Filtreler
Filtreler
Bulunan: 8 Adet 0.001 sn
İlgili Araştırmacılar [1]
Tam Metin [1]
Yayın Tarihi [1]
Dergi Sayısı [1]
Yayın Dili [2]
Editör/Editörler [1]
Dentoskeletal effects of Twin Block and Herbst appliances in patients with Class II division 1 mandibular retrognathy

ASLI BAYSAL

Makale | 2014 | European Orthodontic Society

OBJECTIVE: The aim of this study is to evaluate dentoskeletal effects of Herbst and Twin Block (TB) appliance therapies in Skeletal Class II malocclusion. SUBJECTS AND METHODS: Herbst group consisted of 11 girls and 9 boys (mean age = 12.74±1.43 years), TB group comprised of 10 girls and 10 boys (mean age = 13.0±1.32 years), and control group included 9 girls and 11 boys (mean age = 12.17±1.47 years). Mean treatment/observation times were 15.81±5.96 months for Herbst, 16.20±7.54 months for TB, and 15.58±3.13 months for control group. Pre-treatment (T0) and post-treatment (T1) lateral cephalograms were traced using a modified Panc . . .herz’s cephalometric analysis. Inter-group differences were evaluated with one-way analysis of variance, and intra-group differences were assessed with paired samples t-test at the P < 0.05 level. RESULTS: In control group, all sagittal and vertical skeletal measurements increased as a result of continuing growth. However, skeletal discrepancy and overjet remained unchanged. After functional appliance therapy, greater increases were recorded in TB group for all mandibular skeletal measurements compared with those in control group. Upper dental arch distalization and lower incisor protrusion were significant in Herbst group, compared with control. All face height measurements increased after functional appliance therapy. IMPLICATIONS AND CONCLUSIONS: In TB group, the treatment effects were mainly due to mandibular skeletal changes. Both skeletal and dental changes contribute to Class II correction with Herbst appliance therapy. Herbst appliance may be especially useful in Skeletal Class II patients with maxillary dentoalveolar protrusion and mandibular dentoalveolar retrusion, whereas TB appliance may be preferred for skeletal mandibular retrognathy patients Daha fazlası Daha az

Beyşehir Gölü’nde gümüşi havuz balığının (Carassius gibelio Bloch, 1782) bazı populasyon özellikleri ve biyoekolojik durumunun belirlenmesi

Ezgi Dinçtürk

Yüksek Lisans | 2014 | Fen Bilimleri Enstitüsü

Nisan 2013 – Mart 2014 tarihleri arasında Beyşehir Gölü’nde yürütülen bu çalışmada; gümüşi havuz balığının (Carassius gibelio) bazı populasyon özellikleri ve biyoekolojik durumu belirlenmiştir. Mevsimsel olarak gerçekleştirilen su örneklemelerinde, sıcaklık, tuzluluk, oksijen, pH, iletkenlik, TDS, sekki diski derinliği, toplam askıdaki madde, organik madde, inorganik madde, % organik madde, klorofil-a, nitrit, nitrat, toplam azot, toplam sertlik, Ca, Mg, amonyum ve fosfat analizleri yapılmıştır. Aylık olarak gerçekleştirilen balık örneklemelerinde ise Carassius gibelio’nun total boy, çatal boy, ağırlık, iç organ ağırlığı, gonad ağır . . .lığı ve yaş parametreleri ölçülerek kondisyon faktörü, gonadosomatik indeks (GSI), eşey oranı, iç organ yüzdesi, boy frekansı, boy – ağırlık ilişkisi ve von Bertalanffy büyüme parametreleri hesaplanarak istatistik analizleri gerçekleştirilmiştir. Beyşehir Gölü’nde su sıcaklığı ilkbaharda ortalama 16,89, yazın 22,10, sonbaharda 15,94 ve kış mevsiminde ise 5,52 °C olarak ölçülmüştür. Tuzluluk değeri ortalama ‰ 2, pH yaklaşık 8 iken çözünmüş oksijen konsantrasyonunun 7,75 ile 11,13 mg/l arasında değiştiği belirlenmiştir. İletkenlik değerleri 360,4 ile 423,5 μS/cm, toplam çözünmüş katı madde miktarı (TDS) 176,39 – 210,48 mg / lt, sekki diski derinliği 85 -180 cm, toplam askıda katı madde (TPM) değerleri 0,02 - 20,46 mg / lt arasında tespit edilmiştir. Sudaki organik madde miktarı (POM) kış aylarında belirlenememişken, en yüksek değer sonbaharda 2,70 mg/lt olarak ölçülmüştür. İnorganik madde oranı ise (PİM) 0,02 - 17,76 mg / lt, sudaki organik madde miktarı % 4,85 - 36,35, klorofil-a 26,19 - 3,36 μg/l arasında belirlenmiştir. En yüksek nitrit (NO2-N) değerine kış (0,02 mg / lt), nitrat (NO3-N) değerine yaz (0,38 mg/lt) toplam azot miktarına kış (1,95 mg / lt), sudaki sertlik oranına ise yaz mevsiminde (20,28 d°H) rastlanmış, en yüksek Ca ve Mg değerleri de yaz mevsiminde sırasıyla ortalama 84,70 mg/lt ve 42,03 mg/lt olarak saptanmıştır. Amonyum değerleri ise sonbaharda ölçüm aralıklarının dışında çıkmış ve en yüksek değere kışın (0,67 mg/l) rastlanmıştır. Sudaki fosfat (PO4-P) oranı ise sonbahar ve kış aylarında ölçülebilmiş, sırasıyla 0,02 ve 0,03 mg/lt olarak belirlenmiştir. Gümüşi havuz balığı bireylerine en fazla (346 birey) Haziran ayında rastlanmıştır. Maksimum uzunluğa sahip birey (28,4 cm) Nisan ayında minimum boy uzunluğuna sahip birey ise (8,5 cm) Mayıs ayında yakalanmıştır. Maksimum ağırlık 408,0 gr ile Nisan ayında, minimum ağırlık ise 22,0 gr ile Ağustos ayında tespit edilmiştir. Örneklenen bireylerin % 52’sinin dişi, % 48’inin erkek olduğu ve 2 ile 7 yaş arasında dağılım gösterdikleri belirlenmiştir. Von Bertalanffy büyüme parametrelerinden a katsayısı 11,991, b katsayısı 0,393, R2 değeri 0,815, L∞ 19,755 ve k katsayısı ise 0,934 olarak hesaplanmıştır. Ortalama gonadosomatik indeks değerleri % 10,9 ile % 0,8 arasında, kondisyon faktörü ise erkek ve dişi bireylerde 1,5 - 1,7 arasında hesaplanmıştır. Dişi bireylerde GSI değerleri Mart ayında en yüksek değere ulaşmıştır. İç organ yüzdesi ise dişi bireylerde % 15,8 ile Şubat ayında maksimum değere ulaşırken, erkek bireylerde % 13,4 ile Ekim ayında en yüksek değer görülmüştür. xi Sonuç olarak, oligotrof özellik taşıyan Beyşehir Gölü’nün su derecelendirmesinin 1. sınıf özellikte olduğu, besin yükü anlamında kısa vadeli bir risk taşımadığı ve su koşullarının Carassius gibelio’un yaşamını sürdürebilmesi için uygun olduğu belirlenmiştir. Göldeki aşırı av baskısı, erken cinsel olgunluğa erişmeleri ve/veya ortamdaki besin zenginliğinin azalması gibi nedenlerle türün giderek küçüldüğü ve ekonomik önemini yitirmeye başladığı görülmüştür. Türün üreme davranışının Nisan - Haziran ayları arasında yoğunlaştığı saptanmıştır Daha fazlası Daha az

Manisa ili su ürünleri tüketim ve tercihleri üzerine bir araştırma

Remzi Çelik

Yüksek Lisans | 2014 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZET Çalışmada Manisa İli Merkez İlçesi’nde ikamet eden nüfusun su ürünleri tüketim miktarı ve tüketim tercihlerinin belirlenmesi ve gelir durumunun tüketim üzerindeki etkilerinin ortaya konması amaçlanmıştır. 57 mahalleden oluşan Manisa İli Merkez İlçesi’nde mahallelerin nüfus yoğunluğuna göre örneklem oranı hesaplanmış, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden basit rastlantısal örnekleme yöntemi ile 410 hane belirlenmiştir. 2014 yılı Haziran ve Ağustos aylarında belirlenen hanelerde örnekleme alınan bireylere doğrudan görüşme ile 29 soru içeren bir anket uygulanmıştır. Anket verileri frekans-yüzde analizleriyle değerlendirilmiştir. . . .“Aylık gelir düzeyi” bağımsız değişkeniyle bağımlı değişkenler arasındaki ilişkilerin anlamlı olup olmadığı Chi-Kare (χ2) önemlilik testi ile belirlenmiştir. İstatistiksel değerlendirmeler için MS Excel paket programı ve SPSS (The Statistical Package for the Social Sciences) 17.0 istatistik programı kullanılmıştır. Ankete katılanların % 92’sinin su ürünleri tükettiği, çoğunluğunun haftada 1 kez (% 36) ve aylık 1-2 kg (% 35) balık tüketimi olduğu tespit edilmiş ve kişi başı yıllık su ürünleri tüketimi 7,8 kg olarak hesaplanmıştır. Balık tüketme nedeni dengeli ve sağlıklı beslenme (% 56), tüketmeme nedeni ise alışkanlığın olmaması (% 52) olarak ortaya çıkmıştır. Balık etinin en çok tüketilen et türleri içerisinde % 7 ile son sırada yer aldığı, en çok tüketilen deniz balığının hamsi (% 43), tatlı su balığının ise alabalık (% 48) olduğu belirlenmiştir. Balık, çoğunlukla kış mevsiminde (% 63) tüketilmekte, halk pazarından satın alınmakta (% 60) ve satın alırken tazeliğine dikkat edilmektedir (% 28). Ankete katılanların % 82 'si balığı taze olarak, evde (% 80) tükettiklerini ve tüketim şekli olarak kızartmayı (% 47) tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Omurgasız su ürünlerinin ankete katılanların büyük çoğunluğu tarafından (% 52) tüketilmediği, kültür balıklarının ise avcılık balıklarına oranla daha küçük bir kitle (% 13) tarafından tüketildiği ve ankete katılanların lezzet yetersizliği nedeniyle (% 35) kültür balıklarının avcılık balıklarından farklılık gösterdiği algısında oldukları belirlenmiştir. Ankete katılanların çoğunluğunun (% 32) 850-1500 aylık gelir düzeyine sahip olduğu tespit edilmiş, aylık gelir düzeyi ile su ürünleri tüketimi, su ürünleri tüketmeme sebebi, su ürünleri tüketim yeri, mevsimi, tüketme biçimi, pişirme yöntemleri, hazır su ürünleri tercihi ve omurgasız su ürünleri tüketimi arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak anlamlı ( Daha fazlası Daha az

Investigation of gold nanoparticle doping onthe sensing properties of polypyrole based conducting polymer

Abdullah Bayram

Yüksek Lisans | 2014 | Graduate School of Natural and Applied Sciences

Besides human health, toxic gases are harmful for both animal and plant health. Various concentrations cause so many fatal or permanent problems. Therefore, controlling toxic gases (carbon monoxide, carbon dioxide, ammonia), and oxygen at the indoor environment is of vital importance. In this study, effect of gold nanoparticle doping on the gas sensing properties of pyrrole-based conductive polymers were investigated via acoustic wave and electrical based techniques. In this study, quartz crystal microbalance technique was used. Quartz Crystal Microbalance is a powerful technique for nano scale determination of the sorption properti . . .es of materials. According to Sauerbrey relation, the mass change on quartz crystal electrode cause a certain shift in the resonant frequency of a vibrating crystal oscillator. This shift can be monitored using QCM method. Being easily supplemented, synthesized, modified with different kinds of functional groups and improved gas sorption properties, conducting polymers are suitable for gas sensors. Polypyrrole, polypyrrole-ferrocene, polypyrrole-gold-ferrocene and polypyrrole-gold were synthesized except ferrocene and used along with pure ferrocene throughout this study. A series containing polypyrrole-based materials doped with gold nanoparticles were formed. Dispersions containing 0.1 g of each material in 20 mL dimethylformamide (DMF) were prepared and agitated for 1 h on magnetic stirrer. The dispersions were filtered out using zero – 450 nm mesh filters. 5 L from each of these dispersions were then drop-cast onto AT-cut gold-coated quartz crystal microbalance (QCM) electrodes. To yield higher conductance values, the prepared dispersions were directly drop-cast onto gold interdigitated (IDE) glass electrodes with 3 m interdigit spacing without filtering. The coated electrodes were dried on hot plate at 50 °C for 1 h to deposit thin-films. The thin-film coated electrodes were placed in an electromagnetically shielded test cell specifically designed for gas measurements. An array of computer controlled mass flow meters were used to maintain CO, CO2, O2 and NH3 gas flow into the test cell with alternately varying concentration levels ranging between 0 vol% to 100 vol% in predetermined intervals. Gas sensor responses of the thin-film coated QCM electrodes were assessed by measuring the frequency shift of the vibrating quartz crystal from its natural resonance frequency due to gas sorption onto the deposited thin-films. The frequency shift are evaluated according to value into adsorbed mass consistent with Sauerbrey relation. Responses from the interdigitated electrodes were assessed by measuring the resistance changes through the thin-film coating under a compliance current value of 1.0000 mA. xx Effect of gold nanoparticle doping on the gas sensing properties of pyrrole-based conductive polymers were investigated via quartz crystal microbalance and interdigitated electrode techniques. A sequence were created from PPy, Fc, PPy-Fc, PPy-Au and PPy-Fc-Au. Modification of PPy with ferrocene caused the sensitivity of the PPy-Fc material fell down with respect to bare PPy but increased with respect to bare Fc. After gold doping to PPy-Fc the sensitivity to CO2 increased with respect to PPy-Fc. Gold doping to PPy-Fc increased sensitivity to CO2, whereas gold doping to PPy decreased sensitivity to CO2 with respect to bare PPy. Modification of PPy with ferrocene, the sensitivity of the PPy-Fc material were increased, even though bare Fc showed low sensitivity value for NH3 gas. After gold doping to PPy-Fc the sensitivity to O2 was higher than bare PPy, Fc and PPy-Fc, but the sensitivity to NH3 decreased with respect to PPy-Fc giving sensitivity values close to bare PPy, whereas gold doping to bare PPy increased the sensitivity to O2 with respect to Fc and nearly was dropped to halve of the sensitivity to NH3. From the results show that PPy, PPy-Au, Fc, PPy-Fc are selective to NH3 with respect to the other gasses. ÖZET Toksik gazlar insan sağlığının yanında hem hayvanların hem de bitkilerin sağlığı için zararlıdır. Farklı konsantrasyonlar sağlık üzerinde çeşitli kalıcı veya ölümcül problemlere yol açarlar. Bu yüzden ortamdaki toksik gazların (karbon monoksit, karbon dioksit, amonyak) ve oksijenin ortamdaki kontrolü hayati önem arz etmektedir. Bu çalışmada, altın nanoparçacık katkılamanın pirol tabanlı iletken polimerlerin gaz algılama özelliklerine olan etkisi akustik dalga tekniği ve elektriksel ölçüm yöntemleriyle incelenmiştir. Bu çalışmada, kuartz kristal mikrobalans metodu kullanılmıştır. Kuartz kristal mikrobalans, nanogram mertebesinde, malzemelerin gaz tutma özelliklerini inceleyebileceğimiz bir tekniktir. Sauerbrey ilişkisine göre, kristal elektrotundaki kütle değişimi, titreşen kristal elektrotta belirli bir frekans kaymasına neden olur. Bu değişim QCM metodu ile ölçülebilir. İletken polimerlerin kolayca katkılanabilmesi ve sentezinin kolay olması ayrıca kolayca farklı fonksiyonel grupların bağanabilmesi ile gaz adsorplama özellikleri iyileştirilebilir olması gaz sensor uygulamaları için uygun malzemelerdir. Bu çalışmada, polipirol temelli olarak sentezlenmiş ve altın nanokatkılanmış olan malzemelerden seri oluşturulmuştur. Polipirol, polipirol-ferrosen, polipirol-altın- ferrosen, polipirol-altın ve ferrosen çalışmada kullanılmıştır. Herbir malzemenin 10 miligramı 20 mililitre dimethylformamide (DMF) içinde dispersiyonları hazırlanmıştır. Bu dispersiyonlar manyetik karıştırıcıda bir saat karıştırılmış ve filtre aralığı maksimum 450 nanometre olan filter ile süzülmüştür Herbir malzemenin dispersiyonu 50 mikrolitre A-T kesim kuartz kristal elektroduna damlatma ile kaplama metodu ile kaplanmıştır.Daha iyi iletkenlik alabilmek için 3 mikrometre aralıklı taraklı altın elektrotlar üzerine malzemeler filtre edilmeden damlatılmıştır. Oluşturulmuş olan filmler sıcak tabaka üzerinde 50 0C bir saat süre ile kurutulmuştur. İnce film kaplı elektrotlar, gaz ölçümlerinin yapılabilmesi için tasarlanmış, elektromanyetik alan korumalı test hücresi içine yerleştirilmiştir. Bilgisayar kontrollü kütle akışmetreler ile önceden belirlenen zaman aralıklarında hacmen %0 ve %100 arasında değişebilen konsantrasyonlarda, ortama CO, CO2, O2 ve NH3 gazları gönderilmiştir.Gönderilen gazın QCM electrodundaki film yüzeyine adsorbe veya absorbe olmasına bağlı olarak rezonans frekansında kaymalar ölçülüp, Sauerbrey denklemine göre adsorbe olan gaz miktarı belirlenmiştir. Iç içe geçmiş taraklı elektrotlardan gaza bağlı ve 1 mikroamper akım sınırlaması olarak sonuçlar alınmıştır. xxiii İç içe geçmiş taraklı elektrot ve QCM tekniği kullanılarak altın katkılamanın polipirol tabanlı iletken polimerlerin gas algılama özelliklerine olan etkisi incelenmiştir. PPy, Fc, PPy-Fc, PPy-Au ve PPy-Fc-Au dan bir seri oluşturulmuştur. Polipirolün Fc ile modifikasyonu, PPy-Fc’nin duyarlılığı PPy ye göre azalmış fakat Fc ye göre artırmıştır. PPy-Fc altın katkılamakla CO2 e duyarlılık PPy-Fc ye göre artmıştır. Karbondioksite karşı olan duyarlılık, PPy-Fc altın katkılamakla artmış fakat PP ye altın katkılamakla PPy ye olan duyarlılık azalmıştır. Amonyak gazına karşı olan duyarlılık polipirolun ferosenle modifikasyonu ferosene göre artmış. Oksijene karşı olan duyarlılıkaltın katkılanmış PPy-Fc de PPy, Fc ve PPy-Fc ye göre daha fazladır fakat amonyağa karşı olan duyarlılık katkılama ile polipirole yakın bir sonuç çıkmıştır ama bunu yanın da oksijene olan duyarlılık altın katkılama ile ferosen ile modifikasyona göre artmıştır. Sonuçlara göre PPy, PPy-Au, Fc, PPy-Fc amonyağa karşı seçici davranmıştır Daha fazlası Daha az

Balık ununun buğday gluteni ile ikamesinin Pangasius (Pangasius hypophthalmus Suavage, 1878) balıklarının büyüme performansı ve yem değerlendirme üzerine etkileri

Gizem Orhun

Yüksek Lisans | 2014 | Fen Bilimleri Enstitüsü

Bu çalışmada, balık yemlerinde hayvansal protein kaynağı olarak kullanılan balık ununun buğday gluteni ile farklı oranlarda ikame edilerek pangasius (Pangasius hypophthalmus, S. 1878) balıklarında büyüme ve yem değerlendirme performansına olan etkileri incelenmiştir. Referans yemi olarak, balık unu % 42 oranında kullanılmış (BU42), diğer deneme yemlerinde ise balık unu oranı % 22 (BU22), % 12 (BU12) ve % 0 (BU0)’a kadar azaltılarak protein - yağ seviyesi yaklaşık % 45 protein, % 10 yağ olacak şekilde buğday gluteni ilave edilmiştir. Deneme yemleri ile 12 hafta boyunca 80 lt kapasiteli 12 adet akvaryumda beslenen pangasius balıkların . . .da büyüme parametreleri, yem değerlendirme performansı, vücut kimyasal kompozisyonu ile yağ asidi ve aminoasit profili tespit edilmiştir. Besleme denemesi boyunca bütün grupların su sıcaklığı, çözünmüş oksijen ve pH değerleri benzer aralıkta seyretmiştir (p > 0,05). Deneme boyunca bütün gruplarda yüksek oranda ölümler kaydedilmiş olup B22, BU12, BU42 ve BU0 balıklarının toplam yaşama yüzdeleri sırasıyla % 60, % 55, % 55 ve % 45 olarak gerçekleşmiştir. BU22 ve BU42 gruplarının yem tüketim değerleri BU0 ve BU12 gruplarından daha fazla belirlenirken (p < 0,05) BU0 ve BU12 gruplarının yem tüketim miktarları benzer bulunmuştur (p > 0,05). BU0 grubunun SGR’ı BU12, BU22 ve BU42 gruplarının ortalama SGR’ından önemli derecede düşük bulunmuş (p < 0,05), ancak BU12, BU22 ve BU42 gruplarının SGR değerlerinin aralarındaki farkın önemsiz olduğu tespit edilmiştir (p > 0,05). BU12, BU22 ve BU42 gruplarının Yem Değerlendirme Oranları arasında istatistiksel fark bulunmazken (p > 0,05), BU0 yemi ile beslenen grubun yem değerlendirme oranı diğer gruplara göre önemli derecede yüksek ulunmuştur (p < 0.05). Kg büyüme için kullanılan protein miktarları; BU0 grubunda 1,956 gr, BU12 grubunda 690 gr, BU22 grubunda 758 gr ve BU42 grubunda 643 gr olarak hesaplanmıştır. BU0, BU12, BU22 ve BU42 deneme gruplarının kg büyüme için kullanılan enerji miktarları ise sırası ile; 86,5 MJ, 32,2 MJ, 33,2 MJ ve 28,6 MJ olarak hesaplanmıştır. Deneme gruplarının vücut nem ve protein oranınları arasında önemli bir fark tespit edilmemiştir (p > 0,05). Ancaki BU12 grubunun yağ oranı diğer gruplara göre fazla (p < 0,05), yine başlangıç balıklarının ve BU0 grubunun kül değerleri, diğer gruplara göre yüksek bulunmuştur (p < 0,05). Deneme gruplarının vücut omega - 3 (C18:3 n3, C20:3 n3) ve omega - 6 (C18:3 n6, C220+C20:3 n6) yağ asitleri oranları başlangıç balıklarına göre daha düşük seviyede gözlenmiştir. Deneme balıklarının esansiyel aminoasit oranları; başlangıç balıkları ile, BU0, BU12, BU22 ve BU42 gruplarında sırası ile % 11,86, % 12,9, % 11,39, % 11,97 ve % 10,92 olarak belirlenmiştir. Sonuçlara göre; pangasius yemlerinde balık ununun % 12 seviyesine kadar buğday gluteni ile ikame edilmesinin büyüme ve yem değerlendirme performansını olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. Ancak, bu türün çok çabuk strese girmesi nedeniyle akvaryum koşullarında besleme ve büyütme denemelerinde çok hassas olunması gerektiği önerilmektedir. In this study, the impact of fish meal, which is used as a source of animal protein in fish feed, on the growth and feed performance of pangasius (Pangasius hypophthalmus, S. 1878) fish by substituting with wheat gluten in different proportions is examined. As a feed reference, fish meal % 42 (BU42) used, on the other trial feeds by decreasing the fish meal rate as % 22 (BU22), % 12 (BU12) and % 0 (BU0) and by making no difference on protein - fat level (% 45 protein, % 10 fat) wheat gluten was added. The growth parameters, feeding performance, the body with the chemical composition of fatty acid and amino acid profiles of pangasius fish, which were fed with trial feeds for 12 weeks with 80 L capacity of 12 units in the aquarium, have been identified. During the trial study, water temperature, dissolved oxygen and pH values for all groups remained similar range (p > 0.05). During the this high level of death was recorded in all groups and the total survival percentage of BU22, BU12, BU42 and BU0 groups was observed as % 60, % 55, % 55 and % 45 respectively. While BU22 and BU42 groups feed consumption values were determined significantly higher than BU0 and BU12 groups feed consumption values (p < 0.05), BU0 and BU12 groups feed consumption values were detected similar (p > 0.05). SGR value of BU0 group was found significantly lower than the average SGR value of BU12, BU22 and BU42 groups (p < 0.05), but the different SGR values of BU12, BU22 and BU42 were found as significantly lower (p > 0.05). There wasn’t a statistical difference among BU12, BU22 and BU42 groups feed conversion ratio, whereas the feed conversion of BU0 group was found higher when compared to other groups. Protein amount used for growth was calculated as in the group of BU0 1956 gr, in the group of BU12 690 gr, in the group of BU22 758 gr, in the group of BU42 643 gr. BU0, BU12, BU22 and BU42 trial groups energy amount used for kg gowth was calclated as 86.5 MJ, 32.2 MJ, 33.2 MJ and 28.6 MJ respectively. There weren’t any significant differences between the ratio of the body moisture and protein content of the trial groups (p > 0.05). However fat content of the BU12 group was found more than the other groups (p < 0.05), origin fishes and BU0 group ash values were found higher than the other groups (p < 0.05). Trial groups body omega – 3 (C18:3 n3, C20:3 n3) and omega - 6 (C18:3 n6, C220+C20:3 n6) fatty acids rates were observed lower than origin fishes. Trial fishes essantial amino acid values were determined as follows; origin fish, BU0, BU12, BU22 and BU42 groups, % 11.85, % 9.12, % 11.39, % 11.97 and % 10.92 respectively. Trytophan was not detected in any trial fish. According to the survey results; it is found that the substitution of pangasius feed as %12 with wheat gluten affect the growth and feed performance positively. However, due to this type of fish get stressed very quickly, it is advised to be so sensitive in the trials of feeding and growing of pangasius fish under aquarium conditions Daha fazlası Daha az

Destinasyon çekicilik unsuru olarak mutfak turizmi (İzmir Yarımadası örneği)

Zağralı, Egem

Yüksek Lisans | 2014 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

Ġnsanların seyahat etme nedenleri arasına her gün bir yenisi eklenmektedir. Rakiplerinden farklı çekicilikler sunabilen destinasyonlar, istek ve beklentileri büyük bir hızla değiĢen turistleri kendilerine çekmekte daha baĢarılı olmaktadır. Bu çalıĢmada destinasyonlarda çekicilik unsuru olarak son dönemlerde bilinirliği artmakta olan mutfak turizminin Ġzmir Yarımadası için uygulanabilirliği değerlendirilmiĢtir. ÇalıĢmanın bilimsel yazın bölümünde; ilk olarak turizmde destinasyon kavramı ve destinasyon çekicilik unsurlarına yer verilmiĢtir. Daha sonra mutfak turizmi ile ilgili tanım ve kavramlardan bahsedilmiĢ ve mutfak turizminin des . . .tinasyonların rekabet edilebilirliğine olan katkısı irdelenmeye çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmada, mutfak turizminin destinasyonlarda çekicilik unsuru olarak uygulanabilirliği; turistlerin görüĢleri alınarak belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. Tatil için Ġzmir Yarımadası’nda bulunan ilçeleri tercih eden yerli-yabancı turistlerin yerel mutfak hakkındaki düĢünceleri yapılandırılmıĢ bir anket formu yardımı ile toplanmıĢ ve incelenmiĢtir. Yerli-yabancı turistlerden anket yöntemi ile toplanan veriler, SPSS programı ile değerlendirilmiĢtir. AraĢtırmadan elde edilen veriler ile yerli ve yabancı turistlerin Ġzmir Yarımadası’nın yerel yemeklerini beğendikleri fakat destinasyon tercihlerinde çekicilik unsuru olarak yerel yemeklerin ilk sırada yer almadığı tespit edilmiĢtir. Son olarak Ġzmir Yarımadası’nda mutfak turizminin geliĢtirilebileceği belirlenmiĢtir Daha fazlası Daha az

Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları Sempozyumu (ASYU-2014), 09-10 Ekim 2014 – İzmir : bildiriler kitabı

Zağralı, Egem

Kitap | 2014 | Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları (ASYU) Sempozyumu , pp.164 - 172

Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları (ASYU) Sempozyumu, 9-10 Ekim 2014 tarihleri arasında İzmir'in yeni kurulan devlet üniversitesi olan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) desteğiyle İzmir'de düzenlenmiştir. Sempozyum, disiplinler arası bir konu olan akıllı sistemler alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmeyi ve aralarında etkin bir iletişim platformu oluşturmayı hedeflemektedir. Sempozyumda Yapay Sinir Ağları, Bulanık Mantık, Karma Akıllı Sistemler, Bilgi Tabanlı Sistemler, Evrimsel Hesaplama, Uzman Sistemler, Evrimsel Algoritmalar, Makine Öğrenmesi, Örüntü Ta . . .nıma, Akıllı Elektronik Sistemler gibi yöntemler ve bu yöntemlerin liste ile sınırlı olmamak üzere aşağıdaki örnek alanlardaki uygulamaları konu alınmıştır Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms