Filtreler
Filtreler
Bulunan: 326 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [4]
Tam Metin [1]
Eser Sahibi [20]
Yayın Türü [3]
Yayın Tarihi [10]
Yayıncı [8]
Kayıt Giriş Tarihi [20]
Tez Danışmanı [2]
Dergi Sayısı [9]
Yayın Dili [2]
Konu Başlıkları [20]
Dergi Adı [7]
Editör/Editörler [3]
İrritabl Bağırsak Sendromlu Bireylerin Beslenme ve Yaşam Kaliteleri: Niteliksel Araştırma Örneği

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp.381 - 386

Amaç: Bu çalışmada, irritabl bağırsak sendromu olan bireylerin mevcut sağlık durumlarına yönelik beslenme ve yaşam kalitelerinin niteliksel olarak araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma, 13 Mayıs-16 Eylül 2019 tarihleri arasında 20 irritabl bağırsak sendromu olan birey ile yürütülmüştür. Bireyler ile yüz-yüze derinlemesine gerçekleştirilen görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Görüşmelerde bireylerin beslenme ve yaşam kalitelerine yönelik açık uçlu sorular sorulmuştur. Niteliksel verilerin analiz edilmesinde yorumlayıcı fenomenolojik analiz yöntemi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya ka . . .tılan bireylerin cevaplarından elde edilen veriler dört ana tema altında kategorize edilmiştir. Bu temalar sırasıyla 1. Tedavi alternatifleri ile ilgili düşünce ve deneyimler, 2. Beslenme alışkanlıkları ve iştah durumuna etkisi, 3. Verilen diyet ile ilgili duygu, düşünce ve deneyimler, 4. Hastalığın günlük yaşama etkisi başlıklarından oluşmuştur. Bireylerden bazıları doktor/diyetisyen önerileri dışında alternatif tedavi yöntemi arayışına girdiklerini belirtmişlerdir. Bireyler İBS semptomları nedeni ile beslenme alışkanlıklarında ve iştah durumlarında değişiklik olduğunu bildirmişlerdir. Sonuç: İrritabl bağırsak sendromlu bireylerde tıbbi beslenme tedavisine yönelik farkındalığın artırılmasının bireylerin yaşam kalitelerinin artmasına katkı sağlayabileceği saptanmıştır. Hastalığın kramp, ağrı, şişkinlik, gaz, ishal veya kabızlık gibi günlük yaşamdaki olumsuz etkilerinin azaltılması, sağlık profesyonellerinin irritabl bağırsak sendromu tedavi eğitiminde hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlayabilir Daha fazlası Daha az

Çocukluk Döneminde Meningokoksemiye Güncel Yaklaşım ve Hemşirelik Bakımı

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 8 ) , pp.229 - 235

Meningokok hastalıkları nadir olmakla birlikte çocukluk çağında özellikle beş yaş altında sık görülen, çocuk sağlığını büyük oranda riske atarak çok ağır seyredebilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Çocuklarda ciddi oranda mortalite ve morbiditeye neden olan meningokoksemide erken tanı ve tedavi hayat kurtarıcıdır. Acil servislerde ve yoğun bakımlarda çalışan hemşirelerin hastayı değerlendirmesi, izlemesi, tedavisi ve bakımındaki rolü hastalığın seyri açısından önemlidir. Literatürde meningokoksemili hastanın hemşirelik bakımı ve girişimlerine yönelik sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu makalede güncel kaynaklar doğrultusunda . . ., meningokoksemili hastanın hemşirelik bakımı gözden geçirilerek hemşirelik literatürüne katkı sağlaması ve alanda çalışan hemşirelere rehberlik etmesi amaçlanmıştır Daha fazlası Daha az

İlaç Uygulamalarının Değerlendirilmesi: Hemşirelik Alışkanlıkları

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp.251 - 256

Amaç: Bu çalışma hemşirelerin ilaç uygulama alışkanlıklarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Retrospektif bir çalışmadır. Evreni, 2017-2020 yılları arasında bir grup hastanesinde ilaç uygulama sürecine katılan 10.198 hemşire oluşturmuştur. Hastanelerin her birinden örnekleme kaç hemşire alınacağı tabakalı rastgele örneklem yöntemi kullanılarak 395 olarak hesaplanmıştır. Kurumda her yıl hemşirelerin ilaç uygulama alışkanlıkları takip etmek ve iyileştirilmesi gereken konular belirlemek için gözlemler yapılmaktadır. Araştırmanın verileri bu gözlem formlarının incelenmesi ile elde edilmiştir. Bulgular: Çalışmada 395 hem . . .şirenin gözlem verileri incelenmiş ve hemşirelerin gözlem kriterlerini doğru uygulama oranı %88 bulunmuştur. “İlaç etkileşiminin kontrolü (%52)” en düşük olan başlık, “Yapılan ilacın isteminin olması (%99) ise en yüksek olan başlık olarak tespit edilmiştir. Yapılan gözlemlerde hemşirelerin %78.7’sinin ilaç uygulamadan önce kimlik kontrolü yaptığı, hemşirelerin mesleki deneyimi arttıkça kimlik doğrulama yapma oranlarının arttığı tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmada hemşirelerin çoğunluğunun ilaç uygulama süreci ile ilgili belirlenen kriterleri doğru uyguladığı görülmüştür. Çalışanların ilaç uygulama sürecindeki eksikliklerle ilgili farkındalıklarının arttırılması ve doğru uygulamaların kurum kültürü olarak yerleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle periyodik olarak yapılan gözlemlerin devam etmesi ve süreçteki eksiklerle ilgili gerekli eğitimlerin planlanması faydalı olacaktır Daha fazlası Daha az

Salgın Sürecinde Çocuk Acil Servise Zehirlenme ile Başvuran Çocukların Özelliklerinin Değerlendirilmesi: Retrospektif Bir Çalışma

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp.421 - 427

Amaç: Bu araştırma, COVID-19 salgınının başlangıcından itibaren geçen bir yıllık süre içerisinde İstanbul’da bulunan bir hastanenin çocuk acil servisine zehirlenme ile başvuran çocukların özelliklerini değerlendirmek amacıyla gerçekleştirildi. Gereç ve Yöntem: Retrospektif türdeki bu araştırmanın örneklemi bir yıl içerisinde zehirlenme ile çocuk acil servise başvuran 326 çocuktan oluştu. Araştırma verileri ‘Veri Toplama Formu’ aracılığıyla, bilgisayar ortamında kayıtlı hasta dosyalarından elde edildi. Veriler tanımlayıcı istatistikler (yüzde, ortalama, standart sapma) ve Pearson Ki-Kare testi, Fisher’s Exact test, Yates Ki-Kare (Con . . .tinuity Correction) testleri ile değerlendirildi. Bulgular: Zehirlenen çocukların %53,7’sinin kız, yaş ortalamasının 4,99±4,86 yıl olduğu bulundu. Çocukların en fazla ilaç (%58) ve deterjan (%23,9) ile zehirlendiği belirlendi. Çocukların çoğunluğunun (%87,7) kazayla zehirlendiği ve çoğunluğuna (%89,9) semptomatik tedavi uygulandığı saptandı. Başvuruların %58’inin salgının ikinci altı ayında yapıldığı bulundu. Salgının ilk altı ayında 2-4 yaş ve 5-12 yaş aralığındaki çocukların, salgının ikinci altı ayında ise 0-1 yaş aralığındaki çocukların acil servise başvuru oranlarının daha fazla olduğu saptandı ( Daha fazlası Daha az

Yüksek Yağlı ve Yüksek Karbonhidratlı Diyetlerin Fetal Gelişim ve Bebek Sağlığına Etkisi

Derleme | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 7 ) , pp.601 - 609

Fetal gelişim, uterodaki fetüsün potansiyel büyüklüğe ulaşmasıdır ve gebe bir kadının maruz kaldığı çeşitli çevresel faktörlerden etkilenmektedir. Maternal beslenme de, organizmanın yeterli büyümesini ve gelişmesini sağlayan çevresel bir faktördür. Birçok kadında maternal beslenme, gebelikte ve doğum sonrasında yetersiz yada olması gerekenden fazladır. Gebeler arasında yağ ve basit şeker içeriği yüksek olan batı diyeti tüketimi hızla artmaktadır. Annenin gebelik ve laktasyon döneminde yetersiz beslenmesiyle bebekte ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarıyla ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Annenin yetersiz beslenmesi gibi, aşırı besle . . .nmesi ve yüksek yağlı ve/veya yüksek karbonhidratlı diyet tüketmesiyle de bebeklerde benzer sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Gebelik sırasında bebeklerin bu diyetlere maruz kalması, bebeklerde başta obezite ve diyabet olmak üzere kronik hastalık riskini artırmaktadır. Hayvan modellerinde yüksek yağlı ve/veya yüksek karbonhidratlı maternal diyetlere maruz kalan yavrularda; obezite gelişimi, artan adipoz doku, bozulmuş glikoz toleransı, bozulmuş insülin duyarlılığı ve karaciğer fonksiyon bozukluğu, kronik böbrek hastalıkları, anksiyete ve depresyon davranışları gibi durumlar gözlenmiştir. Bu çalışmanın amacı yüksek yağlı ve/veya yüksek karbonhidratlı maternal diyetlerin tüketiminin fetüsün gelişimi ve bebek sağlığına etkileri üzerine yapılan çalışmaları derlemek ve gebeliğin sağlıklı sonlanması için gerekli olan yeterli ve dengeli maternal diyetin önemini vurgulamaktır Daha fazlası Daha az

Doğum Sonu Dönemdeki Kadınların Emzirme Tutumları ve Etkileyen Faktörler

EKİN DİLA TOPALOĞLU ÖREN

Makale | 2023 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.27 - 35

Amaç: Bu çalışmanın amacı doğum sonrası dönemdeki kadınların emzirmeye ilişkin tutumlarını incelemek ve etkileyen faktörleri belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Bu araştırma analitik ve kesitsel olarak İzmir’de bir üniversite hastanesinin kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini doğum sonu dönemde olan 218 gönüllü kadın oluşturmuştur. Araştırma verileri; “Birey Tanıtım Formu” ve “Emzirme Tutumu Değerlendirme Ölçeği” ile toplanmıştır. İstatistiksel analizde; sayı, yüzdelik dağılımları, ortalama, standart sapma, bağımsız gruplarda t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Bu . . .lgular: Araştırmada kadınların yaş ortalaması 27,45±5,98 olup Emzirme Tutumunu Değerlendirme Ölçeği toplam puan ortalaması 100,38±18,88’dir (Min-max=44-146). Araştırmada, aile tipi, bebeğin cinsiyeti, emzirme ve anne sütü ile ilgili bilgi alma durumu, ilk emzirme zamanı, emzirme sıklığı, planlanan emzirme süresi ve emzik ya da biberon kullanma durumu ile Emzirme Tutumunu Değerlendirme Ölçeği toplam puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu saptanmıştır ( Daha fazlası Daha az

Lise Öğrencilerinin Sanal Zorbalık Farkındalıklarının Yordayıcısı Olarak Algılanan Sosyal Yetkinlik, Cinsiyet, Günlük İnternet Kullanım Süresi ve Ebeveyn Kontrolü

EKİN DİLA TOPALOĞLU ÖREN

Makale | 2023 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.45 - 52

Amaç: Bu araştırma, lise dönemindeki ergenlerin algıladıkları sosyal yetkinlik, cinsiyet, günlük internet kullanım süresi ve ebeveyn kontrolünün sanal zorbalık farkındalığında yordayıcı rolünü belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma ilişkisel tarama modeline dayalı betimsel türde bir çalışmadır. Çalışma grubu, 2018-2019 eğitim öğretim yılı güz döneminde Batı Karadeniz Bölgesinde bir il merkezindeki lise öğrencilerinden (n=670) oluşmuştur. Araştırma 588 (evrenin %88’i) öğrenci ile tamamlanmıştır. Veriler “Kişisel Bilgi Formu, Sanal Zorbalık Ölçeği ve Algılanan Sosyal Yetkinlik Ölçeği” ile toplanmıştır. Etik ku . . .rul onayı, kurum izni, öğrenci ve velilerden gönüllü onam alınmıştır. Veriler tanımlayıcı testler, pearson korelasyon, hiyerarşik regresyon testleri ile analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin algılanan sosyal yetkinlik ve sanal zorbalık farkındalıkları arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu (r=0,28, Daha fazlası Daha az

Deprem Sonrası Salgın Oluşturma Potansiyeline Sahip Enfeksiyon Hastalıklarının Belirlenmesi

AYŞE AKBIYIK | MUSTAFA AGAH TEKİNDAL

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.489 - 499

Amaç: Çalışmada deprem sonrası salgın oluşturma potansiyeline sahip enfeksiyon hastalıklarının belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Sistematik bir değerlendirme olan bu araştırmada veri kaynağı olarak, 28 Şubat 2023 ve öncesinde, deprem sonrasında enfeksiyon hastalıklarının insidansını belirleyen 20 adet araştırma kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikler birim sayısı, yüzde, ortalama ± standart sapma değerleri olarak verildi. Bağımlı iki gruplu değişkenlerin karşılaştırmaları Wilcoxon testi ile yapıldı. p

Afetlere Müdahalede Sosyal Hizmetin Çok Boyutlu Rolü

AYŞE AKBIYIK | MUSTAFA AGAH TEKİNDAL

Derleme | 2023 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.779 - 786

Bu derleme makalesi, afet öncesi hazırlık, afet sırası ve sonrasında sosyal hizmetin çok boyutlu rollerini ele almaktadır. Konu ile ilişkili literatür taranmış, kapsamlı bilgiler sunan nitelikli yayınlara ulaşılmış; elde edilen sonuçlar değerlendirilerek bu çalışmaya aktarılmıştır. Özellikle uygulamaya yol haritası oluşturacak çalışmalara yer verilmiş ve uygulama örnekleriyle beraber sunulmuştur. Çalışma, sosyal hizmetin afet alanındaki; mikro, mezzo, makro boyuttaki müdahaleleriyle ilgili kapsamlı bir değerlendirme sunmaktadır. Afet durumunda birey, aile, topluluk ve toplum ihtiyaçlarına uygun sosyal hizmet müdahaleleri hakkında bi . . .lgi verilmiştir. Afetlerde sosyal hizmet uzmanlarının rol ve fonksiyonları üzerinde durularak, uygulama örnekleriyle bilgiler pekiştirilmiştir. Sonuç olarak makale; afet durumlarında sosyal hizmet müdahalelerinin hem hazırlık hem de krize müdahale ve iyileşme süreçlerindeki önemini vurgulamaktadır Daha fazlası Daha az

Çalışma Yaşamında Dezavantajlı Gruplar ve Eşitsizlikler

AYŞE AKBIYIK | MUSTAFA AGAH TEKİNDAL

Derleme | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 7 ) , pp.611 - 618

Çalışma yaşamında sağlık; bireysel özellikler, çevre, çalışma koşulları ve örgütlenmeye ilişkin özelliklere göre farklılık göstermektedir. Bu derlemede çalışma yaşamındaki dezavantajlı grupların ve karşı karşıya oldukları risklerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Eşitsizlikler sağlık düzeyi göstergelerini etkilediği gibi, sağlık düzeyi göstergeleri de eşitsizliklerin oluşumuyla ilişkilidir. Çalışma yaşamındaki dezavantajlı gruplar; kadınlar, engelliler, çocuklar, yaşlılar, göçmen işçiler, eski hükümlüler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dezavantajlı gruplar neoliberal politikaların da etkisiyle iş bulma, çalışma ve işten ayrılma sü . . .recinde ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Bu durum da dezavantajlı grupta yer alan çalışanların sağlık durumlarını ve yaşam kalitelerini olumsuz etkilemektedir. Çalışan merkezli bir iş sağlığı güvenliği politikasında, çalışanların sağlık ve sosyal yönden güvence altına alınması devletin sorumluluğunda olup, iş sağlığı güvenliğine ilişkin hizmetler kamu eliyle ve sosyal devlet prensiplerine uygun yürütüldüğünde çalışanların sağlığının daha iyi olduğu görülmektedir. Nüfusun önemli bir kısmını oluşturan dezavantajlı gruplara ilişkin özel politikaların oluşturulması, çalışanların işe alınması kadar işe alındıktan sonra her türlü ayrımcılığa karşı korunması önemlidir Daha fazlası Daha az

Depremlerden Sonra Sık Görülen Ortopedik Yaralanmalar ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon İhtiyaçları

MÜGE KIRMIZI | HİLAL UZUNLAR | SEVTAP GÜNAY UÇURUM

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 8 ) , pp.607 - 612

Depremler geçmişte milyonlarca insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmuştur. Depremlerden sonra tedavi gerektiren çoğu yaralanma ortopedik kaynaklıdır. En sık meydana gelen ortopedik yaralanmalar, çoğunlukla ezilme ve kesiklerden oluşan yumuşak doku yaralanmaları ve kırıklardır. Deprem sonrasında fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmetinin erken dönemde sağlanması, depremzedelerin fonksiyonel düzeyinin iyileştirilmesi ve sağlık sistemi üzerinde uzun dönemde oluşacak yükün azaltılmasında önemlidir. Fizyoterapistler, kırık rehabilitasyonu, amputasyon rehabilitasyonu, spinal kord yaralanmasında rehabilitasyon, bası yaralarının önlenmes . . .i, tromboembolizmin önlenmesi, uzun süreli immobilizasyonun olumsuz etkilerinin önlenmesi, pozisyonlama teknikleri, ameliyat öncesinde, sırasında ve sonrasında danışmanlık gibi birçok aşamada etkin rol alır. Depremzedelerin rehabilitasyonunda hangi protokollerin en etkili olduğuna ilişkin fikir birliği olmamakla birlikte önerilen birçok yaklaşım bulunmaktadır. Rehabilitasyon sürecinin desteklenmesi, bilgi paylaşımının kolaylaştırılması ve daha uzak merkezlerdeki depremzedelere ulaşmak için tele-rehabilitasyon uygulamaları da önerilmektedir. Ayrıca fizyoterapistlere ve fizyoterapist adaylarına travma ve afet yönetimine ilişkin eğitim verilmesi de deprem sonrası sürecin yönetilmesinde yararlı olabilir Daha fazlası Daha az

Afetlerde Geriatrik Yaklaşım

YASEMİN TOKEM

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 8 ) , pp. 653 - 659

Türkiye çeşitli doğal afetler bakımından riskli bir coğrafyada bulunmakla birlikte, en sık yaşanan afetlerin başında deprem, sel, yangın, fırtına, kuraklık gelmektedir. Ülkemiz dünyadaki en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmakta olduğundan, depremler ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Afet durumlarından en çok etkilenen kesim yaşlıların da içerisinde bulunduğu savunmasız gruplardır. Yaşlı nüfusu dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün artmaktadır. Nüfusun yaşlanması afet durumlarında geriatrik yaklaşımın ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Bu derlemenin amacı; afet durumlarında yaşlıları etkileyen . . .durumları ortaya koymak, afet öncesinde ve sonrasında yaşlılara sunulacak hizmetlerin planlama ve uygulama aşamalarında hemşirenin sorumluluklarına dikkat çekmektir. Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms