Filtreler
Oryantalist Bakış Açısının Sinemaya Yansıması: The Physcian (2013) Örneği

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi6 ( 1 ) , pp.759 - 778

Doğu bilimi ya da şarkiyatçılık olarak da bilinen oryantalizm, her ne kadar Doğu kültürlerini ve dillerini tanımak için kurulmuş akademik bir disiplin olsa da içerisinde iktidar ilişkilerini de barındırmaktadır. Edward Said’in betimlediği üzere oryantalizm, Batı dünyasının Doğu dünyası üzerinde hegemonya kurabilmesini kolaylaştıran ve ön yargılardan beslenen bir düşünce sistemidir. Batı’nın kurgulamış olduğu Doğu imajı olarak da görülen oryantalizm, çok eski dönemlerden beri kendisini birçok alanda göstermektedir. Edebiyattan müziğe, resimden mimariye kadar birçok farklı alanda varlık gösteren oryantalist bakış açısının izlerine sin . . .emada da rastlanılmaktadır. Sinema, sanat formu olmasının yanı sıra bir kitle iletişim aracıdır ve toplumsal bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla sinema ve toplumsal yaşam arasında kuvvetli bir bağ bulunmaktadır. Hem görsel hem de işitsel unsurların etkili şekilde kullanılabildiği sinema aracılığıyla oryantalist bakış açısı, toplumsal düzlemde yeniden üretilebilmektedir. Oryantalist bakış açısının sinemada birçok örneği bulunmaktadır. The Physician (2013) filmi, bu örneklerin bir tanesidir. The Physician, 2013 yılında Philipp Stölzl tarafından yönetilmiş, dram/tarih türünde bir filmdir. Film, Rob Cole isimli karakterin, İbn-i Sina’dan tıp eğitimi almak için Londra’dan İsfahan’a yaptığı yolculuğu ve sonrasında gelişen olayları anlatmaktadır. Film genelinde oryantalist öğelere sıkça rastlanılmaktadır, bu bağlamda yapılmış olan çalışmanın amacı, The Physician (2013) filminde yer alan oryantalist öğeleri, içerik analizi yöntemiyle ortaya çıkartmaktır Daha fazlası Daha az

Siyasal Meşruiyetin Sağlanmasında Medyanın Rolü Üzerine Bir Değerlendirme

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi ( 30 ) , pp.115 - 128

Toplumsal bir varlık olan insan, tarihin her döneminde belirli formlarda toplumsal yaşam biçimleri geliştirmiştir. Geliştirilen toplumsal yaşantılar, zamansal ve mekânsal farklılıklar göstermiş olsa da, bu toplumsal yaşantılarda gözlemlenen bazı ortak noktalar bulunmaktadır. İktidarın mevcudiyeti ve iktidar ilişkileri, bu ortaklıklardan yalnızca ikisidir. İnsan ilişkilerinin sistemli bir yapıya büründüğü her toplumsal yaşayış biçiminde, iktidar yapılanmasının varlığı gözlemlenmektedir. Esasen toplumsal yaşamdan ziyade insan ilişkilerinin varlık gösterdiği her yerde, mikro düzeyde de olsa bir iktidarın varlığından söz edilebilmektedi . . .r. Bu çalışmada, literatürde yer alan farklı yaklaşımlar doğrultusunda iktidarın ne olduğu tartışılarak bir toplumsal iktidar türü olan siyasal iktidarın meşruiyet arayışında medya ile ilişkisi literatürden elde edilen bilgiler ışığında değerlendirilecektir Daha fazlası Daha az

Franz Kafka’nın Dönüşüm’ünde Sosyal Dışlanmışlık Olgusu

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Folklor & Edebiyat24 ( 96 ) , pp.191 - 200

Birey ve toplum arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Bireyler, bir araya gelerek toplumu oluştururlar ve yaşamlarını oluşturmuş oldukları bu toplumsal yapı içerisinde sürdürürler. Bu bağlamda birey ve toplum arasında ilişkiler ve çelişkiler meydana gelmektedir. Sosyal dışlanma da birey ve toplum arasındaki çelişkilerden meydana gelen bir olgu olarak nitelendirilmektedir. Sosyal dışlanma, 1970’li yıllardan sonra bilinirlik kazanan bir kavram olup bireyin çeşitli nedenlerden ötürü toplumla bütünleşememesi, toplumsal yaşamın dışında kalması durumu olarak tanımlanmaktadır. Edebiyat eserlerinin, birey ve toplum arasındaki ilişkileri . . .ve çelişkileri ayrıntılı bir şekilde sunulabilmesi edebiyat ile sosyal bilimler arasında bir işbirliği yapılmasını olanaklı kılmaktadır. Dolayısıyla yapılmış olan bu çalışmada Franz Kafka’nın Dönüşüm (1915) adlı romanı sosyal dışlanma kavramı çerçevesinde incelenmiştir. Romanın kahramanı Gregor Samsa’nın öyküsü bir sosyal dışlanmışlığın öyküsü olup bu çalışmada Gregor Samsa, sosyal dışlanmış bir birey, ailesi de mikro ölçekli bir toplum olarak ele alınmıştır. Toplum ve birey arasındaki sosyal dışlanmaya yol açan çelişkiler, romanın kahramanlarının söylemleri üzerinden analiz edilerek ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Yapılmış olan bu çalışma, Dönüşüm (1915) romanına önceki çalışmalardan farklı bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır Daha fazlası Daha az

İdeoloji ve Sanat İlişkisi Bağlamında Sovyet Anıtsal Propagandası

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi7 ( 3 ) , pp.565 - 583

Sanat, toplumsal yapı içerisinde varlık gösteren beşeri bir olgudur dolayısıyla her sanat yapıtı, üretildiği toplumdan izler taşımaktadır. Bu çerçevede sanat ve toplum arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Sanat ve toplum arasındaki ilişki, bir noktada ideolojik çözümleme yapmayı gerektirmektedir. Her sanat yapıtı, görece olarak az ya da çok ideolojik unsurlar barındırmaktadır ve çoğu zaman iktidar yapılanmalarının etkisine açıktır. Bu bağlamda sanat eserlerinin hakim ideolojiyi yeniden ürettiği ve propaganda faaliyetlerinde etkili olarak kullanılabildiği görülmektedir. Yapılmış olan bu çalışmanın amacı, Sovyetler Birliği’nde sis . . .tematik bir şekilde yürütülen anıtsal propaganda planı doğrultusunda üretilen heykelleri, ideoloji ve propaganda kavramları ekseninde incelemektir. Çalışmada yargısal örneklem tekniği benimsenmiştir ve çalışma Vera Mukhina ile Ivan Shadr’ın eserleriyle sınırlandırılmıştır. Çalışmada yöntem olarak göstergebilim kullanılmıştır ve heykellerin göstergebilimsel çözümlemesi, Roland Barthes’in kavramsallaştırdığı düzanlam/yananlam kavramları üzerinden yapılmıştır Daha fazlası Daha az

Yeni Bir Kamusal Alan Arayışı Olarak Change.Org

Mehmet Emin Satır

Makale | 2018 | İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi ( 46 ) , pp.257 - 274

Öz: Kamusal alan sosyal bilimler açısından oldukça önemli bir kavramdır. Üzerindetam anlamıyla bir uzlaşmanın olmadığı bu kavramın tarifinde farklı yaklaşımlar dikkatçekmektedir. Fakat ortak bir çıkış noktası belirlemek gerekirse, demokratik toplumlarıntesisinde kamusal alanın son derece önem arz ettiği ifade edilebilir. Dolayısıyla, bu makalekamusal alanın farklı kavramsallaştırma şekillerine değinerek, günümüzde yeni medyaaracılığıyla oluşan kamusal alan meselesini Change.org özelinde incelemektedir. Bunoktada Change.org tarafından yayınlanan 2015-2016 raporları sınırlılığında, bu platformunalternatif bir kamusal alan olma durumu . . .tartışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı kamusalalanın yeni medya aracılığıyla ne denli dönüşüme uğradığını/uğramadığını literatür taramasıyöntemiyle tartışmaktır. Böylece kamusal alanın günümüzde almış olduğu hal ile geçmişdönemlerdeki kamusal alan kavramsallaştırmaları karşılaştırılarak analiz edilmektedir. Öz: Public sphere is an important concept in social sciences. Various approaches can be found in the description of public sphere. Despite of all the differences, it is admitted that public sphere is a vital area and means in the establishment of democratic societies. Therefore, this article focused on the different conceptualization forms of the public sphere and examined the new version of public sphere through new media in the context of Change.org. 2015-2016 reports published by Change.org were examined whether this platform is an alternative public space in the scope of this article. The purpose of this study was to discuss the extent to which the public space is being transformed through new media by using the literature review method. Thus, the concept of public sphere in the past periods was analyzed and compared with the situation in which the public sphere has taken today Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms