Filtreler
Osmanlı Kaynaklarına Göre Leondar ve Karitena’nın Demografik Yapısı

LEVENT KAYAPINAR

Makale | 2015 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Ege ve Balkan Araştırmaları Dergisi1 ( 1 ) , pp.115 - 136

1204 yılında gerçekleşen IV. Haçlı Seferinden sonra Mora yarımadası sürekli savaşların ve iç mücadelenin yaşandığı bir yer olmuştur. Bu savaş ortamda yaklaşık iki buçuk asır Mora sürekli beşeri ve ekonomik kaynaklarını tüketmiştir. Mora 1461 yılında Osmanlılar tarafından fethedildi. Bu makalenin konusu olan Mora’nın Karitena bölgesi için Osmanlı döneminde 1461-1574 yılları arasında üç tahrir defteri tutuldu. Karitena’da Osmanlı dönemde etnik kimlikleri Rum, Arnavut, Çingene ve Vlah olarak belirtilen Hıristiyanlar ile Yahudiler ve Müslümanlarla birlikte yaşadılar. Karitena’nın nüfusu bu dönemde yaklaşık beş binden kırk bine yükseldi . . .ve ekonomisi gelişti. Bu veriler uygulanan Osmanlı idaresi ile Karitena’nın 1461 yılından 1574 yılına kadar devam eden bir Pax Ottomana döneminde selefleriyle kıyaslanmayacak derecede geliştiğini göstermektedir Daha fazlası Daha az

Ulus-Aşırı Siyasal Bir Aktör Olarak Türkiye’deki Bulgaristan Göçmenleri

BEYCAN HOCAOĞLU

Makale | 2015 | Ege ve Balkan Araştırmaları Dergisi1 ( 1 ) , pp.13 - 28

Yaşadığımız çağa damgasını vuran “küreselleşme” XX. yüzyılın temel siyasal aktörü olan ulus-devlet kurgusunda da önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Ulaşım ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler uluslararası göçün boyutlarını arttırdığı gibi göçmenlerin kaynak ülke ile olan kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasal ilişkilerini de sürdürmelerine imkân tanımıştır. Batılı ülkelerde göçmen nüfusunun artışına paralel olarak ortaya çıkan göçmen mahalleleri bilim dünyasında konuyla ilgili araştırmalarda da bir artış meydana getirmiştir. Her ne kadar göç literatüründe Türkiye göç alan bir ülke olmaktan ziyade göç veren bir ülke olsa d . . .a Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı olarak pek çok Avrupa ülkesinden çok daha büyük miktarlarda göç almıştır. Yüksek göçmen nüfusunun miktarına rağmen Türkiye’deki göçmenlerin kaynak ülke ile olan ilişkileri üzerinden durulmamıştır. Bu çalışma ile Türkiye’deki Bulgaristan göçmenlerinin Bulgaristan ile olan siyasal ilişkileri, 2009 yılında gerçekleştirilen anket çalışmalarının bulguları neticesinde değerlendirilecektir Daha fazlası Daha az

Cahit Telci, İzmir ve Yöresi Tarihinin Kaynakları: Halil Beğ Defteri (1425-1430), İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yayını, İzmir, Şubat 2015, ISBN 978-605-84722-0-4, 253 shf.

KAYA, MELEK

Kitap Bölümü | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 1 ) , pp.208 - 211

Osmanlı tarihinin arşiv kaynaklan arasında Tapu-Tahrir defterleri oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle XV-XVI. yüzyıllarda Osmanlı tarihi ile ilgili yapılan araştırmalarda başvurulan arşiv kaynaklarının başında bu defterler gelir. Tahrir defterleri, Osmanlı Devletinin hem hâkimiyetinde bulunan bölgelerin hem de yeni fethettiği toprakların mülkiyet ve tasarruf biçimi ile vergi miktarını tayin ve tespit etmek amacıyla belirli zamanlarda yaptığı sayımları içerir. Yerine göre beş ile kırk yıllık aralıklarla yapılan, tahrir sonucunda hazırlanan ve mufassal, icmal, evkaf ve piyade gibi çeşitleri bulunan bu defterler, Osman . . .lıların XV. ve XVI. yüzyıllarda, tımar sistemini uyguladıkları bölgelerde vergi mükelleflerine ait çeşitli bilgileri, bunların yaşadıkları yerlerden toplanması beklenen vergileri, bu vergilerin hangi kişi veya kurumların tasarrufunda bulunduğunu tespit eden ve genellikle sancak esasına göre düzenlenen resmi belgelerdir. Bu defterlerdeki verilerin doğru ve etkili bir şekilde analiziyle Osmanlı toplumunun nüfusu, demografik yapısı, içtimai durumu, zirai ve ekonomik faaliyetleri, toprak tasarruf şekilleri yanında şehirlerin fiziki yapısı, vakıflar ve kırsal hayat hakkında önemli bilgiler edinmek mümkündür Daha fazlası Daha az

Yahya Araz, 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıl Başlarına: Osmanlı Toplumunda Çocuk Olmak, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2013, 196 shf. ISBN 978-605-105-118-5

MAHMUT TAT

Kitap Bölümü | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 2 ) , pp.159 - 161

Yahya Araz bu çalışmasında, Osmanlı çocuk tarihini, hukuk, toplum, terbiye-eğitim, çocuk emeği bağlamında ele almıştır. Konu başlıklarından da görüleceği üzere eser, “saf” bir çocuk tarihinden ziyade, Osmanlı'nın sosyo-ekonomik yapısını “çocuk tarihi“ üzerinden yansıtmaktadır. Çocuklar toplumun ayrılmaz bir parçası olduğundan, çocuklar aracılığıyla ilk olarak Osmanlı ailesi hakkında bilgi sahibi olmaktayız. Sistemin mekaniği içinde aile de toplumsal yaşantıyı sunar. Çocuk-aile-toplum, bu şekilde zincirleme bir kurgu ile Osmanlı'nın “sıradan” insanlarının “sıradan” tarihlerine dair bilgileri kitapta bulmaktayız. . . . Daha fazlası Daha az

Douglas E. Streusand, Ateşli Silahlar Çağında İslam İmparatorlukları: Osmanlılar, Safeviler, Babürlüler, Çev. Bahar Fırat, İstanbul: Ufuk Yayınları, 2013, 352 shf. ISBN 978 605-531-454-5

SEVDE DEĞER

Kitap Bölümü | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 2 ) , pp.162 - 164

Osmanlı, Safevi ve Babür İmparatorluklarının askerî, sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan karşılaştırmalı bir bakış açısıyla kaleme alındığı bu çalışmanın önsözünde yazar, Marshall G.S. Hodgson’ın The Venture of İslam: Concience and History in a World Civilization [Türkçesi İslam’ın Serüveni, Bir Dünya Medeniyetinde Bilinç ve Tarih, 3 cilt, İstanbul: İz Yayıncılık, 1993] başlıklı eserinden ilham aldığını ve yaklaşık 20 yıllık bir süreçte eserini tamamlandığını, kitabın belirli düzeyde tarih bilgisine sahip olan okuyucu kitlesine hitap ettiğini ifade etmektedir

Ortaçağ ve Osmanlı Döneminde Vidin

AYŞE KAYAPINAR

Makale | 2015 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Ege ve Balkan Araştırmaları Dergisi1 ( 1 ) , pp.67 - 114

Bugünkü Bulgaristan’ın kuzeybatı kısmında Tuna nehrinin güney kıyısında yer alan Vidin, Roma döneminden itibaren bir kale ve liman kentidir. Keltlerin kurduğu Dunonia adlı yerleşim biriminin üzerinde kurulmuştur. Dunonia, Romalılar tarafından Bononia şeklinde adlandırılmaya başlanmıştır. Tuna Bulgar Devleti ve II. Bulgar Krallığı döneminde Bdin olarak adlandırılmıştır. 1277 yılında Vidin merkez olmak üzere Vidin Prensliği kurulmuştur. Prensliğin kurucusu olarak Kuman asıllı Şişman kabul edilmektedir. Vidin’in 1396 yılında Osmanlı hakimiyetine girdiği tarihe kadar Vidin’in idarecileri, Şişman’ın soyundan gelmektedirler. 1323 yılında . . .Tırnova ve Vidin Prensliğinin toprakları birleştirilmiş ve Şişman’ın torunu III. Mihail Şişman Bulgar kralı ilan edilmiştir. 1360 yılı civarında III. Mihail Şişman’ın yeğeni Bulgar Kralı İvan Aleksandır, Bulgar Krallığının topraklarını oğulları İvan Şişman ve İvan Sratsimir arasında bölüştürmüştür. 1371 yılında İvan Aleksandır’ın ölümü üzerine İvan Sratsimir, bağımsızlığını ilan ederek Tırnova Krallığından tamamen ayrılmıştır. 1396 yılında Vidin, Osmanlılar tarafından fethedilmiştir. XV. ve XVI. yüzyıllarda Vidin merkez olmak üzere Vidin Sancağı oluşturulmuştur. Aynı zamanda Vidin, aynı adı taşıyan nâhiyenin de merkezi tayin edilmiştir. Bu çalışmada Osmanlı hâkimiyetinden önce Vidin tarihinden bahsedildikten sonra Vidin’in Osmanlı dönemindeki gelişimi üzerinde durulmaktadır. Burada Osmanlı sancak ve nâhiye merkezi Vidin şehri, Osmanlı tahrir defterleri ve Şerriye Sicillerine göre ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, Osmanlı döneminde önemli rol oynamış bir Tuna kentinin tarihsel gelişiminden bir kesit sunmaktır Daha fazlası Daha az

Osmanlı Döneminde Mora’da Bir Sahil Şehri: Balya Badra/Patra (1460-1715)

KAYAPINAR, AYŞE

Makale | 2015 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Cihannüma Dergisi1 ( 1 ) , pp.67 - 93

II. Mehmet tarafından fethinden sonra Mora bölgesi, Elvanoğlu Sinan Bey’in idaresinde bir sancağa dönüştürülmüştür. Mora toprakları 17 nâhiyeye bölünmüştür. Bunlar; Balya Badra, Vostiça, Hulumiç, Vumero, Krevukor, Arkadya, Leondar, Korintos, Kalavrita, Minhalu, Bezenik, Kalandriça (Halandriça), Sandomiri (Sandomeri), Grebena (Grevena), Ayo İlia, Gardiçko ve Mistra’dır. Bu nâhiyelerin büyük bir kısmı nâhiye merkezi olan yerleşim birimiyle aynı adı taşımaktadır. Bu durum Balya Badra nâhiyesi için de geçerlidir. Balya Badra nâhiyesi merkezi Balya Badra şehrinin adını taşımaktadır. Bugün Patra/Patras olarak bilinen şehir, Osmanlı . . . döneminde Balya Badra olarak bilinmekteydi. Bu çalışmanın amacı, 1460-1715 yılları arasında Balya Badra şehrinin nüfusunu ve şehrin tarihsel gelişimini incelemektir. Çalışmanın kaynağını Mora Sancağına dair tutulan Osmanlı tahrir defterleri oluşturmaktadır. Kullanılan kaynakların tanıtımından sonra şehirdeki nüfus artışı, büyüme oranı ve Türkleşme ile İslamlaşma sürecine değinilmektedir. Çalışmada ayrıca Patra’daki mahalle isimlerini, vergi mükelleflerinin sayısını ve dini mensubiyetini gösteren tablolara yer verilmiştir. 1514/1515 yılında burada sadece bir Müslüman mahallesi, 20 Hıristiyan, 8 Yahudi, bir Çingene ve bir de Hiristiyan müsellem cemâ’ati vardı. 1715 yılına gelindiğide şehirde 13 Hıristiyan, 4 Müslüman ve bir de Yahudi cemaati bulunmaktaydı. Patra halkının tarımsal üretimi, vergi oranları, Patra sakinlerinin ödedikleri vergiler ve icra ettikleri meslekler üzerinde durulan konular arasındadır Daha fazlası Daha az

İslâm ve Bizans Kaynaklarına Göre Antiokheia Savaşı

YUSUF AYÖNÜ

Makale | 2015 | Ege ve Balkan Araştırmaları DergisiI ( 1 ) , pp.1 - 12

1211 yılı İlkbaharında Dandalas Çayı kenarındaki Antiokheia kenti yakınında vukubulan savaş, Malazgirt ve Myriokephalon’un ardından Selçuklular ile Bizans İmparatorluğu arasında gerçekleşen üçüncü büyük karşılaşmadır. İlk ikisinin aksine bu defa savunma durumunda olan Türkler değil, Bizans tarafıdır. Güçlü bir orduya sahip olan I. Gıyaseddin Keyhüsrev, I. Theodoros Laskaris’e karşı çok kolay bir zafer kazanacağına inanmaktaydı. Ancak savaş sırasında Selçuklu sultanının hayatını kaybetmesi sonucu İznik ordusu beklenmedik bir zafer kazandı. Bu yenilginin ardından Selçuklu Devleti ile İznik İmparatorluğu arasında bir barış antlaşması y . . .apılmış ve bu antlaşma elli yıl boyunca geçerliliğini korumuştur Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms