Filtreler
Filtreler
Bulunan: 156 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [19]
Tam Metin [1]
Eser Sahibi [20]
Yayın Türü [5]
Yayın Tarihi [1]
Yayıncı [15]
Kayıt Giriş Tarihi [20]
Tez Danışmanı [20]
Dergi Sayısı [5]
Yayın Dili [2]
Konu Başlıkları [20]
Dergi Adı [6]
Editör/Editörler [7]
İnsan fetüslerinde üst ekstremite kas gelişiminin mikroskopik yöntem ile araştırılması

Çizmeci, Gizem

Yüksek Lisans | 2017 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETGiriş-Amaç: Kas lifi gelişimi üzerine yapılan çalışmaların çoğunun doğumdan sonra hayvan veya insan fetuslarında yapıldığı görülmektedir. İntrauterin döneme ait kasların gelişim parametrelerini inceleyen çok az sayıda çalışma bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar çoğunlukla çeşitli kasların morfometrik özelliklerine odaklanmaktadır. Çalışmamızda fetal dönemde üst ekstremite kaslarının gelişim parametreleri proksimalden distale ortalama lif sayısı ve parankima,/stroma oranları bakımından incelenmiştir.Materyal-Metod: Bu amaçla anabilim dalımıza ait ekstemal anomalisi bulunmayan insan fetüslerinin m.deltoideus, m.biceps brachii ve m.f . . .leksor carpi radialis kaslarından örnekler alınarak üst ekstremite kas gelişim trendleri proksimalden distale değerlendirilmiştir. İnceleme için alınan histolojik kesitler üzerinde stereolojik yöntemden yararlanılarak ölçümler yapılmıştır.ABSTRACTIntroduction-Aim: Most studies on muscle fiber development appear to have been made in animal or human fefuses after birth. Very few studies have examined üe developmental paıameters of the muscs of üe intrauterine period. Most of the studies focus on the morphometric properties of various muscles. ln our study, the developmental paıameters of the upper extremity muscles in the fetal period were examined from üe proximal to the distal in terms of average fiber count and paıenchymal / stroma rates.Materials and Methods: For this purpose, 17 sample of human fetuses wıthout extemal anomalies were taken from m.deltoideus, m.biceps brachii arıd m.flexor carpi radialis muscles and the trends of upper extremity muscle development were assessed proimal to distally. The histological sections taken for the examination were measured using stereological method Daha fazlası Daha az

Yeni dönem Türk dış politikasında kamu diplomasisinin yeri : Yunus Emre Enstitüsü ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı örnekleri

Bayraktar, Demet

Yüksek Lisans | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Türkiye’nin kamu diplomasisi çalışmaları, çalışmada yeni dönem olarak adlandırılmakta, bu kapsamda 2000’lerde açılan 1990’lardan beri etkisini sürdüren kurumları kapsamaktadır. Özellikle Türkiye’nin kamu diplomasisi boyutunu oluşturan kültürel diplomasisi ve diaspora diplomasisi, iki yeni kurum olan olan Yunus Emre Enstitüsü ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile hızlı bir şekilde gelişmeye başlamıştır. Kamu diplomasisi çalışmaları, dijital diplomasisi, medya diplomasisi, kamuoyu diplomasisi, siber diplomasisi gibi türleri bulunmakta ve çalışmada teorik boyutta ele alınmaktadır. Devletler bu aktörler vasıtasıyla im . . .aj çalışmalarında bulunmakla birlikte, bu aktörlerin yardımıyla olumsuz tutumlarını da geri plana atmaktadır Daha fazlası Daha az

Kaynaklı imalatta çalışma ortamını ve çalışan sağlığını etkileyen tehlike ve önlemleri

Ayan, Oğuz

Yüksek Lisans | 2017 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZET19. yüzyıldan itibaren çalışanların üretim faaliyeti sırasında sağlığa zararlı çeşitlikimyasal madde, toz, gürültü ve ışınlarla karşı karşıya kaldıkları ve hastalandıklarıtespit edilme işlemleri başlamıştır.Kaynak çalışanlarında görülen solunum yolu hastalıkları, kanser, cilt ve sinirhastalıkları ile duyma kaybı meslek hastalıklarının en tehlikelilerini oluşturmuştur.İş kazaları, çalışanların kontrolsüz, dikkatsiz, bilinçsiz ve disiplinsizdavranışlarından, ayrıca ortamdaki güvensiz çalışma yöntemlerinden,düzensizliklerden, alet ve makinelerin uygun kullanılmamasından meydanagelmektedir.SUMMARYSince 19th centry, it has ben found . . .that workers have been exposured to hazardouschemicals, dust, noise and beam during manufacturing process which caused toillness.Generally seen on welding workers such as respiratory tract illness, cancer, skin,nerve illness and lose of hear are the most dangerous ones.Work accidents mainly caused because of unawareness, uncontrolled, unconcious ,undisciplined behavours of workers together with unsafe working conditions,irregularity and using unsuitable tools and equipments Daha fazlası Daha az

Y Kuşağının otantik ve bütünleştirici liderlik algılarının ortaya konulmasına yönelik bir araştırma

Kaplan, Çağan

Yüksek Lisans | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZETGünümüz dünyasında değisim, yasamın kaçınılmaz, önemli ve ritmi hızlanan olgularından biri haline gelmistir. Değisimin, insanları, örgütleri, toplumları, bireyler arası iliskileri, özel yasamı, liderlik ve çalısma tarzlarını, dinlenme ve eğlenme biçimlerini etkilediği bir gerçektir. Buna paralel bir biçimde insanların algıları, beklentileri, öncelikleri, hayata bakıs açıları, tercihleri ve davranısları da etkilenmekte ve değismektedir. Belli yas kümelerini olusturan bireylerin, benzer özelliklere, algılara, beklentilere sahip olduğu ve diğer birey kümelerinden farklılık gösterdiği ifade edilmektedir. Bu durum, kusak kavramı ve k . . .usaklar arası farklılıklara ilgiyi arttırmakta ve konuyu arastırmacıların gündemine oturtmaktadır.Kusak kavramı, yaklasık yirmi bes, otuz yıllık yas kümelerini olusturan bireyler öbeğidir. Otantik Liderlik, gerçek ve doğru davranısı sergilemeyi, orijinalliği benimsemeyi bütünlestirici liderlik ise iç ve dıs çevreyi bir bütün olarak ele görebilme ve ona göre hareket edebilmeyi içermektedir. Bugün ve ilerleyen zaman süreci içerisinde liderler, diğer kusaklardan çok Y Kusağına liderlik yapacaklardır. Bu durum dikkate alındığında gelecekte isletme çalısanlarının çoğunu olusturacak Y Kusağı’nın liderlik konusundaki algılarının, hem arastırmacılar hem de örgütteçalısanlar, is arkadasları ve yöneticiler açısından önemli olduğu düsünülmektedir.ABSTRACTIn today’s world, change has become a concept in our lives that is inevitable, important, and rapidly gaining speed. It is a fact that change affects people, organizations, societies, interpersonal relationships, private life, leadership and work ethic, the way people take a break and have fun. In accordance with these, people’s perceptions, expectations, priorities, view of live preferences, and behaviors are affected and change. It has been observed that individuals who are in the same age group have similar preferences, perceptions, expectations, and show differences withdifferent age groups. This increases interest in the concept of generation and differences between them, and sets the subject for many studies. A generation is a group of people who live in 25-30 year time period. While Authentic Leadership includes performing real and proper behavior, originality Integrative Leadership includes seeing the inner and outer environment as a whole. Today and in the future, leaders will be dealing with generation Y more than any other generation. Taking this into consideration, it is thought that the perceptions of leadership of GenerationY, which will form the majority of business people in the future, are important for both researches and organizational employees, colleagues and managers Daha fazlası Daha az

Mahmud derviş şiirlerinde dini semboller

Kaplan, Çağan

Doktora Tezi | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Mahmud Derviş, modern Arap şiirinde sembolizmin temsilcisi sayılan şairlerden birisidir. Onu önemli kılan husus ise Arap edebiyatına ve dünya edebiyatına yaptığı katkılardır. Çünkü Derviş, şiirlerinde sadece Filistin ve Arap kültürüne değil, insanlığın ortak kültürel mirasına ait unsurlara da değinir. Bundan dolayı Derviş’in şiirlerinde farklı din ve kültürlere ait çeşitli semboller yer alır. Sembollerin, çeşitli disiplinlerde geniş bir kullanımı vardır. Edebiyattaki semboller; estetik kaygılar, siyasi otoritenin baskısı, hakikate dair bilginin ehli olmayanlardan gizlenmesi vb. maksatlarla kullanılır. Bu bağlamda Mahmud Dervi . . .ş, önceleri siyasi nedenlerle daha sonra ise estetik kaygılarla yöneldiği sembolik anlatımı, doğrudan ifadenin bir alternatifi kabul eder. Derviş’in şiirlerinde belirgin olarak dört tür sembolün yer aldığı görülür: Mitolojik, tabiata dair, tarihi ve dini. Derviş, şiirlerinde öldükten sonra yeniden doğuşu sembolize eden ‘‘Temmuz’’ vb. mitolojik sembollere yer verirken, tabiata dair sebat, süreklilik ve direnişe işaret eden ‘‘zeytin ağacı’’nı tercih eder. Onun şiirlerinde tarihi sembol olarak ‘‘Endülüs’’ öne çıkar. Derviş’in şiirlerinde yer alan dinî semboller: Peygamber isimleri, çarmıh, Kabil- Habil kıssası, kurban ve hüthüt kuşudur. Derviş, dini sembolleri genel olarak Filistinlilerin, özel olarak kendisinin de yaşadığı sürgün, baskı, çile vb. sorunları dile getirmenin bir vasıtası olarak görür. Tüm bu sembollerle o, işgal altındaki Filistin’in acılarını edebiyat yoluyla dünyaya duyurmakta ve hayalini kurduğu özgür Filistin’in inşasına da hizmet etmektedir Daha fazlası Daha az

Vergi kaçakçılığı suçunda fail

Rüzgar, Merve Tuba

Yüksek Lisans | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Vergi devletin vazgeçilmez gelir kaynaklarından biridir. Devlet, vergileri zamanında ve eksiksiz toplamak adına birtakım yaptırımlar uygular. Çünkü zamanında ve adil biçimde toplanamayan vergiler hem ülke ekonomisini hem de toplumun adalet duygusunu derinden etkilemektedir. Bu bağlamda vergi kaçakçılığı suçunu işleyen gerçek veya tüzel kişilerin belirlenmesi kaçakçılık suçunun yaptırımının uygulanması açısından oldukça önemlidir. Vergi kaçakçılığı suçlarında failin belirlenmesi tüzel kişilere nispeten gerçek kişiler açısından daha kolaydır. Zira tüzel kişilerin birden fazla kanuni temsilcisi olduğunda failin belirlenmesi dah . . .a da güçleşmektedir. Bu çalışmada vergi kaçakçılığı suçunda fail incelemesi yapılırken öncelikle vergi ile ilgili kavramlar açıklanmaya çalışılmış sonrasında vergi kaçakçılığı suçları ve bu suçların unsurlarına ilişkin detaylı bilgi verilmiştir. Son bölümde ise konumuzun nüvesini oluşturan vergi kaçakçılığı suçunda failin belirlenmesi yönünde bir inceleme yapılmıştır Daha fazlası Daha az

Kadavradan yapılan böbrek nakillerinde, hasta-verici çiftlerinin HLA-DQ uyumunun saptanması ve nakil sonrası dönemde de novo ANTİ-HLA antikorlarının araştırılması

Totur, İsmail

Yüksek Lisans | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Böbrek nakli son dönem kronik böbrek yetmezliğinde kesin tedavi şeklidir. Böbrek nakillerinin başarısı için alıcı ve verici çiftlerinin arasındaki kan grubu ve HLA uyumu, DSA varlığı ve PRA pozitifliği önemlidir. Çalışmamızda Ocak 2014 -Eylül 2016 tarihleri arasında 25 hasta-kadavra vericisi çiftini kapsamaktadır. Alıcı-donor çiftlerinin HLA doku tiplemesi (HLA-A, B, C, DRB1, DQA1, DQB1) Luminex-SSO yöntemi yapılmıştır. Hastaların nakil öncesi, nakil sonrası dönemlerde oluşan anti-HLA antikorlarının Luminex-PRA yöntemi ile araştırılarak, sonuçların graft sağkalımı ile ilişkisi değerlendirilmiştir. Nakil öncesi dönemde hastaların %1 . . .2’sinde (n=3) PRA pozitifliği görülürken, nakil sonrası dönemde bu oran %20’ye (n=5) yükseldiği görüldü. Nakil sonrası dönemde PRA Sınıf-I’de %4 (n=1), PRA Sınıf-II’de %12 (n=3) DNDSA olmayan anti-HLA antikorları tespit edildi. Bir hastada DNDSA gelişmiştir. Bu antikorlar sınıf I DNDSA özelliğindedir. Bu hasta nakil sonrası beşinci ayda graftını kaybetmiştir. Çalışmamızda hasta ve kadavra çiftlerinde en fazla görülen HLA-DQA, DQB allelleri sırasıyla DQA*01, DQB*03, DQA*05 ve DQB*06’dir. Nakil sonrası dönemde oluşan Sınıf-II de novo anti-HLA antikorlarının %66,6’sı (n=2) anti-HLA DQ olduğu görüldü. Her iki hastada fonksiyonel graftleri ile yaşamlarını sürdürmektedir. PRA pozitif ve negatif hasta gruplarının GFH değerleri karşılaştırıldığında iki grup arasında istatiksel açıdan anlamlı bir ilişkiye saptanmamıştır. Hasta gruplarının uzun dönem takiplerinin yapılarak, anti-HLA antikorlarının graft üzerindeki etkisi izlenmesinin faydalı olacağı düşüncesindeyiz Daha fazlası Daha az

Konaklama işletmelerinde yiyecek içecek bölümü çalışanlarının iş doyumu ile tükenmişlik düzeyi: Kuşadası’nda faaliyet gösteren beş yıldızlı konaklama işletmelerine yönelik bir araştırma

Yatkın, Özlem

Yüksek Lisans | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Günümüzde farklı meslek gruplarında çalışanların sağlıklarını negatif olarak etkileyen birçok faktörden biri iş doyumu ve tükenmişlik düzeyleridir. Yapılan araştırmalarda çalışanların bedensel ve ruhsal sağlıklarını tehdit eden faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Konaklama işletmeleri hizmet işletmeleri olmaları bakımından, insan gücünün yoğun olduğu, bu yüzden de insanların birbiriyle sürekli iletişim halinde olduğu işletmelerdir. Bu nedenle, konaklama işletmelerindeki çalışanların iş doyumunun yüksek olması, hizmetin kalitesini büyük ölçüde olumlu yönde etkilemektedir. Tükenmişlik ise çalışanların müşterilerle yüz yüz . . .e olduğu meslek gruplarında çok görülebilen ve kişide uykusuzluğa, işe ve müşterilere karşı olumsuz tutuma, bağımlılık yapan madde (alkol, ilaç) kullanımına, ilgisizliğe ve depresyona neden olan karmaşık bir sorundur. Çalışanların performansını ve ortaya çıkan işin kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çalışma, üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; konaklama işletmelerinin tanımı ve yapısal özellikleri, konaklama iv işletmelerinde yiyecek ve içecek bölümünün yeri, tanımı ve önemi, yiyecek içecek bölümlerinin organizasyonları konuları üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde; tükenmişlik kavramı, tükenmişlik modelleri, çeşitli mücadele yöntemleri ve sonuçları, iş doyumu kavramı, iş doyumu ölçekleri, iş doyumuna etki eden faktörler, iş doyumunun sonuçları üzerinde durulmuştur. Turizm alanında tükenmişlik ile ilgili yapılmış olan çalışmalar, turizm alanında iş doyumu ile ilgili yapılmış olan çalışmalar ve konaklama işletmelerinin yiyecek içecek bölümlerinde çalışanlarda iş doyumu ile tükenmişlik olgusunun değerlendirilmesi ile ilgili yapılmış olan çalışmalar incelenmiştir. Son bölümde ise; araştırmanın amacı, önemi, yöntemi belirtilmiş, araştırma ile ilgili bulgular incelenmiş, bulguların analizleri ve yorumlara yer verilmiştir. Araştırma, Kuşadası merkezde faaliyet gösteren beş yıldızlı konaklama işletmelerinin yiyecek içecek bölümlerinde çalışanlar üzerinde yapılmış, işletmelerde işverenler için önemli olan çalışanların iş doyumu ve tükenmişlik seviyeleri saptanmaya çalışılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak anket tekniği kullanılmış ve elde edilen verilerin değerlendirilmesinde, istatistik yöntemlerinden; yüzde, frekans, ortalama, standart sapma, korelasyon analizi, One Way Anova (tek yönlü varyans analizi), Levene testi, Kruskal Wallis, ttesti ve Mann-Whitney U testi kullanılmış, değerlendirmeler istatistiksel bir paket programından yararlanılarak yapılmıştır. Analiz sonucunda, çalışanlarda duygusal tükenme düzeyi artarken iş doyumunun azaldığı, düşük kişisel başarı hissi artarken iş doyumunun da arttığı, duyarsızlaşma artarken iş doyumunun azaldığı, duygusal tükenme artarken duyarsızlaşmanın da arttığı, duyarsızlaşma artarken düşük kişisel başarı hissinin azaldığı görülmüştür. Konaklama işletmelerinin yiyecek içecek bölümü çalışanlarının tükenmişlik düzeyleri açısından kadın ve erkek çalışanlar arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir Daha fazlası Daha az

Stratejik insan kaynakları yönetimi ve liyakat ilkesi : Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi örneği

Tunçer, Murat

Yüksek Lisans | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

İşletmeler birbirlerine rekabet üstünlüğü sağlayabilmek için, işin gereklerini yerine getirebilecek, nitelikli, iyi yetişmiş, donanımlı personel istihdam etmek istemektedir. Örgütlerde istihdam edilen personelin, örgütsel verimliliği, kârlılığı ve kaliteyi etkileme potansiyeline sahip olması, onları işletmeler için vazgeçilmez bir kaynak haline getirmiştir. İşletmelerin uyguladıkları çeşitli stratejiler yanında asıl önemli olan gücün, etkin işleyen stratejik insan kaynağı yönetimi olduğunun farkına varılmıştır. İşletmeler, kurumlar ve örgütler açısından, istihdam edilecek insan kaynağının seçilmesi, en uygun işe yerleştirilmesi, eği . . .tilmesi, daha donanımlı hale getirilmesi, terfi ettirilmesi gibi işlevlerin yerine getirilmesinde liyakat ilkesine uyulması hem bireysel, hem de örgütsel performans açısından oldukça önemlidir Daha fazlası Daha az

Atmosferik basınçlı soğuk plazma güç kaynağının diş beyazlatma etkinliği, renk stabilitesi ve mine dokusu üzerine etkisi

Yılmaz, Fatma

Doktora Tezi | 2017 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Bu in vitro çalışmanın amacı atmosferik basınçlı soğuk plazma (ABSP) güç kaynağının diş beyazlatma etkinliği, renk stabilitesi ve mine dokusu üzerine etkisinin değerlendirilmesidir. Bu çalışmada 40 hidrojen peroksit (HP) (Opalasence® Boost PF 40, ABD) ve deiyonize su (DS) ABSP ile aktive edildi. Kontrol grubu olarak ABSP ile aktive edilmemiş DS grupları kullanıldı. Çalışma grupları (1) 5 dk HP (HP-5), (2) HP-10, (3) HP-20, (4) Plazma (P) HP (P-HP-5), (5) P-HP-10, (6) P-HP-5/HP-15, (7) P-HP-10/HP-10, (8) P-DS-5, (9) P-DS-10, (10) DS-5, (11) DS-10, (12) DS-20 şeklinde belirlendi.Summary:This in vitro study aimed to evaluate the e . . .ffect of atmospheric pressure cold plasma (APCP) on tooth bleaching efficacy, color stability and enamel. In this study 40 hydrogen peroxide (HP) (Opalasence® Boost PF 40, USA) and deionized water (DW) were activated with APCP. Non-activated DW groups were used as control. Study groups are: (1) HP for 5 min (HP-5), (2) HP-10, (3) HP-20, (4) Plasma (P) HP (P-HP-5), (5) P-HP-10, (6) P-HP-5/HP-15, (7) P-HP-10/HP-10, (8) P-DW-5, (9) P-DW-10, (10) DW-5, (11) DW-10, and (12) DW-20.Kaynakça içerir Daha fazlası Daha az

Doğal ortamından yakalanan Karabalık (Clarias gariepinus, Burchell, 1822) yavrularının kültüre alınması ve gelişiminin incelenmesi

Koca, Ömer

Yüksek Lisans | 2017 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

Bu çalışmada doğal ortamdan avcılık yolu ile yakalanan karabalık (Clarias gariepinus, Burchell, 1822) yavrularının (117,13±0,497 gr) kontrollü şartlar altında yetiĢtiriciliği irdelenmiştir. Çalışma 5 Mayıs – 5 Ağustos 2015 tarihleri arasında yürütülmüştür. Çalışma 3 grup halinde düzenlenmiş olup, her bir grup kendi içinde 3 tekerrürlü yapılmıştır ve toplamda 9 adet 200 litrelik polietilen tank kullanılmıştır. Her tankta 20 balık, toplamda 180 balık ile çalışma yürütülmüştür. Her gruba farklı miktarlarda yem verilmiştir. Deneme gruplarına verilen tank başına düşen ortalama yem miktarı sırasıyla, birinci grup 1149,07±0,897 gr, . . .ikinci grup 1502,40±0,833 gr ve üçüncü grup 1863,07±0,926 gr‟dır. Çalışma süresince su sıcaklığı, pH, çözünmüş oksijen, iletkenlik değerleri takip edilmiştir. Ortalama değerler sırasıyla 24,55±0,232ºC, 7,83±0,049, 5,35±0,294 mg/lt ve 954,43±22,731 μS/cm2 olarak belirlenmiştir. Bu çalışma sunucunda, doğadan yakalanan karabalık juvenil bireylerinin yetiştiricilik ortamına adapte olabileceği, belirli bir adaptasyon süresinden sonra verilen yemleri tüketebildikleri ve gelişim sağladıkları ortaya konulmuştur Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms