Filtreler
Koronavirüs Pandemisinde Engelli Çocukların Fiziksel Aktivite Katılımları ile Yaşam Kaliteleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi - Kontrollü Kesitsel Çalışma

İLKNUR NAZ GÜRŞAN

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi1 ( 8 ) , pp.1 - 6

Amaç: Koronavirüs pandemisi tüm dünyada fiziksel aktivitenin azalmasına sebep olmuş, engelli bireyler gibi özel grupların rehabilitasyon merkezlerine katılımları kısıtlamıştır. Çalışmamızın amacı koronavirüs pandemisinde bedensel engelli çocukların fiziksel aktivite katılımları ile yaşam kaliteleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 32 bedensel engelli (ortalama yaş;14,97±1,94 yıl) ve 32 tipik gelişim gösteren çocuk (ortalama yaş;14,50±1,52 yıl) dâhil edildi. Katılımcıların fiziksel aktivite katılımları Çocukluk ve Ergenlik Fiziksel Aktivite Biçimleri Anketi; yaşam kaliteleri, Çocuklar için Yaşam Kalitesi . . . Ölçeği ile değerlendirildi. Bulgular: Bedensel engelli çocukların fiziksel aktivite katılımları ile fiziksel sağlık ve sosyal işlevsellik ile ilgili yaşam kalitesi tipik gelişim gösteren çocuklara göre daha düşük düzeydeydi (p0,05), bedensel engelli çocuklarda fiziksel aktiviteye katılım ile yaşam kalitesi ilişkili bulundu ( Daha fazlası Daha az

Coronavirüs Enfeksiyonu Hastalığının (COVID-19) Epidemiyolojisi ve Kontrolü

İLKNUR NAZ GÜRŞAN

Makale | 2020 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi5 ( 2 ) , pp.109 - 116

Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde, deniz ürünleri pazarı kaynaklı yeni bir coronavirüs çeşidi kısa sürede pandemi haline gelmiş ve tüm ülkelerin ortak problemi olmuştur. Şiddetli Akut Solunum Sendromu Coronavirüs-2 tek zincirli, pozitif polariteli, zarflı, ribonükleik asit virüsüdür. COVID-19 solunum sistemini hedef almaktadır ve insandan insana bulaşma damlacık yoluyla gerçekleşmektedir. Virüsün cansız yüzeylerde sağ kalımını sürdürebilmesi temas yoluyla da bulaşmayı mümkün kılmaktadır. Hastalığın belirtileri arasında ateş, nefes darlığı, öksürük yer almaktadır. Olguların çoğunda hafif semptomlar görülse de, pnömoni, akut solunu . . .m sıkıntısı sendromu, çoklu organ yetmezliği ve ölümü gibi ağır seyirli klinik durumlar da mevcuttur. Maske kullanımı, sosyal mesafe ve el yıkama COVID-19 salgınının önlenmesinde anahtar rol oynamaktadır. Yeni tanınmaya başlanan bu enfeksiyon hakkında hala çok şey öğrenilmesi gerekmektedir. In December 2019, a novel coronavirus originating from a seafood market in Wuhan, China became a pandemic in a short time and a common problem for all countries. Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2 is a single-chain, positive polarity, and enveloped ribonucleic acid virus. COVID-19 targets the respiratory system and humanto-human transmission occurs by inhalation of respiratory droplets. The virus’s survival on inanimate surfaces also makes it possible to be transmitted by contact. Symptoms of the disease include fever, shortness of breath, and cough. Although mild symptoms are present in the majority of the cases, there are also severe clinical conditions such as pneumonia, acute respiratory distress syndrome, multiple organ failure, and death. Mask use, social distancing, and hand-washing play a key role in preventing the spread of COVID-19. Much still needs to be learned about this newly recognized infection Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemisinde Aferez Hemşirelerinin Yaşadıkları Zorluklar

İLKNUR NAZ GÜRŞAN

Makale | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 1 ) , pp.133 - 137

COVID-19 enfeksiyonuna bağlı morbitide ve mortalite oranları tüm dünyada hızla artmaktadır. COVID-19 hastalarının tedavisinde antifungal ilaçlar, mekanik veya noninvazif ventilasyon, sekonder enfeksiyonlar için antibiyotikler, antikoagülanlar ve destek tedavileri kullanılmaktadır. Tedavi süreçlerine ek olarak hastalığı tamamen iyileşen bireylerden toplanan plazmayla birlikte aferez tedavisi uygulanabilmektedir. Aferez tedavisinin uygulanması, aferez hemşirelerine oldukça büyük sorumluluklar ve beraberinde zorluklar getirmektedir. Aferez hemşirelerinin, aferez uygulamalarının yürütülmesi, hastaların sık yaşadıkları semptomların ve bu . . . semptomların şiddetinin değerlendirilmesi, etkin semptom yönetimi, hastaların güçlendirilmesi ve eğitilmesi, acil durum yönetimi, enfeksiyon kontrolü gibi rol ve sorumlulukları bulunmaktadır. Aferez hemşireleri, sağlık durumu anında kötüleşen hastalara tanıklık etmekte, semptom yönetimi sağlamakta, uzun süre ara vermeksizin kişisel koruyucu ekipman ile çalışmaktadır. Aferez hemşirelerinin COVID-19 sürecinde sağlıklarının korunması, stres yönetimi ve mesleki öz bakım açısından desteklenmeleri gerekmektedir. Bu derleme, COVID-19 pandemisinde aferez hemşirelerinin yaşadıkları zorlukların incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Morbidity and mortality rates due to COVID-19 infection are increasing rapidly all over the world. Antifungal drugs, mechanical or non-invasive ventilation, antibiotics for secondary infections, anticoagulants, and supportive treatments are used in the treatment of COVID-19 patients. In addition to the treatment processes, apheresis treatment can be applied with plasma collected from individuals whose disease has completely recovered. The implementation of apheresis treatments brings great responsibilities and difficulties to apheresis nurses. Apheresis nurses have roles and responsibilities such as carrying out apheresis applications, evaluating the symptoms that patients frequently experience and the severity of these symptoms, effective symptom management, empowering and educating patients, emergency management, and infection control. Apheresis nurses witness patients whose health condition deteriorates immediately, provide symptom management, and work with personal protective equipment without interruption for a long time. Apheresis nurses need to be supported in terms of protecting their health, stress management, and professional self-care during the COVID-19 process. This review was made to examine the difficulties experienced by apheresis nurses in the COVID-19 pandemic Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemi Sürecinde Neonatal Sağlık ve Anne Sütü ile Beslenme

İLKNUR NAZ GÜRŞAN

Makale | 2021 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi2 ( 6 ) , pp.153 - 156

Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVID-19 olarak adlandırılan yeni koronavirüs, kısa bir sürede tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Hızla yayılan bulaşıcı bir hastalık olup temas ve solunum damlacıkları ile bulaşmaktadır. COVID-19 açısından pek çok riskli grup vardır. Gebeler ve yenidoğanlar bu gruplar içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. COVID-19 tanılı annelerin antenatal, intrapartum ve postpartum süreçleri de anne-bebek sağlığı açısından bireylerde endişe yaratabilmektedir. COVID-19’un transplasental olarak anneden bebeğe geçip geçmediğine dair mevcut kaynaklar az olmakla birlikte, emzirme sırasında ve gerekli önlemler alınmadığ . . .ında solunum damlacıkları ile geçebileceği düşünülmektedir. Ayrıca bu süreçte yenidoğanın beslenmesi ve emzirme süreci de tartışılır bir konu haline gelmiştir. Pek çok sağlık kuruluşunun önerileri incelendiğinde bu süreçte anne sütü ile beslenme önerilmektedir. Pandemi sürecinde anne bebek sağlığının sıkça ele alınması, hemşireler tarafından verilecek eğitim ve danışmanlıklar ile enfekte annelere doğum süreçlerinde rehberlik edilmesi, gerekli noktalarda danışmanlık ve destek sağlanması, nitelikli bakımlar ile yenidoğan sağlığının korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi pandeminin anne-bebek sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin en aza indirilmesine ve olası komplikasyonların önlenmesine yardımcı olacaktır. Bu derlemenin amacı, COVID-19 pandemi sürecinde anne-bebek sağlığı, yenidoğan beslenmesi ve emzirme süreçlerine dair bilgilerin sunulmasıdır. The new coronavirus, named COVID-19 by the World Health Organization, has taken the whole world under its influence in a short time. It is a rapidly spreading infectious disease and is transmitted by contact and respiratory droplets. There are many risky groups regarding COVID-19. Pregnant women and newborns have an important place among these groups. Antenatal, intrapartum, and postpartum processes of mothers diagnosed with COVID-19 may also cause anxiety in individuals in terms of mother-infant health. Although there are few resources available on whether COVID-19 is transmitted from mother to baby transplacentally, it is thought that it can be transmitted via respiratory droplets during breastfeeding and when the necessary precautions are not taken. In addition, the feeding and breastfeeding process of the newborn has become a debated issue in this process. When the recommendations from many health institutions are examined, breastfeeding is recommended in this process. Addressing the maternal and infant health frequently during the pandemic process, guiding infected mothers in their birth processes via training and counseling by nurses, providing consultancy and support where necessary, protecting, maintaining, and improving newborn health via quality care will help minimizing the negative effects of the pandemic on maternal and infant health and preventing possible complications. The purpose of the present review is to present information on newborn health, newborn nutrition, and breastfeeding processes during the COVID-19 pandemic proces Daha fazlası Daha az

COVID-19 Salgınında Cerrahi: Cerrahi Sürece Genel Bir Bakış ve Hemşirelik Bakımı/Yönetimi

NAGEHAN EVKAYA | SİNEM ESKİDEMİR | BÜŞRA DALFİDAN

Makale | 2020 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi5 ( 2 ) , pp.221 - 227

Çin’in Hubei Eyaleti, Wuhan’da, Aralık 2019’un sonlarında nedeni bilinmeyen bir pnömoni salgını ile başlayan ve bu pnömoninin altta yatan temel etkeni, başlangıçta ciddi akut solunum sendromu korona virüs 2 (SARS-CoV-2) olarak adlandırılan yeni bir koronavirüs tanımlanmıştır. Daha sonra bu virüs tüm dünyada salgın boyutuna ulaşmıştır. Böylesi bir salgın durumunda cerrahi ve acil cerrahi müdahale çok ciddi bir sorundur. Hastaların tedavisi sırasında sağlık çalışanlarının ve diğer hastaların korunması çok önemlidir. Ameliyathane ortamının ve cerrahi aletlerin dezenfeksiyonu, hastaların ve tıbbi personelin korunması için ek önlemlerin . . .alınması ve bir kontrol mekanizması oluşturulması gereklidir. Belirlenen izolasyon önlemlerinin uygulanması, cerrahi ekibin koordinasyonu ve enfeksiyon önleme uygulamaları için cerrahi sürece ilişkin iş akış planı oluşturulmalıdır. Yeni korona pnömoni şüphesi veya tanısı alan hastaların ameliyat öncesi, sırası ve sonrası yönetimlerinin ayrıntılı olarak bilinmesi ve tanımlanması gerekmektedir. Bu da cerrahlar ve hemşireler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının ve hastaların bu virüsten korunmasında avantaj sağlayacaktır. In Wuhan, China’s Hubei Province, an outbreak of unknown pneumonia occurred at the end of the December 2019, and the underlying factor of this pneumonia was originally identified as a new coronavirus, called severe acute respiratory syndrome coronavirus 2 (SARS-CoV-2). Later, this virus has reached an epidemic size all over the world. In the epidemic, surgery and emergency surgery are very serious problem. It is very important to protect healthcare professionals and other patients during the treatment of patients. It is necessary to take additional measures and establish a control mechanism for disinfection of the operating room environment and surgical instruments, protection of patients and medical personnel. For the implementation of the specified isolation measures, coordination of the surgical team and infection prevention applications, a workflow plan regarding the surgical process should be established. The patients who are suspected or diagnosed with new corona pneumonia should be known and defined in detail before, during the perioperative surgery Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemisinin Sağlık Çalışanlarının Ruh Sağlığı Üzerine Etkileri

NAGEHAN EVKAYA | SİNEM ESKİDEMİR | BÜŞRA DALFİDAN

Derleme | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.691 - 697

COVID-19 hastalığı tüm dünyayı etkisi altına almasıyla birlikte pandemi ilan edildi. Yaklaşık 3.4 milyon insanın ölümüne sebep olan COVID-19, solunum yolu ile insandan insana bulaşabilen bir virüstür. Virüsün hızlı şekilde yayılması ve kesin bir tedavinin olmaması pandemi döneminde sıkı önlemlerin alınmasına neden oldu. Pandemide birçok kişi virüsten ve alınan önlemler dolayı hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkilendiler. Pandemide meydana gelen psikososyal, ekonomik ve fiziksel kayıplara ilk şahit olan sağlık çalışanları süreçten en olumsuz etkilenen kişiler oldular. Sağlık çalışanları salgının ruhsal etkilerini pandemi sırası . . .nda ve sonrasında yaşamaya devam etmektedirler. Ayrıca sağlık çalışanlarının bu dönemde iş yerindeki yaşadıkları sıkıntılara ailelerine dair endişeleri de ve toplumsal sıkıntılarda eklenmektedir. Sağlık çalışanlarının artan iş yükü ve hem ailelerine hem de hastalarına karşı sorumlulukları onları süreçte ruhsal olarak daha fazla tükenmelerine neden oldu. Pandemi döneminin sağlıkçılar açısından ruhsal olarak yönetilmesi zor bir dönem olması sebebiyle, bu derlemede sağlık çalışanlarının yaşadıkları ruh sağlığı problemlerinin iş, aile ve toplum açısından değerlendirerek gelecekte benzer durumlarda alınacak önlemler için kaynak olması amaçlandı Daha fazlası Daha az

Examination of the Experience and Stress Situation of Emergency Health Professionals During the Early Stages of the COVID-19 Pandemic in Turkey

NAGEHAN EVKAYA | SİNEM ESKİDEMİR | BÜŞRA DALFİDAN

Makale | 2022 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi7 ( 1 ) , pp.1 - 7

Objective: This study was conducted to determine the profiles, experiences, and stress of emergency health professionals in the COVID-19 pandemic in Turkey. Material and Method: The present descriptive study was carried out with 210 healthcare professionals working in emergency units of pandemic hospitals in Turkey between May 1 and June 1, 2020. The sampling method was not used. The data were collected on the internet with a questionnaire form consisting of 70 questions, which the researchers created by scanning the relevant literature and included many sub-headings such as the demographic characteristics of emergency workers, as w . . .ell as their feelings, attitudes, stress situation, work environments, and information about the COVID-19 pandemic. Results: The results showed that the participants followed current information about the COVID-19 pandemic from multiple sources (97.6%), received training regarding preventive measures through in-service training at hospitals (22.9%), or multiple sources (58.6%). The mean scores regarding the feeling of risk for themselves were 8.21±2.01 (min-max: 1-10), while the mean scores regarding the feeling of risk for the people they live with were 7.99±2.77 (min-max: 0-10). The stress intensity in the last week was found to be mean ±SD: 6.80±2.49. Conclusion: Although the healthcare professionals working in the emergency units obtained the information about the COVID-19 outbreak from many sources, the information given by the hospitals was inadequate; the professionals felt themselves at risk. Intense stress was seen in the female healthcare workers, nurses, those who do not receive psychological support, and those who perform pre-triage to suspected COVID-19 patients. Amaç: Bu çalışma Türkiye’de COVID-19 pandemisinin ilk dönemlerinde acil sağlık profesyonellerinin deneyimleri ve yaşadıkları stresi belirlemek amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı olarak planlanan araştırma, 01 Mayıs-01 Haziran 2020 tarihleri arasında, Türkiye’de pandemi hastanelerinin acil ünitelerinde görev yapan 210 sağlık çalışanı ile gerçekleştirildi. Örneklem seçimine gidilmedi. Veriler araştırmacılar tarafından ilgili literatür taranarak oluşturulan ve acil çalışanlarının demografik özelliklerinin yanısıra, çalışma ortamları, COVID-19 ile ilgili bilgileri, pandemiye ilişkin hissettikleri, tutumları, stres durumları gibi birçok alt başlığı içeren 70 soruluk anket formu ile internet ortamında toplandı. Bulgular: Katılımcıların COVID-19 hakkındaki güncel bilgi/haberleri birden çok kaynaktan takip ettikleri (%97,6), koruyucu önlemler konusundaki eğitimleri hastanelerdeki hizmet içi eğitimlerden (%22,9) veya birden çok yerden (%58,6) aldığı, kendilerini riskte görme puan ortalamalarının 8,21±2,01 (min-max:1-10) ve birlikte yaşadıkları kişiyi riskte görme puan ortalamalarının 7,99±2,77 (min-max:0-10) olduğu belirlendi. Son bir haftadır hissettikleri stres yoğunluğu ise ort±SD:6,80±2,49 olduğu görüldü. Sonuç: Acil ünitedeki sağlık çalışanlarının COVID-19 salgını ile ilgili bilgileri pek çok kaynaktan takip etmelerine rağmen, hastanelerin bu konudaki bilgilendirmelerinin yetersiz olduğu, çalışanların kendilerini önemli oranda risk altında hissettikleri, kadınların, hemşirelerin, psikolojik destek almayanların, COVID-19 şüphesi olan hastaların triyajını yapan hemşire, ebe ve sağlık memurlarının yoğun stres hissettikleri tespit edilmiştir Daha fazlası Daha az

Huzurevinde Yaşayan Bireylerin Psikososyal ve Fiziksel İşlevlerinin Değerlendirilmesi

MELİKE ERTEM

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.113 - 120

Amaç: Bu araştırmanın amacı bir huzurevinde kalan yaşlıların psikososyal ve fiziksel işlevselliklerini ve işlevselliği etkileyen etmenleri belirlemekti. Gereç ve Yöntem: Kesitsel tanımlayıcı tipteki bu çalışma, Eylül 2019-Haziran 2020 tarihleri arasında Ege Bölgesinde hizmet vermekte olan bir huzurevinde 236 yaşlı birey ile yapıldı. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan “Sosyodemografik Bilgi Formu” ile “Yaşlı Bireyler için Çok Boyutlu Gözlem Ölçeği (YBÇBGÖ)” kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, bağımsız örneklerde t testi, Pearson korelasyon testleri, doğrusal regresyon analizi . . .kullanıldı. Bulgular: Çalışmadaki katılımcıların yarıdan fazlası kadın (%55,1) ve yaş ortalaması 76,99±6,66 (65-100 yaş) olarak belirlendi. Katılımcıların %38,1’i ilkokul mezunu, yarısından fazlasının medeni durumu (%66,5) boşanmış ve yaklaşık yarısının (%51,3) geliri giderinden azdı. Katılımcıların gelir düzeyi ile YBÇBG Ölçeği depresif duygu durum alt boyutu, medeni durum ile YBÇBG Ölçeği huzursuzluk alt boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptandı ( Daha fazlası Daha az

COVID-19 ve İzolasyon Sürecinin Çocuklar Üzerindeki Olası Psikososyal Etkileri

GÖZDE AKOĞLU | BEDRİYE TUĞBA KARAASLAN

Makale | 2020 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi5 ( 2 ) , pp.99 - 103

Yeni Koronavirüs dünya çapında yaygınlaştıkça ulusal sağlık politikalarına bağlı olarak farklı ülkelerde izolasyon süreçlerine ilişkin önlemler alınmaya başlanmış, birçok ülkede sosyal mesafeyi koruma ve ev ortamında bireysel izolasyon gibi uygulamaların hayata geçirilmesi ile yayılmanın önlenmesi hedeflenmiştir. Ne var ki virüsün birincil olarak yaşlı nüfusu önemli ölçüde tehdit eden yaşamsal etkileri, yapılan birçok çalışmada yetişkin nüfusa odaklanılmasına, çocukların eğitim ve öğretim süreçleri dışındaki akut psikososyal gereksinimlerinin ise çoğu zaman göz ardı edilmesine neden olabilmektedir. Oysa yapılan çalışmalarda, pandemi . . . gibi öngörülemez bazı durumların çocuklar üzerinde kısa ve uzun dönemli olumsuz psikososyal etkileri olduğu bildirilmiştir. Bu noktadan hareketle yazılan bu gözden geçirme çalışmasında, yaşanan pandemi sürecinin çocuklar üzerindeki olası psikososyal etkileri ilgili alanyazın eşliğinde ele alınmıştır. As the new Coronavirus becomes widespread around the world, precautions regarding the isolation processes have been taken in different countries depending on the national health policies, and in many countries preventing the spread was aimed by implementing practices such as individual isolation in the home environment. However, the vital effects of the virus that primarily threaten the elderly population can lead to focusing on the adult population in many studies, and the acute psychosocial needs of children outside the education and training processes can often be neglected. However, studies have reported that some unpredictable conditions such as pandemics have short and long-term negative psychosocial effects on children. In the present review study, which is written from this point of view, the possible psychosocial effects of the pandemic process on children are discussed with the related literature Daha fazlası Daha az

Parents’ Views of the Impact of the COVID-19 Pandemic on Generation Alpha: A Descriptive Study

GÖZDE AKOĞLU | BEDRİYE TUĞBA KARAASLAN

Makale | 2023 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi8 ( 2 ) , pp.439 - 448

Objective: The COVID-19 pandemic is a turning point for Generation Alpha. This study was conducted to determine parents’ views of the impact of the COVID-19 pandemic on their Generation Alpha children. Material and Method: This descriptive, comparative, and cross‐sectional study was conducted on 395 parents of Generation Alpha children between January 10 and March 10, 2021. Data were collected using a parent and child sociodemographic form and a questionnaire for generation alpha during the COVID-19 pandemic. Descriptive statistics and paired sample t-test were used for analysis. Effect size was calculated using Cohen's d method. Re . . .sults: Less than a quarter of the parents stated the negative impact of the COVID-19 pandemic on their children was “fear” (22.8%). Less than half the parents noted that the positive impact of the COVID-19 pandemic on their children was “togetherness” (39.5%). According to parents, their Generation Alpha children spent significantly more time on social media (t = -8.647, Daha fazlası Daha az

COVID-19 Pandemi Sürecinde Yoğun Bakım Hemşiresinin Rolü

GÖZDE AKOĞLU | BEDRİYE TUĞBA KARAASLAN

Makale | 2021 | İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi6 ( 1 ) , pp.45 - 48

Ortaya çıkan küresel pandemiler bireyler ve topluluklar için yüksek riskler oluşturmaktadır. Hemşireler, dünya çapında üçüncü önde gelen ölüm nedeni olarak kabul edilen COVID-19 gibi bulaşıcı hastalıkların yönetimi ve hafifletilmesi için sağlık bakım hizmetlerinin hazırlanarak sunulmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. COVID-19 hastalarında akciğer odaklı hasarla birlikte diğer organ yetmezliklerinin tedavisi yoğun bakım ünitelerine ve yoğun bakım hemşirelerine olan gereksinimleri önemli ölçüde arttırmıştır. Dolayısıyla yoğun bakım hemşireleri COVID-19 pandemi sürecinde kahramanca mücadale ederek çok önemli rolleri üstlenmişlerdi . . .r. Bu derlemede pandemi sürecinde yoğun bakım hemşiresinin üstlendiği rolleri açıklaması amaçlanmıştır. The emerging global pandemics pose high risks for individuals and communities. Nurses play a crucial role in preparing and delivering healthcare services for the management and mitigation of infectious diseases such as COVID-19, which is considered the third leading cause of death worldwide. In COVID-19 patients, the treatment of other organ failure along with lung-focused damage has significantly increased the requirements for intensive care units and intensive care nurses. Therefore, intensive care nurses have undertaken very important roles by heroically fighting during the COVID-19 pandemic process. In this review, it is aimed to explain the roles of the intensive care nurse in the pandemic proces Daha fazlası Daha az

COVID-19 Tanısı Alan Hasta ve Ailesine Psikososyal Yaklaşım

DİLEK AYAKDAŞ DAĞLI | AYŞE BÜYÜKBAYRAM ARSLAN | LEYLA BAYSAN ARABACI

Makale | 2020 | İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi5 ( 2 ) , pp.191 - 195

COVID-19 enfeksiyonu hızlı yayılımı ve ağır klinik seyri nedeniyle kısa sürede tüm dünyayı etkileyen bir salgın olmuştur. Bu salgında hasta olmak kadar, hasta yakını olmak da zordur. COVID-19 tanısı alma, birey kadar çevresindeki aile üyeleri için de bilinmezliklerle dolu, yoğun stres ve kaygı içeren, fiziksel, ruhsal ve ekonomik olarak aile yapısında birçok değişikliğe neden olan karmaşık bir yolculuğu gerektirir. Bu yolculukta, hasta ve ailesi, yaşanan yoğun stres ve kaygıya bağlı güvensizlik, çaresizlik, umutsuzluk, güçsüzlük gibi birçok olumsuz duyguyu deneyimleyebilir. Amaç, her bireyin bu süreci fiziksel ve psikososyal olarak . . .sağlıklı bir biçimde atlatması olmalıdır. Bu süreçteki olası riskleri önleme ve etkin bir şekilde yönetebilmede psikososyal desteğin önemi büyüktür. Bu özden hareketle, bu yazıda, COVID-19 tanılı birey ve aile üyelerinin yaşayabileceği olası psikososyal sorunlardan ve bu sorunlarla başetmeye yardımcı olabilecek psikososyal hemşirelik yaklaşımlardan bahsedilecektir Due to its rapid spread and severe clinical course, COVID-19 disease has become an epidemic affecting the world in a very short time. In this epidemic, it is also difficult to be a patient relative as well as a patient. Getting COVID-19 positive diagnosis requires a complex a complex journey full of unknowns that includes stress and anxiety on the individual as well as their family members, and causes many changes in the family structure physically, spiritually and economically. During this journey, the patient and their families may experience various negative emotions such as insecurity, despair, hopelessness, and powerlessness due to intense stress and anxiety. The aim should be for each individual to overcome this process in a physically and psychosocially healthy manner. Psychosocial support has an important role in preventing possible risks and managing this process effectively. This article will discuss the possible psychosocial problems that individuals with COVID-19 diagnosis and their family members may experience, and psychosocial nursing approaches that can help to cope with these problems. Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms