Filtreler
Filtreler
Bulunan: 32 Adet 0.001 sn
Tam Metin [1]
Yayın Tarihi [1]
Yayın Dili [3]
موقف البَرَيلْوِية من علم رسول الله صلعم بالغيب

Makale | 2022 | Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.619 - 644

هدف هذا البحث هو التعرف على موقف البَرَيلْوِية - صوفية شبه القارة الهندية - من علم الرسول (صلعم) بالغيب والأحاديث التي استخدموها في هذا الموضوع واستدلالاتهم. دراستنا ليست مبنية على مناقشة الأدلة لأن النقد لا يصلح إلا في الخطوة التالية بعد الفهم الصحيح للمسألة. أما اكتفائنا بدراسة وصفية؛ فهو لتمهيد الطريق للدراسات القادمة التي تهدف النقد والتحليل. دراستنا مهمة من حيث أنها تتناول إحدى القضايا الخلافية المعاصرة. وقد ذكرنا موقف الديوبندية – تيار يخالف البريلوية في هذه المسألة – حين الحاجة لتفهيم خلفية المسألة. وفي البحث تم تقديم المعلومات المبعثرة في كتب مختلفة في انسجام خاص. ومن نتائج هذا البحث هو أن علم الرسول (صلعم) بالغيب منقسم إلى . . .ثلاث مراتب عند البريلوية؛ فمنكرو الأولى دخلوا الكفر ومنكرو الثانية خرجوا من أهل السنة وأما المرتبة الثالثة من علمه (صلعم) فلا يخرج أحد من أهل السنة لا منكروها ولا المعتقدون بها. وقد استخدم البريلوية أحاديث صحيحة وغيرها لإثبات موقفه Daha fazlası Daha az

Kur’an Kıssalarında Bir Üsve-i Hasene Sunumu: Ebeveyn ve Eğitimci Rolüyle Hz. Ya'kûb (a.s)

Makale | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi

Asıl gayesi ahlaki ve terbiyevî olan Kur’an kıssalarındaki karakterlerde özdeşim kurmaya müsait ve insanların kendilerine hisseler çıkarabileceği bir muhteva vardır. İnsanlar bu kıssaları okuduklarında veya dinlediklerinde onlarda iyi ve kötü örnekler bulabilirler. İyi örnek olarak sunulanların başında ise peygamberler gelir. Bu yüzden diğer insanlar gibi sosyal hayatta farklı rolleri olan peygamberler, Kur’an kıssalarının anlatımında bu rolleriyle incelenmelidir. Bu çalışmada Kur’an kıssalarının Hz. Ya‘kub’u (a.s) sunumunda bir ebeveyn ve eğitimci için örnek olma durumunu incelemek amaçlanmıştır. Böyle bir çalışma Kur’an kıssaların . . .ın anlaşılması ve Kur’an’ın pratik hayatla ilişkisinin ortaya konulması bakımından oldukça önemlidir. Araştırmada analiz ve sentez yöntemi esas alınmıştır. Hz. Ya‘kub’un (a.s) kıssasının anlatıldığı âyetler tasnif edilip tefsir kaynakları ve konuyla ilgili günümüzde yapılan çalışmalar ışığında değerlendirilmiştir. Buna ilaveten bu kıssa Tevrat’ta yer aldığından Tevrat’ın anlatımı ile karşılaştırılarak Kur’an kıssalarının bu konudaki özgün yanı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Netice olarak Kur’an kıssalarında aile ve eğitim alanında peygamberlerin örnekler olarak sunulduğu görülmektedir Daha fazlası Daha az

Sıddık Korkmaz, İmam Mâtürîdî ve Mezhep Eleştirileri

MUHAMMET ÇİFTCİ

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.675 - 678

İslam düşünce tarihinin en önemli simalarından biri olan İmam Mâtürîdî’nin başta şahsı olmak üzere, yetiştiği ilmî çevre, hocaları ve öğrencileri, mensup olduğu “gelenek” ve de İslam dünyasında pek çok Müslümanın mensubu olduğu bir mezhep olarak Mâtürîdîlik hakkında bilgilerimiz yakın geçmişe kadar oldukça sınırlıydı diyebiliriz. Fakat son yıllarda yapılan çalışmalarla birlikte bu eksiklik giderilmeye başlanmıştır. Sıddık Korkmaz’ın “İmam Mâtürîdî ve Mezhep Eleştirileri” isimli eseri de bu gaye ile kaleme alınmıştır. Bu çalışma da “İmam Mâtürîdî ve Mezhep Eleştirileri” adlı kitabın tanıtımı için yazılmıştır. . . . Daha fazlası Daha az

Sıddık Korkmaz, Türklerin İslâm Düşüncelerine Katkıları Mâtürîdî, Yesevî ve Türk Dünyası Üzerine Çalışmalar

MUHAMMED FATİH EREN

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.701 - 705

Türkler, İslamiyet’le tanışmalarıyla birlikte büyük oranda eski dini inanışlarından sıyrılarak İslam dinini içselleştirerek, siyaset, ilim ve kültür sahalarında çok önemli katkılar sunmuşlardır. Siyasi açıdan özellikle Selçuklu ve Osmanlı devletleriyle birlikte İslam dünyasının sınırlarını genişletirken bu durum kültürel ve ilmi bir zenginliği de beraberinde getirmiştir. Türkistan coğrafyasındaki ilmi derinliği ve üretkenliği yüksek bazı âlimler ise bu süreçte lokomotif görevi görmüştür. Bu durumun en bariz örneği Ebû Hanîfe ve düşüncesinin sistemleştiricisi olan İmam Mâtürîdî’dir. Bununla birlikte Ahmet Yesevî, Bîrûnî, Mûsâ Cârulla . . .h gibi isimler Türk coğrafyalarında yetişmiş, muhtelif alanlarda ihtisas sahibi âlimlerden sadece birkaç tanesidir Daha fazlası Daha az

Muhammed Muhammed Ebû Mûsâ, Mürâca‘ât fî Usûli’d-Dersi’l-Belâgî

MUHAMMED FATİH EREN

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.695 - 699

Cahiliye Arapları bir portreyi, olay ya da nesneyi başarılı bir şekilde lafız ve anlama sığdırmada üstün bir merhaleye ulaşmışlardı. Öyle ki Cahiliye dönemi şairi, uzun pasajlarla anlatılacak ya da tasvir edilecek herhangi bir temayı anlamı yoğun, lafzı öz birkaç beyitle ifade edebilmekteydi. Ancak Arapların sahip oldukları ve çoğu yerde gurur vesilesi olarak gördükleri beyan ve belagat tasavvurları, Kur’an’ın nüzulüyle beraber vahiy dilinin mu‘cîz/erişilmez üslubu sayesinde farklı bir aşamaya evrilir. Farklı ölçeklerdeki meydan okumalara rağmen erişilmez olan kelâm-ı ilâhî’ye karşı koyan ya da benzerini getirmeye çalışan kimse çıkm . . .az. Arapları derinden etkileyen ve belagat yetilerini yeniden şekillendiren bu i‘câz olgusu hakkında I./VII. asırda doğrudan bir çalışma yapılmaz. Ancak cem ve tedvin çalışmalarının ağırlık kazandığı süreçte ilimlerin teşekkül etmesi, beraberinde “Kur’an’ı mu‘ciz kılan husus ne olmuştur?” sorusunu gündeme getirir. Bu soru kaçınılmaz bir şekilde Kur’an’ın geldiği dönemin Araplarının beyan ve belagat seviyelerini incelemeye tabi tutan bir dizi çalışmayı tetikler. Zira Kur’an’ın i‘câzı, dönemin Arapçasının üstünlüğünü pekiştiren en önemli hadisedir. Söz konusu üstünlüğün saptanabilmesi ise tabii olarak ilgili dönemin edebî ürünlerinin tetkikini gerektirir. Bu farkındalıktan hareketle erken dönemden itibaren bir yandan Kur’an’ın hususi özelliklerini irdelemeyi esas alan tefsir ve i‘câz çalışmaları, diğer yandan ise Cahiliye dönemi şiirlerinin karakteristik özelliklerini belirlemeye ve anlamaya çalışan şiir eleştirisi eserleri telif edilir. Câhiz’in (öl. 255/869) belagat ve şiire dair konulara yer verdiği el-Beyân ve’t-tebyîn’i, Abdülkâhir el-Cürcânî’nin (öl. 471/1078-79) şiir eleştirisi ile i‘câzı tam anlamıyla iç içe işlediği Delâ’ilü’l-i‘câz’ı ve şiir eleştirisi meselelerini belagate konu olan kavramlarla ele aldığı Esrârü’l-belâga’sı bu tür eserlere örnek verilebilir Daha fazlası Daha az

Ahlak İlkeleri Açısından Peygamberlerin Sıfatları

MAKSUT ÇETİN

Makale | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mizanü'l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.205 - 225

Ahlak, insan tabiatının kuvveleri olan akıl, gazap ve şehvetin itidal üzere veya şehvet ve gazap kuvvelerinin aklın emrinde olması durumudur. Filozofları buna adalet kavramı adını vermişlerdir. Bir eylemin ahlakî adlandırılabilmesi için onun toplum içinde ve isteyerek yapılması gerekir. Ahlakın bireysel olduğu kadar toplumsal yönü de vardır. Ahlakî ilkelerin kalıcı olabilmesi için onların bir sosyal ortamda ve örnek eğitimciler tarafından öğretilmesi lazımdır. İnsanları bireysel anlamda iffet, mertlik ve hikmet çizgisinde, toplumsal anlamda ise adalet ve istikamet yolunda tutmaya çalışanlar peygamberler olmuştur. Onlar insanlığa her . . . alanda önderlik etmek üzere gönderilmişlerdir. Dolayısıyla peygamberlerin insanlardan farklı niteliklere sahip olması doğaldır. Çünkü onlar insan ile Allah arasında irtibatı sağlayan kişilerdir. Getirdikleri bilginin kabul edilebilmesi ve örnek alınabilmesi için peygamberlerin güvenilir, masum ve hikmet sahibi olmaları gerekir. Zira ahlakî prensiplerden hareketle nübüvvetin ispatlanması önemli bir konudur. Bu nedenle âlimler, ahlakın temel ilkelerinden hareketle peygamberlerin sıfatlarını ismet, emanet, doğruluk, fetanet ve tebliğ olarak tanımlamışlardır Daha fazlası Daha az

Mehmet Macit Sevgili, İmamü’l-Haremeyn Cüveynî

MAKSUT ÇETİN

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.707 - 710

İslam medeniyetinde gerek yaptığı çalışmalarla gerekse yetiştirdiği öğrencilerle sonraki kuşakları etkileyip kayda değer hizmetler ifa eden ilmî şahsiyetler bulunmaktadır. Bunlardan biri Gazzâlî (ö. 505/1111) ve Kiyâ el-Herrâsî (ö. 504/1110) gibi âlimleri yetiştiren, ömrü ilim ve tedrisât ile geçen, kelâm, fıkıh, usûl-i fıkıh gibi alanlarla iştigâl eden hemen herkesin kendisinden bir şekilde yararlandığı İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’dir. (ö. 478/1085) Değerlendirmesini yaptığımız çalışmada da Cüveynî’nin hayatı ve ilmi kişiliği kapsamlı olarak ele alınmaktadır.

Henry Corbin, Tanrının Yüzü İnsanın Yüzü: Yorumbilgisi ve Tasavvuf, çev. Kübra Gürkan, B. Garen Beşiktaşlıyan

MAKSUT ÇETİN

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak İslami İlimler Degisi ( 15 ) , pp.679 - 683

Hermeneutik ve tasavvuf arasındaki ilişki özellikle son dönemde tasavvuf metinlerinin muhtevasını anlama girişimleriyle artmış ve belirginleşmiştir. Birçok çalışmada doğaüstü olarak kabul edilen bu mistik metinlerin yapısı, içinde bulunduğu geleneğin de etkisiyle kapalı kalmış ve ulaşılamadıkça okur için daha da büyük bir ilgi odağı haline gelmiştir. Hermeneutik bir tavırla tasavvuf metinlerine nüfuz edilebileceği düşüncesi ise halen tartışmalıdır.

Bitmeyen Bir Yolculuk Olarak Dostluk Üzerine -Sıddık Korkmaz ile Dostluğumuzun Tükenmez Anısına-

MAKSUT ÇETİN

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.647 - 659

Bu yazı yakın dostum, entelektüel arkadaşım ve hakikat yolunda yoldaşım olan Prof. Dr. Sıddık Korkmaz hakkındadır. Kendisiyle 23 yıllık eskimeyen aksine yıllandıkça kıymetlenen dostluğumuza dair bir tanıklık metnidir. Ordu Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen 27. İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Toplantısı kapsamındaki program sonrasında düzenlenen kültür ve turizm gezisi sırasında katılımcıları taşıyan aracın kaza yapması sonucu 26 Haziran 2022 günü hayatını kaybeden dostuma bitmeyecek olan vefa borcumun bir belgesidir. Buna benzer bir yazıyı, 26 Eylül 2020 tarihinde COVID’den kaybettiğimiz değerli bilim adamı ho . . .cam Prof. Dr. Hasan Onat için yazmıştım. Ondan 21 ay sonra yine çok sevdiğim ve değer verdiğim Sıddık Korkmaz hakkında yazmak benim için zor fakat zorunlu bir görev oldu. Bu makalede, kendisiyle tanıştığımız günlerden vefatına kadar olan süreçte Sıddık Korkmaz ile olan dostluğumuzu, kişisel paylaşımlarımız ve entelektüel yolculuğumuz bağlamında yazmaya çalıştım. Kaybettiğimiz her dostumuzla birlikte hayatımızın çok değerli anıları da tarihe karışmaktadır. Anılarımızın yok olup gitmemesi için arşivlenip kaydedilmesi, bir tanıklığa dönüştürülmesi ve belgelenmesi gerektiği düşüncesiyle bu yazı kaleme alınmıştır Daha fazlası Daha az

12. ve 15. Yüzyılda el-Ezher'e İlmî Yolculuklar ve Bunun Batı Afrika'daki Bilimsel Gelişmeye Etkisi

MAKSUT ÇETİN

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.389 - 409

Kültürel gelişimin ve bilimsel üstünlüğün dinamiklerinden biri de bilim adamlarının ve öğrencilerin, ilim öğrenmek ve deneyim kazanmak amacıyla dünyanın dört bir yanına yayılmış ilim merkezleri arasında yaptıkları gezi ve seyahatlerdir. Bu ilim merkezlerinden biri de Memlûkler döneminde bilimsel ve kültürel aydınlanmanın en önemli merkezlerinden biri olan Mısırdaki Ezher-i Şerif’tir. O dönemin padişah ve yöneticilerinin buradaki eğitim faaliyetlerine harcama yapmaları, burs ve barınma sağlamaları ve hocalara yüksek maaşlar vermeleri nedeniyle, bütün İslam ülkelerinden ilim talebeleri genelde Mısır’da özellikle de Ezher'de değişik En . . .stitülerde eğitime teşvik edilmişledir. el-Ezher, Batı Afrika’dan gelen ilim talebelerini cezbetmiş, öğrenciler; yolculuk meşakkatine katlanarak Arap dili ve çeşitli dini ilimleri öğrenmek için Ezher'e gelmişlerdir. Bunlar, Batı Afrika'da eğitim ve fikri kalkınmaya büyük oranda etki etmiş şeyhler ve üstatlar olmuşlardır. Dolayısıyla bu bölgede büyük bir bilimsel faaliyet meydana gelmiştir. Bu noktadan hareketle araştırmamız Tekrûr, Mali, Songhay, Kânım ve Borno’dan Ezher'e teknik ve İslami bilgi elde etmek amacıyla gelen Afrikalı ilim talebelerinin ve âlimlerin yolculuklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır Daha fazlası Daha az

İmâmiyye Şîası’nda İlelü’l-Hadîs İlmi ve Zayıf Hadisle Münasebeti

İbrahim Kutluay

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hakk İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.1 - 32

Zâhiren sahih görünen hadisin isnad ya da metnindeki inkıta, irsal, tedlîs, idrac, iklab, teâruz, tashîf gibi gizli ve kapalı kusurları inceleyen bir ilim olan ilelü’l-hadîsin, hadis ilimleri içinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu ilimde söz sahibi olabilmek için hadis râvilerinin hâllerine, isnadlara ve hadis metinlerine vukûfiyetin yanı sıra, güçlü bir hafıza, tecrübe ve uzmanlık gerekmektedir. Erken dönemden itibaren Ehl-i sünnet âlimleri bu ilme ehemmiyet vermiş ve bu alanda kıymetli eserler telif etmişlerdir. Ehl-i sünnet’e nisbetle Şiî ulemânın ilelü’l-hadîs konusuyla daha az ilgilenmesi dikkat çekicidir. Şîa hadis usulü ese . . .rlerinde, Ehl-i sünnet kaynaklarında ilelü’l-hadisle ilgili verilen bilgiler büyük ölçüde tekrar edilmiştir. Bu ilmi, sadece Şîa hadis kaynakları üzerinden örneklerle inceleyen yeterli çalışma bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu çalışma; illet ve ilelü’l-hadîs konusunda Ehl-i sünnet ve Şîa arasında bir fark olup olmadığını, cerh ve taʻdîl ilmi sayesinde tesbit edilen zayıf hadis ile ilelü’l-hadis ve muallel hadisin münasebetini, Şîa’da ilelü’l-hadîs konusunda nispeten az çalışma yapılmasının sebeplerini konu edinmektedir. Bu çerçevede Şiî âlimler tarafından telif edilen hadis usulü eserlerinde verilen bilgiler ve ilelü’l-hadîs konusunda telif edilmiş az sayıdaki eser esas alınarak Şîa’nın ilelü’l-hadîs ilmine bakışı değerlendirilecek ve büyük ölçüde Tûsî’nin Tehzîbü’l-ahkâm’ı ile sınırlı olarak illetin sebebi ve illetli hadislerin nasıl tesbit edildiği üzerinde durulacaktır. Literatür taraması ve bilgilerin analizinin metot olarak benimseneceği çalışmada illet ve ilelü’l-hadîs konusu, Sünnî usûl ve ilel kaynaklarındaki bilgilerle Şîa kaynakları mukayese edilerek Ahbârî ve Usûlî ekollerin illet konusuna yaklaşımları değerlendirilecektir Daha fazlası Daha az

Mısrî’nin “Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm” Adlı Yazma Eseri

İbrahim Kutluay

Makale | 2022 | Mîzânü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi ( 15 ) , pp.575 - 596

Kütüphane koleksiyonlarında ve yazma eserlerin tanıtıldığı fihristlerde “Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azîm” adlı eserin müellifi hakkında ortaya konulan bilgiler çok net değildir. Bunun yanında eser hakkında yapılan sınırlı çalışmalarda Mısrî tefsirinin kaynakları, muhtevası ve takip edilen yöntem hakkında tatmin edici bilgiler sunulamamıştır. Bu çalışmada Mısrî tefsiri konu olarak seçilmiştir. Çalışmada eser ve müellifi hakkındaki yanlış bilgileri tashih edilerek nüshaları tanıtılmıştır. Mısrî’nin tefsirinde istifade ettiği kaynaklar tespit edilmiş ve tefsirindeki yöntemi kısaca açıklanmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte, Muhtasar bir eser . . . olmasından dolayı giriş bölümünde kısaca “ihtisâr” kavramı üzerinde durulmuştur. Çalışmada, Mısrî tefsirinin Hicrî 10. Yüzyılın sonları, 11. yüzyılın başlarında yaşamış olan Muhammed b. Ahmed ed-Dîbî el-Mısrî (ö. 1025/1616 [?])’ye ait olduğu belirlenmiştir. Tefsirin, başta Kurtubî ve Beyzâvî olmak üzere belirli kaynaklardan yararlanarak telif edilmiş dirayet ağırlıklı bir muhtasar olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Mısrî tefsiri hakkında yeterli bilgilerin bulunmayışı ayrıca tefsirde ihtisâr konusunda yapılan çalışmaların sınırlı olması bu konuyu önemli kılmaktadır. Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms