Hicri dördüncü yüzyılın önde gelen Eş´arî kelamcılarından olan Bâkıllânî (ö. 403/1013), kelami konuların dışında Kur’ân’ın i´câzına dair bir eser kaleme almıştır. Bu eserinde Bâkıllânî, kendisinden önce bu sahada eser kaleme alan Rummânî ve Hattâbî’nin bazı açılardan izini takip etmiştir. Bu çalışmada, Bâkıllânî’nin söz konusu eserinde Arap belâgatının saç ayaklarından biri olan bedî´ ilmi sanatlarını nasıl uyguladığı incelenmiştir. İnceleme sonucunda müellifin cinas, seci, müvazene, leff ü neşir vb. sanatları i´câza dair bu teorik eserinde uygulamaya özen gösterdiği görülmüştür. Anlaşılan Bâk ...Daha fazlası
Ferezdak lakabıyla tanınan Hemmâm b. Gâlib, Emevî Döneminin en meşhur Arap şairleri arasında yer almakta ve Arap edebiyatında bilhassa nazmettiği hicviye ve methiye şiirleriyle tanınmaktadır. Bu çalışmada Ferezdak’ın şairliğinin ve edebî şahsiyetinin bilimsel bir metotla tetkik edilmesi hedeflenmektedir. Dolayısıyla araştırmanın temel kaynağı, şairin bizzat kendi divanıdır. Makale kapsamında öncelikle Ferezdak’ın edebî şahsiyeti ve şairliği hakkında bazı biyografik, edebî ve tarihî bilgi verilmiştir. Bunun ardından çalışmadaki hipotezlerin desteklenmesi adına, Ferezdak’ın divanından seçilen ba ...Daha fazlası
Ahlak, insan tabiatının kuvveleri olan akıl, gazap ve şehvetin itidal üzere veya şehvet ve gazap kuvvelerinin aklın emrinde olması durumudur. Filozofları buna adalet kavramı adını vermişlerdir. Bir eylemin ahlakî adlandırılabilmesi için onun toplum içinde ve isteyerek yapılması gerekir. Ahlakın bireysel olduğu kadar toplumsal yönü de vardır. Ahlakî ilkelerin kalıcı olabilmesi için onların bir sosyal ortamda ve örnek eğitimciler tarafından öğretilmesi lazımdır. İnsanları bireysel anlamda iffet, mertlik ve hikmet çizgisinde, toplumsal anlamda ise adalet ve istikamet yolunda tutmaya çalışanlar pe ...Daha fazlası
Tasavvuf, zamanla kendi ıstılah havzasını oluşturmuş, onları daha da zenginleştirmiş ve böylece sahada yazılan eserlerin büyük çoğunluğunun içeriğini ıstılahlar oluşturmuştur. Söz konusu ıstılahlar elde edilirken genellikle Kur’ân’a müracaat edilmiş, âyetlerle ilişkilendirilmiş ve böylelikle ıstılahlar da vahiyle meşru bir zemine kavuşturulmaya çalışılmıştır. Sûfîlerin ıstılahlaştırdığı Kur’ân kavramlarından biri de “halife”dir. Tarikatların kuruluş dönemine kadar olan dönem içerisinde yazılan tasavvufi eserlerde rastlamadığımız bu kelime, sûfî anlayışı çerçevesinde ilk defa Hasan-ı Basrî (ö. ...Daha fazlası
Bu yazı yakın dostum, entelektüel arkadaşım ve hakikat yolunda yoldaşım olan Prof. Dr. Sıddık Korkmaz hakkındadır. Kendisiyle 23 yıllık eskimeyen aksine yıllandıkça kıymetlenen dostluğumuza dair bir tanıklık metnidir. Ordu Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen 27. İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Toplantısı kapsamındaki program sonrasında düzenlenen kültür ve turizm gezisi sırasında katılımcıları taşıyan aracın kaza yapması sonucu 26 Haziran 2022 günü hayatını kaybeden dostuma bitmeyecek olan vefa borcumun bir belgesidir. Buna benzer bir yazıyı, 26 Eylül 2020 tarihinde COVID’ ...Daha fazlası
Kütüphane koleksiyonlarında ve yazma eserlerin tanıtıldığı fihristlerde “Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azîm” adlı eserin müellifi hakkında ortaya konulan bilgiler çok net değildir. Bunun yanında eser hakkında yapılan sınırlı çalışmalarda Mısrî tefsirinin kaynakları, muhtevası ve takip edilen yöntem hakkında tatmin edici bilgiler sunulamamıştır. Bu çalışmada Mısrî tefsiri konu olarak seçilmiştir. Çalışmada eser ve müellifi hakkındaki yanlış bilgileri tashih edilerek nüshaları tanıtılmıştır. Mısrî’nin tefsirinde istifade ettiği kaynaklar tespit edilmiş ve tefsirindeki yöntemi kısaca açıklanmaya çalışılmış ...Daha fazlası
Zâhiren sahih görünen hadisin isnad ya da metnindeki inkıta, irsal, tedlîs, idrac, iklab, teâruz, tashîf gibi gizli ve kapalı kusurları inceleyen bir ilim olan ilelü’l-hadîsin, hadis ilimleri içinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu ilimde söz sahibi olabilmek için hadis râvilerinin hâllerine, isnadlara ve hadis metinlerine vukûfiyetin yanı sıra, güçlü bir hafıza, tecrübe ve uzmanlık gerekmektedir. Erken dönemden itibaren Ehl-i sünnet âlimleri bu ilme ehemmiyet vermiş ve bu alanda kıymetli eserler telif etmişlerdir. Ehl-i sünnet’e nisbetle Şiî ulemânın ilelü’l-hadîs konusuyla daha az ilgilenme ...Daha fazlası
Hermeneutik ve tasavvuf arasındaki ilişki özellikle son dönemde tasavvuf metinlerinin muhtevasını anlama girişimleriyle artmış ve belirginleşmiştir. Birçok çalışmada doğaüstü olarak kabul edilen bu mistik metinlerin yapısı, içinde bulunduğu geleneğin de etkisiyle kapalı kalmış ve ulaşılamadıkça okur için daha da büyük bir ilgi odağı haline gelmiştir. Hermeneutik bir tavırla tasavvuf metinlerine nüfuz edilebileceği düşüncesi ise halen tartışmalıdır.
Allah'ın fiziksel aleme müdahelesi olarak tanımlanabilecek vahiy olgusu asırlardır merak edilegelmiştir. Buna bağlı olarak İslam dünyasında ortaya çıkan ekoller, nasıl bir Kurân ve Peygamber tasavvuruna sahip olduklarını, vahyin mahiyetinin ne olabileceğine yönelik çeşitli açıklamalarda bulunarak ifade etmişlerdir. Bu çalışmada, Kur'ân'ın nazil olmaya başladığı zamandan 21. yy'a kadar vahyin mahiyetine yönelik yapılmış tüm açıklamaların tarihsel olduğunu iddia eden ve bu yönüyle de farklı bir perspektif sunan Hamdi Tayfur’un Vahyin Tarihsel Mahiyeti adlı eseri incelenecek ve kitap özelinde çeş ...Daha fazlası
Fehrese ve mu‘cem literatürü, ilimle geçen bir ömrün hâsılası olarak sema, kıraat ve icazet gibi makbul metotlarla rivayet hakkı alınan çok sayıda kitabın, hocalardan müelliflerine varan isnad zinciriyle kaydedildiği bir yazın türüdür. Kitap naklinin yaygınlaşmaya başladığı tasnif devri sonrasında icazetin makbul bir tahammül yöntemi kabul edilmesi sonucunda elde edilen çok sayıda icazet derlenerek fehrese türü çalışmalara dönüşmüştür. Bu makale ana hatlarıyla üç bölüme ayrılmaktadır. Birinci bölümde fehrese literatürüne giriş mesabesinde konuyla ilişkili kavramların tarifine, bu türdeki bir ç ...Daha fazlası
Evlilik, insan hayatının en önemli olaylarından kabul edilir. Ancak evlenmek isteyen kişilerin gerek akıl gerek fiziksel olarak olgunlaşması gerekmektedir. Bu sebeple dünyada birçok hukuk sisteminde evlenmek için minimum yaş sınırı belirlenmiştir. İslam hukukunda fiili evlilik hayatı için belirli bir olgunluk şart görülmüşse de hukuki evlilik için evlenme yaşının herhangi bir alt sınırı bulunmadığı kabul edilmektedir. Klasik İslam hukuku kaynaklarında hukuki olarak kabul gören çocuk evlilikleri ilk olarak Hukûk-ı Âile Kararnâmesi’nde (1917) yasaklanmıştır. Müslüman toplumlardaki kanunlaştırma ...Daha fazlası
مع التطور الذي تشهده العلوم في مجالاتها المختلفة عموماً، والمجال الطبي خصوصاً، تزداد حاجة الفقيه إلى سماع آراء المختصين ومطالعة أبحاثهم يوماً بعد يوم من أجل التصوّر الصحيح للنوازل وبناء الحكم الشرعي المناسب، إلا أنَّ تفوق الغرب في العلوم الطبية وقيامهم بمعظم الدراسات في هذا المجال فتح الباب للسؤال عن مدى إمكانية الاعتماد على هذه الدراسات في بناء الحكم الشرعي. يهدف البحث إلى بيان أهم المسائل التي يحتاج فيها الفقيه إلى رأي الطبيب، وعرض مذاهب الفقهاء وأدلتهم في قبول قول الطبيب غير المسلم، واستعراض واقع النشر في الدراسات الطبية في الغرب، ومدى إمكانية الاعتماد عليها في بناء الحكم الشرعي. وقد اتُّبِ ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.