Filtreler
Filtreler
Bulunan: 120 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [5]
Tam Metin [1]
Eser Sahibi [20]
Yayın Türü [4]
Yayın Tarihi [9]
Yayıncı [8]
Kayıt Giriş Tarihi [20]
Dergi Sayısı [19]
Yayın Dili [4]
Konu Başlıkları [20]
Dergi Adı [14]
Editör/Editörler [4]
İmâmiyye Şîası’nda İlelü’l-Hadîs İlmi ve Zayıf Hadisle Münasebeti

İbrahim Kutluay

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hakk İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.1 - 32

Zâhiren sahih görünen hadisin isnad ya da metnindeki inkıta, irsal, tedlîs, idrac, iklab, teâruz, tashîf gibi gizli ve kapalı kusurları inceleyen bir ilim olan ilelü’l-hadîsin, hadis ilimleri içinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu ilimde söz sahibi olabilmek için hadis râvilerinin hâllerine, isnadlara ve hadis metinlerine vukûfiyetin yanı sıra, güçlü bir hafıza, tecrübe ve uzmanlık gerekmektedir. Erken dönemden itibaren Ehl-i sünnet âlimleri bu ilme ehemmiyet vermiş ve bu alanda kıymetli eserler telif etmişlerdir. Ehl-i sünnet’e nisbetle Şiî ulemânın ilelü’l-hadîs konusuyla daha az ilgilenmesi dikkat çekicidir. Şîa hadis usulü ese . . .rlerinde, Ehl-i sünnet kaynaklarında ilelü’l-hadisle ilgili verilen bilgiler büyük ölçüde tekrar edilmiştir. Bu ilmi, sadece Şîa hadis kaynakları üzerinden örneklerle inceleyen yeterli çalışma bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu çalışma; illet ve ilelü’l-hadîs konusunda Ehl-i sünnet ve Şîa arasında bir fark olup olmadığını, cerh ve taʻdîl ilmi sayesinde tesbit edilen zayıf hadis ile ilelü’l-hadis ve muallel hadisin münasebetini, Şîa’da ilelü’l-hadîs konusunda nispeten az çalışma yapılmasının sebeplerini konu edinmektedir. Bu çerçevede Şiî âlimler tarafından telif edilen hadis usulü eserlerinde verilen bilgiler ve ilelü’l-hadîs konusunda telif edilmiş az sayıdaki eser esas alınarak Şîa’nın ilelü’l-hadîs ilmine bakışı değerlendirilecek ve büyük ölçüde Tûsî’nin Tehzîbü’l-ahkâm’ı ile sınırlı olarak illetin sebebi ve illetli hadislerin nasıl tesbit edildiği üzerinde durulacaktır. Literatür taraması ve bilgilerin analizinin metot olarak benimseneceği çalışmada illet ve ilelü’l-hadîs konusu, Sünnî usûl ve ilel kaynaklarındaki bilgilerle Şîa kaynakları mukayese edilerek Ahbârî ve Usûlî ekollerin illet konusuna yaklaşımları değerlendirilecektir Daha fazlası Daha az

12. ve 15. Yüzyılda el-Ezher'e İlmî Yolculuklar ve Bunun Batı Afrika'daki Bilimsel Gelişmeye Etkisi

İbrahim Kutluay

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.389 - 409

Kültürel gelişimin ve bilimsel üstünlüğün dinamiklerinden biri de bilim adamlarının ve öğrencilerin, ilim öğrenmek ve deneyim kazanmak amacıyla dünyanın dört bir yanına yayılmış ilim merkezleri arasında yaptıkları gezi ve seyahatlerdir. Bu ilim merkezlerinden biri de Memlûkler döneminde bilimsel ve kültürel aydınlanmanın en önemli merkezlerinden biri olan Mısırdaki Ezher-i Şerif’tir. O dönemin padişah ve yöneticilerinin buradaki eğitim faaliyetlerine harcama yapmaları, burs ve barınma sağlamaları ve hocalara yüksek maaşlar vermeleri nedeniyle, bütün İslam ülkelerinden ilim talebeleri genelde Mısır’da özellikle de Ezher'de değişik En . . .stitülerde eğitime teşvik edilmişledir. el-Ezher, Batı Afrika’dan gelen ilim talebelerini cezbetmiş, öğrenciler; yolculuk meşakkatine katlanarak Arap dili ve çeşitli dini ilimleri öğrenmek için Ezher'e gelmişlerdir. Bunlar, Batı Afrika'da eğitim ve fikri kalkınmaya büyük oranda etki etmiş şeyhler ve üstatlar olmuşlardır. Dolayısıyla bu bölgede büyük bir bilimsel faaliyet meydana gelmiştir. Bu noktadan hareketle araştırmamız Tekrûr, Mali, Songhay, Kânım ve Borno’dan Ezher'e teknik ve İslami bilgi elde etmek amacıyla gelen Afrikalı ilim talebelerinin ve âlimlerin yolculuklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır Daha fazlası Daha az

Dini Transhümanizmin Bir Örneği Olarak "Terasem Trans-Dini"

MUHAMMET YEŞİLYURYT

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.555 - 574

Terasem, transhümanizmin insanı dönüştürme ideallerine etik, hukuki ve dini bağlamında yaklaşan hem tekno-fütürist hem de dini transhümanist bir harekettir. İnsan olmayı dünyevi tecrübeler ve anılardan ibaret gören Terasem, ölümsüzlüğün bu deneyim ve bilgilerin kaydedilmesi ve beyinle benzer bir şekilde işlenebilmesi ile mümkün olacağını iddia etmektedir. Ruhu yok sayarak bir insana ait yaşanmışlıkların ve dünyevi tecrübelerin dijital bir kopyasının makineler veya biyo-mekanik varlıklara yüklenmesinin insanı yaşatmaya devam edeceği ve onu ölümsüzleştirdiği düşüncesi başlı başına bir tartışma konusudur. Bununla birlikte Terasem, mevc . . .ut dinleri kendi amaç ve ideallerinin gerçekleştirilebilmesini sağlayacak bilimsel çalışmaların önünde önemli bir engel olarak görmektedir. Bu bağlamda dini bir hareket olarak Terasem Trans-din Hareketi kurulmuştur. Söz konusu grup, transhümanizm ile ulaşılacak trans-human’ın yani aşkın insanın aşkın dini olarak sunulmaktadır. Bu çalışmada, tüm dinler ile uzlaşmacı ve kapsayıcı bir aşkın din olarak sunulan Terasem Trans-dini Dinler Tarihi perspektifinden ele alınmış ve değerlendirilmiştir Daha fazlası Daha az

Mısrî’nin “Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm” Adlı Yazma Eseri

MUHAMMET YEŞİLYURYT

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.575 - 596

Kütüphane koleksiyonlarında ve yazma eserlerin tanıtıldığı fihristlerde “Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azîm” adlı eserin müellifi hakkında ortaya konulan bilgiler çok net değildir. Bunun yanında eser hakkında yapılan sınırlı çalışmalarda Mısrî tefsirinin kaynakları, muhtevası ve takip edilen yöntem hakkında tatmin edici bilgiler sunulamamıştır. Bu çalışmada Mısrî tefsiri konu olarak seçilmiştir. Çalışmada eser ve müellifi hakkındaki yanlış bilgileri tashih edilerek nüshaları tanıtılmıştır. Mısrî’nin tefsirinde istifade ettiği kaynaklar tespit edilmiş ve tefsirindeki yöntemi kısaca açıklanmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte, Muhtasar bir eser . . . olmasından dolayı giriş bölümünde kısaca “ihtisâr” kavramı üzerinde durulmuştur. Çalışmada, Mısrî tefsirinin Hicrî 10. Yüzyılın sonları, 11. yüzyılın başlarında yaşamış olan Muhammed b. Ahmed ed-Dîbî el-Mısrî (ö. 1025/1616 [?])’ye ait olduğu belirlenmiştir. Tefsirin, başta Kurtubî ve Beyzâvî olmak üzere belirli kaynaklardan yararlanarak telif edilmiş dirayet ağırlıklı bir muhtasar olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Mısrî tefsiri hakkında yeterli bilgilerin bulunmayışı ayrıca tefsirde ihtisâr konusunda yapılan çalışmaların sınırlı olması bu konuyu önemli kılmaktadır. Daha fazlası Daha az

Bitmeyen Bir Yolculuk Olarak Dostluk Üzerine -Sıddık Korkmaz ile Dostluğumuzun Tükenmez Anısına-

MUHAMMET YEŞİLYURYT

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.647 - 659

Bu yazı yakın dostum, entelektüel arkadaşım ve hakikat yolunda yoldaşım olan Prof. Dr. Sıddık Korkmaz hakkındadır. Kendisiyle 23 yıllık eskimeyen aksine yıllandıkça kıymetlenen dostluğumuza dair bir tanıklık metnidir. Ordu Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen 27. İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Toplantısı kapsamındaki program sonrasında düzenlenen kültür ve turizm gezisi sırasında katılımcıları taşıyan aracın kaza yapması sonucu 26 Haziran 2022 günü hayatını kaybeden dostuma bitmeyecek olan vefa borcumun bir belgesidir. Buna benzer bir yazıyı, 26 Eylül 2020 tarihinde COVID’den kaybettiğimiz değerli bilim adamı ho . . .cam Prof. Dr. Hasan Onat için yazmıştım. Ondan 21 ay sonra yine çok sevdiğim ve değer verdiğim Sıddık Korkmaz hakkında yazmak benim için zor fakat zorunlu bir görev oldu. Bu makalede, kendisiyle tanıştığımız günlerden vefatına kadar olan süreçte Sıddık Korkmaz ile olan dostluğumuzu, kişisel paylaşımlarımız ve entelektüel yolculuğumuz bağlamında yazmaya çalıştım. Kaybettiğimiz her dostumuzla birlikte hayatımızın çok değerli anıları da tarihe karışmaktadır. Anılarımızın yok olup gitmemesi için arşivlenip kaydedilmesi, bir tanıklığa dönüştürülmesi ve belgelenmesi gerektiği düşüncesiyle bu yazı kaleme alınmıştır Daha fazlası Daha az

Sıddık Korkmaz’ın Akademik Çalışmalarına Dair Bir değerlendirme

MUHAMMET YEŞİLYURYT

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.661 - 671

Prof. Dr. Sıddık Korkmaz; araştırmacı bilimsel çalışmalarıyla İslam Mezhepler Tarihçiliği açısından kayda değer bir yere sahiptir. Korkmaz, uzmanlık alanı olan İslam Mezhepleri Tarihi alanında Şiilik, Alevilik, Maturdilik mezheplere dair çalışmalarıyla çok yönlü bir bilim adamı olma vasfına sahiptir. Başta Şiilik ve Maturidilik olmak üzere İslam Düşünce ekolleri diyebileceğim İslam Mezheplerine dair çalışmaları onu İslam Mezhepleri Tarihi alanında öne çıkarmış ve yeni yaklaşımlara kapı aralamıştır. Hasan Onat, Kur’an, Sünnet ve Müslümanların on dört asırlık birikimleri gibi ortak bir kaynağa sahip olan İslamî ilimlerin her birinin s . . .ahih bilgiye ulaşmak konusunda disiplinler arası işbirliği içerisinde çalışması gerektiğini savunmuştur. O, İslam dünyasının terakkisini de kurumsallaşmış kadim İslam düşünce geleneklerinin yeniden yorumlanması gerektiği husus onun temel odak noktalarından birini oluşturur. Bilhassa Şiilik alanında tarihsel sürecin açık bir şekilde ortaya konarak bilimsel açıdan incelenmesi gerektiğine inanır. Bu anlamda Abdullah b. Sebe ve Şiiliğe dair çalışmaları önem arz eder. O bu çalışmasıyla Şiiliğin kökenine dair tartışmaların daha sağlıklı bir zeminde yürütülebilmesi noktasında önemsenmesi gereken tespitlerde bulunmuştur. Ona göre geçmişte yaşanan olaylar anlaşılmadan şimdinin ve geleceğin anlaşılması mümkün değildir. Ona göre İslam Mezhepleri Tarihi disiplini, hem metodik açıdan hem de konunun tarihsel arka planının incelenebilmesi özel olarak Şiiliğin, genel olarak da İslam düşünce tarihinin aydınlatabilmesi noktasında en fazla pay sahibi olmayı hak eder. Bu makale Sıddık Korkmaz’ın akademik çalışmaları ve akademik alana katıları analitik bir şekilde ele alınacaktır Daha fazlası Daha az

Kur’ân’da E-H-L Kavramına Bakış

İSKENDER ŞAHİN

Makale | 2021 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.55 - 81

Sosyolojik ve dinî bir gerçekliğe atıfta bulunan “ehl” kavramı, Kur’ân’da önemli bir yer tutmakta ve toplumsal yapının özellikleri hakkında birtakım ipuçları vermektedir. Elçilerin tebliğ görevlerinin muhatabı olan toplumların yapısal özelliklerini daha iyi anlayabilmek için “ehl” kavramının çok iyi bir şekilde araştırılması gerekir. Diğer taraftan kavramın sosyolojik ve dini içeriğine ilaveten âyetlerde başka anlamlara da matuf olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle “ehl” lafzının araştırılmayı hak eden bir konu olduğu kanaati hasıl olmuştur. Bu makale, yukarıda dile getirilen söz konusu boşluğu bir nebze de olsa doldurmak maksadına . . . binaen kaleme alınmıştır. Burada önce sözlüklerin “ehl” kavramına hangi anlamları verdikleri üzerinde durulacak ve akabinde Kur’ân’da kullanıldığı alanlar sistematik bir şekilde tasnif edilecek ve geçtiği âyetlerde hangi manaları uhdesinde barındırdığı örnekle detaylandırılarak açıklanacaktır Daha fazlası Daha az

İmâmet Nazariyesinin Şîa Hadis Metodoloji Üzerindeki Tezâhürleri

İbrahim Kutluay

Makale | 2021 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.1 - 33

Kendi âlimlerinin de ifade ettikleri üzere Şiî âlimlerin hadis usûlünü Ehl-i sünnet’ten aldığı ve kendi mezheplerine uyarlandığı bilinen bir gerçektir. Ancak mezkûr usûl, Şîa’ya uyarlanırken İmâmet teorisinin merkeze alındığı, hadis terimlerinin tanımından, hadislerin kaynağına, isnad sistemine ve sahih hadiste aranan kriterlere kadar Şiî paradigmanın Şiî hadis usûlüne yansıdığı, ayrıca Ehl-i sünnet hadis usûlünde bulunmayan müvessak, muzmar gibi yeni bazı hadis terimlerinin, cerh ve taʻdîlle ilgili bazı tabirlerin ihdas edildiği görülmektedir. Bu makalenin amacı, Ehl-i sünnet’ten iktibas ettiği hadis usûlünü Şiî âlimlerin kendi mez . . .heplerine nasıl uyarladıklarını ve bunda imâmet nazariyesinin etkisini incelemektir. Bu suretle Şîa hadis usûlünde mâsum imamın rolü, daha isabetli bir şekilde ortaya konabilecektir. Konu çok geniş olduğundan merfû, müvessak ve mevkûf hadis terimleri çerçevesinde ele alınacaktır Daha fazlası Daha az

Japon Yeni Dini Hareketlerinde Halk Hekimliği: Sekai Kyusei Kyo Örneği

HALİL İBRAHİM ŞENAVCU

Makale | 2021 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.195 - 219

Halk inanışları pek çok kültürde göze çarpmaktadır. Halk hekimliği de bu inanışlar içinde mühim bir yere sahiptir. Dünyanın neredeyse her bölgesinde, daha çok 20. yüzyıldan sonra ortaya çıkan Yeni Dini Hareketler (YDH) milyonlarca kişiyi etkilemektedir. Japonya’da ortaya çıkıp yayılan YDH’ler de diğerleri gibi üye toplamak için farklı yöntemler kullanmaktadır. Sağaltma, şifacılık, alternatif tıp gibi ifadelerle de anılan halk hekimliği, Japon YDH’lerinin en çok kullandığı üye kazanma yöntemlerindendir. Tokyo’da 1935 yılında kurulan ve Japon YDH’leri içinde 2 milyon civarında üyesiyle oldukça önemli bir konuma sahip olan Sekai Kyusei . . . Kyo’nun, hoşgörülü, senkretik öğretileri ve jorei (elle enerji aktarımı), shiatsu (parmak baskısıyla masaj) ve organik tarımla bedensel ve ruhsal şifa sağlama gibi halk hekimliği uygulamalarıyla büyük kalabalıkları etkilediği görülmektedir. Çalışmamızın amacı, dünyanın pek çok bölgesine yayılmış olan hareketin, insanlara sunduğu kurtuluş reçeteleri örneğinden ve halk hekimliği uygulamalarının insanlar üzerindeki etkisinden yola çıkarak YDH’lerin ve Japon YDH’lerinin başarı sırlarını anlamaya çalışmaktır Daha fazlası Daha az

XIX. ve XX. Yüzyıl Hollanda Şarkiyatçılığının Gizemli Leiden Şövalyesi Christiaan Snouck Hurgronje ve “İhtida”nın Araçsallığı Üzerine Notlar

HALİL İBRAHİM ŞENAVCU

Makale | 2021 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.253 - 284

Christiaan Snouck Hurgronje On dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başında Hollanda Sömürge Bakanlığı hesabına çalışmış bir şarkiyatçıdır. Hollanda'nın özellikle Doğu Hint Adaları'ndaki sömürgecilik faaliyetlerinin stratejik olarak planlanmasında aktif görevler almıştır. Bu görevlerinde başarılı olabilmek için ise Mekke'ye giderek ihtida kisvesine bürünmüştür. Hurgronje'nin kişisel bağlantılarının merkezinde ise Vehhabiler yer almıştır. Vehhabilerle müşterek ve el altından gizli çalışmaları ise Osmanlı hilafetinin etki sahasını özellikle Doğu Hint Adaları'nda daraltmaya matuf çabalarıyla ve II. Abdülhamid karşıtlığı ile ört . . .üşmektedir. Nöldeke ve Goldziher gibi diğer şarkiyatçılarla mektuplaşmaları ise ihtidasını bir araç olarak kullandığı tezini bugün artık inkâr edilemez bir biçimde ortaya koymuştur. Çalışmada Literatür inceleme tekniği kullanılmıştır Daha fazlası Daha az

Hanefî Fakihi Olarak Burhânülislâm ez-Zernûcî ve Taʿlîmü’l-müteʿallim tarîka’t-teʿallüm Başlıklı Eseri

MUHAMMED FERRUH ORUÇ

Makale | 2021 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.305 - 319

Çalışma, Mâverâünnehir bölgesinde yetişen Hânefî fakihi Burhânülislâm ez-Zernûcî (ö. 593/1196 sonrası) ve onun Taʿlîmü’l-müteʿallim başlığını taşıyan eseri hakkındadır. Kitap, müellifinin fakih olmasının yanında eğitim alanında yazılan ilk eserlerden olması bakımdan önemlidir. Ayrıca kitabın mukaddimesinde ifade edildiği üzere müellif, ilim yoluna girenlerin yaptığı hataları görmüş, onların neden amaçlarına ulaşamadıklarını teşhis etmiş ve bu yolun nasıl tahsil edilmesi gerektiği üzerine eğilmiştir. Bir diğer tabir ile Zernûcî, eğitimin ahlaki boyutuna yönelmiştir. Araştırmanın amacı eğitimci olarak çalışmalara konu olan Zernûcî’nin . . . Hanefî fakihi kimliğini incelemek ve onun gözünden eğitimin ahlaki yönünü günümüz araştırmacıları ile paylaşmaktır. Araştırmanın önemi de bu noktada yatmaktadır. Zira Müslüman araştırmacıların asıl niyetlerinin, hedeflerinin ne olması gerektiği eserde anlatılmaktadır. Ayrıca ilim yoluna girip öğrenme yolculuğuna koyulanların bunu nasıl ve ne şekilde yapmaları gerektiğine dair sorulara cevaplar sunulmaktadır. Araştırmada kaynak taraması ve elde edilen verilerin içerik analizi yöntemleri kullanılmıştır. Öncelikle Taʿlîmü’l-müteʿallim’in müellifi Zernûcî ve söz konusu kitabı hakkında kaynaklardan elde edilen az sayıdaki tarihi bilgi derlenmiştir. Daha sonra eserin mevcut baskısı ile birlikte, gerek duyulan yerlerde, kitabın meşhur iki şerhine müracaat ulaşılan örnekler bir araya getirilmiştir Daha fazlası Daha az

Kur’ân Üslûbundaki İfade Tercihleri ve Mana İlişkisine Molla Gürânî’nin Yaklaşımı

MUHAMMED FERRUH ORUÇ

Makale | 2021 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 13 ) , pp.413 - 432

Kur’ân-ı Kerîm dil özellikleri yönüyle kendine has belâgat üslûbuna ve üstün bir ifade gücüne sahiptir. Ayetlerdeki ifade tercihlerinin yanı sıra lafız ve mana ilişkisi yönüyle de eşsiz bir metindir. Muhtevasındaki hususîlik, harflerin, kelimelerin ve terkiplerin dizimindeki edebî ahenk ve bunların bağlama uygun olarak zikredilmesi Kur’ân’ı belâgatın zirvesinde mûciz bir söz sanatı eseri kılar. Ayetlerde en fasih lafızlar bir araya gelmiş ve en doğru mana en güzel söz dizimiyle aktarılmıştır. Kur’ân’ı inkâr eden muhataplara onun bir benzerini getirme hususunda tehaddîde bulunulması ve muâraza girişimlerinin acziyetle sonuçlanması da . . . iʻcâzî yönünün üstünlüğüne delalettir. Molla Gürânî (ö. 893/1488) de Ġâyetü’l-Emânî adlı tefsirinde Kur’ân’ın belâgatına ve iʻcâzına dair önemli tespitlerde bulunur. Kur’ân’ın anlatım üslûbundaki ifade tercihleri ve mana ilişkisi bağlamında farklı kullanımlardaki belâğî nüktelere değinir. Tercih edilen lafız ve terkiplerin sarfî ve nahvî yapılarını tahlil eder ve delalet ettikleri mana inceliklerine dikkat çeker. Bu çalışmada müfessirin ayetlerde belîğ üslûp olarak nitelendirdiği dilsel kullanımlara ve manaya yansımalarına dair yaklaşımları ele alınmıştır Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms