Filtreler
İntegral Hemşirelik Teorisi ve Yenidoğan Yoğun Bakımlarda Uygulanan Non-Farmakolojik Yöntemlere Teorinin Entegre Edilmesi

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 8 ) , pp.221 - 207

Ağrı, gerçek veya potansiyel doku hasarı ile ilişkili bireyin biyopsikososyal ve ruhsal sağlığını etkileyen hoş olmayan somatik veya visseral his olarak tanımlanmaktadır. Ağrıyı azaltmak veya yok etmek hemşirelik bakımın en önemli bakım unsurlarından biridir. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde ağrılı birçok işleme maruz kalan bebekler için ağrının yönetimi oldukça önemlidir. Yenidoğan araştırmalarındaki ilerlemeler, kendini ifade edemeyen yenidoğanların ağrı yaşadığını ve ağrıyı kontrol etmenin tüm yenidoğanlara kısa ve uzun vadeli faydaları olduğunu göstermektedir. Yenidoğanlarda ağrının yönetiminde sadece farmakolojik yöntemlere b . . .aşvurulmamaktadır. Yapılan araştırmalar nonfarmakolojik yöntemlerin ağrıyı azaltmada en etkin yöntemler olduğunu belirtmektedir. Başta Amerikan Pediatri Akademisi ve Türk Neonatoloji Derneği olmak üzere birçok kuruluş yenidoğanlarda uygulanan küçük invaziv rutin işlemlerden (topuk kanı alma, kan şekeri bakma vb) kaynaklanan ağrıyı azaltmak amacı ile nonfarmakolojik yöntemlerin kullanılmasını önermektedir. Nonfarmakolojik uygulamalar ile ağrının yönetilmesinde, multidisipliner ekip içerisinde yer alan hemşirelere önemli rol ve görevler düşmektedir. Günümüzde yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde hemşirelik uygulamaları için kuramlardan faydalanma oranı oldukça azdır. Modellerin rutin hemşirelik bakımlarına entegre edilmesi, verilere daha sistematik ve standardize yollardan ulaşılmasında ve bakıma yönelik bilgi birikiminin artmasında önemli bir yere sahiptir. Bu derlemede, Dossey’in İntegral Hemşirelik Teorisi ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde uygulanan nonfarmakolojik yöntemlere teorinin entegre edilmesi ele alınmıştı Daha fazlası Daha az

Depremle İlişkili Rabdomiyaliz Geçiren Hastada Ampute Rehabilitasyonu

KEVSER KAÇMAZ | SEVTAP GÜNAY UÇURUM

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.635 - 640

Depremler şiddetlerine göre pek çok yaralanmaya sebep olabilmektedirler. Amputasyon da bu yaralanmaların içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle arter, sinir, cilt ve kemikte şiddetli hasar, uzamış iskemi ve başarısız fasiyotomi deprem sonrası önde gelen amputasyon sebeplerindendir. Cerrahi sonrası bu kişilerin fonksiyonel düzeyini etkileyebilecek önemli komplikasyonlar görülebilmektedir. Bu komplikasyonların önlenebilmesi açısından fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamalarına mümkün olan en erken süreçte başlanılması gerekmektedir. Özellikle cerrahi sonrası sıklıkla görülen ağrı, ödem ve kontraktürler kişinin proteze . . . adaptasyonunu ve dolayısıyla fonksiyonel düzeyini etkilemektedir. Amputasyon sonrası bu komplikasyonların yönetilebilmesi adına pek çok fizyoterapi ve rehabilitasyon müdahalesi bulunmakla birlikte literatürde bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bu sebeple amputasyon sonrası uygulanacak güncel rehabilitasyon yaklaşımlarının incelenmesi önemlidir. Bu kapsamda, bu derleme; amputasyon sonrası erken dönemdeki güncel rehabilitasyon uygulamalarını incelemeyi, klinisyenlere bir yol haritası oluşturmak ve mevcut literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Daha fazlası Daha az

Kanser Ağrısında Aromaterapi Kullanımı

KEVSER KAÇMAZ | SEVTAP GÜNAY UÇURUM

Derleme | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 2 ) , pp.397 - 402

ÖZ Kanser, birçok ülkede ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Kanser hastaları, hastalıktan veya tedaviden kaynaklı dispne, yorgunluk, bulantı-kusma ve ağrı gibi birçok sorunla mücadele etmektedir. Dünyada 32 milyon kanser hastasının %30-%50’si orta ve şiddetli düzeyde ağrı yaşamaktadır. Kontrol edilemeyen ağrı nedeniyle hastalar daha sık hastaneye başvurmakta ve hastane yatışı yapılmaktadır. Aromaterapi, kanser hastalarının hastalık veya tedavi nedeniyle yaşadıkları sorunlarla baş etmesini kolaylaştırmayı amaçlayan, yan etkileri az ve ucuz tamamlayıcı ve alternatif uygulamalardan biridir. Literatürde aromaterapi u . . .ygulamasının, kanser hastalarında görülen semptomların giderilmesinde en sık kullanılan tamamlayıcı ve alternatif uygulamalardan biri olduğu gösterilmiştir. Bu derlemenin amacı kanser ağrısı olan bireylerde nonfarmakolojik ağrı giderme yöntemlerinden biri olan aromaterapiyle ilgili literatür ışığında genel bir bilgilendirme sağlamaktır ABSTRACT Cancer ranks second among causes of death in the World. Cancer patients struggle with many problems caused by illness or treatment such as dyspnea, fatigue, nauseavomiting, and pain. 30-50% of 32 million cancer patients in the world experience moderate and severe pain. Because of uncontrollable pain, patients are admitted to the hospital more often and hospitalized. Aromatherapy is one of the complementary and alternative applications that aim to help cancer patients to cope with the problems they experience due to illness or treatment. It is inexpensive and has less side effects. In the literature, it has been shown that aromatherapy application is one of the most common methods to relieve the symptoms seen in cancer patients. The aim of this literature review is to provide general information about aromatherapy, which is one of the non-pharmacological pain relief methods for individuals with cancer pain Daha fazlası Daha az

Kalp Cerrahisi Sonrası Ağrı Kontrolünde Yeni Yaklaşımlar

KEVSER KAÇMAZ | SEVTAP GÜNAY UÇURUM

Makale | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 1 ) , pp.29 - 32

Yüksek riskli olarak bilinen koroner arter bypass greft cerrahisi, tüm dünyada açık kalp ameliyatları arasında en sık uygulanan girişim olup, ameliyat sonrası hastalarda kronik ağrı sendromu gelişebildiği belirtilmektedir. Kalp cerrahisi sonrası ağrının azaltılmasında, farmakolojik yöntemlerden opioid ve opioid olmayan analjeziklerin kullanımının standart olmasına karşın, opioid türevi analjezikler ile parasetamol ilaçların birlikte kullanımı, yaygın olan bir yaklaşımdır. Ağrı kontrolünde, farmakolojik olmayan yöntemler arasında; interkostal, paravertebral, spinal ve epidural lokal anestetik blokları uygun analjezik yöntemler olarak . . . önerilmekte olup, kalp cerrahisi sonrası ağrı kontrolünde narkotiklerin kullanımını azalttığı ve ağrının azaltılmasında, hasta sonuçlarını olumlu etkilediği belirtilmektedir. Sağlık bakım ekibi içinde önemli bir role sahip olan hemşireler, etkili ağrı yönetimi konusunda hasta ve ailesini bilgilendirmeli, ağrı ve ağrı tedavisine ilişkin komplikasyonları, ağrı tedavisindeki güncel yaklaşımları yakından izlemeli ve uygulamalarını kanıta dayandırmalıdır. Coronary artery bypass graft surgery known as high-risk is the most frequently performed one among open heart surgeries all over the world, while it is reported that chronic pain syndrome develops in patients after cardiac surgery. Although usage of opioid and non-opioid analgesics among pharmacological implementations is standard for reducing the pain after heart surgery, concomitant usage of opioids and paracetamol medicines is a common approach. In the non-pharmacological methods of pain control; intercostal, paravertebral, epidural and spinal anaesthetic blocks are proposed to be suitable analgesic methods, they are reported to decrease the need of narcotics to control pain after cardiac surgery and to positively impact patient outcomes in reducing the severity of pain. Nurses who have an important role in the healthcare team should inform patient and their families about effective pain management, should follow pain-treatment-related and pain-related complications and current approaches about pain treatment, and should base their practices on evidence Daha fazlası Daha az

Ev-Ofis Çalışanlarında Postür ve Solunum Egzersizlerinin Ağrı ve Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi

KEVSER KAÇMAZ | SEVTAP GÜNAY UÇURUM

Makale | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 1 ) , pp.23 - 32

Amaç: Araştırmamızda ev-ofis çalışan bireylerde uygulanan postür ve solunum egzersizlerinin ağrı ve yaşam kalitesine etkisinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Araştırma Ocak-Mart 2021 tarihleri arasında ev-ofis çalışan, 20-50 yaş arası 61 gönüllü katılımcı ile gerçekleştirildi. Katılımcıların demografik bilgileri kaydedildi. Ağrı değerlendirmesi Cornell Kas İskelet Sistemi Rahatsızlıkları Anketi (CMDQ) ile yapılırken, yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde SF-36 Yaşam Kalitesi Anketi kullanıldı. Katılımcılar randomize olarak egzersiz grubu (n: 31) ve kontrol grubuna (n: 30) ayrıldı. Egzersiz grubuna “dört hafta süreli . . .günde dört kez, haftada beş gün” sıklıkta postür ve solunum egzersizleri ile bir dakika ambulasyondan oluşan program verildi. Programdaki egzersizler fotoğraf ve videolar kullanılarak anlatıldı. Katılımcıların programlarını kontrol etmelerine yönelik egzersiz izlem çizelgesi hazırlandı. Kontrol grubuna ise dört hafta süre ile herhangi bir uygulama yapılmadı. Bulgular: Egzersiz grubuna 13 erkek, 18 kadın (yaş ort: 30,290±9,427 yıl); kontrol grubuna ise 5 erkek, 25 kadın gönüllü katılımcı (yaş ort: 28,800±7,644 yıl) dahil edildi. Program sonrası CMDQ için yapılan karşılaştırmada boyun, bel, sol alt kol skorları için gruplar arasında anlamlı bir fark gözlenirken (p0,050). Egzersiz grubunun öncesi-sonrası karşılaştırmasında CMDQ’da sol üst kol, kalça, sol diz, sağ ve sol alt bacak dışında kalan bölgelerde istatistiksel açıdan anlamlı fark olduğu belirlendi ( Daha fazlası Daha az

Meme Kanseri Cerrahisi Sonrası Ekstremite Hacmi ile Ağrı, Duyu ve Kavrama Kuvveti Arasındaki İlişki

SEVTAP GÜNAY UÇURUM | İLKNUR NAZ GÜRŞAN | DERYA ÖZER KAYA

Makale | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 7 ) , pp.49 - 154

Amaç: Üst ekstremite hacmindeki artış meme kanseri cerrahisi sonrasında görülen en yaygın komplikasyonlardan biridir ve üst ekstremite fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilmektedir. Bu çalışmanın amacı meme kanseri cerrahisi sonrası, üst ekstremite hacmi ile ağrı, duyu ve kavrama kuvveti arasındaki ilişkileri araştırmaktı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 44-73 (54,00/50,50-62,00 yıl) yaş arası, meme kanseri tanısı sonrası cerrahi ve onkolojik tedavi almış ve son tedavisini en az üç ay önce tamamlamış 49 katılımcı dahil edildi. Üst ekstremite hacmi Frustum yöntemi ile hesaplandı, ağrı Görsel Analog Skala ile sorgulandı, duyu Semmes-Weinstei . . .n Monofilament Testi ile değerlendirildi ve kavrama kuvveti hand-held dinamometre ile ölçüldü. Bulgular: Etkilenen ekstremitede, etkilenmeyen ekstremiteye göre kavrama kuvveti daha düşük ( Daha fazlası Daha az

Factors Affecting the Knowledge Level and Attitudes of Nurses about Pain Management

YASEMİN TOKEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 2 ) , pp.93 - 97

Amaç: Tanımlayıcı tipte planlanan bu çalışmanın amacı; ağrı yönetimi konusunda hemşirelerin davranışları ve bilgi düzeylerini etkileyen faktörlerin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın popülasyonu bir devlet hastanesinin dahili, cerrahi servisleri ve yoğun bakımlarında çalışan hemşirelerdir. Çalışmaya toplam 79 hemşire dahil edilmiştir. Veriler güncel literatürde bulunan “Hemşire Tanımlayıcı Bilgi Formu”, “Hemşirelerin Ağrı Üzerine Bilgi ve Tutum Anketi”, “Ağrıya Karşı Müdahale Uygulama Formu” formlarından elde edilen standart bir anket ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin %48.1’i 31-40 yaş arasındayd . . .ı, %41.8’i ön lisans mezunuydu ve %34.2’sinin 16 yıl ve üzeri mesleki deneyimi vardı. Katılımcıların %59.5’i klinik hemşiresi olarak çalışıyordu ve %67.1’i daha önce ağrı yönetimi hakkında bir eğitim veya kursa katılmamıştı. Doğru yanıt puan ortalaması 4.73± 2.09 idi. Bilgi seviyesi ile yaş, eğitim seviyesi, çalışılan birim ve mesleki deneyim arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0.05). Ağrıya karşı en sık yapılan uygulama “nöbet sonrası diğer hemşireleri bilgilendirmek (%86.6)” ve “ağrılı bölgeyi saptamak (%73.1)” olarak belirlenirken, hemşirelerin %48.1’i ağrıyı azaltmak için hiç epidural-intratekal kaviteye epidural kateter ile ilaç uygulamadığını ifade etti. Sonuç: Hemşirelerin ağrı yönetimi hakkındaki bilgi seviyelerinin yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bilgi seviyesinin yaş, eğitim seviyesi, mesleki deneyim ve ağrı yönetimi açısından alınan önceki eğitimler ile ilişkili olmadığı görülmüştür. Objective: The aim of this descriptive study was to determine the factors affecting the knowledge levels and attitudes of the nurses about the pain management. Material and Methods: Study population was nurses which work in medical, surgical and intensive care units of a public hospital. A total of 79 nurses were included in the study. Data were collected with a standardized questionnaire extracted from the current literature called “Nurses’ Demographics Form”, “Nurses’ Knowledge and Attitudes Survey Regarding Pain”, and “Applying Interventions Against Pain Form”. Results: 48.1% of the nurses who participated to the study were between 31-40 years old, 41.8% of them had associate’s degree, 34.2% of them had +16 years of occupational experience. 59.5% of the nurses were working as clinic nurses and 67.1% of them had not attended any course/training on pain management. There was no statistically significant association between knowledge level and age, educational degree, working department, and occupational experience (p>0.05). The most common interventions used against to pain were determined as “to inform other nurses after duty (88.6%)” and “to locate the pain (73.1%)”. 48.1% of the nurses were stated that they had never administered pharmacological agents to the epidural-intrathecal cavity with an epidural catheter to reduce pain. Conclusions: It was concluded that the knowledge level of the nurses on pain management was inadequate. It was seen that the knowledge level was not related to age, education level, working experience, and previous education status on pain management. Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms