Filtreler
Filtreler
Bulunan: 81 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [7]
Tam Metin [1]
Eser Sahibi [20]
Yayın Türü [3]
Yayın Tarihi [8]
Yayıncı [5]
Kayıt Giriş Tarihi [20]
Tez Danışmanı [12]
Dergi Sayısı [7]
Yayın Dili [2]
Konu Başlıkları [20]
Dergi Adı [4]
Editör/Editörler [3]
COVID-19 ile İlişkili Pediatrik Multisistem İnflamatuar Sendromu ve Hemşirelik Yaklaşımı

Derleme | 2023 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.193 - 199

Multisistem İnflamatuar Sendromu (Multisystem Inflammatory Syndrome in Children / MIS-C), COVID-19’un nadir görülen komplikasyonu olarak tanımlanan, Nisan 2020 tarihinden itibaren COVID-19 geçirildikten 2-4 hafta sonra ortaya çıktığı varsayılan bir sendromdur. MIS-C’de; sıklıkla ateş, döküntü, bilateral konjonktivit, gastrointestinal sisteme ait semptomlar, aşırı yorgunluk hissi veya miyokardit gibi bulgular görülmektedir. Hemşireler pediatrik hastaların fiziksel, mental ve spiritüel ihtiyaçlarını anlayarak ve karşılayarak bütüncül bir yaklaşımla kaliteli, bireyselleştirilmiş ve aile merkezli bakım vermeye özen göstermelidir. Bakımd . . .a izolasyon önlemleri alınmalı ve uygun kişisel koruyucu ekipmanlar kullanılmalı, kişisel koruyucu ekipmanlara yönelik çocuk ve ailenin eğitimi bakımın bir parçası olmalıdır. MIS-C yeni bir sendrom olduğundan sağlık ekibi üyeleri, pediatrik hastaların ve ailelerinin birçok sorusu ile karşı karşıya kalacaklarından bu süreçte literatürü takip etmeleri oldukça önemlidir. Bu derlemede, 2021 Ocak – Şubat aylarında PubMed veritabanında yer alan COVID-19 ile ilişkili MIS-C tanılı hastaların olgu sunumlarındaki hastalığın seyri ve buna yönelik hemşirelik yaklaşımı ele alınmıştır Daha fazlası Daha az

Yaşlılarda Tele Hemşirelik Uygulamaları

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 7 ) , pp.619 - 622

Sağlık bakım hizmetlerinden en fazla yararlanan yaşlı bireylerin sayısı dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artmaktadır. Ancak pandemi sürecinde, yaşlı bireyler, gereksinim duydukları sağlık bakım ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk yaşamıştır. Bu doğrultuda tele sağlık uygulamalarına yönelik gereksinimde bir kez daha önem kazanmıştır. Tele sağlık uygulamaları, bireylerin kendi ev ortamlarında sağlık bakım hizmetlerine erişimini kolaylaştıran, bireylerin bağımsızlıklarını arttıran, hastalık yönetimini kolaylaştıran, zaman tasarrufu sağlayan ve sağlık bakımının kısa sürede ve en verimli şekilde sunulmasını amaçlayan bir uygulamadı . . .r. Ayrıca tele sağlık uygulamaları kapsamında yer alan tele hemşirelik hizmeti sayesinde de hemşirelik sürecinin tüm adımları gelişen teknolojik cihazlar ile yürütülebilmektedir. Bu sayede bakım sürecinden hem yaşlı bireyler hem hemşireler olumlu etkilenmektedir. Bu derlemenin amacı, yaşlı bireylere yönelik bakımında kullanılan tele hemşirelik uygulamalarına karşı farkındalık yaratmak, literatür doğrultusunda tele hemşirelik uygulama örneklerini sunmak, tele hemşirelik uygulamalarının avantaj ve dezavantajlarını incelemektir Daha fazlası Daha az

Hemşirelik Öğrencilerinin Uzaktan Eğitime Yönelik Görüşleri, Algılanan Stres ve Tükenmişlik Düzeylerinin İncelenmesi

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.317 - 325

Amaç: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinin uzaktan eğitime yönelik görüşlerinin, algılanan stres ve tükenmişlik düzeylerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı-kesitsel nitelikte bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini bir devlet üniversitesinin hemşirelik bölümü 1., 2., 3., ve 4. sınıflarında öğrenim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırma, 01.05.2021-01.06.2021 tarihleri arasında araştırmayı kabul eden 137 öğrenci ile herhangi bir örnekleme yöntemine gidilmeden yürütülmüştür. Veriler tanıtıcı özellikler formu, Uzaktan Eğitime Yönelik Görüşler Ölçeği (UEYGÖ), Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ-14) ve Tük . . .enmişlik Ölçeği Kısa Versiyonu (TÖ-KV) ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde student t testi, tek yönlü varyans analizi, Pearson korelasyon analizi, Bonferroni post-hoc testi, basit doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 21,13±2,10 yıl, %61,3’ü kadın, %37,2’si birinci sınıftır. Araştırmada, UEYGÖ puan ortalaması 44,85±7,14; ASÖ puan ortalaması 44,56±12,15; TÖ-KV puan ortalaması ise 43,51±13,90 olarak bulunmuştur. UEYGÖ ile ASÖ arasında negatif düşük düzeyde ilişki (r=-,194, p=0,023); ASÖ ile TÖ-KV arasında pozitif orta düzeyde ilişki (r=0,569, p=0,000) saptanmıştır. Tükenmişlik, algılanan stres üzerinde meydana gelen değişikliğin %32.4’ünü açıklamaktadır (R2=0.324). Sonuç: Hemşirelik öğrencilerinin uzaktan eğitime yönelik görüşlerinin orta düzeyde olumlu, algılanan streslerinin ve tükenmişliklerinin yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur. Uzaktan eğitim sürecine ilişkin eksiklik ve yetersizlikler, öğrenci-öğretim elemanı etkileşimi, fiziki alt yapı sorunları, teknik destek alamama gibi öğrencilerde uzaktan eğitim ile ilgili stres oluşturabilecek dışsal engelleyici faktörlerin kurumlar tarafından iyileştirilmesi önerilmektedir Daha fazlası Daha az

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde Takip Edilen Preterm Bebeklerin Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.299 - 305

Amaç: Preterm (erken) doğum, Türkiye’de bebek ölüm nedenleri arasında hâlâ önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada, preterm doğuma neden olan durumlar ile ilgili olarak İç Anadolu Bölgesine ait farklılıkları saptamak ve klinik sonuçları etkileyen faktörleri belirlemek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel-retrospektif tipteki bu çalışmada, İç Anadolu Bölgesinde yer alan bir eğitim araştırma hastanesi yenidoğan yoğun bakım ünitesinde 1 Ocak 2018- 1 Ocak 2019 tarihleri arasında, yatarak tedavi görmüş preterm bebekler (n=137) ve annelerinin demografik özellikleri ve tıbbi kayıtları değerlendirilmiştir. Bulgular: Pretermlerin; %50,4 . . .’ünün erkek, %53,3’ünün düşük doğum ağırlıklı, %60,6’sının geç preterm, %8,8’inin konjenital anomali ile doğduğu, %8,0’inin exitus olduğu saptanmıştır. Pretermlerin çoğunluğunun (%71,5) sezeryan doğum ile dünyaya geldiği, yaklaşık yarısının (%48,9) mekanik ventilasyon ihtiyacı olduğu, %12,4’ünün de üniversite hastanesine sevk edildiği belirlenmiştir. Preterm bebeklerde 32 haftadan önce doğanlarda; sezeryan doğum (%86,2), mekanik ventilasyon (%72,4), sevk (%47,1) ve exitus (%72,7) oranlarının daha yüksek olduğu ( Daha fazlası Daha az

Onuncu Yılında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde Hemşirelik

YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.5 - 11

Hemşirelik Bölümü; İzmir’in dördüncü devlet üniversitesi olarak 2010 yılında kurulan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin 01.03.2011 tarihinde kurulan ilk bölümüdür. Beş öğretim üyesi ve iki öğretim görevlisinden oluşan kuruluş kadrosuyla, 2011-2012 eğitim öğretim yılında ilk öğrencilerini almıştır. Çiğli Belediyesi Eski Belediye Binasının altıncı katındaki amfide 103 öğrenci ile eğitim öğretime başlayan bölüm; bugün 38 öğretim elemanına, öğrenimine aktif devam eden 787 öğrenciye, 2015 yılından bu yana verdiği 913 mezun hemşireye, sınıf mevcuduna uygun kapasiteli birçok sınıfa, sosyal, kültürel ve sportif olanaklara sahip büyük bir k . . .ampüse ulaşmıştır. Bulunduğu şehir ve bölgenin yanı sıra ulusal çapta yüksek giriş puanları ile tercih edilen bir programdır. Genç ve dinamik bir akademik kadroya sahip olan bölüm; on yıl içinde edindiği deneyim, sahip olduğu bilgi birikimi ile stratejik hedeflerine ulaşma yolunda kararlılıkla ve disiplinle çalışmaya devam etmektedir. The Nursing Department was established on 01.03.2011 as the first department of Izmir Katip Çelebi University, which was established in 2010 as the fourth state university of Izmir. The Nursing Department admitted its first students in the 2011-2012 academic year with its founding staff consisting of five assistant professors and two lecturers. The department started education with 103 students in the lecture hall on the sixth floor of Çiğli Municipality Old Town Hall. Today, it has reached 38 faculty members, 787 students actively continuing education, 913 graduate nurses it has given since 2015, numerous classrooms suitable for class size, and a large campus with social, cultural, and sports facilities. In addition to the advantage of the city and region it is located in, it is a preferred program with high entrance scores at the national level. The department has a young and dynamic academic staff. This department continues to work with determination and discipline to achieve its strategic goals with the experience and knowledge it has acquired over ten years Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemisinde Aferez Hemşirelerinin Yaşadıkları Zorluklar

YASEMİN TOKEM

Makale | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 1 ) , pp.133 - 137

COVID-19 enfeksiyonuna bağlı morbitide ve mortalite oranları tüm dünyada hızla artmaktadır. COVID-19 hastalarının tedavisinde antifungal ilaçlar, mekanik veya noninvazif ventilasyon, sekonder enfeksiyonlar için antibiyotikler, antikoagülanlar ve destek tedavileri kullanılmaktadır. Tedavi süreçlerine ek olarak hastalığı tamamen iyileşen bireylerden toplanan plazmayla birlikte aferez tedavisi uygulanabilmektedir. Aferez tedavisinin uygulanması, aferez hemşirelerine oldukça büyük sorumluluklar ve beraberinde zorluklar getirmektedir. Aferez hemşirelerinin, aferez uygulamalarının yürütülmesi, hastaların sık yaşadıkları semptomların ve bu . . . semptomların şiddetinin değerlendirilmesi, etkin semptom yönetimi, hastaların güçlendirilmesi ve eğitilmesi, acil durum yönetimi, enfeksiyon kontrolü gibi rol ve sorumlulukları bulunmaktadır. Aferez hemşireleri, sağlık durumu anında kötüleşen hastalara tanıklık etmekte, semptom yönetimi sağlamakta, uzun süre ara vermeksizin kişisel koruyucu ekipman ile çalışmaktadır. Aferez hemşirelerinin COVID-19 sürecinde sağlıklarının korunması, stres yönetimi ve mesleki öz bakım açısından desteklenmeleri gerekmektedir. Bu derleme, COVID-19 pandemisinde aferez hemşirelerinin yaşadıkları zorlukların incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Morbidity and mortality rates due to COVID-19 infection are increasing rapidly all over the world. Antifungal drugs, mechanical or non-invasive ventilation, antibiotics for secondary infections, anticoagulants, and supportive treatments are used in the treatment of COVID-19 patients. In addition to the treatment processes, apheresis treatment can be applied with plasma collected from individuals whose disease has completely recovered. The implementation of apheresis treatments brings great responsibilities and difficulties to apheresis nurses. Apheresis nurses have roles and responsibilities such as carrying out apheresis applications, evaluating the symptoms that patients frequently experience and the severity of these symptoms, effective symptom management, empowering and educating patients, emergency management, and infection control. Apheresis nurses witness patients whose health condition deteriorates immediately, provide symptom management, and work with personal protective equipment without interruption for a long time. Apheresis nurses need to be supported in terms of protecting their health, stress management, and professional self-care during the COVID-19 process. This review was made to examine the difficulties experienced by apheresis nurses in the COVID-19 pandemic Daha fazlası Daha az

Hemşirelik Öğrencilerinin Çocuk Sevme Durumları ile Akademik Başarıları Arasındaki İlişki

PINAR DOĞAN

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 6 ) , pp.127 - 131

Amaç: Bu çalışmanın amacı öğrencilerin çocuk sevme durumları ile akademik başarıları arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin çocuk sevme durumlarının karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışmada bir devlet üniversitesinin Hemşirelik Bölümü’nde eğitim almakta olan ve çalışmaya katılmaya gönüllü 48 dördüncü sınıf ve 55 üçüncü sınıf öğrencisinden Birey Tanıtım Formu ve Çocuk Sevme Ölçeği kullanılarak anket yöntemi aracılığıyla veri toplanmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan üçüncü sınıfta öğrenim gören öğrencilerin yaş ortalaması 22±1,27’dir. Öğrencilerin %78,2’si . . .kadın olup, %89,1’inin kardeşi bulunmaktadır. Dördüncü sınıfta öğrenim gören öğrencilerin yaş ortalaması 20,56±0,87’dır ve %89,6’sı kadın olup, %93,8’i kardeş sahibi olduğunu ifade etmiştir. Üçüncü sınıf öğrencilerinin akademik başarı ortalamaması dördüncü sınıf öğrencilerine göre daha yüksek bulunmuştur. Üçüncü sınıf öğrencilerinin çocuk sevme toplam ölçek puanı ortalaması 68,60±7,90; dördüncü sınıf çocuk sevme toplam ölçek puanı ortalaması 88±9,10 olarak bulunmuştur. Sonuç: Sonuç olarak, hemşirelik öğrencilerinin çocuk sevme düzeylerinin yüksek olduğu ve hemşirelik öğrencilerinin yaşı arttıkça çocuk sevme düzeylerinin azaldığı bulunmuştur. Çocuklarla etkileşimin sağlıklı olarak sürdürülebilmesi ve geleceğin hemşireleri öğrencilerin çocuk sevme düzeylerinin çalıştıkları kliniklerdeki verimlerine etkisi ile ilgili farkındalıklarını arttırmak için eğitim programları planlanabilir. Objective: The aim of this study was to determine the relationship between students’ liking of children and their academic achievement and to compare the likelihood of third and fourth grade students. Material and Method: In this descriptive study, data were collected through the questionnaire method using the Demographic Data Collection Form” and “Barnett Liking of Children Scale” from 48 fourth grade and 155 third grade volunteered student nurses who were educated in the Nursing Department of a state university. Results: The mean age of the third grade students was 22.00 ± 1.27, 78.2% of them were female and 89.1% of them had siblings. The mean age of the fourth grade students was 20.56 ± 0.87, 89.6% of them was female and 93.8% of them had siblings. The academic achievement average of third-grade students was higher than fourth-grade students The avarage Liking of Children Scale score of the third grade students’ was 68.60 ± 7.90; and the avarage Liking of Children Scale score of the forth grade students was 88.00 ± 9.10. Conclusion: As a result, it was found that the child-liking levels of nursing students were high and the child liking levels of nursing students decreased as the age of nursing students increased. Training programs can be planned to improve the health of interaction with children and to increase the awareness of future nurses about the impact of child-liking levels on their productivity in the clinics they work in. Daha fazlası Daha az

Çocuklarda Meyve ve Sebze Tüketimini Artırmaya Yönelik Kanıt Temelli Yaklaşımlar

PINAR DOĞAN

Makale | 2022 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 7 ( 1 ) , pp.145 - 150

Çocukluk çağı obezitesi dünyada ve ülkemizde hızlı bir artış göstermektedir. Yapılan çalışmalar meyve ve sebze tüketimindeki artışın obezite riskini azalttığını belirtmektedir. Çocukların çoğu yeterli miktarda sebze ve meyve tüketmemektedir. Obezitenin hazırlayıcı faktörlerinden biri olan besin seçimi özellikle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanıldığı çocukluk döneminde ayrı bir öneme sahiptir. Bu dönemde çocuklara meyve ve sebzeyi sevdirmek ve tüketimini artırmak yetişkinlik döneminde de yaşanabilecek obeziteye ve birçok kronik hastalığa karşı koruyucu bir rol oynayacaktır. Literatürde çocuklarda meyve ve sebze tüketimini ar . . .tırmaya yönelik ev, okul ve toplum tabanlı birçok kanıt temelli müdahale bulunmaktadır. Bu derlemenin amacı; literatür doğrultusunda çocuklarda meyve ve sebze tüketimini artırmaya yönelik kanıt temelli uygulamalar hakkında bilgi vermek, bu müdahalelere yönelik aile ve okul ortamında çalışan profesyonellerde farkındalık oluşturmak ve hemşirelik uygulamalarına katkı sağlamaktır. Childhood obesity increases rapidly in the world and in Turkey. Studies show that the increase in fruit and vegetable consumption reduces the risk of obesity. Most children do not eat enough vegetables and fruits. Food selection, which is one of the predisposing factors of obesity, has a special importance, especially in childhood, when healthy eating habits are acquired. In this period, making children love fruit and vegetables, and increasing their consumption will play a protective role against obesity that can also be experienced in adulthood. In the literature, there are many evidence-based interventions at home, in school, and in community enviroment to increase fruit and vegetable consumption in children. The purpose of this review is to provide information about the evidence-based practices to increase fruit and vegetable consumption in children, to raise awareness among professionals working in family and school settings for these interventions, and to contribute to the nursing practices Daha fazlası Daha az

Tekrarlayan gebelik kayıplarında depresyon, umutsuzluk ve çift uyumu

Aksoy, Duygu

Yüksek Lisans | 2019 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGiriş- Amaç: Bu çalışmanın amacı, tekrarlayan gebelik kaybı (TGK) tanısı ile izlenen kadınların depresyon, umutsuzluk ve çift uyumunu ve etkileyen faktörleri belirlemektir.Yöntem: Tanımlayıcı ve korelasyonel araştırma tipine uygun olarak yapılan bu çalışma, Nisan 2018- Nisan 2019 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi kadın doğum servislerinde tekrarlayan gebelik kaybı (TGK) tanısı ile izlenen kadınlar ile yürütülmüştür. Bu hastanede iki ve üzeri gebelik kaybı, tekrarlayan gebelik kaybı olarak kabul edilmektedir. Çalışmanın örneklemini araştırmaya katılmayı kabul eden 66 TGK . . .olan kadın oluşturmuştur. TGK ile takip edilen kadınlara Birey Tanıtım Formu, Beck Umutsuzluk Ölçeği (BUÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Dyadik Çift Uyum Ölçeği (DÇUÖ) uygulanmıştır.Aim: The aim of the study was to determine depression, hopelessness and dyadic adjustment level of women diagnosed with recurrent pregnancy loss and affecting factors. Materials and Methods: The descriptive and correlational study was conducted between April 2018 and April 2019 in obstetrics and gynaecology department of Izmir Tepecik Research and Training Hospital of Health Sciences University. Research sample was consisted of 66 recurrent pregnancy loss (RPL) who had accepted to participate in the study. Data was collected with the “Interview Form”, “Beck Hopelessness Scale (BHS)”, Beck Depression Inventory (BDI)” and “Dyadic Adjustment Scale (DAS)” Daha fazlası Daha az

İlköğretim Öğrencilerinde Skolyoz Tarama Sonuçları

MEDİNE YILMAZ | FEYZA DERELİ | GAMZE KUNDAKÇI

Makale | 2018 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 3 ) , pp.1 - 6

Amaç: Bu çalışmanın amacı üç ilköğretim okulunda eğitim gören 10-14 yaş arasındaki okul çocuklarında skolyoz prevalansını incelemek, skolyoz farkındalığını arttırmak ve politika yapıcılar için veri kaynağı sağlamaktır. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tipte planlanan bu çalışmaya tarama yapılmasına ailesi izin veren, taramaya katılmaya gönüllü olan öğrenciler dâhil edilmiştir (n: 963). Veri toplamada Skolyoz Tarama Formu kullanılmış olup, Adam’s Öne Eğilme Testi (Adam’s Forward Bending Test) ve vertebra palpasyonu yapılmıştır. Veri analizinde SPSS 22.0 (Statistical Package for Social Sciences) paket programı kullanılmıştır. Bulgular . . .: Skolyoz şüphesi olan öğrencilerin (n: 73) %8.2’si hekim tanısı almıştır. Skolyoz prevalansı kızlar için 0.099, erkekler için 0.052’dir. Öğrencilerin %55.5’i okulda yazı yazarken sıraya eğilmek zorunda kaldığını, %58,1’i okul çantasının ağırlığından dolayı rahatsız olduğunu belirtmiştir. Ayrıca %13.6’sı yatakta sırt ağrısı çektiğini, %25.8’i sırada otururken kendini rahatsız hissettiğini ifade etmiştir. Düzenli olarak spor yapanların oranı %58.4’dür. Sonuç: Araştırma sonuçları tarama yolu ile skolyozun erken tanılanabileceğini göstermiştir. Okul sağlığı alanında yürütülecek programlarda hemşirelerin omurga deformitelerini önlemek üzere öğretmenlerle işbirliği içerisinde, postür eğitimi, ağırlık taşıma yöntemleri, egzersizin önemi konularında eğitim programları düzenlemesi ve bunların okul idaresi ve rehber öğretmenlerle birlikte düzenli aralıklarla tekrarlanması önerilmektedir Objective: The purpose of this study is to investigate the prevalence of scoliosis in 10- to 14-year-old children attending three primary schools, to raise awareness of scoliosis, and to provide a data source for policy makers. Material and Methods: Volunteer students whose parents gave permission for screening were recruited to this cross-sectional study (n: 963). For data collection, the Scoliosis Screening Form was used. In addition, Adam’s Forward Bending Test was administered and vertebra palpation was performed. The SPSS 22.0 (Statistical Package for Social Sciences) was used for the data analysis. Findings: Of the students suspected to have scoliosis (n: 73), 8.2% were diagnosed with scoliosis by the physician. The prevalence of scoliosis was 0.099 in girls and 0.052 in boys. Of the students, 55.5% stated that they had to lean on the desk while writing at school, 58.1% said they were uncomfortable due to the heavy weight of the school bag. Also 13.6% stated that they had back pain in bed, 25.8% said they felt uncomfortable in the sitting position. Ratio of students exercising regularly was 58.4%. Conclusion: The results of the study demonstrated that scoliosis could be diagnosed early through screening. It is recommended that to prevent spinal deformities, school health programs should include training programs organized by nurses on the importance of achieving the correct upright posture, weight bearing methods and exercise, and that nurses should repeat these training programs in cooperation with school administration and school counselors Daha fazlası Daha az

Yoğun Bakım Ünitelerinde Ağrı Kontrolünde Hemşirenin Rolü

MEDİNE YILMAZ | FEYZA DERELİ | GAMZE KUNDAKÇI

Makale | 2018 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi3 ( 3 ) , pp.31 - 38

Yoğun bakım ünitelerinde anksiyete ve ağrıya özellikle mekanik ventilatör desteği alan hastalarda sıkça rastlanmaktadır. Hastaların ventilatör ile uyumsuzluklarını, anksiyetelerini, ağrılarını ve yoğun bakım anılarını hatırlamalarını azaltmak, endotrakeal tüp, vasküler kateter gibi araçları çıkarmalarını önlemek, hasta bakım hizmetlerinin yeterliliğini arttırmak, hasta bakım hizmeti verenleri hastanın ajite hareketlerinden korumak amacıyla yoğun bakım ünitelerinde sedasyon ve analjezi uygulanmaktadır. Yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların deneyimledikleri ağrının yönetiminde çeşitli analjezikler uygulanmaktadır. Analjeziklerin kul . . .lanılamadığı ya da etkilerinin yetersiz kaldığı durumlarda ya da farmakolojik ilaç gereksinimini azaltmak için hemşireler tarafından ağrı yönetiminde farmakolojik olmayan uygulamalar kullanılmaktadır. Bu yazıda hemşirelik yönü ile yoğun bakım hastalarında ağrının önemi, ağrıya neden olan faktörler, ağrı belirti ve bulguları, değerlendirmesi ve tedavisine yer verilmiştir Anxiety and agitation in intensive care units are very common especially among patients receiving mechanical ventilation. To reduce patients’ incompatibilities with ventilation, to reduce their anxiety, to help them remember negative intensive care unitrelated memories as little as possible, to prevent them from removing the endotracheal tube, vascular catheter to promote the adequacy of patient care services and to protect patient care providers from agitated patients, sedation and analgesia are performed in intensive care units. Various analgesics are administered in the management of the pain experienced by patients in intensive care units. Nurses resort to nonpharmacological practices to manage patients’ pain, in case analgesics are not available or their effectiveness is inadequate, or they want to limit patients’ pharmacological drug requirements. In this article is to bring together the nursing knowledge and the importance of pain in intensive care patients, pain-related factors, signs and symptoms of pain, assessment, management and treatment are given in nursing Daha fazlası Daha az

Sedasyon Uygulama Ölçeği: Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması

ESRA AKIN

Makale | 2019 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi4 ( 3 ) , pp.91 - 95

Amaç: Bu çalışma, “Sedasyon Uygulama Ölçeği”nin Türkçe Geçerlilik ve Güvenirliğinin incelenmesi amacıyla yapıldı. Gereç ve Yöntem: Bu metodolojik araştırmanın çalışma grubunu, iki farklı hastanenin yoğun bakım ünitelerinde görev yapan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 105 hemşire oluşturdu. Veri toplama aracı olarak hemşire tanıtım formu ve hemşirelerin mekanik ventilasyon desteğinde olan hastaların sedasyon yönetimine ilişkin tutum ve davranışlarını değerlendirmesini sağlayan Sedasyon Uygulama Ölçeği kullanıldı. Verilerin analizinde; Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı, korelasyon analizleri, örneklem büyüklüğü için Kaiser-Meyer-O . . .lkin, faktör analizi yapılabilmesi için uygunluğu Bartletts Test of Sphericity ve faktör analizi kullanıldı. Bulgular: Veri yapısının faktör analiziyle açıklanabilirliği %69.2 olarak bulundu. Kişilerin cevaplara verdiği tutarlılık her madde için %40’ın üzerinde olduğu için Bartlett’s Test of Sphericity analizi sonucunda Tip I hata düzeyinde α=.05 önem derecesinde, Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms