Filtreler
Filtreler
Bulunan: 16 Adet 0.001 sn
İlgili Araştırmacılar [1]
Tam Metin [1]
Tür [1]
Yayın Tarihi [6]
Kayıt Giriş Tarihi [2]
Yayın Dili [1]
Toplumsal Gerçekliğin İdeolojik İnşasında Bir Kitle İletişim Aracı Olarak Sinemanın Rolü: Potemkin Zırhlısı Filmi Örneği

Mehmet Emin Satır

Makale | 2019 | E-Kurgu İletişim Bilimleri Fakültesi Dergisi27 ( 2 ) , pp.129 - 146

İnsanlık tarihi boyunca çeşitli anlatı tekniklerinin toplumsal yaşamda kullanıldığı gözlemlenmektedir. Sinema, bu anlatı tekniklerinden birisidir. Teknolojik gelişmelerle yakından ilişkili olan sinema, gelişimini bilimsel ve teknolojik ilerlemelere borçludur. Sahip olduğu görsel ve işitsel özellikleri sayesinde sinema, anlatı teknikleri arasında özel bir öneme sahiptir. Sinema ayrıca hem bir sanat formu olup, hem de bir kitle iletişim aracıdır. Kitlesel yönünün güçlü olması nedeniyle sinema, iktidarlar tarafından bir araç olarak kullanılabilmektedir. İktidarların ve egemen ideolojinin etkisi altında şekille . . .nebilen sinema anlatıları, toplumsal gerçekliğin inşasında etkilidirler. Belirli bir toplumsal gerçeklik formunun yıkıma uğratılması/inşa edilmesi aşamasında sinema, egemen ideoloji ve söylemi kitlelere aktaran bir araç olarak işlev görmektedir. Özellikle egemen ideolojinin kitleselleştirilmesi ve estetize edilmesi noktasında sinema, iktidar mekanizmalarının önemli gördüğü bir araçtır. Sinema, toplum ve iktidar arasındaki güçlü ilişki, sinemayı toplum bilimleri için bir inceleme konusu haline getirmektedir. Bu çerçevede yapılmış olan çalışmanın amacı, toplumsal gerçekliğin inşasında sinemanın rolünü incelemektir. Bu çalışma, Sovyet yönetmen Sergei Eisenstein’in Potemkin Zırhlısı (Battleship Potemkin) filmi ile sınırlandırılmış olup, çalışmada film incelemeleri için işlevsel bir yöntem olarak kabul edilen göstergebilim kullanılmıştır. Filmde yer alan göstergeler, Roland Barthes’in kavramsallaştırdığı düzanlam/yananlam kavramları doğrultusunda çözümlenmiştir Daha fazlası Daha az

Yeni Bir Kamusal Alan Arayışı Olarak Change.Org

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi ( 46 ) , pp.257 - 274

Öz: Kamusal alan sosyal bilimler açısından oldukça önemli bir kavramdır. Üzerindetam anlamıyla bir uzlaşmanın olmadığı bu kavramın tarifinde farklı yaklaşımlar dikkatçekmektedir. Fakat ortak bir çıkış noktası belirlemek gerekirse, demokratik toplumlarıntesisinde kamusal alanın son derece önem arz ettiği ifade edilebilir. Dolayısıyla, bu makalekamusal alanın farklı kavramsallaştırma şekillerine değinerek, günümüzde yeni medyaaracılığıyla oluşan kamusal alan meselesini Change.org özelinde incelemektedir. Bunoktada Change.org tarafından yayınlanan 2015-2016 raporları sınırlılığında, bu platformunalternatif bir kamusal alan olma durumu . . .tartışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı kamusalalanın yeni medya aracılığıyla ne denli dönüşüme uğradığını/uğramadığını literatür taramasıyöntemiyle tartışmaktır. Böylece kamusal alanın günümüzde almış olduğu hal ile geçmişdönemlerdeki kamusal alan kavramsallaştırmaları karşılaştırılarak analiz edilmektedir. Öz: Public sphere is an important concept in social sciences. Various approaches can be found in the description of public sphere. Despite of all the differences, it is admitted that public sphere is a vital area and means in the establishment of democratic societies. Therefore, this article focused on the different conceptualization forms of the public sphere and examined the new version of public sphere through new media in the context of Change.org. 2015-2016 reports published by Change.org were examined whether this platform is an alternative public space in the scope of this article. The purpose of this study was to discuss the extent to which the public space is being transformed through new media by using the literature review method. Thus, the concept of public sphere in the past periods was analyzed and compared with the situation in which the public sphere has taken today Daha fazlası Daha az

Eğlence Mekânları ve Yeni Medya: Mekânın Görünümleri Üzerine Bir Değerlendirme

Mehmet Emin Satır

Makale | 2020 | Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi ( 44 ) , pp.317 - 326

Bu çalışma, eğlence mekanlarının toplumsal görünümlerini yeni medya üzerinden açıklamaya çalışmaktadır. Bilindiği üzere birey, toplumsal hayat içerisinde boş zaman faaliyetlerinde bulunmaktadır. Boş zaman faaliyetlerinin kişiye hem bireysel bazda hem de toplumsal bazda faydaları bulunmaktadır. Boş zamanları faaliyetlerinin özellikle dinlenme, mutlu olma, hoşça vakit geçirme gibi bireysel faydalarının yanında sosyalleşme gibi önemli toplumsal işlevleri de bulunmaktadır. Geçmişten günümüze farklı şekillerde gerçekleşen boş zaman faaliyetleri günümüzde, kent hayatının en fazla görülen toplumsal görünümlerinden biri olmuştur. Genellikle . . . bir mekân etrafında gerçekleşen kentsel boş zaman faaliyetleri, kent hayatı içerisinde spor mekanları, alışveriş mekanları, eğlence mekanları gibi mekanlar etrafında yaşanmaktadır. Çalışmaya esas konu olan alan, eğlence mekanlarıdır. Eğlence mekanları, geçmişten günümüze farklı formlarda da olsa varlık göstermeye devam etmektedir. Bu formların son dönemde en görünür olanlarından birisi de kafelerdir. Günümüzde özellikle kent hayatı içerisinde oldukça yaygınlaşan kafeler önemli bir boş zaman mekanıdır. Farklı konseptleri, fiziksel yapıları, müşteri kitleleri ile kafeler hayat- yapı ekseninde önemli bir çalışma alanıdır. Son dönemlerde bu tarz eğlence mekanları bir boş zaman faaliyetinin ötesinde gösterişçi bir tüketimin nesnesi haline de gelebilmektedir. Bu mekanlarda bulunma ile birlikte mekânı göstergesel bir değer ölçüsünde sunma oldukça yaygınlaşmıştır. Bu çalışma da bir kafe olan Huqqa özelinde mekân ve birey arasındaki etkileşim, yeni medya üzerinden tartışılmış, anlamlandırılmaya ve yorumlanmaya çalışılmıştır. Bahsi geçen mekân İstanbul’un en ünlü alkolsüz eğlence mekanlarından biridir. Ayrıca boğaz kenarına konumlanmış olan ve de konsepti, fiziksel yapısı ve toplumsal hayatı itibari ile önemli bir eğlence alanı olan mekân değerli bir araştırma alanıdır. Bu bağlamda, çalışmada Google yorumları üzerinden netnografik bir analiz yapılmıştır. Çalışma sonucunda Google üzerinden elde edilen kafeye dair yorumlar derlenmiş ve ele alınmıştır. Temelde üç unsur ekseninde şekillenen yorumlar, mekân ve değer fiyat , mekân ve kalite ile mekân ve toplumsal görünümler üzerinde kesişmektedir. Sonuç olarak, bir tüketim eyleminin gerçekleşmesi noktasında tek bir motivasyon unsurunun bulunmadığı görülmektedir. Başlı başına mekânın ve toplumsal görünümlerinin tüketim için bir itici olduğu görülmektedir Daha fazlası Daha az

Siyasetin Mizahı: Amerikan Yardımlarının “Nuhun Gemisi” Dergisinde Ele Alınış Biçiminin İncelenişi

Mehmet Emin Satır

Makale | 2022 | Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi ( 41 ) , pp.99 - 117

Siyaset, her dönemde mizahın konusu olmuştur. Resmi söyleme karşıt bir söylem geliştirmek ve siyasetin katı sınırlarını esnetebilmek noktasında mizah, önemli bir potansiyele sahiptir. Dolayısıyla da siyasi mizah, siyaset ve mizahın kesişim noktasında önemli bir araç olarak kabul edilmektedir. Siyasi mizahın birçok biçimi bulunmaktadır. Ancak yazılı olması noktasında siyasi mizah gazeteleri ve dergileri, siyasi mizahın güçlü unsurları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda yapılmış olan çalışmada siyaset ve mizah arasındaki ilişki, siyasi mizah dergileri özelinde tartışılmıştır. Çalışmanın amacı, siyaset ve mizah arasındaki ilişkiyi si . . .yasi mizahın yazılı biçimleri özelinde ortaya koymaktır. Bu bağlamda çalışma kapsamında yargısal örnekleme tekniği kullanılarak seçilen ve Türkiye’de 1949 yılında yayın hayatına başlayan Nuhun Gemisi dergisi özelinde siyasi mizahın rolü üzerinde durulmuştur. Ayrıca çalışmada nitel bir araştırma yöntemi olan doküman analizi yöntemi kullanılarak, Nuhun Gemisi dergisinin 31 sayısı incelenmiş ve Soğuk Savaş Döneminde Amerika tarafından Türkiye’ye yapılan ekonomik yardımların siyasi mizahın konusu olarak ele alınış biçimleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen verilerde de görüldüğü üzere mizah, siyaset ve toplum arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Mizah, siyasi söylemin bir unsuru olmakla beraber aynı zamanda toplumsal ve sivil muhalefetin de bir aracıdır. Mizahın bu yönü, Nuhun Gemisi dergisindeki Amerika karşıtı tutumda ve söylemde de kendisi göstermektedir Daha fazlası Daha az

Dijitalleşen Biyolojik Yurttaşlık: Change.Org Örneği

Mehmet Emin Satır

Makale | 2020 | İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi7 ( 1 ) , pp.95 - 105

Yeni bir yurttaşlık tipi olarak biyolojik yurttaşlık olgusu, hastalıklar, bedensel kusurlar ve eksiklikler ekseninde bir araya gelen bireylerin oluşturduğu yurttaşlık biçimini nitelendirmektedir. Biyolojik kökenli nedenlerden ötürü bir araya gelerek iktidarlardan, birtakım sosyal haklar talep eden biyolojik yurttaşlar, küreselleşme sonrası çağda oldukça etkili faaliyetler yürütmektedirler. Bu bağlamda biyolojik yurttaşlık olgusunda direkt olarak birey ve iktidar arasında bir ilişki söz konusudur. Yeni medya teknolojilerinin de gelişim göstermesiyle biyolojik yurttaşlık faaliyetleri, internet ortamlarında yürütülmeye başlamıştır. Bu . . .bağlamda yapılmış olan bu çalışmanın amacı, biyolojik yurttaşlık olgusunu yeni medya teknolojileri ekseninde tartışmaktadır. Çalışmada, literatür tarama yöntemi kullanılmış olup, online bir aktivizm platformu olan Change.org’un 2015-2018 yılları arasındaki raporlarda yer alan sağlık konulu kampanyalar ve bu kampanyalara yönelik katılımlar, biyolojik yurttaşlık ekseninde tartışılmıştır Daha fazlası Daha az

Yeni Medya ve Nostalji: TRT Arşiv Üzerine Bir Değerlendirme

Mehmet Emin Satır

Makale | 2021 | Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi13 ( 24 ) , pp.116 - 129

Tarihsel süreçte öncelikli olarak yurda duyulan özlem olarak kavramsallaştırılan nostalji, anlamsal olarak farklılaşmaya başlamış ve geçmiş zamana yönelmeye başlamıştır. Nostalji çerçevesinde bireyler sıkça geçmişe yönelirler ve geçmişi idealize ederler. Bu çerçevede nostaljik bakış açısının işlerliğinin temelde geçmişin idealize edilmesi ve şimdiki zamanın değersizleştirilmesi noktasında önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir. Nostaljik bakış açısının gündelik hayattaki görünürlüğü noktasında yeni medya teknolojilerinin gelişim göstermesi önemli bir eşik oluşturmaktadır. Yeni medya araçları sayesinde geçmiş, bugüne sıklıkla siraye . . .t edebilmektedir. Bu çerçevede yapılmış olan çalışmada, nostaljik bakış açısının yeni medyadaki görünümlerini ortaya çıkartmak amaçlanmaktadır. Çalışmada TRT Arşiv’in YouTube kanalı üzerinden paylaşmış olduğu içerikler, yargısal örnekleme tekniği ile belirlenmiş olup bu videolara yönelik olarak yapılmış olan yorumlar, netnografi yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen veriler, geçmişin idealize edilmesi ve şimdiki zamanın anlamsızlaştırılması çerçevesinde değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında incelenen verilerin de göstermiş olduğu üzere nostaljik bakış açısı, geçmiş ve şimdiki zaman arasında bir diyalektik sürecin sonucunda ortaya çıkmaktadır ve geçmiş idealize edilirken; şimdiki zaman değersizleştirilmektedir Daha fazlası Daha az

İdeoloji ve Sanat İlişkisi Bağlamında Sovyet Anıtsal Propagandası

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi7 ( 3 ) , pp.565 - 583

Sanat, toplumsal yapı içerisinde varlık gösteren beşeri bir olgudur dolayısıyla her sanat yapıtı, üretildiği toplumdan izler taşımaktadır. Bu çerçevede sanat ve toplum arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Sanat ve toplum arasındaki ilişki, bir noktada ideolojik çözümleme yapmayı gerektirmektedir. Her sanat yapıtı, görece olarak az ya da çok ideolojik unsurlar barındırmaktadır ve çoğu zaman iktidar yapılanmalarının etkisine açıktır. Bu bağlamda sanat eserlerinin hakim ideolojiyi yeniden ürettiği ve propaganda faaliyetlerinde etkili olarak kullanılabildiği görülmektedir. Yapılmış olan bu çalışmanın amacı, Sovyetler Birliği’nde sis . . .tematik bir şekilde yürütülen anıtsal propaganda planı doğrultusunda üretilen heykelleri, ideoloji ve propaganda kavramları ekseninde incelemektir. Çalışmada yargısal örneklem tekniği benimsenmiştir ve çalışma Vera Mukhina ile Ivan Shadr’ın eserleriyle sınırlandırılmıştır. Çalışmada yöntem olarak göstergebilim kullanılmıştır ve heykellerin göstergebilimsel çözümlemesi, Roland Barthes’in kavramsallaştırdığı düzanlam/yananlam kavramları üzerinden yapılmıştır Daha fazlası Daha az

Oryantalist Bakış Açısının Sinemaya Yansıması: The Physcian (2013) Örneği

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi6 ( 1 ) , pp.759 - 778

Doğu bilimi ya da şarkiyatçılık olarak da bilinen oryantalizm, her ne kadar Doğu kültürlerini ve dillerini tanımak için kurulmuş akademik bir disiplin olsa da içerisinde iktidar ilişkilerini de barındırmaktadır. Edward Said’in betimlediği üzere oryantalizm, Batı dünyasının Doğu dünyası üzerinde hegemonya kurabilmesini kolaylaştıran ve ön yargılardan beslenen bir düşünce sistemidir. Batı’nın kurgulamış olduğu Doğu imajı olarak da görülen oryantalizm, çok eski dönemlerden beri kendisini birçok alanda göstermektedir. Edebiyattan müziğe, resimden mimariye kadar birçok farklı alanda varlık gösteren oryantalist bakış açısının izlerine sin . . .emada da rastlanılmaktadır. Sinema, sanat formu olmasının yanı sıra bir kitle iletişim aracıdır ve toplumsal bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla sinema ve toplumsal yaşam arasında kuvvetli bir bağ bulunmaktadır. Hem görsel hem de işitsel unsurların etkili şekilde kullanılabildiği sinema aracılığıyla oryantalist bakış açısı, toplumsal düzlemde yeniden üretilebilmektedir. Oryantalist bakış açısının sinemada birçok örneği bulunmaktadır. The Physician (2013) filmi, bu örneklerin bir tanesidir. The Physician, 2013 yılında Philipp Stölzl tarafından yönetilmiş, dram/tarih türünde bir filmdir. Film, Rob Cole isimli karakterin, İbn-i Sina’dan tıp eğitimi almak için Londra’dan İsfahan’a yaptığı yolculuğu ve sonrasında gelişen olayları anlatmaktadır. Film genelinde oryantalist öğelere sıkça rastlanılmaktadır, bu bağlamda yapılmış olan çalışmanın amacı, The Physician (2013) filminde yer alan oryantalist öğeleri, içerik analizi yöntemiyle ortaya çıkartmaktır Daha fazlası Daha az

Bilginin Seyirlik Hale Dönüştürülmesi ve Kim Milyoner Olmak İster Programı Özelinde Bilgi Yarışmaları Üzerine Bir İnceleme

Mehmet Emin Satır

Makale | 2019 | Kritik İletişim Çalışmaları Dergisi1 ( 1 ) , pp.31 - 42

Bir medya gösterisi ve televizyon programı olan Kim Milyoner Olmak İster yarışması, gösteri toplumunda bilginin gösteriye dönüştürüldüğü ve bir medya gösterisi olarak bilgi ve kültürün, kültür endüstrisi tarafından kullanıldığı bir yarışma formatıdır. Televizyon yayın formatına uygun hale getirilen bilgi, aynı zamanda kapitalist ekonomizm mantığı içerisinde ödüle giden yolda bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu durum da izler kitle üzerinde kapitalist ve rekabetçi ilkelere uygun kanaatlerin oluşturulmasında etkili olmaktadır. Küresel çapta dev bir gösteriye dönüşen bilgi yarışmalarının aslında egemen doktrinin çıkarlarıyla paralel b . . .ir içeriğe büründürülmesi ve bu içeriğin aslında kültürü de kullanarak, egemen değeri yeniden ürettiği temel savıyla hareket eden bu çalışmada Kim Milyoner Olmak İster program formatı özelinde literatür taraması yöntemiyle bilgi yarışmalarının bir analizi yapılmıştır Daha fazlası Daha az

Franz Kafka’nın Dönüşüm’ünde Sosyal Dışlanmışlık Olgusu

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Folklor & Edebiyat24 ( 96 ) , pp.191 - 200

Birey ve toplum arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Bireyler, bir araya gelerek toplumu oluştururlar ve yaşamlarını oluşturmuş oldukları bu toplumsal yapı içerisinde sürdürürler. Bu bağlamda birey ve toplum arasında ilişkiler ve çelişkiler meydana gelmektedir. Sosyal dışlanma da birey ve toplum arasındaki çelişkilerden meydana gelen bir olgu olarak nitelendirilmektedir. Sosyal dışlanma, 1970’li yıllardan sonra bilinirlik kazanan bir kavram olup bireyin çeşitli nedenlerden ötürü toplumla bütünleşememesi, toplumsal yaşamın dışında kalması durumu olarak tanımlanmaktadır. Edebiyat eserlerinin, birey ve toplum arasındaki ilişkileri . . .ve çelişkileri ayrıntılı bir şekilde sunulabilmesi edebiyat ile sosyal bilimler arasında bir işbirliği yapılmasını olanaklı kılmaktadır. Dolayısıyla yapılmış olan bu çalışmada Franz Kafka’nın Dönüşüm (1915) adlı romanı sosyal dışlanma kavramı çerçevesinde incelenmiştir. Romanın kahramanı Gregor Samsa’nın öyküsü bir sosyal dışlanmışlığın öyküsü olup bu çalışmada Gregor Samsa, sosyal dışlanmış bir birey, ailesi de mikro ölçekli bir toplum olarak ele alınmıştır. Toplum ve birey arasındaki sosyal dışlanmaya yol açan çelişkiler, romanın kahramanlarının söylemleri üzerinden analiz edilerek ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Yapılmış olan bu çalışma, Dönüşüm (1915) romanına önceki çalışmalardan farklı bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır Daha fazlası Daha az

Bir Karşı Hafıza Alanı Olarak Grafiti: Banksy Örneği

Mehmet Emin Satır

Makale | 2021 | Medeniyet ve Toplum Dergisi5 ( 2 ) , pp.126 - 140

Hafıza, bireyin sahip olduğu en temel özellikler arasında yer almaktadır. Birey, hafızası sayesinde var olabilmekte, kimlik kazanabilmekte ve toplumsal yaşama ayak uydurabilmektedir. Dolayısıyla hafıza ve birey arasındaki önemli bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkinin bir benzeri toplum ve hafıza arasında da bulunmaktadır. Toplumsal hafıza da toplumsal yaşamın sürekliliği açısından önem arz etmektedir. Toplumsal yaşamda yer alan bireylerin ortak hatırlama ve unutma edimlerinin toplamı olarak kabul edilen toplumsal hafıza, bireysel yaşamı çevrelemektedir. Dolayısıyla toplumsal hafıza ve birey arasında etkileşimsel bir ilişki bulunmak . . .tadır. Toplumsal hafızanın sosyal olarak inşa edildiği tezinden hareket edilecek olursa, toplumsal hafızanın şekillendirilmesi noktasında iktidar olgusunun da önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir. Dolayısıyla toplumsal hafıza, iktidarlar için bir mücadele alanı olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda Michel Foucault’un kavramsallaştırdığı karşı hafıza olgusu dikkat çekmektedir. İktidar mekanizmaların inşa ettiği toplumsal hafızaya karşıt olarak geliştirilen karşı hafıza olgusu, azınlıklar tarafından resmî tarihe ve anlatılara karşı bir alan olarak değerlendirilebilir. Bu çerçevede yapılmış olan çalışmada bir karşı hafıza alanı olarak grafiti sanatı üzerinde durulmuştur. Banksy isimli grafiti sanatçısının çalışmaları, göstergebilim yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışma, Banksy’nin beş eseri ile sınırlandırılmış olup, incelemeye konu olan grafitiler, yargısal örnekleme tekniği aracılığıyla belirlenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, grafiti sanatının bir karşı hafıza alanı olduğunu ortaya koymaktır Daha fazlası Daha az

Metinlerarasılık Bağlamında Mitler ve Sinema: Inside Llewyn Davis (2013) Filmi ve Sisifos Miti

Mehmet Emin Satır

Makale | 2020 | Global Media Journal11 ( 21 ) , pp.1 - 18

Öz Her metin, geçmişte yazılmış olan metinlerden izler taşımakta ve onlarla bir etkileşim içerisine girmektedir. Dolayısıyla bir metni diğer metinlerden bağımsız olarak ele almak, metnin anlamlandırılması noktasında kusurlu bir yaklaşımdır. Bu bağlamda her metnin metinlerarası bir bağlama sahip olduğu söylenebilir. Rus dilbilimci Mikhail Bakhtin'in fikirsel olarak öncülüğünü yaptığı ve sonraki dönemde Julia Kristeva'nın geliştirmiş olduğu metinlerarasılık, metinlerin incelenmesi noktasında oldukça işlevseldir. Temelde metinlerin birbirleriyle olan etkileşimini ve ilişkisini niteleyen bir kavram olarak metinlerarasılık, metin incelem . . .elerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Metinlerarasılık yaklaşımına göre her şey bir metin olarak ele alınabilir. Bu bağlamda sinema filmlerinin de birer metin olduğunu belirtmek gerekmektedir. Yazılı kültüre geçiş yapılmadan önce toplumlar için oldukça önemli yapılar olan mitlerin izlerine birçok metinde rastlanılmaktadır. Dolayısıyla mitler ve diğer metinler arasında metinlerarası bir ilişkiden bahsedilebilir. Bu bağlamda yapılmış olan bu çalışmada Ethan Coen ve Joel Coen (Coen Kardeşler)'in 2013 yılında yapmış oldukları Inside Llewyn Davis filmi, Antik Yunan dünyasına ait bir mit olan Sisifos ile kurmuş olduğu etkileşim ekseninde metinlerarasılık bağlamında incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı, sinema ve mitler arasındaki metinlerarası ilişkiyi Inside Llewyn Davis filmi özelinde açığa çıkartmaktır. Each text carries traces of the texts written in the past and interacts with them. Therefore, it is a flawed approach to addressing a text independently from other texts. In this context, it can be said that each text have intertextaulity aspect. The intertextuality developed by the Russian linguist Mikhail Bakhtin, who was the intellectual pioneer and later developed by Julia Kristeva, is highly functional in the analysis of texts. Basically, intertextuality is often used in text analysis as a concept that characterizes the interaction and relationship between the texts. According to Roland Barthes : "Every text is an intertext; other texts are present in him at varying levels, in more or less recognizable forms: the texts of the earlier culture and those of the surrounding culture; all text is a new fabric of old quotations. " In this context, it can be said that movies are text. The traces of myths, which are very important structures for societies, are found in many culture before the transition to written culture. Thus, it can be said that there is intertextual relationship between myths and other texts. In this study, Ethan Coen and Joel Coen (Coen Brothers) who directed, the film Inside Llewyn Davis (2013) was examined in the context of intertextuality on the interaction with Sisifos, a myth of the Ancient Greek world. The aim of this work, is to reveal the intertextual relationship between cinema and myths in the particular Inside Llewyn Davis (2013) movie Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms