Filtreler
Bir Karşı Hafıza Alanı Olarak Grafiti: Banksy Örneği

Mehmet Emin Satır

Makale | 2021 | Medeniyet ve Toplum Dergisi5 ( 2 ) , pp.126 - 140

Hafıza, bireyin sahip olduğu en temel özellikler arasında yer almaktadır. Birey, hafızası sayesinde var olabilmekte, kimlik kazanabilmekte ve toplumsal yaşama ayak uydurabilmektedir. Dolayısıyla hafıza ve birey arasındaki önemli bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkinin bir benzeri toplum ve hafıza arasında da bulunmaktadır. Toplumsal hafıza da toplumsal yaşamın sürekliliği açısından önem arz etmektedir. Toplumsal yaşamda yer alan bireylerin ortak hatırlama ve unutma edimlerinin toplamı olarak kabul edilen toplumsal hafıza, bireysel yaşamı çevrelemektedir. Dolayısıyla toplumsal hafıza ve birey arasında etkileşimsel bir ilişki bulunmak . . .tadır. Toplumsal hafızanın sosyal olarak inşa edildiği tezinden hareket edilecek olursa, toplumsal hafızanın şekillendirilmesi noktasında iktidar olgusunun da önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir. Dolayısıyla toplumsal hafıza, iktidarlar için bir mücadele alanı olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda Michel Foucault’un kavramsallaştırdığı karşı hafıza olgusu dikkat çekmektedir. İktidar mekanizmaların inşa ettiği toplumsal hafızaya karşıt olarak geliştirilen karşı hafıza olgusu, azınlıklar tarafından resmî tarihe ve anlatılara karşı bir alan olarak değerlendirilebilir. Bu çerçevede yapılmış olan çalışmada bir karşı hafıza alanı olarak grafiti sanatı üzerinde durulmuştur. Banksy isimli grafiti sanatçısının çalışmaları, göstergebilim yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışma, Banksy’nin beş eseri ile sınırlandırılmış olup, incelemeye konu olan grafitiler, yargısal örnekleme tekniği aracılığıyla belirlenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, grafiti sanatının bir karşı hafıza alanı olduğunu ortaya koymaktır Daha fazlası Daha az

Hapishaneden Cezaevine: Adnan Veli Kanık’ın Mapusane Çesmesi Adlı Eserinde Kamusal Bir Mekân Olarak Hapishane ve Mahkûm Hayatı

MUSTAFA TEMİZSU

Makale | 2021 | Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi10 ( 26 ) , pp.118 - 130

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının unutulmuş isimlerinden biri olan Adnan Veli Kanık, eserlerinin önemli bir bölümü gazete ve dergilerde kalan mizahi öykü yazarlarından biridir. Edebiyat dünyasına ilk olarak gazetecilikle adım atan yazar, Akbaba, Dolmuş, Külâh, Papağan, Pardon, Taş-Karikatür, Tef ve Vatan gibi basın-yayın organlarında çeşitli yazılar kaleme almıştır. Edebiyat tarihi incelemelerinde ise Ahmet Rasim, Ercüment Ekrem, Hüseyin Rahmi ve Osman Cemal gibi öykücülerin devamı olarak görülmüş; öykülerinde yer alan tema, içerik ve üslup özellikleri bakımından bu isimlerin oluşturduğu geleneğin sürdürücüsü olarak yorumlanmıştır . . .. Yazarın öykü-röportaj türündeki Mapusane Çeşmesi (1952) adlı kitabı, Türk edebiyatı tarihi açısından dikkate değer bir eserdir. Kitaptaki öykülerin temelde iki düzlem üzerine inşa edildiği söylenebilir. Bunlardan ilki mizaha dayalı öyküler, diğeri ise gerçekçi, dramatik öykülerdir. Mizaha dayalı öykülerde, dönem insanının hapishanedeki yaşam mücadelesi ince bir alay ve ironiyle ele alınır. Buradaki temel amaç, yoksulluk durumunun trajikomik yönlerinin yansıtılmasıdır. Dramatik yapıdaki öykülerde ise sözünü ettiğimiz insanların hayatları, gerçekçilik kaygısına bağlı olarak eleştirel bir bakışla, trajik olay ve durumlar açısından anlatılır. Bugüne değin detaylı bir incelemesi yapılmayan kitaptaki öyküler gerek mizahi gerekse dramatik özellikleriyle 1950’li yılların hukuk, adalet, devlet bürokrasisi ve toplumsal yapı açısından dikkate değer özellikler barındırmaktadır. Bu çalışmada, temelde konu ve izlek bakımından iki düzlem üzerine inşa edildiği tespit edilen Mapusane Çeşmesi, özellikle edebiyatın üretildiği bir mekân olarak cezaevi ve hükümlülerin bu mekânlardaki yaşam biçimleri açısından incelenecektir. Böylelikle 1950’li yılların hapishane ve mahkûm hayatına dair bilgiler gerçekçi özellikleriyle ortaya çıkarılacaktır. Bunlara bağlı olarak çalışmanın amacı, Mapusane Çeşmesi’ni yeniden tanıtmak ve Türk edebiyatı tarihinde edineceği konumla ilgili çeşitli değerlendirmelerde bulunmaktır. Daha fazlası Daha az

Yeni Medya ve Nostalji: TRT Arşiv Üzerine Bir Değerlendirme

Mehmet Emin Satır

Makale | 2021 | Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi13 ( 24 ) , pp.116 - 129

Tarihsel süreçte öncelikli olarak yurda duyulan özlem olarak kavramsallaştırılan nostalji, anlamsal olarak farklılaşmaya başlamış ve geçmiş zamana yönelmeye başlamıştır. Nostalji çerçevesinde bireyler sıkça geçmişe yönelirler ve geçmişi idealize ederler. Bu çerçevede nostaljik bakış açısının işlerliğinin temelde geçmişin idealize edilmesi ve şimdiki zamanın değersizleştirilmesi noktasında önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir. Nostaljik bakış açısının gündelik hayattaki görünürlüğü noktasında yeni medya teknolojilerinin gelişim göstermesi önemli bir eşik oluşturmaktadır. Yeni medya araçları sayesinde geçmiş, bugüne sıklıkla siraye . . .t edebilmektedir. Bu çerçevede yapılmış olan çalışmada, nostaljik bakış açısının yeni medyadaki görünümlerini ortaya çıkartmak amaçlanmaktadır. Çalışmada TRT Arşiv’in YouTube kanalı üzerinden paylaşmış olduğu içerikler, yargısal örnekleme tekniği ile belirlenmiş olup bu videolara yönelik olarak yapılmış olan yorumlar, netnografi yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen veriler, geçmişin idealize edilmesi ve şimdiki zamanın anlamsızlaştırılması çerçevesinde değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında incelenen verilerin de göstermiş olduğu üzere nostaljik bakış açısı, geçmiş ve şimdiki zaman arasında bir diyalektik sürecin sonucunda ortaya çıkmaktadır ve geçmiş idealize edilirken; şimdiki zaman değersizleştirilmektedir Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms