Hicri dördüncü yüzyılın önde gelen Eş´arî kelamcılarından olan Bâkıllânî (ö. 403/1013), kelami konuların dışında Kur’ân’ın i´câzına dair bir eser kaleme almıştır. Bu eserinde Bâkıllânî, kendisinden önce bu sahada eser kaleme alan Rummânî ve Hattâbî’nin bazı açılardan izini takip etmiştir. Bu çalışmada, Bâkıllânî’nin söz konusu eserinde Arap belâgatının saç ayaklarından biri olan bedî´ ilmi sanatlarını nasıl uyguladığı incelenmiştir. İnceleme sonucunda müellifin cinas, seci, müvazene, leff ü neşir vb. sanatları i´câza dair bu teorik eserinde uygulamaya özen gösterdiği görülmüştür. Anlaşılan Bâk ...Daha fazlası
Günümüz bulguları açısından değerlendirildiğinde sistematik bir ahiret hayatı sunan en eski materyaller Zerdüştîlik içerisinde bulunmaktadır. Söz konusu ahiret hayatı insanın bu dünyada yaptıkları ile şekillenmekte ve dünya hayatı sonrası ödül ve ceza içermektedir. Uhrevi ödül, dönemin yaşayışına uygun olarak, en güzel yiyecekler ve zevkler ile bezenmiştir. Ceza ise bunun aksine türlü işkence ve eziyetlere maruz kalma olarak tasavvur edilmiştir. Zerdüştîliğin en eski kutsal metinlerindeki îmalara dayanarak daha sonraki dinî metinler içerisinde geliştirilen Zerdüştî düalizmi de ahiret inancına ...Daha fazlası
Öz: Şîa’nın, hadis usûlünü Ehl-i sünnet’ten aldığı ve Şîa’ya uyarladığı çoğu Şiî ulemânın kabul ettiği bir gerçektir. Ancak mezkûr usûl, Şîa’ya uyarlanırken imâmet teorisi merkeze alınmış ve Şiî paradigma sadece bazı hadis terimlerinin tanımına ve hadislerin kaynağına değil, aynı zamanda isnad sistemine ve sahih hadiste aranan kriterlere kadar Şîa hadis usûlüne yansımıştır. Ayrıca Ehl-i sünnet hadis usûlünde bulunmayan müvessak ve muzmar gibi yeni bazı hadis terimleri ile cerh ve taʻdîlle ilgili bazı tabirler ihdas edilmiştir. Bu makalenin amacı, Şiî âlimlerin Ehl-i sünnet’ten iktibas ettiği h ...Daha fazlası
Kur’ân-ı Kerîm, lafız ve mana açısından eşsiz bir muhtevaya sahiptir. Kâinatın ve içindekilerin yaratılışına dikkat çeken âyetler, akıllara ve gönüllere hitap etmektedir. Kur’ân’ın bu açıdan anlaşılmasına vurgu yapan müfessirler bilimle ilgili âyetlerini elde edilen bilimsel teorilerle tefsir etmeye çalışmışlardır. Bilimsel tefsir olarak isimlendirilen bu yorumlama yöntemini benimseyen müfessirlerden biri de Ahmed Mustafa Merâgî’dir (1883-1952). Çalışmada Merâgî’nin Tefsîru’l-Merâgî isimli eserinden hareketle Kur’ân’a bilimsel tefsir yaklaşımını ele almak amaçlanmıştır. Bu çerçevede Merâgî’nin ...Daha fazlası
Öz: Hasan Zekâî el-Kâdirî, 20. Yüzyılda yaşamış Molla Çelebi Tekkesi şeyhlerinden Mehmed Eşref Efendi’nin halifesidir. Hasan Zekâî el-Kâdirî’nin “Gül Risâlesi” Kâdirî tâcında kullanılan gül sembolünün dînî-tasavvufî anlamını, tarihî arka planını anlatmak üzere kaleme alınmıştır. Kâdirî tâcına işlenen gül motifi, Abdülkâdir-i Geylânî’nin Bağdat’a girişi esnasındaki şeyhlerin kendisine gönderdiği su dolu kâseye kış mevsiminde Hakk’ın kendisine ikramıyla gül koyması hadisesine dayanır. Risâlede, gül motifi, Kâdirî gülünün şeklî esasları, tâcda kullanılan iplik ve sembollerin tasavvufî mânâları aç ...Daha fazlası
Cumhuriyet döneminde kapatılan tekke ve zaviyelerin varlıklarını devam ettirdikleri tezinden hareketle cumhuriyetin ilk döneminde yazılan romanlarla aynı düzlemde kaleme alınan romanlardan biri de Kadınlar Tekkesi romanıdır. Dine, dini kurumlara ve dini yaşayış biçimlerine yönelik eleştirel yaklaşımı yozlaşan tekke ve zaviyeler örneği üzerinden kaleme alan eser, ana hatlarıyla Baki adındaki sahte şeyhin kadınları tuzağına nasıl düşürdüğünü ve kadınların ona nasıl razı olduklarını konu edinmektedir. Refik Halid Karay, Kadınlar Tekkesi romanının Başlangıç bölümünde eserin hem gerçek bir hikâyeye ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.