başlamıştır. Çünkü ona göre, Descartes’ın dikotomisi ve rasyonalizmi kendimizi, birbirimizi ve dünyayı bilme sürecinde bedeni dışlamakta, bilgiye ulaşmada bedenin kilit rolünü görmezden gelmektedir. Böylece Merleau-Ponty, Descartes ile başlayan kırılmayı fenomenolojik-ontolojik bir süreçle aşmaya çalışmıştır. Bedene verdiği önemden yola çıkarak ulaştığı şey ise resim sanatıdır. Çünkü bedenini dünyaya teslim ederek tuvalle bütünleştiğini bunu da en iyi İzlenimci ressam Paul Cézanne’ın gerçekleştirdiğini söylemiştir Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms