Detaylı Arama

İptal
Bulunan: 165 Adet 0.001 sn
- Eklemek veya çıkarmak istediğiniz kriterleriniz için 'Dahil' / 'Hariç' seçeneğini kullanabilirsiniz. Sorgu satırları birbirine 'VE' bağlacı ile bağlıdır.
- İptal tuşuna basarak normal aramaya dönebilirsiniz.
Filtreler
Filtreler
Bulunan: 165 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [18]
Tam Metin [2]
Eser Sahibi [20]
Yayın Türü [4]
Yayın Tarihi [1]
Yayıncı [13]
Kayıt Giriş Tarihi [20]
Tez Danışmanı [20]
Dergi Sayısı [7]
Yayın Dili [3]
Konu Başlıkları [20]
Dergi Adı [11]
Editör/Editörler [9]
Development of microstructural and mechanical properties of aluminum alloys by equal channel angular pressing (ECAP) process Eş kanal açılı presleme (EKAP) yöntemiyle aluminyum alaşımlarının mikroyapı ve mekanik özelliklerinin geliştirilmesi

Yeşil, Mehmet Mahsun

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ABSTRACTSevere Plastic Deformation (SPD), applying extreme force to alterate and refine the structures of materials permanently, have a huge potential to improve the mechanical and structural properties of materials superiously. ECAP is a kind of SPD techniques to produce submicron or nano sized grains in the material structure by applying stress to the sample passing through two angular intersected channels have the same diameters. ECAP has recently been becoming one of the most favourable candidate method in the production of nanostructured materials.One of the main objectives of this study and relating experiment is trying to und . . .erstand how the properties of the material enhance under applied progressive and severe pressure. This process is directly related to the internal structure and texture of the material. A more strengthened material structure with superior properties is always desired to achieve. The material strengthening mechanism has been explained by dislocation theory which is based on the restricting the movement of dislocations through the crystalline lattice.ÖZETYoğun bir şekilde kuvvet uygulanarak malzemelerin yapısını kalıcı halde değiştirip iyileştiren Aşırı Plastik Deformasyon (APD) yöntemi, malzemelerin mekanik ve yapısal özelliklerini mükemmel derecede geliştirmesi açısından güçlü bir potansiyele sahiptir. APD yöntemlerinden biri olan Eş Kanallı Açısal Presleme (EKAP) tekniği de aynı çaplara sahip açısal olarak kesişen iki kanaldan stres uygulanarak numunenin geçirilmesi sonucu malzeme yapısında mikronaltı veya nano ölçekte taneciklerin oluşumunu sağlar. EKAP, son zamanlarda nano yapılı malzemelerin üretiminde favori aday yöntemlerden biri haline gelmiştir.Bu araştırmanın ve ilgili deneyin ana hedeflerinden biri, malzemenin özelliklerinin uygulanan progresif ve şiddetli basınç altında nasıl gelişim gösterdiğini anlamaya çalışmaktır. Bu süreç doğrudan malzemenin iç yapısı ve dokusu ile ilgilidir. Üstün özelliklere sahip daha sağlam bir malzeme yapısının elde edilmesi her zaman amaçlanmıştır. Malzeme mukavemeti, dislokasyonların kristal kafes boyunca hareketini kısıtlamaya dayanan teori ile açıklanır Daha fazlası Daha az

İş sağlığı ve güvenliği konusunda çalışanların görüş ve düşünceleri Opinions and thoughts of employees on occupational helath and safety

Şenel, Ziya

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETİĢ sağlığı ve güvenliği konusunda en riskli gruplardan bir tanesi sağlık çalışanlarıdır. Bu konu aynı zamanda sağlık hizmetlerinde kalite kavramı ile de yakından iliĢkilidir. İşyerindeki uygulamalar ve alınacak tedbirler, çalışanların memnuniyeti ve sağlık sisteminde kalitenin sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Ülkemizde, üçüncü basamak eğitim araştırma hastanelerinde çalışanların bu konudaki görüş ve düşüncelerini araştıran yayınlar nadirdir. Çalışanlarda farkındalık oluşturarak kendi sağlıklarını nasıl koruyabileceklerini görmelerini sağlamak, bu çalışma için önemlidir.Çalışma, 2017 yılında, İzmir Kâtip Çelebi Üniversites . . .i Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi‟nin farklı idari birimlerinde görev yapan 120 birey ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara araştırmacılar tarafından geliĢtiren sosyo- demografik verilere yönelik olarak anket ile yine araĢtırmacılar tarafından oluşturulan “görüş ve düşünce” anketi uygulanmıştır.ABSTRACTHealth workers are one of the most risky groups in terms of occupational health and safety. This issue is also closely related to the concept of quality in health care. The practices and precautions to be taken at the workplace are important for the satisfaction of employees and for the sustainability of quality in the health system. In our country, publications investigating the views and thoughts of employees in tertiary education research hospitals are rare. By creating awareness among employees to see how they can protect their own health is important for this study.The study was conducted with 120 individuals working in different administrative units of Atatürk Education Research Hospital of Ġzmir Kâtip Çelebi University in 2017. The “socio-demographic data” and opinion and thought questionnaires developed by participant researchers, was applied Daha fazlası Daha az

İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının verimlilik üzerine etkisi Effect of the applications of occupational health and safety on productivity

Kovancı, Ümit

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETSon dönemde maddi manevi kayıplara ve acılara sebep olan iş kazaları ve meslek hastalıklarına bağlı olarak daha fazla önemli hale gelen iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları her geçen gün yeni teknolojik gelişmelerin iş sağlığı ve güvenliği alanına uygulanması ile farklı bir boyut kazanmaya başlamıştır. Teknolojik gelişmelere paralel olarak çalışanları işyerlerinde iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı koruyacak sistemler sürekli geliştirilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği alanında ilk hedef çalışanın iş ve işyeri kaynaklı kaza ve hastalıklardan korumaktır. Bu asıl hedefin yanında iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının iş . . .letmelerdeki verimlilik faktörleri ile ilişkilendirilmesi aynı zamanda çalışanı korurken şirketlerin de iş süreklilik ve karlılık anlamındaki göstergelerine pozitif etki yapmasının anlaşılması ile işverenlerin bu konulara karşı algılarında artış gözlenmeye başlamıştır. Dünyada ve ülkemizde bu yönde olumlu gelişmelerin olması dikkatleri iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının üzerine yoğunlaştırmıştır.ABSTRACTApplications of occupational health and safety, having become more important depending on occupational accidents which have caused financial and emotional losses in recent times, have started to gain different dimension with application of new technological developments to occupational health and safety field day by day. In parallel to technological developments, the systems are being currently developed to protect workers from occupational accidents and safety in work fields. The firsttarget in occupational health and safety field is to protect workers from accidents and illnesses caused by occupation and work field. Besides this main target, associating the applications of occupational health and safety to productivity factors in managements not only protect workers but also have positive effect on managements indicators in the sense of occupational sustenance and productivity, by which means the increase has started to be observed in employees perceptions in these subjects Daha fazlası Daha az

8.8 kalite sınıfındaki bağlantı elemanlarının mikro alaşımlı çelikler kullanılarak ışıl işlemsiz üretilmesi

Yavuzbarut, Tayfur

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETSoğuk şekillendirme, endüstride yaygın olarak kullanılan bir üretim şeklidir. Bu üretim şekli, iş parçasının yatay halde bulunan hareketli ve sabit kalıplar arasında dövülerek şekillendirilmesini sağlamaktadır.Otomotiv sektöründe kullanılan bağlantı elemanlarının kullanıldıkları kritik yerler itibariyle yüksek dayanıma sahip olmaları istenmektedir. Bu nedenle bağlantı elemanlarının tasarımında kritik öneme sahip faktörlerden en önemlisi, bağlantı elemanının yüksek mukavemet değerlerine sahip kalite standartıdırSUMMARYCold forming process is a type of production that commonly used in industry. This type of production provides for . . .ming material by pressing between moving and stationary dies at ambient temperature. Before cold forging operation, conventional materials for wire rod (raw material) is applied spheroid annealing for becoming a homogeneous and softer microstructure. Annealing process consist of heating and holding temperature and the cooling sections. Annealing temperatures from 700 to 750 ° C is in the range of temperature. The total duration of this operation 26 hours.The raw materials, which are obtained from supplier companies, are annealed and applied surface treatment. The purpose of surface treatment is to decrease friction coefficient between the workpiece and the toolings by covering with fosfat layer to wire rod Daha fazlası Daha az

Çalışanlarda iş kazası riskine yönelik çalışma ortamı ve demografik değişkenlerin belirleyici etkisinin incelenmesi

Şahin, Cenk

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETBu araştırma, iş kazasına yönelik risk faktörlerinin incelenmesi, çalışma ortamı ve demografik özelliklerin risk faktörü oluşturup oluşturmadığını tespit etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.Bu amaç doğrultusunda hazırlanan anket formu, bir elektrik dağıtım firmasında çalışan 440 çalışana uygulanmıştır.Anketlerden elde edilen bulgular, bilgisayar ortamında SPSS 22.0 istatistik bilgisayar programı aracılığıyla analiz edilmiştir. Bulguların analizinde frekans ve yüzde tanımlayıcı istatistiki bulguların yanında ki-kare ve lojistik regresyon analizine başvurulmuştur.Araştırma sonucunda iş kazası geçirmeye yönelik faktörlerin medeni d . . .urum, sigara kullanma durumu, kronik hastalık geçirme durumu ve mesleğini isteyerek seçmeme durumunun elektrik dağıtım şirketleri için risk faktörü oluşturduğu saptanmıştır. Bekar çalışanların evli çalışanlara göre, kronik hastalığı olanların kronik hasta olmayanlara göre, sigara içenlerin içmeyenlere göre, mesleğini isteyerek seçenlerin seçmeyenlere göre iş kazası geçirme durumları daha yüksektir.ABSTRACTThis research was conducted to examine risk factors for work accidents, to determine whether the working environment and demographic characteristics are risk factors.The survey form prepared for this purpose was applied to 440 employees working in an electricity distribution company.Findings obtained from the questionnaires were analyzed by SPSS 22.0 statistical computer program in computer environment. In the analysis of the findings, frequency and percentage descriptive statistical findings as well as chi-square and logistic regression analysis were used.As a result of the research, it was determined that the factors for passing work accidents were marital status, smoking status, chronic illness status and the fact that involuntary choice of occupation was a risk factor for electricity distribution companies. According to married employees of single employees according to non-chronic patients of employees with chronic illness according to non-smokers of smokers people who reluctantly choose their profession according to those who voluntarily choose their profession job accident cases are higher Daha fazlası Daha az

Ege bölgesindeki alabalık çiftliklerinden yersinia ruckeri izolasyonu ve e-test yöntemi ile duyarlılıklarının belirlenmesi

Renci, Merve

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETYerainia ruckeri’ nin neden olduğu yersiniosis, ERM (Enterik Kızıl Ağız Hastalığı) ülkemizde yaygın olarak görülen, Salmonidae familyasında akut ve kronik olarak seyir gösteren bir enfeksiyondur. Özellikle gökkuşağı alabalığının (Oncorhynchus mykiss) duyarlılık gösterdiği bu hastalık yavru alabalıklarda yüksek oranda mortaliteye sebep olmaktadır. Enfeksiyonun tedavisinde, antibiyotiklerin bilinçsiz ve fazla miktarda kullanılması sonucu antibakteriyel direnç gelişir. Bunun sonucunda hastalığın tedavisi ve kontrolü zorlaşır. Hastalıkla mücadelenin gerçekleşmesi için doğru antibiyotiğin, gerekli miktarda ve hızlı bir şekilde verilm . . .esi gerekir. Bu nedenle uygulaması kolay ve doğru olan test kitlerine ihtiyaç duyulur.Bu çalışmada Ege Bölgesindeki alabalık çiftliklerinden izole edilen Yersinia ruckeri ‘nin E-test ve disk difüzyon ile antibiyotik duyarlılıkları ve MİK (Minimum İnhibitör Konsantrasyon) değerleri araştırılmıştır. Bu amaçla Ege Bölgesinde bulunan, beş farklı alabalık işletmesindeki hasta balıklardan izole edilen Y.ruckeri suşları incelenmiştir. Api 20E test kitleri ile identifiye edilen Y. ruckeri suşları trimetoprim/ sülfametoksazol, doksisiklin, ampisilin, amoksisilin/ klavulanik asit, amoksisilin, eritromisin, enrofloksasin, fosfomisin antibiyotiklerine karşı duyarlılıkları E-test ve disk difüzyon yöntemi kullanılarak belirlenmiştir.Araştırmanın sonucunda E-test ve disk difüzyon yönteminde trimetoprim/ sülfametoksazol, ampisilin, amoksisilin/ klavulanik asit, amoksisilin, fosfomisine karşı tüm suşların duyarlı olduğu tespit edilmekle beraber E-test ile duyarlılığın dereceleri belirlenmiştir. E-test ile MİK değerlerinin tespiti, tedavide kullanılacak antibiyotik dozunun düşük tutulması ve direnç gelişiminin engellenmesi avantajını sunmaktadır.ABSTRACTYersiniosis caused by Yersinia ruckeri, ERM (Enteric Red Mouth Disease) is an infectious disease which is common in our country. Y.ruckeri is primarily a disease of Salmonids and observed with acute and chronic cases. Rainbow trout (Oncorhynchus mykiss) is particularly susceptible to this pathogen and it causes high mortality, especially in fingerling size. Antibiotic resistance develops in order to careless and excessive use of antibiotics in the treatment of infection. As a result, it is more difficult to treat and control the disease. The effective antibiotic treatment should be practiced for prevention and control of the disease. For this reason, the test kits are necessary for easy and fast decision.In this study, antimicrobial susceptibilities and MIC (Minimum Inhibitor Concentration) values of Y. ruckeri isolated from trout farms in Aegean Region were investigated. The isolated Y. ruckeri strains identified by Api 20E test kits. The sensitivities of Y.ruckeri to trimethoprim/ sulfamethoxazole, doxycycline, ampicillin, amoxicillin/ clavulanic acid, amoxicillin, erythromycin, enrofloxacin and fosfomycin antibiotics were determined using E test and disc diffusion method.As a result of the study, all isolated strains were determined susceptible to trimethoprim/ sulfamethoxazole, ampicillin, amoxicillin/ clavulanic acid, amoxicillin and fosfomycin with both E test and disc diffusion method. Determination of MIC values by E-test offers the advantage of lowering the antibiotic dose to be used in treatment and inhibiting resistance development Daha fazlası Daha az

Doğal pigment kaynaklarının paslı çiklitlerin (iodotropheus sprengerae) renklenmesi üzerine etkileri

Akpınar, Melikşah Dilcan

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZETÇalışmada 180 adet ortalama 0,88 ± 0,46 gr ve 3,27 ± 0,52 cm paslı çiklit (Iodotropheus sprengerae) kullanılmış olup, balıklar 15 adet olacak şekilde akvaryuma rastgele dağıtılmıştır. Deneme üç tekerrürlü olup 4 yem grubu çalışılmıştır. Balıklar DK kontrol grubu pigment maddesi içermeyen yemle, DA 50ppm astaksantin içeren yemle, DB kontrol grubu yemine 50 ppm kuşburnu bitkisi ilave edilen yemle, DH kontrol grubu yemine 50 ppm hibiskus bitkisi ilave edilen yemle 50 gün boyunca günde 2 kez beslenmiştir. Deneme sonunda balıkların FCR (yem dönüşüm oranı), SGR (spesifik büyüme oranı), YTO (yem tüketim oranı) ve yaşama oranları hesapl . . .anmış ve toplam karotenoid miktarları spektrofotometre ile ölçülmüştür. CIA L, a, b renk değerlerine renk kalemi ile bakılmıştır. Deneme bitiminde ölçümler için alınan balık numuneleri -20 °C’de 120 gün boyunca bekletilerek renklerini muhafaza edip etmediklerini tespit etmek için karotenoid miktarlarına tekrar bakılmıştır. Yapılan analizler sonucunda en yüksek total karotenoid birikimi DB grubunda (1,0379±0,38 mg/kg’dan 12,4318±4,48 mg/kg’a yükselmiştir), en düşük karotenoid birikimi ise DK grubunda (1,9076±0,19 mg/kg’dan 8,5076±4,42 mg/kg’a yükselmiştir) görülmüştür. Renk kalemi ölçümlerinde ise DA grubu balıkları diğer gruplara göre en fazla rengi koyulaşan ve kırmızılığı artan grup olmuştur. DH grubu balıklarında ise kırmızılık düşmüş ancak sarılık artmıştır. 120. gün sonunda dondurucuda muhafaza edilen numunelerde DK ve DA gruplarında total karotenoid değerinin başlangıç seviyesininde altına düştüğü saptanmıştır. Deneme sonucunda en düşük FCR değeri DK grubu (1,07±0,23), en yüksek FCR değeri ise DH grubu balıklarında (3,73±3,28), en düşük SGR değeri DH grubu (1,43±0,11), en yüksek SGR değeri ise DK grubu balıklarında (1,83±0,16), yem tüketim oranı en yüksek DH grubu (5,14), en düşük DK grubu (1,92) xvibalıklarında, yaşama oranı en yüksek DA grubu(97,61) en düşük ise DH grubu(83,33) balıklarında görülmüştür.ABSTRACTIn the study, a mean of 0.88 ± 0,46 gr and 3,27 ± 0,52 cm of rusty cichlid (Iodotropheus sprengerae) were used, and the aquarium was randomly distributed as 15 fish. The experiment was carried out in three replications and 4 feed groups were studied. Fish DK the control group was fed with no pigment substance, DA With 50 ppm astaxanthin feed, DB control group feed 50 ppm rosehip vegetable feed DH, the control group was fed twice a day for 50 days with feed supplemented with 50 ppm hibiscus plant. At the end of the experiment, FCR (feed conversion ratio), SGR (specific growth rate), YTO (feed consumption rate) and survival rates of fish were calculated and total carotenoid amounts were measured by spectrophotometer. CIA L, a, b color values are looked at with color pencil. At the end of the trial, the fish samples taken for the measurements were stored at -20 ° C for 120 days and the carotenoids were re-examined to determine if they retained their color. As a result of the analyzes performed, the highest total carotenoid accumulation was found in the DB group (from 1,0379 ± 0,38 mg / kg to 12,4318 ± 4,48 mg / kg) and the lowest carotenoid accumulation in the DK group (1,9076 ± From 0.19 mg / kg to 8,5076 4.42 mg / kg). In the measurement of color pencil, DA group fishes became the most color darker and the redness group increased compared to the other groups. In the DH group fish, the redness has fallen but the jaundice has increased. At the end of 120 days, total carotenoid value decreased in the initial level of DK and DA groups in the samples stored in the freezer. The lowest FCR value was found in the DK group (1,07 ± 0,23), the highest FCR value was found in the DH group fish (3,73 ± 3,28), the lowest SGR value was found in the DH group (1,43 ± 0,11 ), the highest SGR value was found in the DK group fish (1,83 ± 0,16), the DH group with the highest feed consumption rate (5,14) and the lowest DK group (1,92) (97,61) and lowest in the DH group (83,33) Daha fazlası Daha az

İnsan fetüslerinde alt ekstremite kas gelişiminin mikroskopik yöntem ile araştırılması

Ay Keselik, Gonca

Yüksek Lisans | 2018 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Özet:Amaç: Gelişim anatomisi çalışmaları genellikle doğum sonrasını kapsamaktadır ve patolojiler üzerinedir. Literatürde fetal dönemde kas lifinde hacim artışı gestasyonel yaş ile histolojik olarak karşılaştırılmıştır. Ancak alt ekstremite lif artışının ve parankima stroma oranının incelendiği çalışmalara rastlanılmamıştır. İntrauterin döneme ait kas gelişimi konusunda literatüre katkı sağlamak amaçlanmıştır. Materyal ve Yöntem: Çalışmamızda İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Anatomi Anabilim Dalı fetüs koleksiyonuna ait eksternal anomalisi olmayan 20 insan fetüsü kullanılmıştır. Standart doku takibi, parafin bloklama ve H&E boyamanın . . .ardından stereolojik yöntemle 25x35'lik gridler ile temsili kas lifi sayısı ve parankima stroma oranı belirlenmiştir. Sonuç: Alt ekstremitedeki kas lifi artışı gestasyonel yaş ile pozitif korelasyon göstermektedir ( Daha fazlası Daha az

İnsan fetüslerinde nervus ischiadicus gelişiminin mikroskobik yöntem ile araştırılması

Kaya, Dilek

Yüksek Lisans | 2018 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETSağlık kurumlarındaki atıkların ayrıştırılması, tıbbi atıkların kontrolü, atıkların çevreye ve insan sağlığına zararsız hale getirilmesi için, atık yönetiminin iyi planlanmış olması gerekir. Bunun için de, sağlık personeline bu konuda periyodik tıbbi atık yönetimi eğitimlerinin verilmesi gerekir.Çalışmamızda, diş tedavi merkezleri ve diş hastanelerinde, atık yönetimi ve atık yönetimine ilişkin sağlık çalışanlarının bilgi ve tutumları, merkezlerin durumuna ilişkin uygulamalarını saptamak amaçlandı. Bu amaçla 20 Eylül 2015 -30 Mart 2016 tarihleri arasında, İzmir’de çalışan 148 Diş Hekimi, 10 Hemşire,73 Ağız Diş Sağlığı Elemanı, 60 . . . Araştırma Görevlisi, 13 Öğretim Üyesi ve 48 Uzman ile görüşülmüştür.ABSTRACTIn order to parse the wastes in health institutions, control the medical wastes, make severaltypes of wastes harmless for the environmentand people’s health, waste management should be planned properly. For that purpose periodic medical waste management educations should be given to medical personnel.The aim of this study is to evaluate the knowledge and attitude of health care personnels in dental health care centresand hospitals. And also toin vestigate the practices of those centres related to this manner. To that end, from 20 September 2015 to 30 March 2016, 148 dentists, 10 nurses, 73 dental assistants, 60 research assistant, 13 lecturersand 48 dental specialists working in İzmir, Turkey recruited for our study Daha fazlası Daha az

Tavşan kalvaryumu modelinde yeni kemik oluşumu üzerine stromal vaskuler fraksiyon ile lokal ve sistemik ozon kullanımının etkinliğinin karşılaştırmalı olarak araştırılması

Özen, Emrullah

Doktora Tezi | 2018 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ABSTRACTThe aim of this study is investigate the efficacy of ozone and stromal vascular fraction (SVF) on guided bone regeneration model in rabbit calvarium. Thirty adult male New Zealand rabbits were used in this study. The study included ten groups, one of which was a control group. Two titanium barriers were fixed on each rabbit’s calvarium. Synthetic bone graft was placed under the titanium barriers after decortication application in the control group. Local ozone, systemic ozone, SVF application and combinations of these procedure following decortication into the titanium barriers in the experimental group. The rabbits were sac . . .rificed after 30 days and samples were obtained. New bone, connective tissue and capillary volume were measured stereologically in the samples. Immunohistochemical staining was also performed in the samples. It has been understood that local and systemic ozone administration accelerates bone maturation compared to the control group. Our findings suggest that, the fastest maturation was observed in the SVF group, then in the stem cell group among all groups. SVF application provides much faster and better maturation than stem cell application in this study.ÖZETBu çalışmanın amacı tavşan kalvaryumunda yönlendirilmiş kemik rejenerasyonu modelinde, antioksidan özelliğe sahip ozon ve stromal vasküler fraksiyon(SVF) etkinliğinin araştırılmasıdır. Bu çalışmada 30 adet erişkin, erkek Yeni Zelanda cinsi tavşan kullanıldı. Tavşanlar biri kontrol diğerleri deney grubu olmak üzere 10 gruba ayrıldı. Kontrol grubunda, kemikte sadece dekortikasyon yapılarak titanyum bariyerlerin altına sentetik kemik grefti yerleştirildi. Deney grubundaki titanyum bariyerlerin içerisine dekortikasyonu takiben lokal ozon uygulaması, sistemik ozon uygulaması, SVF ve bu uygulamaların kombinasyonları kullanılmıştır. Tavşanlar 30. günde sakrifiye edilerek, örnekler elde edildi. Elde edilen örneklerde yeni kemik, bağ dokusu ve kapiller hacim stereolojik olarak ölçüldü. Ayrıca örneklerde immünohistokimyasal boyama yapıldı. Kontol grubuna göre, lokal ve sistemik ozon uygulamasının kemik matürasyonunu hızlandırdığı anlaşıldı. Tüm gruplar içerisinde en hızlı maturasyon SVF grubunda, daha sonra kök hücre grubunda gözlendi. Çalışma sonuçlarımıza göre SVF uygulaması, kök hücre uygulamasına göre çok daha hızlı ve kaliteli maturasyon sağladığı anlaşıldı Daha fazlası Daha az

Bor ve düşük doz lazer uygulamalarının distraksiyon osteogeneziste yeni kemik oluşumu üzerine etkilerinin radyografik olarak incelenmesi

Cıcık, Muhammet Furkan

Doktora Tezi | 2018 | Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÖZETDistraksiyon Osteogenezis (DO), 1992 yıllından itibaren maksillofasiyal bölgedeki kemik deformitelerinde etkin bir tedavi seçeneği olarak yerini almıştır. Bu sayede kademeli olarak belli bir sürede büyük kemik hareketlendirmeleri yapılabilmekte ve aynı zamanda yumuşak dokuların da adaptasyonu için yeterli zaman sağlanmaktadır. DO’ da konsodilasyon (pekiştirme) süresinin operasyondan önce tam olarak tahmin edilememesi ve 12 haftaya kadar uzayabilmesi DO’ nun en büyük dezavantajı olarak görülmektedir. Ayrıca konsolidasyon süresi boyunca, operasyon bölgesi, distraksiyon apareyinin veya rezidüel kemiğin fraktürü ve enfeksiyonu gibi . . .komplikasyonlar açısından risk altındadır. Bu yüzden son dönemde yapılan çalışmalar bu konsolidasyon süresinin kısaltılmasını hedeflemektedir.ABSTRACTDO has been used since 1992 to overcome these problems and correct the deformities on maxillofacial region efficiently. Thus, large bone movements can be done gradually and the soft tissues are given enough time to adapt concurrently. The most important disadvantage of DO is that the consolidation period can not be predicted before DO and it can be lasted about 12 weeks. Additionally, the operation field is at risk of fracturing the distraction appliance or residual bone and infection during the consolidation period. Therefore, the consolidation period should be shortened Daha fazlası Daha az

Antitumor effect of RGD peptite on cancer microtissues RGD peptidin kanser mikrodokuları üzerinde antitümör etkisi

Aydın, Veli Kaan

Yüksek Lisans | 2018 | Fen Bilimleri Enstitüsü

ABSTRACTCancer studies continue to gain interest in the recent period. Many types of cancer,especially breast cancer, continue to cause deaths worldwide and the number of people suffering from this disease is increasing. The methods that are used most at the basis of cancer studies are starting with 2-Dimensional (2D) cell culture. However, 2D cell culture can no longer adequately reflect in vivo conditions. Scientists have turned their efforts towards these 3-Dimensional (3D) cell cultures. There are many different ways of obtaining 3D cell culture. The preferred 3DPetriDish ™ technique in this study allows functional microtissues . . .to be achieved without using a cell scaffold compared to others. The resulting microtissues reflect the in vivo conditions with their substantial effect in the extracellular environment they create, and they are more advantageous than 2D cell cultures and many other 3D cell cultures.ÖZETKanser çalışmalarına son dönemde ilgi artarak devam etmektedir. Özellikle memekanseri olmak üzere pek çok kanser türü Dünya genelinde can almaya devam etmekteolup bu hastalıktan muzdarip olan kişi sayısı artmaktadır. Kanser çalışmalarının entemelinde kullanılan metotlar 2 Boyutlu (2B) hücre kültürü ile başlamaktadır. Ancak2B hücre kültürü artık in vivo koşulları tam olarak yansıtamamaktadır. Bilim insanlarıbu gelişmeler sonucunda çalışmalarını 3 Boyutlu (3B) hücre kültürüne doğruyöneltmişlerdir. 3 Boyutlu hücre kültürü elde etmenin pek çok farklı yöntemibulunmaktadır. Bu çalışmada tercih edilen 3DPetriDish™ tekniği diğerlerine kıyaslahücre iskelesi kullanılmadan pratik mikro dokular elde edilmesine olanaksağlamaktadır. Elde edilen mikro dokular kendi oluşturdukları hücre dışı ortamındabüyük etkisi ile in vivo koşulları yansıtmakta özellikle 2B hücre kültürüne ve pek çokdiğer 3B hücre kültürüne göre daha avantajlı olmaktadır Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms