Filtreler
Filtreler
Bulunan: 13 Adet 0.002 sn
Slow food and food tourism: Foça earth market case study

Meriç, Hamit Gökay

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Destinations are most attractive for the tourists with their unique cultural elements and food is a substantial amount of the unique local identity. Therefore, food tourism has always been a very important aspect of the destination and tourists have always been eager to try unique tastes of the culinary culture in the destination they are visiting. In this thesis study, the concepts of food tourism and food tourists are explained in detail and their importance in the context of destinations is mentioned with concrete reasons. On the other hand, the industrial revolution, which took place recently, created today's highly inte . . .grated and typical global markets. This rapid change also forced people around the world to have a typical life style with common interests, hobbies and tastes. This standardization and singularity affected nations’ culinary culture and created monotype, relatively tasteless and “fast” food. As a result, the culinary cultures of different places started to dissolve. This was a reflection of the globalized and similarized world and it made an impact on the food cultures of communities, even exposing them to the danger of perishing. This problem necessitated a comprehensive movement to protect the unique food cultures of nations, as they are a significant part of the destinations’ identities. Slow Food movement was born in the 1980’s as an answer to this progress and became a major influence for countries. Starting in Italy, Slow Food is a highly recognized, almost brand-like, organization and movement around the world today. It has strict regulations and the main aim of this organization is to protect the cultural food heritage besides ensuring a healthy agricultural production. The basic principles of this movement, such as good, clean and fair food, and the brief history of the organization are explained thoroughly in this thesis study. viii Being an active Slow Food point and carrying out the regulations and principles of Slow Food create a certain attraction for destinations. The main reason behind this is that Slow Food is a worldwide-recognized organization and it creates an attraction point for green tourists, food tourists and ordinary tourists with its support to sustainable local production besides offering cultural experiences, providing ethical tourism mobility and protecting the local identity. This study also discusses the effects of Slow Food on the destination’s food culture and food production as well as the touristic attraction it creates in the context of food tourism. For this purpose, Earth Markets, which are solid applications of Slow Food, are investigated in this thesis and through the case study of Foça Earth Market. Foça is a seaside town in Turkey near Izmir and it is a major touristic destination. Therefore, the Earth Market in Foça is a perfect example for investigating the effects of Slow Food principles on a destination. The thesis' objective is to show how the application of Earth Markets create an attraction and at the same time protects both the local producers and the local values of the destination in order to obtain a balanced result for the touristic activities, sustainability and economic benefits. The research about Foça Earth Market was conducted face-to-face in the market area as structured interviews, semi-structured interviews and on-site observations. The collected data were then evaluated by the help of qualitative research techniques and the results were explained thoroughly. According to the research results, Slow Food’s regulations are followed in Foça Earth Market and therefore, it helps to protect the local identity and products. Also, since Slow Food is a well known brand it adds to the image of the destination and it is observed that it has an important role for destination attractiveness in the context of food tourism. It is found in the research results that the Slow Food applications contribute to touristic development of destinations but at the same time provide a sustainable production and protect the local economy creating a balance for the stakeholders and the destination Daha fazlası Daha az

Martha C. Nussbaum’un merhamet anlayışı ve eleştirisi

Danacı, Gizem

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Batı felsefesi geleneği içinde merhamet, politik felsefe alanında daha çok yer alırken, etik teorilerinde pek yer almaz. Oysa Nussbaum dahil bazı filozofların vurguladığı gibi “merhametli olma” yı ahlaki bir erdem olarak görebiliriz. Bu erdeme sahip olmak için de merhametin doğasını anlamak çok önemlidir. Fakat merhametin doğası ile ilgili çağdaş çalışma da, çokça Aristoteles‟in merhamet ile ilgili görüşlerine katılan Nussbaum dışında yok gibidir. Aynı şey, Nussbaum‟un merhamet anlayışı için de geçerlidir. Bu tez, bu eksikliği giderme adına Nussbaum‟un merhamet anlayıĢını eleĢtirel olarak tartıĢmayı amaçlayan bir tezdir. Aristoteles . . . “Retorik” adlı eserinde birçok duyguya yer verirken, merhameti de incelemeyi ihmal etmemiştir. Aristoteles yine diğer eserlerinde de olduğu gibi bu eseri ile de kendinden sonra gelecek olan filozoflara esin kaynağı olmuştur. Günümüz Aristotelyenlerinden olan Nussbaum da duygu teorisini sunduğu kitabında Aristoteles‟den sıkça faydalanmış ve o da merhametle ilgili bir bölüm oluşturmuştur. Bu tezde ise ilk olarak birinci bölümde Aristoteles‟in duygu hakkında söylediklerini inceleyeceğiz. Ġkinci bölümde Nussbaum‟un duygu teorisini ele alarak, teoriyle ilgili eleştirilerimizi sunacağız. Bu bizim Nussbaum‟un merhamet anlayıĢını daha kolay anlamamıza olanak sağlayacaktır. Üçüncü bölümde Nussbaum‟un merhamet anlayışını etkileyen Aristoteles‟in merhamet anlayışını inceleyecek ve eleştirel bir gözle değerlendireceğiz. Dördüncü bölümde de Nussbaum‟un merhamet anlayışını yine tartışarak değerlendireceğiz vii Beşinci ve son bölüm tümüyle eleştirel bir bölüm. Bu bölümde, merhamet hissetmek için başına ciddi bir kötülük gelen kişinin kötülüğü hak etmediğine inanmamız gerektiği koşulunu eleştireceğiz. Ayrıca Nussbaum‟un sadece eudaimonia‟mızın parçası olan kişilere karşı merhamet hissedileceği görüşünü eleştireceğiz. Merhameti, eudaimonia‟ya katkısı olsun olmasın, tüm kendinden değerli gördüğümüz varlıklara –bazı türden cansız varlıklar dahil- hissedebileceğimizi savunacağız Daha fazlası Daha az

Sekkaki’nin sarf’taki metodu

Charif, Shaban

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

İnsanın iki özelliği vardır, birisi düşünce diğeri ise beyan’dır. Bu beyan’ın anahtarı kelime’dir; kelime yapısıyla ilgilenen ilim de sarftır. Sarf, kelimenin değişik hey’etlerinin farklı ve çeşitli manaları için kullanılmasıyla ilgilenen Arapçanın bir dalıdır. Birinci amacı dili telaffuz ederken hatalardan korumak; ikincisi de dil hazinesini zenginleştirmektir. Ünlü âlim ve dilci Sekkâkî dev eseri “Miftâḥu’l-‘ulûm’”un ilk bölümünde sarf ilmini özel ve yeni bir metotla incelemiştir. Ayrıca Sekkâkî dili; sarf, iştikāk, nahiv, belâgat, mantık ve aruz dallarıyla bir bütün olarak sunmuştur. Bu çalışma bir giriş ve üç bölümden oluşmak . . .tadır. Girişte sarf ilminin tarifi, konusu, kurucusu, ehemmiyeti, dilin diğer dallarıyla ilişkisi, kaynakları ve öne çıkan metotları gözden geçirilmiştir. Birinci bölümde Sekkâkî’nin hayatı ve eserleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde Sekkâkî’nin sarftaki metodu izah edilmiştir. Sekkâkî sarfı üç fasılda (bölüm) inceler. Birinci fasılda kısaca sarf ilminin tarifini verir. İkinci fasılda sarf ilmine ulaşma yolunu belirtir. Bu yol iki bâbdan oluşur. Birinci bâbda harflere ait konuları incelemiş, ikinci bâbda da kelime hey’etlerine ait konuları beyan etmiştir. Üçüncü fasılda sarf ilminin kalan konularını geniş bir şekilde açıklamıştır. Üçüncü bölümde Sekkâkî’nin metodu, sarfın bütün konuları incelenerek farklı yöntemle sergilenmiştir. Sonuçta da Sekkâkî’nin metodunun farklı ve yeni olduğu özetlenmiştir. Anahta Daha fazlası Daha az

Konaklama işletmelerinde mobbingin personel devir hızına etkisi : İzmir örneği

Güler, Gülçin Artun

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Personellerin çalışma hayatlarında karşılarına çıkan en önemli sorunlardan biri olan mobbing; vasıfları üstün personelleri bile bir süre sonra olumsuz yönde etkilemekte ve sonuçları hem işletmeler hem de personeller açısından yıkıcı olabilmektedir. Mobbingin ağır sonuçlarından biri olan işten ayrılmalar tüm işletmelerde olduğu gibi konaklama işletmelerinde de personel devir hızını etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı konaklama işletmelerinde mobbingin personel devir hızına etkisini ortaya koymaktır. Bu bağlamda İzmir kent merkezindeki 5 yıldızlı oteller seçilmiştir. Çalışma Ocak 2016 gibi yaz sezonunun bittiği ve fuar sezonunun başla . . .dığı dönemde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, bu dönemde; A, B, C, D, E, F otelde çalışan toplam 318 otel çalışanı oluşturmaktadır. Çalışanlardan anket yöntemi ile toplanan veriler, SPSS programı ile değerlendirilmiştir. Bu araştırmadan elde edilen veriler sonucunda; literatürün aksine konaklama işletmelerinde mobbingin personel devir hızını arttıran bir faktör olmadığı görülmüştür Daha fazlası Daha az

Arap dilinde hurûfu’l-meâni (Necm suresi örneği)

Dursun, Hüseyin

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Arap dilinde Hurûfu’l- mebânî ve Hurûfu’l-meâni konusu hemen hemen İslami ilimlerin hepsini çok yakından ilgilendiren ve âlimler arasındaki ihtilafları gündeme getiren en temel konudur. Meânî, dile gelen şey ile konuşanın niyeti/kastı arasındaki uygunluğa bakar. Buna bağlı olarak, gramer incelemesinde doğru-yanlış şeklinde kesin bir sonuca varılırken, meânî ilminde birden çok ihtimal söz konusudur. Fıkıh’tan Akaid’e, Kelam’dan Tefsir’e ve Hadisten diğer konulara harflerin hangi manaya delalet ettiği çok önem arz etmektedir. Bu harflerin manaya olan etkisi oldukça mühimdir. Çünkü bir harfin çok çeşitli manalara gelmesi ve kullanıld . . .ıkları cümlenin anlam konusundan şekillenmesi bu harflere bağlıdır. Mesajı ulaştırmaya aracılık eden dilin en önemli unsurlarından biri de edatlardır. Asıl etkilerini cümle içerisinde diğer kelimelerle kullanımlarında görebildiğimiz edatların hangi anlamda kullanıldığının tespit edilmesi doğru anlamanın gerçekleşmesi için son derece önemlidir. İşte biz de bu çalışmamızda söz konusu harflerin etkilerini kelamî, itikadî ve fıkhi konulardaki ihtilafları kapsayan ayet-i kerimeleri misal verdik. Bu ayetler içerisinde geçen harflerin hangi manalara geldiğini değişik müfessirlerin yorumlarına başvurarak Necm Suresi bağlamında farklı dil bilimcilerin eserlerinden yola çıkarak ortaya koymaya çalıştık. Ümit ve temennimiz odur ki bu çalışmamız Arap Dili ve Belağatı alanında bizden sonra gelen nesillere faydalı olur Daha fazlası Daha az

Sosyal medyanın KOBİ’lerin tutundurulmasındaki rolü: EGE ihracatçılar Birliği’ne kayıtlı firmalar üzerine bir çalışma

Boyacı, Gizem

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Küreselleşme, internet kullanımının artması, değişen tüketici tercihleri ve artan rekabet gibi birçok sebepten dolayı, pazarlama faaliyetleri giderek daha önemli hale gelmektedir. Özellikle teknolojide meydana gelen gelişmeler ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, işletmelerin pazarlama faaliyetleri de değişmiştir. Bu bağlamda, geleneksel medya araçlarının yanında, sosyal ağlardan da yararlanmaya başlayan işletmeler, potansiyel müşterileriyle daha rahat iletişim kurabilmekte; daha etkileşimli bir pazarlama iletişimi oluşturabilmektedir. Sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen pazarlama faaliyetleri, özellikle KOBİ’ler iç . . .in ayrı bir öneme sahiptir. KOBİ’ler, finansal yapı itibariyle, büyük işletmelere kıyasla daha zayıftır. Bu çalışma da, önemli iş olanakları yaratan ve ülke üretimini arttıran KOBİ’lerin, sosyal medyadan ne ölçüde yararlandıklarını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Tezde, örneklem olarak Ege İhracatçılar Birliği’ne kayıtlı işletmeler seçilmiş; oluşturulan anket formu bu işletmelere uygulanmıştır. İşletmenin çalıştırdığı kişi sayısının; yöneticinin yaşının, cinsiyetin, eğitim durumunun; işletmenin tutundurma araçları bağlamında yenilikçi teknolojileri kullanma düzeyinin ve boyutunun ve işletmenin bulunduğu sektörün; Facebook adaptasyonu ile ilişkisi analiz edilmiştir. Araştırma bulguları, işletmelerin yenilikçi teknolojileri kullanma düzeyleriyle Facebook adaptasyonları arasında doğrudan bir ilişki olduğunu göstermiştir Daha fazlası Daha az

Finansal Serbestleşme sonrası dönem savunma harcamalarının ekonomik analizi

Gözler, Nadirhan

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uluslararası arenada ülkelerin ekonomik ve siyasal alandaki gücünü belirleyen unsurlardan birisi olan savunma sanayinde, dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak değişime, yeniliğe ve modernizasyona sürekli olarak ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla birlikte yaşanan askeri ve siyasal krizler, bölgesel çatışmalar, ülkelerin stratejik emelleri nedeniyle silahlanmaya gitmeleri, özellikle Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde artan uluslararası silah ticareti ülkelerin savunma harcamalarını arttırmıştır. Literatürde savunma harcamaları ile ilgili yapılan ilk çalışma Benoit (1973) ‘in çalışmasıdır. Benoit 1973 ve sonrasında 1978 yıllarında yapmış . . . olduğu çalışma ile savunma harcamaları ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Bu çalışmanın sonrasında artan savunma harcamaları ve uluslararası silah ticareti birçok bilim adamı ve araştırmacıyı meraklandırmıştır. Birçok bilim adamı bu nedenle savunma harcamalarının ekonomi üzerindeki etkilerini farklı ekonomik değişkenler kullanarak incelemişlerdir. Finansal serbestleşme sonrası dönem ise özellikle yüksek maliyet gerektiren savunma harcamalarını finanse etmede gelişmekte olan ülkeler için oldukça önemlidir. Çünkü bu dönemde özellikle gelişmekte olan ülkelerin elde ettikleri kaynakların harcama kalemleri üzerinde dağılımı oldukça önemlidir. Bu çalışmada öncelikle olarak savunma ve savunma harcamalarının tanımı, belirleyici etmenleri, düzeyi ve etkinliği, ekonomi üzerine etkileri, savunma harcamaları ekonomik büyüme üzerine yönelik teorik yaklaşımlar ele alınacaktır. Çalışmanın ikinci bölümünde savunma harcamalarının dünyada ve ülkemizde genel seyri, ülkemizde savunma harcamalarının planlanması ve bütçelenmesine değinilecektir. Çalışmanın devamında finansal serbestleşme sonrası dönemde ülke ekonomilerinde meydana gelen değişim savunma harcamaları yönüyle incelenecektir. Çalışmanın son bölümünde ise ele alınan ülkelerle ilgili elde edilen savunma harcamaları, ekonomik büyüme, kamu borçları, nüfus ve modernizasyon değişkenlerine ait veriler kullanılarak dinamik panel veri analizi yapılacaktır Daha fazlası Daha az

Avrupa Birliği’nin komşuluk politikası ve normatif güç tartışmaları: Arap baharı örneği

Siypak, İsa

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uluslararası ilişkilerde önemli bir aktör olan Avrupa Birliği(AB)’nin yapısı ve uluslararası alanda oynadığı rol üzerine birçok tartışma yürütülmüştür. Bu tartışmalardan birisi de AB’nin nasıl bir güç olduğuna dairdir. AB’nin gücünün niteliği üzerine yapılan bu tartışmalarda Ian Manners tarafından ortaya atılan “normatif güç Avrupa” kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda AB’nin normatif gücü temelinde üretmiş olduğu politikalar da uluslararası politikada önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. AB’nin normatif güç temelinde hayata geçirdiği en önemli ve güncel dış politikalarından biri 2000’li yıllarda Birliğin doğu ve . . .güney komşularına yönelik olarak geliştirdiği Avrupa Komşuluk Politikasıdır. Bu politika bir taraftan Birliğin komşuları ile ilişkilerini yeniden şekillendirirken diğer taraftan da dış ilişkilerinde normatif gücünü yansıtabileceği bir alan oluşturmuştur. Bu bağlamda, özellikle 2010 yılında başlayan ve sonrasında uluslararası literatürde yerini alan “Arap Baharı” süreci Avrupa Komşuluk Politikası ve AB’nin normatif gücü açısından büyük bir sınav olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda tez çalışması, AB’nin Komşuluk Politikası çerçevesinde Arap Baharına yaklaşımını ve bu süreçteki tutumunu inceleyerek normatif güç tartışmaları temelinde değerlendirme amacı taşımaktadır. Çalışmada üç bölümden oluşup ilk bölümde uluslararası ilişkilerde güç kavramı ve AB bağlamında normatif güç kavramı incelenmiş, ikinci bölümde Birliğin normatif gücünü yansıtmayı hedeflediği iv bir politika olarak ağırlıklı olarak Arap Baharı sürecinden etkilenen ülkeleri kapsayan Avrupa Komşuluk Politikasının güney boyutu ele alınmıştır. Son bölümde ise AB’nin Arap Baharı sürecine yaklaşımı ve bu bağlamda Birliğin normatif gücüne ilişkin tartışmalar değerlendirilmiştir Daha fazlası Daha az

Psikolojik güçlendirmenin örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisi : İzmir il merkezindeki beş yıldızlı konaklama işletmelerinde bir araştırma

Çavuşoğlu, Fatih

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Turizm sektöründe hizmeti üreten ve sunan başlıca öğenin insan olduğu bilinmektedir. Emek-yoğun olması ve hizmetin üretildiği anda tüketilmesi gibi özelliklere sahip olan konaklama işletmeleri için insan faktörü çok büyük önem arz etmektedir. Konaklama işletmelerinin; müşteri tatminini sağlayabilmesi, hedeflerini gerçekleştirebilmesi, bulunduğu pazarda rekabet avantajı yakalayabilmesi, varlığını sürdürebilmesi için “önce insan” anlayışıyla hareket etmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda konaklama işletmelerinin; personelini eğiterek, yönetim ve kararlara katılımını teşvik ederek, yetki ve sorumluluk vererek, ortak hedeflere yönelterek, . . .açık bir iletişim ortamı oluşturarak kısacası personelini güçlendirerek birer örgüt vatandaşı haline gelmesini sağlaması gerekmektedir. Kendisini psikolojik olarak güçlendirilmiş hisseden personel, örgütsel vatandaşlık sergilemeye daha istekli olacaktır. Bu araştırmanın temel amacı, psikolojik güçlendirmenin örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisini tespit etmektir. Araştırmanın alan yazın kısmının ilk bölümünde personel güçlendirme ve psikolojik güçlendirme kavramları, ikinci bölümünde ise örgütsel vatandaşlık davranışı kavramı ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır. Araştırmada psikolojik güçlendirme; anlamlılık, yeterlilik, özerklik ve etki alt boyutları ile ele alınırken örgütsel III vatandaşlık davranışı özgecilik, vicdanlılık, nezaket, centilmenlik ve sivil erdem alt boyutları ile ele alınmıştır. Araştırmanın üçüncü bölümünde araştırma kapsamında alan yazında geçerlilik ve güvenilirlikleri sağlanmış ölçeklerden ve demografik sorulardan oluşan anketlerin analizi ve değerlendirmeleri yer almaktadır. Araştırmanın uygulama alanını, İzmir il merkezinde yer alan beş yıldızlı konaklama işletmelerinde görev yapan çalışanlar oluşturmaktadır. Araştırma için gerekli olan veriler, altı adet beş yıldızlı konaklama işletmesi personelinden anket aracılığıyla toplanmıştır. Katılımcılardan elde edilen toplam 434 anket SPSS istatistiksel yazılımı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın analizi sonucunda elde edilen bilgiler doğrultusunda, psikolojik güçlendirme ile örgütsel vatandaşlık davranışı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır Daha fazlası Daha az

Maurice Merleau-Ponty fenomenolojisi ve resimde izlenimcilik

Şahankaya, Nur

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Bu çalışma, 20. yüzyılın önemli filozoflarından biri olan Maurice Merleau-Ponty ile 19. yüzyıla damgasını vuran İzlenimcilik(Empresyonizm) ve onun son kozu olan Paul Cézanne’ın birbirleriyle olan ilişkilerini açığa vurmayı amaçlamaktadır. René Descartes ile başlayan Immanuel Kant’a ve hatta Edmund Husserl’e değin uzanan dikotominin yarattığı çıkmazın sonucu, 20. yüzyılda Avrupa’da felsefe dünyasında büyük bir krize dönüşmüştür. Filozof, mutlak idealist görüşün içine hapsolmuş, felsefi açıdan yaşadığı dünyanın bilgisine erişememişti. Bu durumu kendi içinde aşan birtakım görüşler, felsefeyi idealist sistemden koparırken onun yerini al . . .abilecek yeni bir sistem kuramamışlardı. Böylece felsefe, yöntemsizlik sorunuyla baş başa kalmıştı. Dolayısıyla dünya hakkında felsefi bir bilgi elde etmeye çalışan bir felsefenin doğması gerekiyordu. Bunu gerçekleştiren isim ise Edmund Husserl’dir; Husserl, öz ve olgu ayrımıyla Descartesçı dikotomiyi tam anlamıyla aşamamıştır. Ancak bu dikotominin devam ettiğini gören, onun tamamen aşılması gerektiğini ve ancak felsefenin bu şekilde değer kazanacağını açıklayan isim Maurice Merleau-Ponty (1908-1961)’dir. Merleau-Ponty, Sokrates gibi deneyim dünyamızı otantik bir merakla yeniden sorgulamaya açmıştır. Bu sorgulama arzusu da felsefesine kurmak istediği yol gösterip onun yönünü belirlemiştir. Dolayısıyla sistemini kurarken Descartesçı dikotominin 20. yüzyıla değin yarattığı açmazları görmüş ve onu çözümlemeyle rekonstrüksiyona uğratarak işe başlamıştır. Çünkü ona göre, Descartes’ın dikotomisi ve rasyonalizmi kendimizi, birbirimizi ve dünyayı bilme sürecinde bedeni dışlamakta, bilgiye ulaşmada bedenin kilit rolünü görmezden gelmektedir. Böylece Merleau-Ponty, Descartes ile başlayan kırılmayı fenomenolojik-ontolojik bir süreçle aşmaya çalışmıştır. Bedene verdiği önemden yola çıkarak ulaştığı şey ise resim sanatıdır. Çünkü bedenini dünyaya teslim ederek tuvalle bütünleştiğini bunu da en iyi İzlenimci ressam Paul Cézanne’ın gerçekleştirdiğini söylemiştir Daha fazlası Daha az

Küreselleşmenin Türk işçi sendikaları üzerine etkisi

Kul, Adalet

Yüksek Lisans | 2016 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Küreselleşme her ne kadar iktisat tarihi ile başlatılıyor olsa da, küreselleşmeyi bu kadar güncel kılan günümüzün gelişen teknolojisidir. Küreselleşme kavram olarak dünyanın tamamına ait olmayı, ulaşım, iletişim ve bilgisayar teknolojilerindeki gelişmelerle sağlamıştır. Küreselleşme ile yaşanan değişikliklerin herkes için olumlu sonuçlarının olup olmadığı konusu, neoliberal politikaların uygulanmaya başlandığı 1980’li yıllardan itibaren yoğun olarak tartışılmaktadır. Tartışma alanlarından biri de üretim süreçlerine ve dolayısı ile sendikalara olan etkileridir. Bu çalışmanın amacı; küreselleşmenin sendikalar üzerine olan etkilerinin . . .incelenmesi, Türk işçi sendikaları açısından değişen durumların ortaya konması ve sendikaların değişen koşullara uygun yeni stratejiler belirlemelerine yönelik öneriler geliştirmektir. Küreselleşme sektörel farklılaşmaya, üretim yöntemlerinin, endüstriyel ilişkilerin değişmesine neden olmuştur. Küreselleşmenin sendikalara olan etkileri ülkelerin ekonomik ve sosyal durumlarına göre farklı boyutlarda kendini göstermiştir. Ülkemizdeki sendikalar küreselleşmeden olumsuz olarak çok daha fazla etkilemiştir. Dünya ekonomik faaliyetleri sanayi sektöründen hizmet sektörüne yönelmiştir. Büyük ölçekli işletmeler parçalanarak daha küçük birimler halinde faaliyette bulunmaya başlamıştır. Üretim yönteminin tam zamanlı Post-Fordist sistem olarak yeniden örgütlenmesi emek sürecini yeniden organize etmiş ve esnek çalışma biçimleri yaygınlaşmıştır. Özelleştirmeler ile sosyal devlet uygulamaları zayıflamıştır. Küresel rekabetin yaygınlaşması ücretler ve sosyal hakların olumsuz etkilenmesine neden olmuştur. Küreselleşmenin getirdiği bu değişimler sendikaları da etkilemiştir. Sendikalar tam zamanlı ve süresiz sözleşmeli işçilerin istihdam edildiği üretim biçimlerinde örgütlenmeye alışık iken, yeni üretim tekniklerine uygun istihdam biçimlerinde geleneksel örgütlenme biçimi yeterli olmamış ve sendikaların örgütlenme alan ve olanaklarını daralmıştır. Sektörde kadın ve çocukların istihdamının artması sendikaların örgütlenmesini olumsuz etkilemiştir. Firmalar küresel rekabette avantajlı konuma gelebilmek için işçi maliyetlerini düşürmeye ilişkin yöntemler geliştirmiş bu durum da kayıt dışı çalışma, taşeron çalışma, esnek II çalışma gibi atipik istihdam şekillerini yaygınlaştırmıştır. Özelleştirmeler ile birlikte işten çıkarmalar yaşanmış ve sendikasızlaştırma gerçekleştirilmiştir. Kapitalist sistem nasıl kendini bulunduğu koşullara göre yenileyip en fazla çıkar elde etmeye çalışıyorsa, sendikaların da benzer bir strateji izlemesi gerekir. Sendikaların etkilenme boyutunun akılcı yöntemlerle değerlendirilmesi, koşullara uygun örgütlenme modellerinin geliştirilmesi gereklidir. Günümüzde kastedilen küreselleşme, zenginliğin, refahın, eşitliğin, adaletin, mutluluğun ve barışın küreselleşmesi değildir. Günümüzün küreselleşmesi, işsizliğin, yoksulluğun, eşitsizliğin ve terörün küreselleşmesidir Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms